karanlıklarımın arasından sıyrılıp doğdun gönlüme,
herkes AŞK dedi adına bense GÜNEŞ...
tanımak, anlamak, hissetmek sonrada sevmek istedim.
içinde barındırdığın binlerce duygudan biri olmalıydım...
attığım her adımda yanımdaydın sarıp sarmalayan yüreğin,
yolumu aydınlatan gözlerin, sımsıcak gülüşün...
herkes AŞK dedi adına bense GÜNEŞ...
biliyorum hayat biter, sevgiler tükenir ve aşk yitip gider.
GÜNEŞ her daim vardır, dünyanın sonuna kadar doğmaya devam eder.
sende benim yüreğime doğuyorsun her daim benim GÜNEŞ imsin...
uzunca bir gecenin ardından aydınlattın yine dünyayı,
üşüyorum geceleri göremediğim gözlerine sığınıyorum,
yetmiyor; yalnızlığım, kimsesizliğim alıp götürüyor senli zamanı.
GÜNEŞ im neredesin şimdi hangi gökyüzünde parlıyorsun?
gücün mü tükendi ulaşmıyor sıcaklığın yüreğime.
çok mu uzaklardasın hissedemiyor musun sevgimi?
tüm dünyayı aydınlatıp ısıtan SEN,
neden dokunmuyor sıcaklığın yüreğime?
yalnızlığım,kimsesizliğim ve çaresizliğimle bekliyorum hadi doğ gönlüme...
hüzünlüyüm, hazan yaşanıyor sonbahar yaprak dökümü,
GÜNEŞ in en az hissedildiği mevsim her yer soğuk.
işte, yüreğimde yasta, dökülüyor yaprak yaprak anılar,
sensizliğin daha çok hissedildiği kıştayım.
donuyor ellerim, bedenim ve ruhum, birtek yüreğim dayanmakta,
biliyorum ki orada GÜNEŞ hep doğmakta,
biliyorum ki orada SEN yaşamakta,
kışın sonu bahar canlanır elbet doğa,
kışın sonu bahar, açar elbet çiçekler, uçuşur yine milyonlarca kelebekler,
ve kışın sonu hayat GÜNEŞ im gülümser belki banada...
hagi yıl, hangi ay, hangi gün ne farkederki,
zaman sende durmuş, saat seni vuruyor, takvimde yine sen.
sabah gün seninle başlıyor gözlerime vuran ışığın...
onca telaşın içinde yaşanan duygular sen.
bazen öfke alev alev yanan ,
bazen sevgi sımsıcak saran,
bazen aşk deli dolu çağlayan,
bazen dinğinlik sessiz bir liman,
bazen karanlık yokluğunda gizlenen,
bazen umut heybeme dolan,
bazen yaşam adına söylenen türkü,
ve bazen suskunluk unutulmak istenen,
hangi yıl hangi ay hangi gün ne farkederki hayatın adı sen...
yenilmek yok, yorulmak yok, yürüdüğüm her yol sana varmakta,
gücüm sensizlikten gelsede varacağımı bildiğim sen olunca değişiyor herşey.
ettiğim yeminler, verdiğim sözler dilden değil yürektendi.
seni sevmekti seninle bir ömür içindi tüm savaş,
yenildiğimi düşünsende, yorulacaksın bensiz desende,
yanılıyorsun sevdiğim sen GÜNEŞ imsin...
küçücük bir ışığın yolumu aydınlatır, ısıtır yüreğimi,
adını gördüğüm, bir harfine rastladığım her yerde yeşerir umut tohumlarım,
sen ömrüme doğdun bu ömür bittiğinde bitersin bende...
