Uyarın için tşk ederim dostum,
1. oLarak neden iki ayrı konu açtığımı resimLerin çokLuğundan anLıyabiLirsin bazı arkadaşLarın bağLantı hızLarıyLa resimLeri görmeLeri gerçekten zorLaşacağını düşündüğümden iki ayrı konu açtım.. Aslına bakarsan ikidende fazLa oLması gerekiyordu ama fazLa abartmayada gerek yok.. Bunun mesaJ çoğaLtmakLa aLakası oLduğunu düşünmek gerçekten çok saçma çünkü cevap oLarak yazmakta zaten mesaJ sayıma ekLeniyor. Bu sadece karşımdaki insanLarı madur etmemek için yapıLmış bir davranış..
2. oLarak site ismi oLarak geçen site harunyahya.org'u biLmeyen çok az insan vardır kaLdıki googLe, yahoo veya mynet nasıL site rekLamı sayıLmıyorsa bu sitede ona benzer biLgi içerdiği için benim açımdan bir probLem teşkiL etmedi o yüzden yayınLamaktada probLem oLmuyacağını düşündüm..
bu konu iLe başka bir görüşüm ise, ordaki rekLamLarı kaLdırmak bizim için bir kaç dk. iş ama sonuçta birşeyLeri bir yerLerden aLıp payLaşıyorsak eğer (bu forum yada başka kaynaklı siteler harici) o resimLer için uğraşan insanLarın emekLerine saygısızLık etmiş oLuruz. Buda bize yakışmaz..
Medine`de bulunan Mescid-i Nebevî`nin (Peygamber Efendimiz`in Camisi) yeşil kubbesinden (kubbetu`l hadra) bir görüntü. Bu kubbenin alt hizasında Peygamber Efendimiz`in, Hz. Ebûbekir`in ve Hz. Ömer`in kabirleri bulunmaktadır. Yine yeşil kubbenin altındaki alanda aynı zamanda Peygamberimizin evi (hâne-i saadet), minberi ve suffe (o zamanda fakirlerin kalıp eğitim gördüğü yer) bulunmaktadır
Hz. Ebu Bekir (r.a.) Efendimizin Camisi
Peygamber Efendimiz`in Camisinin (Mescid-i Nebevî) civarında bulunan, Medine`deki Osmanlı eserlerinden Hz. Ebûbekir ve (arkasında) Hz. Ali Camileri. Bu camilerin olduğu yerlerde Hz. Ebûbekir ve Hz. Ali`nin evleri bulunmakta imiş.
Hz. Ömer (r.a) Efendimzin Camisi
Peygamber Efendimiz`in Camisinin (Mescid-i Nebevî) civarında bulunan, Medine`deki Osmanlı eserlerinden Hz. Ömer Camisi. Bu caminin olduğu yerde Hz. Ömer`in evi bulunmakta imiş.
Hz.Ali (r.a) Efendimizin Camisi
Peygamber Efendimiz`in Camisinin (Mescid-i Nebevî) civarında bulunan, Medine`deki Osmanlı eserlerinden Hz. Ali Camisi. Bu caminin olduğu yerde Hz. Ali`nin evi bulunmakta imiş. Resimde, bir sabah namazı sonrası seher vaktinde, bu kutsal mekanlara veda ederek evlerine dönmeye hazırlanan hüzünlü Türk hacılarını görüyorsunuz
Muhammed b. Vasi her sabah namazına müteakip şöyle dua ederdi.
" Allah'ım Sen bize bir düşman musallat ettin ki o ve maiyyeti bizi ve kusurlarımızı görür, fakat biz onu göremeyiz. Allah'ım, onu rahmetinden ümidini kestirdiğin gibi bizdende onu mahrum et. Afvından ümidini kestirdiğin gibi bizdende ümidini kestir. Rahmetinle onun arasını uzaklaştırdığın gibi bizimlede onun arasını uzaklaştır. Zira muhakkak ki senin gücün her şeye yeter sen her şeye kadirsin."
Bu zat bir gün mescide giderken şeytan karşısına çıktı ve;
- Beni tanıdınız mı ? diye sordu Muhammed ;
- Hayır bilemedim kimsiniz dedi İblis ;
- Ben İblisim deyince Muhammed ;
- Ne istiyorsun diye sordu İblis ;
- Senden ricam şu istiazeni başkalarına öğretme, bende bunun karşılığı olarak sana dokunmam dedi. Muhammed b. Vasi ;
- Andolsun ben bunu herkese öğretirim. Sende elinden geleni yap dedi.
