Kumruların Serenatı

Son güncelleme: 03.10.2009 07:15

  • noimage

    Bugünlerde karşıki apartmanın çatı katında yeni ziyaretçiler var. Bir çift kumru, çatı katını kendilerine mesken edindi. Her gün hemen hemen aynı saatlerde, sabah ve akşam olmak üzere buluşup, hasret giderir gibi birbirlerine öpücükler veriyorlar. Başlıyorlar sonra birbirlerine serenat yapmaya. Her sabah onların sesleriyle uyanıyorum. Onların aşk şarkılarını dinlemek keyif veriyor.

    Biri daha işveli ve daha nazlı, diğer kumru onun yanına yaklaştıkça o geri geri gidiyor. Ona naz yaptığı her halinden belli oluyor. Onlarda insanlar gibi sanki, kaçan kovalanır misali birbirlerine kur yapıyorlar. Sanırım birbirlerine aşıklar. Sabahın erken saatlerinde akşam güneş batmak üzereyken orada buluşup yuva yapma peşindeler.

    Sanırım çatı katı onların buluşma yerleri. Gizli aşıklar gibi belirli saatlerde gelip, belirli saatlerde gidiyorlar. Buluşma vakitleri yaklaştığı an kumruların gelmesini dört gözle bekliyorum. Bazen biri geç kalıyor. Diğeri gelmediği zaman diğer kumru onu telaşla bir ağacın dalında ya da o çatı katının köşesinde heyecanla bekliyor. Sanki geç kalan kumru ailesinden izin almakta zorlanmışçasına ona kavuşmanın telaşıyla geliyor.

    Kumrular benim gözümde iki kaçak aşıklar. Onları öyle nitelendiriyorum. Birbirlerini gördükleri an öyle bir kanat çırpışları var ki, bütün dünya sanki onların oluyor. Ardından öpücükler eşlik ediyor onların bu aşklarına. Öpücükler hiç eksik olmuyor aşklarında. Ayrılamayacak kadar bağlılar birbirlerine. Yan yana, yapışık bir vaziyette saatlerce durmadan çatı katında kendilerini ara sıra öpücüklere, ara sıra sarılmalara bırakıyorlar.

    Gözleri birbirinden başka hiçbir şey görmüyor. Fakat öyle bir an geliyor ki, dışarıdaki gürültü bir an onların dikkatini dağıtıyor. Korkuyorlar. Başlarını sağa sola öyle bir çeviriyorlar ki sanki, bu mutlu anın bozulacağından korkar gibi umutsuzluğa kapılıyorlar.

    Sabahın erken saatlerinde güneşin ilk ışıklarıyla birlikte kumruları yan yana sarılmış bir haldeyken görüyorum. Kumruların mutluluğundan güne daha bir huzurla başlıyorum. Her gün kumruları göreceğim diye öyle bir heyecan içerisindeyim ki, o gün hayata yapacağım yeni yolculuklardan çıkacak olumsuzluklara, onların sevgileriyle hazırlanıyorum.

    Sabah akşam kumruların birbirlerine yaptıkları serenatı dinlemek huzur veriyor içime. Uzun bir zaman burada kalacakları belli. Çok heyecanlılar. Aşk, onları da hayata karıştırmıştı. Hayat onlara da tattırmıştı bu duyguyu. Kumruların aşklarını anlamak için büyük bir yürek gerekiyordu. Başka kuşlar onların aşklarını kıskanır gibi, kumruları bulundukları yerden kovalayıp ayırma çabasındaydılar.

    Bugünde birbirlerine sarılmış serenat yaparlarken onları kıskanan bir karga, bu aşka tanıklık etmek istemezcesine kumrulara var gücüyle karşı koyuyordu. Gitmemek, oradan ayrılmamak için çok direndiler. Fakat karga inadına inadına üzerlerine doğru geliyor, kumruları çatı katının en uç noktasında sıkıştırıyordu. Kumruların, fazla karşı koyacak güçleri kalmamıştı. Sanki karga, başka yuva yapacak, sahiplenecek yer bulamamış gibi, onları yuva üstüne yuva kurulmaz misali tedirgin ediyordu.

    Sonunda kanat çırparak havalandılar. Karga, kumruları böyle görmek istememişti. Kızmıştım, üzmüştü karga beni bu yaptıklarıyla. Yerinden yurdundan etmişti kumruları. Sonra düşündüm. Belliydi aslında karganın da bir şeylerin intikamını aldığı. Bu sahne, onun belki de en can yakıcı sahnesiydi. Bu yüzdendi belki sebebi. Ama hata yapıyordu karga, yanlış yerde ve yanlış kişilerden intikamını alıyordu. Aslında bu davranışını hiçbir zaman anlamayacaktım. Fakat ben kumruları sevdiğim gibi kargalarıda sevmekten vazgeçmeyecektim.

    Melodi AKÇAY

#03.10.2009 07:15 0 0 0