SANRISAL BOZUKLUK

Son güncelleme: 12.03.2008 10:52
  • SANRISAL BOZUKLUK

    TOPLUMDAKİ YAYGINLIĞI, BAŞLANGIÇ YAŞI

    Yapılan çalışmalara göre yüz bin kişide 24-30 arasında görülmektedir. Her yıl yaklaşık olarak yüz bin kişide 1-3 kişi ilk kez bu nedenle başvurmaktadır. İlk başvurular daha çok 35-55 yas arasında olmaktadır.

    Kimlerde görülmektedir?:

    Rahatsızlık daha çok kadınlarda görülmekte olup, % 60-75 hasta evli durumdadır. Geri kalanlar dul, boşanmış ya da ayrı yaşamaktadır. Genellikle düşük sosyoekonomik düzey ve düşük eğitimlidirler. Göçmen konumundaki kişilerde, tek başına bulunulan hücre ortamlarında kalan kişilerde bu rahatsızlığa eğilim yüksek bulunmuştur.

    Rahatsızlığı olan kişilerdeki aile özellikleri:

    Bu kişilerin yakın akrabalarında kıskançlık, kuşkuculuk, paranoid kişilik ve bu türden sanrısal bozukluk diğer kişilere göre daha fazla görülmektedir.

    Rahatsızlığın alt tipleri :

    1- Erotomanik tip:

    kişide sanrının konusu başka kişilerin kendisine aşık olup, onunla evlenmek istemesi seklindedir. Genellikle içerik romantik yapıda olup, cinsellikten göreceli olarak uzaktır. Varsayılan hayran bu kişiden mesleki, sosyokültürel düzey ve ekonomik açıdan daha üst konumda bulunmaktadır. kişi bu durumu gizli tutabileceği gibi o varsayılan kişinin sevgisine karşılık vermek üzere çeşitli yollarla ona ulaşmaya çalışabilir. Telefonla ya da izleyerek rahatsızlık verebilir, imzasız notlar, hediyeler gönderebilir. Bu gibi olaylarla suç isleyebilirler.

    2- Grandioz tip:

    kişi diğer kişilerden farklı, ustun, olağanüstü, imrenilecek bir yönü olduğu düşüncesi içindedir. Bu önemli bir buluş, dini acıdan kendine verilen bir görev ya da önde gelen ya da soylu bir ailenin ferdi olmak seklinde de olabilir. Dinsel bir tema varsa kişi peygamberlik iddiasında bulunabilir. Meşhur bir kişinin yakını olduğunu iddia edebilir. Meşhur bir kişi gibi davranabilir.

    3- Kıskançlık tipi:

    Esi ya da arkadaşının kendisini başkaları ile aldattığı düşüncesi içindedir. Bunu kanıtlamak için kanıtlar arar ve ilgisi olmayan şeyleri kanıt olarak görme eğilimindedir. Eslerinin eşyalarında lekeler, uzun sac telleri, davranışlarındaki farklılıkları gözlerler. Bu durumu izleyerek eslerine karşı şiddet kullanabilir, özgürlüklerini kısıtlayabilir, onu takip edebilir, boşanmaya kalkabilir hatta öldürme girişiminde bulunabilirler.

    4- Persekutuar (kötülük görme) tip:

    O kişiye yönelik, aleyhinde isler yapıldığı, takip edildiği, işyerinde ayağının kaydırılmaya çalışıldığı, hakkında rapor düzenlenip, hapise atılabileceği, zehirlenmeye çalışıldığı ve yemeklerine zehirli ilaç konduğu, kendine iftira atılmaya çalışıldığı , ilerlemesinin engellendiği seklinde düşünceler içindedir. Bu nedenle davalar açabilir, çevresi ile tartışmalar içine girebilir. Çabuk sinirlenip, küsebilir, çevrelerine zarar verebilirler.

    5- Somatik tip:

    kişinin bedeninde organlarının isleyişi acısından ya da organlarından aldığı duyum acısından bir farklılık olduğu düşüncesi içindedir. Vücudundan kotu kokular yayıldığı, vücudunda bir sekil bozukluğu olduğu düşüncesi içindedir.

    6- Karışık tip:

    Birden çok tipe ait sanrılar vardır ancak sanrılardan hiçbiri diğer tip sanrıdan daha ağırlıkta yer işgal etmez.

    7- Belirlenmemiş tip:

    Yukarıda bahsedilen kategorilerden herhangi birine uymayan veya 1 aydan daha kısa suren durumlar için bu şekilden bahsedilebilir.

