İnsan sevgisi
*****
Eş ile dost iletatlı muhabbet
Yüreği dil ile kullanan insan
Acıya boğulup arada sohbet
Ağlayan çınlayan,tellenen insan
*****
İlk nefesi alır düşer denize
Ağlayınca acısı dolar genize
Sütü de helalse candır benize
Beslenen, uyuyan, kollanan insan
****
El bebek gül bebek tatlı mı tatlı
Kucaktan kucağa uçar kanatlı
Anaya babaya öyle kenetli
Öpülen okşanan ballanan insan
****
Sokakta oynarken kapar huyunu
Mızıkçılık eder kopar oyunu
Umut ile büyür atar boyunu
Ekilen dökülen dallanan insan
****
Okulun çağları başlar sırada
Öğretmen nedense haşlar arada
Sınıfta kalınca yaşlar derede
Okuyan öğrenen dillenen insan
******
Gençliği kanında delice akar
Birine yanar da birini yakar
İlk göz ağrısına böylece bakar
Özünden, yürekten güllenen insan
******
Takar da bir yoldaş çeker koluna
Ekmeğin kavgası çıkar yoluna
Deli gibi koşar sağı-soluna
Çalışan çırpınan hâllenen insan
******
Gurbete düşerse işler çelişir
Hasretlik içinde durmaz yılışır
Yılda bir olsa da yarle buluşur
Gözleyen bekleyen yollanan insan
*******
Arada namerdemuhtaç düşer de
Bu hali onu çok yakar içerde
Hayat fırınında öyle pişer de
Kızaran, kavrulan çillenen insan
*******
Sırası geldikçe her şeyi sezer
Gün gelir uslanır gün gelir azar
Acıyla evlada bir mezar kazar
Övünen yırtınan sellenen insan
*****
Bazen bir felaket evler göçürür
Duramaz yerinde yardım uçurur
Yürekten yüreğe sevgi taşırır
Üleşen paylaşan bollanan insan
****
Doğası gereği günaha biner
Kim demiş yaptığı içine siner
Zamanla tövbe der yanlıştan iner
Yalvaran yakaran allanan insan
******
Sonunda mutlakabeli bükülür
Geçmişi anar dayaşı dökülür
Hayata ibretle böyle bakılır
Koşuşan yarışan sallanan insan
******
Kavuşur elbette toprak altına
Ezelde yazılan budur bahtına
Duam odur sonu Cennet tahtına
Sunulur kurulur küllenen insan
Çisil-çisil yağarken damlaların sesiyle
Seni nasıl anarım yağmurlu akşamlarda
Kalbimin çırpınışı göğüsümün nefesiyle
Bilsen nasıl yanarım yağmurlu akşamlarda
*****
Yollardan akıp giden suyun şırıltısıyla
Yalnız seni dinlerim yağmurlu akşamlarda
Yapraklarda titreyen suyun pırıltısıyla
Yalnız sana inlerim yağmurlu akşamlarda
*****
Şimşekler çakar bazen aydınlanır bir anlık
Heyhat seni ararım yağmurlu akşamlarda
Neden bitmez içimde bu kasvetli karanlık
İlle sana yorarım yağmurlu akşamlarda
Hoca bir zamanlar evin önünde
Dalları budarmış ağaç üstünde
Bindiği dalı kesermiş
Dalgın ya kafa
Oradan geçerken
Komşu Mustafa
Kolay gelsin hoca bak ne eğlersin
Aman ha dikkat et şimdi düşersin
Deyip
Geçmiş oradan
Hoca cevap vermeden bakmış işine
Sarılmış bıçkıya takmış dişine
İki dakika geçmemiş ki aradan
Hoca patadanak düşmüş oradan
Hayrettir demiş bu ne keramet ola
Bu herif müneccim baksın bir fala
Yetişmiş peşinden bir koşu hemen
Düşeceğimi bildin ya nasıl önceden
De bakalım bilirsin ecelim neden
Demiş..
