Sarmaşığın özelliği;sarıldığı ağacı içten içe kurutması bitirmesi sonunu hazırlamasıdır. Aşk da insanı sarıncaonu içten içe eritip yok eder. Dıştan görünen yalnızca aşktır ve aşkı da çevresini göremez olur.Çünkü sarmaşık onu öyle çevrelemiştir ki; dışarıda olup bitenleri ne duyar ne görür;hatta duymak da görmek de istemez. Aşka tutulan ağaçtaartık bütün buyruklar sarmaşık tarafından verilir ve âşık "herkesi kör;dört yanı duvar sanır". Dıştan bakanlaronun sarmaşığını görürler;ama ağaçsarmaşıktan fırsat bulup çevresini göremez.
İnsan günaha bir dakika bile hakk-ı hayat tanımamalı,
kaydığı noktadan, düştüğü çukurdan bir an evvel kurtulmaya bakmalıdır
"Ne günahım(ız) var ki" diyen kimselere bu düşünceleri günah olarak yeter.
*
Bir günah etse kişi bin bir gün ah etmek gerek,
bin günahım var İlahi,
bir gün ahım yok benim
Yâr bize ümit beslemiş, bir ümit büyütmüş bizden yana. Sâfî mücevhere dönüşmez mi toprak yanımız O ki, güneşidir âlemimizin. O böyle gözlerinden ümit huzmeleri sıza sıza bakar da kemâlâta ermez miyiz, hey hey! "Ey müezzin, gel cenâzem üzre feryâd kıl Öldüğümden yâri âgâh eyle, rûhum şâd kıl" (Aşkî) "Mûtû kable en temûtû / Ölmeden önce ölünüz." buyurur da Tâcu'r-Rusûl -sallâllâhu aleyhi ve âlihi ve sellem-'den mîras lisânıyla, bin can ile kurban olmaz mıyız, ey âşıkân, O'nun yoluna, fedâke, fedâke, ey yâr!..
Yâr, yine gel iklimime, yine bak yüzüme ki, varlığım göz göz olmuş sana bakıyor olacaktır o an Yine yürüyüşünün rüzgârına tutulsun yüreğim, rûhaniyetinle aydınlansın geçmişim; genişlesin ufkum o aydınlıkta, ben bana bakayım durup bir süre, senin aynanda. Yıkanıp arınsın kalbim, o ümit pınarında
Resûlu Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm buyurdular ki:
"Allah bir kulu kendine zor ve acı gelen bir dertle imtihan ettiğinde, kul o derdi Allah'tan bildiği ve ondan kurtulmak için Allah'tan başkasına dua etmediği sürece, Allah bu hali, onun günahlarına keffaret ve arınma vesile kılar."
(İbn-i Ebiddünya)
Kalbimize baktık minicik bir fincan..
Senin aşkın sonu olmayan engin bir deniz, uçsuz bucaksız umman.
Fincan denize müştak, ummana sevdalı
Aşkın, yaralı kalbimize şifa
Aşkın çok ağır
Kalbimiz şu haliyle bu yükü kaldıracak kalp değil
Bize senin yükünü, hakkıyla taşıyacak kalp ihsan eyle
(Amin)
"Aşk ve muhabbet sarayına girmek istersen,
bırak bütün sûrî amellerini yağma etsinler
Gözyaşı ile abdest alabiliyorsan, ne mutlu.
O namazda mi'rac muhakkaktır.
Yalnız bu iş, ilâhî aşk ile olur.
İlâhî aşk da, akl-ı maaş ile alınır.
Yani o fedâ edilmeden, bu şarâb içilmez."
bir sözde benden
arayıslar vardır, hoyratca tuketiriz zamanı.oysa en yakındadır hissetmemiz gereken şey
bugun vardır.yarının gelecegi yok.inandıgın kadar varsın.gerisi boş.
Aşka gönül ile düşersen yanarsın..
Zeka ile düşersen kavrulursun..
Akıl ile düşersen çıldırırsın..
Duygu ile düşersen gülünç olursun..
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın ezilirsin..
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç..
Paylaşımların için teşekkürler Leyla ..Emeğine sağlık
Aşka gönül ile düşersen yanarsın..
Zeka ile düşersen kavrulursun..
Akıl ile düşersen çıldırırsın..
Duygu ile düşersen gülünç olursun..
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın ezilirsin..
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç..
Leyla Sevmek hostur amma, Mecnun olmak baskadir baska.
Sarap icmek hostur amma, ayik olmak baskadir baska, ayik olmak ...baskadir baska.
Yare varmak hostur amma, Yaren olmak baskadir baska.
Ates olmak hostur amma, Yanik olmak baskadir baska,Yanik olmak...baskadir baska.
Talip olmak hostur amma, dengin bulmak baskadir baska.
Aşik olmak hostur amma, Sadik olmak baskadir baska, Sadik olmak...baskadir baska.
Yanik olmak baskadir baska,Yanik olmak...baskadir baska....
Aşk imiş her ne var alemde /
İlim bir kil ü kal imiş
...
Hasılım yoh ser-i küyunda beladan gayrı /
Garazım yoh reh-i aşkında fenadan gayrı
...
Eyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir /
Men kimem saki olan kimdir mey ü sahba nedir
...
Dest busi arzusıyle ger ölsem dustlar /
Kuze eylen toprağım sunun anınla yare su
...
Ya rab bela-yı aşk ile kıl müptela meni /
Bir dem bela-yı aşktan etme cüda meni
...
hele hele bu beyit....
Yalan sevgilerin,sahte gülüşlerin,tuzak bakışların bittiği yerde buldum seni.Sen herşeyi kaybetmeye değecek kadar kıymetliydin.Kıymetliydin çünkü sahte değildin.Güzeldin çünkü kırmayı bilmeyen bir kalbe sahiptin.Yaşıyordun çünkü sevdaya adanmış aşkla yoğrulmuş bir gönlün vardı...
Söküklerimi dikerken, döküklerimi toplarken kapı çalacak; biliyorum.
***
Apar topar alıp götürecekler beni! Mevsimin dallarında salınırken meyveler,
rüzgar taze bir serinlik yeni bir heves getirmişken...
***
Beklemekten hoşlanmıyor musun? Ama beklemeye geldik buraya; kendimizi...
Nöbetini tutmaya kendimizin; iki nefes arası...
***
Yaşadığının farkındaysan yaşının adını unut; farkında değilsen de...
***
"Çıkmaz Sokak"lardan çık, "dolaşma" sokak sokak; kendini (kendinde) ara!
Bir yağmur ol bağlara, bahçelere, (hele) çöllere; niceleri için için
yanarken yanıp tutuştuğun var mı bir can için?
***
Hangi terazi tartar (benim) sevgimi; beni seven bir gönülden başka...
***
Yaprağı dinle; ne der? Ne diyor bu şehrin bulutları?
***
Duy elinden düşen zamanların sesini!
***
Çoğalan heveslerini gördüğün kadar; azalan nefeslerini de gör!
***
Görmek neymiş; onu gör! O'nu gör!
***
Gözlerinden başka gözlerinin olduğunu gör!
***
Unuttun (mu) bir randevun vardı! Ah, yine geç kaldın... kendine!
***
Aynalarda yok musun yoksa! Eğer öyleyse... ah!
Eyvah, eyvah, eyvah!
***
Işığın mı soldu yoksa! Duymak, okumak mevsimlerin sesini rengini... N'oldu?
Bir çekirdekte görmekti koca bir ağacın hevesini... N'oldu ha!