ozlemank77

ozlemank77

Üye
10.09.2006
Çavuş
1.180
Hakkında

  • Volkswagen Binek Araç, 2008 model yılıyla birlikte Polo ve Golf modellerine Tour adı verilen yeni bir donanım paketi ekliyor. Her iki modelin de temel donanım paketlerine oranla çok daha fazla özelliğin uygun fiyat ve çekici tasarım ile sunulduğu Tour donanım seviyesinde kullanıcılara ek konfor ve güvenlik avantajları sağlanıyor.

    Polo Tour versiyonunda sürücü ve yolcu ön ve yan havayastıkları, alüminyum jantlar, ABS, uzaktan kumandalı merkezi kilit, alarm, 3 kollu deri direksiyon simidi, gövde rengi yan aynalar ve kapı kolları gibi aksesuarlar standart olarak sunulurken, Golf Tour versiyonunda ise arka park mesafe sensörleri, hız sabitleyici, alüminyum jantlar, tam otomatik klima, ABS, ön sis farları, ön kol dayama ve çok fonksiyonlu deri direksiyon simidi gibi aksesuarlar standart olarak sunuluyor. Tour donanım paketiyle birlikte 2008 model yılında Polo modelinin 1.4 lt 80 HP'lik benzinli motor versiyonunda ise artık konvansiyonel otomatik şanzımanın yerine 6 ileri vitesli Tiptronic şanzıman bulunuyor.

    Ağustos ayı başı itibariyle satışına başlanan 2008 modellerde sunulan bir diğer yenilik ise Golf, Golf Plus, Eos, Passat ve Passat Variant modellerinde sunulan radyo/CD çalarlı müzik sistemine MP3 çalar özelliği olarak göze çarpıyor. Ayrıca Golf, Golf Plus, Jetta, Eos, Passat ve Passat Variant modellerinin Tiptronic vites versiyonlarında ise donanım seviyesine bağlı olarak direksiyondan vites kumandası müşterilere sunuluyor.


    noimage

    noimage

    noimage
#07.08.2007 01:15 0 0 0
#07.08.2007 01:00 0 0 0
  • Temizlikçi bir kadın dışardan ilkokul diploması almak için sınava girer.
    Tabiat bilgisi soruları ve cevapları şöyle:

    Soru : Mide ne iş yapar?
    Cevap : Sindirim yapar, yediklerimizi öğütür

    Soru : Akciğer ne iş yapar?
    Cevap : Solunum yapar. Bizi yaşatır.

    Soru : Kalp ne iş yapar?
    Cevap : Dolaşım yapar.

    Soru : Beyin ne iş yapar?
    Cevap : Bizim apartmanda kapıcılık yapar...
#07.08.2007 00:18 0 0 0
  • Biz kadınız. Daha zeki, daha sakin, daha sabırlı ve daha dayanıklıyız. Bu yüzden de pek çok konuda erkeklerden daha başarılıyız. Bizim içimiz de dışımız da güzel. Şimdi de buz güzelliğin tadını çıkaracağız.



    Yıllar boyunca çalıştık, mücadele ettik. Artık hayatı erkeklerle tam anlamıyla paylaşmak istiyoruz. İş dünyasında yerimizi aldık, evdeki sorumlulukları tek başımıza değil eşlerimizle birlikte üstlenmeye başladık, tek başımıza çocuk yetiştirmeye kalkıştık, bir erkeğin eşi olarak değil sadece kendimiz olarak çevremizden saygı görmeye önem verir olduk. Yine de geleneksel kalıpların, yüzyıllardır genlerimize işlemiş olan ve kadını ikinci cins olarak gören düşüncelerin etkilerini tümden silip atmak oldukça güç. Oysa bu mücadeleyi vermemize gerek kalmamalıydı çünkü modern dünyada kadın üzerine yapılan araştırmalar gittikçe çoğalır ve hız kazanırken bir gerçek daha ortaya çıktı: Biz zaten pek çok konuda erkeklerden daha iyi konumdayız. Yeteneklerimizin ortaya çıkması için 21. yüzyıl oldukça uygun bir dönem aslında... Neden mi? Çünkü erkeğin kadına üstünlüğünün tarih boyunca simgesi olan fiziksel güç gittikçe önemini kaybediyor. Teknolojinin ilerlemesi ve bilişim dünyası fiziksel gücü geçersiz kıldıkça farklı özellikler ortaya çıkıyor ve bu noktada biz kadınların bugüne kadar keşfedilmemiş yanları dikkat çekiyor. Burada amaç tabii ki bir yarışa girmek değil, kadınların dünyayı ve hayatı her anlamda erkeklerle paylaşmak için gereken özelliklere fazlasıyla sahip olduklarını göstermek... Eh, tabii bu arada biraz da kadınlığımızla övünmek... Elde etmek istediğimiz en ufak bir özgürlük için bile adeta savaş verirken bu kadarına hakkımız yok mu* Ama önce hangi konularda erkeklerden daha başarılı olduğumuza bir bakalım.

