sennur

sennur

Üye
28.04.2006
Çavuş
1.402
Hakkında

#03.07.2006 13:55 0 0 0
  • -


    Karpal tünel sendromu, elin ve el bileğinin ağrılı bir hastalığıdır. Karpal tünel, el bileğindeki kemik ve diğer dokuların oluşturduğu dar bir kanaldır. Bu tünelin içinden median sinir geçer. Bu sinir başparmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağının duyusunu alır ve başparmaktaki kaslara kumanda eder. Bu tünelin içerisindeki bağlar ve tendonlar şişin gerildiği zaman, median sinire baskı yaparlar. Bu baskı giderek karpal tünel sendromunu oluşturur.


    - Karpal tünel sendromuna yol açan nedenler?


    Aynı tür el hareketlerini sürekli olarak yapmak bu hastalığa yol açabilir. En çok el bileğini büküp sıkma tarzında iş yapanlarda görülmektedir. Bilgisayar kullananlar, marangozlar, et ve tavuk paketleyicileri, müzisyenler ve teknisyenler risk altındadır. Bahçe işleri, golf oynama, iğne ve oya işleri gibi hobiler de hastalığa yol açabilir. Karpal tünel sendromu, şeker hastalığı, romatizma, guatr gibi hastalıkların seyri sırasında da ortaya çıkabilir. Hastalık, gebeliğin son birkaç ayında yaygın olarak görülmektedir.


    - Karpal tünel sendromu nasıl teşhis edilir?


    Doktor hastanın yakınmalarını sorar. Hastayı muayene eder, ellerini nasıl kullandığını öğrenir ve bazı testler uygular. Bunlar;

    1-Bileğin iç yüzüne vurulur ve elektrik şoku gibi bir duyum veya ağrı hissedilebilir. 2.Yakınmaların orta çıkarmak için, el bileği 1 dakika aşağı doğru bükülür.
    3. Kol ve elde bulunan sinir ve kaslarda karpal tünel sendromunun tipik etkilerini araştırmak için EMG yapılır.


    - Karpal tünel sendromunun belirtileri nelerdir?


    " El ve parmaklarda uyuşukluk ve karıncalanma (özellikle başparmak, yüzük parmağı ve işaret parmağında)
    " Bilek, avuç içi ve kolda ağrı
    " Uyuşukluk ve ağrının geceleri daha çok olması
    " Ellerin kullanılması ile ağrının artması
    " Cisimleri kavramada zaaf olması
    " Başparmakta güçsüzlük olması


    - Karpal tünel sendromu ciddi bir rahatsızlık mıdır?


    Karpal tünel sendromu genellikle ciddi bir rahatsızlık değildir. Tedavi ile genellikle iyileşir.


    - Karpal tünel sendromu nasıl tedavi edilir?


    Eğer karpal tünel sendromunun nedeni başka bir hastalık ise, ilk önce o hastalık tedavi edilmeye çalışılır. Hastanın el bileğini dinlendirip dinlendirmediği veya el kullanım şeklinin değiştirilip değiştirilmediği anlamaya çalışılır. Ayrıca bileklik kullanıp kullanmadığı sorulur. Bileklik, bileği hareketlerden korur ve özellikle gece olan ağrıları azaltır. Bileğe buz koymak, masaj ve germe egsersizleri yapmak da faydalı olabilir.


    - Yakınmaları azaltmak için hastalara ne önerilir?


    " Uzanıldığında kolları yastıklarla desteklemek
    " Elleri çok fazla kullanmaktan kaçınmak
    " Farklı aletlerle el kullanım şeklini değiştirmek
    " Hasta olmayan diğer eli daha çok kullanmak
    " El bileğini aşağı doğru uzun periyodlarla bükmemek


    - Tedavide hangi tür ilaçlar kullanılır?


    Ağrıyı azaltmaya yardım etmek için çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Tünel içerisine kortizon gibi bir ilaç verilebilir. Bu şişme ve enflamasyonu durdurmaya ve ağrıyı azaltmaya yardım edebilir. Fakat elde edilen iyilik uzun sürmeyebilir.