Yetmemiş:
Yakasından tutmuş yapışmış
Adam biçare kalmış apışmış
Bakmış ki hocadan çıkmıyor aman
Tutmuş da uydurmuş bir kuru yalan
Eşşegi alıp da oduna gittikte
Hayvanın üç defa yellendikte
Birincide bir miktar
İkide orta karar
Üçüncüde tam ayar
Öleceksin deyince
Hoca düşmüş sevince
Mustafaya borçluymuş geçen seneden
Bir oyun düşünmüş muzip inceden
Gel-zamangit-zaman
Oduna gitmiş hoca karakaçanla
Yüklemiş eşşeği oheyecanla
Merkebin yükü de olunca fazla
Yellenmiş hayvancık kokulu gazla
Aaaah demiş Hoca ahan da tamam
Ecelim geliyor yaklaştı zaman
Korkudan hiç bakmadan sağı soluna
Tutmuş yuları düşmüş evin yoluna
Eşşegin yüklüyken artınca hızı
Zart diye koyvermiş ikinci gazı
Hoca demiş alnımda bu muymuş yazı
Bir osurukluk canım kaldı nideyim
Tatlı canım çıkmadan eve gideyim
Kelime-i şahadeti tekrar ederek
Bir yandan kulağı sese dikerek
Olurmu acaba gerçek diyerek
Yürürken
Eve yakın biryerde üçlemiş eşşek
Hocanın canını güçlemiş eşşek
Hoca atmış kendini yerlere hemen
Uzanmış oraya biriki seksen
Bir müddet beklemiş gelen olmamış
Hocada durmaya sabır kalmamış
Demiş en iyisieve gideyim
Üç-beş adım kaldı orda öleyim
Eve varır varmaz uzanmış yatmış
Ben öldüm diyerek bir inat etmiş
Karısı biliyor inattır huyu
Demiş ki komşular ısıtın suyu
Yuğmuş yıkamışlar kefen 7 kat
Tabuta koymuşlar hep durmuş rahat
Komşu köyden imam gelmiş namaz kılmışlar
Adettir cemaatten helallik de almışlar
İmam demiş bunun işi bu kadar
Gömün gitsin orada bekliyor mezar
Cemaat aralarında:
Öve öve anlatmışlar Hocayı
Sanki hoca aşkından
Ateş sarmış bacayı
Hoca kendi kendine:
Kel ölür sırmasaçlıydı derler
Kör ölür badem gözlüydü derler
Baksana ardımdan ne övgü gelir
İnsanın gerçekten ölesi gelir
Demiş
Mezara giderken tutup dört koldan
Tartışma başlamış kestirme yoldan
Kimi demiş sağdan bu yol çok bayır
Kimi demiş soldan bu yol çok çamur
Tartışma uzayınca
Hoca demiş ki kapağı açıp
Sağken şurdan giderdim köşeyi geçip
Sen sus demişler mevtasın gayrı
Ölünün kimseye dokunmaz hayrı
Uzatmayalım
Mezarı sığ tutmuşlar tedbirle
Toprağı da karar atıp tekbirle
Gömmüşler...
Gitmişler...
