Estetik ameliyatlara gerek duymadan genç görünmek mümkün.
Kalorisi düşük
Genç kalmanızı sağlayabilecek besinler arasında ilk sırayı balık alır. Her türden balık doymuşluk oranı düşük yağla yüksek kalitede ve kolayca sindirilen proteinlerin kaynağıdır. Balığı öteki protein kaynaklarından ayıran şey içinde bulunan yağ türü ve yağ asidi miktarıdır. Yüksek miktarda protein ve önemli oranlarda vitamin ve mineral içerir. Doymuş yağ ve kalori oranları da yüksek değildir.
B vitamini içeriyor
Deniz ürünlerinde bulunan protein kolayca sindirilir. Bu açıdan her yaştan insan için mükemmel bir besin kaynağı oluşturur. Balık iyi bir B vitamini kaynağı olduğu için cildi gerginleştirir. Canlı ve genç görünmesini sağlar. Yemeklerinizde kırmızı et yerine balığa yer vermekle toplam yağ ve doymuş yağ alımınızı kayda değer ölçüde azaltabilirsiniz. Böylece her zaman formunuzu koruyabilirsiniz.
ABD'li bilimadamları, insanda uzun dönem hafıza yeteneğinin 2 yaşından itibaren geliştiğini bildirdi. Uzmanlar, 21-24 ay arasındaki bebeklerin, 4 ay önce kendilerine gösterilen hareketleri hatırladıkları ve bunları yaptıklarını gözledi. 13 aylık bebeklerin ise hareketleri hatırlamadıkları tespit edildi. Araştırmacılar, beyin sağlığının bu yıllardan sonra çok daha fazla önem taşıdığını ve özellikle bu yaşlarda beyin sağlığını güçlendiren besinler tüketmeleri gerektiğini söyledi.
Hamilelik sırasında görülen yüksek tansiyonun, gelecekte kalp hastalıkları riskini artırdığı saptandı. İngiliz bilimadamları, hamile kalmış deneklerin birinci grubunda, hamilelik başlangıcı ve hamilelik sırasında havale geçirmişler ele alındı. İkinci grupta, hamilelik sırasında yüksek tansiyon görülen deneklerin bilgilerini inceleyen uzmanlar, bu bilgilerini, hamilelik sırasında tansiyonu yükselmeyen ve havale geçirmeyenlerle karşılaştırdı. Sonunda, hamilelik sırasında yüksek tansiyon görülen ve bunu uzun süre düşüremeyen deneklerde inme ve kalp hastalıkları riskinin arttığı belirlendi.
AYÇİÇEĞİ çekirdeğinde ve kenevir tohumunda bulunan linoleic asit, yüksek tansiyon ve damarların tıkanmasından kaynaklanan inmeyi önleyebiliyor. Linoleic asit, yüksek tansiyondan kaynaklanan kavrama yeteneği kaybının önlenmesinde de etkili oluyor. İnme öncesinde yüksek tansiyon oluştuğuna dikkat çeken uzmanlar, yüksek tansiyonun önlenebilmesiyle inme riskinin de azaltılabileceğini söyledi. Araştırmada, linoleic asidin sadece yüksek tansiyonu indirmediği, aynı zamanda beyinde D1 dopamin bağlantısını kontrol ettiği belirlendi. Beyindeki özel bölgede D1 dopamin bağlantısının dengelenmesiyle, yüksek tansiyonla ilgili olarak azalan kavrama yeteneğinin de kontrol altına alınabileceği bildirildi. Dopamine maddesinin öğrenme ve hafıza üzerinde önemli rolünün olduğu biliniyor.
Uzmanlara göre, dişlere süt, tırnaklara patates, saçlara peynir, cilde portakal ve gözlere havuç oldukça yararlı.
Fındık güçlendiriyor
Beslenme ve diyet uzmanları güzel ve sağlıklı görünümün beslenmeden geçtiğini söyledi. Her organın belli gıdalara ihtiyacı olduğunu belirten uzmanlar, vücudunuzun güzel ve bunun kalıcı olması için öncelikle ne yiyeceğinizi iyi belirlemeniz gerekli olduğunu belirtti. Uzmanlar güzellik için, şu önerilerde bulundu: Gözler: A vitamini vücudun sağlıklı olabilmesi için ihtiyaç duyduğu en önemli vitaminlerden biridir. Göz sağlığına da etkisi büyüktür. Bunun için; havuç, ıspanak, rezene, patates, brokoli, fındık ve mercimek yenmelidir.
AĞIZ SAĞLIĞINA KAYISI
Tırnaklar: Güzellik vitamini olarak da bilinen biyotin, saçları ve tırnak uçlarını güçlendirir. Yumurta, balık, süt, peynir, lahana ve patates bol miktarda biyotin içerir.