    - Tedavilerden bir sonuç alınamazsa ne yapılmalıdır?


    Bazı hastalarda yakınmaları tamamen geçirmek için cerrahi tedavi gerekebilir. Ameliyat median siniri baskılayan yapıların kesilmesini içerir. Ameliyattan sonra parmak bilek egsersizleri yapmak önemlidir.


    - Karpal tünel sendromu nasıl önlenebilir?


    Karpal tünel sendromu önlenebilir bir hastalıktır. Ancak bunun için bazı ipuçlarını dikkate almak gereklidir.

    " Kilolu iseniz kilo vermek
    " Neden olabilecek başka bir hastalık varsa tedavi olmak
    " Eğer ellerle aynı görevler sürekli yapılıyorsa, uzun süreli el bileğinin bükülmesi ve gerilmesinden kaçınmak
    " Kollarla vücuda çok yakın veya çok uzak olarak çalışmamak
    " Uzun periyodlarla el bileğini sert yüzeylerde dinlendirmemek
    " Çalışma sırasında elleri sallamak
    " Kullanılan aletlerin eller için çok büyük olmamasına dikkat etmek
    " Tekrarlayıcı el hareketlerinden sonra elleri düzenli olarak istirahat ettirmek
    " Bütün gün aynı pozisyonda kalmamak
    " Eğer klavye çok kullanılıyorsa, sandalye yüksekliğini el bileği bükülmeyecek şekilde ayarlamak.
#03.07.2006 12:45 0 0 0
  • Yazı Sağlıklı Beslenerek Geçirin, Hastalıklardan Korunun
    Yaz aylarında tüketilen gıdalar hem yazı daha sağlıklı geçirmek hem de ideal kiloyu korumak açısından önemli. Yaz aylarında, meyve-sebze çeşidindeki artışlardan yararlanmak gerektiğini belirten Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Seçil Kenar, yaz aylarında günde 6-7 öğün meyve ve sebze tüketiminin önemine dikkat çekerek, şu önerilerde bulundu: "Başta kanser, kalp ve sindirim sistemi sorunları gibi birçok hastalığın önlenmesinde, kan şekerinin düzenlenmesinde, kabızlığın engellenmesinde, meyve ve sebzeler önemli rol oynamaktadır. Ayrıca yine bu aylarda antioksidanlardan zengin meyve ve sebzelerin tüketilmesine de özen gösterilmelidir. Yeşilbiber, maydanoz, çilek, erikte bol miktarda bulunan C vitamini de antioksidandır. Bunun yanında; yumurta, süt ve türevleri, havuç, kayısı gibi besinlerde bulunun A vitamini ve tahin, kuru baklagil, fındık, badem gibi yağlı tohumlarda bol miktarda bulunan E vitamini antioksidandır. Bu gıdalar yaz aylarında sıkça tüketilmelidir."



    Yaz meyve ve sebzelerinin vücuda yararları nelerdir?


    Üzüm: Vücudu zararlı madde etkilerine karşı koruyan, fitokimyasallardan flavonoidleri içerir. Kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyan üzüm bol bol tüketilmelidir.

    Karpuz: Karpuzun içerdiği laykopen maddesinin, kansere karşı koruyucu özelliği olduğu bilinen A ve E vitaminlerinden daha etkili olduğu saptanmıştır.

    Kayısı: İçindeki beta karoten adlı madde, hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önler. Bağırsakların çalışmasına yardımcı olur. Bir kayısı ne kadar parlaksa, içindeki beta karoten oranı da o kadar yüksektir.

    Domates: Domates özellikle laykopen yönünden zengindir. Laykopenin antioksidan etkisi nedeniyle göğüs, sindirim sistemi, mesane ve deri kanseri riskini azalttığı bilinmektedir.

    Biber: Bol miktarda A ve C vitamini içerir.

    Çilek: Bol miktarda A, B1, B2, C ve K vitamini, protein, şeker, meyve asidi, demir, fosfor, sodyum, kalsiyum ve potasyum içerir.

