İngilizce Zarflar

Son güncelleme: 27.03.2012 17:37


  • __________________________________________________________
    ______________________________

    Zarflar -Adverbs




    Zarf fiili tanımlayan yani bize fiil hakkında daha fazla bilgi veren kelimelerdir. Bir hareketin veya bir oluşun nasıl, ne zaman, nerede, ne kadar sıklıkla olduğu gibi özellikleri zarflarla ifade ederiz.


    She smiled cheerfully. ( Neşeyle gülümsedi.)


    I sent the mail yesterday. (Maili dün gönderdim.)


    There was a great explosion outside. (Dışarıda büyük bir patlama oldu.)


    I always call my friends. ( Ben her zaman arkadaşlarımı ararım.)


    He's managing extremely well. (O son derece iyi yönetiyor.)


    When were you born? (Ne zaman doğdun?)


    I don't know where she is. (Onun nerede olduğunu bilmiyorum.)



    NASIL? (HOW?)

    ADVERBS OF MANNER (DURUM ZARFLARI) : Fille nasıl sorusunu sorduğumuzda aldığımız cevaplar durum/tarz zarflarıdır. Durum zarfları genellikle fiil ve nesneden sonra yer alır.



    The window was quietly opened. ( Pencere sessizce açıldı.)


    He can easily earn much more money. ( O çok daha fazla parayı kolayca kazanabilir.)


    We should act wisely. (Akıllıca hareket etmemiz gerekiyor.)


    You needn't behave badly. (Kötü davranmanıza gerek yok.)


    I have been eagerly preparing these documents. (Bu dökümanları büyük bir istekle hazırlıyorum.)


    It started to rain suddenly. (Aniden yağmur yağmaya başladı.)


    The dog slowly sank into a sleep. (Köpek yavaşça uykuya daldı.)


    We waited our results anxiously. ( Sınav sonuçlarımızı tedirgin bir şekilde bekledik.)


    The babies are playing happily. (Bebekler mutlu bir şekilde oynuyorlar.)


    The little child defended his friend bravely. (Küçük çocuk arkadaşını cesurca savundu.)


    The new manager is working quickly and carefully. ( Yeni müdür hızlı ve dikkatli çalışıyor.)


    The students understood the new subject easily.(Öğrenciler yeni konuyu kolayca anladılar. )


    I cannot understand you. Please don't speak fast. (Sizi anlayamıyorum. Lütfen hızlı konuşmayın.)


    You can speak English well. (İyi İngilizce konuşabilirsin.)


    She studied hard for this exam. (Bu sınav için çok çalışmıştı.)



    NEREDE? (WHERE?)

    ADVERBS OF PLACE (YER ZARFLARI): Eylemi yer ve yön bakımında tanımlarlar.

    Genellikle sonda yer alırlar.



    "Please stand by me." ( Lütfen yanımda kal.)



    "I couldn't find her. She was nowhere yesterday." (Dün hiçbir yerde değildi.)



    "We stay here." (Biz burada kalıyoruz.)



    "Put the boxes there." ( Kutuları oraya koyun.)



    "The weather is very cold outside." (Dışarıda hava çok soğuk.)



    "The neighbours who live upstairs are very noisy." (Yukarıda yaşayan komşularımız çok gürültücüler.)



    "Her friend follows her wherever she goes." (Arkadaşı nereye giderse gitsin onu takip eder.)



    "She sent him away." ( Onu uzağa gönderdi.)



    "If you can't jump down, walk around." ( Eğer aşağıya atlayamazsan, etrafından yürü.)



    "I have been looking you everywhere." (Her yerde seni arıyorum.)



    "I am not going anywhere." ( Hiçbir yere gitmiyorum.)



    "Is there a phone box nearby? " (Yakında telefon kulübesi var mı?)



    NE ZAMAN? (WHEN?)

    ADVERBS OF TIME (ZAMAN ZARFLARI): Eylemin zamanını bildirir. Genellikle sonda yer alırlar. Zamanı vurgulamak istediğimizde başta da yer alırlar.



    It is going to rain soon. (Yakında yağmur yağacak.)



    I haven't completed my studies yet. (Henüz çalışmalarımı tamamlamadım.)



    I'm busy today. (Bugün meşgulüm.)



    I am still hungry. (Hala açım.)



    We arrived there late. (Oraya geç vardık.)



