yunus

yunus

Üye
18.12.2004
Onbaşı
679
Hakkında

  • La ilahe illallah, Muhammedün resulullah . Bu kelimeye Kelime-i tevhid denir. Kısaca manası, (Allahtan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam da Onun Resulüdür) demektir.



    Kelime-i tevhidin fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

    (La ilahe illallah diyen bela ve sıkıntılardan kurtulur.) [Bezzar]

    (La ilahe illallahı çok söyleyerek imanınızı tazeleyin!) [Taberani]



    (Amellerin kıymetlisi La ilahe illallah demektir.) [Hakim]

    (Zikrin [Allahı anmanın] en faziletlisi La ilahe illallah demektir.) [Nesai]



    (La ilahe illallah demek 99 belayı önler. Bunun en aşağısı sıkıntıdır.) [Deylemi]

    (Benim ve diğer peygamberlerin dediği en üstün şey, La ilahe illallah sözüdür.) [Tirmizi]



    (La ilahe illallah diyenin günahları silinir, yerine o kadar sevap yazılır.) [E.Yala]

    (La ilahe illallah Cennetin anahtarıdır.) [İ.Ahmed]



    (La ilahe illallah diyen, sözünde sadık ise, bütün günahları affedilir.) [İ.Gazali]

    (Ölüm halindekilere La ilahe illallah söylemesini telkin edin, onları Cennetle de müjdeleyin. Şeytanın insana en yakın olduğu an bu vakittir.) [Ebu Nuaym]



    (Ağır hastayı, La ilahe illallah demeye zorlamayın, sadece telkinde bulunun.) [Dare Kutni]

    (Son sözü La ilahe illallah olanın, ruhu kolay çıkar ve o söz kıyamette ona nur olur.) [Hakim]



    (Ahiret, dünyaya tercih edilince, La ilahe illallah sözü, Allahın gazabından korur. Dünya kârını, ahirete tercih eden, La ilahe illallah dediği zaman, Allahü teâlâ, "Yalan söylüyorsun, sözünde sadık değilsin" buyurur.) [Beyheki]



    (La ilahe illallah diyene, işlediği günahlardan dolayı kâfir demeyiniz! Buna kâfir diyenin kendisi kâfir olur.) [Buhari]



    (Günde yüz defa La ilahe illallah diyenin yüzü kıyamette dolunay gibi parlar.) [Taberani]

    [Yüzüncüyü söylerken "Muhammedün resulullah" ilave etmek iyi olur. Tecvide göre okununca "Muhammedür-resulullah" denir.]



    (İhlasla La ilahe illallah diyen Cennete girer. İhlasla söylemek, söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır.) [Taberani]


    İhlas, kalbde Allah sevgisinden başka şeye yer bırakmamak, başka şeyleri temizlemek demektir.



    Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

    (Allahü teâlânın birliğine iman edip, şirk koşmadan ve ihlasla namazını kılıp, zekatını verenden Allah razı olur.) [İbni Mace]

    (İhlasla amel edin! Allahü teâlâ ancak ihlasla yapılan ameli kabul eder.) [Dare Kutni]

    (İbadetleri ihlas ile yap! İhlas ile yapılan az amel, kıyamette sana yetişir.) [Ebu Nuaym]

    (İbadetlerini ihlas ile yapanlara müjdeler olsun! Bunlar hidayet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler.) [Ebu Nuaym]

    (Kırk gün ihlasla ibadet edenin, kalbinden diline hikmet pınarı akar.) [Ebuşşeyh]

    Kaynak: www.sevde.de
    _________________
    Aç kapilarini eyy 7kat sema , bu gelen Muhammed Mustafa. Gökyüzünde yildirimlar yeryüzünde Hamza var !!

    Amacımız tüm dünyaya İSLAM'ı müjdelemek ve Onu yüceltmek. Bunun için elimizden gelen herşeyi yapacağız inşallah.....
#26.05.2005 10:14 0 0 0
  • Selamun Aleykum kardeslerim,
    Bu yazi belki biraz gec oldu keske biraz daha erken yazsaydım ama gecte olsa din kardeşlerimin Kur'an okumasına yararımız olduysa ne mutlu bize.

    Latin Harfleriyle Yasin Suresi:
    http://www.kuran.gen.tr/?x=s_main&y=s_middle&kid=4&sid=36

    Sesli olarak dinlemek icin:
    http://www.kuran.gen.tr/kuranmp3/36.mp3

    Ayrica bu sesli mp3 dosyasina mouse un sag tusu ile basip, dosyayi farkli kaydet i secip bilgisayariniza download edebilirsiniz.

    Selametle
    _________________
    Rabbimiz! Biz, Rabbinize iman edin diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al. (ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ, 193)

    SELAM ve DUA ile........
#26.05.2005 10:10 0 0 0
#26.05.2005 10:00 0 0 0
  • Peygamber efendimizin 3ü erkek 4ü de kiz olmak uzere 7 cocugu vardir:
    Hz-i Fatima haric hepsi de Resulullah efendimizden once vefat etmistir.


