Seni aramakla geçti yıllarım.
Biliyorum;
Bitmeyecekti sana arşınlanan yollarım...
O nasıl yürek kandırmacası bir umutsa artık;
Vaz geçiremedi o belkiden...
Nasıl bir veremse ya bulursam hastalığı;
Ciğer söktürüyordu;öksürdükçe hayalini....
Bir pişmanlıkki;sancısı can teslimi.
Bulsam;bin özrü bir saysam,yalvarsam.
Bitse sensizliğn esareti;
Azad olsam beynimin dehrizlerinden...
Dinse yokluğuna çığlık haykırışlarım,göz yaşlarım...
Hem hal olunca anladım;Mecnun'un çilesini.
Ne can yakıcıymış yiyince o aşkın sillesini...
Ne kahretti seni arayan sokakların dalgınlığı;
Bitince sensizliğin cıkmazlarında...
Sen kokulu baharların cemrelerinde;
Hayalini seyrettim,eflatun göğün gecelerinde.
Gelincik tarlalarından,kızıl sürdüm;
Ölüm sarısı yüzüme...
Anılarımı;
Katık ettim,sana açlığımın yürek gurultusuna...
Arıyorum...Ya seni bulacağım;
Ya seni ararken,beni bulacak
Son nefesimin emanetçisi...
Ya sana doyacağım,bulduğum sen olunca;
Ya özgür olacağım,ömrüm son bulunca...
Geldim...
Geldim, koştur koştur nefes nefese.
İki nefes arası on yıl...
Geldim dünden bugüne ve yarına.
Zamanın eli avuçlarımda,
Günbe gün sıcağı soğuyan...
Geldimki ne göreyim?
Kıymet bilmezlik dökülmüştü ya,
Giderken cebimin yırtığından
On yıl öncesinin tohumu,
Önce filiz şimdilerde ağaç ağaç orman...
İnsanlık kadar eski yanılgı,
Bıraktığın gibi bulma zannı..
Giderken bıraktıklarının intikamı,
Geldiğindeki sessizliğin hüznü...
Kiymet bilmezlik, içindeki bilinmezlik
Kaybedince anlaşılan keşkelerin çığlığı...
Geldim, koştur koştur, nefes nefese.
İki nefes arası o yıl...
Belki bir dostun gözü düşer buralara,
Bir selam, o yıl evvelin hatırına...