Ey Muhammed Sana kadınların ay başı halinden de soruyorlar. De ki: O bir eziyettir Onun için ay başı halinde oldukları zaman kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman ise Allahın emrettiği yerden onlara varın, yaklaşın. Şüphesiz ki Allah çok tövbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever.
Bakara : 222
Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allahtan korkun ve bilin ki siz mutlaka Onun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele. Bakara : 223
Peygamberimiz buyuruyorki..
Hanımına dışkı yerinden yaklaşan kimse lanete uğramıştır.
Ebu Davud : Nikah 45 - Müsned : I 86 - II 444
Erkeğe veya kadına arka yoldan yaklaşan kimseye Allah, rahmet bakışıyla bakmaz.
Tirmizi :Taharet 102 - Mişkatül Mesabih II 184
İslamiyet bireylerin tüm yaşamlarını kapsar. Ve en doğal olarak yaşadığımız cinselliğide eğitimide kapsamıştır . Gördüğümüz gibi kadına arkadan anüsten yaklaşmak haramdır. Kadında bu işe rıza gösterirse bu büyük günaha ortak olmuş olur..
Selam Dua İle.
Cennet ve Cehennemle İlgili Hadisler
Resulullah buyurdular ki: Allah Teala hazretleri cenneti yarattığı zaman Cibril aleyhisselama:Git ona bir bak buyurdular. O da gidip cennete baktı ve: Ey Rabbim Senin izzetine yemin olsun, onu işitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek dedi.Allah Teala hazretleri cennetin etrafını mekruhlarla çevirdi. Sonra: Hele git ona bir daha bak buyurdu. Cebrail gidip ona bir daha baktı. Sonra da: Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek dedi. Cehennemi yaratınca, Cebraile: Git, bir de, şuna bak buyurdu. O da gidip ona baktı ve: İzzetine yemin olsun, işitenlerden kimse ona girmeyecektir dedi. Allah Teala hazretleri de onun etrafını şehvetlerle kuşattı. Sonra da: Git ona bir kere daha bak dedi. O da gidip ona baktı. Döndüğü zaman: İzzetine yemin olsun, tek bir kişi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum dedi.Ebu Davud : Sünnet 25 - Nesai : Eyman 3
Hiç bir kimse yoktur ki kalben tasdik ederek Allahdan başka ilâh olmadığına ve Muhammedin, Allahın kulu ve resûlü olduğuna Şehadet etsin de, Allah ona Cehennemi haram etmiş olmasın herhalde haram eder. Tecrîdi Sarîh IV 271
Cennetten bir kamçılık yer dünya ve içindekilerden hayırlıdır. Ramuz el Ehadis 1-9
Cennette, yay kadar bir yer, Güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden dünyadan daha hayırlıdır. Buhari-Müslim-Tirmizi
Allah Teala hazretleri ferman etti ki: Ben Azimuş Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım. Buhari : Bedül Halk 8 - Müslim : Cennet 2
Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allahın veçhindeki ridaul kibriyadan büyüklük perdesinden başka bir şey yoktur.Müslim : İman 180 - Tirmizi Cennet 3
Cennette, mümin için, içi boş tek bir inciden bir çadır vardır genişliği altmış mildir. Her köşesinde bir refikası bulunur, hiçbiri diğerini görmez, mümin bunların herbirini dolaşır.Buhari Bedül Halk 8 - Tevhid 24
Cennette yüz derece vardır. Her iki derece arasında yüz yıllık yürüme mesafesi vardır.Tirmizi : Cennet 4
Cennette siyah gözlülerin hurilerin toplanma yerleri vardır. Orada, benzerini mahlukatın hiç işitmediği güzel bir sesle şarkı okurlar ve şöyle söylerler: Bizler ebedileriz, hiç ölmeyiz Bizler nimetlere mazharız, fakr bilmeyiz Rabbimizdan razıyız, mükedder olmayız! Kendisinin olduğumuz beylerimize ne mutlu. Tirmizi : Cennet 24
Resulullah : Yaktığınız ateş var ya, bu cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!" buyurmuşta. Yanındakiler : Zaten bu ateş, vallahi asileri cezalandırmaya ahirette yeterliydi dediler. Aleyhissalatu vesselam: Cehennem ateşi öbürüne altmış dokuz kat üstün kılındı. Her bir katın harareti, bunun mislindedir. Buhari Bedül Halk 10 - Müslim : Cennet 29
Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır.Tirmizi : Cehennem 8
Veyl cehennemde bir vadidir. Kafir orada, kırk yıl batar da dibine ulaşamaz.Tirmizi : Enbiya 3164
Cehennem, Rabbine şikayet ederek: Ey Rabbim! Bir parçam diğer bir parçamı yemektedir dedi. Bunun üzerine, Allah Teala hazretleri ona, iki nefes almaya izin verdi; Bir nefes kışta, bir nefes de yazda. Yazdaki nefesi sizin rastladığınız en şiddetli sıcaktır.Kıştaki nefesi de sizin rastladığınız en şiddetli soğuk olan zemherirdir . Müslim : Mescaid 185
Cehennem ateşi miktarca ve sayıca dünya ateşleri üzerine altmış dokuz derece fazla kılınmıştır. Bunlardan her birinin harareti bütün dünya ateşinin harareti gibidir.Tecrîdi Sarih : IX 50