    Şeftali: Bol miktarda A ve C vitaminlerini içerir.


    Yazın ne kadar sıvı alınmalıdır?


    Yaz aylarında sıcakla birlikte vücuttan ter yoluyla; sıvı, potasyum ve sodyum gibi birçok minerallin atıldığına dikkat çeken Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Seçil Kenar, Yazın sıcakların da etkisiyle vücutta fazla su kaybı meydana gelmesi sonucunda bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri baş gösterebilir. Özellikle yaz aylarında terleme ile artan sıvı kaybını karşılamak amacıyla günde 2,53 lt. su içilmelidir. Yine yaz aylarında egzersiz ve spor yapılırken kış aylarına göre daha fazla sıvı kaybı yaşanacağı için egzersize başlamadan 15 dk. önce 11.5 bardak, egzersiz sırasında ise 1015 dakikada bir, yarım bardak su içilmesini tavsiye ediyoruz. Ancak unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta ise aşırı su tüketiminin getireceği zararlardır. Vücudun ihtiyacından fazla su tüketmesi, böbreklerin zarar görmesine ve vücutta ödem oluşmasına yol açabilir diye konuştu.


    Yazın beslenirken dikkat edilmesi gerekenler





    Kızartmalar, aşırı yağlı gıdalar, sakatatlar yerine; ızgara, buğulama, haşlama olarak hazırlanmış, yağı alınmış etler tercih edilmelidir.

    Bağışıklık sistemi, zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırmada görevli Omega-3 yağ asitlerini içeren balık haftada iki kez tüketilmelidir.

    Kışa göre tabaklardaki yemek porsiyonları, daha küçük olmalıdır.

    Kan şekerinin hızla yükselip, hızla düşmesine sebep olan yağlı, şekerli, ağır tatlılar yerine protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra; A, B, C, D ve E grubu vitaminlerle birlikte kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi minerallerden zengin olan dondurma veya sütlü tatlıları tüketilmelidir.

    Karbonhidrat (şeker) kaynağı olarak yağlı, kızartılmış, ağır olan hamur işleri yerine kan şekerini daha iyi düzenleyen kepek ekmek, bulgur, kepekli makarna gibi gıdalar tercih edilmelidir.

    Yağ oranı yüksek gıdalar yerine bağırsakların çalışmasını kolaylaştıran, doygunluk veren salata, tam buğday ekmeği, sebze yemekleri, meyve gibi posalı gıdalar tüketilmelidir.

    Serinlemek için çok tüketilen gazlı, şekerli, kafein içeren içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu, soda ve bol su içilmelidir. Fazla tüketilen kafein kalp çarpıntısı, uykusuzluk, huzursuzluk gibi sağlık problemlerine neden olur.
#03.07.2006 12:34 0 0 0
  • Malzemeler
    -1 yemek kaşığı Ekmek , çekilmiş
    - 1/2 su bardağı Ceviz
    - 1-2 diş Sarımsak
    - Pul biber
    - 1,5 yemek kaşığı Domates salçası
    - Kuru nane
    - Kekik
    - Tuz
    - Karabiber
    - 1 çorba kaşığı Limon suyu
    - 1,5 tatlı kaşığı Sızma yağ

    Hazırlanışı
    Malzemeler karıştırılır. Ekmek dilimlerinin üzerine sürülüp yenir.
#03.07.2006 12:21 0 0 0
  • Közlenmiş Sebze Salatası

    Malzemeler
    3 patlıcan
    1 dolmalık sarıbiber
    1 dolmalık kırmızıbiber
    3 çorba kaşığı zeytinyağı
    2 çorba kaşığı sirke
    3 diş sarımsak
    1 çay kaşığı kırmızı tozbiber
    1 çorba kaşığı rendelenmiş limon kabuğu
    1 tutam tozşeker
    5-6 çekirdeksiz siyah zeytin
    Tuz




