Savaşta Barış

Son güncelleme: 30.09.2009 10:06
  • SAVAŞTA BARIŞ
    noimage

    YIL 1918, yer Çanakkale, savaş devam ediyor. Gelibolu çıkartması başladı. Bazen Türkler, bazen İngilizler saldırıya geçiyor ama kesin üstünlük sağlayan taraf yok.
    Gögüs göğüse çarpışmalar henüz bitmiş, top atışları başlayınca her iki taraf meydanı boşaltıp geri çekilmişti. Ortalıkta zaman zaman duyulan top seslerinden başka ses ve hareket yoktu. Gün kararırken yavaş yavaş top sesleri de kesildi.
    * * * * * *
    Savaş meydanında ertesi sabah. . .
    Bir Türk yavaş yavaş doğruldu, ölüm sessizliğindeki meydanı bir süre süzdü. Eli bayılmasına sebep olan başındaki yaraya gitti. Sıçrayan bir taş başına çarpıp bayıltmıştı. Önemli bir yarasının olmadığını anlayınca, bacaklarının üzerindeki ölüyü hafifçe yana itekledi, ayağa
    kalktı. Ortalığı bir süre süzdükten sonra rastgele bir yöne yürümeye başladı. Pek geçmeden sağ tarafından gelen iniltileri duyarak durakladı. Seslerin geldiği yöne ilerledi. İnleyen iki kişi gördü, birden eli silahına gitti; inleyenlerin ikisi de İngilizdi, düşmanıydı. Silahı elinde bir süre dona kaldı. İnleyerek, henüz kendilerine gelen iki İngiliz korkuyla kendisine bakıyor, ateş etmesini bekliyorlardı.

    Türk İngilizlerin ikisinin de yaralı olduğunu farketti; biri kolundan, diğeri ayağından vurulmuştu. Bunun üzerine silahını indirdi, beline taktı, eğildi yaralarına baktı. Kolundan yaralı olanın durumu fena değildi ama ayağından yaralı olanın yarası kanıyordu. Türk İngilizlerin şaşkın bakışları altında, kasaturasını çıkardı ölmüş askerlerden birinin atletini yırttı, ayaktaki yarayı kanı durduracak şekilde sardı , sonra diğerinin yardımıyla iki tüfeği yaralı ayağı korumak için bağladı.
    Kurşunu çıkartamayacağını düşünmüştü. Diğerinin kolundaki kurşun derinde değildi kasaturayla kurşunu çıkardı, yarayı sardı. İngilizler sebebini anlayamasalar da Türk'ün kötülük yapmayacağını anlamıştı.
    noimage
    * * * * * *
    Üçü birlikte bir yerlere varabilmek, kendilerine yardım edecek birilerini bulabilmek için amacıyla rastgele bir yöne doğru yola koyuldular. Türk de buralara ilk defa gelmişti, çevrenin en az İngilizler kadar yabancısıydı.
    Joe adındaki ayağı yaralı olan İngiliz, kendisine yürürken de zaman zaman destek olan Türk'e minnettarlık duyuyor ama kolu hafif yaralı olan Fred adındaki diğeri hâlâ nefret doluydu. Üçü beraber yürürken Fred, Türk'ün dillerini anlamadığını da bildiğinden Joe'ya; "-İlk fırsatta Türk'ü öldüreceğim" dedi. Fakat umduğu karşılığı alamadı, Joe bu düşüncesine isyan etti. Fakat Fred, tek başına da olsa Türk'ü öldüreceğini söyledi.
    Türk'ün yanında tabancası vardı ama diğerlerinin tüm silahlarını yere attırmıştı.
    * * * * * *
    Hava kararınca konakladılar. Türk yorgunluktan hemen uyuyakalmıştı. İngilizler biraz ötede yatmış ama henüz uyumamışlardı. Fred, Türk'ün uyuduğunu anlayınca usulca yerinden kalktı, belinde gizlediği bir bıçağı çıkararak Türk'e yaklaşmaya başladı. Onu gören Joe yerden doğruldu, alçak sesle arkadaşına bağırdı; "-Git, yat yerine!. . " Fakat Fred onu duymamışcasına ilerlemeye devam etti. Bu kez bacağı yaralı olan da yerden bir taş aldı, kendisine daha yakın olan Türkle
    arkadaşının arasına girmeye çalıştı. Joe'nun kararlı tutumu üzerine Fred sinirlendi ama Türk'ün uyanmasından çekinerek yerine gitti, yattı.
    * * * * * *
    Sabah Türk yanındaki yiyeceği İngilizlerle eşit paylaşınca, Fred'te de biraz yumuşama olur, ama uzun sürmez. Türk'ün düşman olduğunu, sağ kalırsa tekrar İngilizlerle savaşacağını düşündü. İlk fırsatta onu öldürmeye karar verdi. Joe'nun Türk'e aptalca bir minnet duyduğunu ve bu konuda onu güvenemeyeceğini düşünüyordu. Tek başına başarmak zorundaydı. O bir Türk, bir düşmandı ve ölmeliydi.


