gece_sahini_

gece_sahini_

Üye
11.07.2004
Er
393
Hakkında

#25.08.2004 21:57 0 0 0
#19.07.2004 13:42 0 0 0
#19.07.2004 13:38 0 0 0
#19.07.2004 13:35 0 0 0
#19.07.2004 13:22 0 0 0
#19.07.2004 13:19 0 0 0
#19.07.2004 13:17 0 0 0
#18.07.2004 17:17 0 0 0
#18.07.2004 16:57 0 0 0
  • Ağlamıyorum mu dedim sana
    Yok be sevgili;
    Ben bir gidişine ağladım
    Evet.. Ağladım,
    Hep sensizliğe yandım
    Her sessizlik arasında,
    Her karanlığın ortasında,
    Bir de sensizlik baş ucumda
    Kayboldum aralarda..
    Hep gidişini düşünüyorum
    Ve hiç unutamıyorum
    Bir defa sarılamadan
    O güzel gözlerine
    Bir kere bakamadan,
    Gittin..
    Seninle olmak varken,
    Bu korkunç karanlıkta
    Sensizim.. Ağlıyorum aslında..
#18.07.2004 16:16 0 0 0
  • sevgilerin taştığı nehirlerde
    çırılçıplak bedenlerin kirli yanlarının yıkanıp
    eski masum kokusuna bürünmesi gibi
    seni sevmek isteyişim
    karlı ve soğuk uykuların
    yalnızlık olan kabuslarla kesilmesi gibi

    bir yitişin ardından darmaduman haykırışın
    acı saplanışlarıyla özlenen kokuların
    ve nasıl matem havasında bir bir gömülen günlerde
    hayatı bu denli çekilmez kılmasının bir anlamı yoksa
    sen yokken sevmenin de bir anlamı yok sanki

    suskun harflerin bir araya gelip de
    bu kadar acı
    bu kadar keskin
    bu kadar sevgi dolu birlikteliklerinde
    nasıl yok oluşumun bir anlamı yoksa
    ayrılık vakti düştüğünde kolumdaki saate
    yitişindeki acıları haykırmanın da bir anlamı yok sanki
    ve bu kadar içimi kavuran hasretinin ardından da
    yakınmamın bir anlamı yok
    ama ne zaman gözlerime baktığın mekanlara gitsem
    utandığında oynadığın dudaklarından dökülen sözleri
    ne zaman bir başka ağızda duysam
    bu kadar acı
    bu kadar hüzün dolu saatlere gömülüyorum
    ve ne zaman kolumdaki saat gidişini yansıtsa gözlerime
    bir yok oluşun girdabında kıvranıyorum
    ağır ağır hayatımdan kayan günlerimi
    bir yitişin ardından işte böyle bitiriyorum

    aşk bir yitirişmiş şimdi anladım bunu
    aşk gitme diyemeyen bir adama duyulan öfkeymiş
    içinde kendi yarattığı karanlığın yokluğunda
    nefessiz kalan bir adamın şaşkınlığıymış
    şimdi anladım bunu

    karanlığımda kendime duyduğum nefretin
    seni yüceltmesiymiş coşkuyla
    seni alıp bakamadığım göklerime çıkarmasıymış
    ve önüne geçilmez gururumun
    tüm ağırlığıyla üzerimde tepinmesiymiş
    aşkın insanı ayakları altında ezip geçtiğini de
    şimdi anladım

    yokluğun içimde büyüyen aşkınmış gizliden
    ve kendime duyduğum nefretim
    suratıma defalarca inen tokat gibiymiş
    umarsızca cesaretlendirirmiş içimdekileri
    sensizliğe gömülü ilk 14 Şubatımda
    artık kendime yalanlar söyleyemeyişimmiş
    aynı ayrılık saatinin tek tek geçen dakikalarının
    kafama bir bir yumruk indirmesiymiş
    şimdi anladım bunu

