Fetullah Güleni Tartışalım

Son güncelleme: 27.12.2012 17:40
  • @gamLı adlı üyeden alıntı:
    Biz sadece, imanı olup da itikadı bozulacak bir neslimizin gelmesinden korkuyoruz

    Kuranı Kerim ve Hz Peygamberin hayatı dersi de bu yüzden müfredata girdi belkide...


    dinler arası diyalog deyince "Bu hafta siz camiye gelin namaz kılın;Önümüzdeki haftada biz gelir sizin PUTUNUZA TAPARIZ " anlaşılıyor galiba..
    Yada bu işe ön ayak olanlar buna benzer bir söylemde bulunmuşlarmıdır?Bir bilginiz varmı?
    Eğer böyle bir haldeyse diyalog dedikleri şey ,benim uzaktan yakından ilgim olmaz bu tür bir diyalogla..


    Ama söze gelince "ben müslümanım " deyipte" PUT'una el sürdürmeyenlerden de yurdumuzda hayli fazlaca var zaten...Bundan dolayı endişelenmek yada bununla ilgili çalışmalar yapmak da gerekir..

    İş yine müfredatra alınan O derslere geliyor..
    Bu derslerle ilgili bazı kesimlerin rahatsızlığının sebebide anlaşılıyor.
    Orijinali Göster...
    Kuranı Kerim ve Hz Peygamberin hayatı dersi de bu yüzden müfredata girdi belkide...


    dinler arası diyalog deyince "Bu hafta siz camiye gelin namaz kılın;Önümüzdeki haftada biz gelir sizin PUTUNUZA TAPARIZ " anlaşılıyor galiba..
    Yada bu işe ön ayak olanlar buna benzer bir söylemde bulunmuşlarmıdır?Bir bilginiz varmı?
    Eğer böyle bir haldeyse diyalog dedikleri şey ,benim uzaktan yakından ilgim olmaz bu tür bir diyalogla..


    Ama söze gelince "ben müslümanım " deyipte" PUT'una el sürdürmeyenlerden de yurdumuzda hayli fazlaca var zaten...Bundan dolayı endişelenmek yada bununla ilgili çalışmalar yapmak da gerekir..

    İş yine müfredatra alınan O derslere geliyor..
    Bu derslerle ilgili bazı kesimlerin rahatsızlığının sebebide anlaşılıyor.

    Merak etmeyin diyalog okullara da girdi...

    Din Ders kitabında göreceğiniz bu kısım, Dinler arası diyaloğun ve bu kapsamda uydurulan “İbrahimi dinler” gibi kavramların asıl amacını ortaya koyuyor.

    LİSE DİN KİTABINDA “İBRAHİMİ DİNLER” SKANDALI


    noimage

    Gördüğünüz gibi önce İbrahimi Dinler diyerek Hıristiyanlığı ve yahudiliği, İslam ile birlikte zikrediyor. Sonra İbrahim Aleyhisselam’ın inanç sistemini, hanif olmanın özelliklerini anlatıyor. Asıl önemli olan kısım ise altı kalınca çizilmiş olan yer. Ne diyor: “İBRAHİM A.S’IN GETİRDİĞİ BU ESASLARI DEVAM ETTİRDİĞİ İÇİN YAHUDİ VE HIRİSTİYANLIK İBRAHİMİ DİN OLARAK NİTELENDİRİLİR!”

    Evet, işte diyalog ile yapılmaya çalışılan budur, dedik başımız belaya girdi. Diğer muharref dinleri, geçerliymiş gibi, Hakmış gibi göstermeye çalışmak. Ve maalesef din kitaplarına girmiş. Çocuklarımızı, daha hiçbir şeyden haberi olmayan genç beyinleri etki altına almak istiyorlar.

    Gördüğünüz gibi önce İbrahimi Dinler diyerek Hıristiyanlığı ve yahudiliği, İslam ile birlikte zikrediyor. Sonra İbrahim Aleyhisselam’ın inanç sistemini, hanif olmanın özelliklerini anlatıyor. Asıl önemli olan kısım ise altı kalınca çizilmiş olan yer. Ne diyor: “İBRAHİM A.S’IN GETİRDİĞİ BU ESASLARI DEVAM ETTİRDİĞİ İÇİN YAHUDİ VE HIRİSTİYANLIK İBRAHİMİ DİN OLARAK NİTELENDİRİLİR!”

    Evet, işte dilayog ile yapılmaya çalışılan budur, dedik başımız belaya girdi. Diğer muharref dinleri, geçerliymiş gibi, Hakmış gibi göstermeye çalışmak. Ve maalesef din kitaplarına girmiş. Çocuklarımızı, daha hiçbir şeyden haberi olmayan genç beyinleri etki altına almak istiyorlar.



    Gördüğünüz gibi önce İbrahimi Dinler diyerek Hıristiyanlığı ve yahudiliği, İslam ile birlikte zikrediyor. Sonra İbrahim Aleyhisselam’ın inanç sistemini, hanif olmanın özelliklerini anlatıyor. Asıl önemli olan kısım ise altı kalınca çizilmiş olan yer. Ne diyor: “İBRAHİM A.S’IN GETİRDİĞİ BU ESASLARI DEVAM ETTİRDİĞİ İÇİN YAHUDİ VE HIRİSTİYANLIK İBRAHİMİ DİN OLARAK NİTELENDİRİLİR!”

    Evet, işte diyalog ile yapılmaya çalışılan budur, dedik başımız belaya girdi. Diğer muharref dinleri, geçerliymiş gibi, Hakmış gibi göstermeye çalışmak. Ve maalesef din kitaplarına girmiş. Çocuklarımızı, daha hiçbir şeyden haberi olmayan genç beyinleri etki altına almak istiyorlar.
    ........................................................
    Zaman gazetesinin hazırlamış olduğu ve internetteki aynı meal ve tefsirlerde Muhterem Elmalılı Hamdi yazır efendinin Hak Dini Kur’an Dili isimli tefsirinde ve Kur’an-ı Kerim mealinde Nahl sure-i şerifinin 43 ayeti değiştirilmiştir. Ayet-i kerimede geçen “ehl-i zikri” değiştirip tevrat ve incil alimleri olarak değiştirmişlerdir.

    işte gerçek meal ve tefsirleri:

    “Eğer bilmiyorsanız dini müşküllerinizi ehl–i zikirden sual ediniz.” (Nahl: 43)

    Ehl-i zikirden murad evliyâullah hazeratıdır.

    Bu konu ile ilgili bir yazıyıda buraya alıyoruz:

    Kur’an–ı Kerim meal ve tefsirleri arasında milletimiz tarafından itimat edilen “1935 yılında yayınlanan Diyanet İşleri Reisliği Neşriyatından HAK DİNİ KUR’AN DİLİ Yeni Mealli Türkçe Tefsir” adlı orijinal eseri mevcuttur.

    Bu tefsirde Nahl suresi 43. Ayet “Senden evvel de Resul olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehli zikre sorun bilmiyorsanız” olarak geçmektedir.

    Gerek internetteki bazı sitelerde, gerekse de yazılı eserlerde, “Elmalılı Kur’an Meal ve Tefsirinde” Nahl suresi 43. ayeti sadeleştirilmek adına, aslından farklı olarak değiştirilmiştir.

    Karşılaştığımız bu eserlerde “Elmalılı Meali” ya da “Elmalılı Tefsiri “ adı kullanılarak Nahl suresi 43. ayetinde geçen “bilmediklerinizi zikir ehline sorun” ifadesi, güya sadeleştirmek adına; “bilmediklerinizi Tevrat ve İncil âlimlerine sorunuz” diye değiştirilmiştir. Bu sıradan bir olay değildir. Tahribatın boyutlarının anlaşılması açısından önem arz etmektedir. Bu konuda milletimizin hassas davranarak, eserlerin orijinalleriyle karşılaştırma yapmaları, böylece oynanan oyunların bozulması gerekmektedir.

    İlgili ayet hakkında diğer tefsir ya da meallerden yaptığımız inceleme neticesinde;Diyanet mealinde; ”Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.”
    Mevdudi’nin Tefhimu’l–Kur’an tefsirinde; “daha önceki peygamberlerin kıssalarını bilenlere sorun.”

    İbni Kesir de; “Öyleyse bilmiyorsanız zikir ehline sorun.”
    Teberi Tefsirinde ve Fahruddin Er–Razi Hazretlerinin Tefsir–i Kebir Mefâtıhu’l Gayb adlı eserinde de bazı müfessirlerin görüşlerine yer verilerek, ayet şöylece tefsir edilmiştir.

    “Ehl–i Zikr” den maksadın, Kur’an ehli kimseler olduklarını söylemişler, buna delil olarak da, Kur’an–ı Kerimin başka yerlerinde “zikir” kelimesinin “Kur’an” manasına geldiğini gösteren misalleri vermişlerdir. Bu görüşe göre de ayetin izahı şöyledir: “Ey müşrikler, daha önce gönderilen Peygamberlerin de bir kısım erkek kişiler olduklarını bilmiyorsanız, Kur’an’a iman eden Kur’an ehline sorunuz. Kendi mantığınızla karar vermeyiniz.”

    Ebu Cafer el–Bâkır ise: Buradaki “Ehl–i Zikr” den maksat biziz. Yani, ümmet–i Muhammed’dir” demiştir.

    Bununla beraber, ayet–i Kerimenin manası geneldir. Bu sebeple “Ehl–i Zikr”i belli bir takım insanlara sıfat yapmaktansa, genel anlamda bırakıp “İşi bilenler” şeklinde izah etmenin daha uygun olacağı söylenebilir.” İfadelerine yer verildiği görülmüştür.

    Görüldüğü gibi Nahl suresi 43. ayet hakkında hemen hemen hiçbir müfessir “bilmiyorsanız zikir ehline sorunuz” ayetinden “bilmiyorsanız Tevrat ve İncil âlimlerine sorunuz” manasını çıkarmamıştır. İlgililerin bundan sonra daha dikkatli davranmaları, orijinal eserlerin sadeleştirilirken aslına sadık kalınmasına, özen gösterilmelidir.

    Uğur Kepekçi
#26.12.2012 15:43 0 0 0
  • OKULLARA SİYER KONULMASININ DERDİ ANLAŞILDI; DİYALOG

    Din kitaplarında dinler arası diyalog mevzuu "ibrahimi dinler" adı altında sokulmuş, diğer dinler hak bir din gibi gösterilmişti.

    Şimdi de aynı şeyi okullara sokulan "siyer dersi" başlığı altında çocuklarımıza yedirecekler. Hem siyer dersi veriliyor diye göz boyanacak hem de dinler arası diyalog projesi küçük zihinlere "Peygamber hayatı" ile ilişkilendirilerek köklü bir alt yapı hazırlanacak.

    DİYALOG MÜFREDATA GİRDİ

    Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde bu yıldan itibaren seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını yayımladı.

    Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı dersinde Hz. Muhammed (S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalışmasına ilişkin ve farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler verilirken, sık sık kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerji aktarılacak.

    Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu eğitim öğretim yılında uygulanacak 4 4 4 yeni eğitim sistemi kapsamında liselerde seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını hazırladı. Kur'an-ı Kerim Dersi ile Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı Dersi, haftalık ders çizelgesinde yapılan değişiklikle lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda toplam 72′şer saat seçmeli ders olarak işlenecek.

    Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı dersi kapsamında her sınıfta Hz. Muhammed'in Hayat Hikayesini Hatırlayalım ünitesi anlatılacak. Günlük hayatta Hz. Muhammed (S.A.V) konusu 9. sınıfta "Estetik", 10. sınıfta "Sağlık", 11. sınıfta "Ekonomik Hayat" ve 12. sınıfta ise "Evlilik" ünite başlıklarıyla ele alınacak. Sosyal Hayatta Hz. Muhammed(S.A.V), En Güzel Örnek, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Aile, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Toplumsal İletişim konuları ise "Eşitlik, Özgürlük, Toplumsal Barış, Kadın ve Erkeğe Bakış, Ailede Eşlerin Görevleri, Birlikte Yaşama Kültürü, İstişare, Birlikte Yaşama Kültürü, Haya ve İffet, Dünya ve Ahiret Algısı" gibi ünitelerle işlenecek.

    Merhametin yaygınlaştırılması için gösterdiği çaba
    Derste ekonomik hayat konusu işlenirken Hz. Muhammed(S.A.V)'in, çalışmaya, üretime ve helal kazanmaya teşvik etmesi; işçi haklarına ve emeğe verdiği değer söz ve davranışları, açıklamaları, alışverişte ölçü ve tartının doğru yapılmasına verdiği önem ile kazancın helal işlerde harcanması konularıda yer alıyor.

    Derste Birlikte Yaşama Kültürü ünitesi ele alınırken Farklı Din Mensuplarını Kabullenmek, Farklı Din Mensuplarıyla İletişim, Farklı Kültürlere Bakış ve Kültürler Arası Etkileşim konuları üzerinde durulacak.

    Bu kapsamda Hz.Muhammed(S.A.V)'in farklı dinlere inananların hak ve özgürlüklerine saygılı davrandığını kavraması öğretilecek. Öğrencilerin farklı dinlere inananlarla doğru, dürüst ve seviyeli ilişkiler ortaya koyması kazanımı elde etmesi sağlanırken, Hz. Muhammed(S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalıştığını örneklerle açıklaması, farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler vermesi, kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerjiyi kavraması kazanımları öğretilecek.

    Kur'an-ı Kerim Dersi
    Lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda seçmeli okutulacak Kur'an-ı Kerim Dersi de sınıfların her birinde toplam 72′şer saat işlenecek. Kur'an-ı Kerim Dersi işlenirken sınıf içerisindeki öğrencilerin telaffuz ve güzel okuma becerilerinin birbirinden farklı olabileceğinden hareket edilerek, zorlaştırıcı değil, Kur'an okumayı sevdirmeye dönük bir tutum sergilenecek ve değerlendirmeler buna göre yapılacak.

    Milli Gazete
#26.12.2012 15:49 0 0 0
  • noimage


    İlköğretim 8′inci sınıf Türkçe Ders Kitabı’nda öğrencilere hikaye adı altında Yunan Tanrısı Zeus ve diğer tanrılar tek tek tanıtılıyor olması skandal olarak yorumlandı. Kitapta ayrıca çocuklara yöneltilen sorularda ise kendilerini tanrının yerine koyarak hikayede yer alan olayla ilgili yorum yapmaları isteniyor.

    8. SINIF DERS KİTABINDA YUNAN FELSEFESİ SKANDALI


    Sayın diyalogçu kardeşlerim.Sizler iyi niyetli olabilirsiniz ama daha önce dediğimiz gibi diyaloğun siyonistlerin sinsi bir tuzağı olduğu, tüm müslümanların kafasını ve imanını karıştırdıklarını sizlere anlatmaya çalışıyoruz.Gelin, hep beraber bu sevdadan vazgeçiniz.Aksi takdirde büyük vebal altından kurtulamazsınız..Size Allah rızası iin yalvarıyoruz.Maksadımız bu gaflet uykusundan sizleri uyarmaktır.HAK varken batıla dalmak bir müslümanın işi değil muhterem kardeşlerim...

    Arkadaşlar!.Vallahi Billahi bu dinlerarası diyaloğun gerçekten bir tuzak olduğu,Fethullah Gülen hoca ve taraftarlarının aldatıldığı veya büyük bir yanılgı içinde olduklarını dile getirmeye çalışıyoruz.Diyaloğun tehlikelerini de sizlere anlatacağız ama sayfalar dolusu sürüp gidecek.Lakin yine bildiğinizi okuyacağınızı kesin olarak bilmekteyim.Bu meseleye azıcık mantık ve şuurla yaklaşırsak sizlerde göreceksiniz ki bu diyaloğun ne kadar batıl ve aldatmaca olduğunu anlayacaksınız.Allah size de, bize de akıl ve fikir verdi.Biraz lütfen tefekkür edelim gerçekleri öğrenelim.Hatasız kul olmaz.Bir an evvel bu hatalarınızdan dönün diyorum...Bu şekilde yaşamaya ve inanmaya devam ederseniz Allah katında mutlaka hesaba çekilirsiniz.Varın, tez elden ölüm vaki olmadan bu sevdadan vazgeçiniz.
#26.12.2012 15:56 0 0 0
  • Asur kardeşim.Ne anlatırsak anlatalım hakikatlere artık gözünüz kapanmış.Biz sahtelik ve iftira yapanlardan da değiliz.Ehli sünnetin vasıflarını Kur'an anlattığı halde ve onlar hakkında 10 'larca ayetler verdiğimiz halde, nasıl oluyorda diyaloğu desteklemeye hala devam edebiliyorsunuz?

    Merak adiyorum kardeşim , kimin gözü kapalı?
    Herşeyde bir açık bulma uzmanı olarak öylesine şartlanıyorsunuz ki, kendi söylediğinize kendiniz bile inanıp farklı kaynakları bile alet ediyorsunuz. Yapılan sayısız işin arasından özenle bezenle bir cümle bulup cımbızla çekip üzerine destan yazıyorsunuz. bu adamın hiç mi iyi bir tarafı yok. Hiç mi güzel birşey yapmadı. ?
    Ne söylemek istediğini anladınız mı gerçekten bu kadar yorum yazıyorsunuz.
    Bir insan bir noktada yanlış yaparsa , yaaptığı herşey mi yanlış olmak zorunda.?

    Lâ ilahe illahhah. Muhammeden râsulullah.

    Kim ne derse desin, bu et ile kemik gibi birbirine yapışmış tek bir cümledir. bunu ayırmak kimsenin haddi değildir. Yapanda haltın en büyüğünü yemiştir. Benim söylemek istediğim,
    1- Gerçekten böyle bir cümle kullandı mı? Yoksa kullandığını söyleyen başka ağızlardan mı konuşuyorsunuz?
    2- Fethullah Gülen efendiye olan bu kininiz ve nefretiniz nedir?
    3- İslam konusu olunca sağdan soldan sayısız kaynak, sayısız video ve sayısız resimle çok güzel ve uzun yorumlar yapıyorsunuz. bunların doğruluk derecesi ve güvenilir olması ne derece?
    4- Emin olduğunuzu sanarak başkalarının düşüncesini bu şekilde hararetle savunmak nasıl bir duygu acaba?

    Ben doğru bildiğimi söylemekle , gözlerimin kapalı olduğunu söyleyecek kadar da eminsiniz. sizi diğer konularınızdan ve sayın başbakan konusundaki yorumlarınızdan da tanıyorum. size göre doğru birşey yapan hiç kimse yok. Bir defa olsun görmedim, duymadım sizin ağzınızdan şu insanda iyi yapmış, güzel yapmış ,hak olanı yapmız dediğinizi. NErde bir konu açılsa anında kılıçdaroğlu gibi dalış yapıyorsunuz. Kimi desteklediğinizi de söylemiyorsunuz. NE yapalım şimdi , siz böyle dediniz diye, birkaç video gösterip kuranı kerimden ayetleri işinize geldiği gibi gösterdiniz diye bu insanlara kötü mü diyelim. Ben sizin görüşlerinizi , ne yapmak istediğinizi anlıyorum. Varsa size göre doğru insan, yapacağı herşeyin doğru , söyledi herşeyin doğru , hatasız , kusursuz bir insan varsa, söyleyin onu destekleyelim. Ona da cevabınız yok. Ne demek istiyorsunuz, ne yapmak istiyorsunuz. Yok mu doğru iş yapan biri?
    Şunu sakın unutmayın, sizin söyledikleriniz konuyu çarpıtıp değiştirmekten başka birşey değil ve sizin kötülemelerinizlede bu insanlar kötü olacak değil. Nokta.
#26.12.2012 16:19 0 0 0
  • Fetullah Güleni Tartışalım

    Büyükada'da bulunan yetimhane türlü baskılarla 2010 yılında Fener Rum Patrikhanesi'ne iade edilmişti. Ancak o yıldan beri bir çivi bile çakılmamıştı. Devreye Yahudi ortaklı Amerika malı Coca Cola'nın Türkiye ceosu girdi.

    HABER ŞÖYLE:

    "Coca-Cola'nın CEO'su Muhtar Kent'in devreye girmesiyle yıllarca kaderine terk edilen Avrupa'nın en büyük ahşap binasının daha uzun yıllar ayakta kalma umudu doğdu. Kent'in, geçen haziran ayında bu konuyla ilgili olarak Fener Rum Patriği Bartholomeos ile bir araya geldiği öğrenildi. Patrikhane bu konuda suskunluğunu korurken, patrikhaneye yakın kaynaklar ise merkezi ABD'de bulunan bir küresel danışmanlık şirketinin yetimhanenin onarımı için hazırlık içinde olduğunu bildirdi. Muhtar Kent'inin şirketin fizibilite çalışmasını ücretsiz olarak üstlenmesini sağladığı, geçen ay İstanbul'a gelen şirket temsilcilerinin patrikhane yetkilileriyle görüşerek sunumlarını yaptığı ve görüşmelere Kent'in de bizzat katıldığı öğrenildi. Türk CEO Muhtar Kent, şimdi 50 milyon dolara malolması beklenen onarım için kaynak bulmaya çalışıyor.

    Patrikhane tapuyu aldıktan sonra binayı 'Dinlerarası diyalog ve dini odaklı bir ekoloji merkezi' haline dönüştürülmesini öngörmüştü. Ancak bunca yıldır kaynak bulunamaması nedeniyle yetimhane atıl durumdaydı. Şimdi Kent gerekli kaynağı bulur ve onarım gerçekleşirse, 200 yıllık Rum yetimhanesi İslam, Hıristiyanlık ve Musevi din adamlarının birlikte çalıştığı bir merkez olacak."

    MÜSLÜMAN, HIRİSTİYAN VE YAHUDİ DİN ADAMLARI NE İÇİN ÇALIŞACAK?

    Bu haberde göze çarpan iki husus var. Birincisi: Papa'nın projesi olan Dinler Arası Diyalog oyununa Amerika'nın verdiği destek, ikincisi ise Diyalog tuzağının dayatılmaya devam edilmesi.

    Bu gün kurban bayramını bile beraber kutlayamayan bir İslam aleminde, İslam din adamları Hıristiyan ve yahudiler ile ortak çalışıp, birlikte karar alacakmış. Neyin çalışmasını yapacaklar da neyin kararını alacaklar?

    Dinler çorbasının tezgahı mı kuruluyor?

    Değerli kardeşlerimiz kafirler neler planlaıyor anlıyorsunuz değil mi?

    Bakınız Dinler Arası Diyalog oyunu nelere sebep oluyor. Buna alet olan ve Türkiye'yi bu tuzağın içine çeken insanlar büyük veballere ortak oluyorlar. Ancak ne yazık ki bunca hadiseye rağmen tövbe etmiş veya pişmanlıklarını dile getirmiş değiller

    Biz yine uyarıyoruz. Dinler Arası Diyalog adı ile İslam alemine kurulan her tuzağın vebali sizin de boynunuzadır. Zararın neresinden dönülürse kardır. Gelin tövbe edin de bu çamuru hep birlikte temizleyelim

    (ALINTI)
#26.12.2012 16:22 0 0 0
  • STV'NİN DİNLER ARASI DİYALOG HEZEYANLARI


    Şuan gördüğünüz kareler Samanyolu Tv kanalının ekranından alınmış görüntülerdir. Tv arşivi tutanlar bunların videolarını bulabilirler. Hiçbir yorum katmadan görüntüleri sizlerle paylaşıyoruz.