Rastlantı ya oraya bir kervan gelmiş
Fincan yüklü katırlar molasın vermiş
Kervancı bir yandan katır otlatır
Fatiha okumuş taze ya yatır
Demiş ki buranın gür çıkmış otu
Alayım buradan bu bereketi
Uzanmış oraya sermiş bir pala
Demiş ki sabaha giderim yola
Hocanın mezarda tıkırmış keyfi
Ne üzüntü varmış ne de bir hayfı
Karanlığı bekleyip
Şimdi vaktidir deyip
Nasrettin terketmiş artık yatırı
Ürkütmüş fincan yüklü onca katırı
Kervancı köpürmüş hocaya sövmüş
Üstüne sağlamca bir güzel dövmüş
Dayak faslı bitince yürümüş hortlak
Feleği şaşırmış kafa göz patlak
Kimseler görmeden evine dönmüş
Uyurmuş bütün köy ışıklar sönmüş
Ertesi gün:
Köylüler gelmişler hepsinde merak
Hadi demiş birisi ahreti sorak
Nasıldı öbür taraf anlat be hoca
Etmişler üstüne soruyu boca
Demiş ki hoca:
Aslında iyi de ahret hatırı
Vaktimi hoş geçirdim bir zaman
Gel gör ürkütünce onca katırı
Dayak var kaçmağa vermedi aman
Gülmüşler şen-şakrak geçip gitmişler
Hocaya her daim hayret etmişler
Mesele buradakalmıyor böyle
Sonunu dinleyinbir bakın şöyle
Mustafa borcunu sormağa gelmiş
Hocaysa bu işe şaşırıp kalmış
Musallada bana helallik ettin
Gücendim ben sanaçok ayıp ettin
Demiş
Komşusu demiş ki yalandan öldün
Yalandan öldün de aklımı çeldin
Borcunu öde de bitir bu işi
Başlamış gözünden dökmeğe yaşı
Hoca:
Hadi demiş şimdi yapma maraza
Yalanı sen attın öldüm faraza
Yalancı koymadım seni ellere
Dostum düşürmedim seni dillere
Sonra da
Sen uydurdun bana onca yalanı
Benim bir oyunum geri kalanı
Bu sana ders olsun unutma sakın
Her zaman dürüstol doğruyu takın
Yalan söz dolaşır gelir geriye
Al demiş paranı bu senin hakkın....Cahit Telkök 18-12-2011
Muğlanın köyceğiz ilçesine bağlı deniz sahilinde şirin bir köy olan Ekincikte yaşanmış olan bu öykü gerçektir Ekincikte inekler yazın akşamdan sabaha kışın ise sabahtan akşama olmak üzere otlağa salınır zira yazın uzun otların arasına saklanan bir çeşit saldırgan sinek ineklere rahat vermemektedir kışın ise bu sinekler ortadan kalkmaktadır işte bu sebepten mevsime göre inekler sabah ya da akşam meraya götürülür olayımız tam da bu mevsim değişikliği günlerinde cereyan etmiştir
EKİNCİK HİKAYESİ
Ekincik'in içinde yaşanmış bir olay bu
Sonu hazin de olsa söylemesi kolay bu
Sevmişler bir-birini bir oğlanla kızcağız
Böyle bir aşk duymamış Dalamanla köyceğiz
Köyde bir de adet var evi yapmalı peşin
Kimsecikler kız vermez eğer olsa da işin
Oğlanın evi yokmuş isteyememiş kızı
Mevsim kışa yetişmiş bitirmişler de yazı
Oğlanla kız sabırsız kaçmağa kılmış karar
Demişler evlenirsek Allah da yuva kurar
Sözleşmişler bir akşam zamanı ve yerini
İşte bu son konuşma yazmış kaderlerini
Kız ineği otlağa götürünce gel demiş
Saati sekiz demiş ama sabah dememiş
Sabah erken kızcağız ineği katmış öne
Varıp beklemiş orda bakınmış döne döne
Sonra kızmış ağlamış kalleş demiş kandırdı
Yârim beni yalandan bunca zaman yandırdı
Akşam olunca oğlan varmış otlak başına
