onurerden

onurerden

Üye
28.02.2011
Acemi Er
51
Hakkında

  • aga tmm ii güzel yayınlamışınızda hikaye türünde yazı lazım hikaye gibi bi yazı lazım
#11.04.2012 17:41 0 0 0
  • Konu: Too Enough
    Ve ben ne zaman rütbe atlıcaaaaaammm :DDD
#05.03.2012 17:34 0 0 0
  • Konu: Too Enough
    Ya o kadar şahaneki süper olmuş varya ne zamandan beridir girmiyordum sitenize görünce şaşırdım
#05.03.2012 17:33 0 0 0
#05.05.2011 17:30 0 0 0
#05.05.2011 17:23 0 0 0
#05.05.2011 17:21 0 0 0
#23.04.2011 15:05 0 0 0
  • akrostiş çalışma istiyorum kişisel gelişim ile ilgili admin yayınlarmısın...
#18.04.2011 16:12 0 0 0
#12.04.2011 16:57 0 0 0
  • GENÇLER NASILSINIZ BAKIMMMM..






    HİÇ SES ÇIKMIOOO KAÇ KİŞİ BURDA BAKALIMMMM GÖRELİM ONLINEE :):)
#23.03.2011 18:48 0 0 0
#23.03.2011 18:46 0 0 0
#23.03.2011 18:44 0 0 0
  • ZİRAAT BANKASININ KURULUŞU

    19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğu'nda, ticaret ve finansmanda batılı modellerin benimsenmesiyle birlikte, yabancı bankalar ülke toprakları içinde faaliyet göstermeye başlamıştı. O dönemlerde ülkede henüz, ulusal niteliğe sahip bir bankacılık sisteminin kurulması için yeterli sermaye birikimi oluşmamıştı ve bir kaynak yaratma aracı olarak milli bankaların varlığından söz edilemiyordu. Bundan en çok zarar gören kesim ise çalışan nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçilerdi. Çünkü tamamen kendi kaderine terkedilmiş tarım kesiminde, geçim sıkıntısı içinde bulunan büyük bir çiftçi topluluğu başvurabilecekleri kurumsal bir finansal yapı olmadığı için, sürekli olarak özel şahıs kredilerine muhtaç durumdaydı.

    Sözü edilen kredileri verenler, bu işi meslek edinmiş faizci kimselerin yanı sıra, tarım gereçlerini satan tüccar, toptancı, ihracatçı, komisyoncu, kabzımal ve köy bakkalı gibi çeşitli ticaret erbabı ve esnaflardı. Bu tür yüksek faizli özel şahıs kredilerine Tefeci veya Murabaha Kredileri denilmekteydi.

    O sıralarda günde 1 para hesabıyla yıllık %900'lere varan bir faiz söz konusuydu. Dolayısıyla borçlarını ödemekte son derece zorlanan çiftçiler, ürünlerini daha hasattan önce bu kişilere satmak zorunda kalmaktaydı.(Selem Usulü)

    Ezilen çiftçilerin dertlerine çare bulunabilmesi için devletin zirai kredi işine el atması düşüncesi dönemin gazetelerinde ve resmi ağızlarda yer bulmaya başlamıştı.

    O dönemde Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Yugoslavya'nın Niş Kenti Valisi olan Mithat Paşa, çeşitli alanlarda başarılı çalışmalarda bulunmasının yanı sıra, çiftçilerin içinde bulundukları zor koşullara da yakından tanık olmuştur.Yaptığı araştırmalarla, bu alanda teşkilatlanmanın zorunlu olduğu ve çiftçilerin, tefecilerin elinden kurtarılması için devlet yardımının gerektiği, ancak bu yardımın halk hareketiyle desteklenmesinin önem taşıdığı sonucuna varmıştır. Böylece 1863 yılında, çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, Mithat Paşa öncülüğünde, devlet eliyle ve devlet himayesinde kurulan ve adına "Memleket Sandıkları" denilen organizasyon Milli Bankacılığın ilk örneği olarak tarihe geçmiştir.

    Mithat Paşa 1863 yılında Pirot Kasabası'nda kurduğu ilk Memleket Sandığını oluştururken Türk gelenekleri arasında zaten varolan ve karşılıklı yardımlaşma esasına dayanan imece geleneğinden esinlenmiştir.

    1867 yılında "Memleket Sandıkları Nizamnamesi" nin yürürlüğe girmesiyle Osmanlı Devleti'nin her yanında Sandıklar faaliyete başlamış ve uzun yıllar başarıyla hizmet vermiştir.

    Ancak izleyen yıllarda sandıkların işleyişinde gözlenen bozulmalar Memleket Sandıkları'nın etkinliklerini azaltmıştır. Sandıkları merkezi yönetime bağlayarak olumsuzlukları giderebileceğini düşünen hükümet, 1883'te aynı amaçlar doğrultusunda "Menafi Sandıkları"nı kurmuştur. Menafi Sandıklarına geçilmesiyle, idare yeniden düzenlenmiş, kayıt ve muhasebe işleri çağdaş ve ilmi esaslara uygun olarak yürütülmeye başlanmış ve merkezi hükümetin doğrudan denetimine tabi tutulmuştur.

    Bu yeni yapılanma, Sandıkların idaresine nispeten ciddi, bilimsel denetime açık bir işleyiş kazandırsa da tamamen yeni, çağdaş bir örgütlenmeye duyulan gereksinimin önünü alamamıştır.

    Böylelikle, 15 Ağustos 1888'de Menafi Sandıkları'nın yerine işlevlerini üstlenecek modern finans kuruluşu olarak Ziraat Bankası resmen kurulmuş, o tarihte faaliyette bulunan Menafi Sandıkları da Banka şubelerine dönüştürülerek faaliyete başlamıştır. O güne kadar Menafi Sandıklarının mali kaynağını oluşturan menafi hisseleri Bankaya devredilmiş ve bundan sonraki hisseler de Bankanın sermayesine tahsis edilmiştir. Bu adımla birlikte, teşkilatlı tarımsal kredi tarihimizde yeni bir dönem başlamıştır.

