cristiana

cristiana

Üye
05.01.2006
Uzman Onbaşı
3.654
Hakkında

  • Müslümanlar inançları gereği peygamberler arasında fark gözetmezler. (Bakara, 285) Madem öyle, işte böyle diyerek ölçüyü kaçıracak değiliz. Hz. İsa'ya da, Hz. Musa'ya da, ona inandığını iddia edenlerden daha saygılıyız.

    Bu olay bizleri bir özeleştiriye de sevketmeli. Hz.Muhammed (sav) ile alay edenler, onu tanımıyorlar ve bilmiyorlar. Üzüntü verici olan, Hz.Muhammed'in evrensel mesajını dünyaya ulaştıramadık. Bu hepimiz için birer sorumluluk aynı zamanda.
    ]Nitekim Hz.Muhammed tebliğ için gittiği Taif'te taşlanmış ve kan revan içinde kalmıştı. O sıra Hz. Cebrail geldi ve İstersen dağları başlarına geçireyim teklifinde bulundu. Hz.Muhammed birden ürperdi ve ellerini semaya kaldırarak; Ya Rabbi, onlar beni bilmiyorlar; eğer yüz sene sonra
    bile olsa içlerinden bir tane hayırlı insan çıkacaksa, ne olur onları helak etme diye dua etti. Anlatılırsa, gerçeği göreceklerinden ümidi vardı.

    Burada yeri gelmişken, Hz.Muhammed'in vefat etmeden önceki son mesajlarına değinmek istiyorum.
    Takdir edersiniz ki,

    O'nu anlamanın yolu, tavsiyelerine kulak vermekten geçiyor.
    Gel vur...

    VEFATINDAN bir gün önceydi. Herkes nefesini tutmuş bekliyordu. Çünkü az evvel Hz.Muhammed , Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın dediğinde, orada bulunanlardan biri; evet, benim bir alacağım var. Bir gün kırbacınızın ucu o sıra açık olan sırtıma değmişti de, canım yanmıştı dedi. Hz.Muhammed hiç tereddüt etmeden üstündeki kıyafeti sıyırdı, arkasını döndü ve vur dedi. Herkes şaşkındı. O sahabe hemen koşturdu ve elini yüzünü Hz.Muhammed'in mübarek sırtına sürdü, doyasıya öptü. Ardından da, teninizin değdiği yerleri cehennem ateşinin yakmayacağını bildiğimden, mübarek bedeninize dokunabilmek için mahsus böyle söyledim dedi. Hz.Muhammed bu davranışıyla, kul hakkının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

    Ölüme sevinmek...

    VEFATINA yakın çok sevdiği kızı Hz. Fatma'yı yanına çağırdı ve kulağına bir şeyler söyledi. Hz. Fatma'nın önce üzüldüğü sonra sevindiği görüldü. Hikmeti sorulduğunda, babam bana yakında öleceğini söyleyince çok üzüldüm. Fakat benim yanıma ilk sen geleceksin dediğinde ise sevindim cevabı verdi. Nitekim 6 ay sonra o da vefat etti.

    Peygamber Efendimiz vefat etmeden az önce eşi Hz. Ayşe'nin dizine uzandı ve mübarek başını Hz. Ayşe'nin çenesiyle göğsü arasına yasladı. Misvak istedi. Takatsiz olmasına rağmen, zaten inci tanesi gibi olan dişlerini temizledi. Rabbi'nin huzuruna tertemiz gitmek istiyordu.

    Son sözleri olarak; namaza dikkat edilmesini, kadın haklarının korunmasını, idare altındakilere iyi muamele edilmesini, emanetlerin yerlerine ulaştırılmasını istedi. (Camiü's-Sağ'r, c.3, s.188/3190) İnsanlık sırf bu öğütlere kulak verse,
    daha yaşanılabilir bir dünya oluşturmak işten bile değildir.

    Azrail izin istedi...
    Bir ara kapıya vuruldu. Gelen Hz. Cebrail'di. Selam verdi. Peygamberlik görevinin sona erdiğini söyledi. Ardından, kapıda bekleyen bir misafir daha olduğunu ve eğer izin verirse ancak içeri girebileceğini söyledi. Hz.Muhammed o kim diye sordu. Hz. Cebrail, ölüm meleği Hz. Azrail dedi. Hz.Muhammed , gelebilir, ben hazırım cevabı verdi. Şahadet parmağını yukarı kaldırdı; Yüce Dost'a gittiğini söyleyerek ruhunu teslim etti. Hz. Ayşe seslendi, cevap alamadı. Hz.Muhammed'in mübarek gözünden bir damla yaşın yanağına süzüldüğünü gördü.

    Bilemiyoruz Hz.Muhammed niçin ağlıyordu. Ayrıldığı dost ve arkadaşlarının hasretine mi, yoksa Müslümanlar'ın geride bıraktığı emanete yeterince sahip çıkamayacakları endişesiyle mi?

