Hükümet AB'nin dayatmasıyla bir oyun oynadı. Önce tarımdan devlet
desteğini çekti. Tarımla geçinen 27 milyon insanımızı toprağını işleyemez
duruma getirdi. Sonra Köy Kanunu'nun 87'nci maddesini değiştirerek
yabancıların köylerde ve kırsal alanda toprak satın almalarının yolunu açtı.
Böylece toprağını işleyemez hale getirilen köylü toprağını satmaya
zorlanmış oldu.
Ancak kamuoyunun bu konuda çok duyarlı olduğu anlaşıldı. Toprak
satışlarına Türkiye genelinden öyle büyük bir tepki geldi ki, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü WEB sitesini karartmak durumunda kaldı. Satışlar
gizlilik içinde yürütülmeye çalışılıyor.
Anayasa'nın 90'ıncı maddesi Uyum Yasalarına göre değiştirilince
Uluslararası yasalar bizim yasalarımızın üstüne çıktı. Yani satın alınan bu
topraklar satın alan kimselerin ülkelerinin toprakları sayılıyor. Bu
topraklar elçilik statüsüne sahip oluyor ve yabancının kendi devletinin
himayesinde bulunuyor.
Unutmayalım ki, İsrail böyle kuruldu. Amerika'da yaşayan Yahudiler,
Filistin topraklarında yan yana parçalar halinde toprak satın aldılar. Bu
topraklar istedikleri büyüklüğe ulaşınca "Burası İsrail'dir" dediler ve
bayraklarını çektiler. Filistinliler feryat ettiler ama Amerika
dişlerini gösterince bir sonuca ulaşamadılar. Ve bilindiği gibi aralarındaki
savaş hâlâ sürmektedir. Bugün bu durum Türkiye üzerinde denenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana onu bölmek, aralarında
bölüşmek isteyen ülkelerin baskılarının her gün biraz daha arttığı
düşünülecek olursa bu satışlara son verilmesi ve satıldığı kadarının da yasal
yollar sonuna kadar zorlanarak geri alınması için çalışılması gereklidir.
canım kardesim bundan böyle bu çeşit bit konu açmayacağım baksana sadece izleyip geçiliyo içimizdeki irlandalılar neyse bu tür konuları takip ediyorum emeğine sağlık
Başımızda böyle adamlar olduktan sonra herşey olur bu memlekette, başımızdaki bu adamların hiç izledikleri bir politika yok hep günü kurtarma politikası yapıyorlar bu seneye kadar hiç bu kadar başı boşluk olmamıştı. Allah sonumuzu iyi yapsın..