yılların izlerini taşıyorum her gün artarak biraz daha bir sonraki güne.... sırtımda kamburum, yüzümde kırışıklar, saçlarımda aklar... eklenince sensizlikte bak yaşlanıyorum... hayallerim camın buğuna yazılmış sözler gibi uçup gidiyorlar... ağlamak ,haykırmak avaz avaz özlemimi anlatmak her yerde herkese neye yarıyor ki söylesene... duyması gereken sen, görmesi gereken sen,sağır, kör ve dilsizsen benim suçum ne? seni sevmekse suçum, sensizliğe kestin cezamı yavaş yavaş ödüyorum...
hava buz gibi soğuk üşüyor bedenim,
GÜNEŞ gözlerini arıyorum puslu gökte,
kaldırdım başımı açtım ellerimi değer mi sıcaklığın?
akşam olmak üzere kararacak birazdan,
zifiriye boyanacak dünyam ve sen gelmeyeceksin!
daha çok donacak, daha çok özleyeceğim,
yaz sıcağı gülüşlerinin yüzüme vuruşunu...
ay da doğmaz geceme, karanlık örtecek yorgan gibi üzerimi.
sesin çınlamalıyken odamda, yalnızlık haykıracak yüzüme.
GÜNEŞ gözlüm,AY yüzlüm , çiçek kokulum bekleniyorsun,
ısıt, yak, kavur, kül et hasretinin prangası asılı boynumda...
Ess; deyip secde etmişim yüreğinin avlusunda
Dizlerim bulanmış içimden akan zift gibi kana
Yüzümü sürmüşüm damlayan terine
Bin şükür çekmişim otuz iki dişle tespih niyetine
Avaz avaz can hıraş her nefeste
Ya HABİBİ-Eyy Sevgili..!!!
Güneş yeryüzün de,Ay düşmüş gece denize
Mevsimler ters yüz olmuş kime ne...
Yüreğim küskün bir serçe artık,
Kanadını kırıp bıraktığın kafeste.
sevgili onur cum yüreğine kalemine emeğine sağlık sayfama renk kattın sözlerinle yüreğimi dağladın kader deyip geçiyoruz da yaşanamayan duygular yağlı ilmek gibi boynumuzda sıktıkça nefessiz kalıyoruz söylenecek binlerce söz var aslında ama yapabildiğim susmak susup KADER demek sağol yüreği güzel insan...
hüzünlüyüm, hazan yaşanıyor sonbahar yaprak dökümü,
GÜNEŞ in en az hissedildiği mevsim her yer soğuk.
işte, yüreğimde yasta, dökülüyor yaprak yaprak anılar,
sensizliğin daha çok hissedildiği kıştayım.
donuyor ellerim, bedenim ve ruhum, birtek yüreğim dayanmakta,
biliyorum ki orada GÜNEŞ hep doğmakta,
biliyorum ki orada SEN yaşamakta,
kışın sonu bahar canlanır elbet doğa,
kışın sonu bahar, açar elbet çiçekler, uçuşur yine milyonlarca kelebekler,
ve kışın sonu hayat GÜNEŞ im gülümser belki banada...
dün gece...
geldin birden bire aklıma
kaybedenler sofrasından kalkıyordu
elim,yüzüm ve alın yazım
düşündüm de seni...
mart ayazının ıslak kalbinde
kaldırımlara sarkan benliğim gibi
bir görünüp bir kayboluyordun
sarhoş hayalimde
düşündüm de seni...
kopkoyu bir karanlığın içinde
eskilerden dem vuruyor hatıran
sonra boğuk boğuk çağırıyor
söğütler rüzgarı
senin kokuna bezenmiş
bu yalancı baharı
düşündüm de...
elin mi uzandı,uzaklara gittin
gözlerin mi daldı,güneşi sildin
yanaklarına mı aktı damla
yağmurları bitirdin...
sen mi yazdın Kadınlığımın şarkılarını
sen mi susturdun martıları
geldin aklıma
dün gece...
kanıma girdin yalnızlığımın...
