Gençlerin, genellikle merak yüzünden uyuşturucu kullanmaya başladığı bu konuda en büük riskin ise anne-baba ile çocuk arasındaki iletişim eksiliği olduğu bildirildi. Çocukların özellikle de 10-12 yaşlarından itibaren gözlemlenmesini isteyen emiyet yetkilileri, dikkat çekici hususların mutlaka bir uzmana iletilmesini tavsiye ediyor.
Ruhsal çöküntü
Emniyete göre, bağımlılık yapıcı maddeleri kullananlar, aslında bir şekilde kendini belli ediyor. 'Zehir'i kullanmaya başlayanlarda, bitkinlik, dalgınlık, uyuklama, uyku bozukluğu, konuşma güçlüğü, burun akıntısı, terleme, titreme, dengesizlik, gözde kanlanma, göz bebeğinde daralma, yüzde kızarma, soğukluk, kabızlık, ishal, mide-bağırsak yakınmaları, yürüme bozukluğu, solunum güçlüğü gibi birçok hastalık ortaya çıkıyor. Ayrıca ruhsal çöküntü olarak da; bakımsız dış görünüş, gerçek dışı konuşma, içe kapanma, aşırı para harcama, suç işleme eğilimi ve evden uzaklaşma görülebiliyor.
Paniğe kapılmayın
'Çocuğun madde kullandığı tespit edilmesi halinde sakin olunmalı' diyen narkotik ailelere şunları tavsiye ediyor: Paniğe kapılmayın, öfke ile hareket etmeyin, problemi görmezden gelmeyin, çocuğunuza kesinlikle kötü davranmayın ve suçlamayın ve hemen uzman bir hekimin bilgisine başvurun.
Arkadaş önemli
Narkotik polisinin tespitlerine göre; gençler uyuşturucuya genellikle meraktan dolayı başlıyor. Arkadaş baskısını ise ikinci önemli faktör olarak görüyor. Bunda da arkadaş grubu dışında kalma korkusu etkili oluyor. Gençler, problemlerini çözmek için başka yol kalmadığına inandıkları anda uyuşturucuya sarılıyor...
Uyuşturucu bağımlılığı ailenin de suçu
Kişiyi toplumdan, aileden uzaklaştıran, birçok psikolojik ve fiziksel sağlık sorunlarına yol açan alkol ve uyuşturucu bağımlılığından gençleri uzak tutmada en büyük görev ailelere düşüyor.
Özellikle gençler için büyük tehlike oluşturan alkol ve uyuşturucu bağımlılığında tehlikeden habersiz olup, bu konunun hafife alınması kötü sonuçlar doğurabiliyor. Yine, gençlerdeki manevi boşluk, bozuk aile ve toplumdan kaynaklanan güvensizlik duygusu, gelecek karşısında kaygı gibi nedenler de alkol ve uyuşturucu bağımlılığına neden olabiliyor. Uyuşturucu ve alkol kullanımı kişiye sosyal ve fiziksel olarak da zarar veriyor. Uyuşturucu maddelerin verdiği fiziksel rahatsızlığın başında beyin ve sinir sisteminde oluşturduğu sorunlar geliyor. Uyuşturucunun en büyük zararı ve tahribatı beyin ve merkezi sinir sistemi üzerinde oluyor. Kişiyi dengeden, normal yaşam ve davranışlardan uzaklaştırdığı; erken bunama, şuur kaybı, uykusuzluk, felç, hezeyan (sayıklama, saçmalama, akıl dışı davranışlar) halüsinasyon gibi fiziksel rahatsızlıklara yol açıyor. Uyuşturucu kullanımı sonrasında ortaya çıkan sağlık sorunlarından bazıları şöyle:
- Sindirim sisteminde: Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmları, kanama ve yaraları, gastrit, ülser gibi rahatsızlıklar.- Karaciğer ve böbreklerde: Bu zehirlerin organizmadan atılmasında en ağır görev bu organlara düşmekte olup, karaciğer ve böbreklerde büyük arıza ve tıkanmalara, karaciğerde yetersizlik, yağlanma, sertleşme gibi hastalıklar.