    Ziraat Bankası'nın ilk kuruluşundaki görevleri ise;
    1.Satılması mümkün olan gayrimenkul rehini ve kuvvetli kefalet karşılığında çiftçiye kredi kullandırmak,
    2.Faiz karşılığında tevdiat kabul etmek,
    3.Ziraat'e ilişkin sarraflık ve aracılık işleri yapmak
    olarak belirlenmiştir.

    Bankamız Tarihinin Kilometre Taşları
    1863
    •Mithat Paşa tarafından Pirot kasabasında bugünkü Ziraat Bankası'nın temelini oluşturan Memleket Sandıkları kuruldu (20 Kasım).
    •3-12 Ay vadeli ve kişi başına azami 20 liralık ilk tarımsal kredi uygulaması başladı.
    1867
    •Memleket Sandıkları Nizamnamesi yürürlüğe girdi.
    •Ülkemizde ilk kez teşkilatlı kredi sistemi mevzuatı oluştu.
    1881
    •Edirne vilayetinde bir Ziraat Bankası kurulması için iki yabancıya hükümetçe izin verildi ancak sonuç başarısız oldu.
    •Banka yabancı ortak konusunda ilk girişimde bulundu.
    1883
    •Menafi Sandıkları Memleket Sandıklarının yerini aldı.
    •Aşar Vergisine Menafi Hissesi Zammı yapılarak Sandıklara daimi ve istikrarlı bir mali kaynak yaratıldı.
    •Sandıklar güçlü ve sürekli bir yapıya kavuşturuldu.
    1888
    •Ziraat Bankası Nizamnamesi yürürlüğe girdi (28 Ağustos).
    •Ziraat Bankası Umum Müdürlüğü faaliyete geçti (17 Eylül).
    •Mikail PORTAKALYAN Banka Umum Müdürlüğü görevine getirildi.
    •İlk defa faiz karşılığı mevduat kabul edildi.
    •Nominal sermayesi 10 milyon TL olan Ziraat Bankası hükümetin himayesinde ve Ticaret ve Nafia Nezareti'nin kontrolü altında bir Devlet Müessesesi oldu.
    1892
    •Bankanın teftiş hizmetlerini kendi müfettişleri görmeye başladı.
    •Hazineye ilk kredi verildi.
    •Banka faaliyetleri daha etkin bir şekilde denetlenmeye başlandı.
    1916
    •Ziraat Bankası Kanunu çıkarıldı (23 Mart).
    •Emil Kautz Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •Tarımsal işletmelere kredi, tahvil ve kefalet karşılığı avans kullandırılmaya başlandı.
    •İlk devlet tahvili satışı yapıldı.
    •Bugünkü Mevduat Sertifikası benzeri "Tevdiatı Nakdiye Senetleri" çıkarıldı.
    •Zirai alacaklarda ilk toplu erteleme yapıldı.
    •İlk tohumluk kredisi verildi.
    1919
    •İzmir'i işgal eden Yunanlılar burada ayrı bir Ziraat Bankası İdare Merkezi oluşturarak, işgalleri altına giren şube ve sandıkları bu merkeze bağladılar.
    •Kurtuluş Savaşı sırasında oluşturulan Kuvayı Milliye müfrezelerinin giderlerinin karşılanabilmesi için Ziraat Bankası sandıklarından para alınıp askerlere teçhizat sağlandı.
    •İşgal, Banka bünyesini olumsuz şekilde etkiledi.
    1920
    •Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla birlikte, TBMM'nin nüfuzu altındaki topraklarda bulunan şube ve sandıkların idaresi görevi Ziraat Bankası Ankara Şubesi'ne verildi (23 Nisan).
    •Böylece Ziraat Bankası Milli Mücadele'de yerini aldı.
    •23.06.1920'de Ahmet Kemal ILGAZ, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •06.12.1920'de Hüseyin Avni ŞUŞUD, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    1922
    •İzmir teşkilatı Ankara'ya tabi oldu (9 Eylül). İstanbul teşkilatı Ankara'ya tabi oldu.
    •Milli Mücadele'nin kazanılması ile Banka tekrar bütünlüğüne kavuştu (23 Ekim).
    1923
    •Abdülkadir Zeki GÜÇLÜ, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •13.10.1923'te Emil KAUTZ, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •İlk tahsil senedi çıkarıldı.

    1924
    •Ziraat Bankası'nı, kaynaklarını günlük ihtiyaçlara harcayan hükümetlerin siyasi etkisinden kurtarmak, gerçek sahipleri olan çiftçilerin eline ve yönetimine teslim etmek ve tarımsal kredilerle sınırlanmış olan faaliyetlerini genişletmek amacıyla, TBMM'de 444 sayılı Bütçe Kanunu kabul edildi (19 Mart).
    •Banka organları Umumi Heyet, Umumi Heyet Müfettişleri, İdare Meclisi ve Umum Müdürlük biçiminde oluşturuldu.
    •Prof. Leon MORF, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •Bütçe Kanunu ile Ziraat Bankası bir devlet müessesesi olmaktan çıkarıldı ve Anonim Şirket haline geldi.
    1938
    •Umumi Heyet'in yetkilerini genişletmek üzere "Sermayesinin Tamamı Devlet Tarafından Verilmek Suretiyle Kurulan İktisadi Teşekküllerin Teşkilatıyla İdare ve Murakebeleri Hakkında Kanun" kabul edildi.
    •3202 sayılı Kanun'da yer alan Murakıplar Heyeti 3460 sayılı Kanun'la kaldırılarak, bu görev Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Umumi Murakebe Heyeti'ne verildi.
    •Nusret M. MERAY, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •Banka, bugünkü adıyla Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenmeye başlandı.

