Sevda Yeli Esintileri - Vildan Uyar

Son güncelleme: 14.02.2014 00:54
  • Yine harikaydı sevdayeli arkadaşım kalemine bereket..

    teşekkürler ıssızada ve sevdayeli yüreğinize sağlık..
#10.01.2010 19:51 0 0 0
  • Sevgi emek ise bizler emek vermeyi bilemedik,
    her zaman emek verilsin istedik,
    oysa ki sevgide karsilik yoktu,
    masumca hicbir karsilik beklemeden, verilebilinecek bütün emekleri vererek sevmekti...
    aci veren ask degil aslinda aciyi, hüznü seven yüregimizdir..
    bütün öfkelerimizi,cikmazlarimizi,yaralarimizin sebibini ask, tan bilmek,
    kendimizi kandirmaya yetmis..

    ASK, larda sevmelere gebe degilmidir...


    sevgili sevda yeli arkadasim yüregine, kalemine bereket cok güzel dizeler okudum..
    kaleminin hic susmamasi dilegimle...

    sevgili issizada yüregine saglik cok güzeldi hem resim hem dizeler,
    o sevgi dolu yüregin dert görmesin.
#11.01.2010 12:22 0 0 0
  • noimage
    İnsanları Severdim

    Kendimden de daha çok severdim insanları...
    İnsanlar öyle varlıklardır ki; öyle bir güç vardır ki ellerinde...
    Başka hiç bir canlıda yoktur bu güç

    Sevgi


    Sevebilmek özgürce ve sevilmek doyasıya Sınırsız ve koşulsuz, sebepsiz, çıkarsız...


    Kin ve nefretle beslenenlerse değerlerini yitirmişlerdir benim gözümde


    Kör zihniyetli başları, nasırlaşmış elleriyle, tuttuğu silahları...
    Dağlarda eşkiya adını almışlar şimdi, kana susamış şehre inmişler...
    Her yan, öfkeyle kalkanlarla dolu azgın boğa konumunda...

    Ne yana saldıracağını bilmeyen aciz zavallılar
    Gözlerini kapatıp savururyorlar kurşunları...
    Sebep...?? : Üzgünüm ki sebeplerinin ne olduğunu bilmezler...

    Ben kendimi değil, insanları daha çok seviyordum...
    Öksüz bir çocuğun başını okşuyordum...
    Adının ne olduğunu soruyordum... Önemliydi benim için isimleri Ayşe, Fatma Ali ya da Veli..
    Bunlar geleceğimizin, öksüz ve yetim büyüyeni fakat yalnız olmayanları, büyük güçleri, büyük yürekleri olanlar olacaktı bir gün

    Yaşlı bir insan görüyordum beli iki büklüm yüzünde ki masumane tavırıyla nefes alan biri
    Ocağın üstü boş, sobanın içinde cılız ateşiyle ısınmaya çalışan biri...
    Nerede yaşadığını öğreniyordum.. Benim için çok basitti yaşadığı yeri bulmak
    İstiyordum onu bulmayı ya da bir şekilde karşıma çıkarılıyordu işte...

    Kendimi göstermeden kapısına erzak bırakıyordum ve en önemlisi gülüşlerimi de iliştirip, yüreğimi bir sepet yapardım... Yüzlerine sessizce bırakıyordum gülüşleri...
    Avuçlarına umudun varlığını ve mutluluk bırakıyordum kaçar adımlarla...
    Seviyordum çünkü; sadece bir el olmayı Her zaman yüz önemli değildi..
    Bir yürek ya da bir el olmak bazen yüz olmaktan daha çok şey barındırır içinde

    Yüzümü görmeleri önemli değildi Sadece bilmeleri yeterdi onları sessizce hisseden ve seven birileri olduğunu duyumsamalarıydı asıl gayem Önemsendiklerinin kanıtıydı belki de yaptıklarım...

    Soruyorum şimdi kendime...
    'Ben' nerde?

    Şimdi insanlığımı aldılar benden 'insan kılığına' girmiş canlılar...