- Zehirlenme: Uyuşturucuların başta gelen olumsuzluğu zehirlenmeler ve bu yolla gelen ölümlerdir. İlk defa olursa HAD, tekrarında ederse `Müzmin Zehirlenme' adını alır.
AİLELERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
İnsanın sosyal hayatına da zarar veren uyuşturucu, uyum gücünü zaafa ve iflasa götürmekle kişiyi aileden, toplumdan ve çevresinden kopararak, yalnızlığa, bunalıma ve hemen ardından da sorumsuz bir kişi haline getiriyor. Gençleri uyuşturucu ve alkolden korunmak için en büyük görev ailelere düşüyor. Anne ve babaların çocuklarına örnek olması gerektiğini belirten uzmanlar, gençlerin her türlü sıkıntı ve sorunlarını öncelikle anne ve babalarına açmaları gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar, bu konuda gençlerin gerçek sevgiyi ve mutluluğu öncelikle ailelerinde aramalarını, kötü arkadaş gruplarından uzak durmalarını ve boş zamanlarını kitap okumalarını, kültürel ve yararlı faaliyetlerde bulunmalarını öneriyor.
Uyuşturucuda kızlar erkekleri geçti
Narkotik polisin Antalya liselerinde yaptığı araştırmada, özellikle sigara tiryakisi olan gençler arasında kızlar ön sıralarda yer aldı
Lİons kulüpleri tarafından Cam Piramit'te düzenlenen uyuşturucu panelinde konuşan Antalya Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdür Yardımcısı Özdemir Yönlü, sigara tiryakiliğinin özellikle daha çok liseli kızlar arasında giderek yayıldığını söyledi.
SİNSİ BAĞIMLILIK
UyuŞturucu ve Gençlik konulu panele yaklaşık 500 öğrenci katıldı. En sinsi bağımlılık maddesinin sigara olduğunu hatırlatan Yönlü, ''Şube olarak yaptığımız araştırmalarda, liselerde sigara içen kızların sayısının erkekleri geçtiğini belirledik'' dedi.
38 SİVİL EKİP
Narkotİk Şefi Özdemir Yönlü, uyuşturucu bağımlılığına karşı öğrencileri uyarırken, okul çevrelerinde 38 sivil ekibin 24 saat hizmet verdiğine de dikkat çekti. Yönlü, paneli dikkatle izleyen öğrencileri, ''Bir kereden bir şey olmaz demeyin'' diye ikaz etti.
DÖNÜLMEZ TEHLİKE
YaklaŞIk 5 yıl önce yapılan bir araştırmaya göre, uyuşturucu bağımlılığından meydana gelen ölüm olaylarında Antalya'nın Türkiye genelinde birinci olduğunu anlatan Yönlü, ''Bir kere dahi kullansanız dönülmez bir tehlike içine girersiniz'' diye konuştu.
Özdemir Yönlü, ''Bağımlılık yapan madde kullananlarla arkadaşlık yapmayın. Arkadaşlarınızı her açıdan çok iyi tanıyın.'' diye uyardı.
Şu içkinin yaptığına bak!
Anamur'dan A.Ç. rumuzlu okuyucumuzun sorusu şöyle:
"Ben 1995 yılına kadar alkolik birisiydim. Böyle bir anımda, 1.850 m2'lik yerin yarı hisse sahibiydim. Alkollü bir anımda, kardeşim, benim için sağlık raporu alıp, tapuda bu yerin satışı için imza attırmış ve yerin yengem adına geçmesini temin etmiş. Bunu yaparken de bana, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıyoruz, apartman yaptıracağız diyerek imza almışlar. Bu durumu bilahare fark ettim. Dava açtım ama kaybettim. Ne yapmam gerekir?"
