Leyl-i Lal

Leyl-i Lal

Üye
26.10.2009
Genel Kurmay Başkanı
121.238
Hakkında

  • Ney Olup Ağlamaktır En Güzel Duamız
    Dinle neyden duy neler söyler sana,

    sızlanır hep ayrılıklardan yana

    Sızlanır hep ayrılıklardan yana
    Kestiler sazlık içre der beni
    Dinler ağlar hem kadın hem er beni



    Dinle neyden ki hikâye etmede, Hep ayrılıktan şikayet etmede
    Mevlânâ'nın mesel dünyasında, ney insanı temsil eder. İnsan da, tıpkı ney gibi, içinde nefes saklamaktadır. İnsanın her sözü, bir özleyişin ve bir ayrılığın ifadesidir. İnsanın iç çekişleri, aslından ayrı olmanın hüznünü, yuvadan uzak olmanın sancısını yansıtır.

    Kamışlıktan kopardıklarından beri beni, Feryadım ağlatır her kadını ve erkeği.
    Kamışlık neyin anayurdu ve evidir. İnsan da tıpkı ney gibi cennetten, yani yuvasından ayrılmıştır. Kalbinin ebedî muhabbetle doyduğu cennetten dünya gurbetine sürülmüştür. İnsan kalbi, tıpkı ney gibi, fena ve zevalin, ayrılık ve yokluğun yaşandığı bu dünyada, inceden inceye feryad etmektedir. İnsan ruhu olması gereken yerde değildir; geçmişe ait hüzünler ve geleceğe ait kaygılar, aslında hep bu uzaklığın sözsüz ve sessiz ağlayışından ibarettir.

    Ayrılık parça parça eyledi sinemi, Anlaşılır eyleyeyim diye aşk derdini.
    İnsan duyguları göğsünde açılan yaralar gibidir. Tıpkı neyin göğsündeki deliklere benzer duygular. İnsana üflenen ruh da, bu deliklerle ifade eder kendini. Evden uzak kalmanın derdi, Ebedî Sevgili'den ayrı düşmenin sızısı, insanın kalbinden dışa doğru açılan duygularla sese gelir, söze dökülür.

    Her kim ki, aslından uzak ve ayrı kalırsa, Kavuşma zamanını bekler durur ya.
    İnsan, En Sevgili'den uzak olup asıl yurdundan ayrı kaldıkça, kalbi hep bir buluşmanın ardı sıra koşar. Kalbi gurbete razı olmaz, ruhu ayrılığa dayanamaz. Dünyaya razı değildir; sevince ebediyen sevecekmiş gibi sever insan. Sevdiğini, hiç ölmeyecekmiş farzedip öyle sever. Sınırlı bir zamanda sevmek, ölünceye kadar sevmek insan kalbinin işi değildir. Ölümlü dünyada her aşk yarım kalmıştır, belki hiç başlamamıştır insan için. Bir başka yerde, hiç ayrılmamak üzere kavuşacağı zamanı bekler durur. Çünkü onun yurdu burada değil ötelerdedir.

    Ben ki her cemiyetin ağlayanıyım, İyilerin de kötülerin de yârânıyım.
    İnsan, dünyada tamamlanmamışlı k hissiyle yaşar, her daim eksiği vardır. Eksikliğini çektiği şeyler sayısınca özlemleri vardır. Erişmek istediği ufuklar kadar geniş idealleri vardır. Her nerede olursa olsun ağlar haldedir insan. İyiler de kötüler de aynı hal içredirler ki, hepsine sırdaştır neyin ağlayışı.

    Herkes kendince bana dost olmaya bakar, Sohbetimden sırlar öğrenmeye yol arar.
    Her insan, adını ne koyarsa koysun, bu derin ayrılığın sancısını çeker. Dile gelen her şikayet, kalbe düşen her hüzün, bu ayrılıktan kaynaklanır. Ayrılığın farkına varmayacak denli gafil olanlar da, ayrılığı inkâr edip bu dünyaya razı olanlar da, başlarını kalplerini bu ayrılık sızısından kurtaramazlar. İnsanlığın temel acıları değişmez; ama bu acıların sırrı da herkese açık değildir.

    Sırrım ağlayışımdan uzak değil gerçi, Ancak her göz ve kulağa âşinâ değil ki.
    Aşkın sırrı, ötelere aşina olanların kârıdır. Gördüğünü gördüğünden ibaret bilen, duyduğunu duyduğundan ibaret bilen gözler ve kulaklar öteleri görmeye hazır değildir. İnsanın ağlayışının sırrını, insanın tamamlanmamışlığının hikmetini, ancak gördüğüne razı olmayan gözler görebilir, duyduğundan ötesini duymak isteyen kulaklar işitir. Feryat herkesin kulağına erişiyor, ağlamanın göz yaşı herkesin gözüne değiyor ama sır gözün gördüğünden ve kulağın duyduğundan ötededir.

    Can ile ten gizli değil birbirinden, Lâkin canı görmeye izin yok tenden.
    Bu âlem ruh ile cesedin birlikte olduğu, mânâ ile maddenin eş olduğu bir âlemdir. Görünmeyen gayb âlemi görünen şehadet âlemine komşudur. Ancak alemdeki her şeyi bir başkasını gösterir bir harf olarak görmeyen için gaybı görmeye izin yoktur. Oysa, görünen alem görünmeyene şahit olmak için yaratılmıştır. Ancak tende kalıp canı aramayan, görünen alemin şahitliğine perde olmaktadır.

    Neyin sadâsı ateştir hava sanma, Kimde bu ateş yoksa yazık ona.
    Ney, ayrılığın acısını seslendirmededir; o halde ona söylettiren hava değil ayrılığın ateşidir. Bu ateş olmasaydı, ney böylesine ağlamazdı. Gurbette olduğunu farketmeyen için de ayrılık ateşi diye bir şey yoktur; sılayı özlemeyenin sesi sedâsı çıkmaz. Sevgili'den ayrılık derdi olmayanın diline yakarış değmez. Sürgün olduğunu bilmeyen ateşsiz ve heyecansızdır; onun dudağına aşkın sözü erişmez, onun kalbine aşkın ateşi düşmez.

    Neyin tesiri aşk ateşinden, Şarabın hâli aşk cilvesinden.
    Şarab, yaratılışı temsil eder Mevlânâ'nın mesel dünyasında. Serap gibi aldatıcı değildir şarab. Yokluk acısı serap gibi ümitsiz bir acı verir. Varlık ise, Sevgili'ye yakınlığı haber veren ümit dolu bir hüzün verir. Zaten bütün bir alemin coşkusu, zerre zerre hareket etmesi de, Sevgili'ye erişmenin, O'na dönmenin cilvesindendir. O'ndan gelip O'na gitmenin heyecanıdır kâinatı velveleye veren. İnsana bu heyecandan daha fazlası düşmüştür; onun kalbinde aşkın heyecanından fazlası, yani aşkın ateşi vardır. Cilveyi besleyen ateştir, hareketi sağlayan ateştir.

