Kıbrıs'ın Fatih'i Kim?

Son güncelleme: 27.02.2010 08:44
  • Kıbrıs zaferi nasıl kazanıldı ve kim kazandı

    Kıbrıs'ta Rumlar Türklere baskı ve zulüm yapıyorlardı. Kıbrıslı Türkler Anavatan'dan yardım bekliyor, fakat Türkiye'deki hükümetler gereken duyarlılığı göstermiyorlardı. CHP hükümette olduğu sırada Başbakan İsmet İnönü idi. Rumlar yine azmışlardı ve katliama girişmişlerdi. Bir doktorumuzu, eşini ve üç çocuğunu doğrayarak öldürmüşlerdi. Meclisler birleşik olarak toplanıp Kıbrıs'a asker çıkarma izni verdiği halde yine kesin çözüm olmadı. Çünkü yabancı devletler, yarı rica yarı tehdit, zamanın İnönü hükümetini kesin netice almaktan alıkoydu.
    Süleyman Demirel Tek başına iktidarda iken de J.Makarios'un karşısında İnönü hükümetinin durumuna düşmekten kurtulamadı. Kıbrıs meselesinin çözümü, solcu ve sağcı zihniyetlerdeki tutarsız politikalar yüzünden bir türlü gerçekleştirilememekte idi.
    1963'te CHP iktidarda Ada'ya çıkartma yapılmıyor.1967'de AP iktidarda çıkartma gerçekleşmiyor.1974'te değişen nedir ki haysiyetimizle oynanmasına asla müsaade edilmeden, cesaretle Kıbrıs'a çıkartma kararı alındı ve başarıyla tatbik edildi? Elbette değişen tek faktör Milli Görüş zihniyetinin ve lideri Erbakan'ın mecliste ve hükümetin içerisinde olmasıydı.
    1974'te Kıbrıs'ta olaylar patlak verir vermez Erbakan, partisinin (MSP) Genel İdare Kurulunu Milli Güvenlik kurulu ve Bakanlar Kurulu toplantılarından önce toplayarak Kıbrıs'a çıkartma yapılması hususunda karar almıştı.
    Çünkü Milli Görüş zihniyetinin dış politikada temel prensibi şahsiyetli Dış Politika izlemektir. Şahsiyetli dış politika demek, planlı, programlı, milli menfaatlerimize uygun, istikrarlı, uzun vadeli politika demektir.

    KIBRIS MESELESİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU'NDA


    Kıbrıs meselesi MGK'nda müzakere edilirken MSP içişleri bakanı Oğuzhan Asiltürk konuyla ilgili söz alarak şöyle diyor : " Kıbrıs'taki bu vahim durum karşısında biz derhal adaya çıkartma yapıp Yeşil Hattı tutmalıyız. Başka çare yok." Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Oğuzhan Beye şöyle diyor : " Sayın içişleri bakanı ne dediğinizin farkında mısınız ?". Oğuzhan Bey cevaben : "Tabii farkındayım Sayın Cumhurbaşkanımız. Bizim milletimiz, bizim ordumuz bundan daha güç işleri başarmıştır. Bu çıkartmayı da kolayca başarmaması için hiçbir sebep yoktur" diyor.
    Bu müzakerede hazır bulunan Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ın söylediklerini dikkatle okuyalım. Kıbrıs'ın kahramanının kim olduğunu anlayalım.
    Ecevit mi?
    Erbakan mı?