    Everybody is excited before the concert. (Konserden önce herkes heyecanlıydı.)



    Bir cümlede birden fazla zaman zarfı kullanıldığında, daha özel olanı daha önce kullanırız.



    (time, day, date, year)



    He died at 22:15 on Tuesday March 17th, 1958.

    Time day date year



    Bu örnekte de gördüğünüz gibi; zaman zarfları daha özel olandan genele doğru sıralanmıştır.



    Det: Bazı kısa zaman zarfları ortada gelebilirler.

    We were soon travelling.



    NE KADAR SIKLIKTA? (HOW OFTEN?)

    ADVERBS OF FREQUENCY (SIKLIK ZARFLARI): Eylemin ne kadar sıklıkla oluştuğunu bildirir. Yardımcı fiilden sonra, ana fiilden önce gelirler.



    %100 Always ( Daima )

    The sun always rises in the east. (Güneş her zaman doğudan doğar.)



    %90 Usually ( Genellikle)

    I usually spend holidays with my parents.(Tatillerimi genellikle ailemle beraber geçiririm. )



    %75 Often( sık sık)

    How often do you go abroad? ( Ne kadar sık yurtdışına çıkarsınız?)



    %25-75 Sometimes( bazen) = occasionally

    I sometimes feel depressed. ( Ben bazen keyifsiz hissederim.)

    They are in Bursa occasionally. (Onlar arada sırada Bursa' da olurlar.)



    %10-25 Seldom ( Nadiren)

    I seldom go to the cinema. ( Nadiren sinemaya giderim.)



    %1-10 Rarely ( çok nadiren)

    I rarely eat outside. ( Ben çok nadiren dışarıda yemek yerim.)



    % 0 Never (hiç, asla)

    I never get up late in the morning. ( Sabahleyin hiç geç kalkmam.)



    Olumsuz cümlelerde ve soru cümlelerinde 'never' yerine 'ever' kullanılır.



    Have you ever been to Paris? (Hiç Paris'te bulundunuz mu?)



    I haven't ever seen such a beatiful house. (Hiç bu kadar güzel bir ev görmedim.)



    We have to prepare a detailed report once a month. (Ayda bir kere detaylı rapor hazırlamalıyız.)



    I asked him twice but got no reply. (Ona iki kere sordum ama cevap almadım.)



    We can meet him three times a week. ( Onunla haftada üç kere buluşabiliyoruz.)



    Extra: "once or twice" bir ya da iki kere demektir.



    " I have bought a lottery once or twice in my whole life. " (Tüm hayatım boyunca bir ya da iki kere piyango aldım.)



    SENTENCE ADVERBS (YARGI ZARFLARI): Konuşmacının veya yazarın tavrı / fikri hakkında bilgi verirler. Cümle içinde her yere gelebiliyorlar.



    Perhaps I will see you there.(Belki orada seni görürüm.)



    Unfortunately I disagree with you. (Ne yazık ki sizinle aynı fikirde değilim.)



    I mentioned him about you of course. ( Şüphesiz ona senden bahsettim.)



    Maybe you can help me. ( Belki bana yarım edebilirsin.)



    Surprisingly, the participants came there on time. (Şaşırtıcı bir şekilde katılımcılar zamanında geldiler. )



    Obviously they will never see her again. (Belli ki bir daha asla onu görmeyecekler.)



    We probably have to wait hours. ( Biz belki de saatlerce beklemeliyiz.)



    That surely can't be a good idea. (O kesinlikle iyi bir fikir olmaz.)



    Certainly more money must be given to education. (Kesinlikle eğitime daha fazla para verilmeli.)



    I cannot think clearly now because I am tired. (Şuanda açıkça düşünemiyorum çünkü yorgunum.)



    NE KADAR?NE ÖLÇÜDE? (HOW MUCH? TO WHAT EXTENT?)

    ADVERBS OF DEGREE (DERECELENDİRME ZARFLARI): Beraber kullanıldıkları sıfatın, fiilin veya başka bir zarfın anlamını zayıflatıp güçlendirirler.



    fairly, hardly, rather, quite, too, very, extremely,fully, absolutely, completely, just, totally, seriously, surely, certainly, much , very, almost, nearly, enough, scarcely, really



    Fiillerin derecelendirilmesi:



    He slipped and almost fell. (O kaydı ve neredeyse düşüyordu.)



