braveheart

braveheart

Üye
13.07.2004
Er
424
Hakkında

  • Bebeğimi görebilir miyim?" dedi yeni anne...

    Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu...

    Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.

    Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu...

    Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığı idi;

    Ağlayarak: "Büyük bir çocuk bana ucube dedi..."

    Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların arasına karışmıl olsaydı.

    Annesi, her zaman ona "Genç insanların arasına karışmalısın" diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu...

    Delikanlının babası, aile doktoruyla oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;

    - "Hiçbir şey yapılamaz mı?" diye sordu.

    Doktor : - "Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir" dedi.

    Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı. İki yıl geçti bir gün babası :

    - "Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır..." dedi.

    Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yıllar geçti, bir gün babasına gidip sordu:

    - "Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım..."

    Bir şey yapabileceğini sanmıyorum" dedi babası, "Fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil..."

    Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi...

    Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesı başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavasça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu...

    - "Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu" diye fısıldadı babası...

    - "..ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?"



    Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir...

    Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir!"
#14.07.2004 13:00 2 0 0
  • öyle bir zamanda çıktın sevgilim karşıma
    umudumun olmadığı, ümidimin tükendiği
    öyle bir zamanda karşıma çıktınki.........

    ne yaptım ne ettim ve napıyorum
    inan bende hala bilemiyorum
    keşke bilsem,keşke söyleyebilsem
    keşke geri sana aşkımıza dönebilsem

    anlatsam, anlarmısın
    geri dönsem, kabul edermisin
    ağlarsam, göz yaşımı silermisin
    tekrar sevsem, tekrar sevebilirmisin
    yaparmısın bu fedakarlığı? ? ? ? ? ? ? ?

    eminimki yapamazsın,
    o yüzden solmuş halimle,
    beni burada,tek bırak.....
    içip içip dalayım hayallere
    sevgilerdeki o şiirlere
    umudum,ümidim senin olsun
    bu son yolculuğumda
    tek isteğim senden
    gittiğim yerde,yattığım yerde
    beni ziyaret etme

    kendine iyi bak sevdiğim
    iyi bak kendine sevgilim

    sevgililer günün kutlu olsun
    dostça kal bebeğim...........
#17.07.2004 11:05 1 0 0
  • Anneme

    Her yürekte bir mezar
    Sevgiyi aşkı unutmuş yazar
    Kazan dolmuş,pişen hayaller umutlar içinde
    Dünyanın tüm ışıkları sönük
    Karanlıklarda unutulmuş siluetler var bir tek
    Herkes derin bir uykuda almakta nefesini anlayacağın

    Uyan milletimin şanlı destanı
    Uyanın anne karnındaki ceninler
    Yaşam yeniden başlıyor sonsuza doğru
    Açıyor güvercin kanatlı yelkenlerini gemi
    İnsan kanı kiraz kırmızısı akıyor
    Bembeyaz bir kağıt ve yanında kalemin adı yaşam oluyor
#17.07.2004 11:04 1 0 0
  • Ne güzel şiirin kanatlarına binmek,
    Ne güzel gezmek hece hece,
    Vezin vezin.
    Ne altında, ne parada, pulda vardır,
    Şu zevki gezmenizin.

    Ne güzel mısra sonlarında ki mola,
    Ne güzel harflerin,
    Hecelerin son bestesi,
    Siz en uzak yıldızlarla kolkola,
    Kulağınızda ibibik sesi...

    Bir adım atarsınız, başka yıldızlara,,
    Sizi kimse tutamaz,
    Şiir olmasa bebeği,
    Şiir olmasa hasret çeken sevgiliyi
    Hiç bir şey avutamaz...
#17.07.2004 11:03 1 0 0
  • Konu: Zemberek
    Öyle bir volkan var ki,kaynıyor yüreğimde;
    Nehirler söndürür mü yangınlarını bilmem?
    Bir ucunda Trakya bir ucunda Kafkasya,
    Fırtınalar kopuyor, hücum ediyor dünya
    Akdeniz, Karadeniz ortasında Marmara,
    Boğazlar dindirir mi susuzluğunu bilmem?