    1:Kasım (r.anha)
    Resulullahin 3oglundan 1incisidir. Bunun icin, Resulullah'a Ebu'I Kasim denildi. Nubuvvetden once Mekke'de dunyaya geldi. Annesi, Hadicet-ul-Kubra'dir. 17 aylik iken vefat etti.

    2:Zeyneb (r.anha)
    Resulullah'in 4kizdan 1cisidir. Peygamberimiz 30 yasinda iken dunyaya geldi. Nubuvveten once, annesi Hadice'nin hemsirezadesi Ebu'I-As bin Rebi ile evlendi. Ebu'I-As, once iman etmedi. Bedr gazasinda esir olup, zevcesinin Medine'ye gondermek sarti ile birakildi. Kendi kardesi ile gonderdi ise de, kafirler Zeyneb'i yolda geri cevirdi. Resul aleyhisselam Zeyd bin Harise yi Mekke'ye gonderip, Zeyneb'i gece Medine'ye kacirti. Ebu'I-As, hudeybiye gazasindan sonra imana geldi. Zeyneb tekrar kendisine verildi. Hicretin 8inci yilinda, 31 yasinda vefat etti. Oglu Ali, Mekke'nin fethinde Resulullahin devesinin arkasinda idi. Zeynebin kizi Umame'yi Hazreti-i Ali kendine nikah eyledi.

    3:Rukayye (r.anha)
    Resulullahin 2inci kizidir. Peygamberimiz 33 yasinda iken dunyaya geldi. Cok guzel idi. Ebu Leheb'in oglu Utbe'ye nikah edildi. " TEBBET YEDA " suresi gelince, Utbe, dugunden once bosadi. Vahy gelerek Hazreti-Osman a nikah edildi. Birlikte 2 kere Habesistan a hicret ettiler. 22yasinda iken, Bedr gazasindan once hastalandi. Hazreti Osman'a bedr gelmeyip zevcesine hizmet etmesi emrolundu. Bedr zaferinin mujdesi medine'ye geldigi gun defn olundu.

    4:Ummu Gulsum (r.anha)
    Resulullahin 3uncu kizidir. Ebu Leheb'in 2ci oglu Uteybe'ye nikahlandi ise de. "TEBBET YEDA" suresi gelince, daha dugunleri olmadan bosadi ve Resulullaha uzucu sozleri soyledi. Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem de. "YA RABBI ! BUNA CANAVARLARINDAN BIRINI MUSALLAT ET" diye bedua eyledi. Sam yolunda 1aslan bunu parcaladi. Rukayye vefat ettikden sonra Vahy gelerek, Ummu Gulsum de Hazreti-Osman'a nikahlandi. Hicretin dokuzunda vefat etti. Namazini resulullah kildirdi ve defn olunurken kabri yaninda durup, mubarek gozlerinden yas doktu.


    5:Fatima (r.anha)
    Resulullahin 4uncu ve son kizi'dir. Hz.Alinin zevcesi ve Hz.Omer'in kayin validesidir. Nikah yapilirkene 15 yasinda idi. Hz.Ali 21 yasinda idi. Hicreten 13 yil once, Mekke de dogdu, 11yilda 24 yasinda vefat etti. Hassan,Huseyin ve Muhsin adinda 3oglu ile Ummu Gulsum ve Zeyneb adinda 2kizi oldu. Resulullahin soyu Fatima'dan turedi. Zeyneb, ABdullah Bin Cafer Tayyar ile nikahlanip, Ali ve Ummu Gulsum isimli cocuklari oldu. Bunlara, SERIF-I CAFERI denir.

    6:Abdullah (r.anha)
    Resulullahin Hadice-tul-Kubra'dan olan son cocugudur. Nubuvvetden sonra dogup memede iken vefat etti. Tayyib ve Tahir de denilir. Abdullah vefat edince As Bin Vail : "Muhammed ebter oldu " yani soyu kesildi dedi. Allahu Teala "INNA A'TAYNA"yani kevser suresi ile As kafirine cevap verdi.

    7:Ibrahim (r.anha)
    Resulullah'in ogularinin 3uncusudur ve cocuklarinin sonuncusudur. Heraklius'un Misir valisi olan Mukavkis'in hediye gonderdigi Maruye'nin ogludur. Hicretin 8inci senesi tevellud edip, 1,5 yasinda iken vefat etti. Hasta iken, Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bunu isitince: "AY VE GUNES ALLAHU TEALANIN VARLIGI VE BIRLIGINI GOSTEREN 2 MAHLUKTUR. KIMSENIN OLMESI, KALMASI ILE TUTULMAZLAR. ONLAR GORUNCE ALLAHU TEALAYA HATIRLAYINIZ"., buyurdu. Ibrahim vefat edince: "YA IBRAHIM! OLUMUNE COK UZULDUK> GOZLERIMIZ AGLIYOR, KALBIMIZ SIZLIYOR. FAKAT , RABBIMIZI GUCENDERECEK BIR sEY SOYLEMEYIZ" buyurdu.




