TRT'nin Kürtçe Yayını Dogrumu

Son güncelleme: 26.03.2009 21:56
  • Sizce...
    TRT nin 24 Saat Kürtçe Yayına Başlaması Dogru Bir Adımmı?
#26.12.2008 12:53 0 0 0
  • Evet Geç bile kalınmış bir durumdu
    Umarım ÜLKEMİZE YARAR SAĞLAR
#26.12.2008 16:56 0 0 0
  • TürK kürt Ayrımı Yok OlabilirUmarım ÜLKEMİZE YARAR SAĞLAR
#26.12.2008 18:04 0 0 0
ChE ChE foto
  • TürK kürt Ayrımı Yok Olabilir

    bence doğru bir karar,şimdiye kadar yasaktıda ne olduki?
    umarım ülkemiz için hayırlı bir karar olur bu ...

    görüyormusunuz AKP nin doğru yaptıgını düşündüğüm şeyleri alkışlayabiliyormuşum demekki bende
#26.12.2008 18:28 0 0 0
  • TürK kürt Ayrımı Yok Olabilir ...
    Akp ülkemizde ilkleri yaşatmaya devam ediyor
#26.12.2008 18:50 0 0 0
  • TürK kürt Ayrımı Yok Olabilir

    evet bu bi ihtimal tabi düşmanlarımız izin verirse:D
#26.12.2008 20:08 0 0 0
  • geç kalınmış güzel bir uygulama..
    umarım daha iyi olur..
#26.12.2008 22:05 0 0 0
  • RTE 'den GüzeL Bir Seçim Yatırımı...

    + Türk-Kürt Ayrımı Zaten Yok...

    Bunu SadeCe Irkçı Terör Örqütü Yapmakta...
#26.12.2008 22:06 0 0 0
  • Hayır.
#26.12.2008 22:07 0 0 0
  • geç bile kalınmıstır
#27.12.2008 20:46 0 0 0
  • herkes kendi kimliği ile özgür olabilmeli yayın çok iyi olur o insanlarda bizi ve dev letimizi anlarlar inşaallah
#27.12.2008 22:40 0 0 0
NaZ NaZ foto
  • Geç bile kalinmis birsey

    Insaallah yararli olur
#27.12.2008 22:46 0 0 0
  • @ChE adlı üyeden alıntı:
    TürK kürt Ayrımı Yok Olabilir

    bence doğru bir karar,şimdiye kadar yasaktıda ne olduki?
    umarım ülkemiz için hayırlı bir karar olur bu ...

    görüyormusunuz AKP nin doğru yaptıgını düşündüğüm şeyleri alkışlayabiliyormuşum demekki bende
    Orijinali Göster...


    görüyormusunuz AKP nin doğru yaptıgını düşündüğüm şeyleri alkışlayabiliyormuşum demekki bende

    Klasik Ana Muhalefet Partisi taktiği. Onlarda arada böyle göstermelik hareketler çekiyor.
#28.12.2008 12:03 0 0 0
  • TRT nin kürtçe yayınını doğru bulmuyorum.Yarın öbürgün laz,gürcü,çerkez,pomak,ermeni,rum,yahudi vatandaşlarımız da "Biz de anadilimizde yayın istiyoruz"derlerse ki yakında diyecekler,o zaman ne olacak hiç düşündünüz mü ?
#28.12.2008 13:07 0 0 0
  • Belki iyi niyet ile yapılmış bir yayın olabilir ama M.Kutsi Çil arkadaşımızın dediği doğru.

    Ben Laz'ım ve Lazca dili benim ana dilimdir.

    Belki Kürt kökenli vatandaşlarımızın hepsi değil ama bir kısmının amacı çok başkadır.

    Bugün Dil, Yarın özerklik, sonra bayrak , toprak derken gerisi malüm.

    Yarın öbürgün bende Laz'ca dili ana dil olarak TRT'de yayınlansın dersem kim buna hayır diyebilir !..

