"Sen aşık olduğunu sandığın kişiye bağlanıyorsun,
'onsuz yapamam, çok seviyorum' diyorsun.
Düşünmez misin onu sana sevdiren kim?
Ben, seni bana sevdireni sevmişim."
Nefretin gözleri yalana umut bağlar Dörtnala koşan atları kıskanıp kaplumbağalarla bir olurlar
Seslerinin çok çıkmasına bakmayın, aslında çok yalnızdırlar, savaş davuluna benziyorlar
Meydanlarda nutuk atmalarına aldanmayın, ey insanlar!
Nefretin gözleri kördür, kıyamete kadar…
İki taraf da birbirinin yarasını biliyor.
İki taraf da birbirinin yarasında iyi gelecek bir şey yok.
Herkes durmadan birbirinin yarasını azdırıyor.
Ama acı, bize en tanıdık şey olduğu için bunu sevmek sanıyoruz.
Birbirimizin kabuklarını kaldıra kaldıra, kanata kanata tanışıyoruz, sevişiyoruz,
sonra büsbütün merhemsiz kalıp birbirimizi dövüyoruz.
Anlamadın mı...?
Boş ver be arkadaşım!
Ben de anlamadım,
Derdimize dert katmayalım,
Başımıza durduk yerde iş açmayalım,
Bir bilen varsa söyler elbet,
Bekleyelim görelim sabredelim,
Aşk üzerine kalem oynatan,
Laf üstüne laf koyan,
Nice aşık, nice maşuk var ya alemde,
Biri çözer bu bilmeceyi her halde...!!!
hiç kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir.
kör olmadığımı düşünerek hamd-u senalar ediyorum...
baktığımda zahiri değil, meçhulu ararım. kendimce zarfı değil, mazrufu önemserim...
seni yeniden mutlu etmek için arınacağım bu lekeli acılardan
ruhumu arındırdığım gün, sevdalarımı da affedeceğim
soyacağım yüreğimi yeniden ulu orta. Utanmadan,
sevişeceğim yeniden kana kana, kan(a) madan