Aniden bir rüzgâr esecek ve ağacın tutunduğum dalından düşeceğim. Bir zaman düşüşlerini seyrettiğim yapraklar gibi ben de ağır ağır caddelere düşeceğim. Artık eskisi gibi ışıkların gövdeme işlemiyor. Ne canlılık kaldı ne de parlaklık yapraklarımda
Sen hazanımda bahardın, sen zemheri soğuğunda güneşimdin ama bak eylüle geldik uyan yar; şimdi düşme vaktidir gözlerinin söz de ışığından
Görmez miyim sanırsın ruhundaki çırpınışları, duymaz mıyım sanırsın her gecenin kör vakitlerindeki çığlıkları. Ama eylül geldi yar; ruhlarımızdaki güneşler bir bir soldu. Bak eskisi gibi mi dön, dön de ne olur bir bak..!
En uçarı poyrazları, en deli boranları aşan biz, yenildik bir deli eylüle. Baharlarımız bir bir soldu, şimdi düşme vaktidir tutunduğumuz daldan sonsuzluğa doğru
Gözyaşlarımız kanat olsa ne yazar yürek dönmüşse nasıra. Dualar yarım, sözcükler yarım, biz yarım kaldıktan sonra
Yenildik aklımızın yetmediği bu sevda bilmecesine, söylenemeyen yarım kalmış cümlelere Biz yenildik bilirim yar bilirim de dayanamaz yüreğim seni karanlık gecelere terk etmeye
Seni sana anlatmaya bile gücüm yetmezken, elveda demeye nasıl gücüm yetti bilememekteyim.
Ama bilirsin çaresizliği, bilirsin acıya tahammülsüzlüğü anla beni, anla ne olur yar, bir bitişin son sahnesindeyim, bir yaprak gibi düşmekteyim.
Sözcükleri, heceleri parçaladım yokluğunun kör karanlığında, yüreğimi dağladım aşkının ıstırabında ve sordum seni ismi cismi belirsiz binlerce yıldıza Yoktun, olamazdın, olamazdık bu hayatın acımasızlığında... Sevda bir lüks sayılmıştı şu garip gönlümüzün ıssız sokaklarına
Unutma yar; bir gün bahar gelecek yüreklerimize, bu sevda mahşere kalsa bile
çaresizliğin medcezirinde baharın esintisini sunan bu güzel yazı büyük usta Nazım Hikmet'in dizelerini getiriyor akla
"Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
Durup dururken kafamda bir güneşli duman,
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne..."
bulutlar sarmasa yamyam küremizi gelirmi hiç bahar esintisi...