    Bir Türk vatandaşı olarak bu konular benim sinirlerimi bi hayli zorluyor

    Konu konuyu açar , derine dalarsam çıkması zor olur ...
#04.01.2009 22:44 0 0 0
  • türkiyede yaşıyoruz, T.C Vatandaşıyız
    ana dilimiz türkçe ben doğru bulmuyorum açıkcası
#04.01.2009 22:47 0 0 0
  • didem sana sonsuz katılıyorum
#05.01.2009 07:24 0 0 0
  • ben doğru buluyorum.. senin ana dilin türkçe olabilir..bir başkasının ki kürtçe..orada yaşayanlarıda bir türk ana doğursaydı ana dilleri türkçe olurdu..

    urfa kebap yemeyi doğru buluyormusunuz.?..HAYIR EFENDİM...BİZİM ANA YEMEĞİMİZ KURUFASULYE...... töbe töbee
#05.01.2009 08:19 0 0 0
  • BUNLAR


    Bunlar sözlerine; ' Türkiye bir mozaiktir' cümlesi ile başlamışlardı. Halt etmişler. İtiraz ettik; mozaik gibi parça pörçük değil, Türkiye yekpare mermerdir, betondur dedik. Kulağa hoş gelen, barışçı ve demokrat görünen bu mozaikleşme safsatası ve anlayışı, on yıllar içinde döndü dolaştı ve meclise de girip böğrümüze yerleşti. Silahlanmayı, bombalamayı, kurşunlamayı, yağmalamayı, her türlü kaçakçılığı güle oynaya yaptıkları bu topraklarda, vergi vermeden ticarethane işleten, kaçak elektrik suyla evini çeviren, tapusuz arazisine binayı diken bunlar şah oldu, bunlar padişah oldu. Bu mazlum siyaseti en nihayet öyle bir hale geldi ki, bizler olduk azınlık, bunlar payidar.
    Siz kimi kandırıyorsunuz be hey gafiller? Yirmi-beş senedir ölmekten, öldürmekten, onun bunun uşaklığında silah kuşanmaktan, vurmaktan, yağmalamaktan, elinize bulaşmış beyaz zehir günahıyla, kanınıza bulaşmış bin türlü sahtekârlıkla, siz kimi kandırıyorsunuz? Siz mi mazlumsunuz? Siz mi ezilmişsiniz? Siz mi mağdursunuz?
    Kardeşlerim; ben öz be öz Azeri'yim. Hani diğer bir deyişle; Azeri balasıyım. Demir dağını eriten, Asya'nın en ortasında, Orta Asya'nın kalbinde, 'Newroz'u Nevruz diye kutlayan, lastik değil adamlar boyu çoban ateşleri yakarak kutlayan, baharı, bahar geldiği için sevinçle, heyecanla karşılayan Azeri'yim. Bütün Kuzey Doğu'nun efsanesi Şeyh Şamil'in torunuyum. Yarı Farsça, yarı Arapça, bolca Fransızca, eğreti İngilizce ile zehirlenmiş dili değil, asıl Türkçem'i konuşan, yazan Azeri'yim. Leyla ile Mecnun'un kalemi, Azeri Fuzuli'nin kanındanım. Şiirimde, hikâyemde sevda vardır. Ve bir gün de kalkıp demedim ki; hani benim bayrağım, hani benim mektebim, hani haklarım? Bunlar bu hale, ' asimilasyon' diyorlar. Çerkez kardeşime, Gürcü teyze oğluma, Laz halama, Kırgız amcama da asimile olmuşsunuz diyorlar. Bir toplum bu kadar mı şuursuzlaşır? Bölücü başının başındaki kılın kalınlığının hesabını yapanlar, kendi kafalarının kalınlığının hesabını yapamayacak raddeye gelmişler.
    Her alanda parayı bulanlar, müteahhitliğe geldi mi, kaldırımcılığa, ihaleciliğe geldi mi arslan kesilenler, bir tane televizyon kanalı kurmaktan mı acizlerdi? Üstelik senelerdir kendilerine yandaş çıkan yabancı ülkelerde, kurdukları milyon dolarlık stüdyolardan yaptıkları çekimleri uydular üzerinden yayınlayabiliyorlarken, ne oldu da benim alın teri vergilerimle, benim kullandığım elektrikten bile pay alarak bütçesi oluşturulan TRT'de yer buldular? Şeş' miş Bunlar şaşırmış. O halde beş bin milleti, beş bin dili, beş bin mezhebi olan apayrı bir oluşum haline gelelim, herkes kendine bir eğitim kurumu açsın, herkes kendine özel bir yayın kanalı oluştursun, kendi kendimize çalalım, oynayalım. Buna da mozaik diyelim, çok kültürlülük diyelim. Üzerini de insan hakları ve demokrasi sosuyla güzelce bezeyip, Batı'nın emperyalist sofrasına altın tepsi ile sunalım.
    İsyanı mı başlatalım? Başbakanlık başta olmak üzere, TRT Genel Müdürlüğü'ne, Kültür Bakanlığı'na ve Radyo Televizyon Üst Kurumu'na dayanayım.. Biz bu topraklarda yüz binlerce Azeriyiz.. Türk kültürünün en eski, en köklü topluluklarından biriyiz. Üstelik bunlardan farklı olarak; kanımız da, canımız da şüphe götürmez şekilde arı, saf, öz be öz Türk. Şart olsun; kendi dilimizde eğitim, kendi kültürümüzde yaşam, kendi örfümüzde, âdetimizde televizyon ve radyo kanalı istiyoruz. Gazete ve dergiler de basacağız. Bize has günlerde resmi tatil ilan edilsin