    Sinirlerimiz daha sağlam: Aslında bu gerçek daha anne karnında bile anlaşılıyor. İngiliz bilimadamlarının yaptıkları araştırmalara göre erkek ceninler dışarıdan gelen olumsuz tepkilere karşı daha fazla tepki veriyorlar. Bu durumun sorumlusu ise stres yaratan kortisol hormonu... Oysa anne adayı büyük bir kaosun içine girse bile dişi cenin soğukkanlılığını koruyor. Ve bu durum hayat boyu devam ediyor. Erkeklerin kadınlardan daha sinirli oldukları, daha çabuk ve sert tepki verdikleri bilinen bir gerçek... Ayrıca yaş ilerledikçe artan stradiol hormonunun kadınlar üzerinde yatıştırıcı bir etkisi olduğunu da hesaba katarsak şunu iddia edebiliriz: Her ne kadar yaygaracı olduğumuz söylense de biz kadınlar kritik durumlarda ve ciddi olumsuzluklar karşısında erkeklerden çok daha sakiniz ve sinirlerimiz yay gibi sağlam.

    Acıya daha dayanıklıyız: Sadece doğum sancısını düşünün yeter. Maçoluk taslayıp dursalar da aslında erkekler kadınlardan çok daha nazlı. Kadınlar acıya karşı daha duyarlı olmalarına karşın onunla çok daha iyi başa çıkabiliyorlar. Ohio Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre bunun sebebi doğal etkenlerin yanında kadınların kendilerini rahatlatmak ve bedenlerini gevşeterek acıya dayanıklı kılmak için geliştirdikleri yöntemler... Bunların başında yoga, meditasyon ve özellikle hamilelik döneminde yapılan nefes egzersizleri geliyor. Bu tip yöntemler kadınları sadece acıya odaklanmaktan koruyor. Oysa bir erkeğin canı yandığında bu erkek başka bir şey düşünemez hale geliyor.

    Krizleri daha kolay atlatıyoruz: Burada krizler derken kastettiğim çeşitli duygusal bunalımlara sebep olan ölüm, hastalık, kavga, ayrılık gibi durumlar... Kadınlar konusunda en sık konan teşhis çok duygusal olduklarıdır. Aslında duygusallık insanın iç dünyasına sıkça dönmesi, duygularını gözden geçirmesi ve sürekli kendi kendiyle hesaplaşması anlamına gelir ki, bu gerçekten de kadınların bolca yaptıkları bir şeydir. Özellikle sosyal yaşamda erkekler kadar varlık gösteremeyen kadınlar gittikçe iç dünyalarına kapanır, benliklerinde uzun yolculuklara çıkar ve bu yolculuklarda sürekli yeni şeyler keşfederler. Tıpkı her insanın ilgilendiği bir konuda gittikçe uzmanlaşması, araştırma yaptıkça daha fazla bilgi sahibi olması gibi... Bu da kadınları duygusal yaşamda ve bilhassa ikili ilişkilerde erkeklerden çok daha bilgili ve dolayısıyla da güçlü hale getirir. O yüzden de ayrılıkları ve büyük acıları daha kolay atlatırlar ve daha iyi birer dinleyicidirler. Öyle ki erkekler bile yaşadıkları duygusal sıkıntıları ya da aşk hayatlarındaki sorunları erkeklerle değil kadınlarla paylaşmayı, onlardan akıl almayı tercih ederler.

    Birbirimize daha fazla destek oluyoruz: Kadınlar arasında sürekli bir kıskançlık ve rekabetin hüküm sürdüğü söylense de iki kadın iyi dost olmaya gorsünler, bu dostluk bir ömür boyu sürer. Uzun zaman birbirlerinden uzak kalsalar da ilk görüşmelerinde sanki daha dün ayrılmış gibi kaldıkları yerden devam edebilirler. Erkekler doğal yapıları ve kafalarına işleyen geleneksel cinsiyet rolü gereği hiçbir zaman her şeyi paylaşamazlar, istisnalar elbette olabilir, ama erkek sobbetlerine baktığımız zaman onların genellikle geyik muhabbetiyle ya da genel konularla sınırlı olduğunu görürüz. Oysa kadınlar ortak bir kaderi, ikinci cins sayılmanın ve haklarını çeke çeke almanın zorluklarını yaşamanın verdiği bir içgüdüyle her şeylerini paylaşır, birbirlerini çok daha yakından tanır ve gereken durumlarda birbirlerine destek olmayı çok daha iyi bilirler.

    Sezgilerimiz daha güçlü: Kadınlar olayların sonuçlarını erkeklerden daha çabuk kestirebilir, tanıştıkları insanların kişilikleri hakkında hemen fikir sahibi olur. Bir kadın yeni tanıştığı bir insandan ortada elle tutulur hiçbir neden yokken hoşlanmadıysa bunun kesinlikle bir sebebi vardır ve bu sebep sonradan ortaya çıkarak çevresindekilerin ona hak vermelerine neden olur. Bunun tek sebebi kadınların daha güçlü sezgilere sahip olmaları ve altıncı hislerinin çok kuvvetli olmasıdır. Erkekler her ne kadar basit düşünme yetenekleriyle övünseler de bazen çetrefilli yollara sapmak, bir durumu tek bir açıdan değil bütün yönleriyle ve her türlü ayrıntıyı hesaba katarak düşünmek, temkinli olmak insanı sonradan göreceği zararlardan koruyabilir.