    Hazırlanışı
    Patlıcanları yarım cm kalınlığında dilimleyin. Tuzlu suda bekletip acısını alın ve yıkayın. Patlıcan dilimlerini teflon tavada yağsız olarak iki taraflı közleyin. Sarımsakları soyup ezin. Sarı ve kırmızı dolmalık biberleri temizleyip közleyin. Kabuklarını soyup kalın şeritler halinde doğrayın. Patlıcan ve biberleri renklerine göre değişimli olarak salata kâsesine yerleştirin. Zeytinleri serpiştirin. Zeytinyağı, sirke, sarımsak, limon kabuğu, kırmızı tozbiber, 1 tutam tozşeker ve tuzu bir kâsede karıştırıp yarım saat bekletin. Hazırladığınız sosu salatanın üzerine gezdirip servis yapın.
#03.07.2006 12:16 0 0 0
  • Bugüzel çalışmanız için çok teşekkürler.Emek ve yüreğinize sağlık olsun
#02.07.2006 21:20 0 0 0
  • Ferrarisini Satan Bilge ilk yayınladığında okuyup etkilendiğim bir kitaptır.Birkaç arkadaşımada hediye etmiştim.bende arkadaşların okumalarını tavsiye ederim.
#02.07.2006 21:01 0 0 0
  • değerli atasilter bizlere gene çok güzel bir çalışma hediye ettiniz.şu anda tesadüfen ilk dinleyenlerden biri olma şansına erdim .elinize yüreğinize sağlık
#02.07.2006 19:08 0 0 0
  • Light tiryaki sigarayı hiç bırakamıyor
    ABDli bilim adamları, light sigara içen kişilerin, normal sigara içicilerine göre sigarayı bırakma olasılıklarının yüzde 50 daha az olduğunu tespit etti. Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından 12 bin tiryaki arasında yaptığı araştırmaya göre, hastalık riskini azalttığı gerekçesiyle light sigara içenler, bu yanlış görüş nedeniyle sigarayı bırakmaya daha az istekli. Daha önce yapılan araştırmalarda, light sigaranın, diğer sigaralara nazaran kanser riskini düşürmediği ortaya çıkmıştı.
#01.07.2006 20:21 0 0 0
  • aa su perisi ne güzel bir haber.zayıflamak için lahana çorbası yapmamıza gerek kalmadı artık .elinize sağlık
#01.07.2006 18:58 0 0 0
  • arkadaşlar imkanı olanların modern sanat müzesini ,içindeki koleksiyon sergiyi ki içinde özellikle benim çok beğendiğim İş Bankası koleksiyonundanda eserler var;Fahr el nissa Zeyd ile nejad devrim sergilerini görmelerini tavsiye ederim.
#01.07.2006 13:11 0 0 0
  • Gökkuşağında iki kuşak: Fahr el nissa ile Nejad



    Modern sanatın öncülerinden Fahr el Nissa Zeid ile oğlu Nejad Devrim'in eserlerini ilk kez bir araya getiren Fahrelnissa ile Nejad: Gökkuşağında İki Kuşak isimli sergi, İstanbul Modern'de yarın açılacak. İstanbul Modern Süreli Sergi Salonu'ndaki serginin, 27 Ağustos'a kadar açık kalacak.


    İstanbul Modern bir anne-oğulun, Fahr el Nissa Zeid (1901-1991) ve Nejad Devrim'in (1923-1995) 18 Mayıs tarihinde açılacak olan kapsamlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Haldun Dostoğlu'nun yaptığı ve Fahr el Nissa Zeid ile Nejad Devrim'in "ilk kez bir arada", aynı mekân içinde birlikte değerlendirileceği "Fahrelnissa ile Nejad: Gökkuşağında İki Kuşak" sergisi, Türk sanatının iki önemli kuşağının sanat tarihimiz içindeki serüvenini ortaya koyuyor.