    Bülent Ecevit çıkartma kararı ile ilgili ne diyor? :
    (Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı 1974)
    "Ben bir ara çözüm öneriyorum. Biz bu işi Atatürk'ün yurtta sulh cihanda sulh ilkesine göre de çözebiliriz. Ben hemen İngiltere'ye gideyim.başbakan Wilson'la görüşeyim.Zaten İngiltere de Kıbrıs'ın statüsünü korumaya görevli 3 garantör devletten biridir. Biz askerimizi İngilizlerle anlaşarak onların adadaki askeri üslerine sulh yoluyla kan dökülmeden çıkaralım. Bizim askerimizle İngiliz askerleri müştereken adada asayişi iade ederler.Bu iş kapanır"

    Erbakan çıkartma kararı ile ilgili ne diyor? :
    (Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı 1974)
    "Sayın Ecevit bu teklifinizin İngilizler tarafından kabul edilmesine imkân yok. Onlar Rumlardan, Yunanlılardan yana olmak isterler. Kabul edilse bile bizim için daha tehlikeli olabilir.İngilizler bizim Mehmetçiklerimizi rehin tutarak bize kendilerinin ve Yunanlıların istedikleri çözümü dikte ettirmeye kalkışabilirler"


    Ecevit Londra'ya gitmekte ısrarlı olunca, MSP'liler Ecevit'in gitmesine evet dediler. Ancak daha ihtiyatlı olmak için İngilizler karşısında yanlış bir adım atılmasını veya Ecevit'in yanıltılmasını önlemek için yanına İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk Bey'i arkadaş olarak katmayı ihmal etmediler.
    Bakanlar Kurulu, Ecevit'i Etimesgut Havaalanından Londra'ya uğurlar uğurlamaz Etimesgut Havaalanında Genelkurmay Başkanı Selim Sancar ve bazı komutanlar bir araya gelerek Kıbrıs'taki durumu yeniden gözden geçirdi.
    Bu görüşmede Başbakan vekili Erbakan, Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar'a şu teklifte bulunuyor : "Çıkartma önümüzdeki Cuma günü sabahı başlasın. nasıl olsa İngilizler taleplerimizi reddedecekler, biz boşuna vakit kaybetmeyelim,Cuma sabahı mübarek sabahtır."
    Bu teklife Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar'ın yanıtı tarihteki en önemli aşamalardan birini ortaya koyar niteliktedir.
    Bakın ne diyor:

    (Etimesgut havaalanı 1974) : "ALLAH sizden razı olsun.13 senedir haysiyeti Makarios tarafından rencide edilen bir ordunun kumandanıyım. Bu günleri de ALLAH bize gösterdi. Ama Sayın Hocam, şimdi ben çıkartma için gemilerimize hareket emri versem onlar ancak cumartesi sabahına adaya erişebilirler. Çünkü eski tank motorları monte ettik. Saatte 5-6 milden fazla sürat yapamazlar.


    Deniz Kuvvetleri Komutanı kemal Kayacan Çıkartma ile ilgili ne diyor:
    (Etimesgut havaalanı 1974) :
    "Biz Karadenizliyiz. Takalarla kayıklarla bile adaya çıkarız. Ama yeter ki eskiden olduğu gibi yarı yoldan geri çağrılmayalım.

    Ecevit Londra'da iken Erbakan Kıbrıs'a çıkartma emrini verdi. Bülent Ecevit İngiltere'de umduğunu bulamadan yani red cevabını alarak döndü. Döndüğünde çıkartma emrinin verilmiş olduğunu görüyor. Bunun içindir ki daha sonraki dönemlerde Ecevit, Erbakan'a vekâlet vermekten imtina etmiştir.
    Başbakan Bülent Ecevit ile İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk Londra dönüşü Esenboğa Havaalanında karşılandılar. Karşılamada Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar Paşa da vardı. Sancar Paşa Ecevit'in kulağına askeri hareketin hazırlık kısmının tamamlandığını söyleyince Ecevit ciddileşti ve hemen cumadan önce Bakanlar Kurulu'nu toplantıya çağırdı.
    Toplantı başlayınca Başbakan Ecevit söze şöyle başladı : "Arkadaşlar ben bir nefis muhasebesi yaptım, çıkartma yapmaktan başka çare kalmadı. Çünkü İngilizlerin cevabı menfi oldu". Başbakanın bu görüşü Erbakan'ın görüşüyle aynı olunca Bakanlar Kurulundan çıkartma kararı çıktı.
    Hükümet almış olduğu karardan muhalefeti haberdar etmek, bilgilendirmek ve desteğini almak için muhalefet liderleriyle de görüştü. Bakınız muhalefet partilerin meşhur liderlerinden biri bu konuyla ilgili ne diyorlar:



