Ebru, Farsça'da bulut anlamına gelen ve ebru kağıdının üstünde bulutumsu renk kümelerinin oluşması nedeniyle kağıda verilen Ebri kelimesinden adını almaktadır. Bir dönem sonra da galat olarak ebru kağıdı yada ebruculuk olarak anılmaktadır. Fakat Şemseddin Sami Bey, Kaamûs-i Türkî isimli büyük lûgatında Ebru kelimesini kaş olarak açıkladıktan sonra diğer anlamına da değinmektedir:
"EBRU: (Aslı: Farsça Ebri = Bulut renginde ve daha doğrusu,
Çağatayca Ebre = Baba (elbise) yüzü, kürk kabı). Hare gibi dalgalı ve damarlı (kumaş, kağıt vs = (isim) cüz ve defter kabı yapmak için kullanılan renkli kağıt." (Akbank Yayınları, Türk Süsleme Sanatları, 1977, s. 8).
Aynı zamanda bir diğer varsayım ise bu sanatın 15. yüzyılda, Türkistan'da Çağatay Devri'nden gelebileceği olarak düşünülmektedir.
Avrupalılar, ebru kağıdının üzerinde, mermerlerde bulunan damarların yer almış olmasından dolayı bu kağıda "mermer kağıdı"; Araplar ise damarlı kağıt anlamına gelen "Varaku'l mücezza" demektedir (Akbank Yayınları, Türk Süsleme Sanatları, 1977).
1.1. Ebru Sanatının Doğuşu Ve Tarihçesi
Ebru sanatının doğuşu hakkında kesin bir tarih bilinememektedir. Çok eski tarihlere ait kitap ciltlerinin yankağıdında (kapak ile kitabı birbirine bağlayan kağıt) ebrulara rastlanmaktadır. Ancak ciltler zamanla yenilenmiş olduğu için, ebrunun hangi tarihte o kitapta kullanıldığı bilinmemektedir. Ancak üzerinde tarih yazılmış olan ebru kağıtları hakkında fikir edinebilmektedir. Bilinen eski ebru kağıdına 1554 yılına ait Malik-i Deylemi yazısında rastlanmaktadır. Bu tarih, hafif kağıdında yer almaktadır ve bu ebru çeşidi sanatta zor ulaşılan bir aşamadır. Türk Ebruculuk Sanatı hakkında Batı'ya tanıtım amaçlı makaleler yazmış olan Mehmed Ali KAĞITÇI, Topkapı Sarayı Müzesi'nde 1447 tarihli ebru kağıdına rastlamış olduğunu bildirmekte ancak o kağıda ulaşılamamaktadır. 1586 yılında yazılmış olan "Menakıb-ı Hünerveran" adlı eserde Gelibolulu Mustafa Ali Bey ebrudan ve ebruculuktan bahsetmemektedir. Diğer Türk El Sanatlarından bahsetmiş olup, ebrudan bahsetmemiş olmasının nedeni bilinmemektedir. (Akbank Yayınları, Türk Süsleme Sanatları, 1977). Oysa Japonların 700 yıl öncesinden başlayıp bugün hala sürdürdükleri
"Suminagashi" adı verilen su üzerinde kağıt boyama sanatları vardır. (Akbank Yayınları, Türk Süsleme Sanatları, 1977).
1017 H. (1608) yılında yazılmış olan bu Şebek'e ait olan "Tertib-i Risale-i Ebri", o tarihte ebruya dair bilinenlerin bir araya getirildiği küçük bir bilgi hazinesidir.Aynı zamanda bilinen en eski ebru üstadımız Şebek efendidir. Bilinen en eski ebru örneklerine bakıldığında 1519 yılı görülmektedir. Ancak belirli tarihsel aşamalar gözönüne alındığı takdirde 8. ve 9. yüzyıllara dayandığı tahmin edilmektedir (ÇOKTAN, 1992). Diğer örneğe ise 1539-1540 tarihli "Guy-ı Çevgan" adlı eserin yaprağının kenarlarında rastlanmaktadır. Her yaprağında ebrular yer almış olan bu eser tarih açısından güvenilir bir nitelik taşımaktadır (BAŞAR ve TİRKAYİ, 2000). Günümüzde kağıt haricinde ahşap, cam, porselen, kumaş gibi malzemelere de uygulanmaktadır. (BAŞAR ve TİRKAYİ, 2000).
1.2. Ebru Yapımı Ve Ebru Yapımında Kullanılan Malzemeler
Ebru yapımına geçmeden önce kullanılan malzemelere yer vermek gerekirse; Kitre suyun yoğunluğunu artırmak için kullanılmaktadır. Kitrenin yanısıra sahlep, boy tohumu (hilbe), ayva çekirdeği, keten tohumu yada deniz kadayıfı da kullanılabilmektedir (ÇOKTAN, 1992).