    yok olan yüreğin ardından paramparça sözlerin
    acı saplanışlarıyla özlenen kokulara sarılmanın
    ve boğuk havasında bir bir gömülen adamın
    hayatını bu denli çekilmez kılmasının bir anlamı yoksa
    sen yokken sevmenin de bir anlamı yok sanki

    ve bu kadar içimi kavuran hasretinin ardından da
    yakınmamın bir anlamı yok
    ama ne zaman kanlı bir gül kopsa yüreğimden
    ne zaman yüzünün bir parçasını dahi sana benzettiğim
    sevgililer geçse gözlerimin önünden
    bu kadar acı
    bu kadar hüzün dolu saatlere gömülüyorum
    ne zaman kolumdaki saat gidişini yansıtsa gözlerime
    bir yok oluşun girdabında böyle kıvranıyorum

    işte kendime yeniden haykırıyorum:
    şimdilerde masum çocukluğuma duyduğum hasret gibi
    seni sevmek isteyişim
    hüzünlü bir şarkının coşkuyla söylenen nakaratı gibi
    ama gölgene bile dokunamıyorken bu hüzünlü günde
    içimi kavuran gururumun ardından da
    yakınmamın bir anlamı yok
    şimdi anladım bunu
#18.07.2004 16:04 1 0 0
  • Konu: sevgilim
    Seneler aylar günler geçti
    Ama hala unutamadım seni
    Biliyorum artık seninim
    Sadece senin eserinim

    Git desen, kal desen yaparım
    ama unut deme yıkılırım
    Sensiz bir ben mümkün olamaz
    Hapsoldu aşkın bedenim salmaz

    Aşkım sevgilim sahibimsin
    İnsafsiz artık nefesimsin
    alev gibi yanıyor şu kalbim
    söndürmekse sana ait sevgilim
#18.07.2004 15:52 0 0 0
  • Konu: bıraktın
    umut ektim hasret biçtim gönlüme
    merhem bulamadım garip derdime
    gayri sersende canını önüme
    canan sevecek can mı bıraktın

    çöllere düştüm de mecnun a döndüm
    güllere vurulmuş bülbüle döndüm
    ruhum çıkmadan ölüye döndüm
    damarda akacak kan mı bıraktın

    döndüm etrafında pervane oldum
    bir fidan idim yandım küle döndüm
    uğruna bir değil bin defa öldüm
    yoluna ölecek can bırakmadın
#18.07.2004 15:46 0 0 0
  • sararmış yapraklar gibi
    düşerken gözyaşlarım
    yine sevgiliye onu sevdiğimi
    söyleyememenin burukluğu var içimde
    hüzün ayı olan eylülün ilk gecelerinde
    biliyorum: desemki seni seviyorum .
    saat onikiyi vuracak
    ve aslında malum olan
    ama kimsenin anlayamadığı
    sahte fakat bir o kadar gerçek büyü bozulacak
    ve aslında o hiç çıkmadığım
    soğuk kaldırımlı karanlık sokakta
    kaybolup gideceğim
    ben gideceğim herşey kalacak
    yokluğum asla belli olmayacak
    sanki hiiç olmamışım gibi...
#18.07.2004 15:43 0 0 0
  • Kadın tam bir dünya güzeliydi ama,
    Adam da tam muşmula suratlı birydi,
    Kadın güzelliği ile çıldırtırken,
    Anlamıyordu asla,
    Hep hüsrana uğruyordu sonunda nedense,
    Üçüncü bir güç baş belasıydı sanki kadına,
    Ve adam üzerinde çıldrıtmaktan da öte,
    Delirtici bir şey taşıyordu her an ve hep cebindeydi o nesne,
    Çünkü, adamın cüzdanı kainat güzeliydi adeta,
    Bundandır ki muşmula suratını çook pahalıya satmıştı kadına...
    Ve adamın her gittiği yerde yoluna insan postu seriliyordu,
    Ayakları iskeletleri çıkmış kölelerin sırtındaydı daima,
    İçtiği viski insan kanıydı,
    Paltosu yoksulların diyetinden örülme,
    Ve binbir renk, binbir nakıştandı...
    Kadının sa, her gittiği yerde yangınlar çıkıyordu,
    Bakışlarıyla tutuşturuyordu erkek yürekleri,
    Ve kirpikleriyle de hançer üşürüyordu duygulara,
    Bir emsalsiz tablo oluyordu akıllarda ama,
    Adam, dünyanın bütün itfaiyecilerini satın almıştı sanki,
    Kadının yangınında kalan herkes,
    Susuz ve çaresiz kalıyordu sonunda...
    Kadın, kadındı ama, kendini unutmuştu sanki,
    Bedeninin değil ruhunun içindeki asıl kadını arıyordu hep,
    Kadınlığını kadın gibi yaşamak,
    Kadın olduğundan zevk almak, zevk vermek istiyor du ya,
    Adam, paradan bir duvar örüyordu her düşüne, her duygusuna kadının,
    Ve kadının olduğu her yerde, bir cüzzamlının suratı gibi peydah oluyordu,
    Ve kadın, adamın paradan ördüğü duvarların arkasında,
    Görkemli ve kalabalık bir sarayda yaşaıyorduysa da ,
    Kadınlığını tadamadı, kadınca yaşayamadı,
    Cinselliğinin anlamını bulamadı, öğrenemedi hiç,
    Hep o kalabalıkta yapayalnız yaşadı, yaşadı...
    Arzularının paraya benzer yanı yoktu kadının ama,
    Aanlatamadı, anlatamadı, anlatamadı,
    Adamın da paradan kefen yapılamaz diye bir düşüncesi olmadı asla...