    The village has developed enourmously during recent years. ( Son yıllarda köy muazzam şekilde gelişti.)



    We quite enjoyed the film. (Biz filmden epeyce hoşlandık.)



    He nearly stopped and asked the way. ( O neredeyse durdu ve yolu sordu.)



    I can hardly expect her to understand. (Onun bunu anlamasını hiç beklemem.)



    She was very much impressed by their good manners. (Onların iyi davranışlarından çok fazla etkilenmişti.)



    Sıfatların derecelendirmesi: (Burada sıfatların derecelendirilmesi bölümünde verdiğimiz sheetin aynısı olacak istersen o sayfaya link yapalım.)



    Zarfların derecelendirilmesi:



    You should stick the model very carefully. (Maketi çok dikkatli bir şekilde yapıştırman gerekir.)



    A computer will do the job much more efficiently. ( Bilgisayar işi çok daha fazla etkili yapacaktır.)



    He has been working quite a lot these days. (O bugünlerde oldukça çok çalışıyor.)



    I know him fairly well. (Onu oldukça iyi tanırım.)





    INTERROGATIVE ADVERBS ( Soru zarfları):



    Why should I bother to help you? (Neden sana yarım etmek için canımı sıkayım?)



    When do you want to go? ( Ne zaman gitmek istersin?)



    How do you plan to spend your holiday? ( Tatilini nasıl geçirmeyi planlıyorsun?)



    How often do you go abroad? ( Ne kadar sık yurtdışına çıkarsın?)



    She was only 20 when she had her first baby. (İlk bebeği olduğunda sadece 20 yaşındaydı.)



    The reason why you went there is obvious. ( Oraya gidişinin nedeni ortada.)



    I don't know why Yiğit went away. (Yiğit' in neden oraya gittiğini bilmiyorum.)



    This is the platform where our students can chat. (Bu öğrencilerimizin sohbet edebildiği platformdur.)


    ingilizce ve ingilizce dersler
    https://www.main-board.com/ingilizce/138854-ingilizce-ve-ingilizce-dersler.html#post3337716



    ______________________________
    __________________________________________________________

#30.09.2007 00:00 0 0 0



  • önemli olan paylaşımdır;öğretebilmektir.



#26.03.2009 01:09 0 0 0
  • güzeL anLatıLmış , teşekkürLer
#12.04.2009 20:07 0 0 0



  • Arkadaşlar konuyu düzenledim ve daha geniş anlatımlı şekilde sizlere sunuyorum.




#26.05.2009 15:08 0 0 0
  • çok sağol
#27.05.2009 21:32 0 0 0
  • konuyu beğendiğiniz için sağolun.
#02.08.2009 19:57 0 0 0
  • teşekkürler...
#07.10.2009 15:54 0 0 0



  • önemli olan paylaşımdır;öğretebilmektir.

    @huntersir

#13.10.2009 19:00 0 0 0
  • paylaşımın için teşekkürler
#16.11.2009 05:31 0 0 0
  • birşey değil
#14.02.2010 15:14 0 0 0
  • müthişe babo
#25.02.2010 17:38 0 0 0
  • saol
#14.03.2010 13:53 0 0 0
  • teşekkürler
#18.03.2010 21:48 0 0 0
  • you're welcome
#10.07.2010 19:53 0 0 0
  • ADVERBS IN ENGLISH

    Zarflar eylemleri niteleyen sözcüklerdir. Eylemlerin nasıl yapıldığı veya nasıl olduğu hakkında bilgi veren sözcüklerdir. Zarflar genellikle sıfatlardan türerler.

    Dikkat: Zarflar fiilleri (yüklemi) niteler; sıfatlar isimleri niteler..

    beautiful (sıfat) güzel

    beautifully (zarf) güzelce, güzel bir şekilde

    careful (sıfat) dikkatli "He is a careful one." (O, dikkatli birisi.)

    carefully (zarf) dikkatlice "He walks carefully." (O, dikkatle yürüyor.)

    good (sıfat) iyi "He's a good person." (O, iyi birisi.)

    well (zarf) iyi bir şekilde "She sings well." (O, iyi şarkı söyler.)

    Hem sıfat hem zarf özelliğine sahip sözcükler de vardır.

    fast (sıfat) hızlı "He is fast." (O hızlı)

    fast (zard) hızlı bir şekilde "He runs fast." (O hızlı koşar)

    Zarflar genellikle cümlenin sonuna veya fiillerden hemen sonra getirilir.

