Kitabın Özeti;
Şakir Paşanın ikinci evliliğinden doğan altı çocuğundan Hakkiye'nin kızı olan Füreya, 1910-1997 yılları arasında yaşamıştır. Füreya zengin bir ailede şımarık ve mutlu bir hayat sürmektedir.
Büyük babası, annesi ve asker babasına konak bahçesindeki evi hediye ettiğinden, konakta çok kalabalık bir ailede büyümüştür. Bir kaza sonucu büyük babasını vuran büyük dayısı ailenin perişan olmasına sebep olmuş, savaşın başlaması bu perişanlığı arttırmıştır. Aile para açısından büyük bir sıkıntıya girmiş, hatta konağı satıp İstanbul'daki evlerine taşınmak zorunda kalmıştır.
Henüz umudunu kaybetmemiş, vatan sevgisi ile dolu gençlerden birisi de Füreya'nın babasıdır. Mustafa Kemal ile Harbiye'den sınıf arkadaşı olan babası, vatan kurtarılırken Büyük Önder'in yanında yer almış ve zaferden sonra ordu komutanı olmuştur. "Dame de Sion" daki tahsilini tamamlayan Füreya, üniversiteyi de bitirir.
Atatürk ve eşinin, evlerini ziyaretlerinde anı defterine "Millet sizden çok şey bekliyor. Siz çalışmalı ve memlekete bir şeyler vermelisiniz." yazması Füreya'yı derinden etkilemiştir.
Erken yaşta evlenen Füreya, eşinin kötü davranışları sonucu çocuğunu kaybederek bunalıma girer. Tedavi ile bunalımı atlatan Füreya ilk evliliğini bitirir.
İkinci evliliğini, Atatürk'ün çok yakın arkadaşlarından birisi olan Kılıç Ali ile ailesinin itirazlarına rağmen gerçekleştirir. Kılıç Ali yaşça kendisinden çok daha büyüktür. Bu evlilik onları protokol içerisine sokar. Ankara sosyetesinin ve toplantılarının en aranılan isimlerinden biri olur. 1938′de Atatürk'ün vefatı, Kılıç Ali'yi derin bir bunalıma iter.
Eşini motive etmek için büyük bir çaba gösteren Füreya, verem teşhisi ile genç yaşta hastahaneye yatırılır. Adadaki evde bir yıla yakın süre tedavi amaçlı kalır. Hastalığı ilerlemeye devam edince İsviçre'deki bir hastahanaye yatar. Tedavi devam ederken ressam olan teyzesinin yönlendirmesi ile kendisini sanatın (seramik) içinde bulur. Önceleri çamur ile olaya başlar.
Tedavi için Fransa'ya nakledildiğinde seramik ile haşır neşir olur. Bir sergi açar, artık o ünlü bir seramik sanatçısıdır. Türkiye Cumhuriyetinin ilk bayan seramik sanatçısı olur. Hayatının devam eden günlerinde hem hastalığı ile hem de seramik ile uğraşır. Dünya çapında ödüller, burslar alır.
Güney Amerika'da Aztek ve Maya uygarlıklarını inceler. Atölyesinde pek çok öğrenci yetiştirir. Çok tehlikeli bir ameliyatla hasta ciğerlerinden birini aldırır. Bu arada Kılıç Ali ile ilişkileri kopma noktasına gelir. Erkek kardeşinin kızı olan Sara'yı gelinlerinin itirazına rağmen evlat edinir. Çocuklara duyduğu özlemi onunla dindirmeye çalışır. İkinci eşi Kılıç Ali'den paylaşacak bir şeyleri kalmadığı için ayrılır. Teyzeleri ve kardeşi maddî ve manevî olarak Füreya'ya her zaman destek olurlar.
Füreya da Türkiyenin çeşitli yelerinde ölümsüz sanat eserleri yaratır.Birçok değerli seramik sanatçısının yetişmesinde büyük rol oynar.
Bundan sonraki yaşantısı tamamen sanata ve seramiğe yönelik olur. Seramik adına Türkiye'deki bir çok ilki gerçekleştirir. 1997′de vefat ettiğinde arkasında pek çok seramik sanatçısı, pek çok eşsiz eser ve büyük bir onur mücadelesi bırakır.
Romanda çok fazla karakter mevcut.Bunlardan ön planda olanlar;
Kitabın kahramanı "Füreya" 1910 ile 1997 yılları arasında yaşamış olan biri.Osmanlı Devleti'nin çöküş dönemine rastlayan bir çocukluk,Cumhuriyetin kuruluş yıllarına denk düşen bir gençlik ve seramik sanatını Türk halkına benimsetmeye çalışan bir seramik ustası.