    Bayram Tunca
#18.07.2004 15:38 0 0 0
  • ağladığında gözündeki yas olurum
    üzüldüğünde kalbinde ızdırap
    neşelendiğinde yanaklarında gülücük olurum
    sen çok yaşa ben senin yerine ölürüm!
#18.07.2004 15:35 1 0 0
  • Yalnızlıkta yürüyorum
    Sokak ışıklarının altında
    Rüzgar eser yavaşça
    Uğultuları kulağımda

    Yalnızlıkta yürüyorum
    Bir ramazan ayında
    Sokaklar sessiz sakin
    Arkadaş arıyorum yanımda

    Yalnızlıkta yürüyorum
    Deniz kıyısında
    Bir yanda kız kulesi
    Bir yanda temiz hava
    Ah negüzel bu dünya
    Bir de yalnızlık olmasa
#18.07.2004 15:33 1 0 0
  • Hiç görmedim ki,
    ama bilirim gözlerinin rengini,
    eladır, yeşildir, mavidir, çakırdır&
    Vallahi görmedim,
    ama bilirim saçlarının rengini,
    sarıdır, siyahtır, kızıldır, açık kestane&
    Üsteleme dost, inan hiç görmedim,
    ama bilirim sıcaklığını, ellerinin yumuşaklığını,
    sevdalı bakışını&
    Hiç görmedim, düşümde bile.
    Ama anlatabiliyorum işte onu sana,
    belki de sen görürsün, kim bilir?
    İşte o benim sevdiğim, sevgilim&
#18.07.2004 15:31 0 0 0
  • Kapıyı anahtarla açmayı sevmiyorum
    Zili çalmalıyım ve sen açmalısın kapıyı
    Hoş geldin canımmm.. deyip boynuma sarılmalısın
    Uzun uzun öpüşmeliyiz kapı aralığında,
    Elelele tutuşup içeri yürümeliyiz

    Sen biçırpıda sıralamısın;
    Belki de üçü önemli otuzbeş kırk haberi birden
    Sular yoktu bütün gün biliyormusun
    Demelisin mesela.
    Yemeği ocakta unutup yakmamışmıyım pilavın dibini
    Sonra da tüpgaz bitti alay eder gibi demelisin mesela.
    Adları da saçları gibi hep birbirine benzeyen ortaokul arkadaşların
    Çatkapı yapmış olmalı aniden ve öğlen.
    Annen aramış yakında geleceklermiş
    Bana da selam söylemişmiş olmalı mesela.
    O kadar işinin arasında,
    Camları da silmiş serinmiş olmalısın.
    Eskilerini eskiciye verdim,o eski mintanlarını filan demelisin
    Pilastik leğen, mandal bi de faraş almış olmalısın karşılığında
    Bi gündüz yayınında faydalı en az on şey öğrenmiş olmalısın
    Çıkmayan lekeleri kolayca çıkarmaya
    Şarap şişelerini kolayca açıp,
    Boş şişelere mumlar damlatıp dekor yapmaya
    Bi ton faydalı şeyler