Kıyamet günü cehennem, yetmiş bin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmiş bin melek vardır.Müslim : Cennet 29 - Tirmizi : Cehennem 1
Cennet Hadisleri - Cehennem Hadisleri
cennet ve cehennemle ilgili ayetler
Cennet takva sahiplerine, uzak olmayarak yaklaştırılmıştır. İşte size vadolunan, gördüğünüz şu Cennettir ki, O, Allahın taatına dönen onun hudud ve ahkamına riayet eden çok esirgeyici Allaha bütün samimiyetiyle gıyaben saygı gösteren, hakkın taatına yönelmiş bir kalble gelen kimselere aittir. Kaf :31-33
Tövbe edenler, iyi amel ve harekette bulunanlar öyle değil. Çünkü bunlar hiç bir şeyle haksızlığa uğratılmayarak Cennete, çok esirgeyici Allahın kullarına gıyâben vad buyurduğu Adn Cennetlerine gireceklerdir. Onun vadi şüphesiz yerini bulacaktır. Orada selâmdan başka boş bir söz işitmeyeceklerdir. Orada sabah, akşam rızıkları da ayaklarına gelecektir. O, öyle Cennettir ki biz ona kullarımızdan gerçekten müttakî olanları varis kılacağız. Meryem : 60-63
Adn Cennetleri vardır ki altlarından ırmaklar akar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. İşte günahlardan temizlenenlerin mükafatı. Taha : 76
Altlarından ırmaklar akan, birbiri üzerine bina edilmiş yüksek köşkler. Zümer : 20
Onlara Cennette bir meyve, içlerinin çekeceği bir et verdik vereceğiz. Tur : 21
Canların isteyeceği ve gözlerin hoşlanacağı ne varsa, hepsi oradadır. Siz de orada devamlı olarak kalacaksınız. İşte bu, sizin çalıştığınız ameller sebebiyle mirasçı kılındığınız Cennettir. Sizin için orada çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz. Zuhruf : 71-73
Onlar Cennette ne bir boş laf işitirler ne de bir hezeyan. Ancak bir söz işitirler: Selam birbirleriyle selamlaşır dururlar. Vakıa : 25-26
İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger.Yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir. Sabretmelerine karşılık onlara Cenneti ve oradaki ipekleri lütfeder. Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar. Ne yakıcı sıcak görürler orada, ne de dondurucu soğuk. Ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkar kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur. Yanlarında gümüş kaplar ve billür kaselerle, gümüşi beyazlıkta billur gibi şeffaf kupalarla dolaşılır ki Cennet sakinleri bunlara dolduracakları Cennet şarabını Cennetteki insanların iştahları ölçüsünde tavin ve takdir ederler. Onlara orada bir kaseden içirilir ki karışımında zencefil vardır.Bu şarap orada bir pınardandır ki adına Selsebil denir. Cennettekilerin etrafında öyle ölümsüz genç nedenler dolaşır ki, onları gördüğünde kendilerini etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın. Ne yana bakarsan bak yığınla nimet ve ulu bir saltanat görürsün. Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır. Gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz içecekler içirir. Onlara: İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer denir. İnsan : 11-22
Takva sahipleri, elbette Cennetlerde ve pınarlardadırlar. Girin oraya selametle, emin olarak. Biz, O Cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar. Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değiller. Hicr : 45-48
İman edip salih amel işleyen kimseleri, Rableri, imanları sebebiyle, ağaçları altından ırmaklar akan, nimeti bol Cennetlere hidayet buyurur. Bunların, Cennette duaları: Allahım, seni tesbih ve tenzih ederiz. sözüdür ve aralarındaki dilekleri de hep selamdır. Dualarının sonu ise Bütün hamdler, alemlerin Rabbine mahsustur gerçeğidir. Yunus : 9-10
Artık o ateşten sakının ki, onun tutuşturucu odun kafir insanlarla taşlardır. O ateş kafirler için hazırlanmıştır. Bakara : 24
Kafirler için hazırlanan ateşten korkun. Ali İmran : 131
Şüphesiz ki münafıklar nar Cehennemın en aşağı tabakasındadırlar. Nisa : 145
Cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır. Hicr : 44
Allah onu azabdan kurtarmaz. Çünkü o Cehennemin alevli bir ateştir. Mearic : 15
O şeytanlara ahirette çılgın ateş azabı hazırladık. Mülk : 5
O, kızgın bir ateştir. Karia : 9-11
Cehennem inkar edenleri şüphesiz çepeçevre kuşatacaktır. Tevbe : 49
Biz sapık kimseleri kıyamet günü yüzü koyun, körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Varacakları yer Cehennemdir. Onun ateşi ne zaman sönmeye yüz tutsa hemen alevini artırırz. İsra : 97
O,gün Cehenneme: doldun mu? deriz. O Daha var mı? der. Kaf : 30