Saatlerce beklemiş kız gelmemiş boşuna
O da kızmış söylenmiş: yalancı çıktı yârim
Boşuna yanmışım ben buymuş benim kaderim
Bir yanlış anlaşılma birbirinden kopmuşlar
Karşılaştıkça bazen başka yola tepmişler
Yıllar geçmiş aradan kızı başkası almış
Köyden uzak bir yerde çoluk çocuğa kalmış
Oğlana ev dikmişler o da bir gelin bulmuş
Çoluk çocuk edinmiş iş hayatına dalmış
Nasıl olmuşsa bir gün görüşmüşler tesadüf
Kız oğlana çıkışmış oğlan kıza teessüf
Konuşmuşlar durumu ikisi de yetişkin
Anlaşılmış mesele bakışmışlar çok şaşkın
Oğlandan duydum bunu hala gözleri nemli
Bunu herkes öğrensin sağduyu çok önemli
Ekincik'in içinde yaşanmış bir olay bu
Sonu hazin de olsa söylemesi kolay bu
Mektubum dilimdenözlenen dosta
Hasret yangınından alevler kattım
Anlamaz halimden nazlanan posta
Sabret yangınından alevler attım
*****
Sılamın anısıyürek yâdında
Şu yaban sobası yakar odunda
Dilimin sedası alaz tadında
Gurbet yangınından alevler tattım
******
Geçtiğim yollar da ödül sunmadı
Göçtüğüm illerde gönül kanmadı
İçtiğim meylerde acım dinmedi
Kesret yangınından alevler yuttum
*****
Hasretle eridi bitik şu canım
Kıymetim kurudu yitik bu şanım
Sormayın hiç bana nasıl çobanım
İbret yangınından alevler güttüm
*****
Gecenin yarısı eve girdiler
Gözleri yarasa ava kördüler
Göçmene ateşi reva gördüler
Kibrit yangınından alevler tüttüm
*****
****
Ağlarım göçtüm de naçar bir yere
Sanki bir suçtum da biçer bin kere
Bülbülüm şu nazım geçer bir Yâre
Kudretyangınından alevler öttüm
İnsan olarak bize sunulan kavramları benimsmek ve o kavramların hepsini birden beynimizde hazmedip onunla yaşamak işte yapılması geren bu büyüklerimiz ve bize ışık tutanlar böyle yaptılar
Türkçeyi doğru dürüst kullanmamak ve kendimizi doğru ifade edememek
Kavramların bilincinde olmadan kendi kendimizi yanlış bir biçimde tanımalmaya girişmek gibi bir hatalı ifadeler zinciri oluşturmuş durumdayız
Tabi ki bazı şeylere ilgi duymak bazı konulara ve kişilere değer vermek bazı çok sevmek
bunlar insanın doğasında olan şeyler Fakat konuya dil bigisi ve felsefi açıdan bakıldığında
Mesela Allaha inanan müslümandır ama Allahcı denmez Allahlı da denmez
Peygamberi ve onun ahlakını sevene peygamberci ya da ahlakçı denmez
Kuran okuyana kurancı denmez
Bu şekilde ki ifadeler ya bir şeyi imal eden ya da onu satarak onun ticaretini yapan kişilere kullanılır
kendimizi bu şekilde ifade etmek ben bunu satışa çıkardım bunun üzerinden çıkar güdüyorum demek olur
Babamızın ve annemizin evlatlarıyız onları severiz
Ama ne babaist ne anneist be babacı ne da anneci olmayız
Milletimize bağlıyız
Vatanımıza da
bayrağımıza da
vatancı milletciyim bayrakcıyım denmez
İnsan zihninde bir Kavramlar manzumesi oluşturmalı
Kavramları da doğru ifade edebilmelidir
Kendimizi ve çevremizi tanımak için varız
İyi güzel de
Kendimizi ne ile tanımlarız
Kâh ona kâh buna uyarız
Zannederiz ki uymazsak hıyarız
Ve de kendimizi boyarız