    AP Genel Başkanı Süleyman Demirel çıkartma kararı ile ilgili ne diyor(TBMM 1974) : "Bu bir maceradır. Katılmamız söz konusu değildir..."
    TBMM Kontenjan Grubu Başkanı Nihat Erim çıkartma ile ilgili ne diyor(TBMM 1974) : " Biz ismet İnönü ekolünden yetişmiş kimseleriz. İsmet Paşa sağlığında bize, Amerika'dan yazılı muvafakat gelmedikçe sakın çıkartma yapmayın diye tembih etmişti. Bu itibarla çıkartmayı tasvip edemem."



    Hükümetin almış olduğu karar doğrultusunda Birinci Kıbrıs Harekâtı cumartesi sabahı başladı. Hazırlanan plan gereği başarı ile devam eden harekâtın en mühim kısmı Girne çıkartmasıdır. Bu çıkartma başarılı olmuştur.
    Girne deniz çıkartması başarılı olduğu gibi hava indirmesi de başarılı olmuştur. Bu başarıların maddi izahı yoktur. Bu, ancak ALLAH'ın yardımıyla kazanılmış bir başarıdır. Çünkü askeri kurallara göre çıkartılan askerlerin ¼'ü zayiat olsa normal sayılıyordu. Ama bu çıkartmada zayiat sayısı birkaç yüz'ü geçmedi.
    Cumartesi günü çıkartma harekâtı başladı, Aynı gün gece yarısı Birleşmiş Milletler güvenlik Konseyi'nin almış olduğu ateşkes kararını öğrenen Başbakan Bülent Ecevit, Bakanlar Kurulunu acil toplantıya çağırdı. Ecevit'in maksadı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararını yerine getirmekti. Bunun için Bakanlar Kurulu'nu toplamıştı.
    Bu toplantıda ateşkesle ilgili kim ne dedi dikkatle okuyalım:


    Ateşkesle ilgili Ecevit ne diyor(Bakanlar Kurulu Toplantısı 1974) :
    "Sayın Erbakan, her mühim işte senin dediğin oldu. Bu kez de benim dediğim olsun,ne olur hemen Kıbrıs'ta ateşkes kararı alalım.Ben Sancar Paşa ile de konuştum.Talebimi kabul et."
    Sayın Erbakan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olay hakkında ateşkes kararı aldı. Biz üye sıfatıyla bu karara uymak zorundayız."

    Ateşkesle ilgili Erbakan ne diyor(Bakanlar Kurulu Toplantısı 1974) :
    "Ateşkes demek de ne demek? Biz bundan çok daha büyük işler başarmış bir milletin mensuplarıyız. Hem siz nasıl oluyor da benimle istişare etmeden Sancar Paşa'ya ateş keseceğimizi söylersiniz bu hükümet ortak bir hükümettir. Bizden izin almadan ateş keseceğiz diyemezsiniz Sayın Ecevit"
    "Neden Birleşmiş Milletler'in kararına uymak zorunda olalım, şu beğenmediğimiz İsrail,Birleşmiş Milletlerin 100'e yakın kararına uymadı da ne oldu? Biz o kadar yok muyuz ? Kesinlikle böyle bir şey olmaz.Harekât devam edecektir.


