Alış-verişlerde dikkat edilecek hususlar

Son güncelleme: 12.05.2007 11:17
  • ALIŞ-VERİŞLERDE DİKKAT EDECEĞİMİZ HUSUSLAR VARDIR:

    Ticaretle meşgul olan bir müslümanın özen göstermesi gereken ilk önemli konu, haram kılınan malların satışını yapmamaktır. Allah bir şeyi haram kılmışsa, onun bedelini de haram kılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) şarapla ilgili olarak "Içilmesini haram kılan Allah'u Teâlâ satılmasını da haram kıldı. " (Ebû Davud, Büyû, 64) buyurarak meseleyi gayet açık bir şekilde belirlemiştir. Aynı şekilde mümin bir kasabın, Allah'ın adı anılarak kesilmemiş olan bir hayvanın etini satması da böyledir. Çünkü hayvan boğazlarken kasden Allah'ın adı anılmazsa o et haram olur. Buna göre, bir müslüman böyle bir eti satamaz.

    Çalıntı olan bir malın satılması veya piyasaya sürülmesi de caiz değildir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in: "Kim bildiği halde hırsızlıkla elde edilmiş çalıntı bir malı satın alırsa onun günahına ve alçaklığına ortak olmuştur" (Beyhakî, Sünen, V, 336). buyurduğu bilinmektedir. Buna göre ticaretle uğraşan bir müslümanın gerek mal alırken ve gerek satarken bu hususlarda titizlik göstermesi gerekir.
#27.03.2006 21:52 0 0 0
  • bi soru;

    nefis mi yoksa seytan mi daha tehlikelidir?
#27.03.2006 22:04 0 0 0
  • el-cevap: Nefis en büyük ve en tehlikeli şeytandır.
#27.03.2006 22:08 0 0 0
  • nefis
    cünkü seytan ALLAH i hicbir zaman inkar etmedi
    ilahlik iddasinda bulunmadi
    ancak insanoglu
    firavun gibileri ALLAH i inkar etti
    ve kendisini ilah ilan etti
    iste böyle
#27.03.2006 22:09 0 0 0
  • leotombak bence olmadi
    el-cevap: Nefis en büyük ve en tehlikeli şeytandır.

    o zaman nefsi iyimser kaliba sokuyoruz

    o zaman nefis de ALLAH i inkar edemez

    cünkü seytan diyorsun
#27.03.2006 22:12 0 0 0
  • TICARET ILE ILGILI HADISLER

    Ticarete devam edin. Çünkü rızkın onda dokuzu ticarettedir. (Hadis-i Şerif)

    Bir malı, kusurunu söylemeden satmak, hiç kimseye helal olmaz. Malın bu kusurunu bilene de, onu söylememek helal olmaz. (Hadis-i Şerif)

    Ticarette yalan yemin, malın sürümünü temin ederse de kazancın bereketini giderir. (Hadis-i Şerif)
#27.03.2006 22:32 0 0 0
  • Benim söylediğim nefis şerre yönelebilecek nefisti. Dört çeşit nefis vardır:
    1- Nefs-i Emmâre: Allah'ın emirlerine uymayan, yasaklarını çekinmeden yapan ve zevkine tabi olan nefistir.

    2- Nefs-i Levvâme: Allah'ın emirlerine bazen uyan, bazen uymayan, işlediği günahlardan dolayı üzülen ve sevaplardan dolayı sevinen nefistir.

    3- Nefs-i Mülheme: Mümkün mertebe Allah'ın emir ve yasaklarına uyan nefistir.

    4- Nefs-i Mutmainne: İmân esaslarına inanan, İslâm'ın emir ve yasaklarına uyan, bu konularda hiç bir şüphe ve tereddüdü olmayan, neticede Allah ile manevî bir bağ kuran ve bunun lezzetine ulaşan nefistir.