    He studies English diligently. (Harıl harıl ders çalışıyor.)

    I get up early in the mornings. (Sabahları erken kalkarım.)

    He plays football very well. (Futbolu çok iyi oynar.)



    İNGİLİZCE'DE ZARF (ADVERB)
    TÜRLERİ









    Adverb (Zarf)

    Zarflar fiilleri, sıfatları , başka zarfları ve hatta bulundakları konuma göre cümleleri niteleyebilen sözcüklerdir. Adverb'ler ( zarf ) cümle içerisine yerleştirildikleri konum ve fonksiyon bakımından farklılıklar gösterir.






    ZAMAN ZARFLARI


    Today, now, yesterday, next week, later, afterwards


    Bu adverb türü zaman zarfı olarak görev yapar ve bir işin ne zaman yaıpldığını anlatıp fiilin Tensini belirler.








    YER ZARFLARI


    Here, there, inside, outside, upstairs, downtown


    Bu adverb türü, cümlede yer ( location) anlatmak için kullanılır. Preposition + Noun 'dan oluşan bir yer tamlamasının yerine kullanılabilirler ve nerede sorusuna cevap verirler.






    DURUM/ HAL
    ZARFLARI


    Quickly, easily, clearly, accurately, precisely, slowly, fast, hard, late, well

    a) The student answered the question quickly.

    b) Drive carefully!

    c) I opened the case easily.

    d) She swims fast

    e) She speaks English well


    Bu adverb türü, bir işim nasıl yapıldığını anlatır ve fiili nitelerler. Bu zarflar adjective + ly = adverb of manner gibi sıfatın sonuna bir -ly eki getirilerek yapılır.



    Fakat,



    fast, hard, late, early & well gibi zarfalar -ly almazlar. Bu sözcükler hem sıfat hamde zarftır, cümle içerisindeki konum ve anlamlarıyla ayırt edilirler. Örnek (d) & (e)






    KISITLAMA ZARFLARI


    Only, merely, just, purely, solely, simply, exclusively



    a) Only men can enter!

    b) You can just sit here.

    c) His success is purely his achievement.




    Bu adverb türü cümlede kısıtlama ablamı vermek için kullanılır. Aynı zamanda cümlede vurgu amaçlı da kullanılabilir.








    BAKIŞAÇISI
    GÖSTEREN
    ZARFLAR


    Scientifically, Chemically, Semantically,

    a) Grammatically this sentence is not accurate.

    b) Economically, we are in a bad position.

    c) Scientifically, this can't be true.




    Bu adverb türü, cümlede bahsedilen fikre bakış açımızı belirlemek için kullanlır.




    DERECELENDİRME
    ZARFLARI


    Rather, quite, fairly, extremely, much, a lot, highly

    a) She was quite talented.

    b) He was fairly well equipped.




    Bu adverb türü, sıfatların derecelendirlmesi için kullanılır.

    Adverb + adjective




    DİKKAT ÇEKME
    ZARFLARI


    Mainly, specifically, primarily, notably, especially, principally, predominantly, mostly, chiefly



    a) Especially, the children in India are suffering.

    b) Semantics primarily deals with meanings of utterances.




    Bu adverb türü, cümlede vurguyu bir noktaya odaklamak için kullanılır ve cümle içerisindeki anlamları "özellikle" dir.










    SIKLIK
    ZARFLARI


    Always, usually, sometimes, ever, never, seldom

    a) She always has breakfast in the morning.

    b) Sometimes I feel afraid in the night.

    c) I never sleep before mid-night.

    d) She is sometimes late for work.




    Sıklık zarflaraı diye bilinen bu grup, birişin nekadar sık yapıldığını anlatmak için kullanılr.



    Genellikle action fiilin önüne gelirler. Eğer cümlenin fiili "be" ise be + frequency adverb biçminde kullanılırlar (d).



    Sadece sometimes cümle başında, fiilin önünde, ve cümle sonunda kullanılabilir (b).








    TÜM CÜMLEYEİ
    NİTELEYEN
    ZARFLAR






    a) Essentially, I can't sleep alone. .

    b) It seems difficult, but basically it is easy.

    c) Fortunately, we were able to arrive on time.

    d) Obviously, he is innocent.