    1945
    •3202 sayılı Kanun'da hazırlanacağı belirtilen ve 198 maddeden oluşanTürkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası (TCZB) Tüzüğü tamamlanarak yürürlüğe girdi.
    •TCZB Tüzüğü, Genel Müdürlük birimlerinde büyük çapta bir yeniden yapılanmayı gündeme getirdi.

    1964
    •"Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun" ile "Umumi Heyet", TBMM Genel Kurulu ve onun adına hareket eden "Kamu İktisadi Teşebbüsleri Karma Komisyonu" oluştu.
    •Umumi Murakebe Heyetinin görevini Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üstlendi.
    1975
    •Hamburg Temsilciliği açıldı.
    •KKTC'de Lefkoşa, Gazimağusa ve Güzelyurt Şubeleri açıldı.

    1977
    •Alınan yeni bir Yönetim Kurulu Kararıyla, "Yurt düzeyinde yaygın Ziraat Bankası teşkilatının verimli ve etkili bir yönetime kavuşması için gereken tedbirleri almak, faaliyetlerini yakından izlemek ve Genel Müdürlük'te oluşan kararların şubelerce tam ve doğru olarak uygulanmasını sağlamak amacıyla" Ege (İzmir), Marmara (İstanbul), İç Anadolu (Ankara), Doğu Anadolu (Erzurum), ve Güneydoğu Anadolu (Diyarbakır) Bölge Müdürlükleri kuruldu.
    •Artan şube sayısının bir gereği olarak merkezi yönetimden, yerinden yönetime geçilmeye başlandı.
    1981
    •Rahmi ÖNEN, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •Bankamız tarihini sergilemek amacıyla Genel Müdürlük Şeref Salonu'nda Ziraat Bankası Müzesi açıldı.
    •Bu müze Türkiye'nin ilk banka müzesi olma özelliği taşımaktadır.

    1983
    •New York temsilciliği şubeye dönüştürüldü.
    •Duisburg, Berlin, Münih, Stuttgart ve Rotterdam Temsilcilikleri açıldı.

    1986
    •Gelişen teknolojiyi bankacılık hizmetlerine uyarlamak ve daha hızlı, kaliteli ve verimli hizmetler sunabilmek amacıyla Ankara ve İstanbul'da 7 şubede "Bank 86" adı altında geliştirilen proje kapsamında otomasyon ortamına geçildi.
    •Antalya ve Mersin Serbest Bölge Şubeleri kuruldu.
    1988
    •Güneydoğu Anadolu Projesi Kredileri (GAP) Müdürlüğü kuruldu.
    •Ş.Coşkun ULUSOY, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •GAP bölgesi üreticilerine, bölgenin özelliklerine uygun kredi desteği verilmeye başlandı.
    •Euromoney Dergisinin, " Özkaynak Büyüklüğüne Göre İlk 500 Banka" sıralamasında Ziraat Bankası 452. oldu.
    •Tarımı desteklemede ilk kez bir bölge tek başına ele alınarak yeni bir anlayışın temelleri atıldı.

    1989
    •Bankanın ihtiyaç duyduğu nitelikli personelin yetiştirilmesi amacıyla Bankacılık Okulu öğretime açıldı.
    •Bankers Trust International Ltd. liderliğindeki diğer katılımcı bankalar aracılığıyla Hazine garantisi olmaksızın 140 milyon $'lık Temmuz 2001 vadeli, değişken faizli tahvil ihracı gerçekleştirildi.
    •Bankamızda ilk Yatırım Fonu (Fon I) kuruldu.
    •Ziraat Altın adı altında altın satışına başlandı.
    •İlk tüketici kredisi verildi.
    •İlk kredi kartı verildi.
    •Bingöl-Muş Kırsal Kalkınma Projesi başlatıldı.

    1990
    •Ankara, İstanbul ve İzmir Bölgesi Dış Muameleler Şubelerimizin Genel Müdürlüğümüz üzerinden "Remote Work Station" olarak SWIFT -1 Sistemine bağlanması sağlandı.
    •Özel Tarımsal Krediler, Bireysel Bankacılık ve Bankacılık Kartları Müdürlükleri kuruldu.
    •"Self Servis Bankacılık" uygulaması başlatıldı.
    •ATM'lerin yanında, Türkiye'de ilk kez hizmete sunulan Yabancı Para Bozma Makinaları, Self Servis Danışma Terminalleri ve Sesli Mesaj Sistemleri ile bu proje, ülkenin ilk "İnsansız Elektronik Şube" mantığında çalışan ve 24 saat hizmet verme amacına yönelik bir atılım oldu.
    •Tahvil-Bono alım satımına başlandı.
    •Hisse Senedi alım satım işlemlerine başlandı.
    •Zirai kredi müşterileri müşterek borçlu ve kefillerin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla Başak Sigorta ile imzalanan protokol çerçevesinde sigortalanmaya başlandı.
    •Fon II, III ve IV kuruldu.
    •İthal Süt Hayvancılığı Projesi başlatıldı.
    •Banka SWIFT'e geçerek dış işlemlerde de etkin olma isteğini ortaya koydu, ayrıca yeni ürünlerle her kesime hitap etmeyi amaçladı.