    Fetullah Güleni Tartışalım

    Fetullah Güleni Tartışalım

    Fetullah Güleni Tartışalım

    Fetullah Güleni Tartışalım
#26.12.2012 16:30 0 0 0
  • @ASUR adlı üyeden alıntı:
    Asur kardeşim.Ne anlatırsak anlatalım hakikatlere artık gözünüz kapanmış.Biz sahtelik ve iftira yapanlardan da değiliz.Ehli sünnetin vasıflarını Kur'an anlattığı halde ve onlar hakkında 10 'larca ayetler verdiğimiz halde, nasıl oluyorda diyaloğu desteklemeye hala devam edebiliyorsunuz?

    Merak adiyorum kardeşim , kimin gözü kapalı?
    Herşeyde bir açık bulma uzmanı olarak öylesine şartlanıyorsunuz ki, kendi söylediğinize kendiniz bile inanıp farklı kaynakları bile alet ediyorsunuz. Yapılan sayısız işin arasından özenle bezenle bir cümle bulup cımbızla çekip üzerine destan yazıyorsunuz. bu adamın hiç mi iyi bir tarafı yok. Hiç mi güzel birşey yapmadı. ?
    Ne söylemek istediğini anladınız mı gerçekten bu kadar yorum yazıyorsunuz.
    Bir insan bir noktada yanlış yaparsa , yaaptığı herşey mi yanlış olmak zorunda.?

    Lâ ilahe illahhah. Muhammeden râsulullah.

    Kim ne derse desin, bu et ile kemik gibi birbirine yapışmış tek bir cümledir. bunu ayırmak kimsenin haddi değildir. Yapanda haltın en büyüğünü yemiştir. Benim söylemek istediğim,
    1- Gerçekten böyle bir cümle kullandı mı? Yoksa kullandığını söyleyen başka ağızlardan mı konuşuyorsunuz?
    2- Fethullah Gülen efendiye olan bu kininiz ve nefretiniz nedir?
    3- İslam konusu olunca sağdan soldan sayısız kaynak, sayısız video ve sayısız resimle çok güzel ve uzun yorumlar yapıyorsunuz. bunların doğruluk derecesi ve güvenilir olması ne derece?
    4- Emin olduğunuzu sanarak başkalarının düşüncesini bu şekilde hararetle savunmak nasıl bir duygu acaba?

    Ben doğru bildiğimi söylemekle , gözlerimin kapalı olduğunu söyleyecek kadar da eminsiniz. sizi diğer konularınızdan ve sayın başbakan konusundaki yorumlarınızdan da tanıyorum. size göre doğru birşey yapan hiç kimse yok. Bir defa olsun görmedim, duymadım sizin ağzınızdan şu insanda iyi yapmış, güzel yapmış ,hak olanı yapmız dediğinizi. NErde bir konu açılsa anında kılıçdaroğlu gibi dalış yapıyorsunuz. Kimi desteklediğinizi de söylemiyorsunuz. NE yapalım şimdi , siz böyle dediniz diye, birkaç video gösterip kuranı kerimden ayetleri işinize geldiği gibi gösterdiniz diye bu insanlara kötü mü diyelim. Ben sizin görüşlerinizi , ne yapmak istediğinizi anlıyorum. Varsa size göre doğru insan, yapacağı herşeyin doğru , söyledi herşeyin doğru , hatasız , kusursuz bir insan varsa, söyleyin onu destekleyelim. Ona da cevabınız yok. Ne demek istiyorsunuz, ne yapmak istiyorsunuz. Yok mu doğru iş yapan biri?
    Şunu sakın unutmayın, sizin söyledikleriniz konuyu çarpıtıp değiştirmekten başka birşey değil ve sizin kötülemelerinizlede bu insanlar kötü olacak değil. Nokta.
    Orijinali Göster...
    Merak adiyorum kardeşim , kimin gözü kapalı?
    Herşeyde bir açık bulma uzmanı olarak öylesine şartlanıyorsunuz ki, kendi söylediğinize kendiniz bile inanıp farklı kaynakları bile alet ediyorsunuz. Yapılan sayısız işin arasından özenle bezenle bir cümle bulup cımbızla çekip üzerine destan yazıyorsunuz. bu adamın hiç mi iyi bir tarafı yok. Hiç mi güzel birşey yapmadı. ?
    Ne söylemek istediğini anladınız mı gerçekten bu kadar yorum yazıyorsunuz.
    Bir insan bir noktada yanlış yaparsa , yaaptığı herşey mi yanlış olmak zorunda.?

    Lâ ilahe illahhah. Muhammeden râsulullah.

    Kim ne derse desin, bu et ile kemik gibi birbirine yapışmış tek bir cümledir. bunu ayırmak kimsenin haddi değildir. Yapanda haltın en büyüğünü yemiştir. Benim söylemek istediğim,
    1- Gerçekten böyle bir cümle kullandı mı? Yoksa kullandığını söyleyen başka ağızlardan mı konuşuyorsunuz?
    2- Fethullah Gülen efendiye olan bu kininiz ve nefretiniz nedir?
    3- İslam konusu olunca sağdan soldan sayısız kaynak, sayısız video ve sayısız resimle çok güzel ve uzun yorumlar yapıyorsunuz. bunların doğruluk derecesi ve güvenilir olması ne derece?
    4- Emin olduğunuzu sanarak başkalarının düşüncesini bu şekilde hararetle savunmak nasıl bir duygu acaba?

    Ben doğru bildiğimi söylemekle , gözlerimin kapalı olduğunu söyleyecek kadar da eminsiniz. sizi diğer konularınızdan ve sayın başbakan konusundaki yorumlarınızdan da tanıyorum. size göre doğru birşey yapan hiç kimse yok. Bir defa olsun görmedim, duymadım sizin ağzınızdan şu insanda iyi yapmış, güzel yapmış ,hak olanı yapmız dediğinizi. NErde bir konu açılsa anında kılıçdaroğlu gibi dalış yapıyorsunuz. Kimi desteklediğinizi de söylemiyorsunuz. NE yapalım şimdi , siz böyle dediniz diye, birkaç video gösterip kuranı kerimden ayetleri işinize geldiği gibi gösterdiniz diye bu insanlara kötü mü diyelim. Ben sizin görüşlerinizi , ne yapmak istediğinizi anlıyorum. Varsa size göre doğru insan, yapacağı herşeyin doğru , söyledi herşeyin doğru , hatasız , kusursuz bir insan varsa, söyleyin onu destekleyelim. Ona da cevabınız yok. Ne demek istiyorsunuz, ne yapmak istiyorsunuz. Yok mu doğru iş yapan biri?
    Şunu sakın unutmayın, sizin söyledikleriniz konuyu çarpıtıp değiştirmekten başka birşey değil ve sizin kötülemelerinizlede bu insanlar kötü olacak değil. Nokta.

    Asur kardeşim.Allah rızası şu diyaloğu hele bir tefekkür edin ve sorgulayın!..Başkalarının yazıp çizip sunum yapmakla bir yere varamayız.Mühim olan sahih kaynaklardan alınan delillerle yola çıkarız.Güvenmediğimiz bir kaynakla asla burada sırf polemik olsun diyede yazmayız.Bu ana kadar ne kadar mesajım varsa onları da hiç üşenmeden yeniden okuyunuz!..

    Yahu biz her hangi bir cemaate veya kişilere asla kinimizin olmadığını, art niyetli olmadığımızı defalarca söyledik, durduk.Lakin sizin diyalog anlayışınız nasıl Hak olur da bizim anlayışımız art niyet olabilir ki?.Biz size iyice düşünesiniz diye hep ayetlerle cevap verdik.Niye onları kaalaya almıyorsunuz?.Biz ayetleri kendi emellermize göre istismar etmeyiz.Bunları ben hep sizin kurtuluşunuz için yazıyorum."Bana ne diyalogtan!" diyemiyorum.Herkes imanından ve itikadından mes'uldür.Biz size "Hak ile batılı birbirine karıştırmayınız" demek istiyoruz hepsi bu kadar...
#26.12.2012 16:44 0 0 0
  • @Terakkiperver adlı üyeden alıntı:
    OKULLARA SİYER KONULMASININ DERDİ ANLAŞILDI; DİYALOG

    Din kitaplarında dinler arası diyalog mevzuu "ibrahimi dinler" adı altında sokulmuş, diğer dinler hak bir din gibi gösterilmişti.

    Şimdi de aynı şeyi okullara sokulan "siyer dersi" başlığı altında çocuklarımıza yedirecekler. Hem siyer dersi veriliyor diye göz boyanacak hem de dinler arası diyalog projesi küçük zihinlere "Peygamber hayatı" ile ilişkilendirilerek köklü bir alt yapı hazırlanacak.

    DİYALOG MÜFREDATA GİRDİ

    Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde bu yıldan itibaren seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını yayımladı.

    Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı dersinde Hz. Muhammed (S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalışmasına ilişkin ve farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler verilirken, sık sık kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerji aktarılacak.

    Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu eğitim öğretim yılında uygulanacak 4 4 4 yeni eğitim sistemi kapsamında liselerde seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını hazırladı. Kur'an-ı Kerim Dersi ile Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı Dersi, haftalık ders çizelgesinde yapılan değişiklikle lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda toplam 72′şer saat seçmeli ders olarak işlenecek.

    Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı dersi kapsamında her sınıfta Hz. Muhammed'in Hayat Hikayesini Hatırlayalım ünitesi anlatılacak. Günlük hayatta Hz. Muhammed (S.A.V) konusu 9. sınıfta "Estetik", 10. sınıfta "Sağlık", 11. sınıfta "Ekonomik Hayat" ve 12. sınıfta ise "Evlilik" ünite başlıklarıyla ele alınacak. Sosyal Hayatta Hz. Muhammed(S.A.V), En Güzel Örnek, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Aile, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Toplumsal İletişim konuları ise "Eşitlik, Özgürlük, Toplumsal Barış, Kadın ve Erkeğe Bakış, Ailede Eşlerin Görevleri, Birlikte Yaşama Kültürü, İstişare, Birlikte Yaşama Kültürü, Haya ve İffet, Dünya ve Ahiret Algısı" gibi ünitelerle işlenecek.

    Merhametin yaygınlaştırılması için gösterdiği çaba
    Derste ekonomik hayat konusu işlenirken Hz. Muhammed(S.A.V)'in, çalışmaya, üretime ve helal kazanmaya teşvik etmesi; işçi haklarına ve emeğe verdiği değer söz ve davranışları, açıklamaları, alışverişte ölçü ve tartının doğru yapılmasına verdiği önem ile kazancın helal işlerde harcanması konularıda yer alıyor.

    Derste Birlikte Yaşama Kültürü ünitesi ele alınırken Farklı Din Mensuplarını Kabullenmek, Farklı Din Mensuplarıyla İletişim, Farklı Kültürlere Bakış ve Kültürler Arası Etkileşim konuları üzerinde durulacak.

    Bu kapsamda Hz.Muhammed(S.A.V)'in farklı dinlere inananların hak ve özgürlüklerine saygılı davrandığını kavraması öğretilecek. Öğrencilerin farklı dinlere inananlarla doğru, dürüst ve seviyeli ilişkiler ortaya koyması kazanımı elde etmesi sağlanırken, Hz. Muhammed(S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalıştığını örneklerle açıklaması, farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler vermesi, kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerjiyi kavraması kazanımları öğretilecek.