Şakir Paşa : Füreya'nın dedesi
Cevat : Füreya'nın dayısı
Emin ve Hakkiye Koral : Füreya'nın anne ve babası
Şakir : Füreya'nın erkek kardeşi
Fahrunissa Zeid :Füreya'nın Halası
Aliye Berger : Füreya'nın Teyzesi
Kılıç Ali :Hepimizin adını duyduğu Atatürk'ün sağ kolu,Füreya'nın İkinci eşi
Şevki Bey :Füreya'nın tesadüfen tanıştığı ve Füreya'nın hayatında önemli bir rolü olan,yaptığı sürprizlerle o'nu şaşırtan biri
Sara :Füreya'nın yiğeni ve manevi kızı
"Seramik sanatların en basiti hemde en güç olanıdır.En basitidir çünkü en ilkelidir,en güç olanıdır çünkü en soyutudur."
Herbert
KİTABIN ÖZETİ :
Hakkiye Koral (annesi) çok otoriter bir insan ve kızına aşırı bağlı biri.Şakir Paşa konağında günler çok güzel geçmektedir.Çocuklar için vazgeçilmez bir mekandır.Fakat bu mutlu günler çok uzun sürmez.İlk patlak veren olay Cevat'ın ,babası Şakir Paşa'yı vurması olur.Bu olay ailede büyük bir yıkım yaşatır.Aile halkının Cevat'a olan tüm sevgisi bir anda silinir ve Cevat aileden dışlanır.Vurulma olayına da kaza süsü verilerek kapatılır.Bunlarda yetmezmiş gibi Osmanlı Devleti'nin durumu gittikçe kötüleşmektedir.Yurt işgal altına girer.Bu işgal esnasında açlık,kıtlık ve sefaletten Şakir Paşa konağıda nasibini alır.O güne kadar hep bolluk içinde yaşamış olan ev halkı için sefalet yaşanabilecek en kötü olaylardan biridir.Bu yüzden İstanbul'da bulunan Şakir Paşa Apartmanındaki daireler kiraya verilir.Ailenin elinde kalan tek gelir kaynağı bu apartmandır.Çekilen sıkıntılara dur diyecek insanların sayısı beklenenden fazlaydı.Sadece birinin bu adımı atması ve halkın onu takip etmesi gerekiyordu.İşte bu sırada ortaya Mustafa Kemal çıkar.Uzun mücadeleler sonucunda beklenen zafer kazanılır.Artık yeni,hür bir devlet vardır.Bu yeni devlete eklenen yeniliklerden en önemlisi Cumhuriyettir.Şakir Paşa ailesi de kendini bu yeniliklerin içinde bulur.Zaferden sonra Şakir Paşa ailesi İstanbul'a taşınır.Füreya artık büyümüş ve bir cumhuriyet genci olmuş ve kendi kendine devleti ve geleceği için bu yeni yolda ilerlemeye devam etmeye söz vermiştir.
Daha sonra hayat Füreya'nın karşısına Karadoğanlar'ın oğlu Sabahattin'i çıkarır.Çok zengin ve Bursa'da bir çiftlik ağası olan Sabahattin zenginliği,çekiciliği ile Füreya'yı etkiler.Ve kısa zaman sonra evlenirler.Fakat bu evlilik çok uzun sürmez.Füreya'nın geçirdiği problemli bir hamilelik dönemi,eşinin sürekli içerek ona zarar vermesi,bebeğini kaybetmesi bu evliliği sona erdirir uzun sürmeden boşanırlar.
Daha sonra İstanbul'a ailesinin yanına dönen Füreya bebeğini kaybetmenin vermiş olduğu üzüntü ve depresyonla yeniden ailesi ile yaşamaya başlar.Hafızası çok zayıftır ve geçmişe dair bir şey hatırlamak istememektedir.
Tatlı bir rastlantı sonucu Kılıç Ali ile tanışır.Füreya'yı çok beğenen Kılıç Ali,Füreya'nın babası Emin Paşa ile konuşup kızına evlenme teklif eder.Kılıç Ali'nin teklifini kabul eden Füreya için hayatında yeni bir sayfa açılır.Ankara'da yeni bir hayata başlar.Böylece çocukluğundan beri hayran olduğu Mustafa Kemal'e daha yakın olma fırsatını elde eder.Atatürk'ün vefatıyla Atatürk'ün sağ kolu olan Kılıç Ali yıkılır.Yaşayan bir ölüden farksız hale gelir.Füreya ve Kılıç Ali Ankara'daki evlerini kapatıp İstanbul'a dönerler.Füreya,Kılıç Ali'yi eski haline döndürebilmek için sık sık bezik,poker partileri düzenler,evlerine çağırır ve o'nu mutlu etmeye çalışır.