    Bir gökkuşağı kadar rengârenk yaşayan, yalnız yaşamlarıyla değil, ürettikleri resimlerle de renkçiliklerini kabul ettiren Fahr el Nissa ile Nejad, sanki gökkuşağından bir dilim, bir kuşak, bir renk olarak aynı kubbenin altında buluşuyor. İki önemli ressamımızı birlikte katıldıkları az sayıdaki grup sergileri dışında, ilk kez baş başa, yan yana aynı sergide izliyoruz. Tıpkı Fahrelnissa'nın gökkuşağı için dediği gibi biz de anne-oğul sanatçı için rahatlıkla aynı görüşü dile getirebiliriz: Bu iki kuşak olmasaydı ne yapardık?

    1901 yılında doğan Zeid yüzyılın ilk kuşağını temsil ederken, 1923 doğumlu Nejad ise Cumhuriyetimizin ilk kuşağının üyesidir. İşgal İstanbul'unda Sanayi-i Nefise de neredeyse ilk kadın öğrenciler arasında yer alan Zeid'i Türk kadınının Cumhuriyet öncesinden bağlayan modernleşme serüveninin ilk temsilcilerden saymak yanlış olmaz. İkinci Dünya harbinin gerilimli günlerinde Akademi'de eğitimini sürdüren Nejad ise modern sanatımızın öncüleri arasında sayılabilir. İmparatorluğun sancılı yıllarının içinden yeni bir Cumhuriyet'i doğuran kuşak ile modernleşme süreci içinde sanatımızı özgürleştiren kuşağın temsilcileri olan anne ve oğlun, resim tarihimizde en önemli dönüşümleri gerçekleştirenler arasında yer aldıklarını söylemek hiç de yanlış olmaz.

    Her ikisinin de İstanbul'da, Büyükada'da başlayan yaşamları, Avrupa'nın büyük metropollerinde sürmesine rağmen, anlaşılması zor kişisel girdaplarla dünyanın farklı uçlarında büyük kentlerden uzakta sonlanıyor.
    Nejad Melih Devrim

    1901'de İstanbul'da doğup, Abdülhamid rejimiyle büyüyen, çocukluğunda İkinci Meşrutiyet dönemini aile içinden izleyen, Balkan ve Birinci Dünya savaşlarının zor günlerini yaşayarak hisseden, İşgâl İstanbul'unda Sanayi-i Nefise'ye giden, Kurtuluş Savaşı'nın ardından kurulan yeni Cumhuriyet'in coşkusunu paylaşan, ve hemen arkasından Nazizm'in yükselişini ve İkinci Dünya Savaşı'nı birinci elden deneyimleyen Fahrelnissa...

    Yeni kurulan Cumhuriyet'in ilk nesli olarak 1923'te dünyaya gelen ve İkinci Dünya Savaşı'nın kendi içine kapanmış İstanbul'unda sanat eğitimi alırken Cumhuriyet'in geniş ufuklu ve engin ütopyalarıyla yetişen taze kuşağı olarak daha fazlalarını hayalleyen Nejad...

    İki özgün sanatçının yaşamlarına, ürettiklerine, yakından bakmak heyecan verici bir zenginliğin, renkliliğin, çeşitliliğin, yaratıcılığın tadına varmakla sonuçlanıyor.

    " Fahr el Nissa fahile Nejad: Gökkuşağında İki Kuşak " sergisi seyirciye bu iki yaşamın, bir arada başlayan ama ayrı ayrı süren tüm serüvenini izleme fırsatı veriyor. Yaklaşık toplam 180 eserin sunulduğu sergide Fahrelnissa ve Nejad'ın İstanbul'da, aynı çatı altında başlayan ancak her anlamda birbirlerinden uzak dünyalarda süren yaşamlarını ve yaratım süreçlerini kaydetmek mümkün olabiliyor. Her iki sanatçının yaşamlarındaki tüm dönemlerden en güçlü eserlerin yer aldığı sergi aynı zamanda resim tarihimizin önemli kırılmasının gerçekleştiği yıllara yapıtlarla tanıklık ediyor, adeta belgeler sunuyor.
#01.07.2006 13:05 0 0 0
  • Okurun yeni gözdesi Latife Hanım



    Türk milletinin Ulu Önderi Mustafa Kemal Atatürk, İzmir'de bir genç kızla tanıştı ve evlendi. 2 yıl, 6 ay, 4 gün birlikte yaşadılar. 25 Ağustos 1925 günü, Latife Hanım Latife Gazi Mustafa Kemal olarak çıktığı İzmir'e tekrar Latife Uşaklıgil olarak döndü.