    Daha zekiyiz: Kadınlar ve erkekler arasında en fazla tartışma konusu olan saptama budur. Modern hayatta fiziksel gücün eskisi gibi etkili olmadığını fark etmeye başlayan bazı akıllı (!) erkekler bu defa da erkeklerin kadınlardan daha zeki olduklarını, o yüzden de kadınların yer almadığı pek çok meslekte erkeklerin yer aldıklarını iddia eder ve bu durumun aslında kadınların aptallığından değil fırsat eşitsizliğinden, yani yine erkeklerin yarattıkları bir dünya düzeninden kaynaklandığını inatla görmezden gelirler. Oysa bilim doğruyu söyler. Ulm Üniversitesi'ne yapılan bir araştırma erkeklerin bile zekalarını kadınlara borçlu olduklarını, çünkü insan zekasının büyük ölçüde X kromozomundan, yani anneden geldiğini gösteriyor. Başka sorusu olan var mı?
#06.08.2007 23:58 0 0 0
  • Evliliklerde eşleri birbirine bağlayan en önemli etkenin 'sadakat' olduğunu söyleyen Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, modern çağın aldatma sabıkasının hayli kabarık olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Tarhan; aldatmayla ilgili soruları yanıtladı:

    * Aldatma ne kadar yaygın?

    Tarihin hiçbir döneminde eşlerin birbirini aldatması, modern dünyadaki kadar yaygın olmadı. Örneğin Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre; evli her 100 kadından 25'i en az bir kere başka bir erkekle cinsel ilişkiye giriyor. Yine evli her 100 erkekten 70'i başka bir kadınla eşini aldatıyor. Cinsel aldatmanın bu kadar yaygın olması, elbette boşanma oranlarına da yansıyor.

    * 'Duygusal aldatma olmazsa cinsel aldatma önemli değil' görüşü sizce doğru mu?

    Bu yaklaşımın geçerli olması mümkün değil. Tarafların evliyken başkalarıyla cinsel ilişkiye girmeyi kabullenmesi, aslında bir aldatmacadan ibaret. Bu durum, evliliğin anlamına ve genetik yapısına ters. Çünkü cinsel aldatma, duygusal bağlılığa zarar verir ve bunun duygusal aldatmadan bağımsız olduğu düşünülemez. Sevgilisi olan erkek ya da kadın, giderek ailesinden uzaklaşır, fatura da çocuklara ve dolayısıyla topluma çıkar.

    SADIK DEĞİLSEN EVLENME

    * Cinsel aldatma evliliğe nasıl zarar verir?

    Evliliklerde eşleri birbirine bağlayan en önemli etken sadakattir. Buna karşın evliliklerde sadakati ortadan kaldıran durumların başında cinsel aldatma gelir. Cinsellik insan için özel biriyle paylaşılacak bir durum. Bu yüzden evlilikte cinsel ilişki, eşler için son derece özel, özel olduğu kadar da önemlidir. Eşlerden birinin aldatması, bu özel birlikteliğe vurulan bir darbedir. Tüm toplumlarda cinsel aldatmanın, evliliğin anayasasına aykırı bir davranış olarak kabul edilmesinin nedeni de budur.

    * Cinsel aldatmayı önemsemeyen biri evliliğinde mutlu olur mu?

    Cinsel aldatmayı önemsemeyen birinin hiç evlenmemesi daha iyi! 'Hem evlenir hem başkalarıyla cinsel ilişkiye girerim' yaklaşımı olan kişinin, evliliğini sürdürmesi imkansız.

    * Sanal aldatma boşanma için bir gerekçe olabilir mi?

    Bu; tüfekle karınca öldürmeye benzer! Elbette önlem alınmalı ama boşanma için bir gerekçe olamaz.


    ALDATAN MÜCEVHERDİR!

    * Erkeğin aldatmasını kadın kabul mu ediyor?

    'Erkektir, elinin kiridir, yapar ama döneceği yer yine evidir' düşüncesinin, geleneksel aile modelinde hala geçerli olduğunu söylemek mümkün. Ancak eğitim seviyesinin giderek yükselmesi ve çekirdek aileye geçişle birlikte, erkeğin aldatması da artık boşanma nedeni olarak daha sık karşımıza çıkıyor. Yani artık kadın eskisi gibi kabullenmiyor.

    * Aldatan eş pişman olmuşsa; kadın ne yapmalı?

    Eğer eşi gerçekten pişman olmuşsa, kadın da 'aramızdaki sevgi bağını artırmak için ne yapmalıyım?' diye düşünmeli. Aldatan eş, yere düşen mücevher gibidir. Mücevheri yere düştü diye çöpe atmak yerine, yerden alıp temizlemekte fayda var. Ancak kadın, aldatan eşini affederken, ona mutlaka 'bir daha yaparsan sonuçları evliliğimiz için kötü olacak' mesajını vermeli. Çünkü aldatan erkeğin hemen affedilmesi, hiçbir şey olmamış gibi davranılması; onun bu olayı 'bir şey olmadı' şeklinde yorumlamasına ve aynı hatayı tekrarlamasına neden olur.
#06.08.2007 12:56 0 0 0
  • ● Dövme tedavisi zor ve zahmetli bir uygulamadır.

    ● Gerekli tedavi sayısı endikasyona bağlı olarak değişir. Yaşlı yada güneş ışığından zarar görmüş olan deride, lezyonun tipine bağlı olarak ardışık 5-10 seans gerekir. Tipik bir tedavi şeması, başlangıç tedavisini takiben 3 haftalık aralıklarla uygulanır.


    ● Tüm deri tiplerinde, her iki cinsiyette, herhangi bir yaşta olan ve yaşa yada güneşe bağlı olarak derisi I-IV derece arasında yıpranmış olan yada epilasyon isteyen hastalara tedavi verilebilir.

