AKP Ve Tarikat

Son güncelleme: 07.02.2009 02:18
  • Recep Tayyip Erdoğan: Nakşibendi İskenderpaşa Dergahı müridi
    Abdullah Gül: Büyük Doğu ekolünden geliyor. Necip Fazıl Nakşibendi şeyhi Abdülhakim Arvasi'nin dergâhının etkisiyle tarikat-cemaat ilişkilerine katıldı.

    Abdulkadir Aksu: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    M.Ali Şahin: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Beşir Atalay: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Ali Babacan: Korkut Özal'ın yetiştirmesi. Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Vecdi Gönül: İskenderpaşa Dergahına yakın

    Ali Coşkun: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Kemal Unakıtan: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Recep Akdağ: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Binali Yıldırım: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Sami Güçlü: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Hilmi Güler: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi
    Zeki Ergezen: Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Dergâhı müridi

    Murat Başesgioğlu: Said-i Nursi'nin öğrencilerinden.
    Hüseyin Çelik: Nur tarikatı müridi
    Mehmet Aydın: Nurcuların Fettullahçı kolundan
    Bülent Arınç: Nur tarikatı müridi ve Menemen olayı haşhaşi Mehmet'in torun


    TARİKATLAR
    Tarikat yol ve usul manasındadır. Tarikat bir din ve mezhep değil, dini anlama ve yaşama şeklidir. Farklı yorumlamalar dinlerin farklı uygulama biçimlerini ortaya koymuştur. Bu farklı yorumlama-uygulama anlayışlarından "Mezhep'ler" doğmuştur.

    İslami tarikatlar "tasavvuf'tan" doğmuştur. Kimi tasavvufçulara göre dinin açık anlamları bilgisizler içindir. Onlara göre dinin bilgili kişiler için gizli anlamları vardır. Bu gizli anlam, ancak büyük bilgililerin yorumlarıyla açığa çıkarılabilir. Ruhban sınıfının, İslam'daki yeri, bir mantık ile sağlanmak istenmiştir.

    Tarikatlarda bir de Rabıta denen bir kavram vardır. «Şeyhin şeklini zihinde canlandırmaktır» diye tanımlanabilir. Nakşibendiliğin de savunduğu "Rabıta" kavramının özü; Müridin şeyhe canfedâ bir şekilde bağlanmasını sağlamaktır. Müritlik sıfatını kazanan kişiye sürekli şekilde rabıta yaptırılır.

    Rabıtanın en önemli şartı, şeyhin şeklini zihinde canlandırmak ve sanal alemde hep onunla yaşamaktır. Tarikat şeyhinin, ibadet ve inanç sistemi içindeki son derece baskın yapısını ortaya çıkaran kavram da işte bu Rabıta'dır. Rabıta, Allah'a değil, şeyhe "kul" yetiştirmektedir. Ayrıca şeyhin gözde adamları tarafından müritlere sürekli olarak şeyhin «keşif ve kerametleri, manevi üstünlükleri, yüce ahlâkı ve Allah katındaki mertebesi» hakkında telkinler yapılır. Bu telkinler o kadar sürekli ve etkilidir ki, anlatımlar esnasında bazı müritler dayanamayarak baygınlık geçirir, bazıları acaip sesler çıkarır; bazıları ise kendilerini yere atarlar. Buna da tarikat dilinde «cezbeye kapılmak» denir.

    Mürit uzun süre bu telkinler altında artık şeyhin bir kulu ve kölesi haline gelir. Hz. Muhammed'in hayatında bu tür saçmalıklar asla yoktur. O, sevinmiş, üzülmüş, öfkelenmiş ve özetle mahrem olmayan hiçbir insani niteliğini gizlememiştir. O'nun insani özellikleri çok belirgindir. Ama İslam dinini yorumluyoruz diye ortaya çıkan birçok şeyh, şıh ve hocaefendi gibi adamlar kendilerini ulaşılmaz yerlere koymuş, kendilerine biat edilmesini istemiş İslam'da hiç yeri olmayan bin türlü sahtekarlık ile masum insanları kandırabilmişlerdir.