Alırız bir kişiliğin yerine kendimizi koyarız
Filanca hayranı
Falanca düşmanı
Olanca patlıcanı severim
İşte ortaya çıkan kişilik tanımlama tablosu
Mutlaka bağlı olmalıdır bir yerlere
Beynimizin kablosu
Çoğumuz kendisini tanımlıyor bir şeyle
Kimisi şişeyle kimisi neyle
Kimi de tanıdığı falanca beyle
Bana sorarsanız tanımlama değil de Tan'ım
Çırılçıplak zihnimle soyunup yatanım
Çırılçıplak kavramları dimağımda tutanım
Belki de bazılarına göre Şeytanım
Bana sorarsanız batılın boynuna kaytanım
Buyurun anlatalım
İst takısı ile bitenler
Komünist
Faşist
Ateist
Kemalist
Sahi ya Atatürk herhangi bir istle kendisini tanımlamış mıydı
Optimist
Pesimist
Marksist
Bunlar benim beynimde sanki birer kist
Elde var kist
Birde li-liler var
Ama bu lili yar lili yar türküsü değil
Kulağına fısıldayayım azıcık eğil
Memleketini söyleyenleri de tenzihle
Fener bahçeli
Pardon yanlış oldu Fenerli
Trabzonlu
Cim-bomlu
Vefalı
Vefa bozasını
Vefalı yürekleri
Tenzih etmezsek ayıp olur
Şimdi soracaksınız ya sen
Ben sadece Deli'yim
Elde var bir de Deli
Ci-lileri de unutmayalım
Tabi ki meslekleri tenzih ederek
Sağcı
Solcu
Devrimci
Evrimci
Atatürkçü
Sahi ya Atatürk neciydi
Tasavvufçu
İlerici
Fethullahcı
Mevlanacı
Sahi ya Peygamber her hangi bir şeyci olmuş muydu
Adnan Hocacı
Nurcu
Quantumcu
Ben bunları duya duya artık ö-dedim
Ben de bundan sonra öcüyüm
Şimdi oldu elde bir de öcü
Elde ne vardı
Kist
Deli
Öcü
Bir toplama yapalım
Ne olur
Kist-Deli- öcü
Sadeleştirelim
Kistdelici'yim
Şaka -şaka dümdüz bir Müslümanım
Kabul ederseniz
Öz değerlerin
Kavramına varmış insanım
Edebiyat Defteri benzeri Sayfalarda kol gezen ortalığı şiir enflasyonu ile boğanlara sesleniş
--------------------------------------------------------------------------------
Hastalık ve Dermanı
Sayın Hocam
Yüksek müsaadenizle
Bir sorum var size
Milleti getirdi dize
Bir hastalık bulaşıcı ortalıkta kol geziyor
Yürekleri ezim-ezim eziyor
Aydınlatır mısınız
Bak anlatayım evlat
Bu hasatlığın belirtileri ve en belirgin özelliği ishaldir
Günde beş öğün ayakyoluna misaldir
Ama bu kalemden kağıda dökülür
Latince ismi katırius-anıriyus tur
Kalpten değil de hep dalaktan dökülür
Türkçesi ise Evdebiyat difterî dir
Aşısı yapılmayanlar bu hastalıktan yorum- yorum yorulurlar
Şairim şiir yazarım diye kurum-kurum kurulurlar
Nöbet çok aniden gelir buna Aygırİ tepmesi derler
Çifteyi yemiş gibi serim- serim yere serilir durulurlar
Bu hastalıktan muzdarip olan öğrenciler okula da gidemezler
Şu uzmanlara başvurmak lazımdır
Özgün Hece
Ozan Ayak
Çetin uyak Yazargil
Müşvik Şair
Manzum Kafiyeler
Heccav Ofluoğlu
Edebî Taşıroğlu
Sunduz Aruz
Zekai Hikmet
Mirim Taşlıca
Özgür Talep
Arşın Halep
İlaç olarak
Sinamekiden tömbeki pek işe yaramaz
Tavsiyem
Of civarından kelle paça haşlama
Miri nur denilen bir süzme bal özel işleme
Çetin-çatan derman çiçeği tohumu
Bir de Susmak tohumu vardır çok acıdır ama hemen keser