    ● Dövmenin rengi ve uygulanma tekniği elde edilecek sonucu birebir etkileyen faktörlerdendir. Koyu renkler daha iyi cevap verirken açık renklerde cevap çok zor alınmaktadır. Amatör dövmelerde sorun pigmentin derinlere enjekte edilmiş olmasıdır. Profesyonel, tabancayla yapılmış dövmelerde tüm pigment içeriği derinin aynı katmanındadır ve tedaviye eşit ve iyi yanıt verirler.

    ● Tedavinin sonuçlarından biri ve en önemlisi de dövme bölgesinde hypertrofik skar gelişme ihtimalidir.

    ● Lokalize yada sistemik enfeksiyon, bağışıklık sistemi yetersizliği, pıhtılaşma bozukluğu gibi bir hastalığı olan ve/veya aspirin, kortizon, heparin kullanan hastalar ile aşırı ışık duyarlılığı ve hamilelik durumlarında Plasmalite tedavisi yapılmamalıdır.

    ● Hastaların çoğunda orta derecede bir rahatsızlık hissi oluşur. Çoğu vakada topikal anesteziye gerek duyulmaz, ancak kullanılabilir. Deride kızarıklık ve kabarma olağan olup, 15-30 saat içinde kaybolan zararsız yan etkilerdir. 1-2 gün deride gerginlik hissedilebilir. Uç vakalarda, birkaç gün içinde kaybolan büllenme görülebilir.
#06.08.2007 11:37 0 0 0
  • Firmanın 2005 Frankfurt Otomobil Fuarı'dan konsept modelini sergilediği MINI Clubman yollara çıkıyor.

    Coupe ve Cabrio modellerinden 7.9 santim daha uzun dingil mesafesine sahip Clubman'da sadece yolcu tarafında, arkaya geçişi kolaylaştırmak için kapı bulunuyor. Dış görünüme olumsuz etkisi olmasın diye arka kapı kolu kullanılmamış.

    Aracın büyüyen boyutları, otomobilin ağırlığı ile beraber arka diz mesafesi ve bagaj hacmini de arttırmış

    Araçta diğer MINI modellerinde kullanılan motorlar kullanılacak.

    Clubman modeli ile MINI'yi 1994 yılında satın alan BMW, bu markayı tek tip gövde ile üretme politikasından vazgeçmiş oluyor. Bazı kaynaklar, otomobilin kompakt bir SUV gibi sürülebilecek, Getrag tarafından geliştirilmiş 4 çekiş sistemi ile donatılmış bir versiyonun üretilme ihtimali olduğunu ifade ediyor


    noimage

    noimage

    noimage

    noimage

    noimage

    noimage
#06.08.2007 11:29 0 0 0
  • aşk olsun sen benim Amy lee me nasıl çirkin dersin,küstüm sana
#06.08.2007 09:01 0 0 0
#05.08.2007 23:45 0 0 0
  • Hemen her gün kullandığınız, hayatınızın vazgeçilmez bir parçası olan bazı kozmetiklerin aslında sandığınızdan daha da çok faydası var. İki işi birarada gören bu kozmetikler sayesinde paradan ve yerden tasarruf edebilirsiniz!


    Yatak odanızdaki aynanın önü, ya da banyo dolabınız tonla kozmetikle dolu. O kadar ki, bazen siz bile ne aradığınız bulamıyor, hatta o an ihtiyaç duyduğunuz malzemeye sahip olduğunuzu unutup yenisini alıyorsunuz. Oysa bazı ürünleri birden fazla yerde kullanabilirsiniz. Böylece hem paradan, hem de bu kadar kozmetiğin dolapta işgal ettiği yerden tasarruf edebilirsiniz.
    İşte bazı öneriler:

    Ürün: El losyonu

    Geleneksel kullanım alanı: Kurumuş cildi yumuşatmakta kullanılır. Dirseklerde, tırnak etlerinde ve kolun aşağı kısımlarında da kullanılabilir.

    Bilinmeyen kullanım alanı: Elektriklenmeyi önler. Pahalı serumlara, yumuşatıcılara boşverin. Saçlarınız kuruysa ve elektriklenme oluyorsa, bir miktar el kremini elektriklenen bölgeye sürün. Losyondaki nemlendiriciler saçlarınızı anında yumuşatır ve hoş bir parlaklık sağlar.


    Ürün: Dudak merhemi

    Geleneksel kullanımı: Kurumuş ve çatlamış dudakları rahatlatmak, ruj için yumuaşk bir zemin hazırlamak.

    Bilinmeyen kullanım alanı: Cildi yatıştırır ve tırnak etlerinde de kullanılabilir. Cildin çatlayıp pul pul olduğu yerlere doğrudan tüpten sürün. Mesela burnunuzun yanları, soğuğa çıkmadan önce yanaklarınız gibi... Ya da kurumuş tırnak etlerinize sürerek yumuşamalarını sağlayın.


    Ürün: Parfüm

    Geleneksel kullanımı: Cildinize hoş bir koku verir.

    Bilinmeyen kullanım alanı: Saçlar. Birkaç damla parfümü damıtılmış suyla dolu bir şişye damlatın. Şişeyi sallayıp, ofiste geçen yorucu bir günden ya da gece çıkmasından sonra saçlarınıza püskürtün. Bu tazelenmiş hissetmenizi sağlayacak. Bu hissi daha yoğun yaşamak isteyenler karışımı saş fırçalarına püskürtüp, saçlarını nazikçe fırçalayabilirler.


    Ürün: Tırnak törpüsü

    Geleneksel kullanımı: Tırnakları belli bir uzunlukta tutmaya ve sivri kısımları düzeltmeye yarar.