    Zarflar / Adverbs / ingilizce Dersi

    Tekrarlılık Gösteren Zarflar ( Adverbs of Frequency )



    always

    daima



    sometimes

    bazen



    occasionally

    ara sıra



    usually

    genellikle , umumiyetle



    generally

    genellikle



    frequently

    sık sık



    seldom

    nadiren



    rarely

    nadiren , seyrekçe



    Örnekler ( examples ) :

    We always eat breakfeast at home.
    i seldom take a bus to school.
    We are often at home after school.
    He rarely drinks cola.
    They usually go for a walk in the park.

    Ever & Never

    Ever :ingilizce Türkçe sözlük de Hiç anlamında genellikle sorularda kullanılır.Yanıtlarda ise , olumsuz cümlelerde kullanılır.


    Örnek ( example ) :

    Do you ever watch TV in the morning ?



    Never : Sadece yanıtlarda kullanılır ve " hiç / asla " gibi anlam verir, cümleyi olumsuz yapar.


    Örnek ( example ) :

    He is never lazy , but he is sometimes careless.


    Still , Already , Yet

    Still :" Halen / Hala " anlamında soru , olumlu ve olumsuz cümlelerde kullanılır.


    Örnek ( example ) :

    He still lives in izmir.

    Do you still study French with the same teacher ?

    They still can't speak English.


    Already :" Şu anda , Hali hazırda " anlamına gelen bu deyim genel olarak olumlu cümlelerde kullanılır.

    Örnek ( example ) :

    i have already seen her.

    Yet :Soru ve olumsuz cümlelerde , cüümle sonuna getirilir ve "henüz , daha şu ana kadar " vbz. anlamlar verir.

    Örnek ( example ) :

    Haven't you set the table yet ?

    i haven't driven your car yet.


    Too , Any More , Very , Enough


    Too :"Çok aşırı" anlamına gelen bu sözcük sıfatların önüne gelir ve anlamını niteler.Cümlede olumsuz bir anlam verir.


    Örnek ( example ) :

    The water is too cold.

    The problem is too diffucult.


    Any more :" Artık..." anlamı verir.Olumsuz cümlelerde cümle sonunda kullanılır.


    Örnek ( example ) :

    English isn't diffucult for me any more.


    Very :" Çok " anlamına gelen bu kelime sıfatların önüne gelir ve anlamı niteler.Cümlelerde genellikle olumlu anlam verir.


    Örnek ( example ) :

    The water is very cold.


    Enough :" Yeterli " anlamına gelen bu kelime sıfatlardan sonra konur ; cümlede olumlu bir anlam verir.


    Örnek ( example ) :

    The ice is thick enough for skating.

    Fiilleri, yani öznenin yaptığı eylemi niteleyen sözcüklere ZARF denir. Bu nedenle, zarflar durum gösteren BE fiiliyle KULLANILMAZLAR. Yer ve zaman gösteren zarflar zaten sözcük anlamıyla belli olur. Hal zarflan ise, çoğu zaman, sıfatların sonuna -ly takısının gelmesiyle oluşturulur.

    SIFAT ZARF
    Slow slowly
    Guick quickly
    Careful carefully
    Careless carelessly
    Hungry hungrily
    Final finally
    Easy easily

    KURALSIZ OLANLAR

    Good well
    Fast fast
    Hard hard
    Far far
    Near near
    Early early
    Late late
    Loud loud (loudly)

    Well sözcüğü zarf olmasına karşın, BE fiiliyle kullanılabilir, "sağlık, hal hatır" sorularına karşılık verirken I am well (İyiyim) denebilir.

    Hard sıfat olarak, "sert, zor" anlamına gelir, ama bu anlamda zarf olmaz, yani zarf olan hard "sıkı" ya da "yoğun" anlamına gelir.

    I worked hard: Sıkı çalıştım.
    It rained hard: Çok yağmur yağdı (yoğun olarak yağdı).

    İngilizce'de hardly sözcüğü, "hemen hemen hiç" anlamına gelir ve sıfat olan hard' ın zarf biçimi olarak kullanılmaz.

    I hardly know you: Seni pek tanımıyorum.

    (3) "Yakın" anlamına gelen near sözcüğünün zarf biçimi de aynıdır. İngilizce'de nearly sözcüğü ise, "neredeyse, az kalsın" anlamına gelir.