    1993
    •İstanbul Şube'sine bağlı olarak İstanbul Takas İşlemleri Merkezi faaliyete geçti.
    •Tarım sektöründeki işletme kredilerine bir yıllık vade dönemi tanındı.
    •Ziraat Bank Moscow, Kazkommerts Ziraat International Bank (KZI Bank), Turkmen Turkish Commercial Bank (TTC Bank) ve Uzbekistan Turkish Bank (UT Bank) kuruldu ve faaliyete geçti.
    •Ziraat Bankası Euromoney Dergisinin "İlk 500 Banka" sıralamasında 202., net kâra göre 41., özkaynak kârlılığına göre dünya 1.si, ve Dünyanın En Hızlı Gelişen İlk 50 Bankası sıralamasında da 12. oldu.
    1998
    •Günün gelişen teknolojileri kullanılarak açık sistem mimarisi üzerine "Ziraat 2001" projesi taşındı. Bu proje Ankara'da 86 şubede, Microsoft Windows NT ve SQL veri tabanı üzerinden kullanılmaya başladı.
    •Sofya Şubesi açıldı.
    •Stuttgart, Hannover, Frankfurt ve Duisburg Temsilcilikleri, şube olarak faaliyete geçti. Bankanın yazılım atağı, yeni ürün ve hizmetlerin sunumunu kolaylaştırdı.

    1999
    •1999 yıl sonu itibariyle iştirak sayısı 21'e ulaştı.
    •Osman TUNABOYLU, Genel Müdürlük görevine getirildi.
    •Dövize endeksli, spot ve gün içi kredi uygulamaları başlatıldı.
    •Üsküp Şubesi faaliyete geçti.
    •Turkish-Ziraat Bank Bosnia D.D., VISA ve EUROPAY lisansı alarak Ziraat Kart A.Ş. koordinatörlüğünde Bosna-Hersek'te ilk kez "VISA acquiring" ve "issuing" işlemlerine başladı.
    •Berlin ve Münih Temsilcilikleri şube olarak faaliyete geçti.
    •Ziraat Bankası'nın teşkilat ağı daha da genişledi.

    2000
    •25 Kasım 2000 tarihinde kabul edilen 4603 sayılı kanunla T.C. Ziraat Bankası, Anonim Şirket haline getirildi.

    2001
    •Kamu Bankalarının yeniden yapılandırılmaları kapsamında, Ziraat Bankası 2001 yılından başlayarak büyük bir değişim içine girdi.
    •Şubat 2001 Krizinin ardından Kamu Bankaları, Vural Akışık başkanlığında ortak bir yönetim kurulu tarafından yönetilmeye başlandı.
    •Ziraat Bankası Genel Müdürlüğüne Dr. Niyazi Erdoğan atandı.
    •Bankanın organizasyon yapısı, çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre tamamen değiştirildi.
    •Operasyon ağırlıklı bankacılık anlayışına, pazarlama nosyonu eklendi.
    •Emlak Bankası, Ziraat Bankası ile birleştirilerek kapatıldı.
    •37 adet merkez şube seçilerek, merkezi yönetimin bazı yetkileri bu şubelere devredildi.
    •Banka çalışanları Özel Hukuk Hükümlerine göre çalıştırılmaya başlandı.

    2002
    •Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu başkanlığına Safa Ocak atandı.
    •Krizden sonra ilk krediler verilmeye başlandı.

    2003
    •Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu başkanlığına M. Zeki Sayın atandı.
    •Ziraat Bankası Genel Müdürlüğüne Can Akın Çağlar atandı.

    2005
    •Misyonunu başarı ile tamamlamasının ardından, Kamu Bankaları Ortak Yönetimi uygulaması sona erdi.
    •Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı'na Prof. Dr. İlhan Uludağ atandı.
    2008
    •Ziraat Bankası 145. yılına girdi.
    •Bankamız Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlhan Uludağ'ı kaybettik.
    2009
    •Ziraat Bankası, Yunanistan'da Atina ve Gümücine şubelerini açtı.
    •Müşterilerin işlemlerini, uzman personelimiz ile karşılıklı olarak anında, sesli ve görüntülü olarak yapabilecekleri Görüntülü İşlem Merkezleri faaliyete geçti.
    •Ziraat'ten Yüzyılın Karı: Ziraat Bankası, net 3.55 milyar TL karla, bugüne kadar bir Türk Şirketi'nin elde ettiği en yüksek kar rakamını açıkladı.
    2010
    •Ziraat Bankası, Türkiye Kupası'nın isim hakkını satın aldı.
    •Bankamız Yönetim Kurulu Başkanlığı'na Muharrem KARSLI atandı.

    ALINTIDIR...
#21.03.2011 19:27 0 0 0
#13.03.2011 20:11 0 0 0
#13.03.2011 20:07 0 0 0
#02.03.2011 13:59 0 0 0
#01.03.2011 18:38 0 0 0
  • MANİLER