    Yârden ayrılmışın derdiyle dertlendi ney, Kavuşmanın önündeki perdeleri parçaladı ney. Ayrılık derdinin kendisi, kavuşmanın devasıdır. Çünkü aramadıkça bulunmaz.
    Bizi dertsiz eyleyen her türlü rahatlık, bize ayrılığın acısını unutturan her türlü gaflet, asıl derdimizdir bizim.

    Ağlayışımız ve yakarışımız, özlemlerimiz ve arzularımız yaramıza devadır. Derdimiz devamınızın kendisidir. Dertsizliğimiz en büyük derdimizdir. Neyin ayrılık derdiyle dertlenmesi, Sevgili'yi gizleyen perdeleri yırtıp parçalıyor; duamızı dillendirdiğimiz anda gözümüze ve gönlümüze pencereler açılıyor.

    Ney gibi zehir ve tiryak olamaz, Ney gibi dost ve müştak olamaz.
    İnsanın ney gibi ağlayışı ve inleyişi, görünüşte bir zehirdir ama çareye götürdüğü için en güzel ilaç ve tiryaktır. Neyin inleyişine benzeyen dualarımız ve yakarışlarımız sayesinde Sevgili'nin yoluna düşeriz ki, yakarışlarımızın ne kadar dost ve müştak olduğunu gösterir.

    Ney kana bulanmış yoldan söz açar, Mecnun'un kıssasını anlatıp açıklar.
    Neyin sızısı kanlı gözyaşlarına konu olmuş bir aşk yolunun habercisidir. İnsan da, Sevgili'ye ulaşmak için kanlı gözyaşlarını dökmelidir. Mecnun gibi, Leylâ'nın yolunda çöllere düşüp, başka her şeyi yok bilmedikçe, bu aşkın hakkını vermiş olamayız. Şükür ki, bize düşen Leylâ değildir sadece. Leylâ'dan Mevlâ'ya yol vardır ki, Mevlâ'ya götüren Leylâ'lar da bizim çölümüzdür. Bu yüzden, Mecnun'dan çok daha fazlası beklenir Mevlâ'nın yoluna düşmüş olandan.

    Leylâ'ların hepsine "Lâ ilâhe" demeli ki, Mevlâ için "İllallah" diyebilsin.alinti__
#01.11.2009 19:44 0 0 0
  • Konu: Sevgi Nedir
    Sevgi Nedir - Sevginin Tarifi - Sevginin Anlami - En Güzel Sevgi Tarifleri - Sevgi'nin Manasi - Sevgi Sözleri - Sevgi Siirleri - Sevgi Mesajlari - Sevgi Hakkinda - Sevginin Kiymeti - Sevgi Kutsaldir - Sevgi Sevmek Nedir - Sevginin Anlami - Sevgiyi Anlatan Siirler - Sevgiyi Anlatan Sözler - Sevgi



    noimage

    Kalemime sordum,sevgi nedir..?

    SEVGİ..

    Küçük bir tebessüm'dür..

    Annenin söylediği ninni dır bazen..

    Kırlarda kırmızı bir gelinciktir..

    Bülbülün nağmeleri..

    Gülün dikenleridir..

    SEVGİ..

    Yusuf'un gömleği..

    Yakup'un sabrı

    Ferhat'ın azmi..

    Aslı'nın izdirabı

    SEVGİ..

    Veysel Karani'nin hasreti..

    Bir çocuğun uçurtmasıdır ,tellere takılan

    Ve kırılmış bir güvercin kanadıdır..

    Yetim gencin umududur

    SEVGİ..

    Hastanın ilacıdır..

    Bir pınardır sevgi,içer-içer kanamazsın

    Bir yürek çarpıntısı,bazen sıradan, bazen de vazgeçmediğin..

    SEVGİ..

    Yağan yağmur'dur,Rahmettir,berekettir..

    Sevgi gökkuşağıdır..

    Sevgi,hayatın tadıdır..

    Sevgi,kalplerde açan çiçek..

    Sevgi,gözlerde ki ışık

    Sevgi,bir güneş ruhlarımızı aydınlatan..

    Sevgi,bir ırmak çağlayan..



    SEVGİ..

    Bizleri sevgilerin Sahibine götüren HERŞEYDIR..

    alıntıdır .

    --------------------------------

    noimage

    Sevgi Tatlısı


    Malzemesi:


    1 adet lekesiz gönül.
    1 adet açık yürek.
    500 gram güler yüz.
    250 gram tatlı dil.
    100 gram hürmet.
    1 çorba kaşığı sevgi.
    1 çay kaşığı hoşgörü.
    1 su bardağı iyiniyet.
    1 tutam samimiyet.
    1 Ölçek dürüstlük.
    Göz kararı saygı.


    ---


    Hazırlanışı:

    Gönülü duygu tasına atıp güler yüz ile karıştır.
    Ağzında yumuşattığın tatlı dili üzerine ilave ederken, sevgi ve saygıyı ince ince üzerine ekle.

    Hürmet, iyi niyet ve hoşgörüden meydana gelen şurubu da buna kat.
    Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek dürüstce hayata diz ve yüreğinde pişmesini bekle.
    Yüreğinde pişirdiğin bu sevgi tatlısını karnın acıkınca değil,

    ruhun acıkınca ye.

    Mutluluk senin olsun...





    alıntı
#01.11.2009 19:34 0 0 0
  • Ne gelen ne gecen kimse umrumda degildi bugun...
    Siirlerin icimi isitiyordu varligin ayri bir derin...
    Sözlerin bir su icimi...
    ictim yudum yudum...


    Elim ellerindeydi...
    Omzunda ise yasladigim basim...
    Dogan günes ikimizide isitiyordu...
    Ama gözlerin günesten sicakti...
    Sicacik ..
    ya sözlerin.....


    Bakislarin icimi isitiyordu...
    Ve dile doladigin o sihirli sözlerin...
    Ruhumun en derinlerinde ilik rüzgarlar misali...
    Esiyordu....
    Ne bilen ne duyan ne gelen ne gecen...
    Kimse umrumda degildi...
    Senin kocaman yüregindeki hic bitmiyecek sevgin...
    icimi isitiyordu...

    Gülüsün....
    Baharin gelisi misali...
    Tipki bir su icimi...
    ictim yudum yudum...