    ALLAHA EMANET OLUN !!
#21.05.2005 11:58 0 0 0
  • Şeytan, âlim bir zat olan Salih efendiye der ki:

    - Salih efendi, ne kadar çok ibadet ediyorsun? Sanki Allahın ibadete ihtiyacı mı var?

    - Evet, Allahü teâlâ, her ihtiyaçtan münezzehtir. Hiç kimsenin ibadetine ihtiyacı yoktur. Ancak bizim ibadete ihtiyacımız vardır. Kur'an-ı kerimde, (Salih amelin faydası, bunu yapanadır) buyuruluyor. (Fussilet 46)



    - Salih efendi, çok ibadet etmek için acele ediyorsun. Acele işlerde hayır olmaz. İşlerini önce bir yoluna koy, bir rahata kavuş, ondan sonra bol bol ibadet edersin. Dünyanı kazanmadan ahiretini nasıl kazanacaksın?

    - Ecel benim elimde değil... Sonra bugünün işini yarına bırakırsam, yarının işini ne zaman yaparım? Hadis-i şerifte, (Yarın yaparım diyenler, helak oldu) buyuruluyor. İbadetler vakitlidir. Her ibadeti zamanında yapmak gerekir.



    - Evet Salih efendi, hayırlı işte acele etmek gerekir. Hayırlı iş olan ibadetleri acele yap ki kısa zamanda daha çok ibadet etmiş olursun.

    - Cenab-ı Hak, çok ibadeti değil, ihlaslı ibadeti kabul eder. Hatasız yapılan az iş, hatalı yapılan çok işten hayırlıdır.



    - Ne mutlu sana Salih efendi, demek az da olsa hatasız ibadet ediyorsun. Toplumda düzgün ibadet yapamayan çok kimse vardır. İbadetinle bunlara örnek olmak için onların göreceği yerlerde ibadet etsen, daha çok sevap kazanırsın. Çünkü hadiste (Bir hayra delalet eden, onu yapan gibidir) buyuruluyor. (İ. Ahmed)

    Örnek olmamakla emr-i marufu terk etmiş olursun.

    - Allahü teâlânın beni görmesi kâfidir. İnsanların da görmesini istersem, ibadete riya karıştırmış olurum. Riya ile yapılan amel kabul olmaz.


    Şeytanın taktikleri
    [Şeytan, Salih efendiye, ibadetlerini beğendirip ucba sürüklemek için vesvese vermeye devam ederek der ki:]

    - Salih efendi, gerçekten büyük insansın. Yaptıkların, adına layık salih işlerdir. Herkes gaflette yüzerken senin şuurluca, akıllıca ibadet etmen her türlü takdirin üstündedir. Dünyada bu dereceye kaç kişi erişmiştir ki?

    - Eğer söylediklerin bende varsa, hepsi Rabbimin ihsanıdır. Her nimetin sahibi yalnız Allahü teâlâdır.



    [Şeytan, Salih efendiyi gizli riyaya sürüklemek için der ki:]

    - Az önce "Allahın beni görmesi kâfidir" demiştin. O halde riyadan kurtulmak için, insanların gözünden uzak yerlerde ibadet edersen, yine Allah senin sevgini insanların kalbine yerleştirir.

    - Başkalarına, "Salih efendi ibadetlerini hep gizli yapıyor" dedirterek beni ucba, kibre ve riyaya sürüklemek istiyorsun. Ben kulum, Rabbim, benim ibadetimi dilerse açığa vurur, dilerse gizler. Gizli yapılacak işler var, açık olanları var. İnsanlardan gizlemekle veya onlara göstermekle elime ne geçer?


    İbadeti bıraktırmak ister
    [Şeytan, ibadeti bıraktırmak için bu sefer de tenkit yolunu deneyerek der ki:]

    - Salih efendi, ibadetlerin kusurlu mu, yoksa mükemmel mi?

    - Çok kusurludur.



    - Zaten gizlemen mümkün değildir. Namaz kılarken kalıbın namazda, kalbin dünya işlerindedir. İşlediğin günahları ben bilirim. Bu halinle takva ehli olamazsın. Halbuki Rabbimiz, (Allah, sadece takva ehlinin ibadetlerini kabul eder) buyuruyor. Takva ehli olmadığına göre, yatıp kalkman boşunadır.

