





Spor kıyafetli idi. Gömlek yakası açıktı. Ön cebinde beyaz mendil vardı. Siyah kuşaklı fötrü ile halkı selamladı. Öğrencileri fark edince, Gazi: "İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği bunlardır. Bu gençlere değer vermeli ve en iyi biçimde yetişmeleri sağlanmalıdır. Çünkü cumhuriyet bunların omuzlarından yükselecektir"diyerek,yanındakilerin dikkatini çekti. Bolulular, aziz misafirini karşılarında görünce,hasret giderdiler,heyecan fırtınası dalga dalga yayılıyordu.Reis-i Cumhur hiç usanmadan fötrü ile halkı selamladı. Sonra,Fırka'ya çıkıldı.Kendisine tahsis edilen odaya doğru ilerlerken merdivende bir an durakladı.Ilıca,Karacasu taraflarına baktı.Recep Peker'e: "Bolu'yu Ankara'dan önce görmeliydim..." dedi.Bu söz, Bolulularca, sonraları değişik şekilde yorumlandı. "Yoksa, Gazi, Bolu'yu başkent yapamadığına mı hayıflanıyordu." Fırka'da, üst düzeyde ve halkın temsilcileri ile fikir alışverişinde bulunuldu. Gazi, Bolu'ya ve inkılaplara dair bazı sorular yöneltti. Akşam, Boluluların tertiplediği gece, öncekilerden farklı idi. Geleneksel Paşa pilavı, bazılarını hayrete düşürmüştü. Çankaya'daki sofra, burada, daha farklı ve insanı imrendirecek sıcak havadaydı. Behire (Bahire) Hanım ile Gazi arasında kısa sohbette verilen cevaplar son derece ilgi çekici idi. Gazi, sonunda Bahire'ye "senin adın bundan sonra BEDİZ olsun, Seninle, Türk kadınının temsilcisi olarak BMM'de çalışmak isterim." dedi. Bediz Hanım, önerildiği gibi kadın mebus olarak BMM'ne girdi. Soyadı olarak da, Morova'yı aldı (1935). 18 Temmuz 1934 günü, Ankara'dan Hariciye'nin ulaştırdığı, Kuşadası hadisesi, bir önceki gecenin neşesini kaçırmışa benziyordu. Zira, iki İngiliz subayının yaralanması, Türkiye ile siyasi gerginliğe sebep olabilirdi. Gazi, çevresinin üzüntüsünü hissedince, Cevad Abbas'ı yanına davetle Türk askeri, kendisine düşen vazifeyi yapmıştır" cevabi telgrafın, Ankara'ya gönderilmesi talimatını verdi.