    Öyle bir özlem var ki,duruyor benliğimde;
    Sayfalar anlatır mı hasretliğimi bilmem?
    Bir yanında tarihim bir yanında sancağım,
    Kıyametler kopuyor, üzülüyor bayrağım
    Ağlayın hey Millet !!
    Ağla gözlerim ağla, karalar suyla dolsun
    Cumhuriyet gemisi sonsuzluğa yol bulsun
    Atam izindeyim ben, ayrılanlar boğulsun
    Emanetin bu toprak helâl olur mu bilmem?

    Boşaldı zembereğim nasıl geçer zamanlar?
    Duymuyor kulaklarım,açılmaz oldu kollar
    Sarsıldı ilkelerim, kapandı bütün yollar
    Gecelerim karanlık ,çekip gitti yıldızlar
    Karamsar günlerime güneş doğar mı bilmem?
    Zemberek hasret dolar,şafak patlar mı bilmem?

    Benim ışığım bana yeter, gölge etme sen
#17.07.2004 11:02 1 0 0
  • Seviyordum sizi ve bu aşk belki
    İçimde sönmedi bütünüyle.
    Fakat üzmesin sizi artık bu sevgi
    İstemem üzülmenizi hiçbir şeyle.

    Sessizce, umutsuzca seviyordum sizi.
    Bazen çekingenlik, bazen kıskançlıkla üzgün.
    Bu öyle içten, öyle candan bir sevgiydi ki
    Dilerim bir başkasınca da böyle sevilin!
#17.07.2004 11:01 1 0 0
  • artık beklesen de zamanı değil

    hangi tohum beslenince toprağı yarıp çıkmaz
    hangi ağaç sürgün verip yemişlensin istemez
    hangi ses başkasını duymaz işitmez

    kulak mı veriyorsun
    dinle öyleyse
    anlatacağım kahramanlık öyküleri değil
    sadece bikaç satır
    sana ait birkaç söz

    bağışlayın çocuklar elim kanıyor

    sen ağlama demek çocuksu olur
    sen ayakta kal desem hepimiz için
    sen diye başladıkça bencilim biliyorum
    ben kan ağlayarak yazmayacağım mısraları yaşarken
    ben beni kıskıvrak bağlayan ellerim ve beynimle
    ben bir kez olsun kıyıp kurşunlamadan
    öldüreceğim sevimi sessizce

    delikanlı ömrüm yükü taşımaz
    ellerimin titreyişi açlıktan değil
    bir daha dönememek yaşananlara
    utanmasam haykıracam yetti artık be
    böylesi doluysam suç bir bende mi