    MSP-CHP koalisyon hükümetinin almış olduğu çıkartma kararını Kahraman Türk Ordusu büyük bir titizlikle yerine getirdi. Böylece Kıbrıs Zaferi kazanıldı. Bu çıkartma ve zafer neticesinde Kıbrıs Türklerinin can güvenlikleri, hak ve hürriyetleri korunmuş oldu. Kıbrıslı Rumlar ve Yunanlılar da gerekli dersi almış oldu.
    Bu çıkartma ve harekâtı fırsat bilen CHP parti teşkilatı, Ecevit'in miğferli resimlerini Kıbrıs fatihi diye bastırarak şehirlerarası otobüslerin arkasına astırarak Kıbrıs Çıkartmasını propaganda malzemesi olarak kullanmaya çalışmıştı. Ve çıkartmadan kendilerine büyük bir hisse çıkartmaya çalışmışlardı. Aynı zamanda Karaoğlan diye diye şarkılar bestelenmiş türküler söylenmişti. Şarkılarda türkülerde ve miğferli resimlerde Erbakan'dan bahsedilmiyordu.
    Kıbrıs Barış Harekâtıyla ilgili olan bitenlerin özünü okuyup gördükten sonra neticeyi anlamamak mümkün mü?
    T.C 6. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in söyledikleri sözler, Kıbrıs'ı kimin fethettiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Birlikte okuyalım:


    "Koalisyon kanadı Milli Selamet Partisi, Kıbrıs'ta ele geçirilen topraklardan bir karışının bile verilmesine razı olmuyor, sanki ulaşılan hedef kazanılan araziyi kendisi kararlaştırmış gibi "kanla alınan toprak verilmez" diyerek bütün görüşmeleri baltalıyordu. Halbuki ele geçirilen topraklar esasında kararlaştırılandan fazla idi. Sebebi de yapılacak müzakerelerde bu fazlalıklar bir taviz olarak verilebilecekti. Fakat Erbakan, sanki kendisi cephede savaşmış gibi bir mücahit havasıyla her müzakereyi neticesiz bırakıyordu"
#17.01.2010 16:13 0 0 0
  • Başkumandan Erbakan hocam ve emrindeki Şerefli Türk askeri olarak cevap veriyorum.
    Her ne kadar Rahmetli(Allah amelince rahmet eylesin)Ecevitle birlikte idiler ama o dönem Ecevit Yurt dışında oldukları için yerine Erbakan hocam vekalet ediyordu.
#17.01.2010 16:38 0 0 0
  • "Koalisyon kanadı Milli Selamet Partisi, Kıbrıs'ta ele geçirilen topraklardan bir karışının bile verilmesine razı olmuyor, sanki ulaşılan hedef kazanılan araziyi kendisi kararlaştırmış gibi "kanla alınan toprak verilmez" diyerek bütün görüşmeleri baltalıyordu. Halbuki ele geçirilen topraklar esasında kararlaştırılandan fazla idi. Sebebi de yapılacak müzakerelerde bu fazlalıklar bir taviz olarak verilebilecekti. Fakat Erbakan, sanki kendisi cephede savaşmış gibi bir mücahit havasıyla her müzakereyi neticesiz bırakıyordu"




    doğru söz söylemiş evren
#17.01.2010 17:07 0 0 0
  • doğru söz söylemiş evren

    görüşmeleri baltalayan erbakan hoca mıydı ? eğer erbakana bıraksalardı şimdi kıbırısın tamamı bizim di
#17.01.2010 21:43 0 0 0
  • Alıntı:
    doğru söz söylemiş evren

    görüşmeleri baltalayan erbakan hoca mıydı ? eğer erbakana bıraksalardı şimdi kıbırısın tamamı bizim di


    ya alemsin arkadaşım..canın tartışmakmı istiyor:)

    elbette Erbakan a kalsa durmaya niyeti yoktu..ve bunun içinde ben kendisini suçluyor değilim..

    hatta ecevitin hareketi durdurması talimatını birsüre görmezden gelerek harekatın daha ileri gitmesinide sağlamıştır Erbakan..ve bunun sebebide şudur.

