cristiana

cristiana

Üye
05.01.2006
Uzman Onbaşı
3.654
Hakkında

  • noimage

    Insan vardir :

    Inanclidir,

    Uyumludur,

    Bariscidir,

    Elde ettiginden fazlasini baskasi icin de ister.


    Bunun icin,

    Hep mutludur,

    Huzurludur,

    Ornek insandir.

    Olup gitse de :

    Kalplerde ozel yeri vardır.


    noimage


    Insan vardir :

    Inkarcidir,

    Doyumsuzdur,

    Takdir edilince hoslanir,

    Fakat takdir etme duygusundan yoksundur.

    Nefsinde gurur,

    Icinde hep "BEN" duygusu vardir,

    Ve o "BEN" e mahkumdur.

    Isinde ona mahkumdur,

    Sozunde ona mahkumdur,

    Sosyal iliskilerinde ona mahkumdur.

    Ona gore:

    Hep kendi isi, davranisi dogrudur,

    Hep kendi sozu dogrudur,

    Hep kendi gorusu dogrudur,

    Hep kendisi ustundur ...


    noimage


    Insan vardir:

    Kendini yaratani tanisin,

    O'nu ansin,

    O'na sukretsin diye yaratildigi halde...

    O baskasini tanimakta,

    Baskasini anmakta,

    Baskasini saymakta,

    Baskasina sukretmektedir..!


    Neden mi ?

    Cunku:

    Inkar duygusu nefse hos gelir,

    Karsi koyma ve baskaldirma durtusu,

    Nefsi tatmin eder,

    Icteki "ben" i kamcilar.


    Iyiligi unutmayi,

    Bir ozellik, bir ayricalik sayar

    Ulu yaraticiya karsi bile

    Sukretmeyi unutturur..!



    noimage


    Su halde :

    "Ben" mahkumlarI arasinda,

    Kimseden tesekkur bekleme ..!

    Biri senin iyiligine karsi kotuluk yaparsa...

    Iyi anilari yakip yok ederse ...

    Tum iyilikleri unutursa:

    Sakin soka girme ..!

    Hayrete dusme ..!



    Unutma ki

    Iyilik yaptigin icin :

    Dusmanlarin cogalabilir,

    Seni cekemeyenler olabilir...

    Hatta :

    Dislanabilir,

    Unutulabilirsin ..!


    Yine de gam yeme ..!

    Cunku:

    Bazan insan nankordur...


    noimage


    Bir anayi, bir babayi dusun ..!

    Evladini yetistirmis ...

    Yedirmis, icirmis, giydirmis ...

    Egitmis, ogretmistir ..!

    Uyuyuncaya kadar, hep uykusuz kalmis,

    Onu doyuruncaya kadar ac kalmis,

    Rahat etmesi icin yorulmuşsur..!


    Fakat ne gam ..!

    Sutu bozuk,

    Kisiliksiz kimseler

    Iyilikleri unutsa da,

    Hicbir seyi unutmayan birine,

    Yuce yaraticiya guvenmek gerek ..!


    Oyle ise :

    Kimseden tesekkur bekleme ..!



    noimage


    Hicbir şey,

    Iyilik yapmana engel olmamali ...

    Baskasini dusunmekten,

    Hakki soylemekten,

    Seni alikoymamali ...

    Umitsizlige dusmeye,

    Neden olmamali ...



    Yapacaksan :

    Iyiligi tesekkur icin degil,

    Allah icin yap ..!

    Ve her zaman

    Kazancli sen ol ..!



    Unutma ..!

    Kindarin kini sana zarar veremez ..!

    Ve sen,

    Iyilik yapabildigin icin sukret ..!



    Sukret ki :

    Sen iyisin, o kotu ..!



    Sukret ki:

    Sen dogru yoldasin, o yanlis yolda ...


    Sukret ki:

    Sen mutlusun, o mutsuz ..!


    noimage


    Kimseden Tesekkur Bekleme ..!

    Birine hediye ettigin kalemle o,

    Seni hicvedebilir, yerebilir,

    Dayanması icin verdigin bastonla,

    Senin basini yarabilir.

    Opmek icin aldigi elini,

    Hatta isirabilir ...

    Zira

    Asagilik yaratik,

    Kendini yaratana karsi,

    Buyutene karsi,

    Egitene karsi..

    Bu denli nankor olursa :

    Diger varliklara karsi,

    Onun daha iyi olması beklenemez ..!


    Oyle ise :

    Yaptiklarin icin,

    Yapacaklarin icin,

    Kimseden tesekkur bekleme ..!