    Nakşibendilik; İslam dininin en önemli tarikatlarından biridir. Hoca Ahmet Yesevi'nin düşüncelerini yorumlayan Bahaeddin Nakşibend tarikatın kurucusudur. Tarikat da ismini, Farsça "nakış yapan"anlamına gelen Nakşibend'den alır.

    Nakşibendiliğin 7 kolu vardır. Türkiye'de günümüze değin gelebilen ve gücünü koruyabilen sadece Nurculuk ve Süleymancılıktır. Nurculuk, Said-i Nursi (1873-1960) tarafından kurulmuştur. Süleymancılık da Süleyman Hilmi Tunahan (1888-1959) tarafından kurulmuştur.

    Nakşilerin en etkin olanı, Said-i Nursi Nurculuğunun bir uzantısı olan Fettullahçılıktır.

    "Merkez"de yer alan Nakşiliğin uzantısı, Tayyip Erdoğan'ın da müridi bulunduğu İskenderpaşa Dergahı'dır.


    Kurtuluş savaşına karşı Nakşibendiler Anadolu'daki "bazı tarikatların", "Aydınlığa yönelik düşmanlıkları" çok eskilere dayanır. Ama en belirgin düşmanlıklar, II. Abdülhamit'in bu tarikatları "ilericiler" üstüne salmasıyla belirginleşir.

    Nakşibendiliğin, devletin içine sızması da bu süreçte olur. II. Abdülhamit'in oluşturduğu 4 bin kişilik jurnalci ordusunun nüfusunu tarikatlar oluşturmuş; Abdülhamit'in halka uyguladığı zulmün, taşeronluğunu yapmışlardır. Osmanlı'nın halk üzerindeki sömürüsünü perdeleyen tarikatların en önemli gerici ayaklanması 1909'da olur. II. Meşrutiyet ile hesaplaşma, İngilizlerin tahriki ve maddi yardımıyla İstanbul'da gericilerin ayaklanmalarıyla sonuçlanır. Tarihte, 31 Mart gerici ayaklanması olarak bilinen bu irtica olayında, İngilizler ile işbirlikçilerin rolünün üstü hep örtülmüştür.

    Özellikle Cumhuriyet dönemindeki Nakşibendi Şeyh Sait'in isyanında ise, emperyalizmin işbirlikçiliği utanç belgeleri olarak su yüzüne çıkmıştır. Kurtuluş Savaşımız devam ederken, "Hilafet ordusu" örgütlenmesine yine işbirlikçi-gerici tarikatlar öncülük eder. Tarikatlardan medrese hocalarına, Şeyhülislama, Galata Bankerlerinden Sultana kadar bütün işbirlikçiler, Anadolu Halkı'nın dini inançlarını istismar ederek henüz çekirdek halindeki bağımsızlık savaşını boğmak için işgal güçleri ile "işbirliği" yapmaktaydılar.

    Çeşitli tarikatlardan da yüzlerce işbirlikçi mürit Anadolu'ya dağılıyordu. Sultan ve din adamlarının ferman ve fetvalarıyla halkın karşısına çıkıyorlar halkı kışkırtmaya, ayaklanmalar örgütlemeye çalışıyorlardı Emperyalist açık işgalin Anadolu halkında yarattığı tepkiyi örtbas etmeye ve bu tepkinin Ulusal Kurtuluş Savaşı'na destek oluşturmasını engellemeye çalışıyorlardı.

    Hilafet Ordusu'nun kurulması döneminde çıkarılan "Şeyhülislam Dürrizade Fetvası" olarak tarihe geçen ihanet ve utanç belgesinde bağımsızlık savaşına katılan herkes "halifeye isyan"la suçlanıyor ve halifenin düşmanı, İslam dinine karşı suçlu ilan ediliyordu. Fetvada tüm inanmış Müslümanlara, Allah adına, bağımsızlıktan yana olanları acımasızca yok etmeleri emrediliyordu. Nihayetinde Fetva şu soru ve cevapla bitiriliyordu:

    "Asilerin katli caiz midir ? El cevap vaciptir"

    Bu fetvanın dağıtılması için İngiliz uçakları kullanılır.. Halkın çoğunluğu vatan hainlerinin bu tür çağrılarına cevap vermese de işbirlikçi gericiler, Bağımsızlık Savaşımız sırasında irili-ufaklı gerici ayaklanma başlatırlar.