    Askeri erkân ile görüşüp durum değerlendirmesi yapılıyor..hareketin o aşamada durdurulmasının intihar olacağını ve askerin az bir kara parçasında tutunamıyyacağını söylüyor genelkurmay..
    ve Erbakan da bir müddet Ecevitin bu mesajını uygulamaya koymuyor.(Ecevit İngiltereden dönüş yolunda hareket haberini almış ve harekatı durdurun mesajını vermiştir..yani o ayşe tatile çıksın dediğinde ayşe tatili çoktan yarılamıştı:))
#17.01.2010 22:37 0 0 0
  • hayır tartışmak istemiyor tabiki de lakin

    kenan evrenin sölediklerine doğru demene takıldım.
#17.01.2010 23:30 0 0 0
  • Erbakan Hoca o yıllarda savaşın sadece Kıbrıs'la bitmeyeceği, ve hedef olarak Atina'dan başlayıp tamamen Yunan'ın hakkından gelinmesini istiyordu.Lakin ABD korkudan, "ateşkes imzalayın!" demesinden sonra bugünkü K.K.T.C. biz de kalmıştır...

    Gerçek Kıbrıs fatihi Erbakan Hoca'dır...

    Kıbrıs harekatında ben o zaman 14 yaşındaydım.Bugünkü gibi hatırlıyorum...
#19.01.2010 21:54 0 0 0
  • [atex]Kıbrıs Fatihi ne Ecevit, ne de Erbakandır.


    Kıbrıs fatihi, kendisini içeriden ve dışarıdan gelecek
    her türlü tehdide karşı hazır tutan
    Türk Silahlı Kuvetleri
    Kıbrıs'lı Mücahitler
    ve onları yetiştirip büyüten anne ve babalardır.


    Şu anda devam eden görüşmelerin sonucunda ise
    Kıbrıs'ın sonunun ne olacağı konusunda henüz bir fikrim yok.
    [/atex]
#23.02.2010 12:42 0 0 0
  • Erbakan yada Ecevit ne farkederki ? açılan konuları takip etmeye çalışıyorum elimden geldiğince dikkatimi çeken şu oldu söylemeden geçemeyeceğim. Atatürk için kurtuluş savaşının lideri diye yazılınca kıyamet kadar tepki veren arkadaşlar oldu,putlaştırmayalım diye.şimdi böyle bir konu büyük çelişki değilmi sizce ??
#23.02.2010 19:06 0 0 0
  • Ağzınıza sağlık AyKızım
#23.02.2010 22:15 0 0 0
  • sağol abicim
#23.02.2010 22:31 0 0 0
  • Ay Kız
    Erbakan yada Ecevit ne farkederki ? açılan konuları takip etmeye çalışıyorum elimden geldiğince dikkatimi çeken şu oldu söylemeden geçemeyeceğim. Atatürk için kurtuluş savaşının lideri diye yazılınca kıyamet kadar tepki veren arkadaşlar oldu,putlaştırmayalım diye.şimdi böyle bir konu büyük çelişki değilmi sizce ??

    Erbakan'ı kim putlaştırıyor ki?. Meselemiz; Bu zamana kadar saklanan gerçeğin ortaya çıkmasını tartışıyouz.Kıbrıs harekatı sırasında CHP'liler basını fırsat bulup kullanıp zaferi Ecevit'e lanse ettiler.O günden bugüne kadar "Kahraman Ecevit," "Karaoğlan Ecevit," "Kıbrıs Fatihi Ecevit" diye söylene gelmiştir.Tabii ki millet te bu yaygaralara kandı.Ama şimdi görüyoruz ki herşey gün yüzüne çıktı.Hem de elin gavuru tarafından çıkarıldı...