    Ben kendimi değil insanları daha çok seviyordum...
    İnsanlar benim insanlığımı da götürdüler, gülüşlerimi çaldılar...
    Şimdi ne kendimi ne de insanları seviyorum...
    'Ben' kim..?
    'İnsanlar' ne?
    'İnsanlık' nerede hapis kalmış...?
    İnsanların seslerini duyabiyor musun?

    Üzgünüm
    Ben sağır oldum, kör oldum...
    Üstelik hem topal hem de çolak oldum...
    Yüreğim kaldı bir bende...
    ya onu da alıp götürürse insanlar...
    ya onu da söke söke alırlarsa benden...
    Nefesim kalır geriye...
    O da yaşamak değildir bence...

    Hani demiştim ya en başta... O büyük güç... Yok oldu sanki...

    Vildan Uyar

    noimage
#13.01.2010 13:16 0 0 0
  • "Şiir Yürekli ve Şiir Yüzlünün" Hikayesi

    noimage
    Bölüm I

    Şiir Yüreklinin Şiir Yüzlüye Söyledikleri

    Bir rol belirledim kendime. Rolüm belliydi ama replikler hazır değildi.
    En çok da doğaçlamayı severdim ya ama "yazsa mıydım ki replikleri...?" derken
    aklıma geldi birden "iyi de bu sahnede bana kim eşlik edecekti."

    Çoğu sahne de görünüp susan ve sonra da kendi gözüyle, kendi içindeki asıl olanı sergileyecek yetenekteki kişi olmalıydı bu...

    Onca yıldan sonra, onca kişinin içinden seçti gözler.
    Dil konuşmuyordu, üzerine düşeni yapmıyor gözlere veriyordu görevini...

    Biri takılı kaldı gözlerde.. Uzun uzun baktı, işaret eder gibi."Sen" der gibi baktı gözler...
    Sanırım o sağırdı ya da bir şey duymasını engelliyordu.
    Anlamış olacaktı ki, gözleriyle konuştu. Ellerini kullandı.
    Bir demet gülü, sahnenin ortasından girip kenara koydu.
    Garipti bu davranışı ama hoşuma gitmişti.

    Kim olduğunu bilmiyordum. Hiç sormadım. Yazmasını istemedim öz geçmişini.
    Elinde büyükçe beyaz bir kağıt vardı. Bir şiir yazılıydı.
    Kağıt büyüktü, şiir kısa...
    Uzattı bana, okudum nefesimi tutarak.
    Elime aldım bir kalem, yazdım bende o şiirin altına uzunca.
    En sona da bir not düşmüştüm "hayat herşeye rağmen yaşama değer değil mi?"

    Belki de bu bir soru olduğu için cevap verdi altına kalemiyle...
    Kim bilir belki de bunun böyle olması gerekiyordu...
    Daha önceden yazılmıştır belki de hayatın sahnesinde oynanmak üzere...
    Karar verdik karşılıklı oynamaya... Sergileyecektik tüm doğal haliyle... Doğaçlama yaparak oynayacaktık bu oyunu.
    "Şiir yüreklinin şiir yüzlüye söyledikleri"
    İçeriği hayallerin içinde ki gerçekler olacaktı.
    Özgürlüğe aşık, kaderi seven ve kaderin içinde onca güzel an' ı yaşamayı bilenleri anlatacaktı ve şiir gibi kısa olacaktı.
    Bazen sevda yüklü dizeler olacaktı bazen de şiirsellikten uzak düz ve devrik cümleler...

    Her yeri görmeyi başaran gözlerde gitgide büyüyen yürekler, içerimizde git gide küçülen cümleler varolacaktı...

    ...