    Bunların belli başlıları: Şeyh Eşref, Birinci-İkinci Bozkır, Konya, Birinci-İkinci Anzavur, Ali Batı, Birinci-İkinci Düzce, Birinci-İkinci Yozgat ve Zile ayaklanmalarıdır. Özellikle de Nakşibendi Tarikatı, bu ayaklanmalarda ön plana çıkıyordu.

    Konya ve Düzce yörelerinde yaşanan ve "Bozkır Ayaklanmaları" olarak bilinen ayaklanmalar Nakşibendilerce yönetilir. "Din elden gidiyor" diyerek bayrak açan Nakşibendilere, hem Sultan hem de İngilizler silah başta olmak üzere her türlü desteği sunarlar. Ayaklanmaların amacı, padişahı ve halifeyi korumak, Anadolu'da başlayan Bağımsızlık Savaşımızın önünü kesmektir.

    Cumhuriyet Dönemindeki Nakşibendi Ayaklanmaları:

    * 1924 Şeyh Sait Kürt-İslam Ayaklanması (İngiliz kışkırtmasıyla ayaklanan Şeyh Sait ve etrafındakiler Nakşibendidir)
    * 1925 Rize Ayaklanması (Şapka reformuna karşı ayaklananlar Nakşibendi tarikatı üyesidirler)
    * 1930 Menemen Ayaklanması (Kubilay'ın başını kesip bir sırığa takanlar Nakşi Derviş Mehmet ile birlikte şeriat istemi ile ayaklanmışlardır )
    * 1933 Bursa Ayaklanması (Nakşi Şeyhi İbrahim Türkçe Ezana karşı ayaklanmıştır )
    * 1935 Nakşi Şeyhi Şeyh Halid Eruh'ta kendisini mehdi ilan etmiş ve silahlı başkaldırıda bulunmuştur. Fransız koruması ile Suriye'ye kaçmıştır
    * 1935 Çorum İskilip İlçesinde Nakşi Şeyhi Kalaycı şeriat isteyerek ayaklanmıştır.


    TÜRKİYE SİYASİ TARİHİNDE KARŞI DEVRİMCİLİK

    1950'den beri "manevi değerleri" savunduğunu söyleyen "muhafazakar" partiler tarafından yönetilen bu ülke, emperyalizmin güdümündeki politikalarla kültür erozyonu yaşadı. Demokrat Parti-Adalet Partisi-Anavatan Partisi-Doğru Yol Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında sömürülen bir ülke haline gelmek gerçekleşmişdir.

    Said-i Nursi'nin elini öpen Demirel, ABD'nin '"bizim çocuklar'"ının lideri, darbeci general Evren, Şeyh Zait müridi Erbakan, Amerikan pasaportlu Çiller, Nakşibendi müridi Özal, Özal, çömezi M.Yılmaz Hikmetyar'ın dizi dibindeki Recep Tayyib Erdoğan, Fettullah muhribi Arınç... Birbiri peşine ülke yönetimine gelen bu insanların hiçbirinin Atatürk ile de Atatürkçülük ile de bir ilişkisi yoktu. 1946 tartışmasız biçimde bir dönüm noktasıdır.

    Kemalist Devrimin yüz vermediği tarikatlar, karşı devrimin evi Demokrat Partide yuvalanacaklar ve oy pazarlığında saf tutacaklardır. Karşı Devrim; 1950 Demokrat Parti'nin tek başına iktidarı ile etkin olarak başlar. Menderes Döneminde, Nakşi kolları olan Süleymancılık ile Nurculuk palazlanmaya başlar.

    ARAMCO Arab-Amerikan ortak petrol şirketi aracılığıyla Amerikancı İslam akımlarına kaynak aktarımı başlar. 1962'de bu görevi RABITA örgütü üstlenir RABITA'nın kuruluşunda Menderes'in milletvekili Ahmet Gürkan ile Sebilül Reşat dergisi sahibi Salih Özcan da vardı. Salih Özcan Suud sermayeli Faysal Finans'ın önemli hissedarlarındandır. Faysal Finansın diğer "Nakşi" Türk ortakları Ahmet Tevfik Paksu ve Halil Şıvgın'dır. Önce Demokrat Parti sonra da Adalet Partisi'nde yuvalanan Nakşibendiler, dinci örgütlenmelerini ancak 1970'te Milli Nizam Partisi ile hayata geçirirler...