    Şeytanın özelliği de Allah'ın emrine karşı gelmek, Yasakları çiğnemek, zevkine tabi olmak olduğuna göre nefs-i emmâre en büyük şeytan değil de nedir?
#27.03.2006 22:37 0 0 0
  • cevabiniz kismen dogru...

    nefs-i emmare en büyük seytandir
    peki ALLAH i inkar eden seytan hangisidir ?
#27.03.2006 22:52 0 0 0
  • Galiba aynı noktadayız ama bir türlü anlaşamıyoruz. Nefis en büyük şeytandır ama Allah'ı inkar eden nefis şeytandan daha tehlikelidir. Kabul ediyorum ki ben nefis en büyük ve en tehlikeli şeytandır derken şeytan nefisten daha tehlikelidir demedim. Bu arada bizim evdeki alış-veriş çarşıya uymadı, güme gitti. Selametle.
#27.03.2006 23:07 0 0 0
  • tekrar tekrar özür dilerim... konunu dagittigim icin...
#27.03.2006 23:09 0 0 0
  • nefis yaratıldığında allah (c.c) emir buyurmuştur ben kimimdiye nefis cevap vermiştir sen sensin ben benimdiye nefiz cezalandırılmıştır. nefiz ve şeytan aynı mertepede tutlamaz birisi allah (c.c) inkar ederken diğeri emirlrini yerine getirmeyip adem (a.s)yaratıldığında şeytan secde etmemiştir artı nefisi terbiyesi mümkün ken şeytanın terbiyesi mümkün deyildir sonuç itibariyle şeytan daha tehlikelidir. nefis allahı inkar etmiştir ama terbiyesi mümkündür. onca insan var inkar içinde yaşayıp tövbe eden oazaman onlarda şeytandan daha tehlikeli olması gerekiyor cevabınız itibari ile

    [u]not : bazı insanlar vardırki hem nefisden hemde şeytandan daha tehlikelidir [/u]
#28.03.2006 08:26 0 0 0
  • sevgili gönül dostlarım paylaşımlarınız için Allah (c.c) razı olsun.ticaretle ilgili değindiğiniz konular gerçekten de güzeldi.nefis ve şeytan konusunu daha detaylıca bir paylaşımda tartışmak doğru olur diye düşünüyorum.selam ve dua ile
#28.03.2006 10:05 0 0 0
  • Arkadaşlar çoğu kimse bazı güçler tarafından Müslümanlar üzerinde iğrenç oyunlar oynandığını, Müslümanlara her türlü baskının uygulandığını, Müslümanların sindirilmeye çalışıldığını savunuyor. Yapılanları izleyince, duyunca içimiz kan ağlıyor, yüreklerimiz parçalanıyor. Allah Müslümanların yardımcısı olsun. Ancak alış-veriş yaparken bunları yapanların ürünlerini almaktan da geri durmuyoruz. Peki bu şekilde davranmak onlara destek vermek değil midir? Veya alkollü ürünler satan yerleri ve kişileri yeri geldiği zaman yerden yere vuruyoruz, eleştiri yağmuruna tutuyoruz. Konuşurken mangalda kül bırakmıyoruz. Ancak yine bu tür haram olan şeyleri satan insanlardan alış-veriş yaparak destek vermiyor muyuz? Alın paramı, siz kazanın ve bu kazançla başka insanlara alkollü içkiler satarak onların kanına girin demiyor muyuz aslında. Bu ne yaman çelişkidir. Düşünmek lazım. Selametle.
#28.03.2006 12:11 0 0 0
  • alışveriş ile ilgili bilgiler için sağolun arkadaşlar Allah razı olsun..
    nefisle ilgili sadece şunu söylemek istiyorum..
    nefis insan için şeytandan daha tehlikeli ve daha düşmandır.ancak nefsimizi terbiye edebiliriz bu bizim elimizde ama şeytanı mümkün değil
#28.03.2006 13:57 0 0 0
  • Paylaşımlarınız için teşekkürler arkadaşlar.
#28.03.2006 14:52 0 0 0
  • Haramdan azami sakınan müslümanların evine dahi haram ihtiva eden mamuller rahatlıkla girmektedir. Bunları salam, sosis, sucuk, jambon, kavurma, ayakkabı, fırça, sabun gibi maddelere direkt katılarak, margarin, helva, şekerlemeler, çikolata, bisküvi, peynir, maya gibi mamullere kimyasal katkılarla ve alkolsüz meşrubatlara etil alkol (çözücü) katılarak tüketmekteyiz. Hatta beslenme kültürünün mühim bir unsuru haline gelmişlerdir. Helale-harama dikkat eden insanlar piyasadaki birçok ürünü araştırmak zorunda kalmaktadır. Güvendiği insanlara bu caiz mi sorusunu sık sık sormaktadır.
    Meseleyi bir nebze zihinlerde netleştirmek için bu yazı kaleme alınmıştır.