    Vildan Uyar


    noimage


#05.02.2010 03:07 0 0 0
  • yöneteni belli
    rejisörü belli
    rol keseni, karar vereni
    repliklere aldırmayanı.
    kendi senaryosunu yazanı
    bir film sahnesi edasıyla
    adına hayat diyip yaşamışken geldim...
    gelirken;

    "sen yazdın, sen oynadın, sen yönettin!" diyerek...

    sahnende, sonraki perdelerde bana da rol var mı usta?
#05.02.2010 05:02 0 0 0
  • canım spersin yüreğine sağlık...
#07.02.2010 01:19 0 0 0
  • Çok teşekkür ederim kardeşim.Allah yar ve yardımcın olsun.
#09.02.2010 17:25 0 0 0
  • Sevdayeli ne güzel şiirler bunlar yüreğine diline eline sağlık,paylaşımın için de teşekkürler.Sevgiyle kal daima herşeye rağmen.......
#10.02.2010 16:46 0 0 0
  • Emeğine Duygularına Sağlık Okudukça Okuyası Geliyor İnsanın :)
#10.02.2010 17:17 0 0 0
  • Zaman ayırıp da okuyan siz değerli dostlar okuyan gözlerinize sağlık...
    Kendiniz gibi benim için değerli yorumlarınızı sayfama bırakmanız beni onure etti.

    "Kendi Duygularınız" bölümünde ki sayfamda(bu bölümde) sadece hikaye ve deneme yazımlarımı sizlerle paylaşıyorum.
    Aslında bu tarz yazımları "Hikaye ve Denemeler" bölümünde paylaşmak daha uygundu lakin tek sayfa da toplamak amacıyla "Sevda Yeli Esintileri" başlığı altında sizlere sunuyorum.
    Şiirlerimi "Müzikli Şiirler" bölümünde paylaşmayı uygun görüyorum...

    Sizlere teşekkür ediyorum...

    Saygılar ve sevgilerimi sunuyorum.

#10.02.2010 20:46 0 0 0
  • Bu aciklaman cok iyi oldu sevgili Vildan, genel olarak bizler biliyoruz ama boardin heryerini gezmeyen arkadaslarimiz icin cok iyi oldu. Neden esen sevda yeline saclarini uzatmayip bu zevkten mahrum kalsinlar ki..
    Yuregine saglik, cok anlamli herseyin...
#10.02.2010 20:55 0 0 0

  • noimage

    Dinleyin "O () Ne Diyor " ?


    Saat 19 : 20

    "Bir halsizlik var üzerimde , canım sıkkın ... Başım ağrıyor. Çok yorgunum ,
    sanırım o yüzden .
    Bir rüya görmüşüm , çok garip ve çok karışık ..
    Tam olarak hatırlamıyorum
    Herkes toplanmış bana bir şeyler anlatıyor .
    Ama hiçbirini duymuyorum , bankta oturuyorum ve anlamaya çalışıyorum ama duyamıyorum
    Sonra beni bir tekneyle uğurluyorlar . Uzaklaşıyorum oradan, nereye gittiğimi bilmiyorum.
    Limandalar ve el sallıyorlar , herkes orada ve beni yolcu ediyorlar.
    Nereye gidiyorum bilmiyorum sadece ağlıyorum ağlıyorum . .
    Başım çok kötü ağrıyor , garip bir rüyaydı, hayırdır . .
    Yemeğe çağırıyorlar, gitmem gerekiyor ."

    Saat 23 : 20

    "Yemeği yedim, üzerime daha fazla ağırlık çöktü.
    Başım kopuyor sanki yerinden. Uzandım biraz, müzik dinledim yine .
    Aklımdan atamıyorum hala o rüyayı, çok garipti . .çok karışık . . Her şey çok karışık .
    Yemekte anneme anlattım... "Sus, kapa çeneni, ağzını hayra aç, çok konuşma ! " dedi .
    Anlayamıyorum onları, neden bana da iyi davranmıyorlar ...
    Ooff !! Şimdi uyuyorlar, ben odamdayım.
    Uyku tutmadı, günlüğümü aldım elime , ama artık yazacak mecal de kalmadı bende ..