    Bu parti, Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku'nun müridi Necmettin Erbakan tarafından kurulur. Ancak Erbakan, diğer işbirlikçi müritlerden farklı olarak, çok az da olsa anti-emperyalisttir. ABD'nin yönettiği 1980 darbesi ve 82 Anayasası Karşı Devrim sürecinin bir önemli aşamasıdır. Kenan Evren-Turgut Özal ikilisi, Kendilerini sağ-muhafazakar-milli ve manevi değerlere saygılı-laikliği zedeleyecek kadar dine saygılı olduğunu söyleyen bu insanlar Atatürk'ün Cumhuriyete temel kıldığı kurumları birer birer yıktılar.

    Hukuk devletinin, eğitim birliğinin temelini çökerttiler. Dinsel ve etnik bölücülüğün yurt sathında yayılıp kök salmasına sebep oldular. Atatürk'ün borçsuz bıraktığı ülkeyi borç batağına soktular. (Bugünde Aynı) Hiç bir ülkeye bağımlı olmadan yaşayan bu ülkeyi ABD emperyalizmine teslim ettiler. 1984 ise ABD destekli Suudi sermayesinin altın çağının miladıdır.

    Suudi sermayesi, Albaraka ve Faysal Finans, ekonominin artık meşrulaşan biçimiyle tarikatları şirketleştirecek ve "yeşil sermaye deccalı"nı karşımıza çıkaracaktır. Al Baraka Grubu, Nakşi Korkut Özal ve Eymen Topbaş'ı Türk ortak olarak seçmiştir. Kemal Unakıtan ve Talat İçöz de diğer Nakşibendi ortaklardır.

    ABD kuklası Suudi sermayesi Türkiye'deki Nakşileri palazlandırmakta ve onlar üzerinden ABD çıkarları organize olmaktadır. Tayyip ve tayfasının astarı yırtılmış yüzlerinin gerçek görüntüsü bu tabloda açık açık görünmektedir. 1994'te ise bir başka "dönüm noktası" yaşanır.

    Yerel seçimleri kazanan Refah Partisi'nin, belediye kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çekmesiyle tarifi ve hesabı yapılamayan yolsuzluklar tarikatların kasalarını dolduracaktır. Kayıp trilyon davasından dolayı Erbakan hüküm giyerken, Abdullah GÜL, dokunulmazlık zırhının arkasında kendisini güvenceye almıştır.

    Yeşil sermaye, gurbetcileri "din tacirliği ile dolandıracak", 5 milyar YTL 'yi geçen yolsuzluklara imzalarını atacaklardır. YİMPAŞ ve KOMBASSAN bunların en bilinen örnekleridir. Yine bu paraları toplayanlar Nakşi'lerdir.

    Tam İşbirlikçi yetişenler ise Abdullah GÜL, Tayyip, Unakıtan, Arınç ve çevresi olacaktır. ABD bu Nakşi kimlikli partiyi, AKP'yi kurdurarak "tam anlamıyla" ele geçirecek ve 2002 3 Kasım'ından sonra doğrudan kendi çıkarları için kullanmaya başlayacaktır.

    Bir komplo ile DSP-MHP-ANAP hükümeti düşürülür. Bir erken seçim ile AKP iktidara gelir. Seçim öncesi Recep Tayyip Erdoğan ABD'den icazeti alır. ABD, 80 darbesinde çizdiği hedefin "meyvalarını" toplamaya başlamıştır artık. Bir avuç zenginin açgözlülüğü uğruna yüzbinlerce insanın kanını döken kapitalist ihtiras, aramızda yaşamaktadır. Gözler boyanmaktadır. Satın alınan işbirlikçiler halklarına değil, sermayedar kapitalist efendilerine köle olmaktadır. Emperyalist devletler tarihte yemiş oldukları tokatların acısını unutmamışlardır.