    Karanfilim sarkarım

    Açılmağa korkarım

    Yar geliyor deseler

    Ölü olsam kalkarım



    Ateşim var külüm yok

    Bülbül oldum dilim yok

    Yar senden ayrılalı

    Ağlamadık günüm yok



    Elmayı yüke koydum

    Ağzını dike koydum

    Şu ellerin içinde

    Boynumu büke koydum



    Dut yedim duttu beni

    Duttu kuruttu beni

    Ben gurbete gidince

    Yarim unuttu beni



    Kebabı ince doğra

    Geçerken bize uğra

    Başka bir yar seversen

    Bilinmez derde uğra



    Mendilim bile bile

    Ben düştüm gurbet ile

    Yedi mendil çürüttüm

    Gözyaşı sile sile



    Mendilimin uçları

    Çıkamam yokuşları

    Yârime selam edin

    Yedi dağın kuşları



    Zeytin yağın şişesi

    Ak gülün menekşesi

    Oturmuş mani söyler

    Ciğerimin köşesi



    Can için canan hani

    Bu aşka derman hani

    Gönül sarayı bom boş

    Beyi ben sultan hani



    Ata bindim kuruldum

    Kız ben sana vuruldum

    Keşke vurulmasaydım

    Çankırıya duyuldum
    Şu dağlar soldu yine

    Yareler doldu yine

    Kaş bozuk çehre eğri

    Sana ne oldu yine



    Şu dağlar ala dağlar

    Al giymiş kara bağlar

    Sevdiğinden ayrılan

    Kah düşünür kah ağlar



    Deniz üstü piyade

    Muhabbetler ziyade

    Ölüm var ayrılık yok

    Böyle and var bende



    Yaylı yaylı havada

    Bir kuş vurdum yuvada

    İkimize bir ölüm

    Kalmayalım burada



    Yemenimin yeşili

    Bulamadım eşimi

    Yemenim sende kalsın

    Sil gözünün yaşını



    Yumurtanın sarısı

    Yere düştü yarısı

    Nezaketten ne anlar

    Şu yezidin karısı



    Zeytin yağın şişesi

    Aşk ateşine düşesi

    Gündüz gelme gece gel

    Ciğerimin köşesi



    Su gelir millendirir

    Çayırı çimlendirir

    Benim sevgili yarim

    Dilsizi dillendirir



    Su gelir lüle lüle

    Yar gelir güle güle

    Elimde yeşil mendil

    Terini sile sile



    Odam sarı boyalı

    İçi bülbül yuvalı

    Böyle sevda görmedim

    Ben anamdan doğalı




    Şu dağlar olmasaydı

    Çiçeği solmasaydı

    Ölüm Allahın emri

    Ayrılık olmasaydı





    Gidiyorum kalasın

    Sararıpta solasın

    Benim gibi yari sen

    Arayıpta bulasın



    Elimde sarı kağıt

    Ağlarım saat saat

    İşte ben gidiyorum

    Oturun rahat rahat



    Evinden gelen olsa

    Halimden bilen olsa

    Yare mektup yollardım

    Çankırıya giden olsa



    Bahçelerde hurmayım

    Yeşil başlı turnayım

    Başka bir yar seversem

    Gençliğime doymayım



    Su akar merdin merdin

    Kim bilir kimin derdin

    Ağaçlar kalem olsa

    Yazılmaz benim derdim



    Bülbülü gül ağlatır

    Aşığı yar ağlatır

    Ben feleğe ne dedim

    Her gün beni ağlatır



    Bahçeniz de gül varmı

    Gül dibinde yer varmı

    Bu akşam geleceğim

    Yatağında yer varmı



    Karanfilim buğdayım

    Sen çiğne ben yutayım

    O senin ettiğini

    Ben nasıl unutayım



    Karanfilim katar oldu

    Hasretlik yeter oldu

    Bu ayrılık sevdiğim

    Ölümden beter oldu
    Camilerden huu gelir

    Çeşmelerden su gelir

    Çekerim ayrılığı

    Elimizden ne gelir





    Şu dereler akıyor

    Aşkın beni yakıyor

    Gel beraber gezelim

    Görenler hep bakıyor



    Karanfilim saksıda

    Bir yar sevdim gök suda

    Mevlam bizi kavuştur

    Akşam ile yatsıda



    Bahçelerden geçiyor

    Bir kuş gibi uçuyor

    Beni kendine yaktı

    Şimdi benden kaçıyor



    Entarin mavi boya

    Kenarı ipek oya

    Sen beni verem ettin

    Sevemedim doya doya



    Çayır ince az kaldı

    Kenarında iz kaldı

    Merak etme sevdiğim

    Kavuşmaya az kaldı



    Mektubum yazılıyor

    Yüreğim sızılıyor

    Sarı saçlı sevdiğim

    Candan beni arzuluyor



    Mektup yazdım acele

    Al eline hecele

    Mektup benim vekilim

    Al koynunda gecele



    Bir yar sevdim taburda

    Çok iş vardır sabırda

    Ölürsek bir ölelim

    Çift koysunlar tabuta



    Pencereden kuş uçtu

    Yandı yürek tutuştu,

    Acıyınız a dostlar

    Ayrılık bize düştü




    Ruhum ihtiyar değil

    Hiç kimseye yar değil

    Çok sevdiğim var ama

    Hiç birisi uyar değil



    Al bağlamış başına

    Rastık çekmiş kaşına

    Yeniden bir yar sevdim

    Girmiş on beş yaşına



    Kamışa bak kamışa

    Su ne yapsın yanmışa,

    Mevlam sabırlar versin

    Yarinden ayrılmışa



    İndim dere başına

    Yazı yazdım taşına

    Gelen giden okusun

    Neler geldi başıma



    Karanfilsin tarçınsın

    Neden böyle hırçınsın

    Ne küçüksün ne büyük

    Tam benim harcımsın



    Yeşil mumu yandırdım

    Pençereye kondurdum

    El oğlunun yoluna

    Gül benzimi soldurdum



    Karanfili oydurdum

    İçine gül doldurdum

    Hayırsız yar yoluna

    Gül benzimi soldurdum



    Karanfil koydum tasa

    Akşamdan girdim yasa

    Yedi yıl hizmet ettim

    Ela gözlü bir kıza



    Karanfilim budama

    Sefa geldin odama

    Eğer candan seversen

    Dünür gönder babama



    Karanfil evlek evlek

    Dadandı kara leylek

    Yazı beraber geçirdik

    Kışın ayırdı felek
    Karanfil oyulurmu