    Tedavi :

    Psikoterapi ve ilaç tedavisi gereklidir. Başlangıçta hasta sanrılarına kesin bağlanmış olduğundan, öncelikle sanrılardan ziyade depresif ve kaygı ile ilgili yakınmalara yönelerek, güven sağlanmaya çalışılır. Tedavi uzun surelidir. Tedavide ilaç olarak antipsikotik grup ve depresif- kaygılı durumlarda antidepresan ve kaygı gidericiler kullanılabilir..
#01.10.2007 02:04 0 0 0
  • faydfalı paylaşımların için saol cihanasran
#01.10.2007 18:05 0 0 0
  • Okunmadan geçen her bilgi ileriki yıllarda O konuyla karşılaştığımızda; o konular hakkındaki cehalettimizi yüzeye çıkarır.
#21.11.2007 16:27 0 0 0
  • SANRISAL BOZUKLUK


    Sanrıların klinik olarak ön planda olduğu, şizofrenideki gibi kişilikte bozulmaya ve yeti kaybına neden olmayan bir psikotik bozukluktur.

    Toplum genelinde görülme sıklığı %0.02-0.03'tür. Fakat bu hastalar çoğunlukla hastalık iç görüsüne sahip olmadıkları için ve sanrılarını egosintonik olarak yaşadıkları için kendiliğinden hekime başvurmazlar. Belirgin yıkım ve yeti kaybına neden olmadığı için de, hasta yakınları tarafından bile bazen gözden kaçabilirler. Bu yüzden, toplumdaki gerçek sıklığı yukarıda verilen değerden daha fazla olabilir.
    Ortalama başlangıç yaşı 40'dır. Kadınlar arasında daha sık görülür. Düşük sosyoekonomik durum ve göç etmiş olma risk faktörlerindendir. Olguların çoğunluğu evlidir.

    Etiyoloji:

    Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte bazı organik ve psikolojik etkenler tanımlanmaya çalışılmıştır. En çok suçlanan beyin bölgeleri limbik sistem ve bazal ganglionlardır. Kişilik yapılarına ve gelişimine bakıldığında; genellikle başkalarına güven duymakla ilgili bir sorunları olduğu, insan ilişkilerinde aşırı duyarlı kişiler olup, başkalarının davranışlarını ayrıntılı bir şekilde gözden geçirdikleri halde kendi davranışlarına karşı aynı iç görüyü gösteremedikleri, bu durumun gelişmesinde aşırı kontrol eden bir anneyle mesafeli sadistik bir babanın bulunduğu hostil bir aile çevresinin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Sıklıkla kullandıkları savunma mekanizmaları yadsıma, yansıtma ve karşıt tepki kurmadır.

    Alt tipleri:

    DSM-IV-TR'da önde gelen sanrının içeriğine göre 7 alt tip tanımlanmıştır:

    - Erotomanik Tip (Clerambault sendromu): Genellikle daha yüksek bir konumu (statüsü) olan başka bir kişinin kendisine aşık olduğuna ilişkin sanrılar

    - Büyüklük (grandiyöz) Tip: Çok değerli, güçlü, bilgili, özel biri olduğuna, kutsal bir güç ya da ünlü bir kişi ile özel bir ilişkisi olduğuna ilişkin sanrılar

    - Kıskançlık Tipi (Othello sendromu veya Evlilik Paranoyası): Eşinin sadakatsizlik gösterdiğine ilişkin sanrılar

    - Persekütuar Tip: Kendisine (ya da kendisine yakın olan birine), bir şekilde kötü niyetli davranıldığına ilişkin sanrılar

    - Somatik Tip: Fiziksel bir kusurunun ya da genel tıbbi bir durumunun olduğuna ilişkin sanrılar

    - Karma Tip: Yukarıdaki tiplerden birden fazlası için karakteristik olan sanrılar vardır ancak bunlardan hiçbiri daha belirgin değildir