    Ve bil ki :

    Her seyi iyi bilen,

    Her seyi iyi degerlendiren,

    Cok guslu,

    Cok yuce ...

    Bir yuce yaratici vardir ..!

    O, sana ve herkese yeter ..!
#09.05.2006 13:49 0 0 0
  • Konu: Dil
    Arkadaslarim konuyu begendiginize cok sevndim,Allah (c.c.)sizdende razi olur insaAllah...

    Alinti:
    arkadaslar duyarsızlık en büyük silahtır, lütfen bu silahı cristana ya da dogrultmayın

    Gulcan abla son gunlerde bu bolumde neler olup bittigine haberim yok bu aralar size soylemistim o kadar sorun yasiyorum ki kafam yerinde degil benide aydinlatirsaniz sevinirim,arti calismalarim "..."kardesim veya "..."
    arkadasimiz icin sunmuyorum bu bolume giren tum kardeslerimiz icin sunuyorum,ellerine saglik veya tesekkur yazmasa bile okuduklarinda kendilerine bir pay,bir ders veya yeni bir sey ogrenmis olursa ne mutlu bana,ben bilmesem bile unutmayin ki Allah (c.c.) herzaman her seyi bilendir...

    Selam ve Dua ile...
#09.05.2006 11:40 0 0 0
  • Konu: Giden Gelmez
    Iyine mukemmel bir sunum...
    Elleriniz,guzel yureginiz hic dert gormesin
    Paylastiginiz icin cok tesekkurler...



    "Ben aglasam ben sizlasam neye yarar..?
    Giden gidiyor don diye yalvarsam
    Neye yarar..?
    Giden acimiyor ardina bile bakmiyor...
    Ben gururumu bile hice sayip yalvarmisim
    Neye yarar..?
    O ela gozleri yildizli bir gece gibiydi
    Artik karanlik bir zindan gibi
    Ben o karanlikta kendimi kaybedip cirpinmisim
    Neye yarar..? "
#08.05.2006 23:57 0 0 0
#08.05.2006 23:17 0 0 0
  • Cok guzel bir calisma olmus
    Paylasan yureginize saglik
    Tesekkurler...
#08.05.2006 23:10 0 0 0
  • "Insani kendisi kadar kimse kandiramaz..."

    Paylasan yureginze saglik
    Tesekkurler...
#08.05.2006 23:06 0 0 0
  • Konu: SEN YOKSAN
    Cok duygulandim siirlerinizi okudugumda
    Ellerinize,yureginize saglik
    Paylastiginiz icin cok tesekkurler...
#08.05.2006 23:01 0 0 0
  • Konu: Menekseler
    Yasanmis, ibret alinmasi geregen bir hikaye...

    Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi. Çocukluğunun geçtiği iki katlı evin bahçesinde bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi kokarlardı.. Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi..gölgeyi sever menekşeler derdi.. Oysa ögretmeni bitkilerin güneş ışınları ile fotosentez yaptığını anlatmıştı onlara .Bitkiler güneş ışığına muhtaçtı. Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi ,her bitki güneşi severken, onlar neden gölgeyi tercih ediyorlar diye düşündü durdu Hande...Küçük, ufacık aklı ile aslında menekşelerin diğer çiçeklerden farklı olduğunu keşfetmişti, işte belki de menekşeler bu yüzden bu kadar güzeldi. Herkesten farklı olursan, bu hayatta değerli olursun yargısına varmıştı.
    Daha o yıllarda farklı olmak için uğras vermeye başladı. ilk olarak, okulda kimsenin yanına oturmak istemediği "Hacer'in yanına oturmak istiyorum ögretmenim" diyerek başladı farklılıklarla süren hayatı. Hacer bile şaşırmış şaşkın şaşkın bakıyordu onun yüzüne. Hacer çok dağınık, biraz anlama zorlukları olan problemli bir ailenin kızı idi. Hande ise mühendis Kamil Beyin biricik kızı. Ögretmen pek oturtmak istemedi önce Hacer'in yanına Hande' yi. Daha sonra bir tatsızlık çıkmasın diye öğretmen Hande'nin annesini çağırdı. Annesi eve geldiklerinde Hande'ye sordu :
    - Neden yavrum Hacer in yanına oturmak istiyorsun?
    Hande cevap verdi :
    -Geçen baharda menekşeler ekiyorduk hani anne, o gün sen bana menekşeler güneşi sevmez demiştin, oysa her bitki güneşi sever. Menekseler farklı, belki de bu yüzden bu kadar güzeller. Hacer'in yanına kimse oturmak istemiyor. Ben farklı olmak istiyorum. Belki Hacer de güzeldir, onu fark etmek istiyorum, dedi.
    Annesinin ağzı açık kalmıştı. İlkokul 4.sınıf öğrencisi kızının olgunluğuna hayran kalarak "peki kızım kimin yanında istersen oturabilirsin," dedi.
    Pazartesi Hande Hacer'in yanında oturmaya başladı. Hem Hande tedirgindi, hem Hacer.
    Birbirleri ile hiç konuşmuyorlardı. Diğer kızlarda soğumuştu Hande'den. Nasıl Hacer gibi dağınık, bir şeyi, iki kere anlatınca anlayan fakir bir kızın yanına oturmayı istemişti. En çok alınan doktor Cemal Beyin kızı Esin'di. Anne babaları her hafta sonu görüşüyorlar, Hande ve Esin birlikte oynuyorlardı. Nasıl olur da kendi yerine Hacer'i seçerdi. Çok gururu kırılmıştı Esin'in. Hande ile konuşmuyordu.
    Birgün Hande ve ailesi Esinlerle dağ köylerinden birinde gerçekleştirilecek bir panayıra katılmak için sözleştiler. Hande gene Esin'in somurtacağını bildiği için gitmek istemiyordu. İçin için de Hacer'e kızmaya başlamıştı arkadaşları ile arasının bozulmasına sebep olmuştu. Neden sanki bu kadar dağınıktı, neden her şeyi iki kerede anlıyordu? Yoksa aptal mıydı? Sonra menekşeleri hatırladı hemen düşüncelerinden utandı. Hacer farklı diye yargılamaması gerekiyordu. Hacer'in, kimsenin bilmediği güzelliklerini keşfedecekti. Buna tüm gücü ile inandı. Panayıra gittiklerinde Esin somurtarak karşısında oturuyordu, Hande ile konusmuyordu.
    Hande canı sıkıldığından biraz dolaşmak için annesinden izin aldı. Köy yolunda yürümeye başladı. Hava iyice soğumuş ve ayaz iyice artmıştı, kar atıştırmaya başlamıştı. Hande karı çok seviyordu, yürüdü, yürüdü. Köye gelmişti. Bir evin önünde durdu. Evin penceresinde ki saksıya gözü ilişti. Gözlerine inanamıyordu, bunlar mor menekşelerdi. Ama kıştı ve menekşeler soğuğu hiç sevmezlerdi eve dogru bir adım attı. Kapıda beliren gölgeyi çok sonra fark etti bu Hacerdi. Hande'ye gülümsüyordu.
    - Hoşgeldin Hande buyurmaz mısın?, dedi.
    Biraz ürkek, şaşkınlıkla kapıya doğru ilerledi Hande ve içeri girdi. Oda sıcacıktı odun sobası her yeri ısıtmıştı. Menekşeler diyebildi sadece Hande...
    - Bu soğukta ?
    Hacer gülümsedi ;
    - Onlar annem için, annem onları çok sever.
    Sonra yatakta yatan kadını fark etti Hande.
    "Annen hasta mı?" dedi.
    "Evet 2 sene önce felç oldu ona ben bakıyorum, bizim kimsemiz yok, birtek ineğimiz var onunla geçiniyoruz. Ama tüm işler bana baktığı için derslere çalışacak pek vaktim olmuyor, dedi Hacer utanarak. Bir de bizim köyden şehre araç yok, bu yolu her gün yürüyorum o yüzden de çok yorgun okula geliyorum dersleri anlamakta güçlük çekiyorum...
    Hande'nin gözleri dolmuştu. Dışarıdan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu arıyordu. Çok merak etmiş olmalıydı. Dışarıya koştu ve annesine sarıldı, ağlıyordu. Bir müddet sonra anne bu Hacer diye tanıştırdı sıra arkadaşını. Hacer'in yaptığı sıcak çorbadan içtiler birlikte. Hande annesine anlattı Hacer'in hayatını, ağlayarak.
    "Bir şeyler yapalım anne" dedi.
    O hafta annesi ve Hande, Hacerlere gidip annesi ve Hacer'i kendi evlerine taşıdılar. Hacer artık Handeler den okula gidip geliyordu, ne dağınıktı, ne de aptal. Sınıfın en iyi öğrencisi olmuştu. Seneler geçti Hacer ve Hande bir arkadaş değil, iki kız kardeşlerdi artık. Mor menekşeler Hande'ye Hacer'i armağan etmişti. Hacer'e ise hem Hande'yi, hem hayatı. Seneler sonra ikisi de evlendi. Hacer şimdi bir doktor. Hande'den vicdanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi, hastalarına vicdanıyla birlikte şifa dağıtıyor. Hande ise bir ögretmen. Çocuklara farklı olan şeyleri sevmeyi de ögretiyor. Bir kızı var adı, Hacer Menekşe. Hayatta en çok sevdiği
    iki şeye birini daha ekledi Hande.

