"Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş! Sessizliğin içinde huzûr bulunduğunu unutma! Başka türlü davranmak açıkça lüzumlu olmadıkça herkesle dost olmaya çalış! Sana bir kötülük yapıldığında, unut ve bağışla! Ama kimseye teslim olma! İçten ol! Telaşsız, kısa ve açık seçik konuş! Başkalarına da kulak ver! Aptal ve câhil oldukları zaman bile dinle onları! Çünkü, dünyada herkesin bir hikâyesi vardır.
Yalnız planlarının değil, ne kadar küçük olursa olsun başarılarının da tadını çıkar! İşinle ilgilen! Seveceğin bir iş seçersen, hayatında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini çok seveceksin!
Olduğun gibi görün!
Ve göründüğün gibi ol!
Sevmediğin zaman, sever gibi yapma!
Çevrene nasihatlerde bulun ama, hükmetme!
İnsanların kusurlarını bulmaya çalışırsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüz yıllardır öğrendikleri bir kumsaldaki kum tanecikleri değildir.
Kaybetmeyi, ahlâksız bir kazanca tercih et! Birincisinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı bir ömür boyu sürer. Bâzı idealler o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür. Yılların geçmesine öfkelenme!
Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini rüzgâra göre ayarla! Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da, hatırla ki yaratıkları yargılamak imkânsızdır. Doğduğun zamanları hatırlar mısın? Sen ağlarken herkes sevinçle gülüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, sen öldüğünde herkes ağlasın!
Sabırlı, sevimli ve vefâkâr ol! Önünde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki bütün pisliğine ve kötülüğüne rağmen, dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır
Temiz insanların sevgisi yüze karşı da, arkadan da birdir.
Ardından ayıplayıp önünde kul kurban olanların sevgisi gibi değil."Karşında uysal bir koyun sanki; arkanda da yırtıcı kurtlar örneği""Başkalarının ayıbını senin önünde sayıp döken, senin ayıbını da mutlak başkalarına söyleyecektir."
Dost, yüzüne doğruyu söyleyendir.
"Dostu olanın aynaya ihtiyacı olmaz" demişlerdir.
Dostlarıyla boğuşanların hiçbir zaman gerçek dostları olmaz.
Dostlar yüze karşı da arkadan da birdir.
Gerçek dostlar, karşında uysal bir koyun gibi hareket edip arkadan yırtıcı kurtlar gibi onurunu, namusunu ve malını parçalayanlar değillerdir.
Şimdi sen "su" oldugunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez... İnaniyorum ki gerçekten de öylesin.
Ama ister çesmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın.Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Hadi... Sen simdi "su oldugunu" düsün, ve kendini "su gibi" hisset... Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararli... Su gibi hayat kaynagi ve su gibi bitmez-tükenmez oldugunu hatirla...
Ama yine su gibi "bir küçük bardagin içine" sigdir ki kendini ; Girebilmeyi ögren insanlarin damarlarina.Hayat ver...
Vazgeçilmez ol !!..
Ve suya benzedigini unutma ! Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydali, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez oldugunu da unutma.
Ayrica su gibi sakin olabilecegin gibi, su gibi de "kiyametler" koparici olabilecegini unutma...
Unutma; Senin isin rahmet olmak, afet degil !
Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayilabilecegin ; Küçük irmaklara ayirabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan,
hayat verirsin çevrene.Ve yasayabilirsin dünya dönmesine devam ettigi müddetçe...
Ölçülmemiş olan bir kumaş nasıl biçilemezse, ölçülüp tartılmayan bir söz de söylenemez. Doğru ve yanlışı düşünerek konuşanlar, hazırcevapcılardan daha iyidir. Söz insanın kişiliğinde bir olgunluk ölçüsüdür. Sözle kendini küçültme.
Bir söğüt fidanı dursun ilkin üzerimde Sonra söğüt fidanının duası bir küçük ağaççık Ve birgün söğüdümün gölgesinde dinlensin dünyaVe bir millet uyansın: utangaç, başı yerde, gönlü fezanın derinliklerinde bir söğüdün!.. Gölgesinde senin davan için Davan ki, davamdır Toprak olmak istiyorum Allah'ım!.. Yanımda Kevserler aksın şırıl şırıl!.Ben de Kevser selinde coşmuş ve sana doğru yönelmiş bir avuç toprak Cennet'inde
Gül bitirmek için toprak olmalı, insan yetiştirmek için yine toprak olmalı; cennete ehil olmak için yine toprak olmalı.
Gül bitirmek için toprak olmalı, insan yetiştirmek için yine toprak olmalı; cennete ehil olmak için yine toprak olmalı.
İki kere iki dört etmiyor,
etmiyor hoca
iki kere cogu zaman dert ediyor..
Bu sevda denkleminde...
Bu denklemin kökü yanlis bu teori hepten bozuk..
iki kere ikinin ne edecegini kestiremiyorsun..
Hazan düstümü bagrina...
Hic ediyor bazen hic..
Kalp kırmak suya yazı yazmaya benzer, kalbi yeniden kazanmaksa gece güneşin doğmasına..
Sen suya yazı yazmasını başardın, şimdi otur da güneşin doğmasını bekle..!
Ne kalp kırıp suya yazı yazmaya çalışalım, nede kırdığımız kalbi kazanacağız diye gece güneşin doğmasını bekleyelim. (Gerçi ne kadar beklesek te gece güneş doğmaz.)
Bilmelisin ki
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Bilmelisin ki
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor.
Bilmelisin ki
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Bilmelisin ki
İki kişi münakasa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Bilmelisin ki
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor .
Leyla' ya sormuşlar: Senin mi aşkın daha büyük, yoksa Mecnun' un ki mi diye?
Benimki demiş. Nedenini sormuşlar: Mecnun'un aşkı meşhur oldu, benimki ise bende kaldı, demiş. Hani aşkını içinde saklayan, kimseye söylemeyen cennete gider derler. Benim cennetim sen değil miydin? Ya gözler... Gözler ruhun dışarıya açılan pencereleri, gözlerin yüreğime saplanan, her bakışta biraz daha derine inen bir hançer değil mi?
Ne senin adın Yusuf,ne de ben Züleyha'yım.
Sanma ki ellerimden yırtılacak gömleğin..
Lakin bir gün Züleyha olup gelirsem sana,
Yusuf gibi karşıla, asil, iffetli, serin.
Allah için ateşe atılmak vardır Lakin ateşe atılmadan önce kendinde İbrahimlik olup olmadığını araştır
Çünkü ateş seni değil İbrahimleri tanır ve yakmaz (Mevlana)
Ve sen yine denendiğinde
Ve yine kalbin daraldığında
Ve yine bütün kapılar kapandığında
Ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde
Uzun uzun düşün
Ve hatırla Yaradanını
ALLAH,KULUNA KAFİ DEĞİL Mİ ?
(zümer:36)
Hayatından tamamen silemez beni kimse..
Ya kalbinde..!
Varsa yüreğinde..! Ya da; bedeninde..!
Mutlaka bir izim kalır geriye...
Beni unutmana mesafe yok bu alemde.
Sadece zaman geçer.
Biraz daha bakar, alemlere akarsın.
Ama; yerime bir ALLAH'ın kulunu koyamazsın...!
İnancın Işığında Bu dünya bir kuyu havasız çömlek Daralıyorum! Kelime manayı boğan bir gömlek Paralıyorum! ALLAH ismi varken lügat ne demek Karalıyorum! Kapımı,buyursun diye o melek Aralıyorum!