    şimdi yaralanmış onurumda mısralar
    sesimin ilk gürültüsü
#17.07.2004 11:00 1 0 0
  • Hep ben oldum aldatılan,
    Arkadaşlarından, aşklarından
    Hep ben oldum ağlayan
    Mücadeleyle uğraşan.
    Mücadele ettikçe kahrolan
    Hep ben oldum
    Hep ben oldum umutsuzluğa kapılan
    Hep mutsuz olan
    Sevgi arayan
    Ama bulamayan
    Arkasından vurulan
    Hep ben oldum
    Hep ben oldum karşı çıkan
    Hakkını aramaya çalışan
    Çalıştıkça göze batan
    Haksızlığa uğrayan
    Ama anlatamayan
    Hep ben oldum
    Hep ben oldum 'insan' olmaya çalışan
    NİYE BEN?
#17.07.2004 10:59 1 0 0
  • Vakit neyi biliyor musun uzandığında yüreğime
    Karanlığa bürünmüştü şehir
    Ağzı burnu simsiyah zehir
    Yürüdüm bezgin yollarda
    Islak kaldırımlarla beraber ezildi yüreğim
    Belki duyuyorsundur diye ellerim cebimde
    Islıkla söyledim isyanımı
    Rüzgardı sanki bana inat
    Karanlığa bürümüştü beni şehir
    Yüreğim olmuştu buz gibi nehir
    Ben de taktım ona bir kanat
    Belki görürsün diye yüreğim elimde
    Sana yolladım bendeki seni
    Sense geri dönüp avcuma kondun
    Yokluğunun izi vardı üstünde
    Biliyorum onu oraya sen koydun
    Vakti neydi biliyor musun yüreğimin
    Yalnızlığa umut kala
    Güneşle gülüşüyordu şehir
    Bu günün gecesi de sana gebeydi belki
    Kim bilir?
#17.07.2004 10:55 1 0 0
  • Konu: Yeniden
    Kar beyaz olmuşken saçlar
    Tokluk nedir bilmezken açlar
    Maziye döner olmak yeniden
    Nesle miras kalırken utançlar
    Düzlüğe çıkar olmak yeniden
    Kan kızıla boyanmışken gökyüzü
    Alaca karanlıkken hep gündüzü
    Güneşle doğar olmak yeniden
    İyiyi kötüyü seçemezken gözü
    Boynuzu kırık kör öküzü
    Çifte sürer olmak yeniden
    Çatlamışken hapsinde ten kafesim
    Solmak üzereyken albümde resim
    Gülde gonca olmak yeniden
    Mezalimin üzerinde tonca olmak yeniden
    Kadınlarımız kızlarımız diri diri satılırken
    Acıyla pişmiş aşa su katılırken
    Fatihlere kucak olmak yeniden
    Din simsarlarına faiz hatır olmuşken
    Cehalet kan davasında yatır olmuşken
    Veda hutbesine döner olmak yeniden
    Saadet devrine nefer olmak yeniden
    Viyana kapılarını zorlarken asil soyu
    Sütümüze kimler katmış bu acı suyu
    Merzifonluya siper olmak yeniden
    Zemzem kuyusunda çimer olmak yeniden
    İçten çürüdü yere yığıldı koca çınar
    Filistin , Bosna , Kosavası çil yavrusu gibi dağıldı
    Satın alındı ruhlar sütleri sağıldı
    Tesbihte baş olmak yeniden
    Göz pınarlarında yaş olmak yeniden
    Nesli salıncakta eğlerken populistler
    Şarkı söylüyor şehirde teröristler
    Itrinin dilinde beste olmak yeniden
    Köroğluna deste olmak yeniden
    Öz bir yanda söz bir yanda
    Sap bir yanda saman bir yanda
    Buğdayda başak olmak yeniden
    Aynı batında gardaş olmak yeniden
#17.07.2004 10:53 1 0 0
  • HEP BANA BAKIYORLAR
    ASLINDA GÖRMÜYORLAR
    TÜFEKTEKİ KURŞUNUM
    İÇİMDEN VURGUNUM

    CEYLAN MİSALİ GÖZLERİNE
    ESİRİM TATLI SÖZLERİNE
    SEBEBİM AŞKIMSIN
    EN DERİN ACIMSIN

    NASIL GÜZEL GÜLÜYORSUN
    İÇİMDE SADE SEN YAŞIYORSUN
    SORARSAN SENDEKİ NE DİYE
    EĞER BAKARSAN ANLARSIN GÖZLERİME

    VEDA ETME SAKIN BANA
    İLK AŞIK OLUŞUM İLK SEVİŞİM
    YARALADIN KARA GÖZLERİNLE
    OLURMU ARTIK SENSİZ NE OLUR SÖYLE

    RUHUMUN EN DERİNİNDE UÇAN KUŞLAR
    UMUDUMDUR SON AŞKIM
    MAZİNİN SARARMIŞ SAYFASINDA
    ADINI YAZDIM BİTMEYEN BU KÖR AKŞAMLARA

    ŞU KOCA DÜNYADA SEVGİNLE
    KULAKLARIMDA SESİNLE
    ILIK ESEN NEFESİNLE
    MAHKUMUM GÖZLERİNE
#17.07.2004 10:47 1 0 0
  • sonu olmayan bir sevgiydi bendedi
    seninle olmayacaktı biliyordum
    bu yüzdendi kaçışlarım
    ama her gidişimde aşkım büyüyor
    daha çok seviyordum
    yavru bir alageyik gibi ürkek
    nefes nefese kan ter içinde
    yine sana koşuyordum
    yağmur olup yağıyordun üzerime
    yapraklarım yeşeriyor çiçeklerim açıyordu
    kuşlar dallarımda şarkı söylüyordu...

    oysa en başından beri biliyordum
    hiç sevmemiştin beni
    ama aldırmıyordum
    bendeki sevda ikimize de yeter diyordum
    anafora kapılmıştım
    beni sana sürükleyen bir akıntı gibiydin
    girdabında kayboluyordum....