    - Belirlenmemiş tip: Bu grupların hiç birine uymayan hastalardır. Capgras sendromunda kişi çevresindeki insanların ve yakınlarının gerçek olmadığını, gerçeğinin ikizi olduğunu veya onunla yer değiştirmiş bir sahtekar olduğunu söyler. Fregoli sendromunda ise persekütörün bir aktör gibi değişik yüzler takındığına inanılır.
    Paranoid düşünce yansıtma savunma mekanizması ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Buna göre; kişi bilinç dışı dürtü ve eğilimlerini dış dünyadan geliyormuş gibi algılar. Büyüklük sanrılarında ise altta yatan değersizlik duygularının yadsıma ve karşıt tepki oluşturma düzenekleri ile büyüklük sanrılarına dönüştüğü düşünülmektedir.
    Perseküsyon sanrıları sosyal etkileşimlerin yanlış yorumlanması ile bağlantılıdır. Bu kişiler çevreden gelen tehdit içerikli uyaranları öncelikli olarak algılarlar ve dikkatleri de tehdit içeren uyaranlara yöneliktir. Olumlu olayları kendilerine, olumsuz olayları ise dış olaylara bağlama eğilimindedirler. Kişinin bu tehdit algısı tolere edemeyeceği düzeye ulaştığında, buna bir açıklama getirmesi gerekir ve sanrısal bir sistemin oluşumu (kristalleşmesi) duruma bir çözüm getirmiş olur. Bu durum kişinin gittikçe daha fazla izole olmasına neden olur. Artan sosyal izolasyon tehdit altında hissetme duygularını arttırır. Bu şekilde kanıtlar da gittikçe artar. Zamanla kişinin çevresinde bir "yalancı toplum" oluşur. Zaman içinde kişisel önemin abartılması, büyüklük ve dünyayı kurtarma düşünceleri ortaya çıkabilir. Hasta sürekli olarak bu düşünceler ve bu düşünceleri engellemeye çalışan "yalancı toplum" ile mücadele durumuna düşebilir.

    Klinik Belirti ve Bulgular:

    Hastalarda gözle görünür bir yıkıma çoğunlukla rastlanmaz, işlevselliği bozulmamıştır, benlik bütünlüğü korunmuştur ve sanrı içeriği dışında kalan konularda formal düşünce bozulmamıştır. Bu yüzden, sanrısıyla ilgili konuşmadığı zamanlar hekimler bile karşılarında psikiyatrik bir rahatsızlığı olan biri olduğunu anlamayabilirler.
    Sanrıların en az bir aydır devam ediyor olması, bizar nitelik göstermemesi ve çoğunlukla tek bir alana odaklanmış olması diğer bir önemli özelliktir. Hasta sanrısından bahsederken ayrıntıcı olma eğilimi gösterir. Bazen bunun bir sanrı mı, normal bir düşünce mi olduğunu ayırt etmek kolay olmayabilir.
    Nadiren sanrı içeriğiyle bağlantılı işitsel halüsinasyonlar görülebilir fakat şizofreninin diğer belirtileri gözlenmez. Depresif belirtiler tabloya sıklıkla eşlik eder. Hastalığına karşı iç görüsünün olmaması, sanrının çok dirençli olması hastalığın önemli diğer özellikleridir.

    Seyir ve Sonlanım:

    Prognozu genel olarak kötüdür ve sanrı genellikle ilaca dirençlidir. Yaklaşık %25'i şizofreniye, %10'u duygudurum bozukluğuna dönüşebilir. Uzun süreli takipte, hastaların %50'si iyileşir, %20'sinde belirtilerde azalma olur ve %30'unda belirtilerde bir değişiklik gözlenmez. Yüksek düzeyde mesleki, sosyal ve işlevsel uyumun olması, kadın olma, 30 yaşından önce başlangıç, ortaya çıkarıcı etkenlerin bulunması ve hastalık süresinin kısalığı iyi prognoz göstergeleridir.

    Ayırıcı Tanı:

    Şizofreni, organik ruhsal bozukluklar (SSS tümörleri, deliryum, demans, madde kullanımına bağlı psikozlar), duygudurum bozuklukları, paranoid kişilik bozukluğu ve diğer psikotik bozukluklar ayırıcı tanıda düşünülmelidir.

    Şizofreniden en önemli farkları:

    - İşlevselliğin korunmuş olması ve yeti kaybının bulunmaması
    - Sanrıların bizar olmayan, sistematik ve daha odaklanmış olması
    - Şizofreninin diğer belirtilerinin (örneğin halusinasyon, Schneiderian sanrılar, dezorganize davranışlar, enkoherans vs) eşlik etmemesidir.