Nöbet geçer içlerinde de ılık bir meltem eser
Anladım Hocam
Bunlara kulak asmazlarsa ne olur
Aygırİ tepmesi olur nöbet-nöbet üstüne
Kişinin ruhundan sanki mıhları çıkar
Çıkan çivileri de bir balyoz yerine çakar
Peki Hocam anladım da başka ne gibi tavsiyeler olur
Yücelmek için çaba
Can yücelmek için küfür etmemelidir
Yazı türlerine başvurmak lazımdır
Mesela nesir olur nazım olur hikmet olur
Nesir nazım her yerde olur da
Hikmet sadece Kuranda olur
Hikmetin alametleri de vardır
Yunus yüzgeci
Emrah çınarı
Veysel toprağı
Necip Fazıl küreği
Mustafa Kemal yüreği
Neşet Baba direği
Hele -hele de
Peygamber sofrasına oturunca
Kalemi de mürekkebe batırınca
Yemesi de tatlı olur
Hasta dermanını bulur
Teşekkürler Hocam
Hürmetler
Nefs denilen kavramı Can'ı tanımak gerek
Vicdan ortaya çıkar kulkendini yerende
Heyecan atar orda gövdeninşehri yürek
Arzunun adıdır aşk doğrugözle görende
İmana romantizmleduygusallık katmışlar
Aşkı tertemiz sanıp kalbitemiz satmışlar
Kavram kargaşasıyla aşkıilah etmişler
İlahi aşk adında ayet yokturKur'an'da
Tevekkül denen kavramteslimiyet Rahmana
Merhametli olmaktır buyazılmış fermana
Rahmet denilen gerçek kalbikoyar dermana
Hezeyan huzursuzluk aşkruhuna girende
Açlık susuzluk gibi gayenesil devamı
Güçlü olan bu dürtü hepyanıltmış avamı
Mahşer günü gelinceanlarsınız davamı
Neden yanık kokuyor aşkdenilen yaranda
Ölüm anı değildir ne düğünne de visal
Gelenekte söylenmişböylesine bir masal
Kur'an'a bir kez bakın oradadoğru misal
Aşktan hiç konu etmez Azizhesap soranda
Zulüm eden bir kulu mazur dagöremezsin
Her canı sevdim deyip günahagiremezsin
Duygusal romantizmle adilceyoramazsın
Kararın makul olmaz aşklahüküm verende
Aşk kurtuluş değil kikalplerde hazır nazır
Allah diyor zikirle yüreklerbulur huzur
Esmasını anlayan canınıgörmez mazur
Makul vicdan ferahtır aşkıkalpten sürende
Aşk denilen olguyu iman mısanıyorsun
Öyle değil aslında yanılıpkanıyorsun
Aslında boş bir kaba ekmeğibanıyorsun
Öyle sandı yıllarca bunuyüze vuranda
Ezberden ezber ile mezbelebir felsefe
Vahye kulak asmayan aslagelmez insafa
Âşık mı olun demiş güzelresul Mustafa
İlahi aşk demişler nefis ileyoranda
Sağduyudur sağduyu illederim sağduyu
Aşk dediğin içgüdü candaolan bir duyu
Nefis ister hep isterdoldurulmaz bu kuyu
Vicdanı azat eyle aşka birazdiren de
Aşkın içerdiği şeykavuşmaktır bir şeye
Aşık'ın arzusu sevişmektirher saye
Asıl olan mesele infaktırhedef gaye
Nefis dünyada kalır kefenseni saranda
Falanca şöyle demiş filancadanseziymiş
Hazreti bilmem kimin kalplegören gözüymüş
Okudum hak olanı doğru Allahsözüymüş
Anlarsınız okuyup peşinhükmü kıranda
Rahmaniyettir esas işimizehiç gelmez
Canımız aşkla yanar aslayüzü de gülmez
Arif olan aşk diye kuruhayale dalmaz
Aşk değil hayrat geçer ohuzura varanda
Aykıri aykırıdan haykırırkenbu sözü
Kur'an'dan okumalı Hakkındediği tözü
Nefsine bir bakış bak aşklakör kalbin gözü
Aşkını put yaparak hayalindekuranda