    - Benim vazifem Rabbimin emrine uymaktır. Şartlarına uygun olan her ibadet sahihtir. Fakat şartlarına uygun bir ibadeti de kabul edip etmeyeceği Onun bileceği bir iştir. Farz olan ibadetleri terk etmek büyük günahtır. Bu günahlardan kurtulmak için farzları yapmak şarttır. İbadet etmeden, Cennete girmek için dua etmek günahtır. Hadis-i şerifte, (Akıllı, nefsine uymaz, ibadetlerini yapar, ahmak olan da nefsine uyar, sonra Allahın rahmetini bekler) buyuruluyor. Dünyada, ne ekersen, ahirette onu biçersin. Ahiret için gereken şeyleri bu dünyada hazırlamak gerekir. Bu da Rabbimizin emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçmakla olur.



    [Şeytan, bir çok kimsenin ayağının kaydığı kaza-kader konusunda Salih efendiyi kandırmak ister. Der ki:]

    - Sen itikadı düzgün bir insansın, hayrın ve şerrin Allahtan olduğunu bilirsin. Cennetlik veya Cehennemlik olduğun ezelde takdir edilmiştir. Cehennemliksen, yapacağın ibadetlerin hepsi boştur. Cennetliksen, ibadete ne lüzum var?

    - Bir kimse Cennetlik ise, dünyada Cennete götürücü amelleri işler, Cehennemlikse, günah olan işleri yapar. Kulun vazifesi, Allahü teâlânın emrine uyup Cennetlik amelleri işlemektir. Ezelde takdir edildiği için ibadet ediyorum.



    - "Ezelde Allahın takdir ettiği olur" diyorsun. Salih efendi, o halde şu minareye çık, kendini aşağı at, eğer ezelde selametin takdir edilmişse, sana bir şey olmaz.

    - Allah kullarını imtihan eder. Kulun, Allahı imtihan etmeye hakkı yoktur. Cenab-ı Hak, (Kendinizi tehlikeye atmayın) buyuruyor. Emretmediği, üstelik yasak ettiği bir iş nasıl yapılır? Minareden kendini atmak intihardır. Onun emrine isyan edip intihara teşebbüs edilir mi?



    - Salih efendi konuyu değiştirme! Benim soruma cevap vermedin. Cennetliksen ibadete ne lüzum var diyorum?

    - Eğer Cennetlik isem, ibadet etmekle derecelerim yükselir. Hak teâlâ, ibadet edenleri Cennete, ibadet etmeyenleri de Cehenneme koyacağını vâdediyor. Rabbimiz, vâdinde sadıktır, iman edip salih amel işleyenleri Cennete koyacağına söz vermiştir.



    - Salih efendi, "Cennetlik olan Cennete götürücü, Cehennemlik olan da Cehenneme götürücü amelleri işler" dedin. Yani "Allah takdir ettiği için ibadet ediyorum" demek istiyorsun. Peki, ezelde Cehennemlik olarak takdir edilen kimsenin günahı nedir de ona kötü işler işletiliyor?

    - İnsanlarda (İrade-i cüziyye) denilen bir kuvvet vardır. Bir şeyi yapmak ve yapmamakta kullanır. İrade-i cüziyyeyi kullanmakta mecbur değil, serbesttir. Allahü teâlâ, kul, iradesini iyiliğe kullanırsa iyilik, kötülüğe kullanırsa kötülük yaratacağını bildiriyor. Kul, ibadet etmekte ve günah işlemekte serbest olmasa, ahirette iyiliğe mükafat, kötülüğe ceza verilmez. O halde irademizi iyi yolda kullanmalıyız. (Berika)
#21.05.2005 11:34 0 0 0
  • KABİRDE KONUŞAN GENÇ

    Takva sahibi olmak, hayatın her döneminde güzel. Ama fırsatlar çağı gençlikte bir başka güzel. Güce, kuvvete, güzelliğe rağmen günahlardan sakınanların mükafatı ebedi mutluluk. Hayatın baharı şeytana satılmazsa, sonsuz bahar bir adım ötede.

    Hz. Ömer'in (R.A.) halifeliği döneminde ibadet ehli, son derece takva sahibi bir genç vardı. Hz. Ömer'in hayret ve takdirle izlediği bu gencin kalbi, Allah ve Rasulü'nün (A.S) sevgisiyle doluydu. Vakit namazlarında cemaati kaçırmaz, namazdan çıkar çıkmaz evine döner ve ihtiyar babasının hizmetini görürdü.

    Bu gencin evine giden yolu bir kadının kapısının önünden geçiyordu. Kadın her defasında gencin yoluna çıkarak çirkin tekliflerde bulunuyor, fakat genç, Allah korkusundan ona iltifat etmiyordu.