    Bilinmeyen kullanım alanı: Nasır temizleyici. Hani bazen tenis oynamaktan, mobilya taşımaktan, hatta süpürmekten avuç içlerinizde deri sertleşmeleri oluşur, bu ölü deriyi almak için törpüden faydalanabilirsiniz. Elleriniz kuruyken yapın ve nazik olun, sadece yüzeydeki sertleşmeyi almaya çalışın.


    Ürün: Saç kremi

    Geleneksel kullanımı: To hydrate, soften, and make hair manageable.

    Bilinmeyen kullanım alanı: Tıraş kremi. Vücudunuzdaki tüylerden tıraş yapma yoluyla kurtuluyorsanız, tıraş yapacağınız bölgeye biraz saç kremi sürün. Bu, bölgeyi yumuşatarak işlemi daha rahat uygulamanızı sağlar.
#05.08.2007 14:55 0 0 0
  • Konu: Hayat
    güzel karelerle anlatmış hayatı,dogarız yaşarız ve ölürüz...teşekkürler
#05.08.2007 13:14 0 0 0
  • Hakkını veremeden eda edilen namazlarımıza ağlayalım..

    Hakkını veremeden eğilip kalkmalarımıza ve bunlara namaz deyişimize
    ağlayalım..

    Aşıkla mâşuk misali ALLAH(c.c.) ile kulun buluşma noktası olan
    secdelerimizin ve seccadelerimizin hakkını veremeyişimize ağlayalım..

    Günde en az beş defa sunulan af piyangosunu kaçırdığımıza ağlayalım..
    Her bir namazda bütün günahlarımızdan arınma fırsatını kaçırdığımıza
    ağlayalım..

    Uykunun kollarında gaflet içinde geçen zamanımıza ağlayalım..

    Gaflet ile geçirilen ve boşa giden günlerimize ağlayalım..

    Her gün onca hadise karşısında ürpermeyen kalplerimize ağlayalım..

    Dünyaları yutsa da doymayan nefislerimize bende oluşumuza ağlayalım

    Dua edin icabet edeyim diyen Rahman ve Rahim olan Rabbimize karşı dua etmeyişimize ağlayalım..

    İsteyin vereyim diyen Rabbimize karşı sanki hakkında vaadinden dönmesi söz konusuymuş gibi, Ona güvensizliği işmam eder tarzda Ondan kamil iman, tam ihlas ve takva istemeyişimize ağlayalım..


    Hiç ölmeyecekmiş gibi, toprak altına girmeyecek ve hesap vermeyecekmiş gibi yaşayışımıza ağlayalım..

    Kalbim temiz deyip her türlü fecaati işleyip kendimizi avutmamıza
    ağlayalım..

    Evladımızın bizden, bizim de onlardan kaçacağımız günün gelip çattığı zaman keşkelerin hiçbir faydası olmayacağını bu dünyada anlamadan göçüp gideceğimize ağlayalım..

    Her gün gözümüzün önüne serip sergilenen onca ibretlik hadiseler karşısında
    başımızı devekuşu gibi kuma sokup değişmeyen hakikat olan ölümü kendimizden
    uzak görüşümüze ağlayalım..

    Ölenle ölünmez canım deyip üç gün sonra şen-şakrak şarkılar türküler
    söyleyip gafletle geçen ömrümüze ağlayalım..

    Günahı günah bilmeden ve ona tevbe edemeden günahlarımızı yüklenip huzur-u İlahiye gitme tehlikesinden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım..

    Dağlar cesametindeki günahlarımızı gördüğümüzde ben bu günahları ne zaman işledim Ya Rab diyeceğimiz o günden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım..

    Kuran bize yeter deyip sünnete sırtımızı döndüğümüz güne ağlayalım..

    Peygamberlerin bile Efendimiz ( sallALLAHu aleyhi vesellem )e ümmet olmayı isteyeceği o gün bu ümmet-i merhûmeden olamama tehlikesi karşısında halimize ağlayalım..

    ALLAH(c.c.) dostlarını tenkit edip, Peygamber Efendimiz ( sallALLAHu aleyhi vesellem )i üzdüğümüz için ağlayalım..

    Ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi bütün hayır ve hasenâtımızı bitiren
    hasedden ve gıybetten kurtulamayışımıza ağlayalım..

    Azdıran zenginlik karşısında günümüzü gün edişimize ağlayalım..
    Hayırlısı varken hakkımızda hayırsız olanı istemeye devam etme
    saygısızlığını gösterdiğimiz için ağlayalım..

    Veren de alan da belli iken feryâd ü figân edişimize ağlayalım..

    Gülün de dikenin de bağın da bahçevanın da sahibi belliyken onlara sahipmiş
    gibi davranma saygısızlığından dolayı ağlayalım..

    Böylesine muhteşem bir saltanat sahibi karşında cüzî irademize bakıp da
    ulûhiyet işmam eden hallere girmek küstahlında bulunduğuz için ağlayalım..

    Cüzî bir ibadetle ebedi cenneti vaad eden Sultanımıza karşı hak iddia etmek kabalığında bulunmamıza ağlayalım..

    Yokluktan varlığı çıkaran ve sonra da ebedi bir hayat vaad eden ve onu
    verecek olan Rabbimize karşı günde birkaç saat ibadet ve hizmet etmekten kaçışımıza ağlayalım..