Kitreli suyun yüzeyindeki boyaların çökmemesini ve yayılmasını sağlamak için sığır ödü kullanılmaktadır (DERMAN, 1976).
Sık kullanılan boya hammaddeleri oksit sarı, oksit siyah, oksit kırmızı, lahur çiviti ve çamaşır çivitidir. Yan yana konulmuş olan boyaların renklerinin birbirine etkileri olduklarından farklı görülmektedir. Oksit boyaların yanısıra pigment yada toprak boyaları da kullanılmaktadır (BAŞAR ve TİRYAKİ, 2000).
Yazılı ebru yapımında kullanılan Arap zamkı, Akasya ağacının çeşitlerinden elde edilmektedir. Suda ıslatılıp mürekkep kıvamına getirilen zamk, tülbentten süzülerek istenilen yere yazılmaktadır. Böylece Arap zamkı boyayı almamaktadır (ÜNSAL, 2001).
Her tür kağıt ebru yapımında kullanılabilmektedir. Ayrıca kumaş, çinicilikte kullanılan bisküvi, cam, tahta gibi nesnelerde de ebru uygulanabilmektedir. Ancak bisküvilerde çini boyası kullanılması tercih edilmektedir (ÜNSAL, 2001).
Tekneler ise istenilen ebatta yaptırılıp, galvanizli yada alüminyum olması gerekmektedir. Ancak teknenin kağıt ebadından daha geniş olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir (ÜNSAL, 2001).
Fırçaların at kuyruğundan, sapının ise gül dalından temin edilmesi gerekmektedir. Gül dalının ucu, suda çözülmeyecek yapıştırıcı ile yaptırılmaktadır. Tüm kılların uçlarının aynı seviyede olması gerekmektedir (ÜNSAL, 2001).
Hatip, çiçekli, gelgit ebrusu yapımında kullanılan biz paslanmaz çelik veya bakır telden yapılmaktadır. Boyaları ezmeye yarayan el taşı ise sert mermer yada çakmak taşından elde edilmektedir. Dağılan boyaları toplamak için yada boya karıştırmak için kürek (spatül) kullanılmaktadır. Taraklar ise desen ve şekil vermeye yarayan bir alettir, çıta üzerine paslanmaz çelik telin tarak şeklinde dizilmesi sonucunda oluşturulmaktadır. Kitre süzümünde kullanılan kesenin sık dokunmuş olmasına dikkat edilmeli yoksa da bayan çorabı kullanılabilmektedir (ÜNSAL, 2001).
1.2.1. Ebru Yapımı
"Takriben 100 kısım su için, 1 kısım kitre hesabı ile, kitre zamkı büyükçe bir kap içine suya atılır ve ara sıra karıştırılarak en az bir gece bekletilir, erimesi sağlanır. Eskiden bu iş için temiz yağmur suyu tercih edilirmiş. Bu kitreli su, kalın bir bez torbadan süzülür, sonra ebru yapılacak tekneye dökülür" (Akbank Yayınları, Türk Süsleme Sanatları, 1977, s. 12). Sıvı koyulaşmış ise salep kıvamına gelene dek su ilave edilmektedir. Koyu renkte ebru istenirse koyu, açık ernk ebru istenirse sulu kitre oluşturulmalıdır. Önceden hazırlanmış olan boyalar küçük kaplara alınmakta v eöd ile karıştırılmaktadır. Yayılmış boya istenirse fazla öd, istenmez ise az öd kullanılmaktadır. Kıl fırça yardımı ile tekneye boyalar serpilmekte ve yayılımına, çıkan şekillere göre ebru yapımına başlanmaktadır.
Ebru yapımında suyun kirliliği, boya ve ödün karışımı, havanın rutubet ve nemi de rol oynamaktadır (Akbank Yayınları, Türk Süsleme Sanatları, 1977).
1.2.2. EBRU ÇEŞİTLERİ
1.2.2.1 Battal Ebru
Boyaların sadece fırça yardımıyla kitre üzerine serpilmesiyle oluşturulan ve iğne ya da tarak gibi herhangi bir şeyle müdahale edilmeden yapılan mermer desenli ebru çeşididir. Yapılan işlem bakımından en basit ebru olmasına rağmen sonuç itibarıyla yapımı en zor ebrudur.