    Sen ağlama Ey Resul...
    Dayanamam...
    Emanetine belki yeterince sahip çıkamadık.
    Bağışla bizi.
    Ama bugün seni bir kez bile olsun görmemiş olan milyonlarca Müslüman ayakta...
    Bu olaylar daha da tetikledi bizi.
    Daha çok çalışıp, seni daha çok anlatacağız...
#13.05.2006 00:04 0 0 0
  • Konu: Cicek
    Evvel zaman içinde büyük bir ülkenin iyi kalpli, cömert ve insanları seven bir padişahı varmış. Bu padişah halkının problemleriyle ilgilenir ve onları hep korumaya çalışırmış. Ancak bu padişahın bir derdi varmış. Hiç çocuğu olmayan padişah son zamanlarda çokça düşünmeye başlamış. En büyük isteği kendisinden sonra yerine geçecek olan padişahın kendisi gibi halkı için yaşayan adil bir yönetici olması imiş.
    Günlerce düşünmüş. Aylarca düşünmüş. Sonunda halkına duyurmuş:
    "Ülkemde yaşayan bütün çocuklara bir çiçek tohumu verilecektir. Bu tohumu kim en güzel şekilde saksıya eker ve ona en güzel şekilde bakarsa o benim yerime bu ülkeye padişah olarak yetiştirilecektir."
    Ertesi sabah sarayın her tarafı çocuk dolmuş. Her çocuğa padişahın isteği üzerine bir çiçek tohumu verilmiş. Tohumunu alan çocuk hemen evine gidip saksıya özenle ekmiş.
    Beklemişler. Beklemişler. Beklemişler.
    Günler günleri kovalamış, haftalar haftaları. Bütün çocukların çiçekleri büyümüş. Mis kokulu, rengarenk çiçekler açmış. Saksılar evlerinin en güzel köşesini süslemeye başlamış. Aralarında bütün bu güzel çiçekleri görüp de kendi saksısında bir türlü büyümeyen tohumuna çok pek çok üzülen bir çocuk varmış.
    Annesi onu teselli etmeye çalışmış. Demiş ki, "sen elinden geleni yaptın, onu korumaya çalıştın, onu sevdin, ama o büyümek istemedi."
    Çocuk "o gün ben ne söyleyeceğim padişahımıza?" demiş üzgün üzgün.
    "Olanı söyleyeceksin" demiş annesi de. "Tohum çiçeğe durmadı diyeceksin."
    Bir süre sonra verilen zaman dolmuş ve bütün çocuklar sarayın bahçesini doldurmuşlar. Ellerinde saksıları, saksılarında enfes görünen çiçekleri varmış. Çocuk bu çiçekleri görünce daha bir üzülmüş, daha bir kendine kızmış. Ama artık yapabileceği bir şey de yokmuş.
    Padişah bahçeyi dolduran çocukların çiçeklerine uzun uzun bakmış. Aralarında dolaşmış. Gelip tam saksısında çiçek olmayan çocuğun önünde durmuş. Çocuk çok heyecanlanmış ve çiçeği büyümediği için çok utanmış. "Özür dilerim" diye mırıldanmış.
    Padişah ona, "neden senin saksında çiçek yok?" diye sormuş.
    "Bilmiyorum" demiş çocuk. "Ona çok iyi baktım, ama büyümek istemedi."
    Padişah "çok mu üzüldün?" diye sormuş.
    "Evet, üzüldüm" demiş çocuk. "Benim çiçeğim de onlarınki kadar güzel görünsün isterdim."
    Padişah gülümsemiş ona. Elini tutup onu bütün çocukların görebileceği yere çıkarmış. "İşte" demiş. "Benim yerime padişah olabilecek çocuk." Herkes çok şaşırmış. "Ama onun çiçeği hiç büyümemiş" diye mırıltılar yükselmiş. Padişah devam etmiş. "Size verdiğim bütün tohumlar sıcak suya batırılmış tohumlardı. Hiçbirisinden çiçek büyümesi mümkün değildi. Bir tek bu çocuk doğru söyledi. Benim yerime geçecek, benim ülkemi en adil şekilde yönetebilecek çocuk budur. Artık yüreğim rahat olabilir. Çünkü benden sonra ülkem emin ellerde olacak."
#12.05.2006 23:25 0 0 0
  • Allah (c.c.) razi olsun
    Simdi yazin mukemmel oldu
    Tekrar tesekkurler victor kardesim
    Selam ve Dua ile..
#12.05.2006 22:12 0 0 0
#12.05.2006 16:58 0 0 0
  • Cok guzel bir calisma olmus
    Paylasan yureginize saglik
    Tesekkurler...
#12.05.2006 15:42 0 0 0
#12.05.2006 14:42 0 0 0
#12.05.2006 14:38 0 0 0
  • Konu: GÜLLER
    Guzel resimler
    Paylastigin icin tesekkurler.
#12.05.2006 14:33 0 0 0
#12.05.2006 14:29 0 0 0
  • Konu: Etobur Bitki
    Hayatin kurallari...
    Paylastigin icin tesekkurler.
#12.05.2006 14:25 0 0 0
  • Cila cok parlatici ama ayaksiz kalmasin
    Paylastigin icin tesekkurler.
#12.05.2006 14:18 0 0 0
  • Konu: Hadi Gel
    Tamam tamam geliyom
    Paylastigin icin tesekkurler.
#12.05.2006 14:14 0 0 0
#12.05.2006 14:11 0 0 0
#12.05.2006 14:04 0 0 0
  • Cok iginc,acaba neden oyle bir isim koymus
    Paylastigin icin tesekkurler.
#12.05.2006 13:59 0 0 0
#12.05.2006 13:43 0 0 0
#12.05.2006 13:11 0 0 0
  • Konu: Yağmur
    Gercekten cok guzel olmus
    Paylasan yuregine saglik
    Tesekkurler...
#12.05.2006 13:04 0 0 0
  • Konu: ASIKLAR
    Bende Kral Memocan'a katiliyorum
    Ask neler yaptirmaz ...
    Paylasan yuregine saglik
    Tesekkurler...
#12.05.2006 12:13 0 0 0