    Altmış yıllık bir hayatta istikamet üzere yaşamaya mukabil 60 trilyon sene
    bile yanında bir hiç kalan ebedi bir hayatı vaad eden ALLAH( c.c.)ın sözüne
    itimat etmezmiş gibi yaşayışımıza ağlayalım..

    Bir ayağımız çukura girmişken bile mal mülk peşinde koşmaktan utanmayışımıza ağlayalım..

    ALLAH(c.c.) için verin dendiğinde nefsimiz adına verdiğimiz içinağlayalım..

    ALLAH(c.c.) var deyip ve fakat sanki yokmuş gibi yaşayışımızaağlayalım..

    Hiç akletmez misiniz, hiç düşünmez misiniz diye ferman eden Kurânın sesine ses vermeyişimize ağlayalım..


    İyi günde unutup kötü günde hatırladığımız Rabbimize gösterdiğimiz
    vefasızlığımıza ağlayalım..

    İyi-kötü, dinli-dinsiz, said-şaki, müslüman, putperest, hristiyan, mecusi,
    yahudi demeden, hiç ayırt etmeden her gün hepsine nimetlerini bol bol veren
    Rabbimize karşı kulluğun ifadesi olan namaz, zekât, oruç, sadaka verme,
    ALLAH( c.c.)ı zikretme, emr-i bi-l maruf gibi ibadetlerde gönülsüz
    davranışımıza ağlayalım..

    Üç kuruş sadaka ile cenneti satın almış gibi bir havaya girişimize ağlayalım..

    Şeytanın bizi ALLAH(c.c.), Rahimdir affeder diye diye kandırıp kulluk
    vazifelerimizi ihmal ettirme tuzağına düşürmesine ağlayalım..

    Gelin hep beraber günahlarımıza ağlayalım..

    Ağlayalım ağlanacak halimize güldüğümüze..

    Kuruyan göz pınarlarımıza, yaşarmayan gözümüze ağlayalım..
    Ve ağlayalım ağlayamadığımız için acınacak halimize..
    Gelin hep beraber ağlayalım..

    Ağlayamıyorsak bile hiç olmazsa GÜLMEKTEN UTANALIM....
#04.08.2007 21:12 0 0 0
  • 2+2 tek kapılı konsept Audi TT'yi hedef alıyor

    Fransız üretici, Frankfurt otomobil fuarında, 308 modeli ile beraber 308 RC Z konsept modelinin de tanıtımını yapacak. 308 modelinin üzerine kurulu RC Z modeli, 2+2 oturma düzenine sahip ve muhtemelen Audi TT Coupe'ye daha hesaplı alternatif olarak üretilecek.

    308 RC Z 4.3 metre uzunluğunda ve 1.32 metre yüksekliğinde. Gövdesinde Alüminyum ve karbon-fiber parçalar kullanılan aracın arka camı da poli-karbonattan imal edilmiş. Böylece ağırlık 1200 kilogram olmuş.

    308 RC Z'de, PSA-BMW tarafından geliştirilen 218 beygir gücünde, 1.6 litrelik çift turbolu motor kullanılmış.

    6 vitesli şanzımanı ile gücünü yere ataran aracın 0-100km/s hızlanması 7 saniye sürüyor. 1 kilometreyi 27 saniyde geçebilen 308 RC Z maksimum 235km/s hız yapabiliyor.

    Firma verilerine göre aracın yakıt sarfiyatı, ortalama, 6.7 Lt./100 km.


    noimage

    noimage

    noimage

    noimage

    noimage
#04.08.2007 20:41 0 0 0
  • Porsche, Cayenne'in hibrid modelinin prototipini tanıttı. Firma, 2010'a doğru satışa sunulması planlanan modelin, ortalama yakıt sarfiyatının, 8.9 litre/100 kilometre olması yönünde çalışılıyor.

    noimage


    Firma resmi olarak açıklamasa da, araçta 3.6 litrelik V6 motor kullanılması bekleniyor. Standart 3.6 litrelik modeline göre, elektrikli motorundan kaynaklanan, fazladan tork sayesinde, aracın 0-100km/s hızlanmasının 8 saniye civarında olması muhtemel. Bu arada 8.9 litre sarfiyat ile, hibrid model, standart V6'ya göre %25 daha ekonomik.

    noimage

    Aracın elektrikli motoru, V6 motoru ile şanzımanı ortasına konumlanmış. Lexus gibi hibrid SUVlardan farklı olarak ve "Arazide kullanmayın" yazmayacak. Cayenne Hybrid, arazide standart modelleri gibi kullanılabilecek.

    Cayenne Hybrid'de elektrik motoru, piller ve içten yanmalı motor, "Hybrid Manager" adındaki bilgisayar ile kontrol edilecek. Konvansiyonel motorlarda, bilgisayar 6,000 data parametreye kadar denetleme yapabilirken, Cayenne Hybrid'de bu rakam 20,000.

    noimage

    Cayenne Hybrid'in, standart V6'ya göre 150 kilogram daha ağır olması da bekleniyor.

    noimage

    Firma 2009 yılında satışa sunacağı, 4 kapılı Gran Turismo'su Panamera'da da hibrid teknolojisi kullanacak
#04.08.2007 20:27 0 0 0


  • Kaşlarınızı şekillendirirken için ne yapmalı, nelere dikkat etmelisiniz?