Rablerini inkar eden kimseler için Cehennem azabı vardır. Ne kötü bir dönüştür. Oraya atıldıkları zaman onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler. Nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. İçine her bir topluluğun atılmasında bekçileri onlara: size bir uyarıcı gelmemiş miydi diye sorarlar. Onlar evet, doğrusu bize bir uyarırı geldi; fakat biz yalanladık ve Allah hiç bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içerisindesiniz, demiştik derler. Mülk : 6-9
Boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülür, sonra ateşte yakılırlar. Mümin : 70-72
İnkar edenlere ateşten elbiseler kesilmiştir. Başlarına kaynar su dökülür de bununla karınlarındakiler ve derileri eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir. Orada uğradıkları gamdan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri çevrilirler. Ve kendilerine yakıcı azabı tadın denir. Hacc : 19-22
Nasıl ağırlanmak için bu nimetmi hayırlı yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir fitne sınama vesilesi veya azap kıldık. O, Cehennem'in dibinde çıkan bir ağaçtır. Tomurcukları şeytanların başları gibidir. Onlar ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklar. Sonra onların, bunun üzerine kaynar su karıştırılmış bir içkileri vardır. Yedikleri zakkum, boğazlarını yakar Yanan boğazlarını dindirmek için içecek bir şey ararlar. Ama kaynar su katılmış kusuntu ve irinden başka içecek bulamazlar. Saffat : 62-67
O gün münafık erkekler ve münâfık kadınlar süratle Cennete girmekte olan müminlere derler ki: Ne olur bize bakın da sizin nurunuzdan alalım. Onlara: Arkanıza dönün de nur arayın denilir. Kendileriyle alay eden bu ses, onlara diyor ki: Arkada kalan dünyaya dönün nur orada aranır. Nurun kaynağı, dünyada yapılan işlerdir. Böyle denilir ve müminlerle münafıkların aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet vardır. Dış yönünde de azap. Münafıklar onlara seslenirler: Biz de sizinle beraber değil miydik. Müminler derler ki: Evet ama, siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz. İnananların başlarına felaket gelmesini gözlediniz. Şüphe ettiniz, kuruntular sizi aldattı. Allahın emri olan ölüm gelinceye kadar böyle hareket ettiniz. O çok aldatıcı şeytan sizi Allah hakkında aldattı. Hadîd : 13-14
cennet ayetleri - cehennem ayetleri
Islamda ilk gece - Gerdek Gecesi - Resulullah efendimiz zifaf tavsiyeleri - Dinimizde Gelinlikler - İlk Temas - İslam da zifaf gecesi hakkinda - dinimizde ilk gece
İslamda Zifaf Gecesi
Peygamberimizin bu konuda tavsiyeleri şöyledirki..
Üç şey cefadandır; kişiye pek ağır gelen, sevgiyi gideren üzücü davranışlardandır..
a- Kişinin dostluk kurduğu kimsenin adını ve künyesini bilmemesi,
b- Kendisi için ziyafet hazırlayan din kardeşinin davetine katılmaması,
c- Kocanın yöneldiği nükteler ve öpüşmeler olmaksızın eşler arasında cinsel ilişki olması.
Sizden hiç biriniz eşiyle hayvanlar gibi sevişmeksizin birleşmesin.
Feyzül Kadir : 90
Kadınların büyük çoğunluğu, gerektiği şekilde sevişilmeksizin cinsel işleme başlanması, erkeğin boşalır boşatmaz çekilmesi sebebiyle orgazm olamamaktadırlar. Hz Peygamber bu konuda şöyle buyurmuştur:
Sizden biriniz karısıyla cinsî münasebette bulunduğu zaman onu tatmine erdirecek şekilde sevişsin. Karısı sükunet bulmadan kendisi boşaldığı zaman karısı orgazm oluncaya kadar vücudunu ayırmakta acele etmesin eşinide aceleye yöneltmesin.
Feyzül Kadir : 325
Bu hadisten ve benzerlerinden yararlanan bazı İslam bilginleri şu görüşü belirtiyorlar: Erken boşalan ve bu sebeple eşine tatmin olacağı süreyi kazandıramayan kişinin boşalmayı geciktirecek tedavi uygulaması sünnetin ruhuna uygun bir davranış olur. Cinsel tatminsizlik kadının hem dünyası hem de ahiretine zarar verecek bir durumdur. Vücudun tabî bir hakkı olan sükünete kavuşamamasının doğurduğu kırgınlık ve sinirsel çözülme, kadının dünyasına yönelik zarardır. Haz duymadığı için kocasının arzularına anında ve gereğinde icabet etmemesi ve bu yüzden Allahın ve meleklerinin lanetine uğraması da ahiretine yönelik zarardır.
İslam da İlk Gece ( Gerdek Gecesi )
Nikahtan sonra, zifaf (gerdek) gecesi, evlilik hayatının en mühim bir dönemidir. Eşler mümkün mertebe temizliğe riayet etmelidir. Temiz ve güzel kıyafet, ilk gecede etkili olur. Zifaf odası tenha, emniyetli bir yerde olmalıdır. Damadın, evlilik tecrübesi olan, güvenilir bir sağdıçın tavsiyelerinden istifade etmesinde mahzur yoktur. Fakat, sağdıç olmasa da olur.
