Tevazu, Hakk'ı, kimin elinde olursa olsun kabul etmek, Hakk'a teslim olmak ve halka karşı alçak gönüllü olmaktır.
Tevazu, her müslümanı kendinden üstün olduğunu kabul etmek ve kendisini her müslümandan aşağı görmektir.
Tevazu, Allah'ın emir ve yasaklarına karşı serkeşliği bırakıp itaat etmek ve yüce Allah'a ve O'nun Resûlü'ne (s.a.v) teslim olmaktır.
Tevazu, Allah Teâlâ'nın azameti karşısında iki büklüm olup nefsini hiç bilmektir.
Tevazu, kulluktaki kusurlarını görüp kendi haline üzülmektir.
Tevazu, bütün davranışlarımızda ölçülü olmak, yumuşak davranabilmektir. Yani günlük yaşayışımızda karşılaştığımız her çeşit olay karşısında irademizi aklın ve,mantığın çizgisi dışına çıkartmamak demektir.
Tevazu hiçbir biçimde a1çalmak, miskinliğe düşerek insan haysiyet ve onurunu çiğnetmek demek değildir.
Kısacası tevazu, kendi haddini ve karşıdakinin hakkını bilmektir.
Mansûr b. Ammâr (k.s) tevazuyu şöyle tanımlamıştır: "Tevazu, Hakk'a uymakta sıkıntılara, acılara sabretmek, dinde bildirilen edeplerle edeplenmek ve başkalarının faziletini üstün tutup kendi faziletini büyük görmemektir."
İbn Ata (k.s) ise şöyle demiştir: "Tevazu, kim söylerse söylesin hakkı kabul etmektir." 172
Fudayl b. iyâz (rah), tevazuun ne olduğu sorulduğunda şöyle demiştir: "Tevazu, ister câhilden ister çocuktan olsun, hakkı duyduğun vakit, ona boyun büküp onu kabul etmendir." 173
İmam Kuşeyrî (k.s) ise, "Tevazu, Allah Teâlâ'ya teslim olmak ve O'nun hükmüne itirazdan vazgeçmektir" diye tarif etmiştir. 174
Ebû Süleyman ed-Dârânî'ye göre tevazu, güzel amel işleyemediğini düşünmektir."
Hamdûn el-Kassâr (k.s) tevazuyu şöyle tarif eder: "Tevazu, her iki cihanda kimseyi kendine muhtaç bilmemektir." 175
Cüneyd-i Bağdâdî'ye (k.s) göre tevazu, şefkat ve merhamet kanatlarını mahlûklar üzerine germek ve herkese kal yumuşak davranmaktır.176
İbnü'l-Mübârek'e (k.s), "Tevazu nedir?" diye sorulduğu zaman şöyle demiştir:
"Haksız yere büyüklük taslayanlara karşı büyüklük taslamaktır" 177
Yusuf b. Esbât ise bu konuda şöyle der:
"Tevazunun gayesi, evinden çıktığın zaman karşılaştığın herkesi kendinden üstün bilmendir." 178
172 Kuşeyrî, Risâle, s. 148; Yâfiî, Ne5rü7-Mehâsin, s. 266.
173 Ebû Nuaym, Hilyetü'I-Evliyâ, 8/91; Gazâlî, İhyâ, 3/1948; Kimyâ-yi Saâdet, s. 549; Sühreverdî, Avârifü'I-Maârif, s. 240; ibn Hacer el-Heytemî, ezZevâcir, 1/129; Kuşeyrî, Risâle, s. 147.
174 Kuşeyrî, Risâle, s. 145.
175 Kuşeyri Risâle, s. 150.
176 Kuşeyri Risâle, s. 148; Kelebâzî, et-Taarruf, s. 93; Sühreverdî, Avârifü7- Maârif, s. 240; Yâfiî, Ne5rül-Mehâsin, s. 266.
177 Ebû Tâlib el-1 Kûtü7-Kulûb, 2/53; l Risâle, s. 148; Şa'rânî, labakatü'I-Kübrâ, 1/60; Yâfiî, Neerü7-Mehâsin, s. 268; ibnü'I-Cevzî, "ifïğtü's-Safve,2/375.
178 Ebû Nuaym, Hilyetül-Evliyâ, 8/238; Şa'rânî, Tabakatül-Kübrâ, 1/61; il riti'l-Cevzî, Sıfatü's-Safve, 2/473.