ARKADAŞLAR SİZE CANLA BAŞLA YARDIMCI OLMAYA ÇALIŞMIŞLAR HEPSİ SAĞOLSUNLAR ANCAK DENİLENLERİ GÖZARDI ETMEYİN HİÇ BAŞKA BİRYERDE CEVAP ARAMAYA LÜZUM YOK SİZ DEVAMLI OLARAK İKNA EDİLMEK İSTENDİĞİNİZ İÇİN ARKADAŞLAR DETAYLI BİLGİ VERMİŞ GERÇEKTEN KENDİNİZİ VEREREK TAM OLARAK OKURSANIZ HER SORUNUZA YAZILIDA CEVAP VERECEK BİR İKİ CÜMLE SONUÇ ÇIKARABİLİRSİNİZ BAŞARILAR DİLERİM
SABRİKOZ çok güzel bir paylaşım Esmâ'ul hüsnâ bilgieri aslında öncelikle yönelmemiz gereken bilgiler diye düşünüyorum ellerine sağlık bunun bide kaynağını bulsak öyle iyi olucakki bende araştırıcam inanki bu konu dört dörtlük oldu dua ederken bile bir üslup olmalı rabbimden hangi konuda yardım talep ediyorsak o ismi ile istemeliyiz diye düşünüyorum benim adıma bu konu muhteşem oldu tekrar teşk. ler
Kendimize göre ne kadar emîniz Hayatımızda hiç kimseyi aldatmadık! Belki alenen kimseyi aldatmadık, oyalamadık Fakat farkına varmadan oyaladığımız, aldattığımız birisi var: Kendimiz
Her zaman sığındığımız bir kelime: "Biraz sonra yaparım" Dilimizde küçük bir cümle O anda rahatlatıcı bir ilaç gibi
Çocukken alışmışızdır; annemiz çağırdığında, "Biraz sonra giderim" "Ödevlerimi yarın yaparım" Derken gençlik zamanımız geldi Ertelemekten hiçbir şey yapamadık! Kazandığımız bir tek kuytu kafes var: "AZ SONRA!"Yememizde, içmemizde kısacası fânî ömrümüzde hiç aksama yok Hatta sipariş verdiğimiz bir yemek on dakika gecikse kıpır kıpır olur, yerimizde duramaz, "Vücûdumuzun gıdası!" deriz Peki, ya rûhumuzun gıdası olan namazımız, ibâdetlerimiz gecikince neler oluyor? O kadar huzursuz oluyor muyuz? Niye huzursuz olalım ki, ilâcımız hazır: "AZ SONRA!"
"Bugünün işini yarına bırakma!","Bir günün öncekinden daha mükemmel olsun!" düsturlarına rahatlıkla göz yumabiliyoruz! Derken bir gün, bir ay, bir yıl, bir ömür geçip gidiyor
Az bir ömür olan dünya hayatı için "Az sonra!" denilebilir Fakat ilim veya ibâdet cihetinde bu kafes bizi hüsrâna sürüklüyor Söz gelimi ibâdetteki sabrımızı sağa sola dağıtırsak, merkezi zayıflatırız Yani o andaki vakti öldürür, nefis düşmanının silahını kuvvetlendiririz
Gençliğini hep ertelemekle geçiren bir insan sayısız nimetleri kaybeder Başta Peygamberimiz (sav)'in, "Sancağımdan başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde Allah'a ibâdet ile büyüyen gençler benimledir" mükâfatından mahrum kalır "İhtiyarlayınca yaparım!" der, ömür biter!
İşlediği bir kusurda tövbesini erteleyen kimse kiri birikmiş çamaşır gibidir Bedîüzzaman Hazretleri'nin dediği gibi "Günah, kalbi siyahlandıra siyahlandıra nûr-ı îmânı kalpten çıkarır" Tövbesiz bir seher vakti, bir Berat, bir Kadir, geçer giderken diğer Berata kadar belki ömrü biter Beynimizde yine aynı efsunlu bir levha: "BİR DAHAKİ SENEYE!"
