Spor yapanlar için su veya spor içeceği hayati önem kazanmaktadır.
Vücudumuzun yarıdan fazlası sudan oluşmaktadır. Suyun vücudumuzda bu kadar çok olmasına rağmen mevcudun dengesini çok iyi korumamız gerekmektedir. Vücudumuz, spor yaparken oluşan enerjiden meydana gelen ısıyı derinin üzerine çıkardığı terin buharlaşması ile gidermeye çalışmaktadır.
Ancak, terleme bir anlamda vücudun su kaybıdır. Aşırı su kaybı, susuzluk (dehydration), halsizlik, bulantı, üşüme, kramp ve kendinden geçme (disorientation) gibi durumlara sebep olur. Bu gibi nahoş durumlarla karşılaşmamak için antrenmana, yarışmalara başlamadan 15/20 dakika önce 2 bardak su veya spor içeceği almalı ve sonra da her 15 dakikada bir aksatmadan yarımşar bardakla devam edilmelidir
Bu yapılmadığı takdirde, terle kaybolan su yerine konmadığından, kan yoğunlaşır, kalınlaşır, kalp pompa görevini yapmakta zorlanır.
Neticede yapılmakta olan sporun hareketlerini temin eden kaslara gereği kadar kan gidemez, bir anlamda karbonhidrat ve oksijen gereksinimi karşılanmaz. Dolayısı ile bu sebeplerden ötürü susuzluk yukarıda işaret edilen sıhhi arızalardan başka ayrıca performans düşüklüğüne sebep olur.
Bazı maçlarda ve koşularda gördüğümüz gibi sporcu suyu içeceğine üstüne başına dökerek serinlemeğe çalışmaktadır. Bilimsel deneyler böyle bir davranışın psikolojik rahatlamadan öteye başka bir şey sağlamadığını ortaya koymaktadır.
sporcu antrenmanda veya yarışmalarda iken ele geçen su veya spor içeceğini mümkün olduğu kadar içmeli, ancak fazla gelen miktarı psikolojik rahatlama için üstüne başına serpmelidir.
Baba : Evladım seni çok göresim geldi, nerelerdesin?
Evlat : Baba çok işim var..
—–
Baba : Evladım seni arıyorum, ama ulaşamıyorum.
Evlat : Baba toplantılarım var.
—–
Baba : Evladım seni bugün yemeğe bekliyoruz.
Evlat : Baba arkadaşlarla önceden yaptığımız bir program var.
—–
Baba : Evladım bir sesini duyayım dedim.
Evlat : Babacığım şimdi kapatmak zorundayım, ben seni ararım.
—–
Baba : Evladım seni ne zaman göreceğiz?
Evlat : Baba çok işim var, bir ara uğrarım.
—–
Baba : Evladım dün gece rüyalarıma girdin, iyi misin?
Evlat : İyiyim baba iyiyim.. Şimdi araba kullanıyorum, seni sonra ararım..
—–
Baba : Evladım ne zaman arasam işin var, yoğunsun, seni çok özledim, ne zaman görüşeceğiz?
Evlat : OF BABA YAAA!!!
Bir zaman sonra evlat babasına telefon eder… Telefonu açan babasının komşusudur
Evlat : Babamla görüşeceğim, çok işim var, gelemeyeceğimi söyleyecektim..
Komşu : Babanız dün gece vefat etti, son sözleri de “Evladım şimdi iş toplantısındadır, onu rahatsız etmeyin, beni toprağa siz verin” oldu..
0 yaşında:
Baba: Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı? Gözleri de bana ne kadar çok benziyor.
Kızı: Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek.
5 yaşında:
Baba: Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?
Kızı: En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin.
10 yaşında:
Baba: Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?
Kızı: Ben babama aşığım. Büyüyünce babam gibi bir erkekle evleneceğim. Babam bu ay harçlığımı arttırır mı acaba?
15 yaşında:
Baba: Ne kadar da çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı, bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert konuşmalıyım.
Kızı: Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman özgür olacağım?
20 yaşında:
Baba: Artık sözümü dinlemiyor. Benden giderek uzaklaşıyor. Kendi parasını da kazanmaya başladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabii. Uzun zamandır aramızda tatlı bir-iki laf geçmedi. Zaten evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba
kızım elden gidiyor.
Kızı: Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor. Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli? Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım. Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!
25 yaşında:
Baba: Bir gün bunun olacağını biliyordum. İşte evleniyor. Zaten aramız eskisi gibi değildi. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni terkediyor.
Kızı: Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden yapıyor. Kendi hayalindeki damat değil ya! Sanki birlikte yasayacak olan o.
30 yaşında:
Baba: Çok az görüşüyoruz. Daha sık bir araya gelsek ne iyi olur. Hem torunlarımı da özlüyorum. Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar ki...
Kızı: Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda çok üzgün geldi sesi. Hafta sonu onlara sürpriz yapmak en iyisi.