    * * * * * *
    Yer yer uçurumlarla kesilen bir patikadan ilerlemeye başlamışlardı. Aniden fırlayıp uçan bir kuş Fred'i şaşırtır, ayağı takılır, tam uçuruma düşecekken Türk atılır, bileğinden yakalar. Zorluklada olsa yukarı çekmeyi başarır. Sonra hiçbirşey olmamış gibi dönüp yürümeye devam eder.
    Fred, Türk'ün kendisini kurtardığına sevinememiş, hatta üzülmüş, sinirlenmişti. Ne yapması gerektiğine artık kendisi de karar veremiyordu.
    Aynı dar yolda ilerlemeye devam ettiler. Türk bacağı yaralı olan Joe'ya çoğu zaman yardım ediyor, Fred biraz arkadan geliyordu.

    Arkadan gelen Fred, tutunmak için elini attığı yerde, tam eline oturan bir taş buldu. İçinde yine Türkten kurtulmak için büyük bir istek duydu. Kısa bir kararsızlıktan sonra, taşı eline alıp, Türk'e arkadan yaklaşmaya başladı. Son anda Joe onu farketti, kendisini yere atarken Türk'ü uyarmak için bağırdı. Bir tehlike olduğunu anlayan Türk ileri fırlarken, silahını çekip hızla döndü.
    Biran için sanki zaman durdu; birinin elinde tabanca, diğerinde taş ve yerde şaşkın Joe öylece kaldılar. Fred elindeki taşın, tabanca karşısında bir işe yaramayacağını düşünüp kahroluyordu.
    Türk bir kaç saniye daha öylece baktıktan sonra. bir dostu tarafından aldatılmış gibi, hayalleri yıkılmış gibi omuzları düştü. Tabancayı ters çevirip Fred'e uzattı. "-Hâlâ beni öldürmek istiyorsan, al !. . " der gibiydi. Fred şaşkınlık içinde tabancayı aldı ve Türk'e çevirdi. Ne olduğunu anlamak ister gibi kendisine bakan yerdeki Joe ile gözgöze geldi. Arkadaşı "-Yapma!. . " diye bağırınca, fırsatı kaçırmaktan çekinir gibi elindeki silahı daha da doğrulttu, parmakları tetiğe gitti.
    Türk'ün "-Vefasızsın, kalleşsin !. . " diye haykıran gözlerinden kendini kurtarıp
    tekrar arkadaşına baktı; öfke dolu gözlerle karşılaştı. Yapamayacağını düşündü. Tabancayı tutan eli güçsüzce yanına düştü, sonra tabancayı Türk'e uzattı. Türk tabancayı sevinçle geri aldı, tekrar silahı ona çevirdi. Joe'nun şaşkın bakışları altında tetiğe bastı. . .
    İngilizler şaşkınlık içinde kalmışlardı; silahta kurşun yoktu. Türk gülerek silahını beline koydu, cebinden çıkardığı kurşunları gösterdi. Silahını boşalttığı için Fred'e vermiş, onu denemişti. İngilizler de durumu anlayınca dakikalarca güldüler.
    * * * * * *
    Tekrar yola koyuldular. Birden Türk ayağını oynak bir taşa basıp yere yuvarlandı. Düşerken kolu sıyrılmış, bileği kanamıştı. Joe atletini yırtıp onun bileğini sarmaya hazırlandı, fakat kanın çok az olduğunu görünce bir an durdu. Sonra bıçağını çekip kendi bileğini de hafifçe
    kesip, kanattı. Sonra kanayan bileğini Türk'ün bileğinin üzerine koydu. Türk kankardeş olarak kabul edildiğini anlayınca gülümsedi. Birbirlerine sımsıcak, dostluk kokan bakışlarla baktılar. Onları ayakta seyreden diğer Fred de bıçağını çekip bileğini hafifçe kesti, yanlarına çömelip
    bileğini onlarınkiyle birleştirdi.
    * * * * * *