    Kur'an-ı Kerim Dersi
    Lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda seçmeli okutulacak Kur'an-ı Kerim Dersi de sınıfların her birinde toplam 72′şer saat işlenecek. Kur'an-ı Kerim Dersi işlenirken sınıf içerisindeki öğrencilerin telaffuz ve güzel okuma becerilerinin birbirinden farklı olabileceğinden hareket edilerek, zorlaştırıcı değil, Kur'an okumayı sevdirmeye dönük bir tutum sergilenecek ve değerlendirmeler buna göre yapılacak.

    Milli Gazete
    Orijinali Göster...
    OKULLARA SİYER KONULMASININ DERDİ ANLAŞILDI; DİYALOG

    Din kitaplarında dinler arası diyalog mevzuu "ibrahimi dinler" adı altında sokulmuş, diğer dinler hak bir din gibi gösterilmişti.

    Şimdi de aynı şeyi okullara sokulan "siyer dersi" başlığı altında çocuklarımıza yedirecekler. Hem siyer dersi veriliyor diye göz boyanacak hem de dinler arası diyalog projesi küçük zihinlere "Peygamber hayatı" ile ilişkilendirilerek köklü bir alt yapı hazırlanacak.

    DİYALOG MÜFREDATA GİRDİ

    Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde bu yıldan itibaren seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını yayımladı.

    Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı dersinde Hz. Muhammed (S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalışmasına ilişkin ve farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler verilirken, sık sık kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerji aktarılacak.

    Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu eğitim öğretim yılında uygulanacak 4 4 4 yeni eğitim sistemi kapsamında liselerde seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını hazırladı. Kur'an-ı Kerim Dersi ile Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı Dersi, haftalık ders çizelgesinde yapılan değişiklikle lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda toplam 72′şer saat seçmeli ders olarak işlenecek.

    Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı dersi kapsamında her sınıfta Hz. Muhammed'in Hayat Hikayesini Hatırlayalım ünitesi anlatılacak. Günlük hayatta Hz. Muhammed (S.A.V) konusu 9. sınıfta "Estetik", 10. sınıfta "Sağlık", 11. sınıfta "Ekonomik Hayat" ve 12. sınıfta ise "Evlilik" ünite başlıklarıyla ele alınacak. Sosyal Hayatta Hz. Muhammed(S.A.V), En Güzel Örnek, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Aile, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Toplumsal İletişim konuları ise "Eşitlik, Özgürlük, Toplumsal Barış, Kadın ve Erkeğe Bakış, Ailede Eşlerin Görevleri, Birlikte Yaşama Kültürü, İstişare, Birlikte Yaşama Kültürü, Haya ve İffet, Dünya ve Ahiret Algısı" gibi ünitelerle işlenecek.

    Merhametin yaygınlaştırılması için gösterdiği çaba
    Derste ekonomik hayat konusu işlenirken Hz. Muhammed(S.A.V)'in, çalışmaya, üretime ve helal kazanmaya teşvik etmesi; işçi haklarına ve emeğe verdiği değer söz ve davranışları, açıklamaları, alışverişte ölçü ve tartının doğru yapılmasına verdiği önem ile kazancın helal işlerde harcanması konularıda yer alıyor.

    Derste Birlikte Yaşama Kültürü ünitesi ele alınırken Farklı Din Mensuplarını Kabullenmek, Farklı Din Mensuplarıyla İletişim, Farklı Kültürlere Bakış ve Kültürler Arası Etkileşim konuları üzerinde durulacak.

    Bu kapsamda Hz.Muhammed(S.A.V)'in farklı dinlere inananların hak ve özgürlüklerine saygılı davrandığını kavraması öğretilecek. Öğrencilerin farklı dinlere inananlarla doğru, dürüst ve seviyeli ilişkiler ortaya koyması kazanımı elde etmesi sağlanırken, Hz. Muhammed(S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalıştığını örneklerle açıklaması, farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler vermesi, kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerjiyi kavraması kazanımları öğretilecek.

    Kur'an-ı Kerim Dersi
    Lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda seçmeli okutulacak Kur'an-ı Kerim Dersi de sınıfların her birinde toplam 72′şer saat işlenecek. Kur'an-ı Kerim Dersi işlenirken sınıf içerisindeki öğrencilerin telaffuz ve güzel okuma becerilerinin birbirinden farklı olabileceğinden hareket edilerek, zorlaştırıcı değil, Kur'an okumayı sevdirmeye dönük bir tutum sergilenecek ve değerlendirmeler buna göre yapılacak.

    Milli Gazete


    eh be kardeşim...
    Demek Kılıçdaroğlu ve avaneside bundan dolayı karşılarmış bu derslere...

    İyide bu paylaştığın yazıda SANA RAHATSIZLIK VEREN KISIM NERESİ?

    DİYALOG MÜFREDATA GİRDİ başlığının altındaki paragraflarda sana Rahatsızlık veren NEDİR?

    Merhamet mi?
    Emeğin değerimi?
    Helal kazanç mı?

    neresi kardeşim seni rahatsız etti bunların?
#26.12.2012 17:59 0 0 0
  • Asur kardeşim.Allah rızası şu diyaloğu hele bir tefekkür edin ve sorgulayın!..Başkalarının yazıp çizip sunum yapmakla bir yere varamayız.Mühim olan sahih kaynaklardan alınan delillerle yola çıkarız.Güvenmediğimiz bir kaynakla asla burada sırf polemik olsun diyede yazmayız.Bu ana kadar ne kadar mesajım varsa onları da hiç üşenmeden yeniden okuyunuz!..

    Yahu biz her hangi bir cemaate veya kişilere asla kinimizin olmadığını, art niyetli olmadığımızı defalarca söyledik, durduk.Lakin sizin diyalog anlayışınız nasıl Hak olur da bizim anlayışımız art niyet olabilir ki?.Biz size iyice düşünesiniz diye hep ayetlerle cevap verdik.Niye onları kaalaya almıyorsunuz?.Biz ayetleri kendi emellermize göre istismar etmeyiz.Bunları ben hep sizin kurtuluşunuz için yazıyorum."Bana ne diyalogtan!" diyemiyorum.Herkes imanından ve itikadından mes'uldür.Biz size "Hak ile batılı birbirine karıştırmayınız" demek istiyoruz hepsi bu kadar...

    Hak ile batılı birbirine karıştırıp bu duruma düşmemenin çabasındayız. sorularıma net bir cevap bulamamış olsam da bir soru daha sorayım. diyalog sözünden çıkardığınız anlamı, bu konu ile bağlantısını açıklayabiliri msin rica etsem?

    "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onların bazısı, bazısının dostlarıdırlar. İçinizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki, o da onlardandır. Muhakkak ki Allah o zalimleri hidayete, doğru yola iletmez." (Mâide Sûresi, 5:51)

    İçimde zerre kadar yahudilere ve hristiyanlara karşı bir muhabbet veya sevgi yok. İnançları bana herşeyi ile ters. Bana dünya gelse kalbime bir nokta kadar da olsa hristiyan veya yahudi sevgisini koyamaz. siz bu tavırlarınızla, onlara destek olduğunuzun farkında değilsiniz. Kuranı kerimin neresinde , yahudiler ve hristiyanlarla konuşmayın diyor?
    Dost olmayın ,sırrınızı vermeyin, birşeyinizi emanet etmeyin. dost olmayın ...diyor. Yoksa ben mi yanlış anladım.
    Onlar müslümanlarla konuşup planlar yapıyorlarsa , bizim hiç mi aklımız yok? Planlarını bilmek ayrı , onlara karşı koymak ayrı şeyler. Ve islamı bozmak isteyenlerin planlarını bildiğiniz halde, yahudilerin ve hristiyanların bir müslümana dost olmadığını , olmayacağını bildiğiniz halde kendi içinizdeki müslümanlara sataşıp kötülüyorsunuz. Siz bu kafa ve mantıkla ne yapabilirsiniz neyi kazanabilirsiniz? Hiçbirşeyi...........
    Karşında düşmanın geldiğini görüyorsun dönüp yanındakini kurşunluyorsun. Sonra da beni uyardığını sanıyorsun. Bence sen bir kez daha düşün. Onyıllardır verdiği vaazlarda , verdiği sohbetlerde Allah yolunda giden , muhammed lafını duyunca hüngür hüngür ağlayan , sizin videolardaki var olduğunu göstermeye çalıştığınız bir tek cümleyi fikirlerinde söylemeyen bir insana bu şekil karşı çıkıp bunca laf sayıyorsunuz. milyonlarca kelime kurmuş , Allah aşkıyla peygamber aşkıyla yanıp tutuşan bir insanı nerden geldiği belli olmayan kaynaklarla bu kadar kötülüyorsunuz ya, tek kelime ile acınacak haldesiniz. Tek noktaya bağlanıp daracık pencereden bakıp konuşuyorsunuz. Sizin karşınızda 3 düşman görüyorum. Hristiyanlar yahudiler ve müslümanlar. Başkasını uyarıyorum heyecanıda boş. yanlış yoldasınız. Hatanızı kabul edemiyorsunuz. geniş alanda düşünemiyorsunuz. bilmedikleriniz, görmedikleriniz bildiklerinizde çok çok daha fazla.
#26.12.2012 18:44 0 0 0
  • İslam tarihinde bu ayet hakkında çok farklı tartışmalar yapılmış, o tartışma ve yorumları şimdilik bir kenara bırakıp âyetin mânâsını anlamaya çalışalım.

    Aynı konu bundan yüz sene önce Bediüzzaman Said Nursî'ye de sorulmuş:

    "Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur'ân'da nehiy (yasaklama) vardır: 'Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin.' Bununla beraber nasıl dost olunuz der-(Terbiyeden-Yoksunum)-si-(Terbiyeden-Yoksunum)-niz?"

    Said Nursî de cevabını iki temele bina etmiş. Biri "tefsir metodolojisi" diğeri "tarihî kontekst".

    A. Tefsir metodolojisi açısından Said Nursî'nin verdiği cevap özetle şöyle:

    1. Doğru ve sağlam bir hükme varabilmek için elimizdeki delil kesin olması gerektiği gibi, o delilin hangi anlamı gösterdiği de kesin olması gerekir. Burada söz konusu olan delil Kur'ân âyeti olduğu için kesindir. Ancak bu delilin hangi anlamı gösterdiği kesin değildir, başka anlamlara gelme ihtimali de vardır. Çünkü, Kur'ân'ın bu yasağı "âmm" değil, "mutlak"tır. Yani, Yahudi ve Hıristiyanların bütün bireyleri, bütün nitelikleri, bütün zamanları yasak kapsamı içinde değildir. Yasak mutlak bırakılmış, bir sınırlama getirilmemiştir. Büyük bir tefsirci olarak zaman bir sınır getirmişse, artık ona itiraz edilmez (Bu konu aşağıda "tarihî kontekst" içinde açıklanıyor).

    2. "Bir hüküm türev üzerine bina edilmişse, o türevin kaynağı hükmün illetini (asıl sebebini) gösterir." Bu kaideyi şöyle açıklayabiliriz: Âyette geçen "Yahudi" ve "Hıristiyan" kelimeleri türevdir. Bu kelimelerin kaynağı ise "Yahudilik" ve "Hıristiyanlık"tır. Âyetteki hüküm türev üzerine bina edildiği için?kâide gereğince?Yahudi ve Hıristiyanlar, dinleri için, dinlerini yansıttıkları için sevilmez. Yahudilik, Hıristiyanlık açısından onlarla dostluk kurmak ve onları sevmek haramdır. Öyleyse mühendislik, mucitlik, doktorluk, güzellik, yöneticilik gibi dinlerine ait olmayan diğer güzel ve meşru nitelikleri sevilebilir ve bu yönleriyle onlarla dostluk kurulabilir. Çünkü bu nitelikleri âyetin yasak kapsamı dışında kalır.