    Güzele doyulurmu

    Yari güzel olanın

    Kolları yorulurmu



    Ay doğar idiğinden

    Gün doğar gediğinden

    Bekar oğlan bekar kız

    Dönermi dediğinden


    Karanfil özü ile

    Kim görmüş gözü ile

    Adam yardanmı geçer

    Ellerin sözü ile



    Saçaklıkta kilim var

    Karşı yanda gülüm var

    Güzelliğim yok ise

    Yetmiş iki dilim var



    Yüzüğüm mal taşı

    Yandı ciğerim başı

    Senden ayrı düşeli

    Akıyor gözüm yaşı



    İndim nane biçmeğe

    Soğuk sular içmeğe

    Yarim beni istemiş

    Kanadım yok uçmaya



    İncili fesli yarim

    Bülbül nefesli yarim

    Nerelerden geliyor

    Sultan misli yarim



    Al mendilim sendedir

    Bir ucu bedendedir

    Dokuz defa yar sevdim

    Benim gönlüm sendedir



    Duvarlardan aşalım

    Çimenliğe düşelim

    El kaldır hacet dile

    Çabukca kavuşalım



    Yedi lüleli pınar

    Hep kuşlar ona konar

    Yare varamadım

    Yüreğim ona yanar




    Gökte uçan kırlangıç

    Kanadı ayruç ayruç

    Beni yardan ayıran

    Kan kussun avuç avuç



    Zeytin yaprağı göktür

    Arada düşman çoktur

    Düşmanlar ölmeyince

    Bize kavuşmak yoktur



    Kahve pişmiş soğusun

    Koy fincana durulsun

    Beni yardan ayıran

    Sol böğründen vurulsun



    Giden gemi dururmu

    Mektup yazsam okurmu

    İkimiz bir yastıkta

    Yatmak nasip olurmu



    Ayva sarı gül sarı

    Güle dadanmış arı

    Oğlan kızı sevince

    Halt etmiş koca karı



    Beyaz giyme söz olur

    Siyah giyme toz olur

    Hep yeşiller giyelim

    Muradımız tez olur



    İndim dere başına

    Sabun koydum taşına

    Sevda nedir bilmezdim

    O da geldi başıma



    Karanfil olacaksın

    Sararıp solacaksın

    Ben annene danıştım

    Sen benim olacaksın



    Bu gün ayın onudur

    Yüküm buğday unudur

    Evliye gönül verme

    Eve gider unutur



    Akşam oldu gelen yok

    Yemek pişti yiyen yok

    Gizli sevda çekiyorum

    Hiç halimden bilen yok
    Yol bilen gelir yakın

    Yar sevdim cana yakın

    Kız Allahı seversen

    Eviniz kime yakın



    Karşıdaki boz yılan

    Gözüm doldu tozunan

    Benim gibi varmıdır

    Bir gül iken bozulan



    Saat onu vurdumu

    Çilelerim doldumu

    Seni gidi vefasız

    Şimdi gönlün oldumu



    Karşıdan gördüm seni

    Güle benzettim seni

    Kıyamadım kokmağa

    Ellere verdim seni



    Kara karga olsaydım

    Selvilere konsaydım

    Gelen geçen yolcudan

    Ben yarimi sorsaydım



    Çimene uzanmışsın

    Nar gibi kızarmışsın

    Dedim tebrik ederim

    Yeni yari kazanmışsın



    Bir kuzu meler gelir

    Dağları deler gelir

    Kimsesiz olanların

    Başına neler gelir



    Şu giden kayıkmıdır

    Gönlüme layıkmıdır

    Yarim orada ben burada

    Ağlasam ayıpmıdır



    Yumurtanın sarısı

    Yere düştü yarısı

    Düşmanlarım çatlasın

    Oldum vezir karısı



    Aya baktım ay beyaz

    Kıza baktım kız beyaz

    Keseye baktım para az

    Bu kız bize yaramaz




    Armut daldan düşermi

    Karıncalar üşermi

    Sevip sevip ayrılmak

    Şanımıza düşermi



    Duvara çaktım eyser

    Cemalin bana göster

    Dolaştım şamı şarkı

    Yoktur yarime benzer



    Şu dağlar hali kaldı

    Kuş uçtu yavru kaldı

    Anahtar yar koynunda

    Gönlüm kilitli kaldı



    Gökte yıdız yüz altmış

    Zalim kaşların çatmış

    Tanrı bizi topraktan

    Seni nurdan yaratmış



    Kaşların kara imiş

    Gözlerin ela imiş

    Sevdanı bana verdin

    Çekmesi bela imiş



    Şu dağlar yola gelmiş

    Çiçeği sola gelmiş

    Ölüm Allah'ın emri

    Ayrılık ola gelmiş



    Benim yarim okumuş

    Meğer bahti yok imiş

    Ben yari benim sandım

    Müşterisi çok imiş



    Karanfil koptu sapsız

    Goncası var hesapsız

    Mektubum yüze vardı

    Hepsi kaldı cevapsız



    Aşk olur aşık olur

    Çoğu sırnaşık olur

    Aşıkların kolları

    Herdem dolaşık olur



    Yaşım altmış gözüm yaş

    Yüreğime bastım taş

    Yarimi aldı gitti

    Bir vefasız arkadaş
    Kaşların mildir güzel

    Gel beni güldür güzel

    Hanemiz ayrı ise

    Kalbimiz birdir güzel



    Siyah saçın örgüsü

    Derunumda sevgisi

    Arayıpta bulamadım

    Buda hüda vergisi



    Deniz dibinde midye

    Şeker koydum ye diye

    Kalk efendim gidelim

    Saat geldi yediye


    Bahçelerde mor mürdüm

    Yari rüyada gördüm

    O bana işmar eder

    Bende bakarak güldüm



    Eli elim de değil

    Şalı belimde değil

    Durmayıp gideceğim

    Fırsat elimde deyil



    Aşkından ben eririm

    İste canımı veririm

    Gençliğine güvenme

    Sonra seni görürüm



    Çamlar altında durdum

    Ben o yare vuruldum

    Gençliğime yanarım

    Aşkından verem oldum



    Çankırı'nın çarşısına

    Gün doğmuş karşısına

    İnsan gönül verirmi

    Kapı bir komşusuna



    Kahveler piştimi ola

    O yarim içtimi ola

    Gül yüzlü kömür gözlüm

    Yollara düştümü ola



    Kahveyi ağır pişir

    Kirazı daldan düşür

    Her kirazı yedikçe

    Beni aklına düşür




    Şu dağın önü güzel

    Çiçeğin moru güzel

    Sabreyleki gönül