    Come near : Yakına gel. (zarf)
    I nearly broke it.: Onu az kalsın kırıyordum.

    (4) Late sıfatı da zarf olurken biçim değiştirmez. Lately sözcüğü ise başka bir anlamda kullanılır; "son zamanlarda" demektir.

    We came late: Geç geldik, (zarf)
    I haven't seen him lately: Onu son zamanlarda görmedim.

    HAL ZARFLARININ ÜSTÜNLÜK VE EN ÜSTÜNLÜK DERECELERİ

    KURALSIZ OLANLAR

    Well Betler Best
    Badly Worse Worst
    Near Nearer Nearest
    Far Farther Farthest
    Far Further Furthest
    Fast Faster Fastest
    Hard Harder Hardest
    Loud Louder Loudest
    Early Earlier Earliest
    Late Later Latest

    Yukarıda görülen kuralsızlar dışında, sonuna -ly takısı alarak oluşan tüm zarflar more ve most alarak üstünlük ve en üstünlük derecelerinde kullanılırlar.

    ÜSTÜNLÜK DERECESİ

    I can drive faster than you (can). (Senden hızlı sürebilirim.)
    She types betler than I (do). (Benden iyi daktilo yazar.)

    Kıyaslanan öğe eğer ÖZNEL durumdaysa ardından cümlenin zaman özelliğine göre yardımcı fiili gelebilir.
    Eğer NESNEL durumdaysa yardımcı fiil gelmez. Kıyaslanan öğe varsa, than kullanmayı unutmayınız.

    She cooks berter than me. (Benden iyi yemek pişirir.)
    We work harder than them. (Onlardan çok çalışıyoruz.)
    I came earlier. (Ben daha erken geldim.)

    EN ÜSTÜNLÜK DERECESİ

    Zarfların en üstünlük derecesinde de yine the unutulmamalıdır.

    She drives the fastest (of ali of us). (Hepimizden) Hızlı sürer.
    They came the latest of all. (Herkesten geç geldiler.)
    He plays the best of all the others. (Diğerleri içinde en iyi o oynar.)

    ADVERBS IN ENGLISH - İNGİLİZCE'DE ZARFLAR





    I speak a little English.
    Birazcık İngilizce konuşurum.





    Professor Smith speaks Russian fluently.
    Profesör Smith Rusçayı akıcı olarak konuşur.





    Daniel and Jim speak English perfectly.
    Daniel ve Jim İngilizceyi mükemmel konuşur.


    Zarflar konuşmanın bir parçası olup bir şeyi nasıl yaptığınızı söylemenizi sağlar. Profesör Smith Rusçayı sıradan bir yabancı gibi konuşmaz, aynı zamanda akıcı olarak konuşur. Zaman zarflarının çoğu sıfatın sonuna -ly eklenerek elde edilir. Perfectly zarfı perfect sıfatı ve fluently zarfı fluent sıfatına bağlıdır.





    He is fluent.


    O akıcı.


    Tüm zarflar bu şekilde oluşturulmaz. Örneğin, well good sıfatının zarfıdır.





    He speaks well.


    O iyi konuşur.

















    speed


    hız



















    fast / quick


    hızlı/çabuk




    slow


    yavaş







    The rabbit is fast.


    Tavşan hızlı.






    The turtle is slow.


    Kamplumbağa yavaş.











    Quickly ve slowly, quick ve slow sıfatlarının zarf halidir.





    The rabbit runs quickly.


    Tavşan hızlı koşar.





    The turtle walks slowly.


    Kamplumbağa yavaş yürür.





    Mary speaks quickly.


    Mary çabuk konuşur.


    Fast düzensizdir. Zarf hali ile sıfat hali aynıdır.





    The teacher speaks fast.


    Öğretmen çabuk / hızlı konuşur.







    Understand


    Anlamak




    easy (adj.)


    kolay (sıf.)

    easily (adv.)


    kolaylıkla (zarf.)




    understand - understood


    anlamak






    Susan speaks slowly. I understand her easily.
    Susan yavaş konuşur. Onu kolayca anlarım.





    They understood perfectly.
    Onlar mükemmel anladı.