    Halsizim, gözlerim kapanıyor,
    bir ağırlık var üzerimde, nedenini anlayamı"



    Bu bir son sayfaydı Günlüğünün en son sayfasındaydı. Kalemin son yazdıkları
    Belki de sadece yazabildiyiğdi

    "Keşke" demiş midir sessizce içinden?
    Eminim ki "demiştir"


    Hayat devam ediyordu kendi yolunda ve insanları da sürüklüyordu peşinden bir telaş, koşturmaca halinde ...
    Sağımızda solumuzda kim var görmeden geçiyorduk yolu, çoğu zaman bir şimşeğin hızına eş değerde
    Önemsemediğimiz, ya bir kaldırım çiçeğini ya da kırda açan papatyayı, ezip geçiyoruz futursuzca
    Acele ettiğimizden ve hep işimiz gücümüz olduğundan görmüyoruz en yakınımızı ve yahut yakın uzağımızı ..

    Yinede zamanın ötesine erişebiliyor muyduk sizce?
    ???

    Bu bir soruydu ve cevabını düşünür müydünüz şimdi, şu "an" da?
    Ne o ...yoksa cevabı biliyor musunuz? Tanıdık mı geldi size?


    Cevap: Hayır' dı elbette

    Bu iklimde, kendinize ait gerçek bildiklerinizin içinden sadece doğruları aldığınızda yalnışın siz de olduğunu anımsayacaksınızdır
    Peki ne yapmamız gerekiyordu bir an düşünsenize?

    Değer verdiklerimize, değer verdiğimize dair kanıt göstermeliydik belki de..
    Hani o değerli gördüğümüz zaman var ya işte onun belli bir bölümünü sevdiklerimize ayırmamız gerekiyordu..
    Dinlemeyi öğrenebilseydik keşke..
    Anlabilseydik, anlamayı becerebilseydik "keşke"...

    Kalp taşıyan, düşünebilen, düşündüğünü kendi içinde irdeleyebilen önemli bir bireydir benim nezdimde ve kalbiyle düşünüp aklıyla kararlar alan, kendinden bir parça koyar ortaya, almanızı bekler içinden az da olsa

    Hayatımızda yeri olanlar, en yakınımızdakiler ya da yakın uzağımızdakilerdir...
    Bu bir çocuk... Bu bir eş... Bu bir arkadaş, dost...
    Bu bir sevgili... Bu bir anne ya da babadır...

    Unutmayın ki; sevdiğimiz fakat sevgimizi göstermediklerimizi kaybettiğimizde bir parçamızı kaybederiz her defasında...
    Zaman hiç acımaz ... Bari siz acıyın kendinize ve sevdiklerinizi önemseyin dinleyin onların "ne dediklerini" ?
    Yüzünüzde bir tebessüm ile okşayın başını, omzuna dokunun ellerinizle, sırtını sıvazlayın...
    Dinleyin "O ne diyor...??? " Dinlemeye geçtiğinizde O' da tüm benliğiyle vuracaktır kıyılarınıza, sığınacak bir liman bulmuş sandal misali ...
    Usulca yelkenlerini indirecektir size..

    Zaman, bizi de çalmadan bu hayat yolundan sevmeye vakit ayırın ve sevdiğinizi, değer verdiğinizi, önemsediğinizi gösterin O' na ...
    Yüzünüzde ki "evet sadece seni dinliyorum" ifadesinden, O' na doğru uzanan el ve kollarınızın güveninden, gözünüzde ki "seni ve senin düşüncelerini önemsiyorum" bakışınızdan, sıcak ses tonunuzdan anlayacaktır... O' nu ne kadar çok sevdiğinizi. O' na iyi davrandığınızı.

    Zamanın darlığından şikayet etmeden, yaşamınızı değerli kılanlara vakit ayırın.
    Önce durun, sonra susun ve dinleyin
    O' nun size ihtiyacı var, sizin O' na ihtiyacınız olduğu kadar..
    Belki de sizin O' na ihtiyaç duyduğunuzdan daha fazlasıyla...

    Daha sonra çok geç olabilir... Hem sevdiğiniz hem de kendiniz için...