    Yine bir gün yatsı namazını kıldıktan sonra evine giderken, kadın tekrar karşısına çıktı. Bu sefer bütün maharetini kullanarak genci kandırmayı başardı. Fakat genç, kadının ardı sıra eve girerken birden bire Allahu Tealâ Hazretleri'ni hatırladı ve korkuyla dilinden şu ayet döküldü:

    'Takvaya erenler (var ya); onlara şeytandan herhangi bir vesvese iliştiği zaman (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp, hemen gerçeği görürler.' (A'raf/201)

    Hemen ardından da bayılarak düştü. Kadın hizmetçisini çağırdı. Genci tutarak evinin önüne getirip koydular. Sonra da kapıyı çalarak babasına haber verdiler. Babası dışarı çıkınca, oğlunu baygın bir vaziyette kapının önünde buldu. Komşulardan bir kaçı genci tutup eve taşıdılar. Uzun bir müddet baygın kalan genç kendine gelince, babası:

    - Evladım neyin var ne oldu? diye sordu. Oğlu:

    - Bir şeyim yok. dedi. Babası:

    - Allah aşkına söyle! deyince, oğlu başından geçenleri anlattı. Babası:

    - Hangi ayeti okumuştun? diye sordu. Genç, ayeti okudu ve tekrar kendinden geçti. Bir de baktılar ki genç ruhunu teslim etmiş. Bunun üzerine genci yıkadılar ve gece vakti götürüp göz yaşlarıyla defnettiler. Sabah olunca olay Hz. Ömer'e bildirildi. Hz. Ömer, gencin babasına gelerek başsağlığı diledi ve:

    - Bana niye haber vermedin? diye sordu. Gencin babası:

    - Ey Mü'minlerin Emiri, vakit geceydi. dedi. Hz. Ömer:

    - Bizi onun kabrine götürün. dedi. Hz. Ömer ve beraberindekiler gencin kabrine geldiler. Hz. Ömer (R.A):

    - Ey filan kişi! Rabbin makamında durmaktan korkanlara iki cennet var. (Rahman/46) dedi. Kabirdeki genç konuşup:

    - Ya Ömer! Rabbim Cennette bana onları iki defa verdi. diye cevap verdi...

    Tekrar görüşmek üzere Esselamu Aleykum...
#21.05.2005 11:32 0 0 0
  • Ebu Zerr (r.a.) şöyle anlatıyor: Hz. Peygambere

    Ey Allahın Rasûlü! İbrahim (a.s.)ın sahifeleri nelerdi? diye sordum.

    Nasihattan ibaretti diyerek şu örnekleri verdiler: Ey kullarıma musallat olup da gurura kapılan kral! Seni dünya malı toplayıp da bunları üstüste yığman için göndermedim; mazlumların hakkını alman ve onların beddualarının bana gelmesini engellemen (yani onlara zulmedilmesini önlemen) için gönderdim. Çünkü ben kâfir de olsa mazlumun bedduasını geri çevirmem. Akıllı bir insan zamanını Rabbine yalvarmak. nefsini hesaba çekmek, Allahın yarattıklarını ve sanatını tefekkür etmek, geçimini ve ihtiyaçlarını temin için çalışmakla geçirir. Akıllı insan âhireti, geçimi ve haram olmayan arzu ve lezzetleri temin için çalışır. Akıllı kişi zamanının kıymetini bilir, işlerini ona göre ayarlar, dilini korur. Konuşmasını amellerinden sayan insan kendisini ilgilendirmeyen konularda dilini tutar Bunun üzerine

    Ey Allahın Rasûlü! Musa (r.a.)ın sahifeleri nasıldı? diye sordum.

    İbret verici şeylerden ibaretti. İşte ondan bir parça: Ölüme yüzde yüz inanan bir insanın, nasıl sevinebildiğine hayret ediyorum. Cehenneme kesinkes inanan bir kişinin gülebilmesine hayret ediyorum. Kadere inandığı halde rızkı için kendisini yoranlara hayret ediyorum. Hiç kimseye yar olmadığını gördüğü halde dünyaya bel bağlayan kimselere hayret ediyorum. Kıyametteki hesaba inanıp da hazırlık yapmayan kimselere de hayret ediyorum. Bu kez

    Ey Allahın Rasûlü! Bana tavsiyede bulununuz dedim.

    Sana Allah korkusunu (takvayı) tavsiye ederim; çünkü o herşeyin başıdır, temelidir buyurdular.

    Ey Allahın Rasûlü! Biraz daha dedim. Bunun üzerine

    Kurân okumayı ve Allahı zikretmeyi hiç bir zaman ihmal etmemeni tavsiye ederim. Çünkü bu senin için yeryüzünde bir nur, göklerde ise zahire ve azıktır dediler. Ben biraz daha artırmalarını istediğimde de

    Çok gülme; çünkü bu kalbi öldürür ve yüzdeki nuru giderir buyurdular. Ben yine daha fazlasını istedim. Bu kez

    Cihadı asla terketme; Çünkü bu ümmetimin ruhbanlığıdır dediler.

    Ey Allahın Rasûlü! Daha fazla nasihat ediniz! dedim.

    Uzun süre sükut edip konuşmamaya kendini alıştır; çünkü bu, şeytanı kovar ve dinini koruma hususunda sana yardımcı olur buyurdular. Bir kez daha

    Ey Allahın Rasûlü! Nasihatınızı artırınız! dedim.