    zaman ilerliyordu
    ve ben biliyordum
    her saat kedere acıya
    biraz daha yaklaşıyordum
    çaresizlik değildi beni yıldıran
    merhametsiz bir aldanışın
    kör kurşunundan korkuyor
    şüphenin kıskançlığın cinnetinde
    köz gibi yanıp yanıp kül oluyordum...

    sen toros rüzgarlarının asi çocuğu
    sen teninde buzlar eriyen karayağız delikanlı
    sadakatsiz hoyrat bir esintiyle geldin
    burgu burgu işledin en derin içlerime
    önce sende sever gibi yaptın
    sonra herşeyi bir anda yıktın
    başeğmez gururumu yerlere attın
    sevdam gibi büyük oldu aldanışım
    şimdi yatağımda sıcaklığın
    yastığımda bir kaç tel saçın
    bu aşkın en büyük mirası diye
    her sevilen gibi sende hasret bıraktın....
#17.07.2004 10:40 1 0 0
  • bunca yil cigliklar kosturulmus bu yolda
    deli taylar gibi ter icinde cigliklar
    savrulan bir yanlisa vurulmak icin mi
    yoksa daglari yirta yirta yuruyen
    bir irmak diliyle durulmak icin mi

    gozler yangin simdi-ufuklar duman
    dunya degisiyor-masali koca bir yalan

    tam kirk yil bulandirdilar sulari
    niliferleri daglara tasidilar
    kekikleri caylara
    ugrun ugrun-ince ince-gizlice
    ve sinsice yuruduler karanliklara
    pinarbaslarinda yarpuzlar utandi
    ormanda koknarlar
    sonra leylak dusmani bir aksam vakti
    dunyanin degistigini buyurdular
    ihaneti kanli bir gelinlik icinde
    yeryuzunun yataginda doyurdular

    durduk dusunduk sularla birlikte
    daglarla - ormanlarla - bulutlarla birlikte
    durduk dusunduk
    nergislerle - nevruzlarla - gullerle birlikte
    yok olan hicbir cicek yoktu yeryuzunde
    durduk dusunduk
    martilarla - turnalarla - guvercinlerle birlikte
    yok olan hicbir guzellik yoktu yeryuzunde
    durduk dusunduk
    nehirlerle - denizlerle - okyanuslarla birlikte
    yok olan hicbir dalga yoktu yeryuzunde

    tamda yunuslar sevisirken arsipel'de
    tamda gokkusagi sevinlesirken
    ozlenen renkler siliniyor dediler
    tamda insanin insanligina ceyrek kala
    yarim metrelik cam bir savas alaniyla
    ciktilar karsimiza teknoloji yalaniyla

    gozler yangin simdi ufuklar duman
    dunya degisiyor masali koca bir yalan

    cocuklar olurken butun ulkelerda
    ey koca nazim
    ey ustamin ustam dedigi
    milyonlar icindeki vatansiz yalnizim

    cocuklar guldu demistin o buyuk ulkede
    gelde gor simdi
    o yuzlerde buyumus yarinsiz ofkeyi
    gelde gor
    gece gelen telgraftaki yuce degerin
    nasil bir korluge kurban verildigini
    yureklerde yukselen son anitinda
    gelde gor nasil yerlere serildigini

    sonrasi vurgun soygun ve talan
    sonrasi gozyasi ve kan
    caykovski harlemde bir tepinme
    tolstoy sutyen bosluklarinda pembe dizi
    mayakovski bir papaz duasi belki
    puskin carlik ozlemlerinin siirsel gizi

    gozler yangin simdi ufuklar duman
    dunya degisiyor masali koca bir yalan

    ne olur tunctandi demirdendi demeseydin
    bir tabuttan korkan o saire gonul vermeseydin
    a....... neruda'nin sili kasimpatilarini
    hasan huseyin'in kirmizi gul dallarini
    howard fast'in firtina sonrasi cigliklarini
    olmeden once mezarinin basina koysaydin
    burcu burcu gurcu gurcu koksaydin
    dunya degisiyor masalina kahkalar atsaydin
    son anda sokup ellerini kanayan kalbine
    cocuk yuzlu yepyeni bir siir cikarsaydin