    Ne dersiniz dinlemeyi becerebilir miyiz? Kim bilir belki de bir gün bizim de anlaşılmaya ihtiyacımız olacaktır. Etrafımıza baktığımızda bizi dinleyebileceklerin sayısı oysa ne kadar da azdır
    Bunu en yakınımızdaki ya da yakın uzağımızdakinden bekleriz.
    Yarı açık kapıların yüzlere kapanması ne acıdır ve gerçekten çok acıtır.


    Bir ağırlık üzerine/( nize) çökmeden, gözleri/ niz kapanmadan, değerli zamanı/ nız tükenmeden izin verin O' na ve kendinize
    Anlamaya çalışın.. Dinleyin "O () ne diyor? "


    Vildan Uyar


#17.03.2010 21:47 0 0 0
  • Klişeleri severim;ata sözleri gibidir...Kale gibi sabit ve tekrarından bıkılmayan;o anlamda kavruk yüreğinin havada dans eden isi gibi hassas ama bir istiridye gibide sağlam kalbinde oluşmuş bu inci satırların,dizelerin; çok klişe ama olsun yinede diyeceğim...MUHTEŞEM...
#11.04.2010 03:05 0 0 0
  • noimage


    Hayat devam ediyor degilmi öyle yada böyle...
    Devam ederkende önüne katip götürüyor...
    Ve insanlar sonunu bilmedikleri bir mechule öylesine hizla kosturuyor telas icinde...
    Bu hengamenin arasinda etrafimizda kim var göremiyoruz bile...
    Zamanin ötesine erisebiliyormuyuz.Ötenin de ötesinin farkina varabiliyormuyuz...
    Tabi ki hayir...
    Degerlilerimiz yada degerlim dedigimize ispat edebiliyormuyuz....
    Bu zamanin bir kismini onlar icinde ayirabiliyormuyuz....

    Unutmamak gerekir ki, Bir yüregi olan düsünebilen herkes bir bireydir..
    Hayatimizda bir anlami olan ve yüregimizin en güzel kösesine yer verdigimiz yada verdiklerimiz en degerlilerimiz degilmi dir?
    Ailemiz olabilir, anne, baba , kardes, arkadas...
    Yada bir bir sevgili...

    Unutmamak gerekir ki; Cok sevdigimiz fakat bu sevgimizi hissettiremediklerimizi ansizin kaybettigimizde yüregimizde insa ettigimiz güzelliginin parcalarinida kaybederiz onlarin gidisiyle her bir parc eksik kalir...
    Zaman denen ne bir saniye ileri ne geri hc acimaz bize... En azindan biz aciyalim degil mi sevdiklerimize dost dediklerimize en degerlilerimize...
    Cok basit ve maddi hic bir götürüsü olmayan bir o kadar kolaylikla temin edebilecegimiz bir seyle bir tebessümm bir tatli söz bir dokunus....
    Dinleyin bakalim simdi "O " nediyor ?
    Zaman denen sey bizi bizden alip götürmeden bu kisacik hayat yolunda sevdiklerimize, degerlilerimize önemsedigimizi gösterip önemsendiklerini hissettirelim...
    Keske demeden is isten gecmeden....Hem kendimiz icin hem sevdiklerimiz icin hem sevilen icin....
    Cok güzel ve duygu yüklü satirlar inanin okurken zerrelerime isledi kisa bir muhasebe yaptim kendimce kendimde...
    Su üc günlük dünya icin deger mi kirmamaya degermi incitmeye kimlere kaldi ki dünya bize kalacak...
    Yüreginize ve yüreginizdeki ne saglik kaleminiz hic susmasin sevgiyle yazsin...
    Sevgiler...

    Leyla...
#18.04.2010 02:34 0 0 0
  • guzelll yazilar guzell siirler yuregine saglik
#30.04.2010 00:55 0 0 0
  • noimage

    Boyut Değiştirmek

    Boyut değiştirmek; yarı uyanık, yarı rüyada var olmak gibidir.
    Bir aralık bulunur önce. Olup bitenleri perdenin kıyısından seyredersiniz gizlice.
    Sizin olduğunuz yerde susmuştur herşey... Hatta gece bile.