(Ya Ali! Gelini kendi evine götürdüğün zaman, çorabını ayağından çıkar. Ayağını yıka. O suyu evin bütün köşelerine saç. Böyle yapınca, Allahü teâlâ senin evinden yetmiş türlü fakirliği dışarı çıkarır. Yetmiş türlü bereketi evine dahil eder. Yetmiş rahmeti sana nazil kılar. O gelin ile ve onun bereketi evin köşelerine erişir. O gelin, delilikten ve diğer hastalıklardan emin olur.)
İlk gecede eşlerin dikkat etmeleri gereken bazı hususlar:
İlişki konusunda çok kimse bilgisizlikten bunalımlara düşmektedir. Bunun için önce cimanın ne olduğunu iyi bilmek gerekir. İyi bilinmez ve yanlış yapılırsa huzursuzluk zamanla artarak ailenin yıkılmasına sebep olabilir. Bunun için bu mahrem bilgileri lüzumu kadar öğrenmek gerekir.
Her şeyden önce, eşler birbirine çok samimi, nazik ve yumuşak davranmalı, sevgi ve şefkatle yakınlaşmalıdır. Erkek, eşini gerdeğe psikolojik yönden iyice hazırlamalıdır. Ona cesaret vermeli; endişelerinin yersiz olduğunu, onu da rahat bir atmosferde konuşturarak izah etmeli. Eşini incitecek küçük davranış, hatta imadan sakınmalı. Eşinin, özellikle bu gecede sevgi ve şefkat görmeye, iltifat işitmeye çok ihtiyacı olduğunu bilmeli.
Erkek aceleci ve kaba olmamalı. "Artık evlendik, ona istediğim gibi sahip olurum" gibi bir düşünce son derece yanlıştır. Cima, sevgi oyunları sırasında meydana gelen bir olaydır. Temasa her iki tarafın da aktif şekilde katılması gerekir. Nitekim Resulullah efendimiz de bu hususa dikkat çekerek, erkeğin, eşinin haklarına da riayet etmesini istemiştir. Cinsi tatmin, kadının da hakkıdır.
Genç kız da eşinin heyecan ve sevgisini paylaşmalı, kendisini ona tabii ve fıtri bir şekilde, isteyerek teslim etmeli. Cimanın bir yaratılış vazifesi olduğunu düşünmeli, mana ve hikmetlerini hatırlamalı, sevgisine ve yaratılış özelliklerine güvenip, yersiz korku ve endişelerden sıyrılmalı.Düğünün stresli ve gergin ortamından sonra eşler, uykusuz, yorgun düşebilir. Bu bakımdan cimaya çoğu zaman hazır olmazlar. Bu durumda, ilk cima tehir edilebilir. Bunun hiç mahzuru yoktur; aksine çok faydası olabilir.
Gelinlikler
İlk gece, eşler için en meraklı heyecanların yaşandığı andır. Yıllar yılı beklenen, hasretle gözetlenen, genç kız ve delikanlının rüyalarını süsleyen, sevinçli, tatlı ve heyecanlı bir zaman. Daha önce gayrı meşru hayat yaşayan bu duygudan mahrum kalır.
Damat, tebessüm ve nezaketle içeriye girmeli, geline selam vermeli ve onu tebrik etmeli. Moral verici sözlerle gelinin gönlü alınmalı, heyecanını yatıştırmaya çalışmalı. Gelin de ona güler yüzle karşılık vermeli, lüzumsuz somurtkanlık ve çekingenlik göstermemeli.
Bu gece, iki rekat nafile namaz kılıp dua edilir. Gelinin ayağı bir leğende yıkanır, odanın köşelerine serpilir. Bugünlere kavuşmanın şükrü ve gelecek günlerin saadeti için, Allahü teâlâya dua edilir. Bu arada, oturup, bir müddet sohbet etmeli. Böylece, fazla heyecan atılmaya çalışılır.
Her kız, bu ilk gecede, az-çok ürkeklik ve çekingenlik gösterir, utanır, sıkılır. İlk defa bir erkekle baş başa buluşmanın, ona açılmanın utancını hisseder. Bu hâli, gayet tabiidir, hoş karşılanmalı.
Erkek kızı hiç sıkmadan ve zorlamadan, samimi bir yakınlık göstermeli, ürkekliğini gidermeye çalışmalı. Kız konuşmaktan, ona açılmaktan çekinse bile, erkek samimi sohbet ve yakınlığı sabırla sürdürmeli, onun gönlüne yavaş yavaş girmeli. Kızın sessizce dinlemesi ve ara sıra hafif karşılık vermesi de kâfidir. Bütün mesele, öpüp okşayarak kızı cimaya hazır vaziyete getirmektir! İlk gecenin değişmez bir ölçü olmadığı unutulmamalı. İlk gece yalnızca bir başlangıçtır. İlk deneme başarısız olabilir, bu normal kabul edilmeli.