    Luttfen sevginize onyargi koymayin,
    Her sey sevinceye kadar farklidir,
    Sevdikten sonra ise sevginin dili hep aynidir...
#08.05.2006 21:11 0 0 0
#08.05.2006 20:57 0 0 0
#08.05.2006 20:48 0 0 0
#08.05.2006 20:27 0 0 0
#08.05.2006 16:41 0 0 0
  • Konu: MALATYA
    Siiri ve resimleri begendinize sevindim

    skiden iletisim teknolojisi diye bir sey yoktu.
    Okuma yazmasi olanlar gurbetteki yakinlariyla mektuplasarak hasret gideriyorlardı o zamanlar mektup onemli bir kultur gostergesiydi
    Uzaklara gonderilen bir nefes, bir dert anlatma araciydı mektup.
    Bugunse mektuba gerek yok artik, herkes ayni yasiyor, ayni dusunuyor ve mailler, telefonlar hatta goruntulu telefonlar, ozlemi, dertlesme istegini de kaldiriyor.
    Bende eski donemlerden kalma, yaziyla dertlesmenin yapildigi gunlere ait otantik bir mektup buldum ve sizlerle paylasmak istedim.

    iste Malatyali Ashan Bacinin askerdeki oglu Husamettin'e yazdigi mektup![

    "Çağam seni eyle ösgedimki"

    Malatya'da yaşayan Aşhan Bacı 1945'te İstanbul'da askerlik yapan oğlu Hüsamettin'e sık sık mektup yazarak hasretini gidermeye çalışıyor.

    Aşhan Bacı mektuplarında kendi dertlerini anlattığı gibi, ülke meselelerine de değiniyor.

    Benim cigerimin köşesi nazlı boz oğlum.
    Eeee nasısın oğlum, ne var ne yoğ, heç bize havadis yazmıysın ula...

    Seni Yaradana havel ediyim. Gınalı goçum, asger oğlum benim.
    Sen asgere giderken eline gına yağdıydığ gomutanların gızmadılar ya çağam.
    Eğer ki gızarlarsa onlara de ki :Gomutanım gomutanım, Anadolu'da erkek adamın eline üç dafa gına yağarlar, sünnet olduğunda, ki erkekliğe gurban olsun, mert olsun diye, ikincisi askere gittiğinde ki vatana gurban olsun şehit olsun diye, üçüncüsü evlendiğinde ki eşine gurban olsun er olsun diye.

    Çağam seni eyle ösgedim eyle ösgedim ki heç dayanamam yavrum.

    Senin it'in de eyi, senin niyetine itoğlu it'e eyle bakıyım ki deme gitsin.
    Bağ çağam ben sana büssürü havadis yazdırıyım sende bana yaz emi..
    Çağam bıldır aldığımız tavuğun altına on yumurta goyup pinde gurka yatırdım, bi sürü cücüğümüz oldu, görsen ağlın çığar amma egerine pisikler dadanıp da yemezlerse sen gelene çek besleyeceyik, kesmeyeceyik heç.
    Gadan alam Hüsameddin, çağam sana gız bağmaya başladığ. Geçenlerde Çarmuzu'da "eyi bi evin eyi bir gızı var" dediler. Gızı şeyle bi çala gördüm.
    Boyu bosu eyi de acığletin zayıf geldi bana.

    Gendine eyi bağ, üşüdüp müşütmeyesin çağam, terini üsdünde sovutma, yorulma ha
    Bu mektubu de teze mekdebe giden Pambığcıların torunu cingöz Musdafa yazdırıyım. Kesmece tud gurusu verdim de göynünü etdim.