şimdi gözLerime ağLamayı öğrettim
ki bu yaşLar
utangaç boynunun koLyesi oLsun
bu da benden sana
ayrıLığın hediyesi oLsun
soytarıLık etmeden güLdürebiLmek seni
ekmek çaLmadan doyurabiLmek
ve haksızLık etmeden doğan güneşe
bütün aydınLıkLarı içine süzebiLmek gibi
müLteci istekLerim oLdu ara sıra, biLiyorsun..
alıntı
sabahın erken saatleriydi yollara vurmuştu yine ruhum,
GÜNEŞ in doğuşunu bekleyen canlılar hala uykuda,
sokaklarda kışın en can yakıcı ayazı suratıma vurmakta,
ne arıyordum,nereye gidiyordum bilinmez,
ruhumun peşine takılmışım meçhule yolculuktu bu,
sen mi gelmiştin aklıma.
yürüdüm yürüdüm... deniz kenarı, iyot kokusu sarmış her yanı,
küçük bir çay bahçesi ilişti gözüme,
sıcacık çay iyi gelirmiydi üşüyen ellerime?
daldı gözlerim uzaklara, martıların çığlıklarına karıştı,
yutkunduğum sözlerim,duyulamayan haykırışlarım.
bir hayale vurgun yüreğim kayboluyordu,
GÜNEŞ in doğmasını beklerken sessizce,
uçsuz bucaksız mavide süzülüyordu öylece,
özgürdüm yine, sana varacak avuçlarından içecektim aşkı,
sen mi gelmiştin aklıma.
oysa simsiyahtı , zifiriydi, yoktum ben,
ne mavi, ne martılar, ne iyot kokulu deniz,
koskoca yalnızlık, üşüyen yüreğim, süzülen gözyaşlarım,
sığındığım ıssızlık yorganın altında yitik düşlerim vardı...
en koyu karanlığın içinde gizlenmek istiyordu,
oysa gözleri GÜNEŞ gibiydi baktığı yeri yakıyordu.
bekleyişin dehşeti okunuyordu yüzünden,
korkan değildi korkulandı...
yakıp yıkmasından,tüm benliği sarmasından,
bekliyordu sessizliğin kıyısında kimseye ses etmeden,
içi içinden yırtılıyordu sevdası gelince aklına,
yalnızdı,susuyordu sessizliğin hınzır uğultusunda kaybolmuştu,
oysa sesi gebeydi yeni umutlara,
doğmalıydı, yeni anlamlar yükleyip sesziliğine haykırmalıydı,
yazmalıydı tüm saflığıyla aşkı, aşkına değer olanı.
dökülseydi dilinden kelimeler yangınlar çıkardı değdiği yürekte,
oysa beklemeyi seçmişti, zor olandı, yar yarası yürekte yaşanıyordu.
zifiri karanlıkların bekçisiydi,
susuşlarının,sessizliğinin çığlıklarının duyulacağını umarak bekliyordu.
yumdu gözlerini,ruhunu astı darağacına,yüreğine sapladı küflü hançeri,
kanasın istedi tüm yaraları ve son bulsun tüm sessizliği.
son çığlığını da tüketti geçen uzun zamanlarda,
gecenin sesine ekledi tüm sözlerini ve gitti sonsuzluğa,
kimseler bilmedi nasıl bir sevdayı taşıdığını,
duymadı lal olan dilinden tek bir aşk sözcüğünü,
ve değmedi tek bir göze ondan sonra gözleri,
yanarken için için sevdiğinin gidişine sönmedi aşk ateşi,
oysa ateşten mi doğardı yangınlar,
iki ateşin birleşmesimiydi alevleri büyüten,
en büyük yangını yaşadı ulaşamadığı sevdasının ardından,
geride kalan yanıklar ve küller arasında yaşamaya çabalarken...
sonsuz sevdaların sonsuz olmaları da kolay olmuyordu,
acılar,hüzünler,suskunluklar ve
hayallerin içinde eriyip yitip giden bir ömürdü,
yaşanılanlardan geriye kalan...