    İtirazı olan var mı?
#24.02.2010 09:24 0 0 0
  • AyKızım
    sağol abicim noimage

    Sizler Yüce TÜRK milletini yönetecek liderleri doğurmaya gebe şerefli Türk anne adaylarısınız.Sizler bizim için sümeyyeler gibi kutsalsınız.Siz sağolun kardeşim
#24.02.2010 10:57 0 0 0
  • [atex]Ecevit veya Erbakan,
    hangisi olursa olsun,
    ellerinde iyi yetiştirilmiş bir Ordu,
    hazinesinde kullanabileceği bir bütçe özetle
    hertürlü imkân ve en önemlisi hukuki haklılık varken
    bu harekâtı yapma müsaadesini verdiler...


    Atatürk ise, kullanabileceği tek bir kuruşu
    hatta giyeceği sivil bir elbisesi bile yokken,
    vatanın dört bir tarafı işgal edilmiş,
    İstanbul'daki yöneticiler işgalciler ile işbirliği içindeyken,
    kendisine inanan Türk halkını aldatmadan,
    onları yalan dolan ile kandırmadan,
    verdiği sözü yerine getirmiş ve bizlere şu anda üzerinde yaşadığımız
    demokratik, lâik, sosyal bir hukuk devleti olan
    Türkiye Cumhuriyetini armağan etmiştir...


    Artık bu çelişkiyi yaratmaya çalışanların
    bu çabayı neden gösterdiklerini
    aklı olan ve tarihimizi biraz okumuş
    her Türk vatandaşının iyi bildiğine inanıyorum...

    [/atex]
#25.02.2010 12:27 0 0 0
  • sözlerinize katılıyorum bir yer hariç o da şurası ki;
    İstanbul'daki yöneticiler işgalciler ile işbirliği içindeyken,
    kendisine inanan Türk halkını aldatmadan

    Atatürk'ü yine samsuna gönderende orda irtibat kurmasını sağlayanda Sultan Vahdettin'dir.
#25.02.2010 15:04 0 0 0
  • [atex]Evet, Atatürk de kim oluyormuş...

    Eğer Sultan Vahdettin olmasaydı,
    Mustafa Kemal Atatürk'e keseler dolusu altın verip
    kendisini bu vatanı esaretten kurtamak için Anadolu'ya göndermeseydi,
    şimdi Kimbilir hangi ülkenin boyunduruğu altına yaşayacaktık.

    [/atex]

    Alıntı: wikipedia.org

    1918 yazında tahta geçtiğinde iki büyük sorunla karşı karşıya kaldı: bir yandan, bir felakete dönüşen I. Dünya Savaşı'nı en az hasarla sona erdirmek; öbür yandan, 1913'ten beri imparatorluğa egemen olan İttihat ve Terakki rejimine karşı bir siyasi alternatif oluşturmak. Bu yüzden daha savaş bitmeden İngiltere ile bir ayrı barış için yapılan gizli temaslarda Vahidettin'in adı geçti. Tahta geçer geçmez, İttihat ve Terakki önderliğine muhalefetiyle tanınan Mustafa Kemal Paşa'yı Suriye Cephesi kumandanlığına atadı.

    8 Ekim 1918'de savaşın kaybedileceğinin anlaşılması üzerine Talat Paşa başkanlığındaki İ-T kabinesi istifa etti. İzzet Paşa'nın "artçı" kabinesinin de kısa sürede istifası üzerine Padişah yaşlı diplomat Tevfik Paşa'yı 13 Kasım'da sadrazamlığa getirdi. Mustafa Kemal Paşa ile Vahidettin'in yolları,ilk kez, Mustafa Kemal'in şiddetle karşı çıktığı bu atama nedeniyle ayrıldı.

    1920'de Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idamına fetva alan Damat Ferit kabinesi, 31 Temmuz 1920'de istifa etti. İhtiyar Tevfik Paşa başkanlığında nötr kişilerden oluşan yeni kabine, 1922 Kasımına kadar görünürde hükümet etmeye devam etti.