    Asker Hüsamettin'den Malatya'daki Aşhan anasına cevap

    İstanbul Selimiye Kışlası'nda askerlik yapan onbaşı Hüsamettin'in de özlem duyguları annesinden farklı değil.
    Hüsamettin'in, İstanbul'a ve modern kızlara olan hayranlığını anlattığı satırlar Türkiye'de beş yıl sonra başlayacak sosyal değişimi de gösteriyor. "Beni dukuz ay garnında daşıyıp soyna binbir zahmetnen doğuran canım anam Aşhan.
    Ana gız ben sizi çoğ ösgedim. İzini de iki sene doldurmadan vermiylermiş.
    Ana beni heç merak etmen. Yatdığım döşek otdan yapılmış amma aynı pambığ gibi. Agşam düşüp sabah gağıyım.
    Yiyik de yiyik
    Ben üst ranzada yatıyım. Emrimdeki asgerlerin her ağşam hem ayağlarini hem de çoraplarını yığadıyım
    Yoğsam goğmuş pendir gibi eşgi eşgi, pis pis goğuylar gız ana.

    Ana, geçen gün bir asker gaçıymış, tiren isdasyonunda yağalamışlar.
    O da gide gele Malatyalı çığmaya mı? İnzibatlar "Nere gidiysin la"
    O da ne demiş bülüymüsün ana gız, "Malatya'ya gidiyim, arvadımı ösgedim"demiş. Bagele şu gırpoya hele.
    ]Yüzümüzü gara çığardı arsız herif.
    Ya hemşehrimiz İsmet Paşa bunu duyarsa ne der bize? Ele del mi ya ana?..

    Canım anam, mekdubunda beni evermek üçün gız aradığını hatta bağıp bulduğunu söylüsün. Biren anam sen deli misin? Benim asgerliğin bitmesine da 3 yıl var.
    Ana gız, buranın çok gözel gızları var.
    Hem gözel, kibar gonuşuyorlar, hem gözel gözel goguylar. Ayrıcana da her bişeyi de biliyler.
    Hem Isdanbul eyle gözel eyle gözel bi yer ki ana gezmeynen insanan doyası gelmiyi.




    Aşhan Bacı'nın Almanya'daki kızı Zühre'ye
    yazdığı mektup sitem dolu:

    "Gızım Zörhe akıllı ol"

    Anan gurban ola sana gızım Zörhe

    Halın keyfin nassı çağalar nassı, nediyler? Herifin Mıymıntı Hasen nediyi, nassı? Siz eyle ösgedim ki bırnımda tütüysiniz.
    Nazlı gızım, gınalı gızım benim, olmaz olasısıca gişin gomadı seni burda, aldı götürdü gurbet ellere.
    Sankime burda iş güc yoğ, elaleme var bi ono yoğ
    Nola eloğlu işde, he aynar mı haldan.
    Yegi yanı yere gelesice he. Hasret godu beni gınalı gızıma. Yüzü gülesice gızım, inşaallah gine iki cannı değildirsin. Noluyu eyle, daha altı sene oluyu gelin olalı ardı ardına dört tene çağa doğurup sıraya düzdün
    O at ğırgızı gılığlı, yılan ğırgan gocan olacağ herifin düşünmüyü sendemi heç düşünmüysin.

    Çarşıya hökümet meydanının orta yerine İsimet Paşa'nın bi tene heykelini tikeceklermiş. Milletten para topluylarmış. Fakır fıkara bu para toplama işine epey gızıylarmış. Atamızın heykelini de dikiylermiş yanında da çırılcıplağ bi genç herif varmış.
    Gelen geçen "bu heç beyle olur mu yav, Allah Allah" deyip söyleniylermiş.
    Millet oradan geçerkene başını öge eğiymiş.
    Cahil cimriler nediyi ola pekey? Uyamaaan, milletin ağzına da bi sakız ilazımda işde, çeynesin dursunla şimdi. Bağağ nolacağ. Amma diyiler ki o çıplağ herifin öğüne bi tene yarpağ goyacağlarmış ki ayıp yerleri gapana.
    Goysunlar tabi ya, o ne eyle anam töbe tebeeeee...

    Sen heç oralardan halınızdan heçbi haber yazmıysın ki gızım. Demiysin ki 'benim anam var babam var, nasıl acep? Noluylar? Gardaşların nassı, hısımların nassı?' Senin aklına hiç gelmiyik ki.
    He gızım he, el oğlu olacağ herifin datlı geldi hebet de eyle mi gızım.

    Alintnoimage noimage
    noimage noimage noimage
    noimage
    noimage
#08.05.2006 15:29 0 0 0
#08.05.2006 14:48 0 0 0
#08.05.2006 14:43 0 0 0
#08.05.2006 14:41 0 0 0
  • Konu: TELFEON
    Paylastigin icin tesekkurler.
#08.05.2006 14:38 0 0 0
#08.05.2006 14:34 0 0 0
#08.05.2006 14:29 0 0 0