    Şayet âyet-i kerime şöyle buyursaydı, dostluk ve muhabbet onların bütün niteliklerini kapsardı: "Yahudi ve Hıristiyanların kendilerini dost edinmeyin!" Çünkü o zaman, dinlerine ait olsun veya olmasın, kendileriyle her bakımdan dostluk ve muhabbet yasak olmuş olurdu.

    İslâm dini insanlığın bütün dinî ihtiyaçlarını, bütün zamanlarda karşılayan kapsamlı ve üstün bir dindir. Başka dinlere ihtiyaç bırakmaz. Bu açıdan âyet-i kerime, müminlere, başka dinler karşısında dik durmalarını, dinleri hakkında tereddüt etmemelerini, tereddüde yol açan böyle dostluklara girmemelerini emrediyor.

    Birilerinin iddia ettiği gibi, bu ifadeden dinler arası çatışma hükmünü çıkartmak mümkün değildir. Çünkü âyet-i kerime müminlere "Dost olmayın!" buyuruyor. Çünkü dinî dostluktan nifak kokusu gelir. Kendi dinini beğenmemek çıkar. "Sizin dininiz size, benim dinim bana" denilmeli.

    Hem bütün dünya biliyor ki Kur'ân ve hadisler ve 1400 senelik İslâm tarihindeki uygulamalar, Yahudi ve Hıristiyanlara tam bir dinî özgürlük vermiştir. Havra ve kilise inşa etmelerine müsaade edilmiş ve dinleri teminat altına alınmıştır. Dinlerini özgürce yaşayabilmiş ve Müslüman toplum içinde bu kadar yıl yaşadıkları hâlde dinî açıdan şikâyetleri olmamıştır.

    3. Bir insanın, hiçbir sebep yokken bizzat kendisi sevilmez. Ya taşıdığı nitelikten veya sanatından dolayı sevilir. Ayrıca her kâfirin bütün nitelikleri ve sanatları kâfir olması da düşünülemez. Yani, kâfirlerin de İslâm'a uygun nitelikleri ve sanatları olabilir. Bu açıdan İslâm'a uygun olan bir niteliği veya bir sanatı güzel bularak alıntı yapmak neden câiz olmasın? Bir Müslüman'ın Yahudi ve Hıristiyanlardan nikahlı bir hanımı olsa onu elbette sevecektir. Aksi halde sevmediği bir hanımla niye evlensin ki? Zaten Kur'ân, bir Müslüman erkeğin bir Yahudi veya Hıristiyan kadınla evlenmesine izin veriyor.

    B. Said Nursî'nin tarihî kontekst açısından bu âyet hakkında verdiği cevap ise kısaca şöyle:

    Saadet çağı olan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yaşadığı dönemde bir "büyük dinî inkılâp" meydana geldi. Bütün akıl ve düşünceleri dinî noktaya çevirdi. Bütün sevgi ve düşmanlık din merkezliydi. İnsanlar başkalarına dinleri açısından sevgi gösterir, dinleri açısından düşmanlık ederlerdi. Onun için gayr-i Müslim denilen Yahudi ve Hıristiyanlara gösterilen sevgiden ve onlarla kurulan dostluktan nifak kokusu geliyordu.

    İçinde yaşadığımız şu zamanda meydana gelen inkılâp ise, "medenî"dir, "dünyaya ait"tir. Bütün akıl ve düşünceleri meşgul eden şey; medeniyet, kalkınma ve dünyadır. Düşünceler, en iyi uygarlık seviyesine nasıl ulaşılır, gelişip kalkınma nasıl temin edilebilir, dünya hayatında huzurun temelini teşkil eden güvenlik nasıl elde edilebilir gibi noktalar üzerinde dolaşıyor. Bu sebepten dolayı, onlarla olan dostluk ilişkilerimiz, onların güzel bulduğumuz medeniyet ve kalkınma projelerini, uygulamalarını iktibas etmektir, alıntı yapmaktan ibarettir. İşte şu dostluk, kesinlikle Kur'ân'ın yasak kapsamına dâhil değildir.
#26.12.2012 18:47 0 0 0
  • Kur'anda geçen, ?Yahudi ve Hıristiyanları dost tutmayınız.? ayeti nasıl anlaşılmalıdır? Onlarla iktisadî ve sosyal münasebetler içine girmek bu ayetin yasak sahasına girer mi?



    İslâmiyet, insanlık için bir saadet ve rahmet vesilesidir. Onun şefkat kanatları ve geniş müsamahası kendisine tâbi olmayanları da kuşatmıştır. Diğer dinlerin mensupları kendi dinlerinde görmedikleri rahat ve refahı İslâm'da bulmuşlar, bir İslam beldesinde hiçbir sıkıntıya maruz kalmadan hayatlarını devam ettirmişlerdir. Müslümanlar da bu husustaki İlâhî emirlere tam olarak riayet etmişler ve en geniş mânâda tatbik etmişlerdir.

    Ankebut Sûresinin 46. âyetinde şöyle buyurulur:

    "Kitap ehliyle ancak en güzel bir yoldan mücadele edin; güzellikle, yumuşaklıkla, delil ve ispat yoluyla onlara hakkı anlatın; ancak onlardan zulme sapanlar müstesnadır. Onlara deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de îmân ettik. Bizim İlâhımız da, sizin İlâhınız da birdir. Biz ancak Ona boyun eğeriz."

    Bu mânâyı teyit eden diğer âyet-i kerimenin meâli de şöyledir:

    "Sizinle din hususunda savaşmamış ve sizi yurdunuzdan çıkarmamış olanlara iyilik yapmaktan ve adalet etmekten Allah sizi men etmez. Şüphesiz ki, Allah adalet edenleri sever." "Ancak Allah sizinle din hususunda savaşmış, sizi yurdunuzdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanları dost edinmekten sizi men eder. Kim onları dost edinirse işte onlar zâlimlerin tâ kendisidir."(1)

    Meâlini verdiğimiz bu âyetler gibi daha birçok İlâhî emirler ve hadis-i şeriflerle Müslümanların ehl-i kitapla münasebetlerinin esasları belirtilmiştir. Dinimiz, hiçbir zaman onları "Kâfirdir" diye saf dışı bırakıp alakayı kesmemizi emretmemiş, onlarla dünya işlerinde anlaşmalar yapmayı, ortak hareket etmeyi meşru saymıştır.Yahudi ve Hıristiyanlarla yapılan bu gibi münasebetler, Kur'an-ı Kerimin, "Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin." hükmüne aykırı değildir. Ayette yasaklanan dostluk, bir inanç olarak Yahudiliği ve Hıristiyanlığı benimsemek, o yanlış inançlara dostluk göstermek manasınadır. Bir ehl-i kitabın ilminden, sanatından faydalanmak üzere kendisiyle dostluk kurmak bu yasağa girmez. Bediüzzaman'ın izahiyle mesele şöyledir:

    "Herbir Müslümanın her bir sıfatı her zaman Müslüman olması lâzım olmadığı gibi, her bir kâfirin dahi bütün sıfat ve sanatları kâfir olmak lâzım gelmez. Binaenaleyh Müslüman olan bir sıfatı veya bir sanatı istihsan etmek (hoş karşılamak) iktibas etmek, neden caiz olmasın?"Diğer taraftan, "Onlarla dost olmamız medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir (güzel görüp almaktır). Ve her saadet-i dünyeviyenin esası olan asâyişi muhafazadır." Çünkü, "Daire-i itikatı daire-i muamelata karıştırmaya mecburiyet yoktur."(2) Yani inancı beşerî münasebetlere karıştırmaya lüzum ve mecburiyet yoktur.

    Bir Müslümanın diğer din mensuplarıyla veya hiçbir inanca sahip olmayan kimselerle inanç bakımından olmasa da, bazı durumlarda müşterek hareket etmesi ve birtakım medenî münasebetlerde bulunması mümkündür. Aynı topraklarda veya aynı dünyada yaşayan insanların zaman zaman birbirleriyle bir kısım meselelerde fikir alış verişinde bulunmaları tabiidir. Bu durum milletler arasında olduğu gibi, dar çerçevede fertler arasında da görülmektedir.

    Müslümanlarla, aynı memlekette, aynı şehirde yaşayan gayr-ı müslimlere düşman nazarıyla bakılmasına dinimiz müsaade etmemiştir. Dinimiz, ehl-i kitabın kadınlarıyla evlenmeyi, yemeklerini yemeyi, hastalandıkları zaman ziyaretlerine gidip hal ve hatırlarını sormayı, komşuluk hukukuna riayet etmeyi bir vazife saymıştır. "Zimmiye eziyet edenin ben hasmıyım" buyuran Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) Müslümanları, kendi ülkelerinde yaşayan ve kendilerine tecavüz etmeyip zarar vermeyen gayrı müslim vatandaşların haklarını korumayı, onlara sıkıntı vermemeyi emir buyurmuşlardır. Ehl-i kitabın İslâm topraklarında dinlerini rahatça yaşamalarına müsaade eden ve onlara tam bir ibadet ve inanç hürriyeti veren İslâmiyet, bu müsamahayı çok geniş tutmuştur.Meselâ bir âyet-i kerimede ehl-i kitabın yemeklerinin yenilebileceği, kadınlarıyla evlenebileceği hususunda şöyle buyurulur:

    "Bugün temiz ve güzel olan şeyler size helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yemekleri size helâl olduğu gibi, sizin yemekleriniz de onlara helâldir. Hür ve iffetli mü'min kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden hür ve iffetli kadınlar, namuslu olmanız, zina etmemeniz, gizli dost tutmamanız ve kendilerine mehirlerini vermeniz şartıyla size helâldir."(3)

    Kaynaklar
    1. Mümtehine Sûresi, 8-9
    2. Münazarat, s. 26-27.
    3. Mâide Sûresi, 5
#26.12.2012 18:50 0 0 0
  • Mâide Sûresi, 51. ayette geçen, "Yahudi ve Hıristiyanları dost tutmayınız." ayeti nasıl anlaşılmalıdır? Onlarla iktisadî ve sosyal münasebetler içine girmek bu ayetin yasak sahasına girer mi?

    Dış siyaset konusunda Müslümanlar arasında görüş ayrılığı olabiliyor. Bu gayet normaldir. Fikir hürriyeti içerisinde anlayışla karşılanmalıdır. Ama bazen, bu tip tartışmalarda ölçü kaçıyor. Adam, mesela, Natoyu savunan bir Müslümanı hemen küfre girmekle itham ediyor. tekfire yelteniyor. "Sen bu görüşünle Hıristiyanları desteklemiş oldun ve küfre girdin" diyebiliyor. Bu yanlışını düzeltmeye kalktığınızda, Kur'an-ı Kerim'de, "Yahudileri ve Nasranîleri dost edinmeyin!" buyurulmuyor mu? diye size çıkışıyor.

    Bu âyet-i kerimeyi yanlış değerlendirerek Hıristiyan âlemiyle yapılan askeri paktlara ve ticarî anlaşmalara karşı çıkan bir takım çevrelere Bediüzzaman hazretlerinin verdiği cevabın bir bölümü şöyledir:

    "Onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir. Ve her saadet-i dünyeviyenin esası olan asayişi muhafazadır. İşte şu dostluk, kat'iyyen nehy-i Kur'anîde dâhil değildir."
    Münazarat

    Bu ifadelerde, Hıristiyan dünyasında ortaya çıkan teknik gelişmeleri, fennî buluşları almanın, iktibas etmenin bu ayetin yasağına girmediğine işaret edilmekle birlikte, dünya saadetinin esasının asayiş olduğu, asayişi korumak için onlarla anlaşmalar yapmanın da yine bu ayetle yasaklanmış olamayacağı nazara veriliyor.