İnancı gereği kadından uzak kalan erkek, çoğu zaman kadını yakından gördüğünde veya dokunmasıyla hemen boşalabilir. Ümitsizliğe kapılmayıp, yarım saat kadar sonra ön hazırlıktan sonra, tekrar harekete geçilir. İkinci halde ilk heyecan geçip hemen boşalma olmayacağı için ön hazırlık daha rahat şekilde yapılabilir. Bu durum çok önemlidir. Bu durumu bilip kendilerini buna göre ayarlayan eşler rahat eder. Olduydu olmadıydı endişesine kapılmaz. Çünkü bu normal bir olaydır. Birkaç saat dinlenilebilir veya ertesi güne tehir edilebilir. Böyle bir durumda genç kız da durumu kabul etmeli, anlayışla karşılamalı.
Temas başarıyla sonuçlanınca, erkek mutluluk hislerini eşiyle paylaşmalı, ona teşekkürlerini sunmalı ve bütün bir hayat boyunca saadetlerinin devamı için dua etmelidir.
Zifaf gecesinde kızda ürkeklik ve çekingenlik görüldüğü zaman, erkek, ilk karşılaşmanın normal bir neticesi olan bu hâli hoş karşılamalı, lüzumsuz telaş ve sabırsızlık göstermemeli. İlk geceki kabalıktan doğacak ürkeklik, incinme ve tatsızlık, daha sonra uzun müddet silinmeyen etkisini gösterir. Bunun gibi, o gecenin sabır ve nezaketinin mükafatı da sonradan görülür.
İlk olarak bir erkekle buluşmak, yıllarca barındığı ailesinden ayrılıp, yeni bir aile hayatına girmek, bir kız için elbette çok önemli bir olaydır. O anda, erkeğin geniş şefkat ve sevgi kanatlarına ihtiyacı vardır. Bir kadın, kendisiyle buluştuğu ilk erkeği asla unutmaz. Eğer kadın ilk zifaf gecesinde tatlı heyecanlar yaşamışsa, sevgi, sabır, nezaket ve geniş bir anlayışla karşılaşmışsa, o erkeğe ömür boyu minnettar kalır. Bu ilk olay, kadın için unutulmaz bir hatıradır. Hatta o adam o kadını sonradan terk etse, hayal kırıklığına uğratsa bile, kalbindeki o esrarlı hatıra daima yaşar.
Gerdek Gecesi
Erkeklik gösterisi sanılan, "kedinin bacağını ayırmak" gibi kabalık uygun değildir. Bilhassa bu gece, erkek de çok nazik olmalı!
"Bir kadın, on senedir kocasıyla garip bir şekilde yaşıyor Ancak ayda bir defa temasta bulunuyor ve bu temas esnasında da kadın tamamen soğuk davranıyor. Gerdek gecesi, kocası bu kadının kalbini kırmış. (Ne zayıfmışsın, hem de çirkinmişsin) demiş. Kadın bunu unutamamış. Kadını yaralayacak, zayıfsın, şişmansın, uzunsun, kısasın, yaşlısın gibi sözlerden uzak durmalı!
Ön Hazırlık
Gerdek gecesinde diğer önemli husus da, ön hazırlığın gelini ürkütecek ve gönlünü soğutacak bir vaziyette olmamasıdır. Bunun için bir de, soyunma sırasında dikkatli olmak gerekir. Bir kere damadın gelini kendi eliyle soymaya kalkması doğru değildir. Gelin ve damat, kendi kendine soyunmalı. Çırılçıplak soyunmak da uygun değildir. Ekseriya gelin, erkeğin karşısında ilk defa çıplak olarak görünmekten ve erkeği çıplak olarak görmekten dehşet ve sıkıntıya düşebilir.
Soyunma sırasında, utanma duygularının korunması için, bu işin de perdelenmesi gerekir. Bunun için ya lamba söndürülmeli veya az ışıklı gece lambası bulundurulmalı. Çıplak vücutla ortada görünmenin vereceği sıkıntıyı hesaba katmalı. Bu durum edebe de aykırıdır. Âişe validemiz, (Ben Resulullahın edep yerini görmediğim gibi, o da benim edep yerimi görmedi) buyuruyor. Müslüman da bu sünnete uymaya çalışmalı!
Bazı erkekler, zifaf gecesinde hem kendi vücutlarını teşhir eder, hem de kadını tamamen soyarak, kaba ve hoyratça davranışlarıyla, gelini sıkıntı içinde bırakırlar. Bu çok yanlıştır.
Soyunma olayında, ayakta büsbütün soyunmaya kalkışmamalı, yalnız üstteki kaba elbiseler çıkartılmalı, iç çamaşırları, yorgan altına girdikten sonra çıkarılmalı.