    Bilinmektedir ki; dün olduğu gibi bugün de, topraklarının bağımsızlığı için akıtılacak kanı olan evlatlar yaşamaktadır aramızda. İşbirlikçi medya ve siyaset adamlarının "gaflet, dalalet ve hıyanet" dolu tutumlarının hesabı, dün olduğu gibi bugün de elbet sorulacaktır.

    SONUÇ

    Nakşibendilik en politize olmuş en gerici en güdümlü ve en işbirlikçi tarikattır. Cumhuriyetin ve Aydınlanma Felsefesinin gerçek düşmanlarıdır. Nakşibendilik Cumhuriyet Düşmanı bir tarikattır. AKP, Nakşibendi Tarikatının siyasal kuruluşudur ve maddi anlamda dolaylı, siyasi anlamda ise doğrudan ABD tarafından yönlendirilmektedir.

    Nakşiler, Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyetimizin ilk yıllarında gerçekleştirdikleri ayaklanmalar ile bir yere varamayacaklarını anlamışlardır. Günümüzde yaptıkları; "beğenmedikleri" "demokrasi treni" ile devlete sızmak ve onu ele geçirmektir. Eskiden para-silah yardımı yaparak tarikatları kışkırtan eperyalistler de taktik değiştirmiştir.

    Bugün AKP'nin seçimlerde bu kadar yüksek oy alabilmesini sağlayan toplumsal yapının projesini ABD'nin hazırladığı bilinmektedir. Günümüz AKP'si çok ciddi maddi güçlere sahip, bu bilinen bir gerçek.

    AKP'nin yardım aldığı Nakşibendi Tarikatı'nın İskenderpaşa Dergahı AKP'den desteğini çekti diye haberler çıktı tabiki doğruluğu ne kadardır bilinmez..


    Şimdi son günlerde solculuk-sağcılık derken herkes fikrini düşüncesini söylemekte özgür olduğu gibi hangi tarafta olduğuda kendi görüşürüdür herkesin birbirine saygı duyması gerekiyor..Şu bir gerçektirki AKP'si MHP'si CHP'si ve diğerleri ceplerini dolduruken vatandaş bugün nasıl yakacak alırım eve nekadar pazar parası bırakabilirim bu ay elektrik faturasını nasıl öderim emekliler ay sonunu bu parayla nasıl getirecez derdindeyken (ve bir çok saymadığım şey) kimsenin umrunda bile değil..

    Türkiye'de yaşamayan bununda zorluğunu bilemez..Seçim öncesi nasıl oy alırım derdinde seçim sonrası vatandaşın yüzüne bakmazlar..Uzun lafın kısası Doğru olan şeye inanın ve yapın..
#28.01.2009 02:19 0 0 0
  • Başbakanın, tarikat müridi olmasını tehlikeli görmüyorum. Kimse başbakan oldu diye geçmişini silemez, Türkiyeyi tarikatlar yönetiyor ama biz göremiyoruz da ne hikmetse bazıları görüyor.
    Yazıda Atatürk döneminde dış borç yoktu diye yazılmış, iyi de sanayileşme devrimide olmamıştı. Batılıların 1. Dünya savaşında uçakları varken, bizim 2. Dünya savaşı sırasında neyimiz vardı?
#28.01.2009 08:46 0 0 0
  • eski iktidar partilerinin başkanları mason localarına üye değilmiydi
#28.01.2009 08:49 0 0 0
  • bizde Nakşibendi tarikatındayız

    ne güzel adam lar dinLerini biliyor
#28.01.2009 08:53 0 0 0
  • Bu listedeki tarikat üyeliği ve mürid likler ile ilgili belge alabilir miyim???
    Öyle ya, birilerinin elinde belge filan varki sen şusun sen busun demiş, ki sen de herhalde sadece bilmem ne medyası dedi diye bunları yığmadın buraya. :)

    Ben her hangi bir tarikat üyesi değilim. Kişilerin üyeliğide beni ne bağlar ne de rahatsız eder. Sadece sallamasyon değil ise bunu kanıtlamanızı rica ediyorum. Yoksa internette solcular içinde sağcılar içinde milyon asparagas bulup burada sunmak işin kolay tarafı.

