Sezai Karakoç bir kıza aşık olur, ama bunu ne o kıza ne de başka birine anlatabilir. Kız bir şeylerin farkındadır ama emin değildir. En yakın arkadaşı, Sezai Karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve bir davete katılması için ısrar eder. O da kıramaz ve katılır. Programı sunan da o arkadaşıdır. Gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşı, aralarında da güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve Sezai Karakoç'u sahneye davet eder. Sıkıla sıkıla çıkar karakoç ve Mona Roza'yı okumaya başlar. Kız da ordadır ve nişanlanmıştır. Emindir artık emin olamadıklarından. Bakışırlar bir süre, sonra Karakoç daha fazla dayanamaz ve koşarak sahneyi terkeder. Kız arkasından koşar hemen. Yetişir Karakoç'a. Parmağındaki yüzüğü göstererek der ki; "bir tek sözüne bakar, çıkarıp atarım". Sezai Karakoç da "artık senin aşkın benimkine yetişemez" der. Bunun üzerine o gece kız intihar eder.
Hikayenin bir efsane olduğunu savunanlar da var, Muazzez Akkaya'nın intihar etmeyip yaşamını sürdürdüğünü savunanlar da. Hangi rivayet doğru bunu açıkcası ben de bilmiyorum.
Merak edip büyük bilge Google'ye sordum ve Muazzez Akkaya'nın kim olduğunu buldum.
İşte MUAZZEZ AKKAYA
Ama coğu doğru ayrıca bunların aşkı mükemmel ve Sezai Karakoç kıza aşkını itiraf edip kızda kabul etmediğinde çok üzülür ve yukarıda verdiğim şiiri mezuniyette okuyunca kız kabul eder ama bu defa erkek kabul etmez kızda o kadar kişi içinde çok üzülür ve intihar ederi daha sonra erkek kızın intihar ettiğin öğrenince çok üzülür ve bir daha evlenmez ....
Bencede insan yüzlerce kez hoşlanabilir hayatında birkaç kez sevdiğini sanabilir ama aşk birkez yaşanır bir kez yaşanırsa böyle ebedi bir aşk olur.Düşününce şöyle bir sevdiği kadının intihar edeceğini bilseydi Sezai Karakoç onu kabul ederdi sanırım belki samimyetine inanmadı belkide 4yıllık bekleyiş onu içinde öldürdü...