    Kaş almayı hafife almayın, kaş şeklinizin ruhunuzu ve duygularınızı yansıttığını, yüzünüze anlam kattığını unutmayın.. Genel olarak, kaş almak dağınık görünümü düzenlemek için yapılır. Son dönemlerde ise, dünyada ve ülkemizde yüze farklı bir anlam katmak için profesyonel kaş tasarımcıları tarafından yapılıyor.

    Kaş alırken dikkat edilmesi gerekenler

    Kaşların başlangıcı burun deliği ile aynı doğrultuda olmalı ve uzunluğu gözün dış köşesine kadar uzanmalı.. Kaşınızı yukarı doğru çok incelttiğinizde gözleriniz çok küçük görünür. Kaşlarınızın ortasını çok fazla almanız ise, size şaşırmış, baykuşa benzer bir ifade verebilir.

    Tek tek alın..

    Eğer kaşlarınızı şekillendirme konusunda şüpheleriniz varsa, yapamayacağınızı düşünüyorsanız kaşlarınızı almayın. Bu konuda kendinize güvenseniz bile, alınan kaşın geç çıktığını aklınızda bulundurarak birer birer alın.

    Kaş alırken acı duymamak için

    Kaşlarınızı fazla acıtmadan ve tahriş etmeden almanın yolları var. Kaş almaya başlamadan önce, sıcak bir duş alın. Bunu yapamıyorsanız yüzünüzü sıcak suyla yıkayın ya da bir süre kaşlarınızın üzerinde sıcak suyla yıkanmış ufak bir sıcak havlu bekletin.

    Buz kullanmayın

    Ne yaparsanız yapın ama bölgeyi buzla uyuşturmayın.. Buz gözenekleri kapatır ve kılları çekmenizi zorlaştırır, daha çok ağrıya neden olur. Cımbızla kaş almayı bitirdiğinizde, elinizi yüzünüzü iyice yıkayın. Bir pamuk ve enfeksiyonu, kanamayı önleyici temizleyicilerle de silebilirsiniz.


#04.08.2007 20:19 0 0 0
  • Parlak, sağlıklı ve uzun tırnaklara sahip olmak için ne yapmalısınız?


    noimage


    Tırnaklarınızın hatta saçlarınızın çabuk uzamasını sağlayan birçok ürün var. Bunlardan birini veya öenerdiğimiz doğal ve pratik bir yöntemleri tercih edebilirsiniz.

    Limonu deneyin!

    Yarım limonun içine parmaklarınızı, tırnaklarınız içinde kalacak şekilde yerleştirin. Birkaç dakika bekleyin. Limondaki doğal asit tırnaklarınızı beyazlaştırır.

    Oksiyenli su beyazlaştırır

    Yarı yarıya oksijenli su ile sukonulmuş bir kapta, tırnaklarınızı sabunla yıkayın. Tüm tırnaklarınızı yıkadıktan sonra durulayın
    ve sonra bir losyon sürün.

    Diş parlatıcılar işe yarar

    Dişlerinizi için kullandığınız parlatıcı ve beyazlaştırı ürünler tırnaklarınızda da işe yeriyor. Tırnaklarınızı dişlerinizi parlatan ve beyazlatan macunlarla yıkayın. Tırnaklarınızın tertemiz ve parlak olduğunu göreceksiniz.

    Tırnaklarınızı fırçalayın

    Beyaz tırnaklar için oksijenli su ve suda bekletilmiş fırçayı deneyin. Islak fırçayı tırnaklarınızın temiz olduğunu görünceye kadar tırnaklarınıza sürtün. Daha sonra ellerinizi yiice durulayın ve losyon sürün.

    Pratik çözüm diş fırçası!

    'Diş macunu ve fırça ile temizlik olur mu' demeyin, bir kez deneyin. Bir diş fırçası alın ve beyazlatıcı diş macunu sürerek tırnaklarınızı fırçalayın. Temizlendiğine emin odluktan sonra ellerinizi durulayın ve nemlendirici bir losyon sürün.

    Hem temiz hem uzun tırnaklar

    Bütün bu uygulamalar hem tırnaklarınızın parlak, sağlıklı ve temiz olmasını hem de çabuk uzamasını sağlayacak.
#04.08.2007 20:12 0 0 0
  • Kara Yılan İnliyor
    Black Snake Moan

    noimage

    Yönetmen
    Craig Brewer

    Senaryo
    Craig Brewer

    Oyuncular
    Samuel L. Jackson
    Christina Ricci
    Justin Timberlake
    S. Epatha Merkerson
    John Cothran

    Tür
    Dram - Romantik

    Görüntü Yönetmeni
    Amy Vincent

    Müzik
    Scott Bomar

    Gösterim Tarihi
    27 Temmuz 2007 Cuma

    Ülke
    ABD

    Yıl
    2006


    Konusu

    Lazarus'un blues çaldığı; "Bojo's Juke Joint" adlı şarkıyı epeyce yaşlanmış bir Tom Waits gırtlağıyla söylediği günler geride kalmıştır. Hayatının kadınını bulduğuna inanarak evlenmiş; blues şarkıları söylemeyi bırakmıştır. Karısı tarafından aldatılıp evliliği paramparça olunca, sadece hayallerini kaybetmez; ihanetin getirdiği aşağılanmada ruhunun da kaybolduğunu hisseder. Aradığı huzuru yeniden eski dostu gitarında ve blues şarkılarında bulmaya çalışır. Ta ki karşısına Rae çıkıncaya kadar
    Bilincini kaybedinceye kadar dövülen Rae, asfaltın kenarına yarı çıplak halde bırakılmıştır. Lazarus onu bulduğunda Rae ölmek üzeredir. Tanrı korkusuyla dopdolu olan orta yaşlı adamın, tekrar sağlığına kavuşturmaya çalıştığı bu genç kadının aslında kendi hayatını mahvetmiş bir sokak fahişesi olduğunu anlaması uzun sürmez. Üstelik anksiyete / endişe kaynaklı ruhsal rahatsızlığı vardır.