    Yok amaç tarikatlar hakkında bilgi vermek ise bunun siyaset ile bir ilgisi yok.
#28.01.2009 09:18 0 0 0
  • eski iktidar partilerinin başkanları mason localarına üye değilmiydi

    olur mu abla onlar islam köylü süleymanlardı

    Önce Demokrat Parti sonra da Adalet Partisi'nde yuvalanan Nakşibendiler, dinci örgütlenmelerini ancak 1970'te Milli Nizam Partisi ile hayata geçirirler...

    dinci ne demek din mi satıolar kaça satıolarmış bir bilginiz varmı bende alim bu ara evde eksik kaldı da

    ben bi şey sölimmi bu yazılanların bir çoğu yalan dolandan başka bişe değil. Yok tarikatmış yok cumhuriyet düşmanlarıymış ya bırakın artık BASİRETSİZ, BECERİKSİZ, YAHUDİ YANDAŞI,EMPERYALİST UŞAKLARININ bu ülkeyi ne hale getirdiği ortada.

    ben AKP Lİ DEĞİLİM ama insanları inançları yüzünden bu kadar eleştirmeye hakkı yok kimsenin.

    Şimdi SOL bir grup gelince de bunlar TÜRKİYE'yi küba veya rusya olmadı çin oda olmassa küzey kore yapıcaklar kominist rejim getircekler diye çığırtkanlık mı yapacaksınız.

    Bunlar tamamiyle toplumu bölmek adına yapılan provakatif çalışmalardır. Bizimde halkımız maşallah hemen balıklama atlıyor sorup soruşturmadan.
#28.01.2009 09:19 0 0 0
  • Bi ben kalmışım tarikata üye olmayan.. Yani maksatlı olarak yazıldığını düşünüyorum.. Ki kaldıki Allah diyenden kime ne zarar gelmiştir. Tarikat mış üye olmakmış neden bu kadar korkutur insaları anlayamadım gitti..
#28.01.2009 10:33 0 0 0
  • hristiyan derneklerine üye olsalar yere göğe sığdırılmazlar herhalde..

    Mason localarına üye olanların listesinide bekleriz bu araştımacı tavrınızdan
#28.01.2009 10:48 0 0 0
  • Tarikatcılar da aleviler kadar cesur olmalı ve "Ben falan taikatın üyesiyim" diyebilmeli.
#28.01.2009 11:28 0 0 0
  • Mis fener doğru olarak bildiğin saçmalıklar eğer bunlarsa sen gitmişsin de haberin yok daha ilk bakışta Islam düşmanları tarafından kaleme alındığı anlaşılan bu saçmalıları kalkıp çöpe atacağına burada yazmakla çok büyük hata ettin baştan sona müslümanlara iftira ve yalan alıntı {Abdülhamid halka uyguladığı zulüm taşeronluğunu halka uygulamışlardır}senin bu yazın bile Abdülhamid Hazretlerine en büyük bir iftira o 30 sene padisahlik yaptığı müddetçe hiç bir avrupa ülkesi ve yahudiler amaçlarına ulaşamadı sen önce onun hayatını oku ondan sonra onun hakkında yaz menemen olayını da 4 esrarkeş provaköterin sebeb olduğunu da bilemeyecek kadar tarih cahilisin nurculugun da bir tarikat olduğunu bilemeyecek kadar din cahilisin vallahi bu yazılarından dolayı müslümanlardan özür dilemedikçe sana hakkımı helal etmiyorum Allah izdin de de senden davacıyım bundan dolayı da kalkıp herkesin fikrine saygı duymak lazım diye de yazma çünkü bu saçmalıların nesine saygı duyayım seni Allaha havale ediyorum
#28.01.2009 11:46 0 0 0
  • Solcular İçin Sağcıların Yazdığı Okadar Çok Asparagas Haber Varki..Kim Solcuların Anarşist Yada Dinsiz Olduğunu Belgelerle İspat Eder Yada CHE Deniz Gezmiş'in..Saymakla Bitmez Ben Hiçbir Zaman Birşeyin Yada Bir İnsanın Peşinden Körü Körüne Gitmedim..Ve Burda Siyasi Bir Platformda İlk Defa Bulundum Ben Görüşümü Hiçbir Zaman Ulu Orta Ben Şuyum Ben Buyum Diye Söylemem Benim Düşüncem Benimdir Ben Savunurum Sadece Yazılanları Okurum..