1.2.2.2 Somaki Ebru
Battal ebrunun en son atılan rengi fırça kavanozun içine sıkıldıktan sonra serpilerek yapılır. Sık damarlı Somaki mermerine benzeyen bir ebrudur. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz olarak kullanılır
1.2.2.3 Neftli Ebru
Battal ebrunun en son atılan rengi neftli bir boyadan seçilerek yapılır. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz olarak kullanılır.
1.2.2.4 Serpmeli Battal
Battal ebru yapıldıktan sonra Çamlıca toprağı veya benzer bir açık renkli boya ya da neftli boyanın, fırça kavanoza iyice sıkıldıktan sonra serpilmesiyle yapılır. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz olarak kullanılır.
1.2.2.5 Gel-git Ebru
Battal ebru yapıldıktan sonra kalınca bir bizle teknenin önce bir kenarına sonra diğer kenarına paralel bir ileri bir geri karıştırılarak yapılır. Üzerine serpmeli battalda anlatıldığı gibi serpme yapılırsa daha güzel olur. Levha kenarlarında ara pervaz olarak kullanılır.
1.2.2.6 Şal Ebru
Gelgit ebrusu yapıldıktan sonra serpme yapmadan önce gelgit deseninin aynı kalın biz kullanılarak rastgele makul miktarda karıştırılmasıyla yapılır. Yan kâğıdı olarak ya da levha kenarlarında dış pervaz veya ara pervaz olarak kullanılır.
1.2.2.7 Taraklı Ebru
Gelgit ebrusu yapıldıktan sonra taraklardan birisinin son yapılan gelgitin yönüne dik yönde teknenin bir kenarından tarağın dişleri kitreye temas edecek kadar sokulup diğer kenarına doğru çekilmesiyle yapılır. İstenirse ince bir bizle taraktan sonra şal ebrusunda yapıldığı gibi boya serbest olarak da karıştırılabilir.
1.2.2.8 Zemin Ebru
Aynı boyadan az ödlü, çok ödlü ve neftli olarak üç kavanoz boya hazırlanır. Bunlar kullanılarak battal ebru yapılır. Neftli boya yerine Çamlıca toprağı gibi açık renkli bir başka boya da serpilebilir.
1.2.2.9 Hatip Ebru
Önce zemin ebrusu yapılır. Zemin ebrusunun üzerine, 35x50 cm boyutlarında bir tekne için teknenin uzun kenarı boyunca beş, kısa kenarı boyunca da dört sıra olacak şekilde eşit aralıklarla öd ayarı hatip ebrusuna göre yapılmış bir renk damlatılır. Kitrenin üzerinde dört sıra halinde ve her sırada beş olmak üzere hazırlanan renklerin ortalarına ikinci ve daha sonra üçüncü ve istenirse daha fazla sayıda renk damlatılarak içiçe halkalar elde edilir. Bu halkalara bir iğne yardımıyla şekil verilerek yapılan hatip ebrusunda yürek, taraklı yürek, çark-ı felek, yonca gibi hatip desenleri yapılmaktadır.
1.2.2.10 Çiçekli Ebru
Zemin ebrusu yapıldıktan sonra önce hazırlanan yeşil boyadan damlatılarak oluşturulan yuvarlaklara, uygun kalınlıkta bir biz kullanılarak sap şekli verilir. Daha sonra sapların uçlarına yapılacak çiçeğe uygun renk damlatılarak yine uygun kalınlıkta iğne ve bizlerle bunlara çiçek şekli verilir. Yan kâğıdı olarak kullanılacak çiçekli ebrulara, cilt kapağı kaldırıldığında birisi kapak üzerinde birisi de karşısında kullanılmak üzere biribirinin aynısı iki çiçek yapılır. Necmeddin Okyay ve Mustafa Düzgünman tarafından bu şekilde lale, karanfil, menekşe, sümbül, gül ve gelincik çiçekleri, son derece başarılı olarak stilize edilmişlerdir. Mustafa Düzgünman, bu çiçeklere papatyayı ilâve etmiştir.
1.2.2.11 Kumlu Ebru
Ebru teknesinin sonuna doğru, suyu ve ödü az olan Lahor çividi (başka boyalar da kullanılabilir), bir damlalık yardımıyla teknenin ortasına ya da bir kenarından ama hep aynı noktaya ( ya da noktalara ) damlatılması suretiyle teknenin yüzeyi doldurularak yapılır. Boya çatlar ve kumlu bir hal alır. Bazen de "V" harfi şeklinde çatlaklar oluşur ki buna kılçıklı ebru denir. Kumlu ebru tekneden alınırken çok dikkat edilir çünki çatlamalar elde edebilmek için fazla boya damlatıldığından ve boyanın ödü zaten az olduğundan boya akabilir. Levha kenarlarında ara pervaz olarak kullanılır.