    Konunun devamında, bu ayet-i kerimeyle Yahudileri ve Hıristiyanları "Yahudilikleri ve Hıristiyanlıkları cihetiyle" sevmenin yasaklanmış olduğuna dikkat çekiliyor. Ve harika bir misal veriliyor:

    "Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin." Yâni, bir Müslüman'ın ehl-i kitaptan, meselâ Hıristiyan bir hanımı olsa, onu hanımı olduğu için sevecek, ama onun Hıristiyanlığına muhabbet etmeyecektir.

    İşte bu ince ölçüden mahrumiyet bize çok pahalıya mâl oluyor...
#26.12.2012 18:51 0 0 0
  • Maide suresi 51. ayette ifade edilen -Hristiyan ve Yahudileri dost edinmek- hakkında açıklama yapar mısınız?


    Sorunun Detayı
    Kuranı kerimde "Ey iman edenler yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin Allah tan korkun" buyrulmakta. Bu ayeti nasıl anlamalıyız. Farzedelimki Hristiyan ve çok yakın bir dostum var, günaha mı girmiş oluyorum.


    Kur'an'ın belirttiği gibi, "ehl-i Kitabın hepsi bir değildir" (Al-i İmran, 113). Onların hepsini aynı kategoride görmek, Kur'anî ve tarihî realiteye muhaliftir. "Yahudî ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalim topluluğa hidayet etmez" (Maide, 51) ayeti, onlarla diyaloğa ve beşerî ilişkilere mani değildir. Nitekim, ehl-i Kitaptan kız almak, Kur'an'ın hükmüyle sabit bir vakıadır (Maide,5). Hamdi Yazır, üstteki ayetle ilgili şöyle der: Mü'minler, yahudi ve hristiyanlara iyilik etmekten, dostluk yapmaktan, onlara idareci olmaktan menedilmemiş, onları veli ittihaz eylemekten, yardaklık etmekten nehyedilmişlerdir. Çünkü onlar, mü'minlere yar olmazlar.

    Fıkıh usulündeki "hüküm müştak üzerine olsa, me'haz-ı iştikak hükmün illetini gösterir" esasının, üstteki ayeti doğru yorumlama noktasında hatırdan uzak tutulmaması gerekir. Mesela, "hırsızlık yapanlara şu cezayı uygulayın" denildiğinde, hükmün illetinin hırsızlık olduğu aşikardır. Onun gibi, üstteki ayetteki nehiy dahi, yahudi ve hristiyanlarla, yahudilik ve hristiyanlık cihetleriyle ilgilidir.

    Hem de bir adam zâtı için sevilmez. Belki muhabbet, sıfat veya san'atı içindir. Her bir müslümanın herbir sıfatı müslüman olması lazım gelirken, her zaman bunun gerçekleştiğini söyleyemeyiz. Onun gibi, herbir kafirin herbir sıfatı kafir değildir. Dolayısıyla, onlarda bulunan müslüman sıfatlar veya faydalı san'atlar noktasından muhatap olmak niçin caiz olmasın ? "Ehl-i kitaptan bir haremin olsa, elbette seveceksin".

    Meseleyi şu şekilde özetlemek mümkündür: Onlarla beşeri ilişkilerde bulunmak ayrı, onların din-örf ve adetlerine hayran kalmak ayrıdır. Birincisi Kur'an'ın nehyine dahil değilken, ikincisi kesinlikle yasaklanmıştır.

    "Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur'anda nehiy vardır.Bununla beraber nasıl dost olunuz dersiniz?" sorusuna Bediüzaman verdiği öz, fakat çok doyurucu cevabında şöyle diyordu:

    "Bu nehiy, Yahudi ve Nasara ile Yahudiyet ve Nasraniyet olan ayineleri hasebiyledir."

    Buna göre Kur'anda yasaklanan muhabbet, Hak din olan İslâm'a kavuştuktan sonra Yahudiliğe yahut Hıristiyanlığa meyletmek ve sevgi beslemektir. Bu yasaktan kaçınmak şartıyla, bir Hıristiyan'la iyi komşuluk ilişkileri kurulabilir, ticaret yapılabilir, ortak düşmanlara karşı birlikte hareket edilebilir. Bütün bunlar Hıristiyanlığı sevmek demek değildir.

    Konunun devamında bu noktaya şöyle açıklık getiriliyordu:

    "Bir adam zatı için sevilmez. Belki muhabbet, sıfat ve san'atı içindir. . Binaenaleyh, Müslüman bir sıfatı veya san'atı istihsan etmekle iktibas etmek neden câiz olmasın? Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin!" (Münâzarât, 40)

    Son cümle gerçekten çok harika ve konuya son noktayı koyuyor. Ehl-i kitaptan bir kadınla evlenen Müslüman, hanımını elbete sevecektir, ama bu sevgi onun dinini sevmesi manasına gelmez.
    Bu ince ölçüden uzak kalmak bize bazen çok pahalıya mal oluyor.

    Konunun devamında, ehl-i kitapla dost olmanın gerekçesi, şu cümlelerde net olarak ortaya konuluyor:

    "Onlarla dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir. Ve her saadet-i dünyeviyenin esası olan âsâyişi muhafazadır. İşte bu dostluk kat'iyen nehy-i Kur'ânî de dahil değildir." (Münâzarât, 41)
#26.12.2012 18:54 0 0 0
  • Bunlar da sağdan soldan toplanmış videolar değil bizzat bediüzzamanın sözleride vardır içinde. Bediüzzaman hazretleri kadar bilgili iseniz sözümüz olamaz.

    Son yorumları okuyup öyle devam edin terakkiperver kardeşim.
#26.12.2012 18:55 0 0 0
  • @gamLı adlı üyeden alıntı:
    [alinti=#4969073]Terakkiperver[/alinti]OKULLARA SİYER KONULMASININ DERDİ ANLAŞILDI; DİYALOG

    Din kitaplarında dinler arası diyalog mevzuu "ibrahimi dinler" adı altında sokulmuş, diğer dinler hak bir din gibi gösterilmişti.

    Şimdi de aynı şeyi okullara sokulan "siyer dersi" başlığı altında çocuklarımıza yedirecekler. Hem siyer dersi veriliyor diye göz boyanacak hem de dinler arası diyalog projesi küçük zihinlere "Peygamber hayatı" ile ilişkilendirilerek köklü bir alt yapı hazırlanacak.

    DİYALOG MÜFREDATA GİRDİ

    Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde bu yıldan itibaren seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını yayımladı.

    Hz. Muhammed (S.A.V)'in Hayatı dersinde Hz. Muhammed (S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalışmasına ilişkin ve farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler verilirken, sık sık kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerji aktarılacak.

    Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bu eğitim öğretim yılında uygulanacak 4 4 4 yeni eğitim sistemi kapsamında liselerde seçmeli olarak okutulacak Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı ile Kur'an-ı Kerim derslerinin müfredatını hazırladı. Kur'an-ı Kerim Dersi ile Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı Dersi, haftalık ders çizelgesinde yapılan değişiklikle lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda toplam 72′şer saat seçmeli ders olarak işlenecek.

    Hz. Muhammed(S.A.V)'in Hayatı dersi kapsamında her sınıfta Hz. Muhammed'in Hayat Hikayesini Hatırlayalım ünitesi anlatılacak. Günlük hayatta Hz. Muhammed (S.A.V) konusu 9. sınıfta "Estetik", 10. sınıfta "Sağlık", 11. sınıfta "Ekonomik Hayat" ve 12. sınıfta ise "Evlilik" ünite başlıklarıyla ele alınacak. Sosyal Hayatta Hz. Muhammed(S.A.V), En Güzel Örnek, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Aile, Hz. Muhammed (S.A.V) ve Toplumsal İletişim konuları ise "Eşitlik, Özgürlük, Toplumsal Barış, Kadın ve Erkeğe Bakış, Ailede Eşlerin Görevleri, Birlikte Yaşama Kültürü, İstişare, Birlikte Yaşama Kültürü, Haya ve İffet, Dünya ve Ahiret Algısı" gibi ünitelerle işlenecek.

    Merhametin yaygınlaştırılması için gösterdiği çaba
    Derste ekonomik hayat konusu işlenirken Hz. Muhammed(S.A.V)'in, çalışmaya, üretime ve helal kazanmaya teşvik etmesi; işçi haklarına ve emeğe verdiği değer söz ve davranışları, açıklamaları, alışverişte ölçü ve tartının doğru yapılmasına verdiği önem ile kazancın helal işlerde harcanması konularıda yer alıyor.

    Derste Birlikte Yaşama Kültürü ünitesi ele alınırken Farklı Din Mensuplarını Kabullenmek, Farklı Din Mensuplarıyla İletişim, Farklı Kültürlere Bakış ve Kültürler Arası Etkileşim konuları üzerinde durulacak.

    Bu kapsamda Hz.Muhammed(S.A.V)'in farklı dinlere inananların hak ve özgürlüklerine saygılı davrandığını kavraması öğretilecek. Öğrencilerin farklı dinlere inananlarla doğru, dürüst ve seviyeli ilişkiler ortaya koyması kazanımı elde etmesi sağlanırken, Hz. Muhammed(S.A.V)'in birlikte yaşama kültürü geliştirmeye çalıştığını örneklerle açıklaması, farklı kültürlerin etkileriyle ortaya koyduğu davranışlarından örnekler vermesi, kültürler arası etkileşimle oluşturduğu sinerjiyi kavraması kazanımları öğretilecek.

    Kur'an-ı Kerim Dersi
    Lise 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda seçmeli okutulacak Kur'an-ı Kerim Dersi de sınıfların her birinde toplam 72′şer saat işlenecek. Kur'an-ı Kerim Dersi işlenirken sınıf içerisindeki öğrencilerin telaffuz ve güzel okuma becerilerinin birbirinden farklı olabileceğinden hareket edilerek, zorlaştırıcı değil, Kur'an okumayı sevdirmeye dönük bir tutum sergilenecek ve değerlendirmeler buna göre yapılacak.

    Milli Gazete


    eh be kardeşim...
    Demek Kılıçdaroğlu ve avaneside bundan dolayı karşılarmış bu derslere...

    İyide bu paylaştığın yazıda SANA RAHATSIZLIK VEREN KISIM NERESİ?

    DİYALOG MÜFREDATA GİRDİ başlığının altındaki paragraflarda sana Rahatsızlık veren NEDİR?

    Merhamet mi?
    Emeğin değerimi?
    Helal kazanç mı?

    neresi kardeşim seni rahatsız etti bunların?
    Orijinali Göster...
    eh be kardeşim...
    Demek Kılıçdaroğlu ve avaneside bundan dolayı karşılarmış bu derslere...

    İyide bu paylaştığın yazıda SANA RAHATSIZLIK VEREN KISIM NERESİ?

    DİYALOG MÜFREDATA GİRDİ başlığının altındaki paragraflarda sana Rahatsızlık veren NEDİR?

    Merhamet mi?
    Emeğin değerimi?
    Helal kazanç mı?

    neresi kardeşim seni rahatsız etti bunların?

    Bekleyin! 5-6 yıl sonra siz rahatsız olacaksınız."Ah biz çok hata etmişiz de anlayamamışız" diyeceksiniz.Sizlere bir şeyler anlatamıyoruz.Çok yazık!.
#26.12.2012 21:57 0 0 0
  • @ASUR adlı üyeden alıntı:
    İslam tarihinde bu ayet hakkında çok farklı tartışmalar yapılmış, o tartışma ve yorumları şimdilik bir kenara bırakıp âyetin mânâsını anlamaya çalışalım.

    Aynı konu bundan yüz sene önce Bediüzzaman Said Nursî'ye de sorulmuş:

    "Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur'ân'da nehiy (yasaklama) vardır: 'Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin.' Bununla beraber nasıl dost olunuz der-(Terbiyeden-Yoksunum)-si-(Terbiyeden-Yoksunum)-niz?"