Efendimiz in ( s.a.v ) hadisi olarak hatırladığım bir şey var. Aklımda kaldığı kadarıyla şöyleydi: "Bir günah işlediğinizde ,ardından hemen bir iyilik yapın, bir sevap işleyin ki, o sevap, o günahın kalpte bıraktığı etkiyi alıp götürsün."
Bu hadisten çıkarılacak hisse:
Eğer dünyada ki bu imtihanı kazanmak istiyorsak mücadeleden bir an bile kopmamamız lazım.
İnsanız,elbet gaflet anlarımız olacak .(keşke olmasa !)Elbet zayıf düştüğümüz anlarda istemeden de olsa hatalar yapabilir,günah işleyebiliriz.
Hayat yolu aşılması zor engellerle dolu&Bizim asıl bilmemiz ve özellikle dikkat etmemiz gereken nokta şu:Her ne durumda olursak olalım hep teyakkuzda olmak,Savaşta olduğumuzu unutmamak,tökezledik veya düştük diye mücadeleyi terk etmemek.Hemen kalkıp düşmana aynı şekilde karşılık vermek..
(Ne demiş efendimiz( a.s) bir savaş dönüşü sahabe dostlarına:
"Şimdi küçük savaştan büyük savaşa dönüyoruz"
Büyük savaş nedir ey ALLAH ın Resulü ?
diyenlere kitaplık çapta şöyle seslenmiş:
("O' nefsinizle yaptığınız savaştır.")
Bu nasıl olacak ?
Aynen peygamber efendimiz (s.a.v)buyurduğu gibi :Bir günah işlediysek ,hemen ardından bir,hatta birkaç sevap işleyeceğiz.Bir namazı gaflete düşüp kaçırdıysak,en az 20-30 rekat nafile namaz ,tövbe ve zikirle buna karşılık vereceğiz.(işte bu konuda bize peygamberlerden bir örnek : - - peygamberlerden birini ( yanlış hatırlamıyorsam idris (a.s ) ) şeytan gaflete düşürmüş ve sabah namazı vaktini geçirtmiş..Uyandığında bir ok gibi yerinden fırlayan peygamber hemen Rabbinin huzuruna durmuş ve tam bin (1000) rekat namaz kılmış..Akşama kadar da tövbe ,istiğfar etmiş..
Ertesi gün şeytan onu sabah namazına bizzat kendisi kaldırmış. Peygamber sormuş:
Ey iblis,ey ALLAH IN lanetli kulu ,ey insanlığın düşmanı !
Sen hayırlı iş yapmazsın, bu davranışının sebebi ne ki ?
Şeytan homurdanarak cevap vermiş:
Yahu ,bir gün sabah namazını kazaya bıraktırdım,bin rekat namaz kıldın,o da yetmedi akşama kadar tövbe ve zikirle geçirdin vaktini..
Neme lazım hiç olmazsa vaktinde kaldırayım da fazla namaz kılıp daha çok sevap kazanma demiş)&
Evet insan kalesinin kumanda merkezi KALP'tir.
Şeytan kumanda merkezini ele geçirirse kale düşer.
İşlediğimiz her bir günah kalbimizde siyah bir leke bırakır,
eğer hemen arkasından tövbe edip onu silmezsek o leke oraya iyice yerleşir.
Ardı ardına işlenen günahlarla leke büyür,büyür,öyle bir an gelir ki kalp kapkara olur.
ALLAH (C C )hepimizi böyle bir duruma düşmekten korusun(amin)
Bu durumdaki bir insan için artık çok geçtir.
Kurtulmak ister,kurtulamaz,içinde bulunduğu tutsaklıktan (günah batağından) çıkmak istese de çıkamaz..
Çırpındıkça batar daha derinlere..
Çünkü şeytan kumanda merkezini ele geçirmiştir bir kere..
(Çok duyarsınız çevrenizde böyle yakınmaları:Yahu hiç memnun değilim halimden ama kanıma işlemiş meret, bırakmak istiyorum bırakamıyorum veya,bir bitsin şu sıkıntılar başlıyacağım namaza vs..ama çok istemelerine rağmen o bir gün bir türlü gelmez.)
O durumda olan insanın elinden maalesef bir şey gelmez.
O artık şeytanın esiri olmuş bir zavallıdır.
Eğer günahlarımız ağır basar da şeytan bizi ele geçirirse vay halimize..
O nun tuzağına düşmemek için çok uyanık olmalıyız.
Prensipli hareket edip kendimize olmazsa olmaz kurallar koymalıyız.
Önemli Olan Sevdiğimiz şeyi yapmak değil yapmak zorunda olduğumuz şeyi sevmeye çalışmaktır çünkü tek kurtuluş ondadır.
