Sosyal Fobi

Son güncelleme: 18.09.2008 11:20
  • Sosyal Fobi; sosyal ortamlarda diğerleri tarafından incelendiği, eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır.
    Sosyal fobi iki farklı şekilde görülür.
    Genel Sosyal Fobi: Korkular hemen her durum için geçerlidir.
    Özel Sosyal Fobi: Yalnızca özel bazı durumlar için geçerlidir. (Başkalarının önünde konuşmamak yemek yiyememek gibi.)
    Kişi bu korkusunu yaşamamak, kaçınmak için bu tür sosyal ortamlara girmekten kaçınır. Kaçınma sonucu olarak; kişinin sosyal mesleki yada aile yaşamı etkilenir.
    Sosyal fobisi olanlar genelde aşağıdaki durumlarda sosyal fobi belirtilerini yoğun olarak yaşarlar.
    Topluluk önünde konuşmak.
    Bir işle uğraşırken seyredilmek.
    Başkalarının önünde yemek yemek-içmek.
    Otorite konumundaki kişilerle temas etmek.
    Misafir kabul etmek
    Başkaları ile tartışmak
    Toplulukta telefonla konuşmak.
    Tanımadığı kişilerin gözlerinin içine bakmak,
    Ilgi odağı olmak.
    Başkalarının önünde yazı yazmak.
    Bu durumlardan birine maruz kalan Sosyal Fobisi olanlar şu belirtileri göstermektedir:
    Çarpıntı
    Titreme
    Terleme
    Kaslarda gerginlik
    Midede rahatsızlık hissi
    Göğüste sıkıntı hissi
    Sıcak yada soğuk basması
    Başta ağırlık hissi-Baş ağrısı
    Bu durumda kişi zaman içerisinde bu belirtilerle yaşamaya alışabilir. Ancak belirtiler hayatının değişik alanlarını kısıtlamaya başlar ve bu durumda bir profesyonelden yardım alması zorunlu olur.
    Sosyal fobikler yeni bir ortama girmekte, sosyal ilişkiler geliştirmede zorlanırlar. Çünkü temelde bir güven eksikliği vardır. Kişi kendini pek çok konuda yetersiz hisseder, kendisini savunamaz, sürekli suçlar, eleştirir. Başkalarıyla konuşmak, rekabet etmek veya tartışmayı gerektiren ortamlardan kaçar. Bunun sebebi ise herkesin kendisinden DAHA IYI olduğu korkusudur. Sosyal fobik insanların içlerinde sanki dış dünyadan herkesin kendisini izlediği ve değerlendirdiği inanışı vardır. Tedirginliklerinin nedeni budur.
    Sosyal fobiklerin büyük çoğunluğu bu belirtileri 10 yaşın altında iken verirler. Sosyal fobiklerin %90dan fazlası 20 yaşın altındadır. Sosyal fobinin başlama yaşının erken olması ciddi sorunlar doğurur. Okul başarısı etkilenir. Bazıları okulu bırakmak zorunda kalır.
    Sosyal fobi çocukluk döneminde ebeveynlerle nasıl ilişki kurulduğu ile çok ilgilidir ve yıllar geçtikçe toplumsal hayata girdikçe kişinin fobisi gelişir. Çocukluk döneminin 1-3 yaşları arası "özerklik evresi " olarak bilinir. Bu evre çocuğun anne bağımlılığından uzaklaşıp kendi ayakları üzerinde durabildiğinde başlar. Bu dönemde çocuklar bağımsızlık gereksinimi duyarlar ve bu ihtiyacın karşılanabilmesi için de bağımsız olmak isterler. Eğer bu dönemde sürekli cezalandırılır, aşırı korunur ya da anneye bağımlı biçimde yetiştirilirse çocuk bu baskı sonucu oluşan ezikliğin kızgınlığını ve utancını yaşamaya başlar. Utanç duygusu kişiye yerleştikten sonra artık yaptığı seçimlerin doğruluğu konusunda suçluluğa kapılır ve haklarını savunamaz. Utangaç çocuklardaki suçluluk duygusu, çocuğun hareketlerini kısıtlar. Çevresinde huzursuzluk doğuracağı ve cezalandırılacağı endişesiyle sadece kendisine verilenlerle yetinir. Yeni bir işe girişmekte ve başlamakta zorluk çeker. Yeteneklerini geliştirmekten, hakkı olan şeyleri istemekten kaçınır. Böyle bir çocukluk yaşayan kişinin girişimcilik ya da bağımsızlık duygusunun geliştiği söylenemez. Bu koşullarda büyüyen çocuklar büyük ihtimalle pasif, çekingen ve utangaç yetişkinler olurlar.
    SOSYAL FOBİNİN TEDAVİSİ
    İlaçla Tedavisi:
    Sosyal fobi iyi tanımlanmış bir durumdur ve tedaviye iyi yanıt verir.
    İlaç tedavisinde genellikle depresyonda da kullanılan antidepressanlar kullanılır. En az 6 aylık tedavi önerilir. Ancak bu devrede ilaç kesildiğinde kendiliğinden tekrarlar görülebilir. Daha uzun süreli kullanım önerilir. Hastaların en sık yaptığı yanlış: sıkıntılar hafiflediğinde ilaç kullanımını aksatmalarıdır. Bu yüzden hastalık belirtileri tekrar ortaya çıktığı için hastalık müzmin (kronik) bir hal almaktadır ve kişinin tedavi olamayacağı gibi yanlış bir kanıya saplamasına neden olmaktadır.
    Psikolojik Tedavi:
    Sosyal fobide psikoterapi uygulamanın gerekçesi hastaların negatif yoldaki inançları ile (sosyal ortamlarda başarısızlığın kaçınılmaz olduğu gibi ) yüzleşmelerini sağlamaktır. Sosyal fobinin temelinde bu tür inanların yer aldığı düşünülmektedir.
    Hipnozda sosyal fobide psikoterapiye yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Hastanın sosyal ortamlara uyumu için ve sıkıntı duygusunu yenmesi için oldukça yararlı bir yöntemdir.
    Tek başına yada ilaçla birlikte yapılan psikoterapi sosyal fobide oldukça faydalı neticeler verir.
#04.03.2006 22:09 0 0 0
  • ALLAHTAN BENDE BÖYLE BİRŞEY YOK SAOLL
#04.03.2006 22:10 0 0 0
  • tesekkurler arkadasım
#04.03.2006 22:37 0 0 0
  • eline sağlık
#04.03.2006 22:52 0 0 0
  • Sağlıklı bireylerin yetişmesi ve bu tür fobilerden uzak,kendine güvenli bireylerin yetişmesi için en büyük görev anne ve babalara düşüyor.
    Çocuk yetiştirirken çocukları bastırmadan,topluma açık bireyler yetiştirmek gerekir.Bunun içinde zaman zaman danışmanlardan destek alınması en sağlıklı olanı
#05.03.2006 10:36 0 0 0
  • ''Sağlıklı bireylerin yetişmesi ve bu tür fobilerden uzak,kendine güvenli bireylerin yetişmesi için en büyük görev anne ve babalara düşüyor.
    Çocuk yetiştirirken çocukları bastırmadan,topluma açık bireyler yetiştirmek gerekir.Bunun içinde zaman zaman danışmanlardan destek alınması en sağlıklı olanı ''casper çok güzel ifade etmiş görüşlerine aynen katılıyorum
    noimage
#05.03.2006 13:58 0 0 0
  • emeklerine saglik arkadasim..
#05.03.2006 14:07 0 0 0
  • teşekkürler missxcim ellerine sağlık
#05.03.2006 15:41 0 0 0
  • teşekkürler arkadaşım. noimage
#05.03.2006 15:45 0 0 0
  • Sosyal fobi, temel özelliği başka insanların da bulunduğu ortamlarda aşırı heyecan duymak olan bir hastalıktır.