    Eğer saçma geliyorsa; bundan beş-on sene öncesini ve bunların talepleri anımsayınız. Saçma olmadığını anlayacaksınız. Eğer şartlarımız yerine gelmezse Merak etmeyin, çıktıkları dağlar zaten bizim, bunlarsa misafirlerimizdir.
    Mozaik anlayışı budur işte. Adına demokrasi, özgürlük, eşitlik diye kavramlar katarlar, biz bakarsınız, bölük pörçük hale gelmişsiniz. Birleştirici kimliğimizi bir yana atıp, bütünleştirici dilimizi horlayıp, ne idüğü belirsiz bir hale doğru koşar adım gidiyoruz, farkında mısınız?
    Sri Lanka'da 'ayrılıkçı Tamil gerillaları' denen bir grup var. On senedir ne huzur verdiler, ne barış bıraktılar. Fark şu ki; orada olup bitenler bir Afrika ülkesinde vuku buluyor. Yani; bizim bir Afrika ülkesinden farkımız olsun diye terörü meclise taşıyorsak, ikinci bir dili, bir kültürü bu derece benimseyip bir de kendi elimizle kendi devletimizin kanalından yayınlar hale geliyorsak, o vakit diyecek bir cümle kalmıştır kardeşlerim: Bir gün bir şehit anası; ' Vatan sağ olsun' demezse, o zaman kıyamet kopar. Bunların kapılarına çarpılar atıp, bunlara kız vermeyip, bunlardan kız almayıp, bunlara resmi hiçbir sıfat vermeyip bir Hitler diktatörlüğü yapmamış ve yapmıyorsak, bu Türk'ün asaleti, bu Türk'ün sulhu, üstün anlayışıdır.
    İrani bir kavmin koskoca insanlık tarihinde bu kadar bereketle, huzurla, rahatla yaşadığı ikinci bir dönemi olmamıştır. Gidin, gezin, görün kardeşlerim; Diyarbakır'dan başlayın, Batman, Mardin, Van, Hakkâri, Bitlis, Muş, Siirt, Şırnak ve Tunceli. Onca uçsuz bucaksız dağları ütüleseniz, bir Türkiye kadar daha arazi çıkar. Toprağında bereket, ne ekseniz bitiyor. Havasında rahmet, ne yağmuru azalır, ne karı tuzlanır. Hayvanları besili, yaylaları yemyeşil. İnsanları imanlı, inançlı, çalışkan, azimli. Güçlü kuvvetli binlerce delikanlı. Sözü doğru, özü bir binlerce kardeşimiz. Hani Sivas'tan o yana bir çizgi çekecek olsanız, bunca zengin bir folkloru, deyişi, kıssayı bir arada bulamazsınız. Davulu, zurnası, âdeti, geleneği ile bizim, hepimizin toprakları. Şimdi, neden düşük zekâlı bir Tamil gerillası haline geliyorlar? Nedir bu mozaik anlayışı? Biz yekpare mermeriz. Kanımız karışmış, dilimiz bulaşmış. Gelin almışız, damat vermişiz, aynı halayda bir başı sırayla tutmuşuz, zılgıt çekmişiz. Fakat nedir bu ayrı gayrilik?
    Herkes yerini bilecek. Aynı sofradan doyan kardeşlerin arasında bu ayrım, bu çarpık tarih bilgisi, bu içi boş, sözde demokrasi ya da uygarlık kisvesi ile çeşnilendirilmiş yamuk yumuk özgürlük ya da bağımsızlık hülyası girdi mi; bunun başını ezmeyi de biliriz. Bir yandan herkes Dink olup sokaklara dolacak, diğer yandan Alevi'yiz diye ibadethane isteyecek, sazını bağlamasını kapan bar köşelerinde mazlum edebiyatı yapacak ve birileri de beline bombayı sarıp kendini çarşıya pazara salacak; bunun adı da çeşitlilik, çok kültürlülük, hoşgörü ve demokrasi olacak. Hakkı ve hakkaniyeti birbirinden ayırmamak lazım. Bunların yaptığı Hakkı alıp, hakkaniyeti teslim etmemektir. Üstüne üstlük de Fransız'ın mayını, Alman'ın mermisi, Amerikan'ın tüfeği ile yiğitlenmiyorlar mı; bu düpedüz kansızlıktır.
    Irak'ın halinden ders almamak için ortalama zekânın epey gerisinde olmak lazım. Aşiret, cemaat, mahalle diye bölüne bölüne getirildikleri noktada, bugün seccadesini çiğneyen Amerika'ya, olup kalan çarığını fırlatacak kadar kahramanlığı kalmıştır. O postal cengâverine sormak lazım; kardeşim sen değil miydin Amerikan askerlerini topraklarında gördüğünde sevinçten havalara hoplayan? Sen değil miydin demokrasiye kavuşuyoruz, diktatörlükten kurtuluyoruz diye dalgalanan Amerikan bezine kendini sarıp sarmalayan?