    Bir başka hayattır baktığınız perdenin kıyısından.
    Çok zor değildir . Hayaller... Hayaller dizilmiştir...
    Hepsi karşınızda selam verip, dururlar olduğu yerde...
    Ve hayallerin sınırı yoktur. "Dur" diyende, "durdurmak" ihtiyacı duymadan öylece..

    Hiç yasak yoktur. Atlayıp geçmeniz için önünüzde setler de yoktur.
    İstediğiniz "an" seçtiğiniz hayal sizin olur.

    Bir hayal seçersiniz kendinize ve başlarsınız medcezirleri yaşamaya.
    O "an" da ordasınızdır ya da ondasınızdır.
    Boyut değiştirmişsinizdir.

    Varlığınız belli belirsizdir ama çoktan boyut değiştirmiş, o aleme dalmışsınızdır.
    Yüzmeyi bilmeyen bile yüzebilir. Yol gösterir, duyguların ama olmuş gözleri..
    ve siz, bilemezsin/ iz nereye kadar yüzebileceğinizi.

    Sadece "inceden ağrıyan ayaklarınız" değil sizi götüren, bilinmezlikteki o kör kurşunları takip eden ruhunuzun, kanatsız kollarınızda görünmez rehberi varolur.
    Size yön verir, akan nehrin denizle buluşması için daha önceden belirlenmiş yol gibi.

    Başka bir alemdir, başka bir yaşam.
    Kah susturur, kah konuşturursunuz düşünceleri.
    Kah oturtur, kah ayağa kaldırırsınız "doğru kostümlü yalanların" gerçeklerini.

    Zaman epey ilerlemiş olmalı...
    Saate bakarsınız geçmiş zaman ve o zaman sadece bir "an".

    Bir bakmışsınız siz, hala oturduğunuz ya da uzandığınız yerdesinizdir.
    Birden nefes alırsınız, irkilerek..
    Gidip gelmişliğin yorgunluğu üzerinize çöreklenir.
    Bir süre sonra; bir yanınıza yaz güneşi, bir yanınıza kışın soğuk ayazı değer Kar, tipi, fırtına olur ...
    Duygunuzun güneşi, hala olduğu yerde.. Ya otuyordur ya çoktan terketmiştir mekanı...

    Siz hem yanar, hem üşürsünüz...
    Hangi iklim, hangi girdabın içindesinizdir?
    Ne iliklerinize işleyen güneşin ışığını sahiplenebilirsiniz
    ne de iliklerinize işleyen soğuğu reddedebilirsiniz..

    Boyut değiştirmek işte böyle bir şeydir.
    Ben tarif edemedim.
    Boyut değiştirenler; bari bir de siz deneyin.

    Vildan Uyar

    [main-arkaplan-muzik][/main-arkaplan-muzik]
#30.04.2010 15:45 0 0 0

  • noimage

    ve

    noimage

    Ay(r)ılıktı ve Yıldızlar Parlak

    Beyaz kağıtların keskin kenarlarıyla parçalanıyor kelimelere yüklediğim duygularım.

    Çocukken de yazardım... Büyüdüm..
    Ama ilk kez yazmak böyle zor..
    İlkez büyük yaşadım, o yüzen bende kalanları yazmak zor.
    İçimde akan nehirler, hep aynı yöne akıyor.
    "Sana" diye "sen" diye akıyor.

    Hatırlıyor musun?
    Seni her düşündüğümde, sesim kalemim olurdu.
    Sesim; zamanın olmadığı, ince, ipekten yapılmış köprülerden ilerleyip kulaklarına varırdı.

    Gönlüm akıyordu sana doğru ve ruhum da yön değiştiriyordu.
    Hızlı ama bir o kadar yavaş..
    Delicesine ama bir o kadar da sakin ve huzurlu..

    Büyük kalabalıkların içinde bulurdu gözlerimiz birbirini.
    Tek kişilik yalnızlıklarımız vardı.
    Ben yalnızlığıma davet ettiğimde yalnızlığını ,sen içindeki yalnızlığı benden, daha çok seviyordun.

