*Âlemde her şey bir şeyi yemektedir. Âlem adeta, yenen ve yiyenden ibarettir.
Toprak yağmuru yer, meyveler yetişir; insan meyveleri yer de can hayat bulur. Fakat yeni bir can ve bakışa sahip olmak için bazı yemeleri terk etmen gerekir.
Bebek memeyi ve sütü bırakırsa önüne meyveler ve enva-i çeşit yemeklerden oluşan bir sofra açarlar. Sen de lokma yemeyi azalt da can sofrana farklı bir âlemden taamlar açılsın.
Mesnevi
Nice kişiler surette kaldı, özü göremedi. Göz aslında bir yağdır; gönülle birleşirse nur olur. Sen gözü gönülle destekle de nuru gör, sureti aş.
Sadi gülistan'ında der ki:
"Bir tümseğin üzerinde otla bağlanmış birkaç demet taze gül gördüm. 'Bu değersiz ot ne oluyor ki gül ile birlikte bulunuyor?' dedim.
Ot ağladı ve şöyle dedi:
'Sus!
Kerem sahipleri arkadaşlığı unutur mu! Her ne kadar güzelliğim, rengim, kokum yoksa da nihayet ben de bu güllerin bittiği bahçenin otu değil miyim?'"
Mecnun bir gün fırsat buldu, Leyla ile oturmaya muvaffak oldu. Leyla, onu sınamak için bir dilekte bulundu:
- Ey âşık! Neyin varsa getir.
- A ay yüzlü, dedi Mecnun, aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıcık kan, ne gözümde bir nebze yaş. Aklımı yağma ettin, uykumu çaldın. Artık bir canım var, emreyle onu vereyim.
- Ben onu senden ne vakit istesem alırım, başka neyin var, sen ondan bahset.
Mecnun o vakit arandı, yakasında sakladığı bir iğnesi vardı, onu çıkarıp sevgiliye sundu.
- İşte varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu iğnedir. Bunu da neden taşıyorum bilmek istersen, çölde, ovada seni izlerken çok düşüyorum, kendimden geçiyorum; oralarda ayağıma, bedenime dikenler batıyor; bu iğneyle o dikenleri çıkarıyorum.
- İşte bunu istiyordum ben senden. Eğer aşkında gerçek isen bu iğne nasıl layık oluyor sana? Dikeni çıkarırsan buna vefa mı derler?!..
Yani Leylâ bir mürşid, Leylâ yol gösterici,
Leylâ hakikatten yana haberler verici.
Ulemanın yanında dilini koru!
Evliyanın yanında gönlünü koru!
Namazdayken kalbini koru!
Yemekteyken mideni koru!
Başkasının evinde gözünü koru!
Halkın arasında dinini koru!
İki şeyi unutma:
Allah'ı ve ölümü!
İki şeyi unut:
Başkasında yaptığın iyiliği,
başkasının sana yaptığı kötülüğü!
"Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı. Bir kelebek avcısı bile çalıların yırttığı ayaklarla koşmak zorundaysa, hayatın anlamını eliyle koymuş gibi bulmak kimin harcı"
Hüzün dalgası çarptıysa bir insanın yüreğine ya Mevlasını özlemiştir ya da Mevlası onu
Mevlayı özleyen gönül ya hüznü bekler ya da hüzündedir.
Bela, gam ve keder Mevlanın sevdiklerine gösterdiği kamçıdır.
Vurdukça kendine çeker.
İmam Rabbani
İnsan günaha bir dakika bile hakk-ı hayat tanımamalı,
kaydığı noktadan, düştüğü çukurdan bir an evvel kurtulmaya bakmalıdır
"Ne günahım(ız) var ki" diyen kimselere bu düşünceleri günah olarak yeter.
Bir günah etse kişi bin bir gün ah etmek gerek,
bin günahım var İlahi,
bir gün ahım yok benim
Sen namazda idesin kıyam
Elif olursun eyâ mah-ı tamam
Lâedri
Doğru olursan ok gibi yabana atarlar seni
Eğri olursan yay gibi ellerde tutarlar seni
Lâedri
Bir mevsim-i bahara geldik ki âlemin
Bülbül hâmuş, havz tehi, gülistan harâb
K.İzzet Molla
Bûydan hoş renkden pakizedir nazik tenin
Beslemiş koynunda guya kim gül-i r'ana senin
Nef'i
Böğürtlen açılsa bağ oldum sanır
Türk Şehre inse beğ oldum sanır
Lâedri
Zalimin ser-rişte-i ikbalini bir âh keser
Rızka mâni olanın rızkını Allah keser
Nevres
Hâk-i pâyın olduğum gördü dedi kâfir rakîb
Taş ile başını döğüp "yâleyteni küntü türâb"
Sezayi-i Gülşeni
( Ey sevgili senin ayağının toprağı olduğumu gören kafirrakip bağrını döverek "keşke ben de toprak olsaydım" dedi)
Bir gül, dalında durduğu müddetçe tazedir
Bir gül, çelenge girdiği gün cenazedir
F. Nafiz
İntihâbın sonu gelmez, yaşamaktan maksat
Vartasız köprüyü zarta ile geçmektir
Reyihi verdiği şahsın soyunu bilmezse
Kendisi kendisiin düşmanı demektir
Neyzen Tevfik
(İntihab-seçme,seçilme, Varta-Derin çukur,yer, uçurum, Zarta-Yellenme
Gârik-i bahr-i isyânem
Dahîlek yâ Rasulullah
( İsyan ve günah denizine batmışım,senin şefaatına sığınıyorum yâ Rasûlulah) Lâedri
Yollar boşaldı artık, yolcular buldu vaha
Yolcular gitmese de yollar gider Allah'a
Ömer Okçu
Su uyur düşman uyur, hasta-i hicrân uyumaz
şeyh Gâlip
Bu hasta cismime sağlam mizacı neyleyim
Murâdım ölmek olunca, ilacı neyleyim
Kadı Mustafa İşretî
Anlayan âlemi, tahsiline zahmet çekmez
Âkil olan kişi, âb üstüne sûret çekmez
Hâmi-i Âmidî
Dilrubâya düştü gönül müptelası çok
Aşkın sefâsı yok değil amma müptelâsı çok
Şeyhülislam Yahya
Bir başka ıstılâh peyda ettik
Kan yutmanın adını tahammul koyduk
A. Haletî
Başımızdan hiç hevâ-yı zülf-i yâr eksik değil
Pek yüce yerdedir, onun için rûzîgâr eksik değil
Sultan III. Mustafa
Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür..
Sonra sustum...Suskunluğumdu artık konuşan hep durmadan..Vuslat vurgunu günlerimin hüzzam sevdalarına kulak verdi yine gönül;öylece kararsız ve yorgun...Derken bir ben kaldım tenhasında gecenin,bir de suskunluğum...
Hayat kararlardan ibaretti ve kararlar birer kibritti.
Doğru yerde ateşlediğinde seni ısıtacak ateş,
çorbanı kaynatacak ateş oluyordu,
yanlış yerde ateşlediğin vakit ise
içinde bulunduğun evle birlikte seni de yakıyordu.
Hayat öyle basite alınacak bir oyun değildi.
Oyunun kurallarını bilmen ve ona göre oynaman gerekiyordu.
Ama çoğu zaman oyunun kurallarını bilmek yetmiyordu.
Çok daha önemli olan başka bir şey vardı.
Kendini bilmek