Cevap: Gayrimenkul satımı bir akittir. Akitte iradelerin uyuşması esastır. Bu irade uyuşmasını engelleyen sebepler var ise, o zaman bu akitte de sakatlık vardır. Mesela, hukuka, ahlaka ve genel sağlığa aykırı sözleşme yapılamaz. Bu genel hüküm dışında resmi şekle aykırı olarak da akit kurulamaz. Olayımızda bu şartlara aykırılık görünmemektedir.
İradeyi sakatlayan sebepler de akdin feshinin temel sebeplerindendir. Hata, hile, gabin, tehdit ve muvazaa bunlardandır. Mektubunuzda anlattığınıza göre hile ile karşı karşıya bırakılmışsınız. Bu hileyi ispat etmeniz gerekir. Bunun için, hile sebebiyle akdin feshi, tapunun iptali ve adınıza tescilini talep etmeniz gerekir.
BASRA HARAP OLMADAN...
Bunun için, vakit geçmeden, hak düşürücü süre içinde bu davayı açmanız gerekirdi. Önceki açtığınız davanın sebebi nedir? Çünkü, aleyhte bulunan bu karar ile yeni davada kaziye-i muhkem itirazı ile de karşılaşmamak gerekir. Onun için sebep farklılığı ve süre riayeti esastır.
Kişinin imkanları dar olabilir. Fakat sorması fazla olanlar, bu darlığı genişletmektedirler. Bunun için, sormanın da iş işten geçmeden önce yapılması gerekir.
ZARAR ZARAR İLE GİDERİLMEZ
Kimisi, "Madem süreleri kaybettim, bana da böyle bir oyun oynandı, o zaman ben başka yollara müracaat edeyim" diyebilir. Fakat bu hareket, yanlış olur. Çünkü, zarar zarar ile giderilmez. Kötü misal emsal olmaz. Başkalarının birisine yanlış yapması, sizin de muhatabınıza yanlış yapmanızı gerektirmez.
Yanlışa doğru ile cevap vermek asıldır. Bu güzel düşünceyi hukuk da tasvip eder, destekler.
DAHA SABAHA ÇOK VAR
Kimileri gece karanlığında uyumayı sever. Ara sıra saatine bakar. Daha sabaha çok varmış rehaveti içinde uyumaya devam eder. Hele bir de hava yağmurlu ise, hele bir de o saat duvarda asılı ise, daha sabaha çok var anlayışı devam eder. Kişi, ne kadar uyuduğunu ve uykuya doyduğunu bilmediği sürece, duvardaki saatin durmuş olduğunu ve dışarıda havanın yağmurlu olmasından dolayı kapalı bulunduğunu tahayyül bile etmez. O yerinden kalkmamanın verdiği rahatlık içinde daha sabaha çok varmış diyerek, gündüzün fırsatlarını kaçırır.
İçki de, insanlarda daha sabaha çok var anlayışını yerleştirir ve çok 'Basra'ların harap olmasına neden olur. Arkasından, yapılan uğraşlar, bu zararı gidermeyebilir. Bunun için, hukukta alkollü araç kullanmak yasaktır. Alkollü iken irade örtüleceğinden akit de yapılamaz. Ama, alkol sarhoşluğu insana bazen istemediği şeyleri de yaptırtabiliyor ve kaçırdığı fırsatlardan uyandığında hakikaten gece olabiliyor. Ama, aslolan yataktan kalkabilmek. Çünkü, o gecenin de bir sabahı vardır.
Beyaz ölüm tırmanıyor
Bir dönem ABD'de moda olduktan sonra yüz binlerce genç insanı krizlere, suça ve en sonunda ölüme sürükleyen ''crack'' şimdi de Avrupa'nın başına bela oldu. Alman Stern Dergisi'nin son sayısında yer alan habere göre, özellikle Frankfurt merkez garı çevresinde yuvalanan crack bağımlıları, sadece kendi hayatlarını değil, başkalarının yaşamlarını da tehlikeye sokuyorlar.