    Dogan sicacik günes yüzümde...
    Günes seninde yüzünde...
    Ellerim ellerinde...
    Basim omzunda...
    O an yüregim kanatlanmisti...
    Ruhunun denizine...
    Göklerinde gezindim ucsuz bucaksiz maviliklerinde...

    Sevgiyi ictim yudum yudum...
    icimde sen vardin sicacik...
#01.11.2009 19:17 0 0 0
  • Bir garibim bugün hani dokunsalar aglayacak gibiyim..
    Gözlerinin derinligine her baktigimda,aglamak geciyor icimden...
    Ve hala anlamis degilsin oysa nasil muhtacim sevgine..
    Ve öyle ihtiyacim varki gülümsemene...


    Bir garibim bugün hani dokunsalar düsecek gibiyim...
    Cogu geceler gözyaslarim,dokundu yüregime...
    Gözlerimden cok ruhum islaktir benim gözyaslarimla yikadigim...
    Mevsimlerden sonbahar,buz gibi soguk ama yoklugun daha bir ayaz..

    Bazi anlar cekip gitmek istiyorum birakmak herseyi ardimca...
    Bu yasanilasi zor dünyayi sana birakmak istiyorum...
    Gönlünce,istedigince yasa demek istiyorum...
    Kahretsin vedalarimda bile sensiz gidemiyorum...


    Bir garibim bugün, hani dokunsalar savrulacak gibiyim...
    Rüzgar daha bir sert esiyor bugün,yüregim üsüyor...
    Bilmeni istedigim bir sey var ey yar...
    Canim cok yaniyor....
    Aci cekiyorum..

    ...LEYLA...
#01.11.2009 19:15 0 0 0
#30.10.2009 12:20 0 0 0

  • hayallerinizi ertelemeyin ilerleyen zamanlarda erteleyecek hayaliniz kalmayabilir (:

    Kesinlikle katilmamak mümkün degil,insan hayal ettigi sürece varolur hedeflerine ulasir hayatin anlamsiz yanlarina anlam katar negatiflige dair herseyi pozitife cevirip yasanabilir hale getirir..Yüreginizden gelen satirlari paylastiginiz icin tskler.Siir yazan gönlünüze saglik....
#30.10.2009 12:15 0 0 0
  • KARAKIZ her ne kadar isyankar satirlari karalasada görünende olan bu ama görünmiyende sert ve öfkeli cümlelerin altinda gercekten duygusal ve sicak,samimi duygularin var.Yüregine saglik
#30.10.2009 12:11 0 0 0
  • Duygularinizi bu kadar rahatlikla dile getirmeniz takdire deger...
    Kimi siirleriniz isyankar kimileri hüzünlü,kimileri haksizlik karsisinda baskaldirmis sözler,kimileri yasanan dünyada yasanilan acilar pismanliklar,öfkeler,sevgiler,her telden güzel bir karisim olmus.Duygularini yogun yasiyan insanlarada düsüncelerini rahatlikla asilar..Siir yazan yüreginize saglik.
#30.10.2009 11:52 0 0 0
  • Siiri yazan elleriniz ve duygulariniza can veren yüreginiz hic solmasin emeginize saglik hepside cok güzeldi.
#30.10.2009 11:31 0 0 0
  • Başarı Duası

    Allahümme rabbizitni ilmen ve fehmen ve imanen
    anlamı:Allahım zihnimi aç, ilmimi artır ,fehmimi aç, imanımı genişlet ....

    sınava girecek olanlar için küçük bir dua
    21 adet kuru üzüme besmele ile her bir tanesine fatihayı okuyorsunuz.sınav öncesi aç karna o taneleri yiyoruz. allah a dua ediyoruz inşallah başarılı oluyoruz.birde ashabı keyf in isimlerini bir kağıda yazıp üzerimizde girersek sınava önce allahın izniyle bildiğiniz tüm bilgiler aklımızda canlanır İnşallah..

    Ayrıca Ya Fettah ve Ya Mukaddim Esma-i Şerif'leri Ebced değerleri kadar okumanızı tavsiye ederim sınavdan önce. Başarılar.
    --------------------
    İmtihana (Sınava girerken şu dua okunurisra suresi;80)
    رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرًا
    "Rabbi edhılnî müdhalen sıdkin ve ahricni muhrace sıdkin ve'c'al li min ledünke sultânen nasîrâ."
    ANLAMI:"Ya Rabbi!,Beni doğru bir giriş ile girdir ve yine doğru bir çıkış ile çikar.Katından bana yardım sdici bir kuvvet ihsan eyle."

    Sınav için sıraya oturunca şu âyet okunur;

    رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي
    "Rabb'şrah li Sadri ve yessir li emri,va'hlül ukdeten min lisani,yefkahü kavlî."

    ANLAMI:"Ya Rabbi!,Göğsümü ve gönlümü genişlet,işimi kolaylaştır,Dilimin bağını çöz,sözümü anlaşılır eyle."


    Sınav Başlayınca da şu dua okunur:


    ياَحَيُّ ياَقَيّوُمُ بِرَ حْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ
    "Ya Hayyu Yâ KayyûM, Bi Rahmetike esteğisû."

    ANLAMI:"Ey Hayy ve Kayyum olan Allah'ım, Senin Rahmetine Sığınıyorum."
#30.10.2009 11:24 0 0 0
  • Dualar ve anlamları - Güzel Dua Örnekleri -
    dua örnekleri


    SIKINTILI ANLARDA OKUNACAK DUA
    "Subhânallâhil Aziym!"
    MANASI:
    "Büyük ve yüce Allâh'ı tesbih ederim!"



    BESMELEYİ UNUTUNCA OKUNACAK DUA
    Bismillâhi evvelehü ve âhirehü
    MANASI:
    Başından sonuna kadar Allah'ın adıyla.



    BU DUA KORKULARI GİDERİR
    "Hasbinallahü ve ni'melvekîl."
    MANASI:
    "Allah bana kâfidir. O ne güzel vekildir."



    SABAH AKŞAM 100 KERE OKUNACAK DUA
    Subhânallâhi ve bihamdihî.
    MANASI:
    Yüce Allah'ı tesbih ederim ve ona hamd ederim.



    KORKAN KİMSE BU DUAYI 100 KERE OKUSUN
    "Hasbünallâhü ve ni'mel vekil."
    MANASI:
    "Bize Allah, kâfidir. O ne güzel vekildir."




    KEDER VE HASTALIKLARA KARŞI OKUNACAK DUA
    Allâhü Rabbî, lâ şerikeleh.
    MANASI:
    Benim Rabbim (sahibim) Allah'tır. Onun şeriki yoktur.