İlk Temas
Zifaf gecesinde sevgi oyunu önemlidir. Sevgi oyunu nâzikâne, erkeğin gelini heyecana getirme tekniği mükemmel olduğu zaman, kadın ne kadar utangaç olursa olsun, yavaş yavaş eşine itimadı çoğalmaya ve rahatlamaya başlar. Ondan sonra teslimiyet duygusu artar, çekingenlik yerine arzu doğmaya başlar. Birçok gelini inciten ve ürküten şey, eşlerinin bu gece kaba ve anlayışsız davranmalarıdır. Henüz mahcubiyet içinde bulunan bir gelini, evlilik hayatına yavaş yavaş alıştırmalı. Damat, gelinde arzu uyandırma yollarını aramalı, utangaçlık hislerinden kurtulmasına yardımcı olmalı. Normal bir kadın, belki kocasının arzusunu tahrik etmek için önce çekingen davranır. Aslında o, fethedilmekten hoşlanır. Fakat mukavemetin kaba bir şekilde kırılma teşebbüsünü asla hoş görmez. Bunun için damat, nezâket, sabır ve incelik hususlarını asla gözden uzak tutmamalı. Gelin de, hayatının belki en heyecanlı anlarını yaşayan eşinin başarısını baltalayacak davranışlardan, mümkün olduğu kadar kaçınmalı.
Bir şeyin haram olması için edillei erbaada bir delilinin bulunması lazımdır Ancak, meşhur olan şeyler için hüküm böyle değildir Mesela Kuranı kerimde tuvaletteki necaset yenmez idrar içilmez diye yazmıyor,
Tayyib olanı, temiz olanı, helal olanı yiyip içinBakara : 168
buyuruluyor. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
Cima esnasında ferce avret yerine bakmayın, körlüğe sebep olur. Deylemi, İ Adiy
Bakmak men edilince, ağza almak, yalamak elbette caiz olmaz. Kadınla her türlü ilişki caiz değildir Bildirilen âyetin meali şöyledir:
Kadınlarınız çocuk yetiştiren tarlanızdır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Bakara : 223
Buradan livatanın da caiz olduğunu çıkaran sapıklar vardır. Halbuki önceki âyetin meali şöyledir:
Kadınlar hayzdan temizlendikten sonra, Allahın size emrettiği izin verdiği yerden onlara yaklaşın. Bakara : 222
Emredilmeyen yerden dübürden yani arkadan yanaşmak, livatadır, büyük günahtır. Çünkü İslam âlimleri buyuruyor ki:
Livata, zinadan daha şiddetli haramdır. Reddül Muhtar
Hanımına dübüründen yaklaşana Allah rahmetle nazar etmez. Tirmizi
İslam âlimleri bir Müslümanın ağzına sövenin, bilmem ne yaparım diyenin imanı gider buyuruyorlar Çünkü ağız, Kuran okuma yoludur Bir hadisi şerif meali şöyledir:
Ağzınızı temizleyin, çünkü ağzınız Kuran yoludur. Ebu Nuaym
Ağza sövmek günah olunca, yani senin ağzına pislik koyarım demek, imanı götüren, insanı kâfir eden bir günah olunca, bizzat ağza meni akıtmak, idrar çıkan yeri Müslümanın ağzına sokmak caiz olur mu? Erkeğin de idrar ve kan çıkan yeri yalaması asla caiz olmaz. Gayri Müslimlerin çirkin bir âdeti olan oral sekse özenmekten uzak durmalıdır.
Meni, Hanefi mezhebine göre necistir İdrar kanalından çıkmaktadır. Şafiide ise temizdir. Temiz olması yenir, içilir anlamında değildir. Çamaşıra bulaşırsa namaza mani olmaz demektir.
Allahın Resulü cinsel hayatla ilgili farzlar ve haramları mümin erkeklere ve kadınlara ayrı ayrı öğretiyordu Fakat cemaat namazına erkekler yanısıra kadınlar da katıldığı için müşterek öğretimde bulunduğu zamanlar da oluyordu
Şu hadîsi müşterek öğretime bir misal olarak verebiliriz:
Yezîd kızı Esma bizzat şahit olduğu olayı şöyle anlatıyor..
Bir namaz sonrasıydı Çevresinde erkekler ve kadınlar ayrı ayrı oturuyorken Allahın Resulü suali içeren bir üslupla şöyle buyurdu:
- Galiba içinizde karısı ile yaptıklarını açıklayan erkeklerle, kocası ile yaptıklarını anlatan kadınlar var?
Topluluktan bir cevap çıkmayınca şöyle dedim:
- Evet, var Ya Resülallah! Allaha yemin ederim ki erkekler de bu şekilde konuşuyorlar. Kadınlar da böyle laflar ediyorlar.
Benim bu açıklamam üzerine Allahın Resulü şu talimatı verdi:
- Cinsel hayatınızı açığa vururcasına konuşmayınız. Bu şekilde konuşan erkek ve kadın, erkeği dişisine raslayan ve insanlar kendilerine bakıp dururken erkeği dişisinin işini bitiren erkek ve dişi şeytan gibidir. Ebü Davud : Nikah : 49
Kadınlar da Cinsel Konularda Bilmediklerini Hz Peygambere Sorarlardı..
Ümmü Süleym Hz Peygamberin eşlerinden Ümmü Selemenin komşusuydu. Zaman zaman Onu ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerinden birinde Allahın Resulü çıkagelince Ona sordu:
- Ya Resülallah! Rüyasında kocasının veya bir başka erkeğin kendisiyle cinsî münasebette bulunduğunu gören kadının yıkanması gerekir mi? Ne buyurursunuz?