Crack, kaynatılıp kurutulan kokain parçalarından yapılıyor. Kurutulan parçalar sigara içine konularak içiliyor. Crack bağımlıları, eroin de kullanıyor, sonra enjektörleri çevreye atıyorlar. AIDS ve hepatit virüsünün yayılmasını engellemek amacıyla bu enjektörler toplanıp imha ediliyor.
KOKAİNDEN ETKİLİ
Frankfurt narkotik polisinin verdiği bilgiye göre merkez garı bölgesinde yaklaşık 500-600 crack bağımlısı ve çok sayıda satıcı bulunuyor. Amonyakla kaynatılan crack, buruna çekilen toz kokainden çok daha etkili bir uyuşturucu. Bağımlıları crack elde edebilmek için her şeyi yapmayı göze alıyor. Gencecik kızlar vücuduna satıyor; kimileri de bir içimlik crack'in fiyatı olan 10-20 markı elde edebilmek için bıçak tehtidiyle soygunlar yapıyorlar.
Geçtiğimiz yıl içinde crack yüzünden Frankfurt'ta ölen gençlerin sayısı 26'ya ulaşınca ''Crack Street Project'' adı altında sosyal bir program başlatıldı. Ancak sosyal görevlilerin sokaklardan topladığı crack bağımlısı gençlere yardım etmek için çok geç kalındığı da belirtiliyor.
Crack, Berlin'de de ciddi bir sorun, ancak Stern'in haberine göre polis bu gerçeği henüz kabullenmek istemiyor. Bununla birlikte Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg semtinde kurulan ''Kokon'' adlı yardım programının yetkililerinden Wolfgang Götz, bölgede binden fazla crack kullanıcısının bulunduğunu belirtiyor.
GÜZELLİĞİ BOZMUYOR
Crack'in Hamburg'da da sorun haline gelmeye başladığını belirten uzmanlar, bu uyuşturucunun daha çok tercih edilmesinin nedenlerini şöyle açıklıyor: Sigarayla içildiği için, toz kokain gibi burun kemiğini eritmiyor. Eroin ve baz morfinde olduğu gibi enjektör yüzünden vücudu delik deşik etmiyor.
RUHSAL BAĞIMLILIK
Crack'in varlığı, ilk kez 16 yıl önce Los Angeles'ta fark edildi. Beyaz-kahverengi tabakalar halinde bulunan kokain kökenli bu uyuşturucu, toz kokainden daha etkiliydi. Çünkü dumanla ciğerlere çekildikten sonra derhal kana karışıyor ve çok kısa sürede beyinde şimşekler çaktırıyordu. Böylelikle uyuşturucu bağımlısı olan kişi kendini sürekli olarak yapay bir mutluluk ve keyif hali içinde buluyor. Oysa ki sağlıklı insanlarda bu hormon, görevini yerine getirdikten sonra sinir hücrelerine geri dönüyor ve mutluluk yerini normal bir ruh haline bırakıyor. Bu nedenle crack, bedensel bağımlılık yaratan eroinden farklı olarak, ruhsal bağımlılık da yaratıyor ve kurtulmak hemen hemen imkansız.
En etkili 7 uyuşturucu
EROİN
Beyaz veya kahverengi bir toz. Sigara gibi içiliyor ya da çözelti haline getirilerek enjekte ediliyor. Yüksek dozda alındığı zaman soluk borusu felce uğruyor. Bedensel bağımlılığa yol açıyor.
KOKAİN
Beyaz toz halinde. Çoğunlukta buruna çekiliyor, nadir olarak da enjekte ediliyor. Önce yapay bir mutluluğa yol açıyor, sonra da depresyona sürüklüyor. Ruhsal bağımlılık yapıyor.
CRACK
Sigara gibi içiliyor ve saniyede etkili oluyor. Etkisi geçtikten sonra çok şiddetli sinir krizlerine yol açıyor. Aşırı derecede ruhsal bağımlılık yaratıyor.