    Çocukluğunda tecavüze uğrayan ve annesi tarafından terk edilen Rae, telefon defterindeki her erkek tarafından kullanılmış bir kadındır. Daha iyi bir yaşama kaçmak için son umutlarını Ronnie'ye bağlamıştır. Ancak Ronnie'nin askere gitmesi üzerine son umudu da söner. Uyuşturucu bağımlısı olan Rae'nin hayata tutunabilmek için bildiği tek yol, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için önüne çıkan her erkeğin her istediğini vermektir. Ta ki karşısına Lazarus çıkıncaya kadar


    noimage noimage noimage noimage
    noimage noimage
#04.08.2007 00:08 0 0 0
  • Kız Erkek Meselesi
    It's a Boy Girl Thing

    noimage


    Yönetmen
    Nick Hurran

    Senaryo
    Geoff Deane

    Oyuncular
    Samaire Armstrong
    Kevin Zegers
    Sherry Miller
    Robert Joy
    Brooke D'Orsay
    Sharon Osbourne
    Maury Chaykin
    Mpho Koaho
    Dan Warry-Smith
    Balázs Koós
    Emily Hampshire
    Kathryn Haggis
    Genelle Williams
    Alex Nussbaum
    Jack Duffy

    Tür
    Komedi - Romantik

    Görüntü Yönetmeni
    Steve Danyluk

    Müzik
    Christian Henson

    Gösterim Tarihi
    03 Ağustos 2007 Cuma

    Ülke
    Kanada / İngiltere

    Yıl
    2006

    Konusu

    Edebiyat düskünü bir iyi aile kızı olan Nell ve eglence düskünü, pervasız Woody iki ezeli düsmandır ve bir sabah uyandıklarında kendilerini çok garip yerlerde bulurlar: Birbirlerinin yatak odalarında ve daha da kötüsü, birbirlerinin vücudunda. Bu isteksiz degis tokus, birbirlerinden intikam almaları için bulunmaz bir fırsata dönüsür ve hayatlarını sabote etmeye baslarlar. Ama çabalarının meyvelerini almaya basladıkça, baslarına hiç hesapta olmayan isler açılır.

    Transamerica'dan tanıdıgımız Kevin Zegers ve The OC'den Samaire Armstrong'un basrollerini paylastıgı filmin yönetmeni Nick Hurran (Little Black Book), idari yapımcısı ise Elton John. Filme Sharon Osbourne'da Woody'nin annesi rolünde renk katıyor.


    noimage noimage

    noimage noimage
#03.08.2007 23:54 0 0 0
  • Kaldırım Serçesi
    La Mome


    noimage

    Yönetmen
    Olivier Dahan

    Senaryo
    Olivier Dahan
    Isabelle Sobelman

    Oyuncular
    Marion Cotillard
    Sylvie Testud
    Pascal Greggory
    Emmanuelle Seigner
    Jean-Paul Rouve
    Gérard Depardieu
    Clotilde Courau

    Tür
    Biyografi - Dram - Müzikal

    Görüntü Yönetmeni
    Tetsuo Nagata

    Müzik
    Christopher Gunning

    Gösterim Tarihi
    03 Ağustos 2007 Cuma

    Ülke
    Fransa / İngiltere / Çek Cumhuriyeti

    Yıl
    2007

    Konusu


    Berlin Film Festivali'nin açılış filmi olan "La Vie En Rose", başrollerinde Fransız aktris Marion Cotillard, Sylvie Testud, Gérard Depardieu'nun oynadığı, büyüleyici bir Edith Piaf biyografisi. Fransa - İngiltere - Çek Cumhuriyeti ortak yapımı olan film, 140 dakika boyunca ruhunuzu okşayacak Edith Piaf müzikleriyle dolu.

    Edith Piaf'ın 1959'da New York'da verdiği konser sahnesi ile başlayan film, Fransız şarkıcı Piaf'ın, 40'lı yaşlarına odaklanıyor. 1915 yılında dünyaya gelen Piaf, babasının çalıştığı sirk sayesinde küçüklüğünden itibaren pek çok yer dolaştı. O dönemlerde, en yakın arkadaşı Mômone ile sokaklarda şarkı söyleyerek para kazanıyordu. Bu sırada bir kabare işleten Leplée tarafından keşfedildi ve kısa sürede, onu meşhur edecek çevre içine girdi.

    "A Very Long Engagement" adlı filmden tanıdığımız Cotillard, Piaf'ın gençlik yıllarından, 47 yaşında ölümüne kadar olan süreyi büyük başarıyla canlandırıyor. Genç yaşta yakalandığı hastalık ve bağımlılıkların, henüz 40 yaşındayken onu 70 yaşında bir kadın haline dönüştürdüğü, yürüme, konuşma ve şarkı söyleme yetisini kaybettiği süreci tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.

    Filmde, Piaf'ın büyük aşk yaşadığı ve 1949 yılında bir uçak kazasında hayatını kaybeden boks şampiyonu Marcel Cedan'ın da önemli bir yeri var.

#03.08.2007 23:42 0 0 0