Kulaklar: Kulak çınlamaları ve duyma bozukluğu çinko eksikliğine bağlı olabilir. Çinko için özellikle tavuk, kuzu veya sığır eti yemeniz gerekir.
Diş ve dişetleri: Diş ve dişetlerinin sağlıklı görünmesi için günde en az 800 miligram kalsiyum almak gereklidir. Süt, ıspanak, kuru incir, kayısı, rezene ve lahanayla kalsiyum ihtiyacı büyük ölçüde karşılanır.
ABD'NİN Harvard Üniversitesi'ndeki araştırma kış bebeklerinin, yaz aylarında doğan bebeklere göre daha iri cüsseli ve daha zeki olduklarını ortaya koydu. Kış bebekleri akranlarına göre 0.19 santimetre daha uzun ve aynı zamanda 210 gram daha ağır. Çünkü, ilkbaharda doğan bebeğin annesi, hamileliğin son dönemini kış aylarında geçiriyor. Sebzelerin az olduğu dönemde geçirilen hamilelik bebeğin daha az gelişmesine neden oluyor. Ayrıca, anne sütünden kesilip mama yemeye başlaması sıcak yaz aylarına denk geliyor. Bu da bebeğin enfeksiyon kapmasına yol açıyor.
Psİkİyatrİst Prof. Dr. Arif Verimli, İngiliz Beslenme Bozuklukları Derneği'nin (EDA) bulduğu 'Orthoreksiya' hastalığının geleceğe damga vuracağını ve Türkiye'de önlem alınması gerektiğini söyledi. Verimli 'Güzellik kavramının, zayıf kadın ve atletik erkek üzerine kurulması hastalığın gelişiminde çok etkili. Hastalık, büyük kentlerde yaşayan bedeniyle ilgili aşırı takıntılı insanlarda görülüyor. Bu kişiler, ürünlerin ambalajlarını saatlerce inceler. İçindeki kanserojen madde, hormon, boya olup olmadığına kafa yorar. Yiyeceklerin aşırı saf olmasına titizlik gösterir. Yedikleri besinde 1 mg. katkı maddesi olması endişesi hayatlarını karartır. Bu yüzden pek çok besini çiğ olarak yerler. Ayrıca, 'Anoreksiya Nervoza'da (Yemek yememe bozukluğu) olduğu gibi yüksek kilo kayıpları yaşanır. Bu hastalık kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülüyor' dedi.
Gün boyu oturarak çalışanların zamanla kemikleri zayıflıyor, kan damarları daralıyor ve kaslarının şekli bozuluyor. Çaresi saatte bir ayağa kalkıp dolaşmak... Her 10 kişiden yedi ile dokuzu bel, her 100 kişiden 30-60'ı boyun ağrısı çekiyor. Bu durumun sorumlularından birinin de sürekli oturarak ya da uzun süre ayakta durarak çalışmak olduğuna dikkat çekiliyor. Gazeteciler, ogrenciler, memurlar, doktorlar, muhasebeciler, operatörler ve tezgâhtarlar en çok risk altında olanlar.
Yatarak dinlenin
Sürekli oturan insanın kemiklerinin zayıfladığını, bel, boyun ağrıları meydana geldiğini, damarların daraldığını, kasların boyunun kısaldığını, esnekliğin azaldığını, eklemlerin şeklinin bozulduğunu belirten doktorlar, ağrılara engel olmanın saat başı ayakta gezinmek olduğunu ifade ederek, yatarak dinlenmenin de ağrılara iyi geldiğini kaydettiler
İşte en ideal oturma biçimi!
Gün boyu oturmak söz konusu olduğunda en ideali 'rahat etmek'. Gün boyu masa karşısında 'dirsek çürütürken' yandaki gibi ideal şartlara sahip olamayanların dikkat etmesi gerekenlerse şunlar: Sırtınız dik olmalı. Masa, çalışırken eğilmenizi gerektirmeyecek yükseklikte ve uzaklıkta olmalı. Masayla vücut arasında kolları esnekçe kullanmayı sağlayacak bir oran bulunmalı. Doğru oturuş pozisyonunu koruyabilmek için bulunulan ortamın aydınlatması ve ısısının da kişinin rahat edebileceği durumda olması gerekiyor. Tüm bunlar sağlandığında bile, bir saatte bir kalkıp 5-10 dakika dolaşarak kasları hareket ettirmek gerekiyor.
Erciyes Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim İkizceli, kışın yürümeye ilişkin bilimselliği kanıtlanmış püf noktalarını uygulayarak yaralanmaların önlenebileceğini bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. İkizceli, artan kış şartları ile birlikte acil servislerin kırık ve çıkıklı hastalar ile dolmaya başladığını söyledi.
