Saat ölüme çeyrek var;
Ve ben kimsesizliğimle helalleşiyorum...
Sessizlik seladır,duyulmayan;
Ama benim kulaklarımı sağır eden...
Kefenim yazgım gibi;
Üzerimi örten kara gece...
Daha söylenecek onca şey varken;
Lal misaliyim yok lisanımı anlayan...
Kafamda bir sorunun döndolaş döngüsü;
Madem bukadar görünmezim;
Ne işim var bu hayat sahnesinde..?
Bir idam sehpası odamın orta yerinde;
Ve saat ölüme on var...
Sessiz bekleyişte;
Evimin dört duvarı;üstelik;
Ağlayışta sefilliğime rutubet olup...
Aynadaki aksim son arzumu soruyor;
Yok diyorum;
Artık seni görmeyecek olmam;
En büyük arzum ve birazdan gerçekleşecek...
Ben aynadakine acıyorum;
Aynadaki bana gülüşüyoruz;deliliğime..
Aklımı çıkarıyorum usulca yerinden;
Bir kutuya koyuyorum;
Pek kullanılmadığından yenice...
Saat ölüme beş var;
Ve ben;
Dilimden,gözlerimden dökülen;
Vuslatın şehadetini okuyorum...
Yüreğimde;
Korku,sevinç,hüzün,acı;
El ele tutuşmuş dönmedeler;
-yağ satarım bal satarım;
Ustam ölmüş ben satarım....
Hiçten geldim;hiçliği yaşadım;
Hiçliğin cehennemine gidiyorum...
Son bir nefes alıyorum;geri vermeyeceğim;
Şakaklarımda;
Emaneti vermenin teri dökülmede boncuk boncuk...
Kalem düşer elimden;
Acılarım biter;ömre ağıtım biter;
Ben biterim....
Bilmem şimdi;
Neresinden başlamalı hayata...?
Yada yaşayamadığım çocukluğumu bırakıp;
Adam olma çağımmı geldi..?
Önündenmi koşturuyorum hayatımın?
Arkadaşlarım çelik çomaktayken;
Benim çelik gibi durmam gerek;
Savaşında ömrümün...
Savaşacak ne çok şeyim varken;
Nasıl başedeceğim,böylesine yanlın kılınç..?
Unutulmuşlar beldesinin;
Arasan bulunmaz sokağından nekadar uzaktır acaba;
İstanbul denilen medeniyetin kapı eşiği..?
Azim,hırs,emel güzelde;
Nasıl yüklenirim sırtımda birde;
Eve aş bulma telaşı varken...?
Bilmem şimdi;
Nerededir "umarsızca gülme"şekerinin satıldığı dükkan..?
Ve benim param yetermi satın almaya..?
Aklıma bunca soru gelirde;
Neden birtanecik cevap gelmez...?
Neydim,kimdim ben..?
Çocuk...? Yok değil...
Adam?...Oda değil...
Güçlü,azimli,umutlu..?
Alaymı ediyorsun...?
Şimdi ne götürmeli akşam olunca eve..?
Bugünde işler hep kesattı...
Önce çıkmalı;
Karadenizde batan gemilerimden;
Çıkmalı ya;çıkamıyorum...
Bir çökertmişki felek;
Çöktüğüm yerden bile kalkalmıyorum...
Şükürki ve iyiki;
Sadece martılar ve turnalar dolaşmıyor;
Göğümün semalarında....
Şükürki ve iyiki;
Binlerce mübarek seyretmede ve korumada;
Uğruna canını verdiği toprakları...
Yoksa nice olurdu bu torunlarının ahvali..?
Yoksa sanırlarmıki bu dirlik;
Ben gibi şükürsüzlerin şansına sürmekte...?
Neyseki ve iyiki;
Aynalı çarşıda hala kınalı kuzulara;
Yakılacak kına satılmakta;
Ve henüz anaların sütü bozulmadı...
Akşam olupta göğün kızılı;
Hep iki sebeptendir diyorum..?
Ya başını kaldırıpta bakan ben gibiler;
Utanayım diye dedelerim kızgın bakmada semadan;
Ki Bölünelim diye vermedik biz bu canı;
Kİ BİZ DAHA ÖLMEDİK..!ŞEHİTLER ÖLMEZ....
Ya örter diyorum kankızılı olup üzerini torunlarının;
O en büyük bayrak olup,geceye uğurlayıp...
Ki kalkınca sabahı daha net düşüne;
Bu gidiş nereye...?
Yan komşumun oğlu geldi dün askerden;
Davullu zurnalı gitmişti askere;OMUZLARDA....
Davul zurna yoktu ya;
Yine OMUZLARDA geldi...
Akşamki göğün kızılı bayrağa sarılı tabutla....
Vuranmı..?
Yok bu seferki YENİ ZELLANDA'dan değil...
O'da ben müslümanım diyen biri...
Bizim hepimizin olanı bölüşme kastında olan...