ECSTASY
Hem tablet, hem de sıvı halde alınabiliyor. ''Disco-drug'' olarak da biliniyor. Uzun süre etkili oluyor, ama daha sonra bitkin düşürüyor. Beyinde hasara yol açıyor.
LSD
Kağıt parçaları, tablet ve kapsüllerden oluşuyor. Büyük kábus ve psikozlara yol açıyor. Vücutta uzun süre kalıyor, haftalar geçtikten sonra da bu etki geri dönüyor.
SPEED
Burna çekilmek için toz haline getirilmiş amphetamin tabletleri. Halüsinasyonlara yol açıyor. Uyku bozuklukları ve depresyona neden oluyor.Bir ara çok yaygın olarak tüm dünyada kullanıldı.
CANNABİS
Sıkıştırılmış hint keneviri parçacıklarından oluşuyor. Sigara gibi içiliyor ya da yutuluyor. Bedensel bağımlılık yaratmıyor, ancak ruhsal bağımlılığa yol açıyor.
BAŞLAMA NEDENLERİ
Uzmanlara göre uyuşturucuya başlama nedenleri şöyle:
Anadolu'dan büyük kentlere göç eden ve burada yerleşik bir düzene geçemeyen aileler, çocuklarını eğitim dışı bırakıp, onlardan eve para getirmesini bekliyorlar. Bu nedenle son 10 yıldır büyük kentlerimizde Güney Afrika'daki ülkelere benzer oranda evinden kaçmış küçük gruplar oluştu. Bu çocuklar, yollarda cam silerek, çeşitli ürünler satarak ve ayakkabı boyacılığı yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor. Sokaklarda yaşayan bu çocukların büyük bir kısmı ise kolay bulabilecekleri tiner ya da benzeri yapıştırıcı maddelerin bağımlısı haline geliyorlar. Ayrıca, İstanbul'da, sokakta yaşayan çocukların haricinde, ailesi ile birlikte yaşayan toplam 10 binin üzerinde bağımlı çocuk bulunuyor.
AMATEM ve Özel Okullar Derneği'nin okullar için uyuşturucu maddeler ve bağımlılığına karşı hazırladığı eğitim paketinde, getirdiği bazı öneriler şunlar:
Uyuşturcu eğitimi, yetiştirilecek özel eğiticiler tarafından verilmeli.
Anket çalışması ile durum saptanması yapılmalı.
Uyuşturucu eğitimi üç ayrı derste, bilgilendirme ve sorun çözme yöntemleri üstünde yoğunlaştırılmalı.
Uyuşturcu eğitimi video eşliğinde, soru-yanıt ve tartışma biçiminde yapılmalı.
Vücut, fena hırpalanıyor
Madde Yan etkileri
Alkol
Davranışlar değişiyor
Solunum merkezi üzerinde baskılayıcı etki yapıyor
Tütün
Kalp ve solunum sistemi üzerinde etki yapıyor
Kanser riski fazla görülüyor
Esrar
Akciğerlerde, bronşite ve kansere neden oluyor
Bellek bozukluğu ve konsantrasyon kaybına neden oluyor
Eroin
Hepatit, HIV gibi enfaksiyonlar bulaşabiliyor.
Tüberküloz, sıkça görülüyor
Kokain
Saldırgan davranışlar sıklaşıyor
Kişi, cildine zarar veriyor
Beyin ve akciğer ödemi sıkça görülüyor
Uçucu
maddeler
Kan basıncında düşme
Yaygın kas zayıflığı
Kalıcı beyin hasarı görülüyor
Uyuşturucu dersi
Doç. Dr. Verimli, İstanbul Bahçelievler Lisesi'nde gençlere uyuşturucu dersi verdi. Konferans salonunu dolduran gençleri uyuşturucu bağımlılığı konusunda eğiten Verimli, Türkiye'de ilk defa uyuşturucu madde kullanımına 14 yaşından küçük başlanıldığına dikkat çekti. Başhekim, uyuşturucu satıcılarının 14 yaşındaki gençleri hedef aldığını hatırlatarak, 'Bu gençleri korumalıyız' dedi.