    Bu makalede dünyevi (sıhhi) sebepler değil, dini (uhrevi) endişeler gözetilmiştir. Meselenin sağlık ciheti dikkate alınmamıştır.

    Domuz, tarım ve hayvancılıkta ekonomik verimliliği en yüksek canlıdır. Dişinden bağırsağına, derisinden kıllarına kadar bütün vücudu kullanılır. Gıdadan sanayiye, deri mamullerinden kozmetiğe kadar her alanda kullanılması onu cazip bir hale getirmiştir.

    Domuz, yılda ortalama 1-3 kez doğum yapabilir. Her batında cinsine göre 5-20 arası yavrulayabilir. Birkaç ayda 90-100 kga ve yetişkinliğinde 150 kga ulaşabilir. Yetişkin bir domuzun ağırlığının %30-%50si arası yağdır. Bu hayvan çöp dahil hemen hemen her şeyi yiyebilir. Direncinin fazla olmasından dolayı yaşayacağı ortamların çok itinalı ve sıhhi olmasına gerek yoktur. Bu avantajlar dinî endişesi olmayanları domuz çiftlikleri kurmaya teşvik etmiştir.

    Domuzdan elde edilen başlıca mamuller; jelatin, lipidler, (yağ asitleri) deri, fırça kılı vesairedir.

    Jelatinler: Mamul içinde stabilizör vazifesi yaparlar. Domuz derisinden ve kemiklerinden asidik yada alkali bir işlem uygulayarak elde edilirler. Katıldıkları mamule göre kremleştirici, bağlayıcı (yapıştırma), köpürtücü, stabilizatör (sabitleyici), kıvam arttırıcı ve emülgatör olarak kullanılırlar. Jelatinler sığır gibi diğer hayvanlardan elde edilse de domuza göre pahalıdırlar. Jelleştirici olan pektin ise elmadan yapıldığından sakıncalı değildir.

    Emülgatörler: Farklı maddelerin birbirine homojen karışımlarını sağlar ve karışımı sabit (stabil) tutarlar. Bunların kıvam arttırıcı, kavrayıcı, form verici, kremleştirici, yumuşatıcı gibi vazifeleri vardır. En yaygın kullanılanları monogliserid (monoaçilgliserol) ve digliserid (diaçilgliserol)dir. Özellikle margarine formunu ve yumuşaklığını veren bu maddedir. Genellikle margarin yoluyla gıdalara girmekte ise de son zamanlarda artık direkt olarak katılmaktadırlar. E471, E472 (E472a,b,c,d,e,f), E473,&E479 arası kodlar bu lipidlere girer. Zannedildiği gibi burada ki E işareti emülgatörün Esi değil Europe (Avrupa) kelimesinin baş harfidir. Lesitinler (E322) ise mamül içinde emülsiyonu sağlar. Diğer bir deyişle maddelerin birbiri içinde dengeli (homojen) karışmasını sağlarlar. Hayvani olanları ve bitkisel olanları vardır. Soya, kolza, yerfıstığı ve mısır gibi bitkisel oldukları belirtilmezse kesinlikle sakınılmalıdır.