    Adverbs / İngilizce Zarflar

    Bu ünitemizde bazı zarfların cümle içinde değişik yerlerde kullanılışları hakkında çalışmalar yapacağız.
    Zarflar cümledeki fiilleri etkileyen kelimelerdir. Bir cümlede bir zarf, ya doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, o cümledeki fiili etkiler. Eğer bir zarf etkilemesini istediğimiz fiilin hemen dibinde kullanılırsa, o zarf, o fiili doğrudan doğruya etkiler. Unutmayalım ki bir zarf cümlede en hareketli kelimedir. Yani cümlenin her yerinde kullanılabilir. Ancak hangi kelimenin öncesinde kullanılmışsa önce o kelimeyi etkiler. Fakat eninde sonunda etkileme işi fiile ulaşır.
#09.01.2012 16:33 0 0 0
  • Only Sadece

    Örneğin, bir zarf olan 'only' (yalnızca, sadece) kelimesini ele alalım. Bu zarfı,

    I eat apples in this room on Saturdays.
    Ben bu odada Cumartesi günleri elma yerim.

    Cümlesinde değişik yerlerde kullanalım. İlk önce öznenin başına getirelim.

    Only I eat apples in this room on Saturdays.

    Bu cümlenin Türkçesi bir tek şekilde doğrudur. 'Cumartesi günleri bu odada sadece ben elma yerim' şeklindedir. Yani başkası yemez, sadece ben yerim.

    İkinci örnekte 'only' zarfını fiilden önce kullanalım.

    I only eat apples in this room on Saturdays.

    Bu cümlenin Türkçesi 'Cumartesi günleri bu odada ben elmayı sadece yerim. Yani ben elmaları başka birşey yapmam. (Top gibi oynamam, pişirmem, satmam) sadece yerim.

    Üçüncü örnekte 'only' zarfını ise 'direct object' (nesne) olan apples'dan önce kullanalım.

    I eat only apples in this room on Saturdays.

    Ben bu odada Cumartesi günleri sadece elma yerim. Ayva, armut yemem, sadece elma yerim demektir.

    Dördüncü örnekte ise 'only' zarfını 'in this room'dan önce kullanalım.

    I eat apples only in this room on Saturdays.

    Ben Cumartesi günleri sadece bu odada elma yerim. Başka bir odada değil sadece bu odada yerim demektir.

    Beşinci örnekte 'only' zarfını 'on Saturdays'den önce kullanalım.

    I eat apples in this room only on Saturdays.

    Ben bu odada elmayı sadece Cumartesi günleri yerim. Yani, Salı, Perşembe günleri yemem, sadece Cumartesi günleri yerim demektir.

    Zarfların bu kullanışlarını öğrendikten sonra şimdi değişik bir zarf tipi öğreneceğiz.

    Either-or Ya - ya da

    Bu iki zarf, içinde çift unsur olan cümlelerde kullanılır. Bu çift olan unsurlar özne, fiil, nesne, dolaylı tümleç, yer zarfı, zaman zarfı olabilir.

    Örneğin,

    Kapıyı ya ben, ya da sen açmalısın.

    Cümlesinde çift unsur öznelerdir. 'Yarın ya gezeceğim, ya uyuyacağım' cümlesinde çift unsur fiillerdir. 'Çocuklar ya parkta, ya deniz kıyısında oynayacaklar' cümlesinde çift unsur yer zarfıdır.

    Bu tip cümlelerde 'either-or' kullanılırken dikkat edilecek kural şudur. Çift olan unsurun birincisinden önce 'either', ikincisinden önce 'or' kullanılır.

    Önce bu çift unsur özneler olsun.

    Either my father or I will go to London tomorrow.
    Yarın Londra'ya ya babam gidecek, ya ben.

    Either he or you broke the window.
    Pencereyi ya sen kırdın, ya o.

    Şimdi çift unsur fiiller olsun.

    You will either swim or run tomorrow.
    Yarın ya yüzeceksin, ya da koşacaksın.

    Şimdi çift unsur nesne yani 'direct object' olsun.

    My father reads either book or newspaper.
    Babam ya kitap okur, ya gazete.

    We drink either milk or tea at breakfast.
    Biz kahvaltıda ya süt içeriz, ya çay.

    Şimdi çift unsur dolaylı tümleç olsun.

    I must speak to either Ayşe or Fatma.
    Ben ya Ayşe ile konuşmalıyım, ya Fatma ile.

    Şimdi çift unsur yer zarfı olsun.

    You will see Ayşe either in Konya or in Manisa.
    Ayşe'yi ya Konya'da göreceksiniz, ya da Manisa'da.