    Şafak sökerken yola koyuldular. Çok geçmeden bir kamp ateşi göründü, sevinç içinde yürüdüler. Uzun bir yürüyüşten sonra kampa yaklaşmışlardı. Sevinç ve heyacandan kampa çok yaklaştıkları halde, hiç kimseyi neden göremediklerini düşünmediler. Arkada kalan Türk gayri
    ihtiyari, eline aldığı boş tabanca ile oynuyordu.
    Fred, kampta İngiliz bayrağını görüp sevinç naraları atmaya başlamıştı kî; iki el silah sesi sevincini kursağında bıraktı. Bir grup İngiliz askeri saklandıkları yerden neşeyle çıkarken, vurulan Türk cansız yere düştü. . .
    . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
    Joe, Türk'ün üzerine kapanıp ağlarken Fred kendini dermansızca dizlerinin üstüne bıraktı. Türk'ün tabancasını aldı. Bir süre boş boş ufuklara baktıktan sonra hıçkırıklarına engel olamadı. Arkadaşlarını Türkten kurtardıklarını sanan İngilizlerin şaşkın bakışları altında, arkadaşı gibi Türk'ün üstüne kapanıp ağlamaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu; "-Kardeşim!. . . Kardeşim!. . . "
    noimage


    Şair-Yazar : Ahmet Ünal ÇAM
#08.04.2005 08:11 0 0 0
  • SAOL ARKADAŞIM
#08.04.2005 15:21 0 0 0
  • Merhamet dolu bir savaştı, inanç dolu bir zaferle nihayetlendi...Bu gün ise birazcık ders alabilsek Türkiye, dünyanın dönüşünü değiştirecek güce sahip olur ama inanmıyoruz, inanmıyoruz buna...inanmıyoruz...
#08.04.2005 21:05 0 0 0
  • ozanyazar paylasimin icin tesekkürler......

    umarim tüm dünyada artik savas olmaz.......

    sevgi dolu yarinlara.......
#09.04.2005 00:29 0 0 0
  • teşekkürler dostum...eline beline yüreğine sağlık
#09.04.2005 05:33 0 0 0
  • herşey için teşekkür saolun
#09.04.2005 05:36 0 0 0
  • bu vesile ile şehitlerimizi tekrar yad etmiş olduk.Allah şefaatlerine nail eder inşallah..tesekkurler ustad harika bır kıssa idi ellerın dert gormesın
#16.04.2005 22:06 0 0 0
  • tesekkurler ellerine saglik
#19.04.2005 04:32 0 0 0
  • ßöyle ßir Sava$ ßir Daha Ya$anılmaz

    $ehitlerimize Allah Rahmet Eylesin

    Saqolasın Arkada$ım Ellerine Saqlık
#19.04.2005 15:06 0 0 0
  • bu sayfada okuduğum en güzel şey buydu paylaştığın için çokkk teşekkürler
#19.04.2005 15:42 0 0 0
  • eline yüreğine emeğine sağlık umarım hep sevgi ve baış dolu günler geçiririz
#19.04.2005 16:24 0 0 0
  • ellerine emeğine sağlık arkadaşım
#19.04.2005 21:59 0 0 0
  • sagolasin arkadasim bizlerle paylastigin icin
#29.04.2005 20:32 0 0 0
  • hikayede bir kaç netice çıkıyor. Savaşlar olmasa kardeş kardeş geçinmenin çokta zor olmadığını, kişisel çıkarlarımızı bir kenara bıraktığımızda dostluğun nasıl oluştuğunu, önyargılardan kurtulmadan hareket etmenin bir cana mâl olabileceğini, bir çok şeyi anlatıyor hikaye. Gerçekten çok güzelmiş. paylaşımın için saol...
#29.04.2005 23:12 0 0 0
  • Gururlu bir hikaye

    Teşekkürler dostum
#06.05.2005 01:50 0 0 0
  • Ya arkadaşlar belki inanmayacaksınız baştan sona kadar okudumda biraz duygulandım ama en son elini o şekilde görünce yeminler olsun gözüm doldu ya Vay be Teşekkürler arkadaşım iyi oldu bunu okuduğum kaçırdığıma çok üzülürdüm sabahın ilk ışıklarında beni ağlattınya helal olsun yani ne diyeyim
#06.05.2005 04:27 0 0 0
  • yüregine saglik cok cok tessekür ederim..
#06.05.2005 13:08 0 0 0
  • Yüreqine SaqLıK ArKaDa$ıM
#11.05.2005 17:13 0 0 0
  • Paylasım İçin Tesekkurler Arkadasım
#16.05.2005 07:42 0 0 0