    Hidrojene nebati (trans) yağlar; bitkisel yağların hidrojenli ortamda ısıtılmasıyla elde edilirler. Bunda amaç margarine form ve yumuşaklık vermek, donma derecelerini yükseltmektir (ne kadar hidrojene edilirse o kadar sertleşir) ve en önemlisi de standart bir lezzet verip tüketici bağımlılığını arttırmaktır. Trans (hidrojene) yağların yanma derecesi yükseldiğinden defalarca kullanılabilirler ve yüksek ısılara dayanabilirler. Hidrojene margarinde istenilen yumuşaklığı elde etmek için mamul içerisine mono ve digliseridler katılmaktadır.

    Yukarıda bahsedilmemekle beraber tadlandırıcılar, mineleyiciler, lezzetlendiriciler, incelticiler, antioksidanlar, asitlik düzenleyiciler, koruyucu ve renklendiricilerin bazıları hem domuz hem diğer kaynaklardan elde edilebilirler. Bu maddelerde tam ayırım yapmak zorlaşmaktadır. Üretici firmaya göre hammadde değişmektedir.

    Meşrubatlardaki mahsurlar: İmalatcı kanunen formülünün %5ini gizleme hakkına sahiptir. Batıda ise bu %2dir. Alkolsüz içecekler içerisine (formüle) direkt alkol katılmamaktadır. Ancak imalat esnasında yardımcı unsur (çözücü) olarak etil alkol kullanılmaktadır. Bilhassa meşrubatlarda kullanılan tat ve koku verici esansları çözmek için alkol kullanılır.

    Endüstriyel kimyada alkol tahtını kurmuş ve tecrübeler alkol üzerinde yoğunlaşmıştır. Helal bir çözücü arayışı pek olmamıştır. Oysa alkole alternatif olarak su bazlı aromalarda propylen glykol (petrolden üretilir, domuz kökenli olanları vardır), yağ bazlı olanlarda ise triacetin kullanılabilir.

    Domuz türevi mamullerin ve alkolün tüketilmesi haram olduğu gibi bu maddeler sosyal hayata bakan yönüyle de tahribat yapar. Şu bilinen bir gerçektir ki; dinin, iklimin, coğrafyanın sosyolojik yapıyı etkilemesi gibi, beslenme kültürünün toplumlar üzerindeki tesiri de fazladır. Güzel hasletleri kaybedip yerine kötü huyların ikamesinde domuzun ihmal edilmeyecek bir hissesi vardır.

    Haram gıdaların bilinçsiz tüketiciye kanuni boşluklar ya da birtakım hileler kullanılarak yedirilmesi doğru değildir. Bu ihmale (ya da kasda) karşı alınacak önlemler şöyle sıralanabilir.

    Birincisi: Vatandaşının ruh ve beden sağlığını korumakla vazifeli olan devletin alacağı tedbirlerdir. Mamulde kullanılan maddelerin sadece kodlarını ya da adını değil, menşeini yazma mecburiyeti getirilebilir ve bunlar denetlenebilir. Yahudi dininde helal anlamına gelen koşer (Türkiye Hahambaşılığı koşer sertifikası vermektedir) gibi bir denetleme Diyanete verilebilir. Bir üniversite bünyesinde her türlü mamulü tahlil edebilecek laboratuarın kurulup dileyen vatandaş şahsi müracatıyla tahlil yaptırabilmelidir.

    İkincisi: Devlet, domuz mamullerine alternatif olabilecek ürün ve teknolojileri destekleyebilir. Ar-ge çalışmalarını destekleyebilir ve birtakım muafiyetler getirip helal ürünlerin önünü açıcı tedbirler alabilir. Domuz yağlarına alternatif olabilecek palm yağı (palmiye yada hurma yağı), Hindistan cevizi yağı ve kakao yağı gibi doymuş yağlar ve alkole alternatif olarak mevzu edilen kimyasallar sübvanse edilebilir.

    Üçüncüsü: Sivil örgütlenmeler artabilir ve bilinçlenip bu konuları yakın takibe alabilir. Hukuki hak arama talepleri formalitelerden kurtarılıp kolaylaştırılabilir. Manevi tahribatı fazla olan bu mamuller hakkındaki tazminat taleplerinin tavanı yükseltilebilir.

