İslami Kimlik

Son güncelleme: 08.12.2009 13:58
  • noimage

    "İslam" terimi teslim olmak, boyun eğmek ve sırf Allah'a yönelmek anlamlarını birlikte içerir. Terimin bu anlamı, Kur'an'ın şu ayet'inde ifadesini bulur:

    "Allah puta tapanlarla tek Allah'a inananların durumunu size şu örnekle anlatır: Birbirleri ile çekişen çok sayıda ortakların sahip oldukları biri ile yalnız bir tek kişiye bağlı olan bir adam düşününüz" (Zümer 29)

    Demek ki, İslam'ın söz konusu olabilmesi için mutlaka tek Allah'a teslim olmak ve O'nun dışındaki her şeye teslim olmaktan sıyrılmak gerekir. İşte "Lailahe illallah: Allah'dan başka ilah yoktur" cümlesinin asıl anlamı budur.

    İslami kimlik, insanın din olarak islamı seçmesiyle başlar. Bu seçim yalnızca ibadet konularını içine alan bir din anlayışının seçimi değildir. Bu seçim hayatının her anında yapacağı fiilleri belirleme yetkisinin verilmesidir. İnsan olarak islamı seçen kişi Müslüman olur ve Müslüman hayatını sürdürürken uyması gerekli olan kanunları yani emir ve yasakları İslam'dan alır. Artık o rabb olarak Allah'ı seçmiştir. Yani nasıl yaşayacağıma dair kanunları koyacak olan ve beni terbiye edecek olan yalnız Allah'tır diyen bir seçim.

    İşte bu seçim ona bir kimlik kazandırmıştır. Bu kimlik İslami kimliktir. O zaman kimlik nedir sorusuna cevap verelim ki anlatacaklarım daha net anlaşılsın. Kimlik sahibi olmak için en önemli iki nokta vardır. Birincisi kimliği oluşturan fikirler, ikincisi fikirlerin amele dökülmesidir yani davranışlar. Biz birine kimlik sahibi diyebilmemiz için inandığı fikirlerle davranışlarını bir uyum içerisinde olması gerektirir. Kapitalist kimliğe sahip olan bir kişinin fikirleri kapitalist fikirler, sosyalist kimliğe sahip olan bir kişinin fikirleri sosyalist fikirler, Musevi kimliğe sahip bir yahudinin fikirleri Musevi fikirler, İslami bir kimliğe sahip olan bir Müslüman'ında fikirleri İslami fikirlerdir. Bu kimlik sahipleri bu kimlikleri inandıkları fikirlerle kazanmışlardır. Bu kimliklerin devamı da bu kimliği besleyen fikirlerin devamı ile mümkündür. Eğer bu fikirler değişirse kimlikte değişecektir. Eski kimlik artık zarar görmüştür ve tekrar aynı fikre dönmedikçe o kimliğe sahip olamaz.

    Kimliğin ikinci özelliğine gelince ki bu çok önemlidir davranışlar. İnandığı fikirlerle amel etmesidir. İnandığı fikirleri hayatına tatbik etmesidir. Sözüyle davranışının bir olmasıdır. Allah'ı rabb olarak kabul eden İslami kabul etmişse artık onun hayatını yönlendiren ve davranışlarını belirleyen islamdır. İslami kimliktir. Kimliğin sağlamlığı fikirlerin ve davranışların bir uyum içerisinde hareket etmesiyle olur. Bunlarda uyum olmazsa kimlik bunalımı olur. Kimlik zarar görmeye başlar ve başka bir kimliğe geçmeye doğru gider.

    İslami kimlik, bu kimliğe sahip olanları Allah'ın emir ve yasaklarına göre yönlendirir. Onlar yapacakları her ameli buna göre yaparlar. Sokakta geçen her hangi bir kadına herkes bakabilir ama İslami kimlik sahibi bakamaz. Herkes içki, kumar ve zina gibi Allah'ın haramlarını yapabilir ama İslami kimlik sahibi yapamaz. Çünkü hayatındaki helal ve haramları belirleyen Allah'a olan sevgisidir. Allah'ı sevmek o'na itaati gerektirir. İslami kimlik sahipleri bunu bildiklerinden sevdiğine itaat ederler.

    İslami kimlik sahipleri bu kimliğe sahip olurken ilk söyledikleri cümle Allah'u Tealanın ilahlığını ve rabliğini kabul ediyorum. Tüm sahte ilahları ve rableri, tagutları reddediyorum. İslami kimlik sahibi bu kimliğe sahip olurken hayatındaki tüm kanunları yalnız ve yalnız Allah'u tealanın koyacağını ve onun koyduğu kanunlara uyacağına dair söz verir."Eşhedü"diyerek yemin eder. Ruhlar âlemindeyken verdiği sözü yerine getirir.

    Evet, yeri gelmişken ruhlar âleminde Allah'u Tealanın bize sorduğu soruya gelelim. Neden ben sizin rabbiniz değil miyim? Diye soruyor. Rabb yerine başka bir özelliğini sormuyor. Ben sizin yaratıcınız, ben sizin rızk veren, ben sizin mabudunuz v.s. Çünkü incelik rabb kelimesinin anlamında yatıyor. Rabb kelimesinin anlamı terbiye eden, hayatla ilgili hüküm ve kaideleri koyan, idare eden. Ruhlar âleminde Allah'u Teala bize açıklamalı olarak şunu soruyor. Sizin hayatınızla ilgili kanunları ve kaideleri ben mi koyarım? Sizin nasıl idare edileceğinize ben mi karar veririm? Bizlerde hep bir ağızdan "evet" dedik. Ama kendimiz idare etmeye başladık, helal ve haramları kendimiz belirler olduk, Onun kanunlarını bir kenara attık. Ya aklımızı ya nefsimizi ya da başkalarının kanunlarını rabb olarak edindik. Hayatımızla ilgili meselelerde Allah'u Tealayı bir kenara attık ve onun için yağmuru yağdıran, ibadet edilen gibi kısır görevler tayin ettik o bizim nasıl yaşayacağımıza dair kanun koyamaz ve onun koyduğu kanunlar artık eskidi gibi sözler bile kullandık.

    İşte İslami kimlik sahibi olanlar bu sözü unutmamışlardır. Onlar yalnız ve yalnız Allah'u Tealayı rabb olarak kabul etmişlerdir. Onlar bizim hayatımızla ilgili kanunları ve helal ve haramları yalnız Allah belirler demişlerdir.

    Peki şimdi ki yaşantımıza şöyle bir baktığımızda gerçekten hayatımızı Allah'ın emir ve yasaklarına göre mi yaşıyoruz yoksa aklımızın veya başka ideolojilerin emir ve yasaklarına göre mi yaşıyoruz. Buna cevap verebilmek için yaşam biçimimizi ortaya koymalıyız. Yaşamımızda kimin kanunlarının yürürlükte olduğunu ortaya koymalıyız. İslami Kimlik sahibi olanların hayatlarını Allah'u tealanın emir ve yasakları belirler ya sizinkini kim belirliyor?

    İslami kimlik sahibi olmak aynı zaman da bu kimliğin sürekliliğini sağlamaktır. Bizler Kimliğimize sahip çıkmalıyız ve bu kimliğimizin bizim şahsiyetimiz olduğunu unutmamalıyız.



    Tevbe 24 - Yüksel Yılmaz

#08.12.2009 13:58 0 0 0