    MUSİBETLERİ DEFETMEK İÇİN OKUNACAK DUA
    Mâ şâallâhü lâ kuvvete illâ billâh".
    MA'NASI:
    "Allah Teâlâ'nın dilediği olur. Kuvvet ancak Allah'ındır.



    ELBİSE GİYİP ÇIKARIRKEN OKUNACAK DUA
    Bismillâhillezi lâ ilâhe illâhü.
    MANASI:
    Kendisinden başka hiçbir ibâdet edilecek ilâh olmayan Allah'ın adıyla.



    ÖFKELİ KİMSENİN OKUYACAĞI DUA
    "Allahümme inni e'üzü bike mineşşeytanir'raciym."
    MA'NASI:
    "Allahım! Koğulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım."



    NAZARIN ZARAR VERMEMESİ İÇİN OKUNACAK DUA
    "Allahümme bârik fîhî ve lâ tedurruhu."
    MA'NASI:
    "Allâh'ım, bunu mübârek eyle. Ona zarar dokunmasına izin verme."



    YATARKEN OKUNACAK DUA
    "Bismikellâhümme ehyâ ve emûtü."
    MANASI:
    "Allah'ım! Senin isminle (senin adını anarak) uyur ve senin isminle
    uyanırım."




    YEDİRENE (İKRAM EDENE) YAPILACAK DUA
    "Allâhümme at'im men et'amenî veskı men sekânî."
    MANASI:
    "Allâh'ım! Beni yediren (ikram eden) kuluna yedir. Beni içiren kuluna
    içir."



    ALLAH'IN SEVDİĞİ İKİ KELİME
    Subhânallâhi ve bihamdihi. Subhânallâhil-azıym.
    MANASI:
    Allah'ü Teala'yı tesbih ederim, hamd o'na mahsustur. Azim olan Allah'ı
    tesbih ederim.



    BANYODAN ÇIKINCA OKUNACAK DUA

    Allahümme inni eûzü bike minennâri ve es'elüke ğufraneke.
    MA'NASI:
    Allah'ım cehennemden sana sığınırım! Yâ rabbi! Senden affını,
    bağışlamanı isterim.




    YENİ BİR İŞE TEŞEBBÜS EDEN BU DUAYI OKUMALI
    "Allâhümme hırlî vahterlî."
    MA'NASI:
    "Allahım! (Bu yapacağım işde) bana hayırlısını ver. Benim için
    hayırlı olanını seç,
    en hayırlısını nasîb eyle."



    AFETLERDEN KORUNMAK İÇİN OKUNACAK DUA
    "Bismillâhi alâ nefsî ve ehlî ve malî."
    MA'NASI:
    "Allah'ın ismiyle, kendimi, âilemi ve malımı Allah'a havâle ediyor,
    O'nun
    yüce himâyesine bırakıyorum."



    ECELİ GELMEMİŞ HASTAYA OKUNACAK DUA
    "Es'elullâhel'Azîyme, Rabbel'arşil'azîymi en yeşfîyke."
    MA'NASI:
    "Arş-i azîmin (büyük arşın) sahibi, Rabbi olan ulu Allâh'tan sana şifâ
    vermesini dilerim."



    KORKULU RÜYA GÖREN BU DUAYI OKUMALI
    "Allâhümme inni eûzübike min amelişşeytani ve seyyiâtil-ahlâm."
    MA'NASI:
    "Allah'ım! Şeytanın amelinden (işinden) ve kötü (korkulu) rüyalardan
    sana sığınırım."



    GECELEYİN RESULULLAHIN OKUDUĞU DUA
    Sübhânallâhi Rabbil'âlemiyn.
    MA'NASI:
    Alemlerin rabbi olan Allah'ı tesbih ederim (Her türlü noksanlıklardan
    ve eksikliklerden uzak ve pak olduğuna inanıyorum..



    AYNAYA BAKARKEN OKUNACAK DUA
    Elhamdülillâh. Allâhümme kemâ hassente halkî fehassin hulukî.
    MANASI:
    Hamdü sena Allah'a mahsustur. Allah'ım, yaratılışımı güzelleştirdiğin
    gibi, ahlâkımı da güzelleştir.



    ÖFKE İÇİN OKUNACAK BİR DİĞER DUA
    "Allahümmağfirlî zenbî vezhib gayza kalbî ve ecirnî mineşşeytan."
    MA'NASI:
    "Allah'ım! Beni bağışla, günahımı affet. Kalbimdeki öfkeyi gider. Beni
    şeytanın şerrinden koru."



    YEMEĞİN SONUNDA OKUNACAK DUA
    "Elhamdülillâhillezî et'amenâ ve sekânâ ve ce'alenâ müslimiyn."
    MANASI:
    "O yüce Rabbimize hamdederiz, şükrederiz ki, bizleri yedirdi,
    içirdi ve bizleri müslümanlardan kıldı."



    HASTAYA OKUNACAK DUA
    "Allâhümmeşfi abdeke yenke'leke adüvven ev yemşî leke ilâ salâtin.
    MA'NASI:
    "Allâh'ım, şu kuluna şifâ ver. Sağlıklı olursa, senin yolunda cihad
    eder
    ve senin rızan için namaza yürür."



    İNSANLARDAN KORKAN KİMSENİN OKUYACAĞI DUA
    "Allâhümme innâ nec'alüke fî nühurihim ve ne'ûzü bike min şürûrihim."
    MA'NASI:
    "Allâh'ım! Senin kudretinle onların karşısına dikilmeni istiyoruz.
    Onların
    şerlerinden sana sığınıyoruz."




    HASTAYA KARŞI OKUNACAK BİR DİĞER DUA
    "Allâhümmeşfi abdeke yenke'leke adüvven ev yemşî leke ilâ salâtin."
    MA'NASI:
    "Allah'ım, şu kuluna şifa ver. Sağlıklı olursa, senin yolunda cihad
    eder
    ve senin rızan için namaza yürür."




    TÜM AİLESİNİ MALINI KORUMAK İÇİN OKUNACAK DUA
    "Bismillahi alâ dînî ve nefsî ve veledî ve ehlî ve mâlî."
    MA'NASI:
    "Allah'ın ismiyle, dînimi, kendimi, çocuklarımı, âilemi ve malımı
    bütün kötülüklerden,
    koruması için Allah'a emânet ederim."



    TUVALETE GİRERKEN OKUNACAK DUA
    "Bismillâh. Allahümme innî eûzü bike minelhubsi velhabâis"
    MANASI:
    "Allah'ın ismiyle. Allah'ım! pislikden insana eziyet veren her türlü
    şeytanın şerrinden (zararlarından) sana sığınırım."