    SIZE="2"]Çevrede başka kişi veya kişiler, özellikle de yabancı kişiler, sosyal fobi hastasının şiddetli bir kaygı, sıkıntı, huzursuzluk ve utangaçlık duymasına yol açar. Bu durumda sosyal fobik şu tepkilerin bir kısmını veya tamamını gösterir

    - Yüz kızarması

    - Ses titremesi

    - Konuşamayacağı, tutulup kalacağı duygusu

    - El titremesi

    Herkesin kendisine baktığı, kendisini eleştirdiği hissi, küçük düşme endişesi.

    Yani sosyal fobik; tanımadığı kişilerin önünde aşağılanmasına veya utanmasına sebep olacak biçimde davranacağından, yüzünün kızaracağından, titreyeceğinden aşırı derecede korkan insandır.

    Sosyal fobiklerin en büyük tasası topluluk önünde konuşmaktır. Kendi evlerinde ve aile üyeleri arasında genellikle rahat ederler. Özellikle makam sahibi kişiler karşısında yukarıda saydığımız belirtilerin ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Karşı cinsle konuşmak sosyal fobili bazı insanlar için başlı başına bir problemdir. Sosyal fobikler arasında bekarlık oranı yüksektir. Kimi sosyal fobikler ise topluluk önünde mesela yemek yemek gibi bazı davranışları yapmaktan sıkıntı duyarlar.

    Sonunda sosyal fobiğin hayatı bir ıstıraba döner. Öğrenci ise okulda öğretmen kendisine soru sorduğunda kalkıp cevap vermek, öğretmen ise ders anlatmak sosyal fobik için büyük bir işkencedir. Pek çok sosyal fobik devlet dairesine, bankaya gidip işini yaptıramaz. Bazıları telefonla bile konuşamaz. Ağır vakaların sokağa çıkmaya, bakkala gitmeye, biletçiden otobüs bileti almaya bile tahammülü yoktur. Bunlar sonunda kendilerini eve hapsederler, okulda başarısız olurlar, çalışma hayatları sona erer


    Sosyal fobikler karşılarındaki insanların beynini okumaya çabalıyor, okuduğunu sanıyor ve 'Hakkımda olumsuz düşünmeye başlayacaklar, rezil olacağım, ellerim titreyecek, insanların gözlerine bakamayacağım, bunu kesinlikle anlayacaklar ve beni reddecekler' diyor.