    Her şeyin sonu güzel



    Çaya indim taşa bak

    Kipriğin uzun kaşa bak

    Bir hayırsız yar imişsin

    Gözümden akan yaşa bak



    Ocak başı yaş değil

    Gümüş ibrik boş değil

    Sen orada ben burda

    Benim gönlüm hoş değil


    Atımı atlatırım

    Yemini katlatırım

    İş tersine giderse

    Çok düşman çatlatırım



    Karşıdan gelen atlı

    Altında kilim katlı

    Anam babam hoş olsun

    Hepsinden de yar tatlı



    Kebap oldum yiyen yok

    Nedir halin diyen yok

    Aşk ateşten gömlek imiş

    Benden başka giyen yok



    Keklik taşta ne gezer

    Kalem kaşta ne gezer

    Bugün ben yari gördüm

    Akıl başta ne gezer



    Leblebi koydum tasa

    Doldurdum basa basa

    Yarim pek güzel ama

    Azıcık aklı kısa



    Mektup yazdım yaz idi

    Kalemim beyaz idi

    Yazacağım çok ama

    Kağıdım pek az idi



    Parmağında mühürü

    Yeter ettin kahırı

    Kahır kahır üstüne

    Ver içeyim zehiri
    Yattı uykuya daldı

    Göğsü açıla kaldı

    Bir buğsesini çaldım

    Uyandı geri aldı



    Ey benim gonca gülüm

    Saçların büklüm büklüm

    Baktım bir göz ucu ile

    Takılıp kaldı gönlüm



    Sevdi aldattı beni

    Güldü ağlattı beni

    Gittim kölesi oldum

    Bir kula sattı beni


    Ay doğar bedir Allah

    Bu sevda nedir Allah

    Ya yarimden bir haber

    Ya sen ver sabır Allah



    Güvercinim süt beyaz

    Ayrı düştük biz bu yaz

    Mektup eline varınca

    Cevabını çabuk yaz



    Ocak başında minder

    Altını üstüne dönder

    İki gözüm sevdiğim

    Mektubunu tez gönder



    Şeker ezecekmisin

    Daldan düşecekmisin

    Doğru söyle sevdiğim

    Benden geçecekmisin



    Altın tepsi kenarı

    İçine koydum narı

    Gurbet ele gönderdim

    Kıvırcık saçlı yari



    Artık vakit yanaştı

    Saç topuğa dolaştı

    Rüyamda seni gördüm

    Yine zihnim dolaştı



    Bulutlardan beyazsın

    Kuşlardan yaramazsın

    Bir halde karar etmez

    Bir dalda duramazsın




    Aşkım bir ince yolmuş

    Üstü dikenle dolmuş

    Geç kalmışım bu yolda

    Geçip gidenler olmuş



    Bu gün üç gündür güzel

    Halim müşküldür güzel

    Tepemden ateş çıkar

    Senin aşkındır güzel



    Kal anın ardı çınar

    Hep kuşlar ona konar

    Geç buldum tez kaybettim

    Yüreğim ona yanar



    Maniciyim ezelden

    Mani bilmem tez elden

    Kör olası gönlüm

    Ayrılmıyor güzelden



    Karşıda yeşil kapı

    İçinde yeni yapı

    Beni yardan ayıran

    Dilensin kapı kapı



    İzmirden gemi gelir

    Gözümün nemi gelir

    Ağla hey gözüm ağla

    Ayrılık demi gelir



    Beni soktu yılanlar

    Merhem edin bilenler

    Acep şehit olurmu

    Yar yoluna ölenler



    Açık giyme üşürsün

    Güzellikte meşhursun

    Yalınız bir kusurun var

    Herkezle görüşürsün



    Çayırda kıldım namaz

    O da hakka dayanmaz

    Cahilin ettiğini

    Allah bile aramaz



    Deniz mil ile olur

    Sevgi dil ile olur

    İki yar sevilirmi

    Gönül bir ile olur
    Tabağa koydum reçel

    Bu günler gelir geçer

    Ağzım dilim söylemez

    Kalbimden neler geçer



    İşte geldim ben sana

    Merhamet eyle bana

    Yarim ben ölüyorum

    Derdine yana yana



    Çekmecemin kilidi

    Üstünü güller bürüdü

    Sen orada ben burada

    Geçen ömrüm çürüdü


    Entarisi filizi

    Kim bilir kalbimizi

    Hafif bir rüzgar esti

    Ayırdı ikimizi



    Entarsi penbeden

    Yakışıyor giymeden

    Yaktın beni bitirdin

    Muradıma ermeden



    Derelerde çakıl taş

    Ördeklerde yeşil baş

    Öyle bir yar sevdimki

    Orta boylu çatık kaş



    Bağa girdim üzüme

    Dalı girdi gözüme

    Bir sözüne gücendim

    Ölsem bakmam yüzüne



    Portakalı soyamadım

    Konsula kayamadım

    Ne sıcak kanın varmış

    Ben sana doyamadım



    Mavi yelek mor düğme

    Yine geldin gönlüme

    Her gönlüme geldikçe

    Kan damlar yüreğime



    Yeşil iplik bükeyim

    Derdim kime dökeyim

    Yarden gelen mektubu

    Kefenime dikeyim




    Zeytin yaprağın dökmez

    Muhabbet serden gitmmez

    Bu gözler seni sevdi

    Başkasına kar etmez



    Bahçelerde sedef yar

    Ölüyorum medet yar

    Ben burada ölürsem

    Ecelime sebep yar



    Mektup üstünde pulllar

    Sevgilim mektup yollar

    Dua edin komşular

    Kavuşsun hasret kollar



    Bülbülün yuvasından

    Su içtim kovasından

    Ben yarime kavuştum

    Erenler duasından



    Saçım uzun kalkmıyor

    Yar yüzüme bakmıyor

    Yar üstüme yar sevmiş

    Hiç Allahtan korkmuyor



    Raftan aldım makası

    Açtım gömlek yakası

    Bizim evden görünür

    Sevdiğimin odası



    Karşıdan gel göreyim

    Saçın uzun öreyim

    Senin gibi zalime

    Nasıl gönül vereyim



    Şu armudun dalı var

    Odasında halı var

    Çankırıda çok gezdim

    Benden de sevdalı var



    Gidiyorum işte gör

    Hayalimi düşte gör

    Sen kadrimi bilmedin

    Bir kötüye düş de gör



    Keten gömleğim kat kat

    Birini giy birini sat

    Başka bir yar seversen

    Kalkmaz döşeklere yat

    Bu dağı aşam dedim.

