O, dünyanın en popüler psikoaktif maddesi. Aklımızı karıştırıyor, sinirlerimizi geriyor, uykumuzu çalıyor. Ve onsuz bir yaşam sürmeyi reddediyoruz.
- Kahve, çay, çikolata, kola, enerji içecekleri, diyet hapları ve bazı ağrı kesicilerde bulunan; fiziksel yorgunluğu gidermesinin yanı sıra zihin açıklığı da veren kafein, nikotin ve alkolü geride bırakıp dünyanın en popüler psikoaktif maddesi olarak öne çıkıyor.
Kahve ve çayın Avrupa'da tutulmasının Sanayi Devrimi'ni müjdeleyen ilk fabrikaların faaliyete geçtiği döneme denk gelmesi, pek de rastlantı sayılmaz. Kafeinli içeceklerin -her zaman her yerde bulunan biranın yerini alarak- yaygın tüketimine başlanması, insan emeğinin çiftlikten fabrikaya geçtiği bu büyük ekonomik dönüşümü kolaylaştırdı.
Kahve ya da çay hazırlamak için suyun kaynatılması, kalabalık kentlerdeki işçilerde hastalık vakalarının azalmasına yardımcı oldu. Ayrıca, vücutlarındaki kafein işbaşında uyuyakalmalarını da engelliyordu.
Modern dünya varlığını bir anlamda kafeine borçlu. Ve dünyamız modernleştikçe bu maddeye duyduğumuz gereksinim de gittikçe artıyor gibi görünüyor. Kahvenin -ya da diyet kola veya Red Bull'un- yataktan kalkmamızı ve işi sürdürmemizi sağlayan bu ayıltıcı etkisi olmasaydı, gelişmiş dünyanın 24 saat çalışan toplumu da var olamazdı.
Harvard Tıp Fakültesi'nden sinirbilimci ve uyku uzmanı Charles Czeisler, "İnsanlığın varoluş sürecinin çok büyük bir bölümünde uyku ve uyanıklık döngüsü, temelde gün ışığı ve mevsimlerle ilgili bir meseleydi" diye açıklıyor. "Çalışmanın doğasının, zamanın, güneşin doğuşu ve batışı yerine saate göre ayarlandığı kapalı yerlerde çalışma düzenine geçilmesi paralelinde değişmesiyle, insanların da buna uyum sağlaması gerekti. Kafeinli gıdalar ve içeceklerin yaygın tüketimi -elektriğin keşfiyle birlikte- insanların gün ışığına ya da doğal uyku döngüsüne göre değil de, saate göre belirlenen çalışma sürelerinin altından kalkmasını sağladı."
Ender olarak kafein tüketen Czeisler, beyaz laboratuvar önlüğünün içinde son derece enerjik ve zinde. Boston'daki laboratuvarında dört dönerek raflardan çeşitli dergilerdeki makaleleri indiriyor ve kilit veri noktaları bulmak için bir yığın çizelgeyi tarıyor. "Kafein, uyanıklığı artırıcı terapötik bir madde" diyor.
"Kafein" Flash sunumuna davetlisiniz.
Bilim insanları, kafeinin "uyanıklığı artırıcı" gücünü açıklayacak çeşitli kuramlar geliştirdiler. Günümüzdeki ortak kanı, kafeinin insan vücudunda doğal bir uyku ilacı işlevi gören bir kimyasal olan adenozinle etkileşime girmesi üzerine odaklanıyor. Kafein, adenozinin uyutucu etkisini engelliyor ve uyanık kalmamızı sağlıyor. Ayrıca, makul miktarlarda alındığında keyif veren ve aktif olmayı sağlayan bir madde özelliği gösterdiği için, sabahın üçünde laboratuvara tıkılıp kalmış öğrenciler ve akademisyenler için de etkili bir iksir. Genellikle gece hiç uyumadan denklemleri üzerine çalışan Macar matematikçi Paul Erdös de, "Matematikçi, kahveyi teoremlere dönüştüren bir makinedir" deyişiyle ünlü.
Kafein, uykuyu kaçırma özelliği nedeniyle uzun yol yolcularının da tercihi. Jet lag'e karşı, okyanusaşırı uçuşlardaki koltuk sayısı kadar çare var. Ancak Bennett Alan Weinberg ve Bonnie K. Bealer'ın The Caffeine Advantage adlı kitapta özetlediği bir yaklaşımda, yolculuktan birkaç gün önce kafeinden kaçınmanız, uçaktan indiğinizde de, varış yerinizdeki normal yatma saatinize kadar ayık kalmanız için -tercihen gün ışığında- birkaç kez düşük miktarlarda kahve ya da çay içmeniz öneriliyor. (Bu makale üzerine çalışırken haftalar boyunca dünyanın dört bir yanına yaptığım yolculuklar sırasında bu yöntem bende işe yaradı.)
"Kafein, hepimizin doğuştan programlı olduğu sirkadyen (24 saatlik) ritimden çıkmaya çalışanların işini kolaylaştırır" diyor Czeisler. Bunu söyledikten sonra güleç yüzünden bir gölge geçiyor ve sesinin tonu bir anda değişiyor. "Öte yandan," diyor ciddi bir ifadeyle, "tüm bu fazladan uyanık kalmalar için ödenen çok, çok ağır bir bedel var." Doktor, yeterli uyku alınmaması halinde -24 saatte ortalama sekiz saatlik uyku yeterli oluyor- insan bedeninin fiziksel, zihinsel ya da duygusal açıdan işlevlerini en iyi şekilde yerine getiremeyeceğini söylüyor. "İnsanlık olarak uykuya fena halde hasretiz."
Aslına bakarsanız, diye sözlerini sürdürüyor profesör, modern dönemin kafein açlığının özünde bir kısırdöngü var. "Kafeinin tüm dünyada tüketiliyor olmasının başlıca nedeni uyanık kalmak" diyor Czeisler. "Öte yandan, insanların bu desteğe gereksinim duymasının başlıca nedeni de, yeterince uyumamak. Şunu bir düşünün: Kafein alarak zaten çoğunlukla kafein tüketmenin sonucu olan bir uyku açığını kapatmaya çalışıyoruz."
İçimlik kahvenin her yönünü bildiğinizi düşünüyorsanız sizi kafein IQ'nuzu teste davet ediyoruz.
BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
Guarana: Gizli Kafein
Guarana birçok gazlı içecekte, enerji içeceğinde ve kilo vermeye yardımcı doğal karışımlarda bulunan bir bileşen. Brezilya'ya özgü odunsu bir asmanın tohumlarından elde ediliyor. Adını ise bu tohumları yiyecek, içecek ve ilaç olarak kullanılmak üzere işleyen Amazon halkı Guaranilerden alıyor. Şaşırtıcı sayılabilecek bir nokta, guarananın içerdiği doğal haldeki kafein miktarının kahve, çay, kakao ve kolada bulunan düzeyden daha yüksek olması. Guaranalı içecekler başta Brezilya olmak üzere Güney Amerika'da çok popüler. Bu uyarıcı maddenin katıldığı enerji içeceklerinin sayısı gittikçe artıyor. Guarana kimi zaman kafeine doğal bir alternatif olarak pazarlanıyor; oysa kafeinle aynı madde. Bazı enerji içeceklerinin etiketlerine bakıldığında, bileşenler arasında hem kafeinin, hem de guarananın yer aldığı görülebilir. Bu, yalnızca, kafeinin iki kaynaktan alındığı anlamına geliyor.
Heidi Schultz