Hiç düşündük mü? Sahâbe-i Kirâm, Kur'ân ve sünneti yaşamakta bizim gibi değillerdi Doğrusu biz onlar gibi hiç olamadık! Onlar, kızgın kumlarda namaz kıldılar, oklar arasında tövbe ettiler Hatta bazı sahâbeler îman ettiler, cihat ettiler, bir namaz vaktine dahi erişemeden şehit oldular
Rahmetli dedem anlatırdı: Bir gün dokuma tezgâhında çalışan bir işçi, patronundan namaz kılmak için izin ister Îman ve itâatten nasipsiz zavallı patron, işçiye der ki: "Namaz kazâ olur, iş kaza olmaz!" Bu hâtıra zaman zaman aklıma gelir Bizim namazımız, ilmimiz gibi uhrevî hayatımız hep kazalarla süslü, hep ertelemelerle dolu Oysa dünya hayatımız dakik mi dakik Dünyamızla ilgili neleri erteliyoruz Hak aşkına? Uhrevî işlere gelince, "Ebedî dünyada kalacak gibi" nazlanıyoruz maalesef! "Hiç kat î senedimiz var mı ki gelecek seneye belki yarına çıkacağız!"
Ne bir dakika geri ne bir dakika ileri; ertelenmeyen ölüm zamanı gelince kimse demiyor, diyemiyor: "AZ SONRA!"
Daha önce hiç karşılaşmadığımız ve îfâ etmediğimiz gibi aceleci bir tavırla işlemlerin tamamlanıyor Ertelediğin amellerin, ilimlerin, tövbelerin ile baş başa kalıyorsun! O anda, yepyeni bir nidâ yükseliyor: "BU FANİ ÖMÜR BİTTİ; AZ ÖNCE!"
Bir tesbihte tam doksan dokuz tane bulunur
İsm-i A'zâm hem tane hem de imame olur.
Bu güzel isimleri dil söyler,gönül söyler
Bunlar ile kâinat,dünya her gün kurulur.
Dîn Gününde son Büyük Mizana oturtulur
Sorulmamış sorular işte o gün sorulur.
Dil konuşamaz olur,dilsiz bir sanık olur
Ettiklerine vücud âzâsı tanık olur.
Allah'ın merhameti ve de affı çok boldur
Umar,niyaz ederiz tüm mü'minler kurtulur.
Ben de kulunum Râbbim günahım,hatam çoktur
Bunda da hatam varsa tümüne affın olur
emeğinize sağlık paylaşımınız için teşekkürler.öyle güzel bir dinimiz var ve kitabımız Kuran dünden bugüne ve geleceğe yani tüm zamana gönderilmiştir ancak ne yazıkki bizim gibi görmeden iman eden bi toplulukta etrafımızda böyle salih dostların bir veye ikiyi geçmemesi ki oda şanslıysak oysa çoğunluğu müslüman bir ülkede yaşıyoruz ne kadar acıdır ki durum bu bizler sadece şeklimizle değil gönlümüzce yaşasak bu güzel dini etraf bu dostlar ile dolu olmaz mı idi?Resul-i Ekrem (s.a.a): "Cennet bahçesinden bir bahçe gördüğünüz zaman ondan yararlanın." Nedir bu cennet bahçesi ya Resulallah, diye sorulunca: "Mu'minlerin toplantılarıdır." diye cevap verdi. (Bihar-ül Envar, c.15, s.51
Resul-i Ekrem'in (s.a.a) nakline göre havariler Hz. İsa'ya (a.s): "Kiminle oturup kalkalım?" diye sorunca: Hz. İsa (a.s) şöyle cevap verdi: "O kimseyle oturun ki onu görmeniz size Allah'ı hatırlatsın, konuşması sizin ilminizi artırsın, ameli sizi ahirete meyillendirsin." (Tuhef-ul Ukul, s.81)
emeğinize sağlık 1 dk. bile bu kadar değerli iken bizler boşa geçen onlarca anımızın nasıl hesabını vereceğiz bilmem.HERŞEYE BAHANEMİZ ÇOK AMA ASLINDA HİÇBİRŞEYE BAHANEMİZ YOK yolda yürürken yürüyüşümüzü gece yattığımızda uykumuzu vs. biçoklarıyla her anımıza ibadeti ekleyebiliriz yeterki istek olsun olsunda KELİME-İ TEVHİDİN hakkını verebilelim inş.
Filistin'li bebek
Filistin'de bir bebek, nur yüzlü yatıyordu,
Filistin'de birbebek, mermi kurşun yiyordu,
Filistin'de bir bebek, -suçum nedir? diyordu,
--Dinlemediler onu, tankla ezip geçtiler,
--Mevlaya kanat çırpan, minicik yürektiler.
Filistin'de bir bebek, boyandı al kanlara,
Filistin'de bir bebek, tükürdü insanlara
Filistin'de bir bebek, olmayan vicdanlara,
--Lanetler okuyarak, hak katına gittiler,
--Sevgi ışığıydılar, minicik yürektiler