    Ama yine de duyardın işte, gülümserdi gözlerin, maviliklerde uçan kuşları seyrettiğinde..

    Duyardın.. Biliyorum hala duyuyorsun.
    Şimdi.. Şuan da...
    Ben seninle konuşurken ruhunda dolaşıyorum.
    Bedenin uyuyor, yorgun..
    Gözlerinle baktığın yerden uzaklaşan bakışlarını
    ve kimselere hissettirmeden bir an' lık gözlerinin dalmasıyla
    sadece an' ın yakaladığı o ince sızı..
    ve sen kapatıyorsun gözlerini...
    ...
    Sen, hep beni böyle duyacak mısın?
    Ben, hep böyle anlatacak mıyım?
    ...

    "aşkı sen öğretmiştin
    unutmayı da öğret
    seni nasıl sevdiğimi bilmiyorsun

    ne vardı ayrılığa koşup, sarılacak
    hasretin de gözyaşı var, görmüyorsun.."

    diyor şimdi dinlediğim şarkı da..

    "Ayrılık".

    Ayrılık bir zafer midir sence?
    Ayrılığın hiç sevmediğim yönü; içimde büyük boşluğun, büyük acısı..
    Büyük çığlıkların o ürkütücü, yıkıcı yankısıydı.
    Sen; öyle içimdeydin ki, seni oradan çıkaramazdım ve kalmana izin verdim.

    "Ayrılık".. Ne çok korkardık bu sözcüğün yüklendiği anlamdan.
    Veda bile edemezdik, uzun gidişlerimizin ardından..
    Biliyorduk çünkü; yıllar sonra bile olsa sesimi duyuracağımı, senin duyacağını..
    Yolu biliyorduk..
    Hiç gitmediğimiz yollar üstünde, ince ve ipekten dokunmuş köprülerle..

    Ayrılık...
    Ay(r)ılıktı.. Yıldızlar da hep parlak..
    Biliyorduk ki gece, hep gündüzlerin ardında kendini gösterecekti..
    Tıpkı yıllar geçse bile birbirimizi duyup da gördüğümüz gibi...
    Evet "biz" gibi.. Gösterip kendimizi, yine kaybolacaktık.
    Birbirimizin nerede olduğunu hiç bilmeden..
    Gündüzleri anımsamadan.. Gecenin, geleceğinden emin..
    Aynalarda, gerçek yansımamızı gördüğümüz müddetçe..
    Biliyorduk..
    "Ay(r)ılıktı ve yıldızlar parlak.."



    Vildan Uyar

    noimage
#26.07.2010 21:09 0 0 0
  • bir gün...
    ve o gün duygular damlamaya başladı yeryüzüne
    öyle ki.. damladı.. damladı...
    sel oldu taştı nehirlerden..
    bir deryada toplandı hepsi..
    adına "şiir" dedik
    şiirce konuştuk önceleri..
    sonraları anlatılanları yazan kalem, silikleşti.
    inat etti parmaklar yazdı.. yazdı..
    ...
    bir gün...
    ve o gün duygular gökyüzünde kayboldu..
    buhar oldu uçtu..
    çok bekledim "yine damlar" dedim.
    ama yok "yıldızlar" da o günden beri hiç görünmedi.

    şiirler, kaldı gözlerde birtek..
    sözler, kaldı tavanda asılı..
    yürekler, onlar hep kuytu köşelerde (s.y.)
    ... sevda yeli

    Kuytu koselerdeki yurekler, guzel siirlerinizi bekliyor yine.
#13.09.2010 03:37 0 0 0
  • "aşkı sen öğretmiştin
    unutmayı da öğret
    seni nasıl sevdiğimi bilmiyorsun

    ne vardı ayrılığa koşup, sarılacak
    hasretin de gözyaşı var, görmüyorsun.."

    diyor şimdi dinlediğim şarkı da..

    "Ayrılık".

    çok çok güzeldii sevda yelimm yüreğine kalemine sağlık bi tanemm
#13.09.2010 12:44 0 0 0