Böylesine bir sualin sorulmuş olması utandırmış olacak ki. Hz Ümmü Seleme, Ümmü Süleyme yönelerek şöylece serzenişte bulundu:
- Allah iyiliğini versin Baltayı taşa vurdun Ya Ümmü Süleym Allahın Resülünün huzurunda kadınları küçük düşürdün
- Şüphesiz ki Allah gerçeği bildirip emretmekten utanmaz ve utanılmasını da emir buyurmaz Bizim kesin olarak bilmediğimiz hususları Allahın Resulü'ne sormamız o hususlarda gerçekleri görmez bilmez bir körlük içinde olmamızdan daha hayırlıdır. Ümmü Süleym'in sualinin ve gerekçesinin doğruluğunu onaylamak için Allahın Resulü:
- Allah asıl senin iyiliğini versin Çıkmaza giren sensin Ya Ümmü Seleme! dedi ve sualin cevabı olarak da şöyle buyurdu:
- Evet Ya Ümmü Süleym! Rüyalanan kadının menisi geldiğinde yıkanması gerekir. Ahmet b Hanbel : Müsned 6-377
Gusül abdestinin farz olması için kadının rüyada ilişkide bulunmuş ve boşalmış olması lazımdır..
Cinselliği Korumak ve Kullanmak da İbadettir
İnsanlarda cinsel organları, tatmin edilmek istenen cinsel arzuları yaratan ve üreme görevini yükleyen Allahtır. Onun yarattığı cinselliğe saygı duyarak ve Onun koyduğu yasalar içinde evlilik yoluyla cinsel organları kullanarak tatmine ve üremeye yönelmek Allahın yarattığını ve yüklediği görevleri korumaktır.
Allahın ve Peygamberinin emirlerini uygulayarak evlenmek ve böylece cinsel hayatı başlatıp sürdürmekte ibadettir.
İnsanın niyeti halis, Allahın ve Resulünün emirlerine uygun olursa her işi aslında ibadettir. Helal rızık için çalışmak, nefsi ve nesli korumak için evlenmek ve daha nice günlük hayatımızdaki işler niyetlerimize göre ibadet olabilmektedir. Zira Hz Peygamber bu konuda şöyle buyurmuştur:
Ameller ancak niyetlere göredir Ve ancak her kişiye niyet ettiği vardır O halde kimin hicreti Allaha ve Rasülüne ise, onun hicreti Allaha ve Rasulünedir Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadına ise, onun da hicreti hicret ettiği şeyedir. Buhari : İman 41 Nikah 5 - Müslim : İmaret 153 - Ebu Davud : Talak11
Cinsel Haramlardan Korunmak İçin Eşle Cinsel İlişki İbadettir Ve Sadakadır
Sahabi Ebu Zerr anlatıyor Allahın Resulü şöyle buyurdu:
- Sübhanellah şeklinde her bir tesbihde, Elhamdülillah şeklindeki her bir hamdde, Allahü Ekber şeklindeki her bir tekbirde, la ilahe illellah şeklindeki her bir tehlilde, her bir Hakka çağırmada ve her bir batıldan sakındırmada sadaka sevabı vardır. Hatta sizden birinizin eşi ile cinsî münasebette bulunmasında bile sadaka sevabı vardır
Ashabı Kiram hayret ve de merakla sordular:
- Ya Resülallah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir?
- Pek tabîi ki verilir Ya sizlerden biri zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmeyecek miydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi, nikahlı eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu zaman da kendisine sevap verilir. Mişkatül Mesabih : 1898 - Müslim : Zekat 52 - Ebu Davud : Tatavvu 12 Edep 160 Müsned : 168
İnsanlarla bitkiler birbirine çok benzer Meyve verenler Müslümanlara vermeyenlerde gayrimüslimlere benzer
Müslümanlar çiçek gibidir Nasıl ki çiçek güneşin yedi rengini alır, kendi hamurunda yoğurur, kendine ait bir renk açar Çünkü çiçeğin, kök, gövde gibi varlıkları var Bu çiçek topraktan alınıp ezilse suyu çıkar, damla güneşe ayna olur Velayetin birinci makamı budur
Bir damla su güneşe ayna olurken göller, denizler de aynadır Müslüman'ın manevi makamı yükseldikçe İslamiyete ayna olmak, onu hayatıyla göstermek, yansıtma hali de o kadar artar Aynalarda güneşi gören nasıl ki gerçek güneşi göremiyorsa, hocalar, üstatlar, âlimler de İslamiyetin aynasıdır her ayna kendine göre görüntü verir Başkalarının aynasında İslamiyeti görenler öğrettiklerini öğrenir Müslüman vahiyle, aklı bütünleştirirse kendisi ayna olabilir
Odamızın duvarları ayna olsa, aynalardaki görüntüler de bize aittir Aynalar sallansa aynadaki hayatımız da sallanır İnsanın zahiri hayatı bu kadardır
Hayat, ALLAH ın sıfatıdır İnsanlar canlı organizma yapamazken canlıları yaratan ALLAH tır İnsan ölse de ruh yaşamaya devam eder Ölüm tebdili hayattır Ölen insan dünya hayatından ahiret hayatına geçer ve yaşar Her hayatın hesabı görülür
Olgunlaşmış, renkli ve tatlı elmaya çocuklar taş atsa da onu dalından düşürmek zordur Fakat elma kurtlandı mı düşecektir Haramlar kurtlara benzer, Müslümanın içine girdi mi düşürür Dünyada ve ahirette düşüsün sebebi haramlardır Helal keyfe kâfidir, harama girmeye gerek yoktur.