    Tedavi:

    Tedaviye genelde kendiliğinden başvurmazlar ve tedavi işbirliği yapmazlar. Öncelikle hastayla bir güven ilişkisinin kurulması önemlidir. Tedaviye, ilaca, küçük bir yan etkiye bile aşırı tepkili olabilirler. Tedavide antipsikotik ilaçlar kullanılır fakat ilaca yanıt sınırlıdır. İlaçların yan etkileri konusunda bilgi vermek işbirliğini kolaylaştırabilir. Güven ilişkisinin sağlanabildiği olgularda tedaviye psikoterapiyi de eklemek faydalı olabilir.

    sanrılar en çok sanrılı bozukluklar (paranoya gibi), şizofreni, mani ve organik beyin bozukluklarında görülebilir.

    konulara göre :

    büyüklük sanrıları : peygamber, tanrı, ünlü güçlü bir sanmak kendini.

    kötülük görme sanrıları :izleniyorum, hakkımda kötü şeyler düşünüyorlar, öldürecekler vb.

    referans sanrısı: alınma sanrıları

    etkilenme sanrısı: vücuduna alet takıldığına ve bunlarla davranışlarının yönlendirildiğine inanmak, tv radyo yoluyla emir yollanıyor vb.

    etkileme sanrısı: düşünceleriyle, gizli güçleriyle insanları yönetebildiğine inanmak.

    düşünce sokulması: kafama düşüncelerini sokuyorlar.

    düşünce okunması:düşüncelerimi okuyorlar, ben herkesin düşüncelerini okuyorum.

    Erotomanik sanrılar :

    küçüklük sanrıları: hiç bir işe yaramam, tamamiyle değersizim.

    nihilistik sanrılar:ben yokum, ölümüşüm,organlarım çürümüş gibi.

    somatik sanrılar : kanserim, aids hastasıyım gibi. (hipokondriyazis in ilerlemiş formu gibi)
    depersonalizasyon
    derealizasyon
    şeklinde ayrılabilir.

#18.01.2008 14:57 0 0 0
  • Bu kişilerin yakın akrabalarında kıskançlık, kuşkuculuk, paranoid kişilik ve bu türden sanrısal bozukluk diğer kişilere göre daha fazla görülmektedir.

    3- Kıskançlık tipi:

    Esi ya da arkadaşının kendisini başkaları ile aldattığı düşüncesi içindedir. Bunu kanıtlamak için kanıtlar arar ve ilgisi olmayan şeyleri kanıt olarak görme eğilimindedir. Eslerinin eşyalarında lekeler, uzun sac telleri, davranışlarındaki farklılıkları gözlerler. Bu durumu izleyerek eslerine karşı şiddet kullanabilir, özgürlüklerini kısıtlayabilir, onu takip edebilir, boşanmaya kalkabilir hatta öldürme girişiminde bulunabilirler.

    4- Persekutuar (kötülük görme) tip:

    O kişiye yönelik, aleyhinde isler yapıldığı, takip edildiği, işyerinde ayağının kaydırılmaya çalışıldığı, hakkında rapor düzenlenip, hapise atılabileceği, zehirlenmeye çalışıldığı ve yemeklerine zehirli ilaç konduğu, kendine iftira atılmaya çalışıldığı , ilerlemesinin engellendiği seklinde düşünceler içindedir. Bu nedenle davalar açabilir, çevresi ile tartışmalar içine girebilir. Çabuk sinirlenip, küsebilir, çevrelerine zarar verebilirler.

    Çok önemli bir konu açmışsınız. Teşekkürler. İşte bu tür akıl hastası; sıfır suçlu karısını koyun gibi doğruyor, tavuk gibi kesiyor. "Yargısız infaz"!. Ülkemiz kadın kesip biçmede kaçıncı sırada? Jaluzik tip, othello sendromu ile de tanımlanan bu çok ciddî akıl hastalığının tehlikesi sonucunda kadının yaşamı son buluyor!!!
    İlginç olan: Bu hastalar toplum içinde ellerini kollarını sallayarak dolaşmaktalar. TCY ve TMY'sında da yer alan maddelerde: akıl hastalığı nitelendirilmesiyle bu çok ciddî hastalığın savuşturulduğunu görüyoruz. Muaf oluyorlar. Ağır insanlık suçlarına; hafifletici neden aranabilir mi? Rehabilitesi ya da denetimi bile yok (!). Karım beni aldatıyor sanısıyla, cinayeti işliyor bu cani... Potansiyel tehlike! Bu konu ile ilintili anlatımlarımı nereye alıntılamalıyım bilemiyorum. Lütfen bilgi verebilir misiniz? Güçlü saygılar... Nesrin Savaş Kantarcı
#12.03.2008 10:52 0 0 0