    Kurtuluş Savaşı 9 Eylül 1922'de İzmir'in Kurtuluşu ve 13 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile sona erdi. Bu sırada İstanbul henüz İtilaf Devletlerinin askeri işgali altındaydı. 6 Ekim'de TBMM ordusunu temsilen Refet Paşa (Bele) komutasındaki bir askeri birlik İstanbul'a girdi. Bu günlerde basın organları Vahideddin aleyhinde geniş çaplı ve kamuoyunda etki yapan yayınlarda bulundular. Padişah Vahdettin'nin Atatürk ve arkadaşları hakkında ölüm fermanı imzalaması onun vatan haini olduğunu açıkça göstermekte olduğunu düşünen Halk arasında bazı gruplar hakaret ve tehdit içeren gösteriler yapmışlardır. Bu olaylar Vahiddin'in korkuya kapılmasına sebep olmuştur. 1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkardığı iki maddelik bir kanunla saltanatı lağvetti. 4 Kasım'da son sadrazam Ahmed Tevfik Paşa istifa etti. 5 Kasım'da Refet Paşa, Babıali'deki bakanlıklara gönderdiği bir genelgeyle işlerine son verildiğini tebliğ etti. 17 Kasım sabahı Vahidettin, küçük oğlu Ertuğrul Efendi ve hareminin mensuplarıyla birlikte Dolmabahçe Sarayından bir kayığa binerek Boğaziçi'nde demirlemiş olan bir İngiliz zırhlısı ile Malta'ya gitmiştir.

#25.02.2010 16:38 0 0 0
  • Ben Atatürkte kim oluyormuş demedim
    Ayrıca Atatürk'ün yaptığı verdiği mücadeleyi inkarda edemeyiz şahsınızda dahil buna
    Lakin 600 yüz yıl boyunca padişahlık sistemiye yönetilen bir ülkede, insanların genlerine işleyecek kadar eski bir sistemin olduğu bu coğrafyada, siz padişahtan habersiz o ülkede iş yapcaksınız öle mi.
    Ama doğru siz bunu kabullemessiniz değil mi
    Çünkü sizin tarih yazarlarınızın adı Kemal KARA dır.
    Milli eğitimde onu okutursunuz ki bu dönme yahudi sizleri ve gelecek nesilleri tam bir Osmanlı düşmanı olarak yetişdirsin.

    Ben alıntı yapmıyayım sölediğim kitabı alın okuyun. Sadece bu konuda değil bir çok konuda faydası olsun ne de olsa kemal karalar zehirlemiş sinelerinizi biraz olsun yardımcı olur size

    Bilinmeyen Osmanlı

    noimage
#25.02.2010 17:24 0 0 0
  • Arkadaşlar ordan burdan alıntı yaparak Osmanlı tarihinde bir yere varamazsınız. Yazarlar kendi düşüncelerini yeni nesile empoze etmek için kullanılan en büyük silahlardır...

    Keskinkılıç arkadaşım bir noktaya iyi değindir. Buda Atatürkün Vahdettin paşa tarafından Anadoluya gönderilmiş olmasıdır. Ayrıca Vahdettin paşa Atatürke Padişahlık yüzüğünü vermiş ve Halk bu şekilde Atatürkün arkasında durmuştur. Bunu kitaplarda bulamazsınız kolay kolay...

    Günümüzde hala hayatta olan Padişah torunu mevcuttur. Neler çetiklerini , bu ülkenin nasıl kurulduğunu merak eden varsa gitsin sorsun. İşkal kuvvetlerinin yazdıkları kitapları okuyarak geçmişimize çamur atmasın ...
#25.02.2010 20:44 0 0 0
  • Hala bu meseleyi anlamak istemeyen kardeşlerimiz mevcuttur.Tuttular taa Atatürk'ten çıktılar.
    Bu vatanı kurtarmak için herkes seferber oldu.Her şeyi bir yere de odaklamayın.Azıcık gözünüzü açın.Önemli olan, bu vatana ihanetlik edenleri deşifre etmektir..
#25.02.2010 20:53 0 0 0