    Fakirleri sev ve onlarla oturup kalkmayı sürdür buyurdular.

    Ey Allahın Rasûlü! Biraz daha dedim.

    Daima senden aşağılara bak; sakın senden daha üstün olanlara bakma! Çünkü Allah Teâlânın üzerindeki nimetlerini küçümseyip hiçe sayman doğru değildir. Biraz daha nasihat etmelerini istediğimde

    Acı da olsa daima hakkı söyle buyurdular. Ben yine artırmalarını istedim. Bu kez

    Sende bulunan ayıplardan dolayı başkalarına atıp tutma. Senin işlediklerini işleyenlere buğzetme. Çünkü sende bulunan ayıpları görmeyip de aynı ayıplardan dolayı başkalarını kötülemen, işlediğin bir suçtan dolayı başkalarına kızman ayıp olarak sana kâfidir buyurdular. Sonra da mübarek elleriyle göğsüme vurarak şunları söylediler:

    Ey Ebâ Zerr! Tedbir gibi akıl, yasaklardan sakınmak gibi takva ve güzel ahlak gibi şeref yoktur.[1]
#21.05.2005 11:29 0 0 0
#21.05.2005 10:43 0 0 0
#21.05.2005 10:40 0 0 0
#20.05.2005 10:04 0 0 0
#20.05.2005 09:59 0 0 0
#20.05.2005 09:55 0 0 0
#20.05.2005 09:46 0 0 0
  • Sakın yaptığın işlerde ve bulduğun manevi halde kendi gücünü görmeyesin. Bu hal kişiyi azdırır ve YARATANın rahmet nazarından uzak kılar. Sakın sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine de kapılmayasın. Önce temeli at sonra üzerine binayı çık. Kalbini derin kaz ki oradan hikmet pınarları fışkırsın, sonra ihlas ve iyi işlerle o binayı yükselt. Bu işlerden sonra halkı o köşke davet et.

    ***

    Başkasında bulunan bir hatayı defetmek istersen nefsinle yapma, imanınla yap. Kötülükleri ancak İMAN yıkar. Bu durumda RABBin sana işlerinde yardımcı olur. O kötülüğü yok etmek için arkadaş olur, O kötülüğü ezer ortadan kaldırır. Eğer bir kötülüğü nefsin için, halkın seni tanıması için ortadan kaldırmaya niyet edersen rezil olursun. Her işte HAKKın rızası aranmalıdır.

    ***

    İSLAM gömleğin yırtık, İMAN elbisen pis, kalbin cahil, için kederle dolu. Gönlün İSLAMİYETe açık değil. İç alemin harap, dışın mamur, bütün sayfaların günah karası. Sevdiğin ve arzuladığın yalnızca dünya.

    Kabir kapısı açık ve ahiret sana doğru gelmekte. En kısa zamanda aklını başına topla, yalnız dünya azığı toplamaktan vazgeç de ahiret azığını toplamakta acele et...

    Sabırlı kulların bu dünyada çektiği cefa, Yüce Allahın (C.C) gözünden kaçmaz. Siz bir an olsun Onun uğruna sabır yolunu tutun, yıllarca ecrini alırsınız. Ömrü boyunca Kahraman lakâbıyla gezen, onu bir anlık cesareti sonunda kazanmıştır.

    ***

    Ey evlad, önce nefsine öğüt ver, onu yola getir, sonra da başkalarını... Senin henüz ıslaha muhtaç hallerin var, bunu sen de biliyorsun. Bunu bildiğin halde başkalarının islâhı ile uğraşma yolunda nasıl başarılı olabilirsin? Gözlerin bir adım öteyi görmüyorken körleri neyle yola getirme sevdasındasın?

    ***

    Size gereken, Yüce Yaratanı sevmek ve Ondan başka kimseden korkmamaktır. Ve bütün işleri onun rızasını gözeterek yapmak... Bunlar Kalp le olur, dil gürültüsüne getirip söze boğmakla olmaz. Sonra mihenk taşına vurulunca utanırsın. Kuru davaya kimse inanmaz. Halk arasında söylediğin sözleri yalnız kaldığında söylüyormusun?... Aynı duyguları tek başına kaldığın zaman da duyman mümkün oluyor mu?... İşte bunları yapabiliyorsan mesele yok... Kapı önünde TEVHİD, içeriye girince ŞİRK, yakışır mı? Bu, nifak, ikiyüzlülük alametidir, içi bozuk olmanın ta kendisidir. Acırım sana, sözün kötülükten sakınma hakkında, kalbin ise fitne çıkarmaya istekli. Şükrü dilinden bırakmıyorsun, ama kalbin daima itiraz halinde.