    nasilda severim seni
    hirosimali bir kizin yaprak dudaklarinda
    isci tulumuyla istanbul da taksim alaninda
    ve 1960 yazinda kuba da nasilda severim
    al simdi ellerimi
    yattigin o buyuk ulkenin topraklarina uzat
    yanar parmaklarim yanar
    ne solohovlar ne de gorkiler var
    yalnizca seni o topraklarda tutsak edenler
    ve memed in ozlemiyle oraya gomenler var

    yanardaglar mi patliyor bilemiyorum
    denizlerle karalar yer degistiriyor
    dinazorlar mi gocuyor yoksa
    bir yanim tirpan yine-bir yanim gul bahcesi
    bir yanim soygun yine-bir yanim ter ezgisi
    soylermisin ey ustalarin ustasi
    nedir bu degismenin yarinsiz sonrasi

    simdi senin ceviz yapragi kivil kivil ulkende
    kimi dunya degisiyor masalinin halinde
    ki orta asya nin kimiz tadi hala dilinde
    kimi zonguldak madenlerinde
    pasabahcede ve cukobirlikte
    yurtici kargoda ve toros gubrede
    direnen butun yureklerle birlikte
    kimi dort bin yillik gunes pesinde
    adinin ozgurlugu icin dogusmekte
    degisen nedir soylermisin
    alinterinin nehirlestigi bu yasam icinde

    bir tren penceresinde saman sarisi saclar
    ruzgarin yelesinde nasil ulkeden ulkeye
    beyinden yurege nasil firtinalarla kosar
    o buyuk coskular
    o sonsuz duygular
    uzansam her teline simdi ellerim yanar
    her biri bes dolara bir masadan ucar
    bir baska masaya konar
    seninse bu korkutuk gidis icinde
    insanlik adina yuregin bir baska kanar

    dikersin gozlerini masmavi yarinlara
    insanligin insanca yasamini ozlersin
    ve soylenirsin kendi kendine
    caginin tanigi her sair gibi sen de
    ne aclik ne zulum ne de kan
    ancak biz kazandigimiz zaman
    ve butun insanlik insanca yasadigi zaman.
#17.07.2004 10:38 1 0 0
  • Tas merdivenler gibi, asinmiş ayaklardan,
    Secde yerine çarpa çarpa alinim aşınsa
    Göklerin kaimcisiyle yediğim dayaklardan,
    Erisem de, tabutum boşmuş gibi tasınsa

    Bir garip insan olsam, benzemez hiç kimseye;
    Tek hece bilmez, tek renk görmez, tek ses işitmez.
    Karanlığı, yoğursam nura döndüresiye.
    Tırmansam o ana ki, yek paredir ve bitmez.
#17.07.2004 10:37 1 0 0
  • Pozunda topladığı dişil yalnızlığı
    bütün yüzeylere yayılıyor
    alçıdan bakirenin
    düşünden dağılmış uyandığı gövdesine
    yağmurlar yağıyor durmadan
    başı öte yana düşmüş
    bir pazartesi
    sabah
    herkes telaş içinde
    hiçbir şey görmüyorlar
    hiçbir şey görmüyorlar
#17.07.2004 10:34 1 0 0
  • Sonu hüzün sevgilerde baharın
    Aşklarda her mevsim bir kışa çıkar
    Vuslata açıkken bütün yolların
    Diken oldu feryadım arşa çıkar

    Bir cennetti hayat seninle başta
    Umutlar kayboldu, olduk bambaşka
    Bir can borcum varmış gibi bu aşka
    Bunca hüzün gamla kim başa çıkar

    Kapılar kapandı yüzüme artık
    Yüreğimde güller soldu kalp kırık
    Perişanım üstüm başım hep yırtık
    Hangi yola girsem hep başa çıkar

