Uçurumlardan Atamadığım Kalbime Hikayesi

Son güncelleme: 05.02.2006 15:22
  • Yaşam yanıbaşımdan akıp gidiyor ve ben bir türlü yetişemiyorum. Yüreğimde buruk bir acıyla bakakalıyorum ardından.
    Anılardan kırıntılar var hatırımda, anlamsız ucuz zamanlara dair. Oysa anlamı olan bir şeyler arıyorum geçmişimde... Anlamı olan bir şeyler girsin istiyorum hayatıma...

    Hayatın bir yerinde bir fotoğrafa girmeye zorluyorum kendimi. Ama hep kenarda kalıyorum. Ben mi seçiyorum orayı hep? Yoksa onlar mı bana uygun görüyor, kestiremiyorum? Hep orada, yalanın, üçkağıdın, ikiyüzlülüğün, yalakacılığın olmadığı yerde kalıyorum. Hep kenarı uygun görüyorlar bana. Ortaları yalancılar, yağcılar, onursuzlar, üçkağıtçılar kapıyor...

    Gözlerime bakıpta asıl utanması gerekenler utanmıyor ey hayat, ben utanıyorum onların yerine, utanmazlıklarından ruhum daralıyor, yüreğim inciniyor. Bazen çevremden, her şeyden kaçıp kurtulmak istiyorum. Hayatın bu kirli sahnesinde insanın iğrençliği tiksindiriyor beni.

    Biliyorum ben iyi bir oyuncu değilim, kıvıramıyorum, kavrayamıyorum senaryoyu. Hayat yalancıyı,onursuzu, kıvıranı seviyor neylersin. Oyunun içinde aşağılık rolünü iyi oynayanı seviyor. Yüreğiyle değil, beyniyle oynayanı seviyor.
    Aldatmanın aldatılmaktan daha makbule geçtiği bir zamandayız ey hayat, bu yüzden hep aldatıldım...

    Oyunun adını bulmaya çalışıyorum, anlamaya çabalıyorum senaryosunu. Sevdiklerimin gözlerine bakıyorum, sevmediklerimin. Beni seviyor görünenlerin gözlerine bakıyorum, sevmeyenlerin. (Keşfettiklerim) bulduklarım, anladıklarım ürkütüyor beni. Ürküyorum hayattan ve hayatın rölünü iyi oynayan utanmaz haytalardan...
    Çevremdekilere bakıyorum mertlik, dürüstlük denen kavramlar çoğuna yakışmıyor. Küçücük çıkarlar uğruna böyle ucuz duygusuz yaşayabiliyorlar. Bazen baban, kardeşin bile ucuz çıkarlar için seni satabiliyor... Olsun, ilk kez yaşamıyorum hayal kırıklığını, ilk kez yaşamıyorum ihaneti. Çocukluğumdan biliyorum ki, uzak dağbaşlarında yaralara merhem yerine tütün basarak ayakta durabiliyor çobanlar...

    Ey yüksek uçurumlardan atamadığım kalbim, kanayan ve hiç kapanmayan bir yaraydı bıraktığın ömrüme. Bu yüzden acıyıp dururyor yüreğim, ömrümün susuz kalmış çiçeklerine... Uzlaşmasız kopuyor ilişkiler, parçalanan bulutlar gibi dumanlanıyor gözlerim. Anılar üşüşüyor belleğime, hüzünleniyorum, efkarlanıyorum, üzülüyorum...

    Ne çok kırıldım, ne çok şey yaşadım hayatın bu kirli sahnesinde. Sancılarla örülmüş bir ömürden geliyorum ey hayat, acılarla örülmüş bir ömürden... Kırgınlıklar kolay iyileşmeyen yaralardır biliyorum... Kalbime batan hançerin sapını tutan el önemli değil artık! Nasılsa en büyük darbeyi insan yakınlarından yer.
    Bir gün akşam olur elbet biter ömür, sızılar kalır geride. Bir de yüreğimde şiir kırıkları.
    Anladım ki, iki kere iki dört etmiyor her zaman.

    ah! kalbim
    ah! duyarlı yanım
    ortak oynanan bir oyunmu hayat?
    herkesin kendisini oynadığı
    yalnız bir tragedyayım ben
    maskesiz, seyircisiz
    her gece uykuya yatmış bir dağ gibi kederli

    kirpiklerini sulara dökmüş bir çiçeğim
    silahsızım kuşları vurulmuş bir gökyüzünde
    bir kar çölü ıssızlığıyım, durgun bir gölün sessisliği
    her gece bir ateşdağına tırmanıyorum
    bir kahır dağına
    hiç bir yol çıkmıyor umuda
    kalbimi iki buzdağının arasına koyup uyuyorum
    bir başka bahara açmak için çiçeklerimi

    gel yürek sıcağı bir ezgiyle ört üstümü gülüm
    örtki ölem
#04.02.2006 21:56 0 0 0
  • Yazı alıntı mı sana mı ait bilemiyorum ancak çok etkiledndiğimi yazmadan geçemeyeceğim. Nefis bir yaklaşım...Kelime oyunları muhteşem, benzetmeler çok yerinde kullanılmış.Yüreğine sağlık.

    Fotoğraf karesinin karesinin kenarında olmaya devam et. Doğru yerdesin...Kısa dönemde yenilmis görünse de herşey sana, çizgin ve hayata bakışının düzgünlüğü uzun vadede sana dönecektir, buna inan...
#05.02.2006 04:21 0 0 0
  • Dygularını çok içtenlikle anlatmışsın Cadı kız dostum, çok içten yazmışsın. Yazdıkların da yalnız değilsin. Ben fotoğraf karesinin kenarında bile değilim. Kare filan yok, Yok kare filan. Çünkü senin de dediğin gibi karenin ortası tam bir iğrençlik yuvası.

    Maalesef bu dünya da kare dolu. kenarı ortası köşegeni hepsi rezalet dolu karelerden ibaret bu dünya.. Çok ama Çok haklısın.
#05.02.2006 15:22 0 0 0