    Tedavi sürecinde kısaca yapılan Neuro-Biofeedback yöntemi

    Bireysel psikoterapi ve gevşeme egzersizleri ile birlikte kullanılan Neuro- Biofeedback tekniği ile; kişiye özel opsiyonel ayar yapabilme imkanından yararlanılabilir. Kişiye rahatsızlığıyla ilgili farkındalık kazandırmak, motivasyonunu arttırmak, bireysel psikoterapide kazandığı davranış değişikliklerinin beyninde ne tür bioelektriksel görünüm kazandığıyla ilgili geribildirim vermek suretiyle düşüncelerine hakim olabilme yeteneği kazandırılır.

    Fobi ile kaygı birlikte seyreder mi?

    Kaygı bozuklukları deyince, bu başlık altında yaygın anksiyete (genelleşmiş kaygı bozukluğu), fobiler, obsesif kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu gibi bir grup hastalık tanımlanmıştır. Genelleşmiş kaygı bozukluğu, güne yayılan bir olumsuz beklenti içinde olunması durumudur. Çoğu zaman nedeni de yoktur bu durumun ama kişi sürekli olarak göğsünde bir baskı, bunaltı hissi, nefes alamama durumu, kaslarda gerginlik, ağız kuruması, ellerde, kollarda, yüzde uyuşmalar gibi bedensel şikâyetlerle giden bir durum yaşar. Bu durumu daha çok kadınlarda görüyoruz.

    Sosyal fobikleri en tedirgin eden durum

    Çoğu sosyal fobik kişilerde izlediğimiz durum şu; en çok tedirgin oldukları şey, daha bir yerde birileriyle konuşmaya başlamadan önce, sanki olay gerçekleşmiş gibi kafalarında bu olayı kurgu halinde yaşamalarıÖ Bu kişiler karşılarındaki insanların beynini okumaya çabalıyor, okuduğunu sanıyor ve "Benim hakkımda olumsuz düşünmeye başlayacaklar, tedirginlik yaşayacağım ve rezil olacağım, ellerim titreyecek, insanların gözlerine bakamayacağım, bunu kesinlikle anlayacaklar ve beni reddecekler" diyor.

    Yani ilişkiye bu tür bir ana fikirle başlıyor. Burada en önemli şey, sosyal fobik kişilerin yorum yapıp, yaptıkları yoruma kendilerinin de inanması ve o tedirgin edici durumun gerçekmiş gibi olduğunu düşünerek hareket etmeleridir.

    SORUN OTORiTEYE KARŞI MI?
    O nedenle kiminle konuşurlarsa konuşsunlar aynı şekilde tedirgin oluyorlar. Üstelik karşılarındaki kişi kendi seviyelerinin de altında olabilir bu ille de üst seviyedeki kişilere, otoriteye karşı gelişmez. Ve bu durumda, kendileri ürkek davrandığı için karşılarındaki kişi de ne olduğunu anlamıyor ve ne yapıyor diye şaşırarak mesafe koyuyor onlarla olan ilişkisine. Sosyal fobik kişilerin bunu fark etmeleri gerekiyor.



    Bazı sosyal fobikler kendi başlarına karşı cinsten arkadaş sahibi olamazlar, hatta bu nedenle bekâr kalabilirler. Bunu aşabilmek için başkalarının kendilerine yardımcı olmasını bekler ve görücü usulü ile evlenme yoluna giderler. Aslında heyecanlı bir yapıya sahip olan herkes için bu zor bir durumdur. Çekingen kişiler böylesi girişimlerde bulunurken zorlanırlar. Ancak sosyal fobiklerde bu özellikler daha fazla ortaya çıkar.

    Sosyal Fobiklerde Karşı Cins ile İlişki

    Sosyal fobi nedeniyle duygularını başkalarıyla paylaşamayan insan karşı cinsle ilişkilerinde ciddi sıkıntılar yaşar. Görüşmeye gelen pek çok kişi karşı cinsten biriyle yemeğe çıkacağı zaman mide bulantısı, kusma, ellerinin titremesi gibi durumlarla karşılaştığından ve bu durumun kendisini daha çok endişelendirdiğinden şikayet eder. Kişi duygularını engellemeyi başaramayınca gerilir, gerildikçe de bulantı hissi ve titreme artar. Bulantı, titreme gibi rahatsızlık veren durumlar gerilimi daha da arttırır. Yani tam bir kısır döngü yaşanır. Evlilik gerçekleştirildiğinde yaşanan performans anksiyetesi ise durumu daha da zorlu bir hale sokar. Eşini memnun edememe endişesi ve endişe nedeniyle yaşanan cinsel yetersizlik üst üste biner ve iç sıkıntısı artar, diplerde yatan depresyon bir şekilde açığa çıkar
#17.09.2008 02:12 0 0 0
  • Paylaşım için teşekkürler,iki konu birleştirildi.
#18.09.2008 11:20 0 0 0