    Muska mı yazdırdın bana zalim sen
    Günümü geçirdin kara geceden
    Senin için gece gündüz demeden
    Harcadığım emekler boşa çıkar
#17.07.2004 10:33 1 0 0
  • Bir yağmur damlası düşüyor dudağıma
    Gözlerimi kapatıp
    Son perdeyi oynuyorum.
    Bir öpüşün verdiği hazzı düşlüyorum
    Boşvermişlik duygusunu
    Erkeğin kadının tenine dokunmasındaki zevki
    Umulmadık arzuları
    Oynanmamış oyunları
    Bitmeyen aşkları ve sıkılan aşıkları!
    Kendini boğazın sularına bırakan o adamı,
    Hançeri kalbine saplayan bir genç kızı (o da düşlerinin kurbanı)
    Fahişeliği zevk için yapan kadınları,
    Kaldırımdaki sarhoşları,
    Ataistleri ve satanistleri,
    Melekleri ve şeytanları,
    Bitmeyen geceleri,
    Sönmeyen yıldızları,
    Sonsuz düşleri oynuyorum.
    Son perde birazdan kapanacak
    Ve ben hala yalnızım sahnede
    Bir yağmur damlası düşüyor dudağıma
    Gözlerimi kapatıp ilk ve son kez
    Seninle öpüşüyorum düşlerimde.
#17.07.2004 10:32 1 0 0
  • Fırat'ın bir yakasında yaşayan bir delikanlı ile öbür yakasında yaşayan güzel bir kadın varmış. Birbirlerine aşık olmuşlar.
    Delikanlı her gece Fırat'ın sularında yüzerek karşı yakaya geçer sevgilisine ulaşırmış.
    Şafak sökmesine yakın delikanlı sevgilisine öpücük kondurup Fırat'ın azgın sularına girip öbür yakaya geçermiş.
    Bu gecelerce böyle sürüp gitmiş. Yine bir gece delikanlı Fırat'ı geçip sevgilisinin yanına gitmiş.
    Şafak sökerken delikanlı veda öpücüğünü vermek üzere kadının yanına sokulmuş, kadına dikkatle bakarak;
    Senin bir gözün ama mıydı !demiş.
    Kadın o zaman delikanlıya bakarak;
    Sen sen ol sakın ola bugün Fırat' a girme demiş.
    Delikanlı kadından ayrılmış , Fırat'a girmiş ve azgın dalgalara karşı koyamayıp boğularak ölmüş.
    Bizim delikanlı gerçekte çok iyi yüzme bilmiyormuş, duyduğu aşkmış onun dalgalar karşısında güçlü kılan aşkının gücü sayesinde Fırat'ı geçermiş.
    O aşk bitincede....

#14.07.2004 15:58 1 0 0
  • 19 yüzyılın büyük İngiliz ressamlarından William Holman Hunt' ın, bir bahçeyi tasvir eden tablosu , Londra Kraliyet Akademisinde sergileniyordu. Hunt' ın :

    "Kâinatin Işığı" adını verdiği bu tabloda : Geceleyin elinde ki fenerle bahçede duran filozof kılıklı bir adam görülüyordu. Adam, serbest kalan eliyle bir kapıyı vuruyor ve içeriden cevap bekler gibi görünüyordu.

    Tabloyu tetkik eden bir sanat eleştirmeni Hunt' a dönerek:

    - Güzel bir tablo doğrusu, ama manasını bir türlü kavrayamadım! dedi, Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı?.. Ona tokmak takmasını unutmuşsunuz da!..

    Hunt gülümsedi:

    -Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki , bu kapı insan kalbini temsil ediyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışarıda tokmağa ihtiyaç yoktur!.. dedi.


    --------------------------------------------------------------------------------

    Evet alelade bir kapıya vurmamak önemli olan...O kapı öyle bir kapı ki zaten o kapının böyle şeylere de ihtiyaci yok...

    Oradan ancak onu anlayanlar girebilir herhalde...İnce bir mesaj veriyor, o adama...O kapının açılmasını beklemeli mi sizce?....Peki ne zamana kadar bekleyecek veya beklemeli ???....

    Tüm güzelliklerin, o güzelliklere en çok layik olana olmasini temenni ediyorum...Muhakkak O, bunlari hakediyor..

    Gökyüzünde kayan yıldızlar gibi, kalbiniz sevgiden, huzurdan ve mutluluklardan bir an olsun uzaklaşmadan devamlı ışısın...

#14.07.2004 12:57 1 0 0