Öyle bir resim çiz ki bana;
İçinde;
Boşa harcanmış yılları olan yorgun bir adam,
Çok seviliyor olmasına rağmen giden bir kadın,
Ve rezil olan kocaman bir aşk olsun.
"Nasıl çizeyim?" deme!
Sen bu tabloyu çok iyi biliyorsun
Kırılıp yere düşmesine rağmen,
dirilmeyi bekleyen bir fidan gibi olmak...
Bazen gelmeyeceğini bilerek beklemek...
Gitmeyeceğinizi bilerek büyük şehirleri düşlemek...
Bütün hayal kırıklıklarına rağmen tekrar aşık olmayı istemek...
Gerçeğin bütün yüzüne rağmen yeni düşler kurmak...
Kırılmak, yanmak, savaşmak, yitirmek, kazanmak,
gitmek, dönmek ve sonunda yitip gitmek
yani yaşamak dediğin nedir ki?
Bir trenin düdüğünün ansızın çalması ve
yaşanan her şeyin geride bırakılarak gidilmesidir...
Eksik ya da tamamlanmış
Ama bomboş...
Bu akşam
Bütün ışıklarını söndürdüm şehrin
Ağladım yıldızları seyrederken
Bu akşam
Dolunaydan uzak tutup suretini
Bütün sensizliğimle aşkı öldürdüm
Zavallı bir ölüm
Zavallı aşk
Kan rengiyim
Çirkef ve rezil
Sevgilerin yollarını tutmuş
Aşkları bozguna vurmuşum
Ölesiyim ölesi
Bilesin aşkı ben öldürdüm
Dağlayan çığlıklara aldırma
Aşkın acısı onlar sensizliğin yanışı
Zehir zemberek zulüm
Kül rengi yokluğunun yarası
Aşkı ben öldürdüm
Saçlarının serinliğinden hayalleri
Gözlerindeki huzurumu
Anıların kalbine sapladım
Bütün yokluğuyla dolunayı
Dar ağaçları hep benden
Bilesin aşkı ben öldürdüm
Karanlığı ödünç aldım geceden
Son demlerimdi dolunay da
Gözlerimdeydi her halin
Zamanlarım bitmiş tükenmiştim
Kara bahtıma aşkın kıyametini gömdüm
Bilesin aşkı ben öldürdüm
İçimin kıyısına atılan bu artıklar kimin??
kimin,bu zehir zemberek dolu, uzun cümleler??
Kıyımların süre geldiği yürek şehrimde, kim kahraman?
kim yenik ayrılan..
Her gece kırık sesimle avuttuğum benliğimin hıçkırıkları,ne zaman dinecek.
Ne zaman bitecek bu sancilarım,
kendi sesime olan bu kinim ne zaman sona erecek.???
Ne zaman son bulacak bu cinnet??hangi sonla bitecek yazgım
Nice yazgıların yalnızlığına tanık oldum ben.
Nice kaftanlar hazırladım yalan yanlış cümlelerimi örtmeye
Ne anlamı kaldı böyle yaşamanın??
Zamanın altı köşeli tabanında atıyorum zarımı..
Neresindeyim bu yaşanmışlığın??
kaçıncı durağındayım ölümün???
Ne zaman çalacak çanlar
Ne zaman son bulacak bu çilekeşlik
Bir gün sona ereceğim,muhakkakher devir,
yeni bir devir doğururmuş giderayak
Kapanan tarih sayfalarındaki kanlı intiharlar kalır bugüne,
ders alır bir sonraki kuşak
deseler de..zaman hatalarıyla tekerrür eder.
İdam sehpaları her daim kurulurbu yürek kendi fermanını da duyurur..
Ey ölüm.sona çare umudu
Can çekişlerimin cümlelere yansıması.kayıp giden ezgilerin artıkları
sana yazılan belki de, belki de birkaç kelam....
Diner mi gecelerin yalnızlığı
Diner mi ruhumun acısı
Geçer mi bu aşk sancısı
Unutur mu kalbim o adamı
Yüreğime yangınlar bırakan bu satırları ister sitem say ,
ister öylesine karalanmış cümleler
Farketmez !
Artık sana dair hiç bir şey fark etmez !
Hayatımın en mühim şeylerini acımadan mühimsizleştiren sen!
Geleceğime ait kurduğum hayallerin arasına korkuları sıkıştıran sen!
En sevdiğim şarkıların notalarını , zehir tadında melodilere dönüştüren sen..!
Söylesene ;
Kaç fasıllık ömrüm vardı ki zaten ,bir çırpıda yaktın mazimi , yıkıp geçtin
yaşanmamış istikbalimi
İçimde biriktirdiklerim korkutsun seni !
Gözünden akacak olan yaşlar aleve çevirdiğin zamanımın
yangınını söndürmeyecek biliyorum.
Ama canın yansın istiyorum.
" CANIN YANSIN !!! "
Yok saydığın bir mazinin hesabını soramam elbet.
Lakin sakın aklından çıkarma !
Acıların sinesine bıraktığın yarınlarımın vebali yakandadır..!
Söyleyecek,haykıracak,yazacak çok şeyim olmasına rağmen nihai duyguma
götürecek birkaç cümleyle noktalıyorum karalanmış cümlelerimi..
İyi oku , iyi dinle , iyi hisset
Seslenişim olmayan vicdanına
Ne bu dünyada ne de öte tarafta
Helal etmiyorum hakkımı sana ..!!!
Ahvalini bilmediğim bi gecenin kuytusundayım..
karanlık ve etrafımda esmer bulutlar
gri sabahlı kentimde bi damla mutluluğa benzeşirken sevmeler..
sen gidiyorumlu cümleler kuruyorsun
gözlerime bakmadan ıslanmadan yanakların
dudakların titremeden ve doğmadan sabah;
olmadan gece aydınlık sen gidiyorsun..