    Aşam dolaşam dedim.

    Bir vefasız yar için

    Âleme paşam dedim.



    Dağları dağlasınlar

    Ben ölem ağlasınlar

    Yârimin mendiliyle,

    Yaramı bağlasınlar.



    Su gelir bendi döğer

    Göğer bostanım göver.

    Ben burada garip düştüm

    Her gelen beni döver.


    Şeftali şitil ettim,
    Yarama fitil ettim.
    Ölüm ALLAH ın emri.
    Mevla'ma şükür etim.


    Karadır kaşın ördek.
    Yeşildir başı ördek.
    Her gün küt, küt gezersin.
    Hanidir eşin ördek.
    Gidiyorum ilinizden

    Kurtulam dilinizden

    Yeşilbaşlı ördek olsam

    Su içmem gölünüzden



    Duvardan iner akrep

    Ağzında yeşil yaprak

    Muradıma ermeden

    Almasın kara toprak



    Çıktım dağlar başına

    Bağırdım hak aşkına

    Beni yare kavuştur

    Hasan Hüseyin aşkına



    Şimşir yaprağın düşür

    Altında kahve pişir

    Yarin elden gidiyor

    Aklın başına devşir



    Sarı kurdelem ensiz

    Sarardım soldum sensiz

    Seni dinsiz imansız

    Nasıl yatarsın bensiz



    Çubuk ok yel benim

    Kahyam mıdır el benim

    Eller ne derse desin

    Sen benimsin ben senin



    Kal adan indim iniş

    Çevresi türlü yemiş

    Yare mektup yolladım

    Kendisi gelsin demiş



    Kalp gözün sabır taşımı

    Aşka çarptım başımı

    Irmak etsem diyorum

    Dinmeyen göz yaşımı



    Ekin ektim çöllere

    Ben yedirdim ellere

    On yedimde yar sevdim

    Oda gitti ellere



    Diz Huzuruna varayım

    Çöküp yalvarayım

    Sensin çalan gönlümü

    Aç koynunu arayayım



    Ata biner allanır

    Bacakları sallanır.

    Çalımından utanmaz,

    Emanet at kullanır.



    Ay ermeyiz ermeyiz,

    Cama perde germeyiz.

    Kaynana oynamadan,

    Biz gelin vermeyiz.



    Akşam oldu vakt oldu,

    Sinem yâre taht oldu.

    Benim bu kara bahtım

    Bilmem ki ne vakıt oldu.



    Geceler göçtü benden,

    Aç gözüm doymaz senden.

    Kâfir putundan dönmez,

    Ben nasıl dönem senden,.



    Bu dağda kuş oturur

    Kuş,kuşa yem götürür

    Bıldır ki şad gönlümde

    Bu yıl baykuş ötüşür.








    Manici başımısın

    Cevahir taşımısın

    Ayda bir mektup göndersem

    Koynunda taşırmısın



    Maniyi baştan söyle

    Kalemi kaştan söyle

    Benim karnım acıktı

    Ekmekten aştan söyle



    Maniye maraz derler

    Güzele kiraz derler

    Kime derdmi açsam

    Bu dert sana az derler



    Mektup yazdım açtımı

    Oktan yaya ulaştımı

    Gitti yarim gelmedi

    Acep benden geçtimi



    Su gelir akar gider

    Yar gelir bakar gider

    Nideyim öyle yari

    Yüreğim yakar gider



    Tarlada dolu çiçek

    Benim yarim bir melek

    Lakin bahtım yok imiş

    Neler etti şu felek



    Armut dalda dal yerde

    Bülbül öter her yerde

    Felek bizi ayırdı

    Her birimiz bir yerde



    Şu ayva yarılacak

    Yar bana darılacak

    Sana olan muhabbet

    İkiye ayrılacak



    Derdim baştan aşıyor

    Çilem dolmuş taşıyor

    Ben tek başıma kaldım

    Herkes eşle yaşıyor


    Aşkından öleceğim

    Ne zaman güleceğim

    Alnıma ne yazılmışsa

    Şüphesiz göreceğim



    Telgraflar direkte

    Sevdam gizli yürekte

    Benim iki yarim var

    İkisi bir örnekte



    Gökte yıldız yüzaltmış

    Yarim uykuya yatmış

    Uyku değil meramı

    Sevda onu bunaltmış



    Dağlar dağladı beni

    Gören ağladı beni

    Değme zincir kar etmez

    Gönül bağladı beni



    Elif üstünde cimler

    Bülbül kafeste inler

    Benim kalbimde sensin

    Senin kalbinde kimler



    Gidersen uğur olsun

    Deryalar yolun olsun

    Başka bir yar seversen

    İki gözün kör olsun



    İnci çubuk merdane

    Tütünü dane dane

    Benim bir sevdiğim var

    Şu cihanda bir tane



    Karanfil ekermisin

    Bal ile şekermisin

    Dünyada yaktın beni

    Ahi rette çekermisin



    Karanfil deste gerek

    Destesi dosta gerek

    Gecesi yar koynunda

    Gündüzü hasta gerek
#01.03.2011 18:37 0 0 0
#01.03.2011 18:18 0 0 0