1.2.2.12 Bülbül Yuvası Ebru
Giderek küçülen damlalar halinde serpilen boyayla yapılan battal ebru üzerine, bir iğne yardımıyla dıştan içe doğru spiraller yapılır. Bu spirallerin sayısı, hatip ebrusunda olduğu gibi uzun kenar boyunca 5 kısa kenar boyunca 4'tür. Bülbül yuvası, yan kâğıdı ya da yazı etrafında dış pervaz olarak kullanılır. Uzun kenara paralel şekilde dört eşit parçaya ayrılan ebrunun herbir parçası, levhanın bir kenarına monte edilir.
1.2.2.13 Hafif Ebru
Hataların üzerine yazı yazdıkları en önemli ebrudur çeşididir.Kitre içinde suyun yoğun bulunduğu boya içinde ödün fazla bulunması dolayısıyla yapılan pastel renkli şal ebrusudur.
1.2.2.14 Akkase Ebru
Arap zamkı kullanılarak hafif ebrunun bazı kısımları kapatılır.Sonra daha koyu bir ebru yapılır.Arap zamkı sürülen yerler ikinci boyaları almazlar,boş kalan bu yerlere daha sonra yazı veya tezhip yazılabilir.
1.2.2.15 Yazılı Ebru
Yazılı ebrunun mucidi Necmeddin OKYAY'dır. Önceleri yazının kalıbını kesip ıslanınca kâğıdı bırakan Arap zamkı ile yapıştıran ve kâğıdı ebruladıktan sonra bu kalıbı söken Necmeddin OKYAY, yazının kenarlarından taşan zamkın bulunduğu yerlerin de boya almadığını görerek mürekkep yerine zamk kullanarak yazdığı yazıları ebrulamaya başlar. Aynı zamanda devrinin en meşhur hattatlarından olan Necmeddin OKYAY'ın bu şekilde yazılmış tâ'lik Lâfza-i Celâl'i, Türk ebru tarihindeki en ünlü yazılı ebrudur
Türk el sanatının önemli bir dalı olan ebruculuğun hangi tarihte başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Ebruya çok eski tarihli el yazması kitapların yan kağıtlarında (kapak ile kitabı birbirine bağlayan kağıt) rastlıyoruz. Fakat bu kitaplar yüzyıllardan beri okuna okuna yıpranıp tekrar cilt tamiri yapılmış olacağından o kitap içinde görülen bu ebrular, o kitabın yazılış tarihinde yapılan ebru olduğunu göstermez. Şu halde üzerinde tarih kayıtlı olmak şartıyla bir hat örneği ihtiva eden ebru kağıtları zamanı göstermek bakımından bir vesika sayılabilir. Hafif ebru denilen ve bilhassa üstüne yazı yazılmak gayesiyle açık ve soluk renklerle yapılan ebru kağıtlarında rastlanacak tarihler önem taşır. İşte o tarih ebru'nun da yapılış tarihi olabilir. Bilinen en eski ebru kağıdı 1554 yılına aittir. Ebrunun tarihi Malik-i Deylemi tarafından Gürcistan'da yazılmış italik kıt'ada geçen Arapça tarihten anlaşılıyor. Ebru kelimesi Çağatayca "Ebre", Farsça "Ebrî" bulutumsu, bulut gibi anlamına gelip, daha sonraları dildeki vokal değişmesiyle Ebru haline gelmiştir. Bütün klasik sanatlarımız gibi ebru sanatının tarihi hakkında tam bir bilgimiz yoktur. Ebru kağıdı çok eski devirlerde hat sanatının bir yardımcısı ve ciltçiliğin bir kolu olarak yaşamış bir sanattır. Kitap kaplarının içlerini yaprakları veya yazı levhalarının kenarlarını bordür olarak süslemek için kullanılmıştır. Bugün tekrar gündeme gelmiş, kendini yenilemiş olarak görülüyor. Son yıllarda resim gibi paspartolanmış ve çerçevelenmiş ebru çeşitleri ile sergiler açılıyor, çerçeveli veya çerçevesiz dükkanlarda satılıyor. Evlerimizi, bürolarımızı süslediği gibi gömleklerimizden sarkan kravat olarak ipekli kumaşlara basılmış görüyoruz. Dahası çinilere renk vererek hatip ve çiçekli battal veya çark-ı felek olarak girmiş, kırlentlerde aynı renk cümbüşüne karışan ebrularla göz zevkimize katılmış olduğunu görüyoruz. Büyük Türk yazarı Şemseddin Sami Bey Kâmûs-ı Türkî adlı lügâtında ebru için şöyle demektedir: "Ebru; aslı, Farsça Ebrî = bulut renginde ve daha doğrusu, Çağatayca Ebre = roba (elbise yüzü, kürk kabı) hare gibi dalgalı ve damarlı (kumaş, kağıt) = (isim) cüz ve defter kabı yapmak için kullanılan renkli kağıt."