    Bugüne kadar hakkında çok şey bilinmeyen, kendiyle ilgili pek çok sırrı mezara kadar taşıyan bir kadın, Latife Hanım... Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllarda Atatürk'ün eşi olarak tarih sahnesine çıkan bu gizemli kadının, Latife Hanım'ın hayatını anlatan bir kitap şu günlerde okuyucunun elinden düşmüyor.

    ÖMÜR BOYU SÜREN AŞK...

    Haziran başlarında okuyucuyla buluşan Latife Hanım kitabı, Atatürk ve eşinin fotoğraflarıyla da süsleniyor.

    Yazar İpek Çalışlar'ın uzun araştırmalar, arşiv taramaları ve Latife Hanım'ın üçüncü kuşaktan yeğeni Muammer Erboy ile yaptığı görüşmeler sonucunda kaleme aldığı kitap, Latife Hanım'ın entelektüel ve siyasi kimliğini, Cumhuriyet'in kuruluşuna yaptığı katkıları da işliyor. Kitap, yazarının satırlarıyla şöyle tanıtılıyor:Evlilikleri bitince, Latife Hanım'ın entelektüel ve siyasi kimliği yok sayıldı, Cumhuriyet'in kuruluşuna yaptığı katkılar unutuldu. Latife Hanım'ı gölgeleyen perde kaldırıldığında hem bir mücadele kadınıyla, hem de bambaşka bir Mustafa Kemal ile karşılaşacaksınız. Karısıyla siyasi tartışmalara giren, 'Hanım bize bir Çaykovski çal' diyen, boşandıktan sonra eski eşinin evine güller gönderen Mustafa Kemal ile...Cumhuriyet'in kuruluş dönemine ait pek çok yeni bilgiyi de içeren bu kitap, aynı zamanda ölünceye kadar sürmüş bir aşkın da hikayesi...Atatürk öldükten sonra kasasından çıkan eski eşyalardan biri, içinde '1339 Gazi M.Kemal' yazılı bir nikah yüzüğüydü. Ölümünün ardından Latife Hanım'ın kasasından da tülbent bir kesede sakladığı nişan yüzüğü çıktı. İkisi de İsmet Paşa'nın Lozan'dan armağan olarak getirdiği yüzükleri ömürlerinin sonuna dek saklamışlardı...
#01.07.2006 12:53 0 0 0
#01.07.2006 00:00 0 0 0
#30.06.2006 23:03 0 0 0
  • bu güzel paylaşım için değerli arkadaşlarım ateistler,hiçbirşey,pedaliza çok teşekkürler emeğinize sağlık
#29.06.2006 16:50 0 0 0
  • Konu: Hasret
    Hasret...yine çok güzel bir emek,yüreginize sağlık.
#29.06.2006 11:33 0 0 0
  • Klimalar da şişmanlatıyor



    Şişmanlık deyince akla hemen bol bol kalori ve yemek geliyor. Peki içecek ve yiyecekten başka şeylerin de şişmanlığa yol açtığını söyleseler inanır mısınız?

    Chıcago Üniversitesinden Dr. Esra Tasalının hazırladığı raporda, yavaşlayan yaşam tarzı ve yüksek kalorili gıdaların yanı sıra şişmanlığa yol açan diğer faktörler sıralandı. Bu faktörlerin en başında klimalar ve uykusuz kalmak yer alıyor.
    Klimalar üzerine yapılan bir araştırmaya göre, hava sıcaklığının düşüren bu aletler ortamı çok rahat bir duruma sokuyor. Rahat ortamdaki birisi de normal hava sıcaklığından olan birisine oranla daha fazla yemek yiyor.
#28.06.2006 19:35 0 0 0
#27.06.2006 21:47 0 0 0