Buraya kadar kısaca özetlemeye çalı?tı?ım ve fizik biliminin anlayı?ında devrim niteli?inde olan fikir ve bulgular, elbette ki her alanda oldu?u gibi, sinir bilimlerinde de uygulama alanı bulmakta. İndirgemeci (parçalara ayırarak bütünü anlamaya çalı?an, bütünün yalnızca kendisini olu?turan parçaların bir bile?kesi oldu?unu savunan) yakla?ım, canlı veya cansız herhangi bir sistemin davranı?ı ve özelliklerinin, parçalarının özellikleri anla?ıldı?ı zaman anla?ılabilece?ini savunur. Biyolojide özellikle son yüz yıldır bu anlayı?, bilgi edinme ve yorumlamanın temelini olu?turagelmi?tir (di?er bir deyi?le, yaygın "paradigma" bu olmu?tur). Bunun anlamı, canlı bir sistemi anlamak için, onu moleküler düzeye kadar ayrı ayrı inceleyip, buradan elde etti?imiz verilerle, bütünün (bir organın veya organizmanın) davranı? ve özellikleri hakkında bilgi sahibi olmamız gerekti?idir. Bir problemi anlamak için onu parçalara bölmek ço?u zaman yararlı olsa da, özellikle canlı sistemler için, ayrıntıya inildikçe, hem bilimsel yöntemin hem de insanın sınırlılıklarından kaynaklanan bir karma?ıklıkla ba? ba?a kalırız. Özellikle, klasik mekanik kurallarının, atom boyutu ile kar?ıla?tırılabilecek kadar küçük ölçeklerdeki geçersizli?ini ortaya koyan kuantum fizi?i verilerinin ı?ı?ında, ayrıntıya indikçe, yani ara?tırma alanımızın çapını küçülttükçe, klasik kurallardan da feragat etmemiz gerekir. Bunun en zorlu yanı, canlının her gün gördü?ümüz, bizzat ya?adı?ımız ve bize "normal" gelen özelliklerini, sa?duyuya tamamen ters kuantum kurallarıyla açıklamaya çalı?maktır (henüz tam olarak ba?arılamadı?ını da eklemeliyim). Fakat, günlük hayatta bize "normal" gelen her ?ey zaten atom altı dünyanın "garipliklerinin" bir ürünü de?il mi?