öncelikle hoşgeldin demek istiyorum
sonrada seçtigin kullanıcı adının farkındasındır umarım şems
her yürek kaldıramaz her akıl kavrıyamaz şemsi
evet güneş dünyayı bir yere kadar ısıtır biliyorsun
önmli olan şemstir
umarım bu agırlıgın altında ezilmezsin
teşekkür ederim sığınak öncelikle hoşbuldum kullanıcı adımın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum Şems'e göre kisinin bilgi pınarı kendi iç dünyasından coşmalıdır bende yüreğimden çağlayanları dilim döndüğünce kelimelerle birleştirip sizlerle paylaşıyorum okursunuz beğenir veya beğenmezsiniz her türlü yoruma açığımdır Şems'in dili kılıçtan keskindir doğru bildiğini savunur ve o doğrultuda yaşar düşüncelerini birilerine göre söylemez yada değiştirmez Şems'in ağırlığı onun yerini almaya çalışırsak vardır onu anlamaya çalışırsak tüy kadar hafiftir buradayız birlikte paylaşır okur ve yorumlarız... tekrar teşekkür ederim
aklın alamayacağı bir boyuttayım şuan,
seninleyim.............
bedenim bir tabureye oturmuş,
parmaklarım yazıyor gelişi güzel.
ruhum isyanda yürekten gelenlerse dilde,
söylemek istenen okadar çok söz varki sana dair.
ağırlığını kaldıramayacak, yürek taşımayacak zannediyorlar,
oysa ben sevmenin ne olduğunu biliyorum,
yanmanın, yanarken yakmanın nasıl olduğunu biliyorum.
nasıl GÜNEŞ biz istesek de istemesek de doğuyor,
nasıl kendi gücüyle ısıtıp aydınlatıyor dünyayı,
sen benim GÜNEŞ im sen istesende istemesende,
bende doğuyorsun her sabah
ve karşımda bakarken bana susmuş dilin neler anlatıyor,
kimsenin duyamayacağı sessiz çığlıklarla haykırıyorsun sevdanı.
sen gücünü seni sevmemden alıyor,
yokluğunun acısıyla yakarken,özleminle yaşatıyorsun.
unutma GÜNEŞ im ben varsam eğer seviyorsam sen hep parlayacaksın....
gece oldu bak karanlık her yer, yokluğun daha bir ağır geliyor,
şimdi başka iklimlerde doğuyor, başka yürekleri mi ısıtıyorsun?
oysa ben ayı seyrediyorum zifirinin içinde parlayan yüzüne bakıyorum,
ve gülümsüyorum biliyorum ay da ışığını GÜNEŞ ten alıyor.
bedenen olmasanda yanımda gözümün gördüğü her halin ışık saçıyor.
perdemi açık bıraktım yansıman doluyor odama,
sarıldım bir kez daha kendime kapadım gözlerimi,
üşümüyorum artık seninleyim hayalle gerçek arası bu koca boşlukta,
yağmur damlaları düşüyor toprağa,
miss gibi kokuyor her yer, toprak kokulum hoşgeldin,
bedenime değen her damla can veriyor, yeniden yeşeriyorum.
yüreğim öyle hasret ki sıcaklığına, GÜNEŞ im özledim sende yanmayı,
öyle yağ ki üzerime ıslanayım iliklerime dek ve titresin ruhum.
hissedeyim varlığını her bir hücremde, aslın değil belki tenime dokunan,
ama unutma yağmur da GÜNEŞ in sıcaklığından doğuyor.
gökyüzündeki doğuşun yine yüreğimde son buluyor...
susmayı yakıştıramadım hiç bir zaman sana,
nedense hep suslarda yaşadık biz sevdayı.
bedenlerin kavuşması değildi bizim için aşk,
ruhlarımızın özgürlüğüne bırakırdık tüm duyguları,
tenlerimiz birleşsin istesekte, dudaklardan dökülemeyen sözler vardı.
farklı değildik oysa ben sendim sende ben,
yaşanmışlıklarımız saklıydı kalın duvarlar ardında
sen gündüzlerin adamı ben geceleri yansıman
GÜNEŞ ve AY, GECE veYILDIZ...
senin ışığında yaşayan yaşam kaynağı sen olan,
oysa hiç kavuşamayacağımızı bilerek aldı yüreğim seni,
oysa hiç konuşamayacağımızı bilerek döktü dilim tüm sözlerini,
oysa sen suslarda saklıydın bende o suslara sevdalı...