Mesela:
"Şartlar ne olursa olsun mutlaka namazımızı kılmalıyız",
Ezana saygı göstermeli,kur'anı hiç olmazsa haftada bir kez okumalı yahut dinlemeli,mutlaka Cuma namazına gitmeliyiz..Yerde bir ALLAH ( c c ) kelamı görsek kaldırmalı,dine ve dindara karşı saygılı olmalıyız..,hak yememeli,haksızlığa boyun eğmemeliyiz..,Kendimizi dünyanın en günahkar kulu görüp ,kibir ve gururdan sakınmalıyız. vb..
Bu kurallar öylesine istisnasız olmalı ki ,işlediğimiz büyük ,küçük günahların bu kuralları bozmasına izin vermemeliyiz..
Bir an yanılıp içki mi içtik,hemen ardından abdest alıp namaza durmalı,tövbe etmeliyiz.
Hatta zina mı yaptık ,gusledip yine huzura durmalıyız..
( -MAİDE-
90 - Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
91 - Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?
93- İman edip salih amel işleyenler, Allah'tan korktukları, imanlarında sebat ettikleri, salih amel işlemeye devam ettikleri, sonra Allah'tan sakındıkları, imanlarından ayrılmadıkları, yine Allah'tan korktukları ve iyilikte bulundukları müddetçe, daha önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte bulunanları sever. )
İşlediğimiz suç ne olursa olsun ,bu bizi ALLAH'IN ( cc )huzuruna çıkmaktan alıkoymamalıdır.
Şeytan işlediğimiz her günahtan sonra bize gelir ve şöyle der:
Bak gördün mü !
Söz veriyor ama tutamıyorsun.Senin bu temiz insanların arasında işin yok.
Allah'ın bu mübarek mabedini de bu kirli bedeninle kirletme,
( ! )Buradan hemen uzaklaş..
( Bir de çaktırmadan fitne tohumu atar :Ne yapalım seni yaradan böyle zayıf yaratmış veya,ne yapalım kaderin böyleymiş gibi..)
Sonra da sözde teselli verir:korkma Rabbin merhamet sahibidir.bunları yapamasan da sen iyi bir insansın.
Yeter ki kalbini temiz tut ( ! ) O seni affedecektir ( ! ) ..
Bu tuzağa düştük mü asıl o zaman yandık demektir.Asıl o zaman tamamen yalnız kalacağımız ve asıl güç kaynağımız olan rabbimizden uzaklaşacağımız için ,şeytan bizi savunmasız yakalayacak ve canımıza okuyacaktır.
Zaten işler hiçte onun bize kabul ettirmeğe çalıştığı gibi değildir.
Tam aksine tövbekarların tövbesidir Rabbin katında makbul olan..
O huzurunda cenneti garantilemişçesine rahat ,lakayt Müslümanlar yerine,eminim işlediği suçtan dolayı pişman,utanç ve korkuyla iki büklüm olmuş,Rabbim affet şu günahkar kulunu diye hıçkırıklara boğulan tövbekar kulunu tercih edecektir.
Tabi bir günah işleyip bir tövbe etmek ,sonra o günahı tekrar işlemek ve bunu tekrar ,tekrar yapmak hoş ve ideal Müslüman'a yakışır bir davranış değil elbette.., Ama umulur ki bir gün bu azmimizi ,huzuruna çıkmaktaki bu kararlılığımızı gören Rabbimiz bize acır ve bizi şeytanın pençesinden kurtarır.Öyleyse umutsuzluk yok,pes etmek yok.
Her yere haber salın,
Haydi durmayın , koşun !
Çok sevdiğiniz insanlar şeytanın tuzağına düşüp cehenneme gitmesin .
Bu gerçeği haber verin tüm Müslümanlara..(Hatta tüm insanlığa)
Müjde deyin !
İş sizin zannettiğiniz gibi değilmiş,işlediğiniz günahlar engel değilmiş rabbinizin huzuruna çıkmaya..,
Tövbe kapısı açıkmış,
O sizi her halde,her şekilde huzuruna kabul ediyor deyin.,
Koşsunlar vuslata çok geç olmadan..,
El açsınlar Rabbimize , kalpleri kararmadan..
Haber verin şeytanın oyununu ..,
Acele edin çünkü ,bu işte vebal var.,
Koşun dostlarım koşun ..,
Cennet e sefer var...
(BU YAZIYI KOPYALAYIN DAĞITA BİLDİĞİNİZ KADAR DAĞITIN)
ALLAH RESULU (ASM) BUYURDU Kİ:
KİMİN VASITASIYLA BİR ADAM MÜSLÜMAN OLURSA , ONA CENNET VACİP OLUR. (Ukbe(RA),Taberani)