Dün gece...
geldin birden bire aklıma
kaybedenler sofrasından kalkıyordu
elim,yüzüm ve alın yazım
düşündüm de seni...
mart ayazının ıslak kalbinde
kaldırımlara sarkan benliğim gibi
bir görünüp bir kayboluyordun
sarhoş hayalimde
düşündüm de seni...
kopkoyu bir karanlığın içinde
eskilerden dem vuruyor hatıran
sonra boğuk boğuk çağırıyor
söğütler rüzgarı
senin kokuna bezenmiş
bu yalancı baharı
düşündüm de...
elin mi uzandı,uzaklara gittin
gözlerin mi daldı,güneşi sildin
yanaklarına mı aktı damla
yağmurları bitirdin...
sen mi yazdın Kadınlığımın şarkılarını
sen mi susturdun martıları
geldin aklıma
dün gece...
kanıma girdin yalnızlığımın...
Gonlune Emegine saglik tek kelimeyle HARIKAAAAAAAAA tesekkurler
karanlıklarımın arasından sıyrılıp doğdun gönlüme,
herkes AŞK dedi adına bense GÜNEŞ...
tanımak, anlamak, hissetmek sonrada sevmek istedim.
içinde barındırdığın binlerce duygudan biri olmalıydım...
attığım her adımda yanımdaydın sarıp sarmalayan yüreğin,
yolumu aydınlatan gözlerin, sımsıcak gülüşün...
herkes AŞK dedi adına bense GÜNEŞ...
biliyorum hayat biter, sevgiler tükenir ve aşk yitip gider.
GÜNEŞ her daim vardır, dünyanın sonuna kadar doğmaya devam eder.
sende benim yüreğime doğuyorsun her daim benim GÜNEŞ imsin...
seni sevmek uçurum, seni sevmek dağın zirvesi,
seni sevmek zifiri....
seni sevmek kör kuyularda ölmek ve
seni bulmak dört duvar arasında sonsuz özgürlük....
güneş gözlerini kaçırma bak bak ki işlesin sıcaklığın yüreğime,
ve yüreğimden yansısın kuytulara gizlenmiş yüreğine,
ışıldayan yıldızları bulayım bana baktığın her anımda,
karanlıklarım silinsin seninle aydınlansın ömrüm.
umut diye uyandığım sabahlarda bir tek yüzünü göreyim,
gücüm olsun sesin soluğun varlığında hayat bulayım,
sevda denilen bu koca ummanda bir seni bileyim aşk diye!
sana açsın tüm çiçeklerim ve baharları yaşayım saçının her telinde,
ılık meltem rüzgarlarını estir üşümesin bedenim,
ne kış görsün ne ayaz ruhunda yansın ruhum,
böyle sevmeliyim böyle yaşamalıyım derken seni,
sen gidiyorsun alıyorsun sana ait olan herşeyi,
söylesene ey sevgili...
gitmek için gelmek gerekirdi, ne zaman gelmiştin?
hangi mevsimdi yüreğime düştüğün?
git! ne değişir, varlığından çok yokluğunu bilmişim,
gelmelerinden çok gitmelerini görmüşüm,
sevmek bir bedene vurgunluk mudur?
sevmek ruhta tutsaklık mıdır?
sevmek duygu denizinde kayıplık mıdır?
sevmek körü körüne adanmışlık mıdır?
seni bende bulmuşum, yüreğimde büyütmüş, ruhumda yaşamışım,
kış başı,bahar sonu en sıcak yaz mevsimi,
hangi yılda yada hangi asırda yaşandı sevdamız?
sen var mıydın, seni delice severken?
ben seni sevmeyi sevmişim...
gitsende kalsanda,olsanda olmasanda değişmez bendeki adın...