    SIKINTILARI GİDEREN DUA
    "Allâhü, Allâhü Rabbî, lâ üşrikü bihî şey'en"
    MANASI:
    "Benim Rabbim, Allâh'dır. Allâh. O'na hiç bir şeyi ortak koşmam."
    demektir.
    Tabarani'de bu duânın üç kere okunması tavsiye edilmiştir."




    TUVALETTEN ÇIKARKEN OKUNACAK DUA
    Ğufrânek! Elhamdü lillâhillezî ezhebe annil'ezâ âfânî.
    MANASI:
    Allah'ım bağışlamanı dilerim! Bana eziyet veren (ve sıkıntı) veren
    şeyleri gideren
    ve bana âfiyet veren yüce Allah'a hamd olsun.



    BELA VE MUSİBETE UĞRAMIŞ BİRİNİ GÖRÜNCE OKUNACKA DUA
    Elhamdü lillâhillezi âfânî mimmebtelâke bihî ve faddalenî alâ kesîrin
    mimmen haleka tafdîlâ.
    MANASI:
    Seni uğrattığı dertten beni kurtaran ve beni yarattıklarının bir
    çoğundan üstün kılan Allah'a hamdolun.



    SAYISIZ SEVAP KAZANDIRAN DUA
    Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerikeleh, lehül'mülkü velehül'hamdü ve
    hüve alâ külli şey'in kadir.
    MANASI:
    Allah'tan başka ilah yoktur. O birdir; eşi ortağı yoktur. O her şeye
    kâdirdir. Gücü herşeye yeter.



    DÜNYA VE AHİRET SIKINTISINI GİDEREN DUA
    "Hasbiyellâhü lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve
    Rabbül'arşıl'azîm."
    MA'NASI:
    Allâh bana kâfidir. Ondan başka ibâdet edilecek hiç bir ilah yoktur.
    O'na güvendim,
    O'na dayandım. O, arşın sahibidir."



    ZORLUKLA KARŞILAŞINCA OKUNACAK DUA
    "Allâhümme lâ sehle illâ mâ cealtehü sehlâ, ve ente tec'alül'hazne
    izâ şi'te sehlâ."
    MA'NASI:
    "Allâhım! Senin kolaylaştırdığından başka hiç bir kolay yoktur. Sen,
    dilediğin zaman,
    zor olan şeyi kolay kılarsın."




    GÖZ DEĞMESİN DİYE OKUNACAK DUA
    "Mâşâ'Allâh, Bârekallâh, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh"
    MA'NASI:
    "Allâh'ü Teâlâ mübârek etsin. Allâhü Te'âlâ diledi de böyle iyi ve
    güzel oldu.
    Güç ve kuvvet yalnız ve yalnız Allâh'ındır. Allâhü Teâlâ'dandır."



    YEMEĞE BAŞLARKEN OKUNACAK DUA
    "Allâhümme bârik lenâ fîmâ rezaktenâ ve kınâ azâbennâr. Bismillâh!"
    MANASI:
    "Allah'ım! Bize vermiş olduğun bu rızıkları bereketlendir. Ve bizi
    cehennem azabından koru. Allah'ın ismiyle
    yemeğimi yemeye başlıyorum."



    BANYOYA GİRERKEN OKUNACAK DUA
    Bismillâh, Allâhümme innî es'elükel'cennete ve e'ûzü bike minennâr.
    MANASI:
    Allah'ın ismiyle. Allah'ım! Senden cenneti isterim ve cehennem
    ateşinden sana sığınırım



    HZ. FATIMA'NIN SABAH AKŞAM OKUDUĞU DUA
    Yâ Hayyü yâ Kayyûm Birahmetike esteğisü. Fe'aslıhlî şe'nî Küllehû ve
    lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin.
    MANASI:
    "Ey Hayy ve Kayyum olan Allahım! Rahmetinle senden yardımını isterim.
    Benim bütün işlerimi, hal ve hareketlerimi düzelt. Beni bir göz
    kırpması kadar bile olsun nefsime bırakma."



    YENİ BİR İŞE BAŞLARKEN OKUNACAK DUA
    "Rabbenâ âtinâ min-ledünke rahmeten ve heyyi'lenâ min emrina raşedâ.
    Rabbi'ş-rah lî sadrî. ve yessirlî emrî"
    MA'NASI:
    "EY RABBİMİZ! Bize kendi katından bir rahmet ver. Ve bu işimizde bize
    doğruluk ver,bizim için muvaffakiyet (başarı) hazırla." "Rabbim, göğsümü aç, ve
    işimi kolaylaştır."



    GECELERİ KORKAN KİMSE BU DUAYI OKUMALI
    "E'ûzü bi'kelimâtillâhittâmmeti min gadabihî ve ıkâbihî ve min şerri
    ibâdihi ve min hemezâtişşeyâtiyni ve en yahdurûn."
    MA'NASI:
    Allah'ın gazabından, ıkabından, insanların şerrinden, şeytanların
    vesvese ve aldatışlarından
    ve yanıma gelmelerinden Allâhü Teâlâ'nın tam olan kelimelerine
    sığınırım."



    BİR DARLIĞA BİR SIKINTIYA DÜŞEN BU DUAYI OKUMALI
    "Bismillâhir'Rahmanir'Rahim Velâ havle velâ kuvvete illâ
    billâhil'Aliyyil'Azıym."
    MA'NASI:
    "Rahman (Esirgeyen) Rahim (Bağışlayan) Allâh'ın adıyla. Çok yüce ve
    çok büyük Allâh'ın himayesine sığınmaktan ve O'nun yüce kudretinden yardım
    dilemekten başka bir amacım yoktur. O'na dayandım, O'na güvendim


    NAZARDAN KORUNMAK İÇİN OKUNACAK DUA
    "Bismillâhi yübrîke min külli dâin yeşfiyke, ve min şerri hâsidin izâ hasade,ve min şerri külli ziy aynin."
    MA'NASI:
    "Allâhü Teâlâ, Seni bütün hastalıklardan kurtarıp şifâlar versin,
    hased edenin hasedini açığa vurduğu zamanki şerrinden ve gözü değen keskin gözlü her göz sahibinin şerrinden korusun."



    ÜZÜNTÜ VE SIKINTI ANINDA OKUNACAK DUA
    "Lâ ilâhe illallâhül-Aziymül-Haliym. Lâ ilâhe illallahü Rabbül-Arşil-Aziym. Lâ ilâhe illallahü Rabbüs-semâvâti ve Rabbül'ardı ve Rabbül-Arşil-Keriym."
    MANASI:
    "Halîm ve Azîym olan Allâh'tan başka ilah (ibâdet edilecek) yoktur.
    Büyük arşın sahibi olan Allâh'tan başka ilâh yoktur. O, arş-ı kerîmin
    Rabbi (sahibi)dir."



