Trak Soylarından olan Odris'ler tarafından MÖ. 5.Yüzyılda ilk defa kent olarak kurulan ve zaman içinde değişik milletler tarafından değişik isimler verilen kentimizin adı I.Murat zamanında Edirne olarak kalmıştır.
Edirne, Milattan sonra ikinci ve üçüncü yüzyıllarda askeri, ticari ve tarımsal bakımdan çok önemli bir kent görünümündeydi. Bu durumu günümüzde de sürdürmektedir. 1361 yılında I.Murat tarafından fethedilen ve ebedi Türk yurdu olan Edirne, konumu nedeniyle İstanbul'un alınışına kadar (92) yıl boyunca Osmanlı Devletinin başkenti olmuştur.
Edirne'de eski çağdan itibaren sanat eserleri yapılmıştır. Bu eserlerin en eskisi Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırılan Edirne Kalesinden günümüze kalan sur ve burç duvarlarıdır. Ayrıca, Edirne'de Osmanlı Mimarisinin de çok değerli örnekleri mevcuttur. Selimiye Camii bunların en ünlüsüdür.
Kültür
Anadolu'yu Avrupa'ya birleştiren bir konumda olması nedeniyle Edirne ilinin zengin bir kültür tarihi vardır. Tarih boyunca Anadolu'ya ya da Avrupa'ya göç eden değişik topluluklar geçiş yolu olarak Edirne'yi kullanmışlardır. Edirne'nin Avrupa ile olan yakınlığı ilimiz kültürünün de büyük çapta etkilenmesine neden olmuştur.
Bugün ilimizde Osmanlı-Türk kültürünü yaşatan (606) eser vardır. Bu eserlerden bir bölümü örneğin; Selimiye Camii, Üç Şerefeli Camii, Bedesten, Arasta, Kervansaray, Meriç Köprüsü gibi eserler sağlamlığını korumakta ve hala kullanılmaktadır. Bir bölümünün ise onarım ve restorasyon çalışmaları Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kültür Bakanlığınca sürdürülmektedir.
Ayrıca Edirne'de özel mülke konu olan sivil mimarlık örneği durumunda bulunan evler mevcuttur. Bu evler Türk Kültürünün zengin birer kaynağı olmasına rağmen zaman içinde yıkılmaya yüz tutmuştur. Mülk sahiplerinin bu eserleri korumaları ve muhafaza etmeleri ekonomik nedenlerle mümkün olamamaktadır. "Özel Hukuka Tabi Gerçek ve Tüzel Kişilerin Mülkiyetinde Bulunan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Katkı Fonu Yönetmeliği" ne göre bu eserlerin sahiplerine yardım edilmelidir.
Bunlardan ayrı olarak ilimizde sportif faaliyetlerin bir bölümü de aynı zamanda bir kültür olayı olarak değerlendirilir. Çünkü, yaz aylarında yapılan Kırkpınar Güreş ve Şenlikleri bir taraftan Edirne'nin geleneksel Ata Sporu olan yağlı güreşi devam ettirmesi, diğer yandan da insanlar arası kültür olaylarının devamını sağlayan bir olaydır.
Turizm
Edirne, ikisi demiryolu, üçü karayolu giriş kapıları olmak üzere toplam (5) sınır kapısı ile Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya bağlanmaktadır.
Ayrıca hem D-100 karayolu üzerinde olması, hem Kırkpınar gibi şenliğin merkezi olması, hem de tarihi yerleriyle önemli bir turizm potansiyeli taşıyan bir kentimizdir. D-100 üzerinde ve mesire yerlerindeki otel, motel ve restoranlar da bu potansiyele olumlu katkıda bulunmaktadırlar. İlimizde turizm işletme belgeli (14) konaklama tesisinde toplam (1.086) yatak bulunmaktadır.
1999 ve 2001 Yılı 28 Şubat tarihi itibariyle İlimizdeki Hudut kapılarından giriş-çıkış yapan turist ve araç sayısını gösterir cetvel aşağıdadır.
