jemil

jemil

Üye
07.03.2005
Er
210
Hakkında

#11.12.2005 10:34 0 0 0
#08.12.2005 19:07 0 0 0
#05.12.2005 15:46 0 0 0
  • Konu: KIRIKKALE
    noimage
    Türkler, Kırklareli 'ni Bizanslılardan 1368 de ikinci kez aldıkları zaman adı Rumca 'da "yurttaşlar topluluğu" anlamına gelen SARANTA ECCLESIA idi; yani KIRKKİLİSE. İlimiz Kırkkilise ismini muhtemelen Hırıstiyalığın 313. yılında İmparator Konstantinus tarafından serbest bırakılıp varlığının Roma Devleti tarafından resmen kabul edilmesinden sonra almıştır.
    Yunancada "yurttaşlar topluluğu " kelimesinden alınan kilise ismi " Dindarlar Birliğini" oluşturdu. Bundan sonra kilise eyalet yöntemlerine uygun olarak dinsel bölgeler oluşturmaya başladılar. Kırklareli bu dönemde yurttaşlar topluluğunun yeriydi. Kırklareli aynı zamanda "İlk Hıristiyan Yeri" olması dolayısıyla da "Kutsanmış Kent" olarak geçmektedir tarihe. Sonraki yıllarda Dindarlar Topluluğu tarafından "Ruhların Kurduğu Kent" olmuştur.

    1603 yılında ilimize gelen gelmiş olan Polonyalı yazar Simeon, Kırklareli 'nin kayalık bir arazi üzerine kurulduğunu ve kilise çokluğundan dolayı Greklerin buraya Dessera Kondi Eklesiai denildiğini yazmaktadır.

    Türkler, Kırkilise adının Hıristiyanlık inancı ile yakın ilgisi olduğundan şehri aldıktan sonra buna saygı göstermişler ve geleneklere uygun olarak adını değiştirme çabasına girmemişlerdir. Cumhuriyetin gelmesi ile "Kırkazizler" olarak ifade edilen şehrin adı Kırklareli olarak değiştirilmiştir.


    Kırklar Olayı; Peygamberimizin gece yolculuğu sırasında Arş'da (göğün dokuzuncu katında) meydana gelmiştir. " Kırk Hatun Ziyareti " ve " Kırk Kızlar " da bu " Kırk Olayları " ndan belli başlılarıdır. Görülüyor ki; Kırklar Olayı tarih içerisinde Trakyayı ve Balkanları derinden etkilemiş, özgün bir kültürün ve efsanenin yaratılmasına neden olmuştur.
#27.11.2005 20:35 0 0 0
  • Konu: KIRIKKALE
    Makine Kimya Endüstrisi'ne bağlı olarak gelişen Kırıkkale, yurdun dört bir yanından göç almış. Gelenler, kültürlerini de beraber getirmişler...
    noimage
    İç Anadolu Bölgesi'nin Orta Kızılırmak bölümünde yer alan bu kent adını, şehrin 3 km kuzeyindeki Kırık Köyü ile kentin merkezindeki Kaletepe'nin kısaltılarak birleşmesinden almış. Bir zamanlar 12 hanelik bir yerleşim olan Kırık Köyü'nün kaderi 1925 yılında temeli atılan Mühimmat Fabrikası ile değişmiş. Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'nun (MKEK) faaliyete geçmesi ile birlikte ülkenin dört bir yanından göç almış. 1950'li yıllarda büyümüş köy imajını veren Kırıkkale, 1989 yılında il olmuş. Bir zamanlar varını yoğunu MKEK'na bağlayan Kırıkkaleliler, 1992 yılında Kırıkkale Üniversitesi'nin açılmasıyla umutlarını bu kez de öğrencilere bağlamışlar. Belediye Başkanı Mustafa Pekdoğan'ın göreve başlamasıyla Kırıkkale bariz değişimler yaşamış. Bir zamanlar trafik ışıkları bile olmayan kente toplu taşıma araçları sağlanmış; caddeler, sokaklar yenilenmiş, halk ekmek fabrikası açılarak ucuz ve kaliteli ekmek üretimine geçilmiş, arıtma tesisi yapılmış, sabit semt pazarları hazırlanmış, metruk yerler park şeklinde düzenlenmiş.