    NAMAZI BİTİRİNCE OKUNACAK DUA
    Sübhânallâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallahü ekber. Ve lâ havle ve lâ
    kuvvete illâ billâhil'aliyyil'azıym.
    MANASI:
    Yüce Allah'ı tesbih ederim. Hamdü senâ Allahü Teâlâ'ya mahsustur.Allah'tan başka ilâh (ibadet edilecek)yoktur. Allahu Teâlâ, en yüce, en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak ve ancak Allah'ındır.




    BİR ŞEYİNİ KAYBEDEN BİR ZARARA UĞRAYAN OKUMALI
    "Asa Rabbüna en-yübdilenâ hayran minhâ inna ilâ Rabbinâ rağıbûun"
    MA'NASI:
    "Umulur (ümid ederim, ümid ediyorum) ki,Rabbimiz, onun yerine bize ondan daha hayırlısını (daha iyisini) verir (verecektir). Biz, Rabbimizi arzu
    edenlerdeniz.(O'nun rızasını istiyoruz. O'nun hükmüne razıyız. Tek emelimiz Allahımızın rızasına ermektir).
#30.10.2009 11:22 0 0 0
  • Bir hadis-i şerifte anlatılır ki: Peygamber Efendimiz bir keresinde minbere çıkıyordu. Merdivenden yukarı çıkarken birinci basamakta "amin!" dedi.

    İkinci basamakta yine "amin!" dedi.

    Üçüncü basamakta bir kere daha "amin!" dedi.

    Hutbeden sonra, sahabe efendilerimiz "Bu sefer senden daha önce duymadığımız bir şeyi duyduk yâ Rasûlallah! Eskiden böyle yapmıyordunuz, şimdi minbere çıkarken üç defa "amin" dediniz. Bunun hikmeti nedir?" diye sordular.



    Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:

    "Cebrâil aleyhisselam geldi ve 'Anne-babasının ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün onun!' dedi, ben de 'amin!' dedim.

    Cebrâil, 'Yâ Rasûlallah, bir yerde adın anıldığı halde, Sana salât ü selâm getirmeyen de rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!' dedi, ben de 'amin' dedim.

    Ve son basamakta Cebrâil, 'Ramazan'a yetişmiş, Ramazan'ı idrak etmiş olduğu halde Allah'ın mağfiretini kazanamamış, afv ü mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!' dedi, ben de 'amin' dedim."



    Bu üç meselenin faslı müştereki şudur: Cenab-ı Hak bir kısım külfet ve zorluk da ifade eden bu üç sorumluluğu yüklüyor. Fakat, onlardaki esas, ilâhî hikmet ve gaye kulun gufrâna mazhar olması, affedilmesidir. Ne var ki kul, oradaki o vazifeyi, o sorumluluğu yerine getirmediği için öyle bir nimetten tam istifade edemiyor. Yani, nasıl Üstad Hazretleri diyor: "İhsân-ı ilâhî olarak bu hizmet üzerimize yüklenmiş." Öyle de, ihsân-ı ilâhî olarak insan anne ve babasını idrak etmiş; ihsân-ı ilâhî olarak nâm-ı Celîl-i Muhammedî onun yanında yâd edilmiş ve ihsân-ı ilâhî olarak Ramazan-ı Şerif'e erişmiş. Fakat bu nimetlerin, bu ihsanların kadrini bilememiş. Oysaki bunlar, ibadet ü tâate paçanın tam sıvanacağı, Allah'tan sonra anne-babaya itâate paçanın tam sıvanacağı, tam Peygamber'e karşı kadirşinaslık vazifesi adına paçanın sıvanacağı.. fırsatlar gelmişken kapısının önüne kadar, o fırsatları değerlendirmemiş, dolayısıyla da "burnu yere sürtülsün, yazıklar olsun" itabını hak ediyor.

    Ramazan-ı Şerif orucu çok önemli bir ibadettir. Belki namazla beraber umumiyet itibarıyla Kur'an-ı Kerim'de otuz küsur yerde zekat zikrediliyor; ama -bildiğiniz gibi- oruç için de Kur'an-ı Kerim'de sayfalar ayrılmış. Ve değişik cezalarda kefaret olarak aynı zamanda oruç takdir edilmiş. Bazı suçlara karşılık 60 gün, 10 gün, bazen de 3 gün oruç kefareti emredilmiş. Demek ki o, günahları, hataları eriten çok önemli bir faktör, insanı temizleyen ve yükselten bir unsur
    ALINTIDIR
#30.10.2009 11:19 0 0 0
  • Aglamaktan gózleri kör oldu

    Kadin evliyalardan, bir Allah dostu hanim, o kadar agladi, o kadar gózyasi döktü ki, gözleri kör olacak hale geldi.Dostlari, akrabalari ona;

    -Korkariz ki aglamaktan gózlerin kór olacak.dediler.Kadin
    -Cehennem azabiyla, cehennem atesinin alevleriyle kör olmaktansa, dünyada Allah askiyla aglaya aglaya kör olmasi daha iyidir.bir göz ki sevgilinin yüzúnden mahrum ve ona hasretlidir.Bu göz nasil olurda aglamaz?dedi

    Sonunda aglamaktan, ve sarsilmaktan o kadar halsiz dústü ki, namaz kilamaz hale geldi. Ona rúyasinda söyle dediler;

    -Aglama ve gözyasini tut!
    Hasret cekenlerin ãhi, onlarin sifasidir.
    Namaza dikkat et , ibadete dön, namazi birakma!
    Allah deyenlerin, Allah a bagli olanlarin yolu ibãdet ve namazdir.

    Bu muhterem Hatun hemen namaza döner ve namaza devam eder...
    Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki;
    ''Allah icin gözyasi dóken gözleri cehennem yakmiyacaktir''.
    Alintidir
#30.10.2009 11:18 0 0 0
  • Günesin dogusundan batisina kadar...
    Suya hasret ,güne hasret bir kus misali yüregim...
    Hangi düsler masalina konu olacak bilmiyorum...
    Gül yapraklarının mis kokulari arasında gecen zaman...
    Kis bitecek Karlar eriyecek,Kardelen yüregim...


    Her gün icimi isitan günesim senden uzak nasıl yasarım ?
    Hele buluta inat yagan yagmurlar...
    Sizle sevdayi yasarken nasil ayri kalirim...
    Kal dersen, gökyüzün olurum maviligin derinliginde...
    Bir kardelen misali beklerim seni sadece yüregimde....

    Adanmis sözlerle yazacagim düslerimi...
    Yüregimin en derin manasinda hislerimi...
    Ve düsüncelerimin bam teline dokunuyorum artik...
    Sana yaziyorum ey kardelen yüreklim....