ULAŞIM:
Edirne, gerek D-100 devlet yolu,gerekse TEM otoyolu üzerinden İstanbul'a,dolayısıyla Anadolu'ya ve D-100 devlet yolu üzerinden de Çanakkale ve Ege'ye bağlanan karayolları üzerindedir.Ayrıca Kapıkule sınır kapısından Bulgaristan ve Avrupa'ya sadece karayolundan değil demiryolu ile de bağlanmaktadır.Pazarkule ve İpsala sınır kapısıyla karayolundan,Uzunköprü demiryolu ile de Yunanistan'a ulaşım sağlanmaktadır.
Edirne'nin komşu ülkeler ve bazı merkezlere olan uzaklıkları:
Edirne-İstanbul: 235 km
Edirne-Çanakkale: 230 km
Edirne-Yunanistan sınırı: 13 km
Edirne-Kırklareli: 62 km
Edirne-Tekirdağ: 160 km
Edirne-Bulgaristan sınırı: 18 km
Edirne-İpsala sınır kapısı:110 km
Edirne-Sofya: 331 km
Edirne-Atina: 1066 km
Şehirde gezerken,yöresel özlliği olan beyaz peynir bloklarının hemen her markette yer aldığını görürsünüz.Hardal ve acıbadem ile karıştırılmış üzüm suyu Hardaliye, şehrin bir başka lezzet örneğidir.
Kokulu sabunlar,toprak kaplar,hasır sepetler ve minyatür süpürgeler Edirne'den hoş birer hatıra olarak alınabilirler.Yöre hanımlarının el işleri de dayanılmaz güzelliktedir..
Edirne'ye gittiğinizde tadına bakmadan geçmemeniz gereken favori yiyecek yaprak ciğerdir.Ayrıca ciğer sarma ve Edirne köftesini de deneyebilirsiniz...Afiyet olsun
Bu arada annemin yöresel Ciğer Sarması tarifini de sizlerle paylaşayım..Herkese vermez kıymetimi bilin)
Malzemeler:
1 kuzu ciğeri,2 su bardağı pirinç,6 tane taze soğan,1 adet kuru soğan,1 demet taze nane,1 çorba kaşığı karabiber,1 kaşık domates salçası,3 bardak su(su bardağı ile),yeterince tuz ve yağ(tercihimiz ayçiçek yağı olsun pls)
Hazırlanışı:
Ciğerler küçük parçalar halinde kesilir.Yağ ile kavrulur.Küçük doğranmış kuru soğanlar ve salça ilave edilerek biraz daha kavrulur.Küçük doğranmış taze soğanlar ilave edilir.Daha sonra 3 bardak su,tuz,küçük doğranmış taze nane ilave edilerek kısık ateşte 10 dk. pişirilir.
Daha sonra kuzu ciğeri ile birlikte alacağınız kuzu ciğerinin sarmasına bohçalar halinde sarılarak bir tepsiye dizilir.Üzerine 1 bardak su ilave edilir.Sarmaların üzerine 1 yumurtanın sarısı sürülerek fırında 30 dk. pişirilir.
Küçük bir not:Tabağa servis ederken üzerini nane yaprakları ve limon dilimleri ile süsleyin.Hem çok hoş bir görüntü oluyor hem de kokusu ve tadı başka oluyor canım mmmmmm)))) Afiyet olsunnn
Edirne Müzesi,Türk İslam eserleri Müzesi ve sağlık Müzesi'ni görmeden... AliPaşa Kapalı Çarşısı,Selimiye Camii ve II.Beyazıt Külliyesi'ni gezmeden....Meriç Nehri kenarında sabah kahvaltısı etmeden, akşam yemeği yemeden ve Edirne'nin meşhur ciğer tavasını tatmadan...Badem ezmesi,deva-i misk şekeri,mis sabunu ve beyaz peynir almadan....Her yıl Haziran ayı son haftasında düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Kültür Etkinlikleri haftasında Edirne'de bulunmadan Edirne gezinizi tamamlamayın..