Soğuk ve karlı havalarda zemin buzlu olduğu için düşme olaylarında artış yaşandığını kaydeden İkizceli, bunların basit kırık çıkıklar olabileceği gibi ölümcül olabilen ağır kafa travmalarının da görülebildiğini belirtti. İkizceli, bilimselliği kanıtlanmış püf noktalar hakkında şu bilgileri verdi:
"Uygun tabanlı ayakkabı giyilmeli, kısa, dengeli ve yavaş adımlar atılmalı, yere bakarak yürünmeli, hızlı ve ani hareketlerden kaçınmalıdır. Denge unsurunu göz önünde tutarak eller cepte olmamalı, uzun ve sıkı pantolon ile görüşü engelleyecek giysiler giyilmemelidir. Yürürken kuru ve buzlu zemin yerine karlı ve yumuşak zemin tercih edilmelidir."
Bilekleri korumalı
Düşerken refleks olarak kol ve bacaklar öne doğru hareket ettiği için kırıkların genellikle el ve ayak bileklerinde görüldüğüne dikkat çeken İkizceli, bu nedenle, el bileğini koruyan eldiven ile ayak bileğini koruyan botların giyilmesini önerdi. İkizceli, yoldan geçerken yolun tamamen boş olduğundan emin olunması gerektiğine işaret ederek, aksi takdirde, buzlu yolda aracın durma mesafesinin artmasından kaynaklanan kazaların yaşanabileceğini söyledi.
Karlı havada güneş ışınlarının göze daha fazla zarar verebileceğinden güneş gözlüğü takılmasını isteyen İkizceli, yaşlıların daha çok dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. İkizceli, "Yaşlılarda kemik erimesi olduğu için basit bir düşmede bile ciddi kemik kırıkları görülebilir. Bu nedenle yaşlılar mümkünse dışarı çıkmamaya ve buzlu zeminde yürümemeye özen göstermelidir" diye konuştu.
Yiyeceklerin vazgeçilmezleri olan baharatlar, birçok rahatsızlığa da ilaç oluyor. Baharatlar, insan vücudundaki rahatsızlıkların tedavisi için ilaç niteliğinde.
Yiyeceklerin vazgeçilmezleri olan baharatlar, birçok rahatsızlığa da ilaç oluyor. Yapılan araştırmalara göre, baharatlar, insan vücudundaki rahatsızlıkların tedavisi için ilaç niteliğinde.
Baharatın tıptaki faydalarının çok eskiden bu yana bilindiğini belirten uzmanlar, "Bu yöntemle tedavide kullanılan baharatlar yan etki göstermemektedir. Bu türlü tedavinin tarihi çok eskiye dayanmaktadır" diyor. İşte araştırmalara göre hangi baharat hangi rahatsızlığa iyi geliyor:
Ağız yaralarına karşı, sirke ve susam yağı karışımıyla gargara yapılabilir. Birer çorba kaşığı böğürtlen yaprağı, hunnap, mercimek ve sinirli yapraktan oluşan karışımı kaynatıp, ılıkken gargara yapabilirsiniz. Kuru üzüm, anason ve balı aynı ölçüde karıştırıp, yaraların üzerine sürebilirsiniz. Bol kekik çiğneyin.
Akciğer rahatsızlıkları için ısırgan tohumu, karabiber, mürsafi, bal ve hardal eşit miktarda karıştırılır ve sabah akşam birer çorba kaşığı yenir.
Alerji için, 100 gr. ısırgan otu artı 100 gr. kırkkilit otu karışımını çay gibi demleyip, günde 3 çay bardağı içmek ve bu tedaviye en az 20 gün devam etmek gerekir. Şahtere otu çay gibi demlenip, sabah akşam 1 su bardağı içilebilir.
Birer çorba kaşığı acı yonga ve ravend çini, demlenip sabah akşam birer bardak içilir. Kaşınan bölgeye oğulotunu haşlayıp ezerek koyarsanız kaşıntı geçer.
Araştırmalara göre apandisit hastalığını önleyici en etkili şey, böğürtlen çayıdır.
Arpacık için bir çay bardağı sıcak suya bir tutam papatya konur ve bir müddet sonra süzülerek bununla göze masaj yapılır. Bu tedavi 2 saatte bir, 5-10 dakika tekrarlanır.
Astım hastalığı için bir litre suya bir tutam mersin yaprağı veya ısırgan konur ve 10 dakika kaynatılıp demlenir ve süzülür. Günde 8-10 çay bardağı, şekersiz olarak içilir. Bir litre sıcak suya 5 yemek kaşığı ısırgan otu konur, 5 dakika sonra süzüp günde 8-10 bardak şekersiz içilir.
Bademcik için kekik gargarası çok etkilidir, bunun yanı sıra balık yağı da içilebilir.