    Kardelen yüreklim...
    Bu kalabalik sehrin narin hassas sevgilisi...
    Bakislarina degmesin hic bir rüzgar....
    Gözlerinde ,yüreginin en derininde sakla beni...
    Sakin aglama her gözyasin bir asra bedel...

    Susuyorum.......
    Düsünüyorum........
    Hissediyorum.............
    Anliyorum...........................
    Yüregimdesin...............................
    Sen ve Ben........................................
    Kardelen yüreklim..............................


    ...Leyla...
#30.10.2009 10:49 0 0 0
  • Minicik bir bebektim kücücüktüm beni sen büyüttün anne
    Kücücük tazecik bir fidandım ezilecegim diye korkardim yeserttin anne
    Okullarda okuttun egittin ögrettin yetistirdin anne
    Gözlerin hic arkanda kalmasın anne hayirli evlat oldum

    Hayat cok zor olsa da güc de olsa bana ne yazar anne
    Gözyasınin rahmetiyle merhametinle güzelligiyle yüregim ferah anne
    Zorlu cileli dertli her anımda anne
    Duaların yanımda yüregimde bunu biliyorum hissediyorum anne

    Kimi görsem annesi yanıbasinda elleri ellerinde anne
    İste o zaman yüregim daglanır icim yanar anne
    Tek güclüğüm zorlugum sana ayrılık buna yanarım anne
    Geceler boyu sessiz sensiz aglarım icimi cekerek aglarim anne

    Ömür su gibi hızla akıyor zaman geciyor anne
    Saclara aklar düsecek vadeler yetiyor anne
    Zamansiz calacak davetsiz misafir kapiyi
    Alnim ak basim dik onurluyum anne
    O düsledigim bembeyaz atla bir gün gelir evladin yanına anne


    Büyüttün bu yasa dek getirdin
    Sana hakkini nasil öderim anne
    Dünyada menfaat beklemeden iyilik yapan
    Yegane kutsal varlik sendin anne
    Rabbimin melekleri yaninda olsun hep ANNEM...


    Gül bakislim gül kokanim güller yoluna fedadir ANNEM...


#30.10.2009 10:45 0 0 0


  • Senin eşkin meni düşürdü dile
    Neçe aşık olur bülbüller güle

    Hasret çektim könül verdim
    Seni sevdim men

    Böyle bir güzele eşkimi tezele
    Şiire gazele könül verdim
    Şiire gazele

    Eğer menden ayrı gezip dolansan
    Menim bu eşkime bigane kalsın

    Alışaram od tutaram
    Hem yanaram ben

    Bunu da bilmerem Sensiz ben gülmerem
    Könlümü vermerem heçkese men
    Könlümü vermerem
#30.10.2009 10:37 0 0 0
  • Ve gün be gün, ben seni düşünürüm, Sen benim herşeyimsin ey sevgili.
    Rüzgarlara ezberlettim türkülerimi, Ben hep uzaklara türkü yazarım
    Sılamsın, sevdamsın, sabır taşımsın Kalemim adından başka ad yazmaz
    Bu kütükte başka bir ad okunmaz Narına nuruna kurban olduğum,seven sevdiğinden asla yakınmaz..
    Ben sevda bölüğünde kıdemli bir askerim
    Terhis olsam gidecek bir yerim yok!Yüreğimden başka silah taşımam
    Bütün adresleri iptal ettim.Benim senden özge gerçek yarim yok.
    Sen benim herşeyimsin ey sevgili.. Ben rol gereği aşık değilim
    Deme bu garibin benimle işi ne Aşkım beni teşhir eder, Sesim içime saklanır
    Aklanırsa adım, seninle aklanır.
    İstersen durmadan adres değiştir,
    Gözlerimi bağlasalar da bulurum seni!
    Ben, türkülerde tanıdım Fizan'ı, Yemen'i
    Anlasam ki sesim sesine değmiştir, Bütün gemileri yakar giderim.
    Bu bir taahhüttür; sına beni..
    En deli rüzgarların önüne sür, bulut-bulut, Bir yerde yanlış yaparsam adımı unut.
    Son kurşunu kendime sıkar giderim.
    Bir et kemik torbası değilim ben Bir hasar raporu değil yazdığım
    Bir aşk mektubudur ey sevgili, Kızıl-kıyametten önce
    Ve görmek için bakmaya gerek yok..
    Her dilde güzeldir senin adın Meydanlar sarsılır sen ortaya çıkınca
    Yeter ki görecek göz, göz olsun.
    Velhasıl uzun sözlere hiç gerek yok Dil hicâbından lâl olmalı seni anarken
    Ey benim tabibim, tacidarım Gündönümüdür ben seni bekliyorum....