    ***

    Geliniz aşırı, uygun olmayan arzularımızı bir yana atıp YARATANIMIZA koşalım. Bu yolda biraz perişanlık çekelim. Ne olur sanki biraz zahmet çeksek? Ona vardıktan sonra bütün çekilen sıkıntılar unutulur. İçimize ve dışımıza hükmeden nefsimizi HAK yoluna çevirelim, Rabbimizin Elçisine, Sevgilisine başvuralım, Onun eteğini bırakmayalım.

    ***

    Bütün amacın yemek, içmek ve arzularının tatmini olmasın. Bunların hepsi amaç değil, Yüce ALLAHa (C.C.) ulaşmak için birer araçtır. Bütün hedefin sana en çok gerekli olana ulaşmak olmalı. Sana en gerekli olan ise YARATANındır. Onu ara. Her şeyin bir bedeli olur. Dünyaya AHİRET, yaratılmışlara ise bedel YARATANdır. Dünyayı kalbinden atarsan yerini HAK alır.

    Yaşadığın günü ömrünün son günü bil, işlerini ona göre ayarla. Bu duygu sana yeter.

    ***

    ALLAHtan (C.C) başka ilah yoktur, dediğinde bir DAVA peşine düştün demektir. Her davada şahit isterler, şahidi olmayan davasını kaybeder. Ayrıca bu uğurda gelecek her türlü sıkıntıya göğüs gerip, sabır göstermek de birer şahid sayılır. Bunları yaparken İHLASlı olmak gerekir.

    ***

    Hiçbir söz amelsiz ve ihlassız kabul edilmez. Kainatın Efendisinin (S.A.V) yolu İHLAStan ibarettir.

    ***

    Dünyalık toplarken dikkatli ol. Gece odun toplayan gibi olma. Elini uzattığında neyi alacağını önceden kestirmelisin.

    Gece odun toplayan eline geçeceğini bilemez, seni de ona benzetiyorum. Ayık ol, sonra felaket büyük olur.

    ***

    HAKla çekişme, nefsin için Onu kötüleme, malın azaldı diye Onu itham etme, insanlar sana yüz vermiyor diye Onu suçlama. Suçu kendinde ara. Her işin kendi keyfine uygun olmasını istiyorsun, en büyük hüküm senin mi yoksa Onun mu? Sen mi fazla biliyorsun yoksa O mu? Merhametin Onunkinden fazla mı?

    Sen ve bütün yaratıklar Onun kuludur. Her şeyde yalnız Onun hükmü geçer bunu sakın unutma.

    ***

    YARATANın rızasına erme yolunda yapmacık hareketler fayda getirmez, bu yolda yersiz arzu ve boş temenni ile yürünmez. Hele içi başka dışı başka birinin eline hiçbir şey geçmez. Bir de yalancılık ortaya çıkarsa felaket o zaman başlar. Eğer bu hallerin azı sende varsa hemen tevbe et ve tevbeni bozma. Tevbe etmekten ziyade, tevbeyi bozmamak esas hünerdir.

    ***

    Böbürlenmeyi bırakın, Yüce ALLAHa (C.C) karşı büyüklük satmakta neymiş? Kullara da kibirli davranmayın, haddinizi bilin. Varlığınıza tevazuyu yerleştirin. Önceden ne olduğunuzu düşünün; bir damla su.

    Sonrası ne olacak malum...Bir hendeğe yuvarlanacak bir ağırlık. Hali böyle olana büyüklük taslamak yaraşır mı?

    Hırsa kapılmayın, kötü arzular sizi esir etmesin. Dünyalık adamların kapısını aşındırmayın. Ezilip büzülerek onlardan dünyalık dilenmek size yakışmaz, sabırla doğru yoldan nasibini arasan daha iyi olmaz mı? Ya bir de yaptığın dilenciliğin sonu boşa çıkarsa... Sevgili Peygamberimizin (S.A.V) En büyük belâ, nasibte olmayanı aramaktır, buyruğunu hiç duymadın mı? Nasibte olmayanı kullar hiçbir zaman veremez. Dünya oğullarının buna hiçbir zaman gücü yetmez.

    ***

    Ey ilim iddiasında bulunan, hani ağlaman? Yüce ALLAHın (C.C) korkusundan gözlerin yaşarıyor mu? Ondan korkman ve günahları itirafın nerede? Nefsinle cenk etmek ve onu terbiye etmek yok mu? Onu HAK tarafına çağırman nerede?

    Bunların hiçbiri sende yok. Bütün derdin kasa, masa, yemek ve eğlenmek. Aklını başına al. Dünyadaki nimetlerden sana gelecek bir kısmetin varsa gelir, üzülme içini ferah tut. Bekleme yükünden kurtulursun, hırsın ağırlığı seni yormaz. Eğer bu şekilde davranmazsan, bütün bu uğraşmalarından sana ne kalacak dersin? Sadece bir yorgunluk ve ağır bir hesap...