ALLAH, insana göz vermiş okunacak kitabı da göndermiş Kuran! İnsan hem kâinat kitabını, hem de Kuranı okur
Kâinat kitabı ile Kuran birbirini açıklar
Damlacıkla buharlaşır, gökkuşağıdır Gökkuşağında güneşin renkleri açıkla gözükür İşte peygamberlerin hayatı, hali böyledir Onda İslamiyet açıkça görülür, bu sebepten siyer okumak faydalıdır.
Yapraklardan, gökkuşağına kadar, insan için manevî makamlar, merhaleler vardır Bu yolların anahtarı insana verilmiştir.
Nevfel bin Haris, Kureyş kervanını kurtarmak ve Müslümanlarla savaşmak için hazırlanan müşrik ordusuna katılmak istemiyordu. Resulullah İslamiyeti bütün insanlara duyurmaya, anlatmaya başladığı zamanlarda, daha müslüman olmamıştı. Ancak karşı da çıkmak istememişti. İlk senelerde Ona muhalefet etmesine rağmen bunu isteyerek yapmıyordu.
Fakat diğer müşriklerin zorlamaları ile Bedir savaşına katılmaya mecbur oldu. Savaş sonunda müşrikler mağlup olup birçok esir verdiler. Bunların arasında Hz Nevfel de bulunuyordu. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Ya Nevfel fidye verip kendini kurtar
Cevap verdi:
- Ya Resulallah Kendimi esirlikten kurtarmak için verecek bir şeyim yok..
Resulullah efendimiz tebessümle buyurdu:
- Ciddedeki mızraklarını versene!
Bunu duyan Nevfel şaşkınlık içinde:
- Allaha yemin ederim ki, Ciddede mızraklarımın bulunduğunu benden ve Allahtan başka kimse bilmiyordu. Ben şehadet ederim ki, sen Resulullahsın diyerek Müslüman oldu. Hz Nevfel, mızraklarını verip kendini esirlikten kurtardı. Bunların sayısı bin tane kadar vardı. O zamanlar mızrak en kıymetli savaş aleti idi. Bunun için iyi para ediyordu..
Kendisi Peygamber efendimizin amcası Harisin oğlu olup, Haşimoğullarından Müslüman olanların en yaşlısı, hatta Hz Hamza ve Hz Abbasdan daha yaşlı idi. Yine Haşimoğullarından kardeşleri Rebia ve Abdüşşemsden de büyük idi.
Bundan sonra Hz Nevfel, Mekkeye geri döndü. Bir müddet orada kaldıktan sonra Hz Abdullah bin Abbas ile beraber Hendek savaşı sırasında Medineye, Resulullahın yanına hicret etti. Peygamber efendimiz onunla Abbas bin Abdülmuttalibi kardeş yaptı. Cahiliyet devrinde malları ortaktı. Birbirlerini severlerdi. Resulullah ikisi için Mescidi Nebevinin bitişiğinde bir ev verdi. Bu ev bir duvar ile ikiye ayrılmıştı.
Hz Nevfel Medinede iken ilk önce Mekkenin fethine katıldı .Tâif ve Huneyn seferlerinde büyük yardımlar ve mahâretler gösterdi. Bilhassa Huneyn savaşında Resûlullaha üçbin mızrak ile yardım etti .Peygamberimiz ona buyurdu ki:
- Sanki ben senin bu mızraklarının müşriklerin sırt kemiklerini kırdığını görüyorum
O Huneyn savaşında Resulullahın sağ tarafında en önde bulunuyordu İslam ordusunun ön safları dağıldığı zaman büyük kahramanlık göstererek kendisi gibi birkaç yiğit mücahid ile düşmana hücum etti Müşrikler kaçmaya başlayınca Müslümanlar toparlandılar Netîcede savaş İslam ordusunun zaferi ile bitti.
Peygamber efendimiz Hz Nevfeli hatırladıkları zaman hayırla anarlardı.
Kendisi Resulullaha büyük bir muhabbet ile bağlı, son derece kuvvetli îmana ve cesarete sahip idi Çok cömert idi.
Hz Nevfel Hz Ömerin halîfeliği sırasında Medinede 636 da vefât etti Namazını Hz Ömer kıldırarak Cennetül Baki kabristanına defnedildi..
Güzel konu ama ne yazıkki toplumda rantı için şöhret için edebini hayasını satan yalan söyleyen suratına tükürsen utanmadan dahala ortalıkta dolaşan insanlar var. Rabbim bizi bunlardan korusun..