Görülüyor ki gerek Kâmûs-ı Türkî yazarı Şemseddin Sami Bey'in verdiği bilgiler gerekse bu sanatı Buhara'da öğrenmiş olan Sadık Efendi'nin verdiği bilgilere göre kelime, zaman süreci bazı değişikliklere uğramıştır. Aslı Çağatayca olan bu kelime Anadolu'ya göç sırasında İran'dan geçerken kelime benzerliği nedeniyle "ebri"ye yurdumuzda ise "ebru"ya dönüşmüştür.
Ebrunun kağıt üzerindeki bulutumsu görünüşü mermerdeki damarlara benzediği için Avrupalılar "papier marble", "marbled paper", Arap aleminde ise "Varak'l-i mucazza" yani damarlı kağıt olarak adlandırmışlardır.
Son zamanlarda ele geçen bir yazma risale ebru hakkındaki bilgi eksikliğini nispeten gidermiştir. 1608 yılında yazılmış olan bu Tertib-i Risale-i Ebrî o tarihte ebruya dair bilinenlerin bir araya getirildiği bir bilgi hazinesidir.
Kitap sanatları hakkında en eski kaynak eserlerimizden olan Menâkib-i Hunerveran 1586 da Gelibolu'lu Mustafa Ali Bey tarafından yazılmıştır.
Kitap sanatkârları hakkında bir diğer eser ise, merhum Kilis'li Rifat'ın çevirisi Nefeszade İbrahim Efendi'nin, hattatlar, aharcılık, kağıt boyamacılığı, mürekkepçilik gibi sanatlardan söz edilen "Gülizar-ı Savap" isimli eserlerinde de ebrudan ve ebrucudan hiçbir bahis olmadığı görülüyor.
Ebruda kullanılacak olan boyalarda; toprak boya olması, suda erimemesi ve yağ ihtiva etmemesi özellikleri aranır. Toprak boyalar tabiattaki renkli taşlardan, renkli kaya ve madeni boyalarla nebati asıllı suda erimeyen boyalardan elde edilir. Suda eriyen ve yağ ihtiva eden boyalar kullanıldığı takdirde boyaların bir kısmı kitreyi kirlettiği gibi kitre üzerinde durmaz ve dibe çöker.
Boyayı hazırlarken bir mermer veya kalın bir cam üzerine bir yemek kaşığı kadar konur, su ile macunu haline gelinceye kadar kürekle (spatül) karıştırılır. El taşı ile sabırla yavaş yavaş ezilmeye başlanır. Cam üzerinde değil de mermer veya benzeri taş üzerinde ezilecek olursa el taşı üzerinde boya ezilen taştan ayrı bir özellikte olması gerekir. Aynı taş unlanmaya sebep olmaktadır. Dağılan boya spatülle toplanır ve tekrar ezilir. Ezilme işi bitince spatülle toplanan boya ana kap tabir edilen bir büyük cam kavanoza alınır. Bol su ile karıştırılıp adeta yıkanan boya bir tülbent veya naylon çorap ile süzülür. Bu işlem birkaç defa tekrarlanır. Süzülen boya dinlenmeye alınır. Dinlenen boya durulur, dibe çöker, su üstte bembeyaz berrak kalır. Üstteki su dökülür ve boya istenen kaba alınır.
Yaldız boya su içerisinde iyice ezilmeye çalışılır. Çünkü ezildiği dahi belli olmaz. Bir çay kaşığı boya sanki kabarır, köpürür ve büyür. Bu ezme işi bitince dinlenmeye alınır. Dinlenen yaldızlı boya dibe çökmez üste çıkar, kullanılacağı zaman yine karıştırılır. Sarı yaldızlı boyaya sarı renk karıştırılarak, beyaz yaldızlı boyaya diğer renkler karıştırılmak suretiyle kullanılabilir. Yaldız kuruyan kağıt üzerinden elle dokununca çıkabilir. Kitre üzerinde yaldızları kalarak kitreyi kirletir. Tabii çivit (Lahor cividi) lok veya leş (vişne çürüğü) gibi boyaları piyasada bulmak pek zor. Ancak bunların yerine renkleri birbirine katarak yeni yeni renkler elde edilebilir.