    Şimdi ne oldu da adama postalını fırlatıyorsun? O atılan postal isyanın sembolü değildir. O postal; bölünmüşlüğün ve parçalanmışlığın, şeref ve onurun pabucunu dama atmasıdır.
    Bugün bunlara meclisinde yer verir, söz hakkı tanırsın. Kendi devlet kanalında yayın yaptırırsın. Yarın eğitim müfredatına bunların (sanki bizden başkalarıymış gibi) tarihlerine, kültürlerine ayrı bir ihtimam gösterirsin. Bunlar da kendi kendilerine federasyon hayallerini, ağır ağır hayata çevirirler. Ve bir gün bir bakarsın, olmuşsun toz bulutu içinde bir Irak.
    Bir sabır, bir tahammül sınırı var. Sizin, benim, hepimizin bir sabır hududu var. Gide gele, gide gele en sonunda sabır taşımızı çatlatacaklar. And olsun; biz ne Irak'lı bilmem ne aşiretinin marabasına benzeriz, ne Tamil şuursuzlarına, ne ETA'nın gammazlarına ne de başka gafillere Hani Amerika'nın Körfez'de kullandığı Scud ve Patriot füzeleri vardı. Saddam ise bu füzelere El-Abbas ve El-Hüseyin füzeleri ile cevap vermişti Bizim füzelerimiz, mermilerimiz, kurşunlarımız başka kardeşlerim, bambaşka. Bir şehit anasından işaret bekliyoruz, mesele budur.




    Mustafa Serdar ASLANTÜRK
#05.01.2009 09:23 0 0 0