40 yaşında:
Baba: Kızım benim entellektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim. Anlayamadığı bütün.problemleri bana sorardı. Şimdi beni beğenmiyor. Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim.
Kızı: Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir şeylerden yakınıyor. Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama. Ya ona bir şey olursa? Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım.
45 yaşında:
Baba: Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel. Gözüm arkada gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı. Onunla gurur duyuyorum.
Kızı: Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır değilim. İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten. Allah"ım onu benden alma!
50 yaşında:
Baba: Dünyada mutlu kal kızım!
Kızı: Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım. Şimdi ben kime danışacağım, kim yardim edecek bana? Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol. Ve hep yanımda olduğunu hissettir, ne bileyim ben, arada sırada işaretler
yolla mesela. Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım?
55 yaşında:
Kadın: Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım. Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim, çünkü "keşke" lerin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum. Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur mu?,
Bir zamanlar, liseyi bitirip üniversiteye girmek için ölüyordum;
Sonra, ölüyordum üniversite bitsin, işe başlayayım diye!
Derken, evleneyim, çocuklarım olsun diye ölmeye başladım.
Büyüsünler, iyi yetişsinler diye ölümüne çalıştım;
An geldi, ölürüm arkadaş emekli olmak için!
Dedim kendi kendime!!!
Şimdi, artık gerçekten ölüyorum
Ve birden farkına vardım ki,
Yaşamayı unutmuşum!!!
Ne olur, sen de kendine yapma bunu!!!
Yaşadığın her anın kıymetini bil,
Her günün keyfini çıkar…
Hey, arkadaş!!...
Para kazanmak için sağlığımızdan oluyoruz……..
Sonra da, sağlığımızı geri kazanmak için paramızdan oluyoruz;
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp,
Hiç yaşanmamış gibi ölüyoruz…….
Yalanla ve yalan yeminlerle insanları kandıranlardan, Sevgiden saygıdan anlamayan ama anlamış gibi yapanlardan sıkıldım.. Menfaati için kişiliğini değiştirenlerden, kendi gibi görünmeyenlerden, yüzüne karşı dost arkandan atıp tutanlardan, kendini birşey zannedip karşısındakini hor görenlerden, sevilipte sevgisini göstermeyenlerden, biraz fazla değer verince kendini mükemmel zannedenlerden, arkadaş görünüpte kuyunu eşenlerden, sevgimin karşılığını alamamaktan, iyi niyetinden faydalanmak isteyenlerden, düşeni kaldıracağı yerde üstüne basanlardan, saçma sapan nasihatlardan, kendini herkesten üstün görüp büyüklük kompleksine girenlerden, aşıkmış gibi yapıp insanların duygularıyla oynayanlardan sıkıldım.. İnsan olarak doğmuş ama insanlıktan uzak kalanlardan, herkesin hakkında yalan yanlış konuşanlardan sıkıldım ve yoruldum.. !!!!!
Kendin İçin Dört İşlem...
Kendini kendinle topla ..
Herkes biliyor ki: Herkes için her şey olamazsın Her şeyi bir anda . her şeyi mükemmel yapamazsın. Her şeyi herkesten iyi yapamazsın. Sen de herkes gibi bir insansın. Öyleyse: En azından, birisi için önemli bir şey ol. Bir anda sadece bir şey yap. Bir şeyleri hep eksik bırakacağını hatırla. Bir şeyi herkesten iyi yapmaya bak. Böylece hiç kimsenin senin gibi olamadığını gör. Herkesin herkes gibi olmaya çalıştığı yerde, sen sen ol, böylece herkesten daha iyi ol.
Kendini kendinden çıkar
Yaşın kaç ise, bir o kadar rakamı yaşından çıkar ki geriye sıfır kalsın. Hayata başladığın güne git. Doğduğun gün ağzından çıkan ilk çığlığı hatırla. Şu anda yaşadığın şehirde bir günde yüzlerce, binlerce bebek doğuyor. Hepsi de bir çığlıkla karışıyorlar hayata. Seni en çok sevenler bile seni sen varolduğun için sevdi. Şimdi sen, seni sen yokken bile seven birini düşünmek istemez misin? Seni sen var olduğun içen sevenleri hatırladığın kadar, seni sevdiği için var edeni hatırlamak istemez misin?
Kendini kendinle çarp
Bu sabah aynaya bir bak. Bakalım kimi göreceksin. Elbette yeryüzündeki bütün insanlara benzeyen bir insan yüzü. Kaşları, gözleri, yüzü, burnu, kulakları, saçları ile sen de herkes gibi bir insansın. Ama aynada herhangi bir insanı görüyor değilsin. Kendini görüyorsun. Tümüyle sana özel, sadece senin için yaratılmış bir yüz görüyorsun. Yani senin yüzün gibi başka bir yüz yok. Onun için yüzüne bakanlar seni, sadece seni görüyorlar. Seni tanıyanlar yüzünden tanır, sevenler yüzünü sever. Herkese benzeyen birini değil. Bütün zamanlarda, senin yüzün gibi bir yüz olmadı, senin yüzün gibi bir yüz olmayacak.