    Said Nursî de cevabını iki temele bina etmiş. Biri "tefsir metodolojisi" diğeri "tarihî kontekst".

    A. Tefsir metodolojisi açısından Said Nursî'nin verdiği cevap özetle şöyle:

    1. Doğru ve sağlam bir hükme varabilmek için elimizdeki delil kesin olması gerektiği gibi, o delilin hangi anlamı gösterdiği de kesin olması gerekir. Burada söz konusu olan delil Kur'ân âyeti olduğu için kesindir. Ancak bu delilin hangi anlamı gösterdiği kesin değildir, başka anlamlara gelme ihtimali de vardır. Çünkü, Kur'ân'ın bu yasağı "âmm" değil, "mutlak"tır. Yani, Yahudi ve Hıristiyanların bütün bireyleri, bütün nitelikleri, bütün zamanları yasak kapsamı içinde değildir. Yasak mutlak bırakılmış, bir sınırlama getirilmemiştir. Büyük bir tefsirci olarak zaman bir sınır getirmişse, artık ona itiraz edilmez (Bu konu aşağıda "tarihî kontekst" içinde açıklanıyor).

    2. "Bir hüküm türev üzerine bina edilmişse, o türevin kaynağı hükmün illetini (asıl sebebini) gösterir." Bu kaideyi şöyle açıklayabiliriz: Âyette geçen "Yahudi" ve "Hıristiyan" kelimeleri türevdir. Bu kelimelerin kaynağı ise "Yahudilik" ve "Hıristiyanlık"tır. Âyetteki hüküm türev üzerine bina edildiği için?kâide gereğince?Yahudi ve Hıristiyanlar, dinleri için, dinlerini yansıttıkları için sevilmez. Yahudilik, Hıristiyanlık açısından onlarla dostluk kurmak ve onları sevmek haramdır. Öyleyse mühendislik, mucitlik, doktorluk, güzellik, yöneticilik gibi dinlerine ait olmayan diğer güzel ve meşru nitelikleri sevilebilir ve bu yönleriyle onlarla dostluk kurulabilir. Çünkü bu nitelikleri âyetin yasak kapsamı dışında kalır.

    Şayet âyet-i kerime şöyle buyursaydı, dostluk ve muhabbet onların bütün niteliklerini kapsardı: "Yahudi ve Hıristiyanların kendilerini dost edinmeyin!" Çünkü o zaman, dinlerine ait olsun veya olmasın, kendileriyle her bakımdan dostluk ve muhabbet yasak olmuş olurdu.

    İslâm dini insanlığın bütün dinî ihtiyaçlarını, bütün zamanlarda karşılayan kapsamlı ve üstün bir dindir. Başka dinlere ihtiyaç bırakmaz. Bu açıdan âyet-i kerime, müminlere, başka dinler karşısında dik durmalarını, dinleri hakkında tereddüt etmemelerini, tereddüde yol açan böyle dostluklara girmemelerini emrediyor.

    Birilerinin iddia ettiği gibi, bu ifadeden dinler arası çatışma hükmünü çıkartmak mümkün değildir. Çünkü âyet-i kerime müminlere "Dost olmayın!" buyuruyor. Çünkü dinî dostluktan nifak kokusu gelir. Kendi dinini beğenmemek çıkar. "Sizin dininiz size, benim dinim bana" denilmeli.

    Hem bütün dünya biliyor ki Kur'ân ve hadisler ve 1400 senelik İslâm tarihindeki uygulamalar, Yahudi ve Hıristiyanlara tam bir dinî özgürlük vermiştir. Havra ve kilise inşa etmelerine müsaade edilmiş ve dinleri teminat altına alınmıştır. Dinlerini özgürce yaşayabilmiş ve Müslüman toplum içinde bu kadar yıl yaşadıkları hâlde dinî açıdan şikâyetleri olmamıştır.

    3. Bir insanın, hiçbir sebep yokken bizzat kendisi sevilmez. Ya taşıdığı nitelikten veya sanatından dolayı sevilir. Ayrıca her kâfirin bütün nitelikleri ve sanatları kâfir olması da düşünülemez. Yani, kâfirlerin de İslâm'a uygun nitelikleri ve sanatları olabilir. Bu açıdan İslâm'a uygun olan bir niteliği veya bir sanatı güzel bularak alıntı yapmak neden câiz olmasın? Bir Müslüman'ın Yahudi ve Hıristiyanlardan nikahlı bir hanımı olsa onu elbette sevecektir. Aksi halde sevmediği bir hanımla niye evlensin ki? Zaten Kur'ân, bir Müslüman erkeğin bir Yahudi veya Hıristiyan kadınla evlenmesine izin veriyor.

    B. Said Nursî'nin tarihî kontekst açısından bu âyet hakkında verdiği cevap ise kısaca şöyle:

    Saadet çağı olan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yaşadığı dönemde bir "büyük dinî inkılâp" meydana geldi. Bütün akıl ve düşünceleri dinî noktaya çevirdi. Bütün sevgi ve düşmanlık din merkezliydi. İnsanlar başkalarına dinleri açısından sevgi gösterir, dinleri açısından düşmanlık ederlerdi. Onun için gayr-i Müslim denilen Yahudi ve Hıristiyanlara gösterilen sevgiden ve onlarla kurulan dostluktan nifak kokusu geliyordu.

    İçinde yaşadığımız şu zamanda meydana gelen inkılâp ise, "medenî"dir, "dünyaya ait"tir. Bütün akıl ve düşünceleri meşgul eden şey; medeniyet, kalkınma ve dünyadır. Düşünceler, en iyi uygarlık seviyesine nasıl ulaşılır, gelişip kalkınma nasıl temin edilebilir, dünya hayatında huzurun temelini teşkil eden güvenlik nasıl elde edilebilir gibi noktalar üzerinde dolaşıyor. Bu sebepten dolayı, onlarla olan dostluk ilişkilerimiz, onların güzel bulduğumuz medeniyet ve kalkınma projelerini, uygulamalarını iktibas etmektir, alıntı yapmaktan ibarettir. İşte şu dostluk, kesinlikle Kur'ân'ın yasak kapsamına dâhil değildir.
    Orijinali Göster...
    İslam tarihinde bu ayet hakkında çok farklı tartışmalar yapılmış, o tartışma ve yorumları şimdilik bir kenara bırakıp âyetin mânâsını anlamaya çalışalım.

    Aynı konu bundan yüz sene önce Bediüzzaman Said Nursî'ye de sorulmuş:

    "Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur'ân'da nehiy (yasaklama) vardır: 'Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin.' Bununla beraber nasıl dost olunuz der-(Terbiyeden-Yoksunum)-si-(Terbiyeden-Yoksunum)-niz?"

    Said Nursî de cevabını iki temele bina etmiş. Biri "tefsir metodolojisi" diğeri "tarihî kontekst".

    A. Tefsir metodolojisi açısından Said Nursî'nin verdiği cevap özetle şöyle:

    1. Doğru ve sağlam bir hükme varabilmek için elimizdeki delil kesin olması gerektiği gibi, o delilin hangi anlamı gösterdiği de kesin olması gerekir. Burada söz konusu olan delil Kur'ân âyeti olduğu için kesindir. Ancak bu delilin hangi anlamı gösterdiği kesin değildir, başka anlamlara gelme ihtimali de vardır. Çünkü, Kur'ân'ın bu yasağı "âmm" değil, "mutlak"tır. Yani, Yahudi ve Hıristiyanların bütün bireyleri, bütün nitelikleri, bütün zamanları yasak kapsamı içinde değildir. Yasak mutlak bırakılmış, bir sınırlama getirilmemiştir. Büyük bir tefsirci olarak zaman bir sınır getirmişse, artık ona itiraz edilmez (Bu konu aşağıda "tarihî kontekst" içinde açıklanıyor).

    2. "Bir hüküm türev üzerine bina edilmişse, o türevin kaynağı hükmün illetini (asıl sebebini) gösterir." Bu kaideyi şöyle açıklayabiliriz: Âyette geçen "Yahudi" ve "Hıristiyan" kelimeleri türevdir. Bu kelimelerin kaynağı ise "Yahudilik" ve "Hıristiyanlık"tır. Âyetteki hüküm türev üzerine bina edildiği için?kâide gereğince?Yahudi ve Hıristiyanlar, dinleri için, dinlerini yansıttıkları için sevilmez. Yahudilik, Hıristiyanlık açısından onlarla dostluk kurmak ve onları sevmek haramdır. Öyleyse mühendislik, mucitlik, doktorluk, güzellik, yöneticilik gibi dinlerine ait olmayan diğer güzel ve meşru nitelikleri sevilebilir ve bu yönleriyle onlarla dostluk kurulabilir. Çünkü bu nitelikleri âyetin yasak kapsamı dışında kalır.

    Şayet âyet-i kerime şöyle buyursaydı, dostluk ve muhabbet onların bütün niteliklerini kapsardı: "Yahudi ve Hıristiyanların kendilerini dost edinmeyin!" Çünkü o zaman, dinlerine ait olsun veya olmasın, kendileriyle her bakımdan dostluk ve muhabbet yasak olmuş olurdu.

    İslâm dini insanlığın bütün dinî ihtiyaçlarını, bütün zamanlarda karşılayan kapsamlı ve üstün bir dindir. Başka dinlere ihtiyaç bırakmaz. Bu açıdan âyet-i kerime, müminlere, başka dinler karşısında dik durmalarını, dinleri hakkında tereddüt etmemelerini, tereddüde yol açan böyle dostluklara girmemelerini emrediyor.

    Birilerinin iddia ettiği gibi, bu ifadeden dinler arası çatışma hükmünü çıkartmak mümkün değildir. Çünkü âyet-i kerime müminlere "Dost olmayın!" buyuruyor. Çünkü dinî dostluktan nifak kokusu gelir. Kendi dinini beğenmemek çıkar. "Sizin dininiz size, benim dinim bana" denilmeli.

    Hem bütün dünya biliyor ki Kur'ân ve hadisler ve 1400 senelik İslâm tarihindeki uygulamalar, Yahudi ve Hıristiyanlara tam bir dinî özgürlük vermiştir. Havra ve kilise inşa etmelerine müsaade edilmiş ve dinleri teminat altına alınmıştır. Dinlerini özgürce yaşayabilmiş ve Müslüman toplum içinde bu kadar yıl yaşadıkları hâlde dinî açıdan şikâyetleri olmamıştır.

    3. Bir insanın, hiçbir sebep yokken bizzat kendisi sevilmez. Ya taşıdığı nitelikten veya sanatından dolayı sevilir. Ayrıca her kâfirin bütün nitelikleri ve sanatları kâfir olması da düşünülemez. Yani, kâfirlerin de İslâm'a uygun nitelikleri ve sanatları olabilir. Bu açıdan İslâm'a uygun olan bir niteliği veya bir sanatı güzel bularak alıntı yapmak neden câiz olmasın? Bir Müslüman'ın Yahudi ve Hıristiyanlardan nikahlı bir hanımı olsa onu elbette sevecektir. Aksi halde sevmediği bir hanımla niye evlensin ki? Zaten Kur'ân, bir Müslüman erkeğin bir Yahudi veya Hıristiyan kadınla evlenmesine izin veriyor.

    B. Said Nursî'nin tarihî kontekst açısından bu âyet hakkında verdiği cevap ise kısaca şöyle:

    Saadet çağı olan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yaşadığı dönemde bir "büyük dinî inkılâp" meydana geldi. Bütün akıl ve düşünceleri dinî noktaya çevirdi. Bütün sevgi ve düşmanlık din merkezliydi. İnsanlar başkalarına dinleri açısından sevgi gösterir, dinleri açısından düşmanlık ederlerdi. Onun için gayr-i Müslim denilen Yahudi ve Hıristiyanlara gösterilen sevgiden ve onlarla kurulan dostluktan nifak kokusu geliyordu.