Ebru boyaları bilhassa zırnık, zehirli olduğu için dikkat etmek lazımdır. Ebru üzerinde boya aralarını açmak ve derinlik görüntüsü vermek için neft, terebentin yağına çok az batırılan fırça ile boya serpilirse derinlik görüntüsü ve benekler elde edilir. Neftin işini limon kabuğuyla da görebiliriz. Battal ebru yapıldıktan sonra bir parça limon kabuğu ele alınıp yakın mesafeden tekne üzerine sıkılırsa kabuktan çıkan esans ebru üzerinde beyaz benekler ve boşluklar yapar.
Bugün pek çok ebrucu toprak boya bulamadıkları için bir kısım sentetik ve bitkisel boyalarla ebru yapıyorlar. Ebru bir renk sanatıdır. Renkler tabii ve pastel renklerin bir araya gelmesiyle güzelleşir.
Ebru yapımında kullanılan suyun özel içme suyu olması, kireç derecesi düşük ve bekletilip süzülmüş olması şarttır. Kaynatılan ve bekletilmiş suda olur. Eskiden yağmur suyu kullanılırmış. Suya kireç düşüren calgon katılmak suretiyle kireci düşük su da elde edilir ve kullanılır.
Boyanın yüzeyde durmasını ve kağıda kolayca geçmesini sağlayan kitre ebru sanatında en az boya kadar önemli bir maddedir.Her bölgenin kendine has kitresi vardır. Halk arasında kesire olarak da bilinen kitre geven adı verilen bir bitkinin (astragalus) gövdesinden sızan mayinin koyulaşmış şeklidir. Piyasada şerit veya plâka şeklinde olan kitrenin taze ve beyaz olanı ebru için uygundur. Kitre eczacılıkta, kozmetik ve dokuma sanayiinde, pasta yapımında ve pek çok yerde kullanılan yapışma kabiliyeti düşük bir zamk cinsidir. 35 x 50 x 5 cm'lik bir tekne için 30 - 35 gram kitre kafidir. Kitre bir kap içinde ıslatılıp bir gece bekletilir. Sonra iyice ovalanır, tekrar su katılarak karıştırılır. Bu işlem salep kıvamına gelinceye kadar tekrarlanır. Bir bez torbaya aktarılır ve süzülür. Süzme işi iki üç defa tekrarlanır ve tekneye alınır. Tekneye alınan kitrenin hava kabarcıkları tekneye sekiz on kere kağıt atılarak hava kabarcığı ve köpük kalmayıncaya kadar alınır. Üstü kaymak tutmaması için kağıtla kapatılır. Kitre boya artıklarından, oda sıcaklığından, nemden etkilenir ve bozulur. Bozulan kitre su kıvamına döner ve hareket kabiliyeti azalır.
Kitre tekneye boşaltılır, bir gün bekletildikten sonra bütün boyalar aralıklarla bir aletle birer damla damlatılır. Boyalar sekiz santim açılıncaya kadar öd ayarı yapılır ve bir gün sonra aynı muamele tekrarlanır. Eğer sekiz santim açılıyorsa kitre istenilen kıvamda, on santimse kitrenin kıvamı sulu, altı santim açılıyorsa kitrenin kıvamı koyudur. Ona göre su katılır ve istenen kıvama getirilir. Kitre süzüldükten sonra yarım kahve fincanı formol katılır ve karıştırılır. Formol, tıp alanında kullanılan zehirli bir ilaçtır. Kitrenin bozulmasını geciktirir. Koyu renk ebru yapmak istenirse koyu kitre; açık renk ebru istenirse sulu kitre kullanılır. Kitre yerine keten tohumu, salep, ayva çekirdeği, deniz kadayıfı, hilbe (bey tohumu) kullanılır.
Öd, kitre üzerinde boyaların yayılmasını sağlar. Ebru yapımında ekseriyetle sığır ödü kullanılır. Sığır ödü 'Ben mari' sisteminde kaynatılır, soğumaya bırakılır. Dinlenen öd süzülür ve soğuk bir yerde saklanır. Boyaların kitre üzerinde dağılması, öd ayarına bağlıdır. Boyanın çok açılmasını ve yayılmasını istediğimiz zaman öd oranı yükseltilmelidir. Sanatkar yapacağı ebru çeşidine göre çok veya az öd ilâve eder. Öd aynı zamanda boyaların dibe çökmesini, renklerin birbirine karışmasını önler. Öd boyaya renk ve yapışkanlık verir. İyi ayarlanmamış ödlü boya, ya dibe çöker ya çok açılır. Çok ödlü boya üstünde barınacak boya daha çok ödlü boyadır. Sığır ödünün haricinde koyun ve kalkan balığı ödü de kullanılır. Eskiden tütün yaprağı ve haraza'nın suyu da kullanılırmış.