    Şimdi de çift unsur zaman zarfı olsun.

    He will go to Ankara either on Sunday or on Monday.
    O, Ankara'ya ya Pazar günü gidecek, ya Pazartesi.
#09.01.2012 16:33 0 0 0
  • Neither-nor Ne-ne de

    'Neither' kelimesi 'no' ve 'either' kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. 'Nor' kelimesi de 'no' ve 'or' kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir.

    'No' ile bağlanan kelimeler olumsuz anlam verirler. Bu iki kelime de bir cümlede kullanıldığı zaman, cümle olumlu kurulduğu halde olumsuz anlam verir.

    Bu iki zarf az önce öğrendiğimiz 'either-or' zarfları gibi çift unsurlu cümlelerde kullanılır. Ve olumsuz anlam verir.

    Örneğin,

    Neither my father nor I will go to London tomorrow.
    Yarın Londra'ya ne babam gidecek, ne ben.

    Neither he nor you broke the window.
    Camı ne o kırdı, ne sen.

    Neither my mother nor my father gives me pocket money.
    Ne annem, ne babam bana cep harçlığı verir.

    You will neither swim nor run tomorrow.
    Yarın ne yüzeceksiniz, ne koşacaksınız.

    My father reads neither book nor newspaper.
    Babam ne kitap okur, ne gazete.

    We drink neither milk nor tea at breakfast.
    Biz kahvaltıda ne süt içeriz, ne de çay.

    I must speak to neither Ayşe nor Fatma.
    Ben, ne Ayşe ile konuşmalıyım, ne de Fatma ile.

    You will see Ayşe neither in Konya nor in Manisa.
    Ayşe'yi ne Konya'da göreceksiniz, ne de Manisa'da.

    He will go to Ankara neither on Sunday nor on Monday.
    O, Ankara'ya ne pazar günü gidecek, ne Pazartesi.

    'Either' ve 'neither' zarflarının başka bir kullanılış şekli daha vardır. Bu şekil olumsuz bir cümlede aynı sözlerin tekrarlanmasını önlemek için kullanılır. Örneğin,
#09.01.2012 16:34 0 0 0
  • Either:

    Ali doesn't speak English and Ayşe doesn't speak English.
    Ali İngilizce konuşmaz ve Ayşe İngilizce konuşmaz.

    anlamına gelen bu cümleyi şu şekilde kuracağız.

    Ali doesn't speak English and Ayşe doesn't either.
    Ali İngilizce konuşmaz ve Ayşe'de. (konuşmaz)

    anlamına gelmektedir.

    He hasn't read the book and I haven't either.
    Kitabı o da okumadı, ben de.

    He can't hear us and she can't either.
    Bizi o da duyamaz, o da.
#09.01.2012 16:34 0 0 0
  • Neither:

    Bu zarfın kendisi olumsuz olduğu için kuracağımız cümleyi yine olumlu kuracağız.

    Ali doesn't speak English and neither does Ayşe.
    Ali İngilizce konuşmaz, ne de Ayşe.
    (Ne Ali İngilizce konuşur ne de Ayşe.)

    He didn't go and neither did I.
    O gitmedi, ne de ben.
    (Ne o gitti, ne de ben.)

    I don't smoke and neither does my brother.
    Ben sigara içmem, ne de kardeşim.
    (Ne ben sigara içerim, ne de kardeşim.)

    Ayşe doesn't like him and neither does Fatma.
    Ayşe ondan hoşlanmaz, ne de Fatma.
    (Ne Ayşe ondan hoşlanır, ne de Fatma.)

    Şimdi size İngilizce'de özel durumları olan 'idiomatic' bazı kullanışlardan bahsedeceğiz.

    Somewhere Bir yer

    Bu zarf aynı zamanda 'some' gibi kullanılır.

    Örnek,

    I saw your bag somewhere.
    Çantanızı bir yerde gördüm.

    I left my bag somewhere.
    Çantamı bir yerde bıraktım.


    Anywhere Herhangi bir yer

    'Any' gibi kullanılır.

    Örnek,

    Did you see my bag anywhere?
    Çantamı herhangi bir yerde gördünüz mü?

    Nowhere Hiçbir yer

    Genellikle kısa cevaplarda kullanılır.
#09.01.2012 16:34 0 0 0