Basur rahatsızlığı olanlar, zulumba ve üzerlik tohumunu eşit oranlarda karıştırıp, sabahları aç karnına bir çay kaşığı yiyebilir.
Baş ağrısına bir bardak sıcak suya birer tutam lavanta, papatya, nane, biberiye ve kekik konur, 5 dakika sonra süzerek günde 2-4 bardak içilir.
Böbrek ve mesane taşı için bir litre suya birer tutam kırkkilit otu, mısır püskülü ve kiraz sapı konur, 5 dakika kaynatılır ve süzerek günde 2-4 bardak içilir. Ağrıyı dindirmek içinse; 1 litre suya birer tutam keten tohumu ve meyan kökü konur, 15 dakika kaynatılıp süzülür ve günde 3-4 bardak aç karnına içilir.
Cilt hastalıkları için 80 gram ravent çini, bir kilo bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karnına bir tatlı kaşığı yenir.
Damat tıkanıklığı için 250 gram hayıt tohumu, 6 litre suda yarım saat kaynatılır ve günde 3 öğün, aç karna, bir çay bardağı içilir. (Tansiyon düşürücü etkisi vardır.)
Dudak çatlaması için balmumu ve gülyağı birlikte eritilerek çatlaklara sürülür. Susam yağı da iyi bir koruyucudur.
Ergenlik ve sivilceler için şap ve narkabuğunu sirkeli suda kaynatıp bu suyla sivilceleri silmek yararlıdır.
Gastrit için her gün kahvaltıdan önce 1 çay kaşığının dörtte biri oranında Hardal tohumunu, ılık suyla içmek ve bu tedaviyi 20 günlük kür halinde yapmak faydalıdır.
Guatr için tere tohumu, nöbet şekeri veya bal ile eşit oranlarda karıştırılıp yenir. Deniz süngeri kurtulup toz haline getirilir ve balla karıştırılarak yenir.
Kalp krizine karşı ökseotu çayı, melisa çayı ve adaçayı içmek kap krizini önleyici etkiye sahiptir. Ayrıca civanperçemi, atkuyruğu ve kekik oturma banyoları da yararlıdır.
Kansızlık için 50 gram kınakına, bir kilogram siyah kuru üzüm ve bir miktar mürdüm eriğiyle 3 litre suda bir müddet kaynatılır ve günde 3 öğün içilir.
Kas erimesine karşı günde 3-4 bardak aslanpençesi çayı yudum yudum içilmelidir.
Kemik erimesine karşı günde 3-4 bardak Civanperçemi çayı yudum yudum içilmelidir.
Kireçlenmeye karşı 400 gram Ardıç tohumu, 1 kilo bal ile karıştırılır ve bu karışımdan, günde 3 öğün, aç karnına, 1 tatlı kaşığı yenir.
Nefes darlığına karşı bir miktar deniz kadayıfı, toz haline getirilir. Ihlamur içine 1 çay kaşığı oranında katılarak kaynatılıp içilir.
Öksürük için günde 20 gramdan fazla olmamak kaydıyla, defne tohumu bal ile karıştırılıp yenir. 100 gram toz zencefil ve 100 gram toz zerdeçal 1 kilo bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karna, 1 tatlı kaşığı yenir.
Prostat için 100 gram eğir kökü, 5 litre suda, 2.5 litre kalıncaya dek kaynatılır. Günde 3 öğün, yemeklerden yarım saat önce, 1 çay bardağı içilir. Aynı miktarda kereviz tohumu da aynı şekilde hazırlanarak günde 3 öğün, yemeklerden 15 dakika önce, 1 çay bardağı içilir.
Romatizma için hardal tohumu dövülüp, bal ile karıştırılarak yenir. Ayrıca, ağrılı bölgeye sürülür. 100 gram pelesenk yağı, 70 gram kekik yağı, 50 gram alabalık yağı ve 25 gram karanfil yağı karıştırılıp ağrılı bölgeye tatbik edilir.
Sedef hastalığı için 50 gram ısırganotu, 50 gram şahtereotu ve 50 gram civanperçemi 1 litre sıcak suda 15 dakika bekletilip süzülür ve günde 3-4 bardak içilir.
Şeker hastalığı için 1 litre sıcak suya 20 gram mersin yaprağı konup 5-10 dakika demlenir ve gün boyu içilir. 250 gram servi kozalağ e, biberiye ve kekik konur, 5 dakika sonra süzerek günde 2-4 bardak ı, 250 gram pelinotu ve 100 gram melisa 2.5 litre alkole konur. Hava almayan bir kapta 45 gün bekletilir ve günde 3 öğün, aç karna, 1 kahve fincanı suya 8-10 damla damlatılarak içilir.