Ebru yapılacak tekne büyüklüğünde kesilen her türlü kağıtla ebru yapılabilir. Birinci hamur, ikinci hamur, üçüncü hamur kağıt kullanıldığı gibi pelur kağıt dahi olur. Kitre üzerinde biriken kirli renkleri ve köpükleri pelur ve üçüncü hamur kağıtla almak daha iyi ve kolaydır. Ebru yapılacak kağıtlarda gramaj oranı da pek önemli değildir. Kağıt yerine çeşitli kumaşlar, cam, tahta ve çinicilikte kullanılan bisküvilerde kullanılabilir. Yalnız bisküvi üstüne alınan boyalar toprak boya olduğu için sırlanıp çini fabrikalarında fırınlanınca renkler ya değişir, yahut da kaybolur.
Onun için toprak boya yerine çini boyasıyla ebru gibi çalışılıp yapılır ve sırlanıp fırınlanırsa o zaman renklerde hiç değişme olmaz. Ebru kağıtları teknenin içine serbestçe girip çıkacak şekilde kesilmelidir. Bir tarafı açıkta bırakacak şekilde olmaması gerekir. Çünkü atılan boya kitrede kalır.
Tekne, İçinde ebru yapımı gerçekleştirilen kaptır. Genellikle galvanizli paslanmaz sacdan yapıldığı gibi çinko, cam ve ağaçtan dahi yapılabilir. En çok 50x35x5 cm. boyutlarında yapıldığı gibi isteğe bağlı olarak çeşitli ebatlarda tekne yaptırılabilinir.
"Tekne açmak" demek, ebrucunun ebru yapmaya başlaması anlamına gelen bir sözdür.
"Tekne kapamak" çalışmanın bitmesi anlamına gelen bir sözdür.
"Tekne var" demek teknenin açık olduğunu belirtir.
"Tekne kapağı" demek ebrucu son yaptığı ebruyu tekneden dışarı almaz ise o ebruya kapak ebrusu denir.
Teknenin üstü açık kalınca kitre kaymak bağlar ve tekneye toz vb. düşer, onun için ya son ebru tekneden alınmaz yahut da başka bir boş kağıtla tekne kapatılır.
Kıl; hatip, çiçekli, gelgit, taraklı ebru yapılırken onlara şekil vermeye yarayan at yelesi veya at kuyruğundan alınıp kurşun kalem kalınlığında bir tahtanın uç kısmına yerleştirilmiş bir alettir.
Çeşitli kalınlıklarda paslanmaz çelik veya bakır tellerden ir tahta veya ağaçların dallarına yerleştirilerek bız (tel) yapılır. Hatip, çiçekli, gelgit ebrusu yapımında kullanılır.
Fırça, boyaları tekne üzerine serpmeye yarar. Ebrucu fırçasını kendi yapar. Piyasada yağlı boya veya suluboya fırçalarıyla ebru yapılmaz 25-30 cm. parmak kalınlığında sopanın ucuna yaşlı at kuyruğundan alınan kıllarla naylon veya sağlam bir iple güzelce bağlanarak fırçalar yapılır. Her boyanın kendi fırçası vardır.
EBRU YAPIMI
Ebru yapılacak yerin temiz, havalandırılabilir ve ısı derecesi 20 0C 'ı geçmeyecek şekilde olması lazımdır.
Isı derecesi yüksek olan yerde ebru yapılmaz. Çünkü sıcakta kitrenin biyolojik muvazenesi bozulur. Bozuk kitre ile de ebru yapılamaz. Eğer ebru yapılacak oda kaloriferli ise kalorifer vanası kapatılır.
Yaz mevsiminde ebru iyi netice vermez. Ebru yapılacak oda da duvarların ve çevrenin sıçrayan boyalardan korunması için kağıt veya bir naylonla kaplanması lazımdır. Boyalar bir sehpa üzerine yan yana tekne yakınına yerleştirilir. Fırçalar boya içine konur, boya karıştırılır. Boyalara öd ayarı yapılır. Kitre üzerinde boyalar tek tek denenir.
Bir yanda boyalar, onun yanında kitre teknesi bulunur. Ebrucu ise boya ve kitre sehpasının karşısında biraz daha yüksekçe bir sandalyede oturur.
Daha önce hazırlanmış olan kitre yavaşça tekneye boşaltılır. Kitrenin koyuluğu salep kıvamına gelinceye kadar su ilave edilerek istenilen kıvama getirilir. Kitrede gerek boşaltılırken gerekse su ilavesi yapılırken köpükler ve hava kabarcıkları meydana gelir. Bu köpükler tekne büyüklüğünde kesilmiş kağıtlar 5-10 kere kitre üzerine bırakılır alınır. Kenarda toplanan köpük ve hava kabarcıkları elle köşeye sıkıştırılıp dışarı atılır.