    Valiye de bu kebap yakışır
    Belediye Başkanı Mustafa Pekdoğan'ın önerisiyle Kırıkkale'nin meşhur Vali kebabı'nı görmek için Zafer Caddesi'ndeki Lezzet-i Şahane Kebap Sarayı'nın kapısını çalıyoruz. Cemal Usta nazik üslubuyla karşılıyor bizi. Kebabın öyküsünü ondan dinliyoruz: "1984 yılında vali, belediye başkanı ve garnizon komutanı yemeğe geldi. Güzel bir kebap istediler ortaya. Mutfağa inip biraz şiş kebap, biraz tavuk eti hazırlattım. 'Patlıcan, mantar, domates alın manavdan, atın fırına' dedim. Kuzu şişler mangala, bir porsiyon tavuk şiş de yanında. Adana kebap, yaprak döner, kapalı kaşarlı pide hazırlattım ve bu yemek çıktı ortaya." Kebap büyük bir tepsiyle gelmiş masaya. Belediye başkanı, ?Gördünüz mü, başkan kebabı böyle olur? demiş. Vali bey atılmış; "Bu başkan yemeği olmaz, olsa olsa vali yemeği olur" diyerek. O gün bugün bu nefis kebap Vali Kebabı ismi ile ün salmış. Her gittiğimiz ilde mutlaka çarşı-pazar gezeriz. Belediyenin tahsis ettiği arabayı kullanan Halil Tezel, bizi cuma pazarına yetiştirdi. Köylü kadınları bir sokakta yeşillik satıyorlar. Çıtlık, su teresi, minicik rokalar, kedi ciynağa (kedi tırnağı), hardal otu.... Otları temizleyip kıyıyorlar, haşlanmış yumurtayla salata olarak tüketiyorlar ya da yufka ekmekle bir güzel dürüm yapıp yiyorlarmış. Kırıkkale mutfağı ilin kozmopolit yapısını yansıtıyor. Ülkenin her yöresinde pişen yemekler burada buluşmuş sanki. Tarhana hazırlıyor kadınlar; un tarhanası... Yoğurtlu tarhana da var. Yarma kaynatılıp soğutuluyor. Üzerine yoğurt eklenip yoğuruluyor. Topak yapılıp kurutuluyor. Topakları suyla eziyorlar; güzelce pişiyor tarhana tencerede, üzerine kızdırılmış nane gezdiriliyor. Bulama (katma) dedikleri yemek, bir çorba aslında. Islatılan yarma ayranla pişiyor. Nohutlu yeşil mercimek çorbası kış günlerinin aranılan yemeği. Etten sızgıt yapıyorlar. Küçük küçük kesilen et kendi yağıyla kavrulup kurutuluyor. Sızgıtla Ekmek aşı (Guymak) yapıyorlar. Yufka ekmekler ufalanıp yağda kavruluyor. Su, salça, biber; sızgıtı da ekledin mi, keyfine diyecek yok! Doğada bolca bulunan madımağı et ve bulgurla pişiriyorlar. Sarımsaklı yoğurtla yeniyor. Mercimekli bulgur pilavları pek meşhur; nam-ı diğer Kürt pilavı. Mantı, Su böreği; zeytinyağlı sarmalar; patatesli, peynirli, kıymalı börekler; Sütlaç, Sarığı burma, Pekmez ve Çalma yörede yapılan diğer çeşitler. Köylerde hâlâ ekmekler evde yapılıyor imece usulüyle. Kırıkkale'nin ilçe mutfakları da zengin. Sulubük Köyü'nde her yıl haziran ayının ilk haftası şenlikler düzenleniyor ve Türkiye'nin dört bir yanından Tatarlar geliyor buraya. Çiğ börek şenliklerin baş yemeği. Sulakyurt Kavun ve Karpuz Festivali, Delice Üzüm Festivali, Yahşihan Yoğurt Festivali diğer etkinlikler.




    Hasan Dede'nin bereketi
    Ertesi gün Hasan Dede ilçesine gidiyoruz. Hasan Dede; üzüm, kavun, karpuz ve leziz sebzelerin yetiştiği bereketli topraklar üzerinde kurulmuş. Bir zamanlar üzüm bağlarıyla kaplıymış bu cennet diyar. Bir zamanlar profesörlerin ve öğrencilerin uğrak yeriymiş burası. Sebze, meyve, karpuz yetiştirip salça ve turşu kurmuşlar, erişte kesmişler. Yakınına Termik Santral kurulunca pek bir keyfi kaçmış Hasan Dedelilerin. Hastalıklar artmış, ürün bozulmuş, toprak bereketini esirger olmuş. Belediye'ye uğrayıp Yazı İşleri Müdürü Muharrem Sarıoğlu ile ilçenin gün görmüş kadını 78 yaşındaki Nazik anayı ziyaret ediyoruz. Nazik ana anlatıyor: "Hasan Dede bizim şıhımızdır. Horasan'dan gelmiş 8 dervişle. Çok iyi karpuzlar yetiştirmiş. "Toprağımın verdiği ürünün lezzetini hiçbir yerin lezzeti tutmasın" diye bir lütfu vardır bize. Ürünümüz pazarda satılmazsa, civar köylülerininki de satılmaz... Nazik ananın yaptığı şarap pek ünlüymüş. Bize çay bardağı ile şarap ikram ediyor. Evin hemen yanında betondan bir havuz var. Buna 'şırhana' diyorlar. Üzüm salkımları burada çiğneniyor. Çıkan şıra kaplara alınıp ağzı kapalı bir şekilde 5-10 gün dinlendiriliyor. Süzülüp küplere alınıyor. 15-20 gün sonra şarap hazır. Evlerden birinde yufka ekmek yapılıyor imece usulü. Güzide Demirtaş, Mehtap Dumlupınar ve Neriman Selvi'nin elinden yiyoruz sıcak katmerleri, yufka ekmekleri. Turşu geliyor patlıcan, fasulye, biber. Pekmez de yanında.
#27.11.2005 20:32 0 0 0
#27.11.2005 20:30 0 0 0
#26.11.2005 19:55 0 0 0
#26.11.2005 19:50 0 0 0
#26.11.2005 16:39 0 0 0
  • arkadasLar benim DVD/Cd-ROM'mum var aMa DVD yi aCmıyOr neden aCaßa bi eL atarSanız sevinirim pLs ŞimdiDen herkSe Cok teşekkürLer
#26.11.2005 16:37 0 0 0
#17.11.2005 21:42 0 0 0
#17.11.2005 21:41 0 0 0
#17.11.2005 21:31 0 0 0
#17.11.2005 21:30 0 0 0
#17.11.2005 17:14 0 0 0
  • Konu: KOCAELI
    eVet Cok guzeL ßir Şehir ...Cok seviyOrum KOCAELİ'yi
#17.11.2005 16:58 0 0 0
  • Konu: KOCAELI
    Cok saOLUn benDe kOCaeLinin MErkez 'de OturuyOrum : ) ) ) ) )
#16.11.2005 17:21 0 0 0
#11.11.2005 19:59 0 0 0