Kendini kendine böl
Etrafına bir bak. Ne kadar çok insan ne kadar çok şey peşinde koşuyor. Çok para, çok mal, çok yer, çok iş, çok yemek, çok araba, çok tatil, çok çok...Ne kadar telaşla yaşıyorlar. Herkesin çok acelesi var, çok telaş içindeler, çok koşturuyorlar, hep bir yerlere yetişmek istiyorlar. Durup kalsalar kaybedecekler sanki.. Koşturmasalar ellerindekileri düşürecekler gibi. Nefes alıp verebildiğin için, güneşe çıplak gözle bakabildiğin için, rüzgârı hissedebildiğin için mühimsin. Yaratıldığın için önemlisin.
Kendini kendine bölersen, eline tam tamına bir geçecek. Ne yarımsın, ne eksiksin, ne de kimselerin seni tamamlamasına ihtiyacın var.
Sen mühimsin.
Ey uzaktaki sevgili...
sitem dolu sözlerin yürek yakıyor..
.sen sevdin de ben sevmedim mi..
sukut etmek anlatmaz sevgiyi...
.gözlerime baktın da ben görmedim mi...
uzaktasın tutamam elini....
ne kadar istesem de göremem gözlerini....
tenin tenime değmedi...sen yandın da ben yanmadım mı.....
sevmek ilgisiz kalıp seveni üzmek midir...sen yazdın da ben yazmadım mı....
sakın kahır etme sevdama....birde sen tuz basma kanayan yarama...
şöyle çıkıpta cesurca karşıma.....
seviyorum dedin de ben sevmedim mi.....
Ne kadar da sevgiye muhtaçtır insan.. Nazını çekecek biri olsun ister yanında, Çocukça mırıldanmak,
sızlanmak, tutturmak ister,.
Bir yetişkin gibi dinlenilmek, Bir çocuk gibi şımartılmak ister.
Her zaman yetişkin olmak,
yetişkin gibi davranmak yorar insanı.Bazen saçmalamak ister.
Hesaplamadan, hesap etmeden karar vermek ister,
Kalbinin tarifini dinleyip, Hissettiklerinle yol bulmaya çalışmanın daya...nılmaz heyecanı içinde,
Sırtını tüm yolları bilenin
yüceliğine dayayıp, Küçük bir çocuk gibi koşabilmek..
.Arkamdan annem bana bakıyordur, -Düşersem öper ve geçer-in güvenliği
içinde koşabilmek, Sıyrılan, kanayan ve acıyan tüm yerlerini, Öpen biri varsa eğer, Korkma düşmekten,
Bırak kanasın dizlerin,..
Ağla ağlayabildiğin kadar,Öper ve geçer".....
Asla kendinden şüphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur.
Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur.
Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez,
sadece onlardan farklı olduğunu gösterir.
Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma ve özür dileme.... Yaşadıklarının senin için önemli bir ders
olduğunu kendine hatırlat. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi özenle incele,
olayda yaptığın hataları ve yeniden aynı durumda olsan nasıl davranacağını iyice düşün ve gelecek olaylar için kendini hazırla.
Kırılan vazo tamir
edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir
Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama başkalarının haklı
olabileceğini de unutma. Bu hayat senin ve istediğin gibi yaşamaya hakkın var, fakat başkalarını dinle ve
onların bakış açısını anlamaya çalış.
Ailen dışındaki insanlarla ilişkilerinde asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Her zaman önce sen gelmelisin. Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih etme. Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir. Karşındaki insan senin mutluluğunu düşünmüyorsa ve senin üzülmene yol açıyorsa, o zaman o insan sana değer vermiyor demektir. Bu kişileri değiştireceğini yada sana zamanla önem vereceğini düşünme. Sana karşılıksız sevgi veren ve senin için her şeyi göze alabilecek tek insanlar ailendir.
Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karşındaki insanın sevgi sözcüklerine inanma. Sevgi insanın kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır.
Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedel ödemekten istemediğin için kendini boşlukta bırakma.
Hayatta en büyük dostun sen olabileceğin gibi hayattaki en büyük düşmanın gene sen olabilirsin. Seçimini yap ve kendin için dostu mu yoksa düşmanı mı olacağına karar ver. Yaşamdaki tüm acıları atlatabilirsin,
her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer kendinin dostu olabilirsen….
Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayağa kalk ve yola devam et. Hayatı öğrenmek için o tecrübelere ihtiyacın var. Kalbin aşk acısı ile yaralanmış ise, sonsuza kadar kendini aşka kapatma. Ruhun insanların acımasızlığı ile incinmiş ise, hayata küsüp kendini karanlık bir dünyada yaşamaya zorlama. Bedenin çok büyük acılar çekmişse, kendini uyuşturup bırakma. Unutma bilge insan hayatı yaşayandır.
Cesur insan korkusuzca devam edebilendir. Tüm acılarına rağmen yenilmeyendir.