Kitrenin elektriklenmesini önlemek için 10-15 kağıt kitre üzerine tekrar tekrar atılır ve alınır.
Tekne içindeki kitre tekrar bir kağıtla kapatılır. Bir iki gün dinlenmeye bırakılan kitre oda sıcaklığına uyum sağlar. Ertesi güne kadar tekne etrafında boyalar hazırlanır. Öd ayarları yapılır ilk ebru denemelerine hafif ebruyla başlanır. Boyalar fırça yardımıyla tekne içindeki kitre üzerine serpilir. Fırça sağ ele alınır, sol el işaret parmağına vurularak sağdan sola doğru gidilir, teknede boş yer bırakmadan muvazeneli şekilde boyalar serpilir.
İstenilen ebru türüne göre şekiller verilir ve kağıt teknenin üzerine bırakılır.
1. Birkaç saniye sonra kağıt tekne kenarına (mil varsa mile) sürtülerek kendine doğru çekilir ve tekneden çıkan kağıt daha önce hazırlanmış olan kurutma yerlerine getirilerek kurumaya bırakılır.
2. Ebru tekne kenarına sürülmeden dışarı çıkarılır. İkinci bir teknenin kenarına sürtülerek ebrulu kağıdın üzerindeki kalan kitre ve boyalardan temizlenip kurutma yerine alınır.
Kurutma yerleri, kağıt büyüklüğünde hazırlanmış çıtalar, tahtalar veya çıtalar üzerine çakılmış tülbentlerle hazırlanır. Ebrular birbirine değmeyecek şekilde serilir.
Ebru kağıdı tekneye atıldığı zaman kağıtla kitre arasında hava kabarcığı kalabilir. O zaman iğne veya sivri bir telle kağıt delinerek havası alınır. Havası alınmayan kağıt tekneden çıktığı zaman hava olan yer boyasız beyaz leke gibi kalır. Ebru kağıtları kuruduktan sonra mührelenirse parlar ve mühreli ebruların renkleri çıkmaz. Ebruya sabunlu bir bez sürülür, sonra mühre, sert düz bir tahta üzerinde yumurta şeklinde cam porselen ve mermerle yapılır. Kağıt düz bir yerde tutularak elimizdeki mühre taşı veya benzeri bir aletle kuvvetlice olarak bir baştan bir başa bastırılarak gidilir, bütün here tarafına aynı muamele yapılarak devam edilir. Mühre ebruyu bir zırh gibi sarar ve parlatır. Mühreyi ve ebruyu arada bir saçımıza sürterek kaymasını ve yağlanmasını sağlarız. Mührelenen kağıt elle tutulmaz, serbest bırakılır. Tutulan ebruda çizgiler kalır ve yırtılır. Mührelenecek kağıda sabunlu kuru bez sürülürse daha iyi mührelenir. Ebru yapılacak yer ve duvarlar bir koruyucu tedbir olarak kağıtlarla veya bezle kaplanır. Sıçrayan boyalar zamanla bir tablo gibi etrafı sarar. Tekne 50-60 cm. yükseklikte bir tezgah üzerine konur. Ebrucu oturacağı kürsüyü biraz daha yüksek seçerse iyi olur. Ebru yapımına başlamadan önce bütün boyalar ayrı ayrı karıştırılır. İlk atılan boyaya az, ikinci ve üçüncü atılan boyalara daha çok öd katmak gereklidir. Bu üstteki boyanın alt zeminini çatlatıp yayılmasını sağlar. Ebru yapmak ve ebru üzerinde çalışmak isteyen yalnız kitap okuyarak bu sanatı çok zor öğrenir. Muhakkak bir bilenden nazarı ve tatbiki ders görmesi lazımdır.
Ebru Çeşitleri :
Battal Ebru : Ebruların en güzeli, battal ebrudur. Battal ebruyu yapan kimse bütün ebruları yapabilir. Battal ebru tekneye serpilen çeşitli renk boyalara hiçbir müdahalede bulunmadan elde edilen bir türdür. İlk ebru çeşidi olan eski tarza (tarz-ı Kadim) Battal ebru denir.
Bülbül Yuvası. Çift Ebru.
Gelgit Ebrusu.
Hafif Ebru.
Kılçıklı Ebru.
Kumlu Ebru.
Neftli Ebru.
Şal Ebru.
Serpmeli Ebru.
Taraklı Ebru.
Taraklı Yürek Ebrusu.
Taramalı Çiçek Ebrusu.
Necmeddin Ebrusu.
Hatip Ebrusu.
İspanyol Ebrusu.
Yazılı Ebru.