    İçinde yaşadığımız şu zamanda meydana gelen inkılâp ise, "medenî"dir, "dünyaya ait"tir. Bütün akıl ve düşünceleri meşgul eden şey; medeniyet, kalkınma ve dünyadır. Düşünceler, en iyi uygarlık seviyesine nasıl ulaşılır, gelişip kalkınma nasıl temin edilebilir, dünya hayatında huzurun temelini teşkil eden güvenlik nasıl elde edilebilir gibi noktalar üzerinde dolaşıyor. Bu sebepten dolayı, onlarla olan dostluk ilişkilerimiz, onların güzel bulduğumuz medeniyet ve kalkınma projelerini, uygulamalarını iktibas etmektir, alıntı yapmaktan ibarettir. İşte şu dostluk, kesinlikle Kur'ân'ın yasak kapsamına dâhil değildir.

    Bak a güzel kardeşim.Fethullah Gülen cemaati ile Nur cemaati arsında ki farkı birbirine karıştırıyorsunuz.Said Nursi hz.lerine bir diyeceğimiz yoktur.Ancak görünen o ki siyaseten Fethullah Gülen cemaati bu meseleyi omuzlamış durumdadır.

    Durumlar çok vahim... Sizler hala derin gaflet uykusundan uyanamadınız.Ne yaptığınızın farkında mısınız?.Aşağıda ki linki hiç üşenmeden tıklayın ve okuyun!.

    Rahip ve haham, İmam Hatip'te bilgi verecek

    Rahipler imam hatip liselerinde ders verecek

    Medeniyetler İttifakı açılımı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına da girdi. İmam Hatip Liseleri ve Anadolu İmam Hatip Liseleri’nin bu yılki müfredatında çarpıcı bir açılım yapılarak bu okullarda okutulan Karşılaştırmalı Dinler Tarihi dersinde imam adaylarının İslamiyet dışındaki dinleri bizzat temsilcilerinden dinlemelerinin yolu açılacak.

    Milli Eğitim Bakanlığı, İmam Hatip Liseleri’nin 12. sınıfında görülen Karşılaştırmalı Dinler Tarihi dersinin programındaki etkinliklere bir ilke imza atacak uygulama örnekleri koydu. Bu derslerde imkan varsa Hıristiyan ve Musevi din adamlarının sınıflara davet edilerek bizzat dinlerini anlatması sağlanacak.

    SİNAGOG VE KİLİSELERE GEZİ

    “İnsanlığa gönderilen ve günümüzde de mensubu olan Yahudiliğin, Hıristiyanlığın ve İslamiyetin inanç, ibadet ve ahlakla ilgili öğretilerinin, sağlıklı bir şekilde öğretime konu yapılması önemli bir husustur. Karşılaştırmalı Dinler Tarihi dersinde böyle bir ünitenin yer alması bu amaca azami derecede katkı sağlayacaktır” denilen ders programında “Misafir Haham ve Rahip Hoca” etkinliği şu ifadelerle önerildi:

    Dinlerde mabet konusu anlatılırken çevredeki kilise, sinagog (havra) ve camilere geziler düzenlenmeli, görevli din adamlarından bilgi alınmalıdır.

    Mümkünse diğer dinlerin din adamları derse davet edilip konuyla ilgili görüşleri alınmalı veya öğrenciler bu kişilerle söyleşi yaptırmaya teşvik edilmelidir.

    Hac konusu işlenirken Kudüs, Mekke, Roma, Benares gibi hac merkezlerinin ve orada hac yapan insanların resimleri temin edilip öğrencilere gösterilmelidir.

    Öğrencilerin dinlerin ibadet mekânlarını tanımaları ve saygının öğretilmesi sağlanacak.

    MİSYONER FAALİYETLER PROGRAMA ALINDI

    Aynı dersin bir başka ünitesinde ise misyonerlik faaliyetleri ele alınacak. “Dini Çoğulculuk, Diyalog ve Misyonerlik” adını taşıyan ünitede ise İmam Hatip Lisesi öğrencileri, Hıristiyan grupların, Yahova şahitlerinin, diğer grupların misyonerlik faaliyetlerinde hangi argümanları kullandıkları üzerinde bilgi sahibi olacaklar. Bu çerçevede, derste “İstismarcı misyonerlik kavramı ve Türkiye’de faaliyet gösteren misyoner gruplar hakkında bir araştırma yapılarak sınıf ortamında bunlarla ilgili ve misyonerlerin insanları ikna etmek için hangi yöntemleri kullandıklarına dair bir tartışma ortamı oluşturulur” konulu bir çalışma yapılacak.

    Dilek GEDİK/ANKARA-AKŞAM GAZETESİ-21 Eylül 2008


    EVET; DİYALOG ÇALIŞMASI TAM GAZ DEVAM EDİYOR.İMAM HATİPLERDE RAHİPLERİN DERS VERMESİ NE ANLAMA GELİYOR?.ONLAR BU GENÇLERE NE ÖĞRETİYORLAR?.ORALARDA NE İŞLERİ VAR?.BUGÜNE KADAR BÖYLE BİR ŞEY BİZ DUYMADIK GÖRMEDİK.NE ZAMAN Kİ BU AKP HÜKÜMETİ İKTİDARA GELDİ, BU İŞLER BAŞLADI.. BUNUN SORUMLUSU DEVLET Mİ FETHULLAH GÜLEN TARAFTARLARI MI?...

    CEVAP VER, ASUR KARDEŞİM...
#26.12.2012 22:29 0 0 0
  • noimage

    Rahiplerin ya da hahamların derse girmeside nerden çıkmıştır..Ben de lisede eğitim aldığımda din dersinde diğer dinleri işliyor biliyor görüyorduk.. Edindiğimiz bilgi de yeterli idi.. Rahiplerin derse girmesi hiç de hoş değil.. Yani herkes kendi dinini anlatırken güzelliklerini kolaylıklarını anlatır temele dayandırır.. Bu da kardeşlerimizin aklında (Allah göstermesin) bir karışıklık yaratabilir..Çok saçma geldi bana..Doğru bulmuyorum böyle şeyleri... Allah hayır olanları nasib etsin..

    Televizyon,gazeteleri ve misyonerleri yetmiyormuş gibi bir de okullarımıza ellerini kollarını sallaya sallaya mı girecekler?.Peki merak ediyorum bizim hocalarımız onların patrikhanelerine veya eğitim yerleri olan her ne ise,girip ders verecekler mi?

    İslam'ı iyi öğretmek için yöntemler geliştirseler daha iyi olurdu.Sabah akşam tvlerde müslümanlar aleyhine haberler yapılacağına,meslek derslerine doğru dürüst öğretmen ayarlayamazken din dersini böyle çeşnileştirmek de neyin nesidir?Sorumsuz,başıboş,idealsiz bir nesli geleceğimize salarken neden bunun telafisi düşünülmüyor?Bizim hocalarımızı küçümseyen bir politika uygulanırken,çok saygı değermiş gibi gösterilmeye çalışılan rahipleri,hahamları piyasaya sürmenin amacı ne olabilir ki.Böyle bir ortamda cihad şuuru, gerçek dindar nesil nasıl yetişecek yahu?İslam'ın özü öğretilmesi varken neden buna ihtiyaç duyuldu..Bir de yalan yanlış hıristiyan ve yahudilik felsefeleri bu gencecik beyinlere zerkedilirse vay biizim halimize!.Korkarım ki yakın zamanda adam gibi adam, imanı ve itikadı tam sağlam olan bir müslüman göremeyeceğiz..


    Ümmeti Muhammed'in yavrularını sen koru Allah'ım!
#26.12.2012 22:55 0 0 0
  • Hala aynı yerdesin kardeş. Benimyazdıklarımın hepsini okusdun mu acaba?
    Nur cemaati ile diğerleri aynı yoldalar. Zaten birbirine karışmış haldeler. bunu bile ayırmaya kalkıyorsun. Gerçekten durumlar vahim. Senin açından.
    5-6 sene sonra anlayacaksınız demişsinde , geleceği bu kadar net görüp yorum yapmak biraz zor. 95 yılında iken, 2000 yılından itibaren nelerin değişeceğini kestirebilen varmıydı acaba. Hala cımbızla laf çekip ihtimallerle konuşuyorsun ya. Ben ne diyeyim sana. Olmamış şeylerle başkalarını itham etmek kolay. Ya sonrası.....
#26.12.2012 23:45 0 0 0
  • @ASUR adlı üyeden alıntı:
    Hala aynı yerdesin kardeş. Benimyazdıklarımın hepsini okusdun mu acaba?
    Nur cemaati ile diğerleri aynı yoldalar. Zaten birbirine karışmış haldeler. bunu bile ayırmaya kalkıyorsun. Gerçekten durumlar vahim. Senin açından.
    5-6 sene sonra anlayacaksınız demişsinde , geleceği bu kadar net görüp yorum yapmak biraz zor. 95 yılında iken, 2000 yılından itibaren nelerin değişeceğini kestirebilen varmıydı acaba. Hala cımbızla laf çekip ihtimallerle konuşuyorsun ya. Ben ne diyeyim sana. Olmamış şeylerle başkalarını itham etmek kolay. Ya sonrası.....
    Orijinali Göster...
    Hala aynı yerdesin kardeş. Benimyazdıklarımın hepsini okusdun mu acaba?
    Nur cemaati ile diğerleri aynı yoldalar. Zaten birbirine karışmış haldeler. bunu bile ayırmaya kalkıyorsun. Gerçekten durumlar vahim. Senin açından.
    5-6 sene sonra anlayacaksınız demişsinde , geleceği bu kadar net görüp yorum yapmak biraz zor. 95 yılında iken, 2000 yılından itibaren nelerin değişeceğini kestirebilen varmıydı acaba. Hala cımbızla laf çekip ihtimallerle konuşuyorsun ya. Ben ne diyeyim sana. Olmamış şeylerle başkalarını itham etmek kolay. Ya sonrası.....



    Okullarda diyalog ve misyonerlik çalışma metodları uygulandığında bu neslin ne hale geleceğine aklınız kesmiyorsa burada hiç tartışmaya gerek yoktur.Görünen köy kılavuız istemez.Arife tarif de gerekmez.

    Biz evliya da değiliz.Sadece meselelere Kur'an penceresinden baktığımız için bugüne kadar hiç yanıldığımız olmamıştır.Sufli akıl gözüyle meselelere bakarsanız ilerisini hiç göremezsiniz.Ben bunu demek istiyorum size..

    Bu kadar yorum ve izahtan sonra hala "dinlerarası diyalog hak işidir,İslam'a hizmettir" diye düşünüyorsanız artık bundan böyle mesaj yazmayacağım.İyice anladım ki akıllar dümura uğramış lakin o kadar izahtan sonra artık sabrım kalmadı.Ne haliniz varsa görünüz!.

    Sizleri Allah'a emanet ediyorum.Biz tebliğimizi yaptık.Günah bizden gitti.Kimsenin ağzıyla da gaza gelmedik.Gerçek İslam alimleri ancak bu yüce dini ayakta tutar.Gün gelecek bizim ne kadar haklı olduğumuzu sizler geç de olsa anlayacaksınız ama iş, işten çoktaan geçmiş olacak.

    Yeni nesile selam olsun Allah yar ve yardımcısı olsun.Allah onlara şuur versin ve gaflet uykusundan uyandırsın. (Amin)

    Benden artık bu kadar...

    Hakkınızı helal edin.Ben bu konudan çekiliyorum.Anlayan anladı bizi anlamayana selam olsun diyorum.

    Allah'a emanet olunuz.Esselamu aleyküm...
#27.12.2012 00:00 0 0 0