Bakışı bakışa ekleyerek bakmayın buyurulmuştu.
Bakışı bakışa ekleyerek baktım ona.
Yüzü küçülen ay gibi gölgeli bir aydınlıktı.
Oysa adımla adı arasına haram sözcüğünün harfleri düşecek olana bakmamıştım hiç!
Bir günah gibi düştü düşünceme bahtıma.
Onu severken anladım güzelliğin ne olduğunu.
Mavi gözlerinden girip yüreğine,
Mavi denizlere dalmak.
Mavi gökyüzünde uçmak mutluluktan.
Mavi kır çiçeklerinde yuvarlanıp,
Mavi yorganın altından bakmak sabaha.
Mavi elbisemi giyinip,
Mavi bisikletimle,
Mavi şapkanın altına sığınmak.
Mavi gözlerinden sel olup akmak.
Mavi gözlerinde kaybolmak
Mavi gözlerinden,
Mavi bakmak.
MAVİ GÖZLERİNDEN...
Mavi...
Giymeyi en sediğim elbise gibi.
Bir ürpertiyle uyanmak gibi ya da..
Okyanus derinliği, gökyüzü sonsuzluğu..
Elimden düşürmediğim balonlarım belki,uçuvermesinde korktuğum.
Oysa mavi bana en çok yakışan,
Mavidir beni en çok ısıtan..
En büyük umutlar mavinin derinliklerinde gizli..
Maviye boyadım bugün düşlerimi..
Mavi kuşlarla uçtum..
Bulandım maviliklere sessizce.
Kayboldum, bulamayın beni...
I
sükut
herkese yakışır
mavi
düşleri olanlara
bilirsin
martılar
hüznü çağrıştırır
ve mahsundur hep
güneyli çocuklar
II
düş yakamdan
eyy bulut
ver bana yalnizliğimi
ne seni bilirim
ne gezdiğin bahçeleri
ben değilim o muştuladiğin kisi
yürü
Asya'ya doğru
oradadir yağmur toplayan kizlar
gir şehirlerden içeri
ve çal kokunu
seni taşisin delikanlilar
seni dağitsin turnalar
III
gül
hasretini gözlerine işlemistir
ve aşki dervişin
sessizliğinde gizlidir
bilirsin
sükut
herkese yakişir
ama mavi
düşleri olanlara....
Hani eski bir dostu görürsün ya ansızın
Yüreğin, kafesinde çırpınan kuşa benzer
Bu misal duygularla masaldaki o kızın
Denizin mavisiydi sevinçle baktığı yer
**Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını...
Herkesin yüzü gözü ıslak,
Başı omuzlarının arasında yalnızca...
Yağmur yağdığında herkes benim hep olduğum gibi...**
Bir mavi gecede başlamıştı sevdamız
Ve maviye çalmıştı bütün umutlarım o gece
Unutturmuştun bana karanlığın siyah olduğunu
Ve gözlerinde farkettim ilk kez
Bütün gecelerin mavi olduğunu
Bir mavi geceydi o
Bütün gecelerden güzel
Bir mavi geceydi o
Benim için ömre bedel
Bazen bu mavi sevdası sığmaz olurdu yüreğine, mavi sözler dökmek isterdi kağıda. O zaman kalbini alırdı eline, kalbini yakan aşkı alırdı; beyazın üstüne maviden izler bırakırdı. Beyaza siyah dokunmamıştı; beyaz kirlenmemişti, beyaz maviyi beklemedeydi...
Maviye vurulmuştu... Bir kere ileriye bakmıştı... içinde maviyi farketmişti bir kere... vazgeçmek olmazdı; vazgeçmiyordu...
Bazen yoruluyordu bu sevdadan, bir parça maviyi yüreğinde taşımak hep zordu. Kaçıp gitmek vardı bu sevdadan. Kaçmak.. bütün renkleri siyaha bırakmak demekti.
Vazgeçmiyordu; trenler birbiri ardına kalkıyor... maviye hasret; mavi sevdasında büyüyen kalpler, her tren düdüğünde yanıyordu gidenler için. Renkler her geçen gün siyaha dönmedeydi, sanki korkuyordu.