    Cansu Koc

    Senin eşkin meni düşürdü dile
    Neçe aşık olur bülbüller güle

    Hasret çektim könül verdim
    Seni sevdim men

    Böyle bir güzele eşkimi tezele
    Şiire gazele könül verdim
    Şiire gazele

    Eğer menden ayrı gezip dolansan
    Menim bu eşkime bigane kalsın

    Alışaram od tutaram
    Hem yanaram ben

    Bunu da bilmerem Sensiz ben gülmerem
    Könlümü vermerem heçkese men
    Könlümü vermerem
#30.10.2009 10:32 0 0 0
  • .Olay=Birkaç yıl önce, Süleymaniye Camii'nin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlaşılmış. Eğer çözüm bulunamazsa, koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış.
    Eğer çözüm bulunamazsa, koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış. Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş. Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmış.
    Ama elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bilinmiyormuş. Hemen Türkiye'nin en yetkin mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet oluşturulmuş. Ortaya bir sürü fikir atılmış.
    Her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamış. Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyormuş. Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar, mühendis kemerleri inceliyormuş.
    Bu adamlardan biri ortalarda dolanırken, kazara, gizli bir bölme bulmuş. Bölmede, üzerinde eski yazı olan bir not varmış ,Uzmanlara inceletilen kağıdın orijinal olduğu belgelenmiş.
    Bu kağıt parçası bizzat Mimar Sinan'ın imzasını taşıyan bir mektupmuş. Mektupta yazılanlar günümüz Türkçesine tercüme ettirilince ortaya söyle bir metin cıkmış.
    " Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz." Koca Sinan, kademe kademe, kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyormuş.
    Bu oyuk içinde yer alan bir şişe ve şişe içindeki notta söyle bir şey yazıyormuş: " Her kim bu tas eskidiğinde yenisiyle değiştirmek isterse eski taşın yerine takılacak.
    Yeni kilit taşının iki tarafından yağlı iple taşı bir taraftan sokup öteki taraftan çeksin ve sonra ipin dışarıda kalan kısımlarını kessin". Heyet Sinan'ın söylediklerini aynen yapmış.
    Süleymaniye camisi böylelikle kurtarılmış.Bu mektup su an Topkapı Sarayı'nda saklanıyormuş.
    2.olay=1950-60 arası bir tarihte inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden oluşan bir Japon heyeti Türkiye'ye gelmiş. Heyet İmar ve iskan Bakanlığı'ndan izin alarak ülkemizdeki tarihi yapıları incelemeye başlamış.
    Ayasofya'yı, Yerebatan Sarnıcını filan gezdikten sonra sıra Sinan' in kalfalık eseri Süleymaniye Camisi'yle Sinan'ın öğrencisi Mimar Davut Ağa'nın eseri Sultanahmet Camisi'ne gelmiş. Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar.
    Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar. Her geçen gün şaşkınlıkları daha da artıyormuş.
    Çünkü Japonlar daha ilk incelemede camilerin gevsek bir zemin üzerine inşa edildiğini anlamışlar. Ama bunca yıl, bu camilerde bir çatlak dahi olmamasına akil sır erdirememişler.
    Bunun üzerine Türkiye programının gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yoğunlaşmışlar. Araştırmalarının sonucunda herhangi bir sarsıntı sırasında bu iki caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiği ortaya çıkmış. Minareleri incelediklerinde ise dumurlara ikiye katlanmış.
    Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem mekanizması üzerine oturtulduğunu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiğini görmüşler. Daha derin araştırma yapmak için Edirne'ye, Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camisi'ne gitmişler. Oradaki olağanüstü sistemleri görünce iyice dumur olmuşlar.
    Selimiye'nin tüm sırlarını aylarını harcayarak çözmüşler. Japonya'ya döndüklerinde ise Sinan'ın sırlarını uygulamaya sokarak şehirlerini Sinan'ın kullandığı sistemlerle kurup muazzam gökdelenler dikmişler. Yani su an gelişmiş ülkelerin gökdelen yapımında kullanıldıkları çoğu sistem, yüzyıllar önce Sinan'ın geliştirdiği mekanizmalarmış.

    3.Olay=Bir gün Selimiye Camii'ne girenler,kubbenin altında bir Japon'un ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırtüstü yattığını görmüşler.Tabii hemen Japon'u, "Burası kutsal bir yer. Bu şekilde yatmak bizim inançlarımıza göre saygısızlıktır.
    Lütfen oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmışlar.Ancak, Japon trans vaziyetteymiş,gözlerini kubbeden ayırmadan söyle sayıklıyormuş; "Bu imkansız. Ben yılların mühendisiyim.
    Bu kubbe var olamaz. Hayal görüyorum.. Bu kubbenin orada o şekilde durması fizik ve matematik kurallarına aykırı.
    Bu imkansız, orada hiçbir şey yok,orada hiçbir şey yok."

    4.Olay=Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmış.Bu nedenle minarelerinin yakin zamanda yıkılacağı fark edilmiş.Uluslar arası bir grup bilim adamı toplanmışlar.Nasıl kurtarırız bu tarihi minareleri diye kafa kafaya vermişler.
    Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler.
    Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karsılaşmışlar. Mimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce ayni şeyi düşünmüş meğerse.?

    5.Olay= Mimar Sinan'ın Selimiye Camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı besinci. bir işlem yaratarak çözdüğü söylenir.
    Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir bir dehanın urunudur. Almanlar ayni sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar.
    Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır.Almanların dehası ise, o çirkin metal yığınına Selimiye'den fazla turist çekebilmelerindedir.

    "Türk Milleti tarihte bu oluşumların acılarını görmüş ve çözüm yollarını bulmakta güçlük çekmemiştir. Bundan sonra da çekmeyecektir." "Bu Kudret Damarların da Akan Asıl Kanda Mevcutdur."
    K.ATATÜRK
#30.10.2009 10:29 0 0 0

  • YAVUZ SULTAN SELİM
    Doğum / Ölüm: 1470-1520
    Saltanat Süresi: 1512-1520


    Daha şehzadeliğinde halkın "Yavuz" dediği ve tam adı "Selim Şah" olan Sultan Selim, zevk ve sefadan uzak bir hükümdardı. Her zaman devlet işleriyle meşguldü. Yavuz'un bütün gösterişi, devlet işlerindeydi. Hususi hayatında mahcup, mütevazı ve sakin bir adamdı. Çok çevik ve zeki idi. Evliyaya çok rağbet ederdi, onların sohbetlerine katılmayı bulunmaz bir ni'met sayardı. Mürşidi Sümbül Efendi Hazretleri'ydi. Yavuz Sultan Selim ve ordusu, dünya üzerinde çölü 13 gün gibi kısa bir sürede geçebilmiş tek orduydu. Yavuz Sultan Selim, bu sefer sırasında ordusuyla çölde ilerlerken, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'i gönül gözüyle görmesi ve bu şekilde Peygamber Efendimiz'in onlara çölün nasıl geçileceğinin yolunu göstermesiyle başarılmıştır. Kulağı küpeli tek padişahtır. Mısır seferi sırasında, paşaların kullarını tanıyabilmek için (her paşa farklı renkte küpe kullandırırmış) kullarına küpeler taktırdıklarını görmüş, bunun üzerine kendisinin Allah'ın kulu olduğunu manasını taşıyan küpesi, kendisinin isteğiyle Mısır seferi sırasında takılmıştır. Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı fethettiğinde bakıyor ki insanların kulaklarında küpeler var . "Bu küpeler ne?" diyor. Renk renk küpeler; bir kısmı siyah küpe, bir kısmı beyaz küpe. Bir kulaklarına bir küpe takmışlar; siyah, demirden küpe. "Bu" diyorlar, "Siyah olanlar Süleyman Paşa'nın kulları; beyaz olanlar Hasan Paşa'nın kulları" (Bunlar hep Paşaların kullarını tanımak için kulaklarına taktığı şey.) "Getirin!" diyor "Hangi renk yok, o renkten bir tane de benim kulağıma takın" diyor. "Eeee" diyorlar, "Hangi paşanın rengini takacaksın?" "Ne paşası?" diyor "Orası var. Allah var. Onlar paşaların kulları olmaya devam etsinler. Ben Allah'ın kuluyum." diyor. Ve herkes Yavuz Sultan Selim'i küpeli olan o resmiyle görünce, "Allah Allah, ne biçim padişah bu!" diyorlar, "Gayri ciddi bir padişah, kulağı küpeli padişah." Oysa ki; orada çok derin bir mana var. O küpe onun Allah'ın kulu olduğunu ispat ediyor herkese.
#30.10.2009 10:27 0 0 0