Sigarada da korkunç gerçek
Doç. Dr. Arif Verimli, sigaraya başlama yaşının da 6-7 yaşa kadar düştüğünü belirterek, 'Sigara, uyuşturucu maddeye başlama kapılarından biridir. Çünkü eroin kullanan esrarla, alkol kullanan sigarayla başlamıştır' dedi. Verimli ayrıca, tiner ve bali kullanımının öğrenciler arasında da yaygın olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: 'Sanılıyor ki, tineri en çok sokak çocukları kullanır. Tiner ve bali kullanımı öğrenciler arasında daha çok yaygın. 100 gençten 4'ü kullanmış. Bu rakam yıllara göre artıyor. Öyle hızlı bir artış var ki, biz şaşırıyoruz.'
10 milyar dolar uyuşturucuya akıyor
Türkiye'de yaklaşık olarak uyuşturucu`ya giden paranın yıllık 10 millyar dolar olduğunun altı çiziliyor. Verimli, araştırmalarda genellikle uyuşturucu`ya başlama nedenlerinin başında ise merak geldiğini belirtti. Gençlerin %70'inin meraktan uyuşturucu`ya başladığına dikkat çeken Verimli, diğer etkenleri çoğunlukla şöyle geliştiğini sıraladı: Arkadaş baskısı, uyuşturucu`nun sorunları çözdüğüne inanmak, arkadaş grubuna uyum sağlamak.Uyuşturucu
Kokain bağımlılar neden zayıflıyor
Nöroloji uzmanlarının New Orleans'daki yıllık toplantısında kokain ve kilo kaybına dair yeni bulgular sunuldu. Atlanta'daki Emory Üniversitesi araştırmacılarından Dr.Phil Lambert'in verdiği bilgiye göre, fareler üzerindeki deneylerde kokainle aktifleşen bir gen keşfedildi ve bu genin % 30'a kadar iştah kaybına yol açtığı belirlendi. Söz konusu araştırmanın henüz başlangıç aşamasında olduğunu vurgulayan Dr.Lambert, oburluk ve iştahsızlığın tedavisinde gelecekte bu genden yararlanabileceğini belirtti. Bu arada, zayıflamanın diyet ve egzersizden ziyade beynin yönlendirdiği kimyasal bir süreç olduğu da vurgulandı
Uyuşturucu belası
Yeni ders yılının başlaması dolayısıyla eğitim sistemimizdeki bazı meseleler üzerine bir şeyler karalamak istiyordum, fakat gazetelerimizde son günlerde çıkan haberler konuyu biraz değiştirmeye sevketti beni. Gerçi, bu konu da eğitim ile alâkalı. Elhak, alâkalı... Eğitim deyince fizikten, kimyadan, coğrafyadan, matematikten, sayısaldan, sözelden başka şeyler de anlamazsak hüsrana uğrarız.
Uyuşturucu bütün dünyada insanların başına musallat olan belâlardan biri. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde de her geçen yıl uyuşturucu kullananların sayısı artmaktadır. Kullanıcılar daha ziyade gençlerdir ve her geçen yıl uyuşturucu ile tanışma yaşının biraz daha düştüğü söylenmektedir. 9-12 yaşındaki çocukların bile yüzde 6'sının "ucuz uyuşturucular" sayılan tineri, bally'yi devamlı kullanıyor olması ne demektir? Psikologlar, psikaytristler, doktorlar bu gidişata nasıl dur denileceği, ne gibi tedbirler alınacağı, gençlerimizi korumak ve kurtarmak üzere nasıl çalışılacağı hakkında elbette fikir sahibidirler; çünkü konu her şeyden önce ferdin beden ve ruh sağlığı meselesidir.