    ***

    Doğruluk olmadan bilginin sana ne yararı dokunur? Doğruluğun olmadığı için bilgi sana bela olur. Öğrendin, namaz kıldın, oruç tuttun sebebi sana mal versinler, iyiliğini görsünler, seni öğsünler oldu. Sana yakışır mı bu düşünceler?

    Farzet ki halkın sana ilgisi arttı, bunun ölüm anındaki sıkıntıya faydası olur mu acaba? Seni sevenlerle aranda uçurumlar olacak o anda. Topladığın malları başkaları paylaşacak, hesabı ve cezası da sana kalacak.

    ***

    Yazık sana! Cehennemlik işleri yaparken cenneti umuyorsun. Geçici şeylerle avunuyor onları seviyor ve senin sanıyorsun. Ama yakında elinden alacaklar.

    Yaratan hayatı sana emanet olarak verdi, Onun rızası yolunda yaşamanı emretti. Sen ise kendi isteğin, heveslerinin peşinde hayatını tükettin. Sana verilen zenginlik, makam, sıhhat birer emanettir. Bütün bunları YARATICININ rızasına uygun yolda kullan.

    ***

    Ey evlad, ana rahminde seni kim besledi. O halde iken ne kadar acizdin, bu hale seni getiren kim? Sen ise kendi varlığına ve halka dayanmaktasın, parana, mevkine, bilgine güveniyorsun. Güvendiklerin bugün var yarın yok olabilirler. Yüce ALLAHtan (C.C) başka her kime güveniyor veya kimden korkuyorsan o senin ilahındır. Yakında bütün güvendiklerin yok olur kullarla aran açılır, sana karşı kalpleri katılaşır, kapıları yüzüne vururlar seni kapı kapı dolaştırırlar. Çağırsan yardımına koşan olmaz.

    Bütün bunlara sebeb Haktan başkasına güvenmiş olman, Onun nimetlerini başkalarından bilmiş olmandır.

    ***

    Yüce ALLAHın (C.C) dininde olmayan şeyleri yapmaya çalışma. Elinde iki şahit olsun; biri KUTSAL KİTABIMIZ, diğeri SÜNNET-İ RESULALLAH. Bunlar seni RABBİNE ulaştırır. Ama sen bu şahitleri bırakıp nefsinin peşinden gitmeye devam ediyorsun. Elinde iki şahidin var; biri zayıf aklın, diğeri de şahsi arzun. Şüphesiz bunlar seni ateşe iter. Firavun gibilerin arasına katar.

    ***

    Ey içi bozuk, yakında öleceksin, öldükten sonra yaptıklarına çok pişman olacaksın ama çok geç...Dilin güzel söze alıştığı için konuştu ve aldandı, ama kalbin hiçbir şeyden anlamaz bir halde. Bu durum seni kurtarmaz. Güzel konuşmayı kalb yapmalı, yalnızca dilin iyi söz söylemesi faydasızdır.

    ***

    Ey ALLAH (C.C) yolcularını bulamayan; varlığını ve yaratılmışları HAK varlığına perde eden kişi; ağla, başkasına bir ağlarsan kendine bin defa
    ağla
#19.05.2005 17:42 0 0 0
  • Hz. Peygamber fakru zarurete düçar olmuştu. Durum Hz. Ali'nin kulağına geldi. Çıktı, bir iş aramaya başladı. Bir iş bulmak suretiyle Peygambere yardım etmek istiyordu. Bir yahudinin bostanına girdi. Ona onyedi kova su çekti, kuyudan. Her kovaya karşı bir hurma aldı. Yahudi; hangi hurmalardan isterse ondan alabileceği yetkisini Hz. Ali'ye verdi. O da acve denilen hurmalardan on yedi tanesini aldı. Ve Hz. Peygamber'e getirdi. Hz. Peygamber :
    "Ya Ebel Hasan! Bu hurmaları nerden getirdin?" dedi. Hz. Ali

    "Ey Allah'ın Rasûlü! Senin yanında bir şey olmadığını işittim. Bir iş yapayım da, karşılığında bir yiyecek alayım diye çıktım, oradan getirdim" dedi. Hz. Peygamber

    "Seni ancak Allah'ın ve Peygamberi'nin sevgisi sevketti" deyince Hz. Ali

    "Evet, ey Allah'ın Peygamberi!" dedi. Hz. Peygamber "Allah ve Rasûlünü seven bir kişi yoktur ki, sel suyunun akıp gittiği süratle ona fakirlik gelmesin. Kim ki, Allah ve Rasûlünü severse, yavaş yavaş belaya karşı tedbirini alsın." dedi.

    (Kenzü'l-Ummal, III/321 (İbn Asakir, İbn Abbas'dan).

    Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/352.)
    _________________
#19.05.2005 17:39 0 0 0
#18.05.2005 17:09 0 0 0
#18.05.2005 11:13 0 0 0
#18.05.2005 11:12 0 0 0