Maviye vurulmuştu; maviye sevda umut istiyordu, elinde bir parça kar istiyordu...
Ve bu sevda, koru sımsıkı tutmak demekti; mavi uğruna bütün renklerden bir damlacık olsun kurtulmak için yanmak demekti.
Kalbimizde renkler solmuş. Biz de mi yenildik? Önümüze çıkan her taşta sendeledik ve ayağımız kaydı. Düşmede miyiz?
Ah, nehirlerimiz yönünü kaybetti artık; deniz yerine çöllere vurdu yolu. Kuruyacağını ve bizi de solduracağını bilirken aldırmadık buna. Yorgunduk, yorulmaya alıştık; kaybettik, kaybetmeye alıştık. Sonunda alışmaya da alıştık.
Ne zamandır beraber dinlemedik, bunaldığımız zaman bize nefes veren sedaları, gecenin koyuluğu yerini güne vermedeyken. Günün dirilişini, ışığı içimizde okuyarak seyretmedik. Umutla dilemenin serinliğine sığınmadık ve yorulduk kavrulmaktan.
Bir türlü ayakta duramadık işte. Ayakta kalmaya çabalamadık bile belki. Yaprakları esen rüzgâra bıraktık; erguvanları kışa, gemileri fırtınaya, kalpleri nefrete, nehirleri çöle, yeni yeni yeşeren filizleri kavuran güneşlere...
Bahanesi yoktu bunların. Sözler, sadece alışmaya yetti. Farkındaydık işte maviyi yitirdiğimizin. Renkler günbegün griye dönmedeydi sanki; korkuyorduk. Öylesine derinlere düşmüştük ki, konuşmanın ötesine gitmiyordu hiçbir yaptığımız. Diplerde dolanmak, dolandıkça daha da inmek.
Kararlar verdik hep, yine tutunamadık. Gün geldi, bir olup birbirimize dahi tutunamadık. Kalbi kırmak olmadığı gibi, gönül koymak da yoktu, bıraksak bin parçaya bölüneceğimizi bilsek de. Bildik, ama anlayamadık bunu, oysa kırmamayı öğrensek anlayacaktık.
Kapıyı açmak vardı; yeniden sevgilerimize, yeniden umutlarımıza... Açabilsek rüzgârlar dinecekti, yine gökkuşağı inecekti yüreklerimize. Güneşte kavrulan filizleri sevgimizle serinletecek, hoşgörümüzle sulayacak, umutlarımızla büyütecektik.
Yine kıpır kıpır kıpırdadı
Sevda yüklü
Heyecanlarım
Umutlarım
Alıp götürdü beni yine
Yüreğimin götürdügü yere
kanayan bir yaradır özlemim
güz kıyılarında
akıp gider sancıyarak mevsimlere
her kirpiğimde bir gül ıslanır
hangi şarkıyı dinlesem...
Tanrım
nedir bu gecelere sığdıramadığım hüzün
yüreğimi ikiye bölen sancı
nedir bu acemi sevda,
mavilere tutkun yanım
eğer ben şair değilsem ben..!!
alinti
Daldım
Masmavi düşlere
Bitmek bilmeyen
Hüzünlü sevdamın
Göz yaşları karıştı
Tuzlu deniz suyuna
Diyorum ki bir gün
sevdamı yüreğime yüklesem
alıp gölgemi yanıma
dağ deniz çekip gitsem...
kalsam,
sığdıramam bu deli maviyi
ihanet kokan soluguna metropollerin
üşür gözlerimde yediveren tomurcuk
yedigöğün yıldızları
yüreğimde bir maral ağlar
hangi suya eğilsem...
Uzanabildiğim
Ama tutamadığım
Düşlerim, hayallerim
Ve umutlarim
Kayıp gitti
Rüzgar ve deniz dalagalarıyla birlikte
Aşka yanmalı, Can dediğin... Ya canın olmalı; Ya da,canını almalı... Yar diyemezsin ki herkese, İçindeki yaran olmalı... Herkesin de bir yüreği vardır amma, Yürek dediğin de, Bir Aşka yanmalı..
'' MEVLANA ''