    Burda Bir Çok Kişi Solculuk Sağcılık Ve Dinimiz Hakkında Fikirler Yürütürken Tam Anlamının Ne Olduğunu Bilmeden Konuşuyorlar Benim Kızdığımda Bu Bilmediğin Birşeyden Uzak Dur Yorum Yapma..

    Kaldıki Recep Tayyip Erdoğan'ın Tarikattan Geldiğini Cümle Alem Biliyor Ki Ötekilerde Ona Keza..İslamımızda Tarikatın Hiçbir Yeri Yoktur..
    Benim Anne Tarafımda Baba Tarafımda Hepsi Kapalı Ve Dindar 5 Vakit Namazında Olan İnsanlar Ama Yarısı Ecevitçi Yarısıda CHP'lidir Neden Tarikatın Bizde Yeri Yoktur Her Müslümanda Bunu Bilir..Ben Sol Görüşlüyüm Ben Anarşist Yada Ben Dinsiz Değilim Ben Atatürkün Bize Bıraktığı Değerelere Sahip Çıkmaya Çalışan Bu Toprağın Bir Öğretmeniyim..Benim Gibi Sol Görüşlü Olan Arkadaşlarımda Böyledir..Komünistliği Savunmam Onunda Dinimizde Yeri Yoktur Savunmak İstiyen Savunur Buda Beni Bağlamaz..

    @a-yan Ben Seni Muhattap Olarak Görmüyorum Neden İki Gün Önce Bir Yazıdan Dolayı Bizlere Dinsiz Gibi Bir İthamda Bulundun Asıl Ben Seni Allaha Havele Ediyorum..Hiç Bir İnsan Sol Görüşlüyüm Dediği Zaman Komünist Dinsiz Değildir Hepsini Aynı kefeye Koyarsan Senin Gibi Düşünlerden Dolayı Ne Olur Bilemem..
#28.01.2009 16:33 0 0 0
  • Ben sana dinsiz demedim buda senin iftiran orada da aynı şekilde bunu defalarca dile getirdim sen önce yukarıda ki müslümanlara attığın iftiraları temizle
#28.01.2009 17:09 0 0 0
  • :)
#28.01.2009 17:17 0 0 0
  • ben hic yazmiyim... :)
#28.01.2009 17:20 0 0 0
  • Gundi kardeş iyi edersin ne oldu şimdi mis fener kardeş yazmayarak attığın iftiralar temizlenmiş mi oldu
#28.01.2009 17:38 0 0 0
  • yine irtica vesveseleri..bu ülke bir 28 şubat daha yaşamayacak..Beklemeyin..
#28.01.2009 17:52 0 0 0
  • Sen Benim Muhattabım Olamıyacağın İçin Yazma Gereği Duymam..

    Yazdıklarının Çoğu Bana Göre Anlamsız Dinimiz Güzel Bir Sevgidir Ulu Orta Dinimiz Şöyle Böyle Yazmak Değildir Senin Her Lafın Dinimizle Başlıyor Dinimizle Bitiyor Siyasette Dinimizin Yeri Yoktur..Sen Bana İspatlarmısın Tarikat Olmadıklarını..Ben Kimseye İftira Atmıyorum İlk Önce Allah'tan Korkarım..İlk Önce Sen Bizlere Dinsiz Yazdığın İçin Ben Değil Sen İftira Atmış Oluyorsun Demedim Diyorsanda O Senin Kendi Vicdanın + Vaktimi Sana Cevap Yazarak Anlamıyacağını Bilerek Harcıyamam Benim Vaktim Kıymetlidir..
#28.01.2009 18:39 0 0 0
  • Kaynak Nedir aCaßa ? Merak Ettim...
#28.01.2009 18:56 0 0 0
  • Hem muhatabım değilsin diyorsun hem soru soruyorsun sana dinsiz demedim. diyorum hala aynı tekerleme daha önce yazdıklarım belli öyle bir cümle bulursan buraya yaz yoksa konuşup durma tarikatın ıslam da var olduğunu yazacağım da şu an müsait değilim
#28.01.2009 19:43 0 0 0