Fahrunissa Zeid'in resim sergisinde Şevki Bey ile tanışan Füreya gördüğü ilgiye karşı ilgisiz değildi.Hayatına yeni biri daha merhaba diyordu.
Öncelerigrip olduğunu düşünen Füreya teyzesinin sergi günü koltuklara yığılıp kaldıktan sonra muayene sonucu verem teşhisi konuldu.O günden sonra Füreya'yı Osmanoğlu kliniğinde geçecek zor günler bekliyordu.Uzun süre hastanede kaldıktan sonra Kılıç Ali ile birlikte Gökçeada'daki konağa taşındılar.Füreya'nın tedavi masrafları çok fazlaydı.Kılıç Ali elinde kalanların sonunu harcıyordu.Bir gece dışarıya çıktıklarında evlerine hırsız girip Füreya'nın mücevherleride çalınınca son birikimlerinide yitirdiler.
Füreya'nın hastalığı her geçen gün ilerliyordu.Bunun üzerine Leysin'de bir senatoryuma yatar.Şevki Bey sürpriz bir ziyaretle onu şaşırttır ve Leysin'e yerleştiğini söyler.Füreya'nın teyzesi Aliye Leysin'e ziyarete geldiğinde Füreya'ya Fahrunissa Zeid'in gönderdiği oyun hamurlarını getirdi.Başlarda bu armağanı saçma ve basit gören Füreya'nın seramik hayatı böyle başladı.Paris'te seramik kurslarına başlar.Toprak ile suyu karıştırıp kendine yeni bir dünya yaratır.Bir süre sonra usta bir seramikçi olarak ilk sergisini açar.Bu sırada Şevki Bey Füreya'nın seramiklerini pişirebileceği bir fırın ve küçük bir atölye armağan eder.
Bir ara Füreya İstanbul'a gider o sırada kardeşi Şakir'in eşi hamiledir.İçinde filizlenen sevgi ile bebeğin doğmasını bekler.
Leysin'e döndüğünde Şevki Bey'in ölüm haberi ile sarsılır.Cenaze için İstanbul'a döner.Bu üzüntünün yanında dünyaya yeni gelen minik Sara ile tanışır.Fakat hastalığı nedeniyle ona yaklaşamamak onu çok üzer.Çok riskli bir ameliyatı göze alarak hastalıklı ciğerinin alınmasına razı olur.Hastalığını geçici bir süre için atlatmış olur.
İstanbul'a döndüğünde Kılıç Ali'den boşanır.Kendine küçük bir ev kiralar ve atölye yılları başlar.Sonra genç öğrencileri eşlik etmeye başlar.Birkaç yılda atölyesi meslek ve hayat okuluna dönüşür.
Sara ile olan bağı daha çok güçlenir ve onu evlat edinmek ister.Sara'nın annesi ve babası izin vermediğinden onu gizlice nüfusuna geçirir.Ve tüm mirasını ona bırakır.
Füreya kuşları çok sevmekte ve onların seramiklerini yapmaktaydı.Üretemediğini düşünmeye başladıktan sonra tüm öğrencileri,dostları ve ünlü seramik ustaları onun için göğe doğru uçmaya hazırlanan kuş seramikleri içeren bir sergi açtılar.
Füreya hayata gözlerini yumarken yanında manevi kızı Sara vardı"merhaba ölüm hoş geldin"diyerek hayatına kocaman bir nokta koydu.
Kitap hakkındaki düşüncelerim;
Anlatım yönünden kitap oldukça yalın ve akıcıydı. Olaylar bir dizi şerit gibi okuyucuya sunulabilir. Osmanlı zamanlarını da anlatmasına rağmen kelimeler özenle seçilmiş. Yani anlamakta zorluk çektiğim kelimeler çok azdı. Yalnızca şurası çok saçmaydı verem hastalığının ameliyatla tedavi edilebileceğini sanmıyorum.
KİTABIN ELEŞTİRSİ -2- :
Bence kitap ele alınan olaylar itibariyle çok güzel. Benim bu kitaptan çıkardığım; hayatın dolu dolu yaşanması ve insanın bu isteği başka insanlarca asla ertelenmemesi gerektiği. Kitaptaki şahıslar çok nitelikli insanlar, köklü bir aileye mensup insanlar her biri çok iyi eğitim görmüş, kendilerini çok iyi yetiştirmiş insanlar