    Dördüncüsü: Tarihimizdeki en eski sosyal-sivil örgütlenme olan cemaatler bu konuya ciddi olarak eğilip bu ürünleri protesto edebilir. İnternet, medya ve şahsi ilişkiler kullanılarak belli periyotlarla mesele gündemde tutularak teyakkuz sağlanabilir.

    Beşincisi: Sosyal hayatın en küçük topluluğu olan ailede alınabilecek tedbirlerdir ki, bunlar; fertlerin bilinçlendirilmesi, fenni (kimyevi muameleden geçmiş) mamullerin tüketiminin azaltılması olabilir. Hazır gıdalara alternatif olarak evde hazırlanmış tatlı, şekerleme, konserve ve kurutulmuş gıdalar tüketilebilir. Bu tarz bir beslenmeye yemek kültürümüz ve Türkiyedeki tarım çeşitliliği çok müsaittir. Tabii gıdalarla beslenmenin hem sıhhi hem dini faydaları elbette inkâr edilemez.

    Yukarıda geçen kimyevi maddelerin haricinde domuzdan mütevellit başka maddeler varsa da kullanımlarının az olması ve yazının uzamaması için bunlardan bahsedilmemiştir. E kodlu 362 madde içerisinde 103 maddenin domuz kaynaklı olabileceğini tespit ettik. Bunlardan (monogliserid ve digliserid gibi) bazı maddeler kesinlikle domuz menşelidir. Oysa bu maddelerin tamamı domuz harici kaynaklardan elde edilebilirler. Buna teknoloji müsaittir.
#28.03.2006 14:00 0 0 0
  • ne kadar çok müslüman, marketlerdeki ve eczanelerdeki şüpheli ürünleri satın almaya karşı sorgular ve direnç gösterirse, o kadar çok üretici ve satıcı, müslüman tüketiciye helal ürünler üretip, satmaya daha çok dikkat sarfedecektir. Tüketiciler olarak, satın alma gücümüzden dolayı marketlere ve eczanelere tesir etme gücüne sahip olduğumuzu unutmamalıyız.

    Sadece ürünlerin etiketlerini okumak yeterli midir? Üreticilerin, listelemek istemediği gizli katkı maddelerinin olabileceğini ya da ürünün içerisindeki katkı maddesi % 2'den daha az olursa, üreticinin bu maddeyi listelemekten kaçındığını düşünebilir misiniz?

    Bazen de etikette yazılı olan kimyasal terimlerin ne manaya geldiğini bilemeiyebilirsiniz.

    O halde, lütfen, katkı maddelerinin tamamı hakkında tam emin olmadığınız şartlarda, şüpheli bir alanda bulunduğunuzu ve şüphelilerden kaçınmanız gerektiğini bildiren Peygamberimiz (sav)in mesajını hatırlamalısınız.

    Peygamberimiz (sav)in bir diğer hadis-i şerifinde işaret ettiği insanın durumuna düşebileceğimizi aklımızdan asla çıkarmamalıyız
    İnsan Allah yolunda uzun seferlere katlanır,saçları birbirine karışmış, yüzü gözü toza bulanmış bir durumda, iki ellerini gökyüzüne açar; Ya Rab! Ya Rab! diye göz yaşı döker. Halbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram. Haram ile beslenmiş. Böylesinin duası nasıl kabul edilir?
#28.03.2006 14:08 0 0 0
#29.03.2006 21:02 0 0 0
  • Yahudi asıllı, gelirinin bazen bir kısmını bazen de tamamını İsrail'e vererek, Filistindeki vahşetin ve insanlık dışı o katliamın ortaklarından birisi de coca cola şirketidir. Üzülerek belirtmek gerekiyorkı; O şirketinde ayakta durmasını sağlayan yine biz müslümanlarız. Yani içtiğimiz her şişe cola ile Filistindeki kardeşimize bir mermi atmış oluyoruz bir nevi.
    Artık bundan sonra coca cola, sprıte, fanta, turkuaz su ve bunun gibi coca cola ürünlerini almadan önce iki defa düşünürsünüz, param ne amaçlara hizmet edecek diye!!! Selametle.
#30.03.2006 21:49 0 0 0