Ve komşum oğlu da katıldı dedelerine;
Göğümün semalarında aldı yerini;
Ve ben her akşam bakınca akşamın kızılına;
O bizden utanıyor diyeceğim;ben kendimden...
Ve belkide utancımdan;
Kalkmaz olurda başım göğe;
Yerde bır yarık arar gözlerim;
VE BEN İÇİNE GİRECEKLİ....
Öncelikle sehitlerimize dair yazmis oldugun siir gercekten takdire sayan
Duyarliligin icin cok tsk ederim...
Her biride ayri duygular ayri güzellikler tasiyor...
En önemlisi hayatin icinden siirler...Bazen düsündürüyor bazende gözlerimize bir bugu olup düsüveriyor...
Yüregine saglik olsun diyorum...
Siir yazan kalemin hic susmasin...
Canım arkadaşım;bu onore eden sözlerin için sonsuz teşekkürlerimi sunarım...Şiiri,şiirce konuşmayı tarz edinmiş bir arkadaşımca beğenilmiş olması ayrıca mutlu etti...Gözlerinize düşen buğu gözlerinizin ferini,keskinliğini arttırsın değerli arkadaşım...
Sonsuz teşekkürlerimle...
Utanıyorum....
Yok dilenmekten değil;
Beni buraya bu noktaya getirenden...
Ya ölmeli;ya dilenmeli dedim;
Bankada dolar hesabım yok yemin;
Belediyeye yakalanmadan günü geçirirsem;
Vardan yoktan anlamayan yavrucuğum;
Anne mama diyen;
Hasan'ın kursağından lokma geçecek...
Üzülüp büzülmem;
Biliyorum birazdan cami boşalacak;
Kimi üç beş verecek kimi nasihat;
"-Sapasağlam kadın gidip çalışsaya"
Deyip razı edecek vicdanını;
Elli kuruş vermemek için...
Ki ne bilsin evede rakı sofrasında bekleyen;
Hem çalıştırmaz hem çalışmaz;
Hem bul buluştur der...
Ki baba ocağından cahil çıkmışken;
Hangi iş bunca üniversiteli işsizken...
Sekiz mart kadınlar gününde;
Tek tesellim;bizimkisi vicdana gelip;
O akşamı es geçti sırtımın sopalarından;
Bunada şükür...
Utanıyorum...
Yok kendimden değil;
Ağrı dağı kadar yüceyken yüreğim;
Beni yerle yeksan edenlerden utanıyorum...
Kerbala meydanı hayatımda;
Saplanmışken;
Sahipsizliğin oku;
Unutulmuşluğun oku;
Anne olupta hakınca yetemediğim yavruma;
Ya yarına mama bulamazsam kaygısı oku;
Çöl yeri yüreğim kavrulurken;
Bir yudum teselliye hasret bırakanlardan;
Utanıyorum....Utanıyorum...Onu tanıyorum...
O son kılıncı çekeni;
Beni buraya dikeni...
Neyseki Bu meydanda yaşarken cehennemi,
İçim rahat daha kötüsü olamazya ahirette..
Biliyorum...
Rabbim kulu kadar zalim değil...
Sen züccaciye dükkanı hayatın;
Bakmalara,sevmelere doyamadığım kristaliyken;
Bense;
Sana sevgimin sarhoşluğuyla yalpalayan;
Bir zavallı garip...
Dün gece sordum kendime ve karar aldım;
Be hey divane sevgi sarhoşu;
Madem yalpalıyorsun;akl-ı selim değilsin;
Ne işin var züccaciye dükkanındaki;
Her defasında tarumar etmedesin ortalığı?
Görmezmisin her taraf kristal;
Ve bu meydanda bilmiyorsan yürümeyi;
Sana düşen çekip gitmek;
Sevgiyle kabarmış yüreğine taş basarak...
Görmezmisin gelincik nazeninliğinde güzel;
Nasır çatlağı hoyrat ellerine gelemez;
Dokunamazsın sevsende sevgin yıpratır.
Ve mazereti olamaz seviyor olmak;
Züccaciye dükkanında dolaşıp;
Ortalığı tarumar etmenin;
Gelinciğine dokunup soldurmanın...
Anladımki,bu aşkın orta yolu yok;
Tek bir yol var istikameti belli;
VE O YOLDA ÇEKİP GİTMELİ....
Değerli arkadaşım şiirlerimde teşekkür butonuyla takib edişinizi hisettirmenizin güzelliği yanında bu tespitinizle bir kez daha sevindirdiniz ...İlginize sonsuz teşekkür ediyor;Şiirlerinizin hep mutlu olduğunuz için mutluluğa dair olmasını diliyorum...
Umarım mutlu satırlar yazarız hep birlikte...
Yarının bize benzeyen yüzleri,mavi bir gök altında kardeşlik adına bir arada olurlar...
Kimlikleri sadece insan olan herkes...
teşekkür ederim..