Ancak aynı zamanda toplum sağlığı meselesidir de. Gençlerinin yüzde 17'si esrar, eroin, kokain gibi uyuşturucuların bağımlısı olmuş ve bu oranın her yıl arttığının söylendiği bir memlekette konu aynı zamanda toplumun, devletin sağlığını da tehdit etmektedir.
Çocuklarımızı bu belâdan korumak ve bu derde yakalananları kurtarmak, tedavi etmek için dernekler, sivil toplum kuruluşları, hastahâneler, eğitimciler olarak çeşitli faaliyetler yaparken ben şu tedbiri de tavsiye ediyorum. Üniversiteye giriş kayıtları yapılırken para, fotoğraf, ikametgâh ilmuhaberi, nüfus cüzdanı sureti gibi belgeler isteniyor ya, bundan böyle "uyuşturucu ve alkol bağımlılığı yoktur" belgesi de istensin. Bir insanın uyuşturucu ve alkol bağımlısı olup olmadığı basit bir kan tahlili ile belli olur; üniversiteye kayıt için başvuran her genç bu raporu getirmekle yükümlü olsun. Raporu üniversitenin anlaşmalı olduğu bir tahlil laboratuvarından, üniversite doktorundan yahut yine üniversitenin onayladığı bir hastahâneden alacaktır. Raporu temiz olmayan öğrenci giriş imtihanlarından kaç puan almış olursa olsun kaydı yapılmasın. Böyle bir kanun getirilirse, gençlerimiz için, istikbalini düşünen geçlerimiz için caydırıcı olabilir. En deli dolu yaşları olan lise çağlarında ayaklarını denk almalarına yardımcı olabilir.
Üniversiteden mezun olduktan sonra işe girerken, devlet veya özel sektör, sanıyorum böyle bir tahlil istiyordur. İstemiyorsa onlar da istemelidir. İşin mahiyeti ne olursa olsun, hangi seviyede olursa olsun, başvuran adaylardan mutlaka böyle bir belge istenmelidir.
Rakamlara bakınız: Ülkemizde 23 milyon sigara tiryakisi, 20 milyon alkol dostu, 5 milyon alkol bağımlısı var ve gençlerin yüzde 17'si uyuşturucu müptelâsı. Bu maddeler yüzünden her yıl 350 vatandaşımız hayatını kaybediyor....
Amerikalı yazar Mark Twain'in lâtifesine sığınsak?! Ne demişti: "Üç türlü yalan vardır: Yalan, kuyruklu yalan, istatistik." Ne var ki, gazete sayfalarına giren haber ve görüntüler bu rakamların -maalesef- doğruluğunu gösteriyor.
İstikbalimizi üniversite mezunlarının eline bırakıyoruz. O halde oraya girenlerin ruh ve beden sağlığını denetlemek de bizim vazifemizdir. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, peşinden türlü kötülükleri getiriyor. Tüyler ürpertici haberler okuyoruz. Hem, kendisinden başkasına kötülüğü dokunmayacak bile olsa, uyuşturucu ve alkol bağımlısı olmuş gençten memleket hayrına ne bekleyebiliriz? Çocuklarımızın bu zehirleri hiç denememesi, onların mahkûmu olmaması için eğitmek şart. Bu eğitimin içine, -irticadan falan korkmadan- biraz olsun mâneviyat katmak şart. Her şeye rağmen bağımlı hale gelenleri tedavi edip topluma yeniden kazandırmak şart. Ama, işin ehli, bu eğitim ve tedavi ile meşgul olurken bir taraftan ceza mahiyetinde böyle bir kanun çıkarmak, üniversiteye kayıt yaptırmak ve işe girmek isteyenlerden "uyuşturucu ve alkol bağımlılığı yoktur" belgesi istemek de şart. Görüyoruz ki işin şakaya gelir tarafı yok.
Böyle bir tedbir almazsak, 21'inci yüzyıldaki istikbalimiz ayran içenlerden çok, esrar içenlerin elinde kalacak.