    Ben mutlaka;yaaaa öylemi olmuş
    Diyeceğin haberler varmeliyim sana
    Süratle beni kızdıracak bişeyler yapmalısın
    Ben zaten seni kızdıracak bisürü şey yapmış olmalıyım dışarda
    Gözüme bakıp anlamalısın yediğim herzeleleri
    Sen anlamazlıktan gelmelisin hepsini
    Yüzlememelisin yine de
    Usulca utanmalıyım
    Anladığını anlamazdan gelmeliyim
    Anladığını anladığımı anlamamalısın
    Bu böylece sürüp gitmeli bi vakit

    Ben yine herzamanki gibi, yarın rejim yapmaya
    Spora başlamaya, sigarayı artık bırakmaya karar vermeliyim.
    Sen bikaçgüne kadar bi iş bulup artık çalışmaya,
    Bi ev bulup oraya geçmeye
    Hayatına bi çeki düzen vermeye, karar vermelisin

    Çay koyyyy yapmalı, yine ben hatırlatmalıyım
    Radyo yine tuhaf şarkılar çalan bi gavur kanalına ayarlı olmalı
    Televizyon yine senin kanallarına kilitli
    Ve kül tablaları, çay tabakları yani
    Firar etmiş olmalı ortalıktan yine

    Gözlerinde güzellikten başka
    Güzellikten başka bişey yokmuş gibi
    Sıkıntı yüklü, soru yüklü bakışları görememeliyim
    Sevgimin büyüklüğü herşeye yeter sanmalı
    Hiçbi bunaltını anlamayacak kadar dangalaşmalıyım
    İkide bi sözlerini kesip,çocuksuluğunu
    Saflığını, yalınlığının sularını kurutup
    Ciddi, akarlı, kerametli konulara davet etmeliyim seni.

    Ve bigün....
    Bigün çekip gitmelisin evden
    Gitmenle anlamalıyım;
    Bu ev sevdasız olana bol gelir,
    Yürü yürü bitmez koridorlar
    Evin manzarası karanlığa göz kırpar,
    Bu evde tek başına yaşayanlara, köpekler bile havlamaz bahçede
    Çay pişmez, yemek yenmez
    Sigaranın bile tadı kaçar
    Dışarda itiş kakış kalabalıklarda yiter gider evin sahibi
    Kendini arayıp arayıp bulamaz
    Merhabaların da anlamı kalmadığından;
    Kimselere selam verip alamaz
    Denizde,karada,yatakta;
    Hiçlik solukları alıp verir

    Bi şiirin dizeleri okunur kitaptan
    Şair sankimde bilmiş gibi;
    Düşmesin bizimle yola
    evinde ağlayanların gözyaşlarını
    boynunda ağır bi zincir gibi taşıyanlar,
    çekilsin yolumuzdan kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar
    yazmıştır.

    Şiire de, şaire de, yaşama da kızılır
    Kapının önüne gelinir
    Alışkanlık icabı kapı çalınır
    Yalnızlık pusuya yatmıştır içerde
    Duyar, ama açmaz kapıyı
    Neden sonra hatırlarsın
    Anahtarını çıkarırsın
    Kapıyı anahtarla açmayı sevmiyorum be...

    Yalnızlığımı sevmiyorum
    Ben yalnız, ben yalnız seni, yalnız seni
    ÇOK... VE ÇOK....VE ÇOKKKKK...
    SEVİYORUM!...


    Savaş Ay
#18.07.2004 15:27 0 0 0